1 / 63

BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE

BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE. SINAV DÖNEMİNDE ANABABALIK. Etkili ve verimli çalışmayı engelleyen en temel etmenler kaygı , stres ve panik tir. Kaygı ne kadar büyükse belleğin kapasitesinde o kadar yer alır.

milton
Download Presentation

BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE SINAV DÖNEMİNDE ANABABALIK

  2. Etkili ve verimli çalışmayı engelleyen en temel etmenler kaygı, stresve paniktir. Kaygı ne kadar büyükse belleğin kapasitesinde o kadar yer alır.

  3. Timuçin, babasının ve annesinin korkusuyla, kaygı ve stres içinde, günde 5 saat hazırlanmış olsun. Sınav gününe kadar bilgi miktarını 500 sayısıyla ifade ettiğimizde 500 bilginin ancak 120 sini bir saatlik sınav süresi içinde cevap kağıdına aktarabilir.

  4. A B SORU: A noktasından hareket eden araç 60 km hızla B noktasına kaç saatte varır? X= V.t

  5. Bizim için önemli olan ne? Gidilecek yol mu? Bu yolda gidilen hız mı? Bu yolu aldığı zaman mı?

  6. HİÇBİRİ… ÖNEMLİ OLAN ARABAYI KULLANAN KİŞİ… GİDİLEN YOLU KİM BELİRLEDİ? BİZ Mİ? ÇOCUĞUMUZ MU? Şöyle düşünelim: Adamın arabası var ama bir başkası direksiyona oturuyor ve direksiyona oturan kişi arabayı kendi istediği yöne götürmek istiyor. NEREYE KADAR?

  7. SİZİN İSTEMENİZ, ONU ŞEVKLENDİRMEYE ÇALIŞMANIZ, ZORLANMANIZ, TEHDİT ETMENİZ, HEDİYELER VAAT ETMENİZ, TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN DÖNDİRMEYE BENZER. •   Şuana kadar çocuğunuzu sürekli denetlemeye alışmışsanız bu fikre kuşkuyla bakabilirsiniz. “O daha küçük çocuk, nereden bilsin neyi isteyip istemediğini! Nereden bilsin onun için neyin iyi, neyin kötü olduğunu!

  8. Peki buna alışan bir çocuk neler düşünüyor? • Ben kendi yaşamımın direksiyonuna oturma gücüm yok… • Bunu yaptığım zaman kendini bilmez şekilde davranıyorum annemi babamı üzüyorum… • Ben akıllı bir çocuksam onların benim yaşamımı yönetmelerini kabul ederim bunun için onlara minnettar olmalıyım… • Aslında benim yaşamımda neler olup bittiğini ben değil annem babam bilir... … Çocuğumuzun düşünceleri bu yöndeyse direksiyonu eline aldığında kendini hazır hissetmeyecek ve ailesine karşı nankörlük yapmış gibi kendini suçlu hissedecektir.

  9.  Anne baba olarak sizlerde kaygılısınız hatta öfkelisiniz. Kaygılısınız; çünkü “ Ya kazanamazsa!” Siz de çocuğunuzun sınava önceden hazırlanmaya başlamasını ve sınavda iyi bir okula gidebilecek başarıyı elde etmesini istersiniz. Öfkelisiniz; çünkü “ Bu çocukları böyle bir bunalıma sokmak günah değil mi?” Siz de okula göndermek için yaptığınız masrafların yanı sıra, önemli miktarda para harcayarak dershaneye göndermek zorunda kalmanıza öfkelisiniz.

  10. Hatta bunun üzerine çocuğun umursamaz davranışları olunca kaygı ve öfkeniz artıyordur. Tıpkı Nihat Bey’ de olduğu gibi:   Nihat Bey işyerinde çok ciddi bir iş hazırlığı içindedir. Yorgun argın eve geldiğinde Timuçin’in evde olup olmadığını sorar. Timuçin, lise son sınıf öğrencisi ve bu yıl üniversiteye giriş sınavına hazırlanıyordu. O akşam Timuçin evde yoktu. Baba burnundan soluyordu: - Ne demek arkadaşlarıyla buluşma, onun şimdi oturup dersine çalışması gerek.” dedi.

  11. Timuçin’in ablası da üç yıl önce liseden mezun olmuştu. üniversite sınavında ilk yıl başarılı olamamıştı. İkinci yıl ise bir meslek yüksek okuluna girmeye hak kazanmıştı. Hiç kimse bu durumdan memnun olmasa da ablası istemeye istemeye başka bir şehre teyzesinin yanına gidip eğitimine orada devam etmeye başlamıştı. •   Nihat Bey aynı durumun şimdi Timuçin’in başına gelmesinden korkuyordu. Güç hiyerarşisi içinde güçlüden güçsüze doğru farkına varmadan bir eziyet etme, bunaltma mekanizması başlatır ve tüm aile özellikle sınava girecek olan çocuk bundan nasibini alır.

  12. Eğer ailede gerçekleri algılama konusunda sorunlar varsa, “ Çalışırsa yapar.” düşüncesi gittikçe artar ve sınavdaki başarısızlığın nedeni “Çocuğun yeterince çalışmaması” olduğu düşünülür.

  13. Nitekim Nihat Bey’de belli etmese de düşündüğü buydu: “Biraz daha çalışsaydı 4 yıllık Fakülte kazanabilirdi! Günde 4-5 saat ders çalışma performansına katlanan öğrenciler olduğu gibi bu durumu kaldıramayanlar da oluyor. Bir psikologun başından geçen bir olay: Bir baba seminer sonrası psikologun yanına gider ve şöyle der: “Kızımın kendini niçin öldürdüğünü ancak şimdi anladım. Kızım ölmeden önce dershaneye gelen konuşmacının söyledikleriyle bu hale gelmişti.” Söylenenler:”Sınava 2 milyona yakın kişi katılacak ve bunlardan ancak 250 bini üniversiteye yerleşebilecek. Öğrenciler zamanını ve enerjilerini dikkatli kullanmalılar.”demişti. 17 yaşındaki genç o gün kendini öldürmüştü …

  14. Baba önce bütün suçu dershaneye ve konuşmacıya atmıştı. Daha sonra neden başkalarının çocuğu değil de benim çocuğum intihar etti? Hiçbir anne baba bile bile kötülük yapmak istemez. Babanın annenin niyeti kızının oğlunun gözünü biraz korkutmak, derslerine daha ciddi çalışmasını sağlamaktı; o nedenle kızının oğlunun yapılan fedakarlıkların farkına varmasını istemişti.

  15. Nihat Bey’de kızına bir şey söylemese de yüzü kaygı ve öfkeyi gizleyemiyordu. Şimdi oğlunun başarılı olması için “Çok çalış oğlum!” demenin ötesinde elinden bir şey gelmiyordu.

  16. Anababalar sınava hazırlanan çocuklarının başarısı için onlara çok önemli katkıda bulunabilirler. Peki nasıl?

  17. Çocuğun başarısı için maddi durumunuzu zorlayarak tüm olanakları kullanıyorsunuz. Hatta kendi harcamalarınızı kısarak çocuğun eğitimi için olanaklar yaratıyorsunuz. İyi bir eğitim= İyi başarı Bizim çocuklardan beklediğimiz şeyler ve bu yönde çocuklarda kurduğumuz ilişki çocuğun özünü, karakterini, yaşama bakışını biçimlendirir.

  18. Biz çocuklarımızdan ne bekliyoruz? Başarı nedir?

  19. DERS VE OKUL BAŞARISI MI?

  20. MESLEK VE İŞ BAŞARISI MI?

  21. YAŞAM BAŞARISI MI?

  22. Ayşe zeki, başarılı bir kızdı. Annesi hekim, babası başarılı bir iş adamıydı. Her ikisi de meşgul olsalar da istedikleri kadar kızıyla vakit geçirmese de çocuklarının iyi bir eğitim alması için her şeyi yapıyorlar. Para kazanmalarının altında kızları için iyi olanak yaratmak yatıyor. İlk ve ortaokulu başarılı bir şekilde bitiren Ayşe iyi bir lise başarısından sonra üniversite giriş sınavlarından da yüksek not alarak gözde bir üniversite de istediği bölüme burslu olarak başladı.

  23. *Ayşe başarılı bir öğrenci mi? *Peki Ayşe’nin anne babası başarılı bir anne baba mı?

  24. Nihat Bey kızının başarısızlığını kendi başarısızlığı olarak görüyor: Nerede yanlış yaptım? Çok mu yumuşak davrandım? Acaba annesini dinlemeyip daha çok mu baskı yapsaydım? gibi sorular aklına geliyor.

  25. Birçok ailede bu şekilde düşünmektedir. Bütün bu duygu ve düşüncelerinin altında okul başarısını çok önemsemek yatar.

  26. Annesi ev hanımı, babası devlet memuru olan Ahmet okul hayatı boyunca ailesinin yüzünü hep güldürdü. Annesi ve babası çocuklarının başarılı olmasını çok istiyor ve her fırsatta dile getiriyor. Ahmet iyi bir üniversiteyi birincilikle bitirdi ve burslu olarak yurt dışında yüksek lisans diploması aldı ve Türkiye’ye döndü.

  27. Ahmet başarılı mı? Ahmet’in ailesi başarılı bir aile mi?

  28. Hikayenin devamı: Ahmet’in annesi ve babası çocuklarının okul başarısı için evde öyle bir disiplinli hava yaratmışlar ki Ahmet iyi bir öğrenci olmanın dışında hiçbir değeri olmadığını düşündü ve özgüvenini ve özsaygısını geliştiremedi. Nitekim işe başladığında da ürkek, emir kulu bir tavır içinde sıradan bir ömür tüketti.

  29. Ahmet mesleğinde başarılı bir iş adamı mı? Ya ailesi…?

  30. Nihat Bey yine de okul başarısını veya meslek başarısını ister miydi?

  31. Bütün bu başarılara kişinin aile yaşamındaki mutluluğu yatıyor. Nitekim okul başarısında anlatılan Ayşe’nin öyküsünün devamında: Ayşe gittiği üniversiteden ikinci yılında ayrıldı. Öyle bir arkadaş gurubuna girdi ki arkadaşlarıyla birlikte uyuşturucu kullanmaya başladı ve bağımlı hale geldi. Aile bunun farkına varınca çocuklarını o gözde üniversiteden aldılar ve kendi şehirlerinde bir üniversiteye yazdırdılar. Fakat Ayşe bu bağımlılıktan ve çevreden kurtulamadı. Yüksek dozdan komaya girerek hayatını 20 yaşında kaybetti. …

  32. O halde başarı demek yaşam başarısı mı?

  33. Yaşam başarısı bütün başarılara anlam verir. Okul başarısı ya da iş başarısı saplantı haline gelirse yaşam başarısı engellenir. İntihar eden ve uyuşturucu kullananlarla ilgili birçok araştırma sonuçları bunu destekler nitelikte.

  34. Bizler gerçekten ne istediğimizin farkına varmalıyız!

  35. Elbette yaşam başarısı için kişinin ekonomik özgürlüğü kazanabilme becerisi olmalıdır.

  36. Başarılı bir çocuk istiyorsak; Çocuğumuzun yaşamında keşkeleri değil, iyi kileri çok olsun. Bir kişi yaşamında bütüne değil bir yönüne odaklanırsa, okul başarısı, meslek başarısı, iş başarısı gibi bir saplantı geliştirirse sonunda o hayatta keşkeleri çok olur. Yaşamın bir bütün olduğunun bilinci ön planda tutulmuşsa iyi kileri çok olur.

  37. Çocuğunuzun karakter yapısı onun nerde ve nasıl başarılı olacağını etkiler. İki tür karakter düşünebilirsiniz. Biri kurnazlık ve açıkgözlülük diğeri ise vicdanının sesini dinleyerek doğru olanı yapma ahlakıdır. Belki, Hayır! “Benim çocuğumun hakkı yeneceğine, onun başkasının hakkını yemesini tercih ederim.” diyebilirsiniz.Ama zamanınız varsa yüzlerce yıldır ayakta olan kültürlere ve ticari kurumlara baktığımızda üretken, güçlü ve akıllı insanların yönetimindeki kurumların hayatta kaldığını görürüz.

  38. Çocuğumuz kendisine güvenmeyen ve kimsenin güvenmediği, bilgisi ve diploması olan ama pısırık ve şevksiz çalışan biri değil özgüveni ve özsaygısı olan “Ben yapabilirim! Duygusu güçlü, girişken ve sorumlu birisi olsun. Ayşe’nin kendine güveni olsaydı uyuşturucunun tutsağı olmazdı, o tür arkadaş grubuna saplanıp kalmazdı. Ya da Ahmet’in durumu… Ahmet’in ya da Ayşe’nin hayatında ailesiyle bolca can cana vakit geçirme imkanı yoktu.Ahmet o ailede ona verilen mesaj: “Bizim gözümüzde sen okul başarın kadar varsın ve değerlisin.”dir.

  39. Ve izin verin çocuğunuz yaşamını tribünlerde seyirci olarak değil, sahada oyuncu olarak geçirsin. Yaşam başarısını gönlünce geçirememiş kişiler ömürlerinin sonunda “Bu hayatta ben var mıydım?”, “Bu hayat benim gönlümün istediği hayat mıydı?” diye sorduklarında “Hayır! Yoktum cevabını verirler.

  40. ÇOCUKLARIMIZI DEĞERLENDİRELİM Kendi yaşamının sorumluluğunu alabiliyor mu? Sumru 5 yaşında ve annesi yemek yemesi için önüne dört köfte koyar. Sumru ikisini yer ve doydum der. Anne “Hayır, doymadın. İki köfteyle doyulur muymuş. Hepsini bitirmelisin!” Sumru bu sefer dışarı çıkmaya karar verir. Anne “Hırkanı giy!” der. Sumru, “Üşümüyorum, hava sıcak.” dediğinde, “Sana hırkayı giy dedim, yoksa dışarı çıkamazsın!”

  41. Sumru hayatı boyunca sen bilmezsin, büyükler daha iyi bilir! Mesajına inanır ve ömrü boyunca başkaları tarafından yönetilmeyi bekler. Kendi yaşamı için karar vermekten aciz hale gelir. Yaşamının direksiyonuna oturmaması gerektiğine karar verir.

  42. Peki sorumluluk konusunda nasıl davranmalıyız? Elbette ki her şey çocuğun istediği gibi olmamalı. Sumru iki köfteyle doymuşsa sofradan kalkabilir; fakat bir sonraki yemek saatine kadar abur cubur yemeyeceğini ve acıksa da bekleyeceğini bilir. Bu kurallar açık seçik anlatılmıştır. Tıpkı direksiyona oturan kişi nasıl ki aklına geldiği gibi arabayı kullanamıyorsa çocuklarda hayatlarının sorumluluğu eline verildiğinde nasıl davranacaklarını kuralların neler olduğunu kendileri yaşayarak öğrenecekler ve ona göre yaşayacaklar.

  43. Ödevler ne zaman yapılır? Nasıl ders çalışılır? Yemek ne zaman yenir? Çocuklar ve gençler bunun farkında olmalıdır.

  44. Ne yaptım? Neleri iyi yaptım? Neleri daha iyi yapabilirdim? Peki, bu deneyimden ne öğrendim?

  45. Timuçin kullandığı arabada onun beynidir ve kendi beyninin nasıl çalıştığını bilmeli, yani beynini tanıma fırsatı verilmeli. İnsan beyninin bir hedefe ulaşma isteği yoksa görevini gereği gibi yapamaz. Bu istekle sorumluluklarının farkına vararak ortaya çıkar.

  46. Çok mu çalışmalı, verimli mi çalışmalı? Birçok anababa iki çalışma arasında verilen molanın öneminin farkında değildir. öğrenci iki saat çalışsa neden üç saat çalışmıyorsun, üç saat çalışınca neden dört saat çalışıyorsun diyor ve bunun sonu yok… Zavallı çocuk ben yemeyeceğim, uyumayacağım, tuvalete gitmeyeceğim, bu odadan hiç çıkmadan 24 saat çalışacağım! Dese. Babası, nereye neden 25 saat çalışmıyorsun ki? diyecek. 

  47. Ya da sınavdan 98 alır eve gelince bunu büyük bir sevinçle söyler anne babanın verdiği cevap “Neden 100 almadın!” demesi çocuğun bütün sevincini kursağında bırakır. Önemli olan çok çalışmak değil, verimli çalışmak. Niçin çalışıyorum? Ne zaman çalışmalıyım? Ne kadar çalışmalıyım? Hangi aralıklarla çalışmalıyım? Bu soruların cevabını kendi veren çocuk bütün sorumluluğu üzerine alır ve buna uygun verimli çalışmalarını sürdürür.

  48. Ailenin denetleyici olmasının karşısında bazı ailelerde çocuk evde var mı, yok mu? Yemeğe geç mi gelmiş, istediği paraysa verilir… aşırı serbest olan ailelerde çocuklar sınırları ve sorumlulukları, danışmayı, soruşturmayı, fikir almayı öğrenemez. Tercih günü geldiğinde uzman birinden yardım almak aklına gelmez. Denetleyici ailede ise tercih döneminde çocuğun fikri sorulmadan aile karar verir. Her iki tutumda sağlıksız bireyler geliştirir.

  49. KAYGIYI ARTIRAN DİĞER AİLE TUTUMLARI

More Related