1 / 74

MİTOLOJİ NEDİR?

MİTOLOJİ NEDİR?. * İçinde tanrısal öğeler barındıran anlatılar. * Belli bir durumun yarattığı insan düş gücünün ürünü olup, belli bir şey yapma niyetini gösterir. (S. H. Hooke, 2002: 13)

mistya
Download Presentation

MİTOLOJİ NEDİR?

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. MİTOLOJİ NEDİR? * İçinde tanrısal öğeler barındıran anlatılar. * Belli bir durumun yarattığı insan düş gücünün ürünü olup, belli bir şey yapma niyetini gösterir. (S. H. Hooke, 2002: 13) * Mitos hakkında doğru soru: Onun gerçek olup olamadığı değil, onunla ne yapmak niyetinde olunduğudur.

  2. MİTOLOJİ NEDİR? * Eski Yunanda ‘Söz’ kavramını vermek için üç sözcük var. * Mythos: Söylenen veya duyulan söz. Masal, efsane ya da öykü anlamına gelir. * Epos: Belli bir düzen ve ölçüye göre söylenen, okunan söz. (Epos ne kadar güzel ise, Mythos o kadar etkili olur) * Logos: Gerçeğin insan sözüyle dile gelmesidir. logos-logia: Herhangi bir araştırma dalında bilgini ve bilimi dile getiren bir ek olmuştur.

  3. Kaneş Kraliçesi Öyküsü όZalpa Öyküsü KanešKraliçesibirdefadaotuzerkekçocukdoğururve O şöyleder: “Ne biçimyaratık(lar) doğurdum?” dahasonraonlarısepetlerekoyarakırmağabırakır. Irmak onlarıZalpuwaülkesindedenizegötürür. Tanrılarçocuklarıdenizdenalırveonlarıbüyütür. Aradanyıllargeçincebuseferkraliçebirdefadaotuzkızçocuğudoğurur. OğlanlardahasonraNeša’yayolaçıkarlarvekraliçenin de birdefadaotuzkızçocukdoğurduğunuduyuncaannelerinibulduklarınıanlayıpkraliçeninyanınagiderleramatanrılaronlarıniçinebaşkabiryürekkoyarveanneleriçocuklarınıtanımazvekızlarınıoğullarınaverir. İlkoğlanlarkızkardeşlerinitanımazamasonuncuoğlanonlarıtanıyarak, kızkardeşlerimizialmayalım, zinayapmayalımderveonlarlayatmazlar.

  4. Hitit Kanun Metninden bir örnek! Madde 189: Eğer bir adam, tam kendi annesiyle günah işlerse, lanet edilecek bir eylemdir. Eğer bir adam, kızıyla günah işlerse,lanet edilecek bir eylemdir. Eğer bir adam, oğluyla günah işlerse, lanet edilecek bir eylemdir. (Imparati, 1992: 175)

  5. Mythologia ? * Efsaneler Bilimi. * Sözlü gelenekle dilden dile aktarılan efsanelerin ozanlarca sürdürülmesi, hem masal ve efsanelerin toplandığı kitap, hem de ilkçağın sonlarında mythos yazarı denen derleyicilerin yaptığı iş. (A. Erhat, 2003: 5 vd.)

  6. Neden Yunan ve Roma? Mitoloji deyince, başta Yunan-Roma mitolojisi diye bir kavram akla gelir. Bu anlayış hatalıdır. Aslında bir Akdeniz çevresi efsaneler topluluğu vardır. Onu Yunan ve Roma’ya mal etmemiz, bu efsanelerin Yunanistan ve Roma uyruklu yazarlar tarafından Yunanca ve Latince olarak kaleme alınmış olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa bu efsanelerin çıkış yeri, Anadolu’dur, Girit’tir, Mezopotamya’dır, Fenike’dir, Mısır’dır. Yada bütün bu yerlerdeki sözlü geleneklerin karışımından ortaya çıkmış bir bütündür.

  7. Mitoloji Nasıl Ortaya Çıkmıştır? Eski çağlarda insanlar, şimdi olduğu gibi tanımak ve bilmek gereksinimi içindedir. Doğa olaylarının nedenlerini, nereden geldiğini, nereye gittiğini, yaşamın ne olduğunu, ölümün sırrını bilmek ister. Göğün boşluğunda yolunu şaşırmadan dolaşan yıldızlar onu uğraştırır. Neden kara bulutlar mavi gökte toplanıyor? Nasıl oluyor da yağmur yağıyor, rüzgar esiyor? Eski çağlarda insanlar bütün bunlara açıklama bulmak istemişlerdir. Bugün bize çok basit görünen doğa olayları onlar için çözülmez bir bilmecedir. Onlar doğa olaylarının akılcı bir açıklamasını yapmazlar. Bu yüzden de evreni doğa üstü yaratıklarla doldurulup, bu Olağanüstü varlıkların yaşayışlarını, davranışlarını ve karakterlerini insanlarınkine benzetirler. Tanrılar ortaya çıkarıldıktan sonra bunlar hakkında türlü türlü masallar uydurulmuş ve böylece mitoloji can bulmuştur.

  8. Mitoloji Nasıl Ortaya Çıkmıştır? Anthropomorf: * İnsan şeklinin tanrılarda betimlenmesi. * Tanrılarla insanlar arasındaki en önemli fark: Tanrıların ölümsüz olmalarıdır.

  9. MİTOS TÜRLERİ * RİTÜEL MİTOSLARI * ORİJİN MİTOSLARI * KÜLT MİTOSLARI * PRESTİJ MİTOSLARI * ESKATOLOGYA MİTOSLARI

  10. MİTOS TÜRLERİ ** RİTÜEL: Belirli zamanlarda, tanrıya karşı din adamları tarafından yürütülen ve değişmez bir biçimde yerine getirilen eylemler sistemi. Ayinler. Ritüel, yalnızca eylemlerden oluşmuyordu. Eylemlere, sözler, şarkılar, afsunlar eşlik ediyordu (Hooke, 2002: 14). ** KÜLT: Adaklarla ve sunaklarla zenginleştirilmiş özel ritüeller.

  11. MİTOS TÜRLERİ Ritüel Mitosları: Bu tür mitoslarda, oynanmakta olan bir oyun ve öykü bulunmaktadır. Öykü, izleyici kitlesini eğlendirmek için değil, izleyici de bir güç ve bir erk yaratmak için söylenmektedir. Mitosun en eski türüdür.

  12. MİTOS TÜRLERİ Orijin Mitosları: Nedenbilimsel mitos olarak da adlandırılır. İşlevi: Bir geleneğin, bir adın ya da bir nesnenin nasıl ortaya çıktığının imgesel bir açıklamasını bulmaktır. Örnek: Enlil’in Kazma Mitosu

  13. MİTOS TÜRLERİ Kült Mitosları: Bu tür daha çok İsrailli Peygamberlerce kullanılmış ve daha yüksek bir sınıfı kapsamaktadır.

  14. MİTOS TÜRLERİ Prestij Mitosları: *Bu türün işlevi: Bir Halk kahramanının doğuşuna ve yaptıklarına bir gizem vermektir. (Musa, Sargon, Kyros, Romulus ve Remus) *Bu mitoslar, aynı zamanda ünlü kentlerin adları çevresinde oluşma eğilimi göstermektedir.

  15. MİTOS TÜRLERİ Eskatologya Mitosları: Bu tür özellikle Yahudi ve Hristiyan düşünüşünün karakteristik bir öğesini oluşturur. Mitosta, bu dünya düzeninin bir yıkımla sona ereceği düşüncesi önemli bir yere sahiptir.

  16. Mezopotamya Gılgameš Mitosu *Eski doğuda çok sevilen bu destanı ilkin Tevrat aracılığı ile biliyorduk. Sümer kentlerinde yapılan kazılarda eserin Sümerce ve Akadça kopyaları ele geçmiştir. Daha sonra Boğazköy kazılarında da Hititçe nüshası bulunmuştur. *Bu eserde Sümerlerin yaşam ve ölüm hakkındaki felsefi görüşleri içli bir lirizm ile anlatılmaktadır.

  17. Mezopotamya GILGAMEŠ Adının anlamı: “Her şeyi bilen ve gören kişi” Babası: Ölümlü Lugalbanda Annesi: Tanrıça Ninsun Uruk : Sümer Ülkesi’nin Tufandan sonra ilk var olan şehirlerinden biri. Gılgameš, Uruk kralı.

  18. Mezopotamya Gılgameš Mitosunun teması: * Ölümsüzlük ardından koşan insanoğlunun çaresizliği, * Ün ve şöhretin de aslında geçici olduğu, bizden çok daha güçlüler tarafından konulan engelleri kimsenin aşamayacağı, (Bottero, 2005: 239) * Dostluk, arkadaşlık, doyumsuzluk ve hayal kırıklığı motifleri vardır.

  19. Mezopotamya İnanna ve Dumuzi mitosu Bu mit bir aşk hikayesi ile başlar. Uruk şehrinin koruyucu tanrıçası İnanna çoban Dumizi ile evlenir. Böylece Dumizi şehrin hükümdarı olur. Mutluluğunu yüksek sesle dile getiren İnanna aynı zamanda eşini uğursuz bir yazgıya sürüklediğinin de farkındadır. Hırslı tanrıça İnanna, ablası Ereşkigal’in yerini almak için yeraltına inmeye karar verir. Ve Ereşkigal’in sarayına gitmryi başarır. Ama yeraltına inerken yedi kapıdan geçer ve yedi kapıyı teker teker açtıkça üzerindeki giysi ve takıları başkapıcılar almaktadır. İnanna, Ablasının karşısına geldiğinde çırılçıplak, bütün güçlerinden arınmış durumundadır. İnanna’nın bedeni cansız kalır. Olaydan üç gün geçince yakın dostu Ninşubur, İnanna’nın yola çıkmadan önce verdiği talimata uyar ve Tanrı Enlil ile Tanrı Nanna-Sin’i durumdan haberdar eder. Fakat tanrılar bu işe karışmak istemez. Çünkü İnanna Ölüler diyarina giderek yasaklanmış işlere karışmıştır. Yine de Enlil bir çözüm bulur ve iki haberci yaratır. Birine hayat suyunu diğerine ise hayat yiyeceğini vererek onları yeraltı dünyasına yollar. İnanna hayat bulup, ölüler dünyasından kaçarken yeraltının yedi yargıcı onu yakalar ve Eğer ölüler dünyasından çıkmak istiyorsa yerine birini bırakmasını isterler. İnanna yanında bir gurup yer altı (galla) şeytanıyla yeryüzüne geri döner. Eğer başka bir tanrısal varlık bulamazsa gallalar onu yeraltına geri götürecektir.

  20. Mezopotamya İnanna ve Dumuzi mitosu İnanna birçok şehri dolaşır ama kendisinin yerine yeraltına göndereceği birini bulamaz ve Uruk şehrine geri döner. Burada kocası Dumuzi’yi kendisinin yokluğunda ağlayıp dövünmek yerine, en zengin giysileriyle mutluluk içinde tahta kurulmuş şekliyle bulur. Şaşkınlık ve öfkeyle bir çığlık koparır ve gallara onu alıp götürebileceklerini söyler. Bunun üzerine Dumuzi kaçar ve kızkardeşiGeştinanna’nın evine sığınır ama şeytanlar onu burda da bulur ve yeraltına götürür. Yer altı tanrıçası Ereşkigal ise Dumuzi’nin haline acır ve sadece yılın yarısında yeraltında kalmasına , diğer yarısında ise Dumuzi’ninkızkardeşinin yeraltında kalmasına karar verir.

  21. Mezopotamya İnanna ve Dumuzi * İnanna’nın yeraltına inişi (Kramer, 2001: 153 vdd.) * Tanrıça İnanna, kızkardeşi Tanrıça Ereşkigal’in yerine göz dikmiş ve Yeraltı dünyasına sahip olmak için yer altına inmiştir. * Yeraltından çıkarken bir şartla serbest bırakılmıştır: Yerine birisini göndermesi * Yokluğunun farkında bile olmayan kocası Dumuzi’yi yeraltına gönderir. * Yılın bir yarısında Dumuzi, diğer yarısında da kardeşi yeraltına mahkum olur.

  22. Mezopotamya İnanna ve Dumuzi’nin teması: * Mevsimsel döngü (Dumuzi, ölen, ilkbaharda yeniden doğan bitkilerle birlikte yeniden dirilen bitkiler dünyası tanrılarının ilk örneğidir.) * Dumuzi’nin yeraltına mahkum edilişinde gösterilen psikolojik yani insani gerekçe * Tatminsizlik ve daha çok şeye sahip olma hırsı. * Büyük bir aşk ve öfke aynı anda işlenmiştir.

  23. Mezopotamya İnanna ve Dumuzi mitosu= Kaybolan Tanrı Efsanesi & Telepinu Efsanesi=Osiris mitosları= Persophene’nin Yeraltına İnişi ve Demeter’in kızgınlığı ile eşitlenmektedir.

  24. Mısır Mitolojisi • Mısır ile Sümer, Akad mitolojileri arasındaki en önemli özellik, iki uygarlığın da ırmak vadileri içinde uzanması ve ikisinin de yaşam biçimlerine ırmakların egemen olmasıdır. • Sümer, Babil, Akad, Asur kralları, kendilerini tanrıların seçip atadıklarını ileri sürmüşler ve ritüellerde tanrıların temsilcileri gibi davranmışlar, öldükten sonra ise tanrısallaşmışlardır. Ama Mısır’da kral, tanrının temsilcisi değil ta kendisiydi. Yaşarken tanrı Horus idi ve öldüğünde ölüler tanrısı Osiris oluyordu. Bu yüzden Mısır mitoslarının önemli bir bölümü krallıkla ve Osiris-Horus çemberiyle ilgilidir. • Mısırlıların mumyalama ve mumyalamaya eşlik eden mitosları, öteki dünya yaşamına inanmaları ve Osiris kültüyle doğrudan ilgilidir.

  25. Mısır Mitolojisi • OSİRİS • GÜNEŞ TANRI RE • NİL : Mısır’ın ırmağına bir tanrı gibi tapınılıyordu. Nil, Mısır ritüellerinde ve mitolojisinde, Mezopotamya ırmaklarında benzeri görülmeyen bir yere sahipti.

  26. Osiris Mitosları • Siyasal öğe: Osiris ile erkek kardeşi Set arasındaki çatışmanın mitosu. Yukarı Mısır ile Aşağı Mısır’ı birleşmiş bir monarşi altında toplayan savaşımın aşamaları anlatılır. • Toplumsal öğe: Osiris bir bitkiler dünyası tanrısıdır. Tammuz gibi Osiris de ölen bitkiler dünyası ile ölen ve bu dünya ile birlikte yaşama tekrar dönen tanrı konumundadır. • Eskatologya öğesi: Osiris, yer altı dünyasının efendisi olan bir tanrıdır. Öteki dünyaya alınan ruhların yazgısını karara bağlayan yargı kurulunun başkanıdır.

  27. Osiris Mitosları • Mitosta Osiris, yer tanrı Geb’in oğludur. Kız kardeşi ve karısı tanrıça İsis’tir. Yönetiminin yirmi sekizinci yılında Osiris, kardeşi Set (Typhon) tarafından öldürülür. Bir şölende Set 72 yoldaşıyla birlikte, Osiris’i kendisinin bir sandığa kapatılmasına izin vermesi yolunda bir jestte bulunmaya kandırır. Ve sandık daha sonra Nil’e bırakılır. Biblos’a varan sandık, Tanrıça İsis tarafından bulunur. (Plutarkhos’un anlattığı biçimiyle mitosa göre, Osiris’in bulunduğu sandık, Biblos’ta karaya oturur, sandığın çevresinde bir firavun inciri ağacı büyür ve sandığı içine alır. Biblos kralı bu ağacın büyüklüğüne ve güzelliğine hayran kalarak onun kesilmesine engel olur ve sarayında sütun olarak kullanılmasını buyurur. Sütunu bulan ve içinde ne bulunduğunu anlayan İsis, onu Biblos kralından istemiştir.)

  28. Osiris Mitosları • Mitosun devamında, Set’in ay ışığında avlanırken, içinde Osiris’in bedeninin bulunduğu tabutu bulması ve Osiris’in cesedini parçalara ayırarak, parçalarını tüm Mısır ülkesine saçtığı anlatılmaktadır. İsis bir kez daha arama işine girişir. Ve etrafa dağılmış bütün parçaları bulur. Bulduğu uzuvları biraraya getirir ve kız kardeşi Tanrıça Nefitis’in yardımıyla onu yeniden yaşama döndürür. Bundan sonra dirilen Osiris, yeryüzünde kalmaz ve bedenden ayrılan ruhların gittiği bölgenin kralı olur. Mitosun bundan sonraki bölümü, Osiris’in öcünün, oğlu Horus tarafından alınmasıyla ilgilidir. Buna göre İsis sihir yoluyla ölü Osiris’ten gebe kalmanın bir yolunu bulmuş ve Horus’u doğurmuştur. Horus, kendisini babasının öcünü almaya ve kendisinin Osiris’in yasal oğlu olduğunu kanıtlamaya adamıştır.

  29. Osiris Mitosları • Piramit metinlerindeki çeşitli parçalarda Horus ve yandaşlarıyla, Set ve yandaşları arasında uzayıp giden kavgalar anlatılır. Bu kavgalar esnasında Horus tek gözünü kaybetmiştir. Bu, mitosta ayın görünmeyiş dönemini temsil eden göksel bir öğe niteliğindedir.

  30. Osiris Mitosları • Mitos, Yukarı Mısır ile Aşağı Mısır arasında, birbirlerine üstünlük kurma yolunda girişilen ve iki bölgenin tek bir krallık altında birleştirilmesiyle sonuçlanan uzun savaşı da yansıtmaktadır. Bu Firavunun törenlerde Yukarı Mısır’ın beyaz, Aşağı Mısır’ın kırmızı tacından oluşan birleşmiş bir taç giymesinde sembolik olarak yansıtılır. Osiris’in dirilişi, mitostaki firavun inciri ağacını temsil eden, "dijet ağacı" yetiştirme töreninde uygulanan ritüelde de canlandırılır.

  31. GÜNEŞ TANRI RE MİTOSLARI • Mısır’da Güneş Tanrı Re Mitosu, ritüelde ve mitolojide, Mezopotamya’da (Akad ve Sümer) olduğundan çok daha önemli bir yere sahiptir. Mezopotamya’da (Güneş Tanrı) Şamaş, adaletin bekçisiydi. Ama hiçbir zaman üç büyük tanrıdan biri durumuna gelmemiş ve yaratılış mitosunda herhangi bir role sahip değildi. Ama Mısır’da Güneş-Tanrı Re, tarih geleneğine göre, Mısır’ın ilk kralı olduğu gibi, “Atum” adıyla dünyanın yaratıcısı olarak biliniyordu.

  32. GÜNEŞ TANRI RE MİTOSLARI • Heliopolis (Güneşkent): Re kültünün en önemli merkeziydi. Ve olasılıkla Osiris kültü ile Güneş Tanrı kültünün karışıp birleşmesi, Eski Krallık döneminde bu merkezde gerçekleşmişti. Re kültü ile birleşmiş Osiris-Horus mitolojisinin aynı zamanda, kimin tahta çıkacağını ve taç giyme töreninin nasıl yapılacağını belirlediğini görürüz.

  33. GÜNEŞ TANRI RE MİTOSLARI • III. Tutmosis’in ölümü ve yerine tahta II. Amenhotep’in geçmesi şöyle anlatılır: “Kral üçüncü Tutmosis göğe çıktı. Güneş Kursu ile birleşti; Tanrının bedeni onu, yarattığını içine aldı. Ertesi sabah tan yeri ağardığında, Güneş kursu parlayarak göründü, Gök aydınlandı, Kral ikinci Amenhotep babasının tahtına oturtuldu.” • Mısır’da ölen kral tanrı Osiris durumuna gelmektedir. Burada verilen metin, onun aynı zamanda Re ile birleştiğini göstermektedir.

  34. Mısır Yaratılış Mitosları • Mısır yaratılış mitosunun en eski biçiminde, güneş tanrı Atum-Re, ilksel tepeciğin üzerine oturmuş, “izleyicileri olan tanrıları” var ederken gösterilir. Atum’un kendisi ise, ilksel okyanus Nun’dan çıkıp yükselirken (doğarken) sunulur.

  35. Mısır Yaratılış Mitosları • Yaratılış mitosunun Orta Mısır’daki Hermopolis’e ait biçiminde Atum, Ogdoad’ların (Dört yılan ve dört kurbağa olarak hayvan biçimli tanrılar oldukları düşünülüyor.) eylemlerinin bir sonucu olarak doğmuştur. Ogdoad’lar, ilksel kaosu temsil etmektedirler. Adları Nun ile eşi Naunet, Kuk ile Kaulet, Huh ile Haulet ve Amon ile Amonet’tir. Atum (Re), sulardan çıkarak, bu kaos öğelerini düzene sokar.

  36. Mısır Yaratılış Mitosları • Mitosun, Piramit metinlerinde verilen erken biçimlerinden birinde, Atum, kendisini döllerken ve hava olan Şu ile nem olan Tefnut’u üretirken gösterilir. Bu çiftin birleşmesinden, yer tanrı Geb ile Gök Tanrıça Nut çıkar. Ve Geb ile Nut’un birleşmesinden de Osiris ile İsis ve Set ile Nefitis’in doğmaları ile “Heliopolis Dokuzlusu” tamamlanmış olmaktadır.

  37. Mısır Yaratılış Mitosları • Yaratılış Mitosunun bir başka biçimi, Memfis’in ( = Mısır’ın ilk hanedanlarının yeni başkenti) taşıdığı önemi gösterme çabasından doğmuştur. Memfis’in yerel tanrısı Ptah’tı. Memfis Teolojisi, yaratış eylemlerinde önderliği Ptah’a vererek Heliopolis Dokuzlusu’nda değişiklikler yapmıştır. Buna göre Ptah, ilksel okyanus Nun ile eşitlenir. Ve Atum’u ve Heliopolis Dokuzlusu’nun diğer tanrılarını var eden tanrı olarak sunulur. Kısaca metin şu şekilde özetlenmiştir: “Büyük taht üzerindeki Ptah, Ptah-Nun, Atum’a baba olan baba; PtahNaunet, Amun’u doğuran ana; Büyük Ptah, odur Dokuzlunun yüreği ve dili Tanrıları doğuran (Ptah)”

  38. Mısır Yaratılış Mitosları • İnsanın yaratılışı, Mısır mitolojisinde özel bir yere sahip değildir. Khnum’un insanları çömlekçi çarkında biçimlendirişine dair resimler vardır. Ama Mısır’da insanlar ile tanrılar arasındaki çizgi, Sami dinlerinde olduğu kadar keskin çizilmemiştir. Dolayısıyla Mısır mitolojisinde insanın yaratılışı da net olarak vurgulanmamıştır.

  39. Re’nin Yaşlılığı Mitosu • Bu mitos, İnsanlığın yok edilmesiyle ile ilgili olup Tanrı Re ile ilişkilendirilmiştir. • Mitosa göre Re yaşlanır ve tanrılar ve insanlar üzerindeki otoritesinin azalmakta olduğunu anlar. Tanrılar meclisini bir toplantıya çağırır ve onlara insanların kendisine karşı bir kötülük tasarladıklarını söyler. Tanrıların en yaşlısı olan Nun’un bu konudaki öğüdünü sorar. Nun, Re’nin gözünün, insanlara Tanrıça Hathor biçiminde gönderilmesi öğüdünde bulunur. Bu öğüt uygulanmaya konur ve Hathor insanları doğramaya başlar ve çok geçmeden kendisini bir kan gölü içinde bulur. Re, insanlığın tümüyle ortadan kaldırılmasına dayanamaz ve Hathor’un durdurulması için bir plan hazırlar. Ve kana benzemesi için kırmızı aşı boyası ile renklendirilmiş yedi bin fıçı arpa birası hazırlanmasını ister. Bu bira bir karış derinliğinde tarlaların üzerine boşaltılır. Tanrıça tan yeri ağarırken, bu kan selini görünce mest olur ve ondan içerek sarhoş olur. Sarhoş olduğu için, insanlığa karşı duyduğu nefreti de unutur. Böylece insanlık tamamen yok olmaktan kurtulmuş olur. • HATHOR: Bazı figurlerinde memelerinden süt akan ilahi bir inekm olarak tasvir edilmektedir. Aşk ve müzik tanrıçası olarak da bilinir. Ayrıca Re’nin kızıdır. Mitolojide bazı yerlerde ölüm saçan ölüm tanrıçası, bazen de Horus’un eşi olarak bilinmektedir.

  40. Re’nin vekili olarak Tot • Bu mitosa göre Re, Tot’un bulunup karşısına getirilmesini emreder. Tot geldiğinde Re, Tot’a kendisinin vekili olacağını, kendisi göklerde parıldarken, Tot’un da yer altı dünyasını aydınlatacağını söyler. Ve ona şöyle söyler: “ Bak ben şimdi kendi yerimdeyim ama ışığın yeraltı dünyasında parıldayabilmesi için harekete geçeceğim ve sen oranın yazmanı olacaksın. Bana başkaldırabilecek olanları düzen içinde tutacaksın. Sen yeraltında benim yerime olacaksın. Böylece sana Re’nin vekili Tot diyecekler.” Bu mitos, ayın niçin gece ışık saçtığını açıklama amacı güden orijin (etiolojik: nedenbilimsel) bir mitostur. Karanlık, Re’nin düşmanlarının ve yeraltı dünyası cinlerinin yurdudur. Bu mitosta Tot, Re’nin vekili olarak bir ay-tanrı yapılmıştır.

  41. NİL MİTOSLARI • Nil ırmağına Hapi adı verilen bir tanrı olarak tapınıldı. • Vatikan müzesinde sergilenen Nil-Tanrı’yı (Hapi) temsil eden heykelde, bu tanrı elinde buğday başakları ve bolluk boynuzu tutarken, her biri bir gez boyunda on altı çocuk tarafından çevrilmiş olarak gösterilmiştir. Bu Nil taşkının yüksekliğinin on altı gezin altına düşerse, kıtlığın baş göstereceği gerçeğini simgelemektedir.

  42. HİTİT DİNİ • Hititler, Anadolu’da daha sonra görülen Grek (Yunan) ve Roma çağlarında olduğu gibi synkretism yani yabancı dinleri birbiriyle kaynaştırma yoluna gitmişler ve bu nedenle de Hitit Panteonu’nun içinde farklı kökenli yabancı birçok tanrı yer almıştır. Hitit tanrıları, devlet antlaşmalarının yemin tanrıları listelerinde, envanter metinlerinde, dualarda, mitolojik ve tarihi metinlerde anılmaktadır.

  43. HİTİT DİNİ • Hititlere göre tanrılar insanların onlara sundukları yiyecek ve içeceklere, düzenledikleri bayram ve ayinlere, yapılan kurbanlara muhtaçlar ve bu yüzden insanlara yardım etmek durumundalar. Bununla ilgili olarak II. Muršili, ölümlere neden olan veba duasında şöyle demektedir: “ Hatti ülkesini salgın ile ağır baskı altında tuttuğundan ve salgından (devamlı ölümler olduğundan) eğer arkadan (salgını) kaldırmazsa ve ölümler devam ederse, zaten az kalmış olan kurban ekmeği ve kurban içkisi sunucuları da ölürlerse, artık hiç kimse size kurban ekmeği ve kurban içkisi (sunamayacak!)” buradan da anlaşıldığı gibi Hititlerle tanrıları arasında karşılıklı çıkar ilişkileri bulunmaktadır.

  44. HİTİT DİNİ • İnanışa göre, insanların başına gelen felaketler, doğal afetler, hastalıklar, hatta ülkeler arasındaki siyasi anlaşmazlıklarda bile tanrıların rolü vardı. Tanrıları memnun ederek kötülüklerden uzaklaşacaklarına inanıyorlar ve bu yüzden tanrıların her şeyin en iyisine layık olduklarını düşünerek, en iyi ve en taze yiyecek ve içecekleri tanrılarına sunuyorlardı.

  45. HİTİT DİNİ • Hititler benimsedikleri din politikası ile yabancı dinlere ve tanrılarına olan hoşgörü sayesinde, yerli topluluklar üzerindeki egemenliklerini uzun süre sürdürebilmişlerdir.

  46. HİTİT DİNİ • Hititlerde baş tanrı Fırtına tanrısıydı. Baş tanrıça ise Arinna’nın Güneş Tanrıçasıydı. Bu iki çift Hitit devletinin koruyucularıydı. Fırtına Tanrısının kutsal hayvanı boğa, Arinna’nın Güneş Tanrıçasının kutsal hayvanı ise aslandı. • Fırtına tanrısına hem Hititler, hem de Anadolu’da bulunan yerli halklar, Hattiler ve Hurriler tapıyordu. Hititpanteonu’nda, Arinnatapınağınınkültü, önemlibiryeroluşturmaktaydı. Arinna’nıngüneştanrıçası, HititMetinlerinde, “HititÜlkesininKraliçesi”, “Yerinvegöklerinkraliçesi”, “HattiÜlkesi’ninkralvekraliçelerininhanımefendisi” olarakgeçmektedir. Resmidevletteolojisinegöre, Arinna’nınGüneşTanrıçası’nınkocası, BaşTanrıFırtınaTanrısıydı.

  47. HİTİT DİNİ • Hitit devletinde Kralın başlıca görevi, ülkesindeki bütün tanrıları gözetmek, tanrıları hoş tutmak, tanrıların tapınaklarını ziyaret etmek ve tanrılara karşı bir kusur işlememekti. İnanışa göre, eğer tanılara karşı bir kusur işlenirse tanrılar öfkeye kapılır ve onları yatıştırmak da yine krallara düşerdi.

  48. HİTİT DİNİ • HititveGeçHitittanrıçasıolan “Kubaba”, dinseltradisyonuilePhrygia’lı Ana tanrıçanındışgörünüşünebüyükölçüdeetkietmiştir. YinePhrygia’lı Ana TanrıçaolanMatar’ınsimgelerindenbazılarıTunçÇağıAnadolu’sunundinselsimgeleriilebüyükbenzerliklergöstermektedir. • HellenistikdönemekadarPhrygbiçiminikoruyantanrıça, AntikçağıngeçdöneminekadardaHellenleştirilmişadıolan “Kybele” şeklindetapımgörmeyedevametmiştir. Sardes’te de Ana Tanrıça’nınLydia’lıbiçiminerastlanmaktadır. Bu kültünbatıyayayılmasıve “Kubaba” tapımınınAnadolu’daçeşitliyerlerdegörülmesisadeceHititveGeçHitit’lesınırlıkalmadığınındabirgöstergesidir.

  49. HİTİT MİTOLOJİSİ • ZALPA KENTİ VE KANEŞ KRALİÇESİ ÖYKÜSÜ EfsaneyegöreKanešKraliçesibirdefadaotuzerkekçocukdoğururve O şöyleder: “Ne biçimyaratık(lar) doğurdum?” dahasonraonlarısepetlerekoyarakırmağabırakır. Irmak onlarıZalpuwaülkesindedenizegötürür. Tanrılarçocuklarıdenizdenalırveonlarıbüyütür. Aradanyıllargeçincebuseferkraliçebirdefadaotuzkızçocuğudoğurur. OğlanlardahasonraKaniš’eyolaçıkarlarveKraliçenin de birdefadaotuzkızçocukdoğurduğunuduyuncaannelerinibulduklarınıanlayıpkraliçeninyanınagiderleramatanrılaronlarıniçinebaşkabiryürekkoyarveanneleriçocuklarınıtanımazvekızlarınıoğullarınaverir. İlkoğlanlarkızkardeşlerinitanımazamasonuncuoğlanonlarıtanıyarak, kızkardeşlerimizialmayalım, zinayapmayalımderveonlarlayatmazlar. BuradakiakrabaevliliğinegösterilentepkiHititlerdeakrabaevliliğininpekyaygınolmadığınıhattagünaholduğununbirgöstergesisayılabilir.

  50. HİTİT MİTOLOJİSİ • GÖKTEN DÜŞEN AY EFSANESİ • Hattiler’den önemli bir edebiyat ürünü olarak günümüze ulaşan, ay tutulması, yağmur ve fırtınanın mitolojik anlatımı olan “Gökten Düşen Ay Efsanesi” (Fırtına Tanrısı’nın müthiş bir şekilde gürlemesi) çift dilli Hattice ve Hititçe olarak kaleme alınmıştır. Dil olarak Eski Hitit dönemini anımsatan Hititçe versiyonu oldukça kısadır. Ay Tanrısı Kašku, Tanrı Hapantalli gibi Hattimenşeili tanrılar yanında Luwimenşeili Tanrıça Kamrušepa da geçmektedir. Gökten düşen ay efsanesi, KUB XXVIII 5 nolu metnin 10 ve 16. satırları arasında şöyle geçmektedir. “[Ay Tanrısı] gökyüzünden düştü. Ve kapının üstüne düştü. [Fakat] hiç kimse onu görmedi. Fırtına Tnarısı onun arkasından yağmur [gönderdi]. O onun arkasından yağmurlar gönderdi. Onu korku sardı. Onu endişe sardı. Tanrı Hapanntaliya oraya gitti. O [onun yanında] durdu. Ve sürekli ona (büyülü) sözler söyledi.” Metnin devamı KUB XXVIII 4 nolu metnin 15-21 satıları ile tamamlanmaktadır: “Tanrı Kamrušepa gökyüzünden aşağı baktı [ve şöyle dedi]: “Dünya’da ne oluyor? Ay tanrısı gökyüzünden düştü. Ve kapı üzerine düştü.” Fırtına Tanrısı onu gördü. Ve onun arkasından yağmurlar gönderdi. Onun arkasından rüzgarlar gönderdi. Onu korku sardı. Onu endişe sardı.” Bir ay tutlması ve yağmur fırtınasının mitolojik anlatımı ile masal, Hattiler’in düşünce ve inanç dünyası hakkında önemli bilgiler vermektedir. Metinde ayın yere düşmesi motifi, yukarıda da bahsettiğimiz gibi anlamlandırılamayan bir durumun mitolojik bir eser olarak karşımıza çıkmasına örnektir.

More Related