1 / 21

ÖZEL EĞİTİME İHTİYACI OLAN ÇOCUKLAR VE ÖZELLİKLERİ

ÖZEL EĞİTİME İHTİYACI OLAN ÇOCUKLAR VE ÖZELLİKLERİ. OTİZM

Download Presentation

ÖZEL EĞİTİME İHTİYACI OLAN ÇOCUKLAR VE ÖZELLİKLERİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ÖZEL EĞİTİME İHTİYACI OLAN ÇOCUKLAR VE ÖZELLİKLERİ

  2. OTİZM • Otizm;bireyin dış dünyadaki uyarıcıları algılamasını, aldığı uyarıcıları düzenleyip anlamlandırmasını etkileyen, yaşam boyu süren gelişimsel bir bozukluktur. Yunanca`da `autos` kelimesinden gelip `kendi` anlamına gelmektedir. Günümüzde dünya ile ilişkiyi kesmek anlamında kullanılmaktadır.

  3. ÖZELLİKLERİOtistik bireyleri tanımlayan pek çok davranış özellikleri vardır. Ancak genellikle hiçbir otistikte bu özelliklerin tümü bir arada bulunmaz ve çoğu zaman hepsi aynı anda görülmez. •  Her 10.000 kişi içinde 4-5 kişi tipik otistiktir. • Tüm otistiklerin 1/1000`i üstün zekalıdır. Otizmin görülme sıklığı erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla 2-4 kat daha fazladır.

  4. Otistikler diğer çocuklarla birlikte oyun oynamada, paylaşmada zorluk çekebilirler. Görme ve işitme konusunda sorun yaşıyorlarmış gibi davranabilirler. Farklı şeyleri öğrenmeye karşı direnç gösterebilirler. Gerçek korku ve tehlikeler karşısında duyarsız davranabilirler.

  5. Beden dilini, jest ve mimikleri,kullanamazlar aynı zamanda kullanılan vücut dilini anlayamazlar. Ses tonunu, hızını ve vurgusunu ayarlamakta sorun yaşayabilirler. Yaşamlarındaki rutinlerin değişmesine veya değiştirilmesine aşırı tepki gösterebilirler. Zamansız ve anlamsız gülmeleri ve ağlamaları olabilir. Dokunmaya karşı aşırı hassas olabilirler, kucaklandıklarında bile sarılmayabilirler. Göz kontağı kurup, devam ettiremezler. Boşluğa bakıyorlarmış gibi görünebilirler. Objelere karşı aşırı bağımlılık geliştirebilirler. Nesneleri çevirmekten ve döndürmekten zevk alabilirler. Bütünden çok parçalara, ayrıntılara takılırlar. Örneğin; bir arabanın bütünüyle değil sadece tekerleğiyle ilgilenebilirler. Dikkatlerini en iyi görme ile kullanırlar.

  6. Parçaları birleştirmeleri, genelleme yapmaları, bilgiyi transfer etmeleri çok zordur. Somut düşünürler. Sahip olma duygusuna yeterince sahip olamadıklarından cömerttirler. Beklenmeyecek kadar becerileri ve yetersizlikleri olabilir. Belli bir ortamda öğrendiklerini başka bir ortam gerçekleştiremeyebilirler. Elleri çırpma, kafasını sağa sola sallama gibi Stero tip ( tekrarlı)hareketler görülebilir. Otizmli kişilerin yaptıkları tekrarlı hareketlerin, onların diğer insanların varlığını fark etmedikleri anlamına geldiği sanılmaktadır. Aynı zamanda stero tip hareketler sıklıkla zeka düzeyi düşük otistiklerde görülebilir.

  7.  İlgi duyup, takıldıkları bir şeyi sürekli tekrar etmek isterler. Hep aynı yemeği yemek isterler veya hep aynı oyuncakla oynamak isterler.resimlerinde bile hep aynı figürleri kullandıkları görülmektedir. Otistik çocukların ilgileri sınırlıdır. Var olan ilgi ve zevklerini de başkalarıyla paylaşmazlar. Örneğin; sevdiği bir oyuncağı anne yada babasına göstermezler. Otistik kişiler etrafındaki kişilerin dillerini, davranışlarını değerlendiremedikleri ve olaylara nasıl tepki vereceklerini bilemedikleri zaman paniğe kapılıp, hırçın davranışlar gösterebilirler.

  8. Bazı otistik çocuklarda bazen geçici bir süreliğine bazen ise sürekli olabilecek şekilde parmak ucunda yürüme davranışı görülür. Bazı otistiklerde diş gıcırdatma (Bruksizm) görülebilir. Kendilerinden 3. kişi olarak söz ederler, başkalarından bahsediyorlarmış gibi isimlerini söyleyerek veya `sen` diye bahsederler.örneğin;Ali uyuyacak der. Otistik çocukların yaklaşık yarısında, konuşma anlamlı bir iletişim aracı olarak gelişmez, bu yüzden anlamaları konuşmalarına göre daha iyidir.

  9. Bazı otistik çocuklarda ise konuşma hiç olmayabilir. Buna Mutizm denir. Bazen öğrendikleri bir sözcüğü bir daha hiç söylemeyebilirler veya hiç konuşmazken bir gün aniden çok karmaşık bir cümle söyleyebilirler. Bazı otistikler ağrıya, acıya, ısıya, soğuğa karşı daha dayanıklıdırlar. Bunun nedeni; otistiklerde  `oproit sistem`  denilen vücudun kendi morfin sisteminde görülen bir bozukluktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Otistiklerde okuduğunu anlamadan okuma yetisi (Hiperleksi) görülebilir

  10. Ekolali, söylenilenlerin tekrar edilmesi, görülebilir. Ayrıca bazı otistiklerde gecikmiş ekolali de görülmektedir. Böyle durumlarda otistik kişi aylar önce duyduğu bir cümleyi aynen tekrar edebilir. Bir yetişkinin eli yardımıyla ihtiyaçlarını anlatır. Parmakla değil el ile gösterirler. Otistiklerin çoğunda, beslenme, uyku gibi temel gereksinimler için gerekli olan davranışların yapılmasında sorun yaşanılır.

  11. NEDENLERİ • Bu bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Doğum öncesi, doğum sırasında ve sonrasında oluşan tıbbi sorunlar önemli olabilmektedir. Başlıca nedeni genetik olmakla birlikte kimi araştırmacılara göre son dönemlerde otizmin görülme sıklığındaki artış, radyasyon, virüsler, çevre kirlenmesi, gıda alışkanlıkları ve hızlı teknolojik gelişim gibi çevresel faktörlere de bağlı olabileceğini düşünülmektedir.

  12. Beyindeki bazı bölgelerin gelişimini tamamlayamaması, beyincikteki bir takım hücrelerin gelişmemesi veya görevlerini yerine getirmemesi gibi nedenler otizme sebep olabileceği düşünülmektedir.  Beyindeki serotonin, dopamin ve endorfinler gibi bazı kimyasal maddelerin miktarlarındaki değişimlerde sebep olabilir. Otistik özellikleri olan çocuklarda, sinir hücreleri arasında kurulan bağlantılar, diğer çocuklara göre nicelik olarak  daha az ve niteliksel olarak da  ince, kırılgan ve sağlıksız özelliktedirler.

  13. Bazı uzmanlar, otizmde hastalık yapan genin anne tarafından taşındığını, kız çocukların da bu geni taşıdığını ancak hastalığa yakalananların erkek çocuklar olduğunu düşünmektedirler. •  Genlerdeki yapısal bozukluk kuşaklar öncesinden geliyor olabildiği gibi gebelik sırasında kullanılan ilaçların, virüs ve radyasyon gibi etkenlerinde genlerin işleyişlerini bozdukları düşünülmektedir.

  14.  Kardeşi otistik olan bir çocuğun otistik olma olasılığı ortalama %5`tir. Tek yumurta ikizlerinden biri otistikse diğerinin otistik olma olasılığı ortalama %35-70 arasındadır.çift yumurta ikizlerinde ise bu oran düşmekte ve  %0-23 arasında görülmektedir.Otizmin tek yumurta ikizlerinden , çift yumurta ikizlerine kıyasla daha sık görülmesi otizmin genetik bir hastalık olduğu tezini desteklemektedir. Ancak, otizm yalnız genetik faktörlerden kaynaklanan bir hastalık olsaydı, tek yumurta ikizlerinden biri otistikse diğerinin de daima otistik olması gerekirdi. Sonuç olarak sadece genetik değil bilinmeyen bazı faktörlerinde otizme neden olduğu araştırılmaktadır.

  15. ÖNERİLER • Otizm dendiğinde iletişimin olmamasından değil farklı bir iletişim tarzının olmasından bahsedilmelidir.  Erken teşhisin otistik çocukların eğitiminde   çok önemli bir yeri olduğundan aileler tanı ve tedavi için olabildiğince en erken zamanda bir uzmana başvurmalıdırlar. 2,5 yaş dönemi, otistik özelliklerin en belirginleştiği tanı için oldukça önemli bir dönem olduğu unutulmamalıdır. • Otistik bireyin en çok duyduğu aile desteği olduğundan, aile otizm hakkında bilgilenmeli, neler yapacağı konusunda uzmanlardan yardım almalıdır.

  16.  Otistik çocuğun eğitimindeki amaç;onlara iletişim becerilerini ve öz bakım becerilerini kazandırmaktır.Verilen eğitimde bunlar göz önünde bulundurulmalı ve aile ona göre davranmalıdır. •  Otizmli çocukların eğitimi evde de devam etmelidir. Eğitimin başarılı olması için ailenin eğitim sürecine katılımı çok etkin, sürekli ve bilinçli olmalıdır.Aynı zamanda yakın çevre de bu konu hakkında bilgilendirilmeli, nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgi verilmelidir.

  17. Anne ile çocuk arasında kurulan duygusal bağın kuvvetliliği, çocuğa verilen eğitimden sonuç alınmasını kolaylaştıracaktır. •  Aileler çocuğun içine kapanmasına izin vermemeleri ve uyaranları çocuğa düzenli ve ısrarlı bir şekilde sunmaya özen göstermelidirler. •  Eşyaları tanıtmak, onunla konuşmak ve güçlü bir duygusal bağ kurmak önemlidir.

  18.   Otistik bireye karşı güven vermek,  her zaman dürüst ve tutarlı olmak gerekir. •  Yavaş yavaş tane tane konuşulması söylenilenleri anlaması adına daha uygundur. •  Konuşurken olumlu cümleler kurulmalı, çift anlamlı, soyut kelimelerden kaçınılmalıdır. •  Fikirler tam olarak ifade edilmeli ne yapmaması gerektiğinden ziyade ne yapması gerektiği söylenmelidir.

  19. Otistik çocukların dikkatleri kolay bir şekilde dağıldığından, dikkati dağıtan unsurları belirleyip, gerekli çevre koşullarının düzenlenmesi sağlanmalıdır.Dikkat kontrolünün  geliştirilmesi konuşma dilinin kazanılmasında çok önemli rol oynadığı da unutulmamalıdır. •  Yaptıkları iyi şeyleri fark edip ödüllendirmek gerekir. •  `hayır` `yapma` yada `yanlış` gibi sözcüklerden kaçınılmalıdır. Çünkü; bunlar açıklayıcı ve bilgi verici kelimeler değildirler. • Kendilerine zarar verebilecekleri düşünülerek etrafta sivri uçlu, keskin ve sert nesnelerin bulunmamasına dikkat edilmelidir.

  20. Yaşı büyüyen otistik kişilerde depresyon riski  yetersizliklerinin farkına vardıklarından dolayı yüksektir. Bu dönemlerde kişiyi iyi hissettirecek davranışlar sergilemesine olanak sağlanmalıdır.Spor veya resim gibi  farklı faaliyetler yapması için teşvik edilmelidir. •  Otistik bir çocuk için en uygun ortam sakin, telaşsız , kalabalıktan uzak, doğayla içi içe bir aile hayatıdır. •  Ailenin içinde bulundukları zor dönemden daha kolay çıkmaları için aile terapisi almaları ruh sağlıkları açısından uygun görülmektedir.

  21. Otizmin pek çok belirtisinin zamanla hafifleyebilmesi, otistik çocukların, hele bir de uygun eğitim alabilirlerse, toplumsal uyum yetilerinin artmasıyla otistik çocuk, giderek ailenindaha uyumlu bir parçası haline gelir ve zaman zaman ortaya çıkan depresyon, saldırgan ve huzursuz davranışlar dışında yaşamın genel akışında ciddi bir sorun oluşturmaz. •  Her şeyden önce otistik bir çocuğun da  bir birey olduğunu ve kendine özgü bir kişilik yapısına sahip olduğunu unutmamalıyız.

More Related