1 / 138

OFTALMİK PREPARATLAR

OFTALMİK PREPARATLAR. Farmasötik Teknoloji III 2013. Gözün görme yeteneğinin ortaya çıkmasında göz küresini oluşturan yapılar farklı roller oynar.

sheryl
Download Presentation

OFTALMİK PREPARATLAR

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. OFTALMİK PREPARATLAR FarmasötikTeknoloji III 2013

  2. Gözün görme yeteneğinin ortaya çıkmasında göz küresini oluşturan yapılar farklı roller oynar • Herhangi bir cisme baktığımızda, o cisimden gelen ışınlar kornea, lens ve vitreus tabakalarında kırılıma uğrayarak retina tabakasının merkezindeki makulabölgesine düşer • Görüntünün net ve keskin olabilmesi için tüm ışınların retinanın önünde ya da arkasında değil tam üzerinde odaklanması gereklidir

  3. Cismin retinada oluşan görüntüsü baş aşağı pozisyondadır. Retina tabakasında oluşan görüntü elektrik uyarılarına çevrilerek optik sinir aracılığıyla beyine iletilir. Beyinde, iletilen elektrik uyarıları algılanarak görme fonksiyonu ortaya çıkar. Cismin beyinde oluşan görüntüsü normaldeki düz pozisyonuna döndürülmüş durumdadır

  4. Göz küresini bir fotoğraf makinesi gibi düşünebiliriz. Bir fotoğraf makinesinde görüntünün oluşabilmesi için merceğe ve filme ihtiyaç olduğu gibi göz küresinde de ışığı kırmak ve odaklamak için bir merceğe (kornea, lens, vitreus), ve görüntünün üzerine odaklanması için de bir filme (retina) ihtiyaç vardır. Bu bölümlerden herhangi biri bozuksa sonuçta bulanık bir fotoğraf elde edilir. Fotoğraf makinesindeki filmin görevini üstlenen retinaya düşen görüntüler beyinde yapılan film banyosu sonucu görebileceğimiz hale gelir. Makula (sarı nokta) retinanın merkezinde bulunan en hassas bölgesidir. Gözümüzü doğrulttuğumuz esas nesnenin görüntüsü makulaya düşer

  5. GÖZ HASTALIKLARI

  6. Göz pek çok hastalıktan etkilenmektedir. Bu hastalıkların bazılarının belirtileri çok belirgin olmamakta ve bu nedenle teşhisleri de zor olabilmektedir Göz yüzeyine etkin madde iki amaçla uygulanır Göz kapağında ve gözün yüzeyinde oluşan en yaygın rahatsızlıklardan konjunktivit, blefarit (gözkapaklarının iltihabı), keratit (kornea iltihabı) gibi rahatsızlıkların tedavisinde Glokom (göz içi basıncın artması ile belirgin körlüğe kadar uzanan göz rahatsızlığı) veya uveit (uvea iltihabı) gibi korneada oluşan rahatsızlıkların intraokülertedavisinde

  7. Blefarit (göz kapak kenarı iltihabı), enfeksiyon, hordeolum (göz kapağı kenarındaki yağ bezlerinin iltihabı, arpacık) gözün yüzeyinde oluşan en yaygın rahatsızlıklardır

  8. Konjunktivadaki ve prekorneal bölgedeki önemli rahatsızlıklar ise kuru göz sendromu, alerjik, bakteriyel veya viralkonjunktivit, sub-konjektivithemorrhage (kanama), herpessimplex ve dakriyosistittir (gözyaşı kesesi iltihabı)

  9. Kornealbölgede bakteriyel veya viral patojenlere bağlı olarak oluşan yanma hissi (keratitis), stromal ödem ve ülser, epitelyal kabarcıklar ve şeffaf olan kornea da kan damarlarının oluşması gibi rahatsızlıklar Göz enfeksiyonları bakteri, mantar, virüs kaynaklı olabilmektedir Keratitis

  10. Kornea enfeksiyonları, kornea merkezinde ve periferde oluşabilen korneal ülser ile sonuçlanabilmektedir Korneal ülser

  11. Viral retinit (viral retina iltihabı), proliferatif vitreoretinopathy (mercek ile arka göz duvarı arasındaki boşluğu dolduran pelte kıvamında saydam sıvı olan camsı cisimde görülen değişiklik) Retinitis pigmentosa (periferal görüşün kaybolması ve gece körlüğü ile karakterize olan bir hastalık) ve moleküler dejenerasyon vitreoretinal hastalıklar arasında sayılmaktadır Vitreoretinal hastalıklar

  12. Glokom (göz içi basıncın artması) ve katarakt (merceklerin şeffaflığını kaybetmesi) göz içi ile ilgili olan rahatsızlıklardır

  13. Görme ile ilgili olan durumlarda kornea ve merceklerle ilgili olan rahatsızlıklar çoğu zaman gözlük ile düzeltilmektedir

  14. MİYOPİ Miyopide esas olarak uzağı net görememe söz konusudur Buna karşın yakındaki cisimler genellikle iyi görülür Miyopi, baktığımız cisimden gelen ışınların retinanın tam üzerinde değil önünde odaklanması sonucu oluşur Sonuçta, retinada baktığımız uzaktaki cismin bulanık bir görüntüsü oluşur Toplumun ortalama % 30'unda bulunan bir kırma kusurudur

  15. Göz küresinin ön-arka uzunluğunun normalden daha uzun olması ya da gelen ışınların kornea, lens ve vitreusta normalden fazla kırılması sonucu ortaya çıkabilir Bir gözün miyopi derecesi ne kadar yüksekse net görebilme uzaklığı da o kadar düşüktür Yani, yüksek miyop bir göz gözlüksüz ancak çok yakından net görebilir

  16. Yaş ilerledikçe miyopinin bir miktar gerileyebilmesi mümkün olmakla birlikte yaygın kanının aksine miyopidenzamanla tamamen kurtulmak ve uzağı gözlüksüz net görebilmek beklenen bir durum değildir Buna karşın özellikle düşük dereceli miyopiye sahip bazı kişiler 45 yaş üzerinde okuma gözlüğü kullanmaktan kurtulabilir ve sadece uzak için gözlük kullanmaya devam ederken yaşıtlarından farklı olarak gözlüksüz okuyabilme avantajına sahip olabilirler

  17. HİPERMETROPİ Hipermetropide esas olarak yakını görememe söz konusudur Ancak yaygın kanının aksine hipermetropide uzak görme de tamamen normal değildir Hipermetroplar küçük yaşlarda uzağı görmede zorluk çekmeseler de (hipermetropinin derecesi çok yüksek değilse), yaşın ilerlemesiyle birlikte uzağı da net görmekte zorlanmaya başlarlar Hipermetropi, baktığımız cisimden gelen ışınların retinanın tam üzerinde değil arkasında odaklanması sonucu oluşur Sonuçta, retinada cismin bulanık bir görüntüsü oluşur Toplumun ortalama % 25'inde görülen bir kırma kusurudur

  18. ASTİGMATİZM Astigmatizm uzak ve yakın görmede bulanıklığa yol açar; düzenli (basit, bileşik, karışık) ve düzensiz tipleri mevcuttur Düzenli astigmatizm göze gelen ışınların retinanın tam üzerinde bir noktada değil retinanın önünde ya da arkasında birden fazla noktada odaklanması sonucu oluşur Astigmatizm en sık görülen kırma kusurudur ve gözlerin büyük bir çoğunluğunda değişen derecelerde bulunur

  19. Kornea yüzeyinin tam küresel şekilli olmaması, bir eksende diğerinden daha farklı eğimde olması durumundan kaynaklanır Sonuçta, retina üzerinde oluşan görüntü simetrik değildir, şekil bozukluğu vardır Astigmatizm miyoplarda ve hipermetroplarda bulunabilir

  20. Düşük dereceli astigmatizmi olanlar kırma kusurunun farkında olmayabilir ya da hafif bulanık görme şikayeti tarifleyebilirDaha yüksek derecede astigmatizmi olanlarda ise baş ağrısı, bulanık görme ve şekilleri bozuk görme sıklıkla karşılaşılabilen şikayetlerdir

  21. PRESBİYOPİ (yaşa bağlı okuma güçlüğü) Yaşın ilerlemesiyle birlikte göz küresinin içinde bulunan göz merceğinin yakın cisimlere odaklanabilme yeteneği giderek zayıflar

  22. Presbiyopi (yaşa bağlı okuma güçlüğü) Bu yakına odaklanamama ve dolayısıyla yakını görememe problemi genellikle 40 yaşın üzerinde belirgin hale gelir Presbiyopi olarak adlandırılan ve yaşa bağlı olarak normalde her gözde oluşması beklenen bu kırma kusuru düşük miyopisi olanlar dışında her göz için yakın gözlüğü ya da okuma gözlüğü kullanımını gerektirir

  23. GÖZ ANATOMİSİ VE ETKİN MADDE ABSORPSİYONU

  24. Göz, göz küresi ile onu çevreleyen, tutan, koruyan hareket etmesini sağlayan ve göz yaşı üreten ikincil organlardan oluşur Göz küresinin en dıştaki koruyucu bölümü sklera (göz akı) ön bölümde saydam korneaya dönüşür Göz anatomisi ve etkin madde absorpsiyonu

  25. Kornea 0.5-1 mm kalınlıkta olup, başlıca üç tabakadan oluşmuştur dışta lipofilikepitelyum ortada hidrofilikstroma içte lipofilikendotelyumvardır Göz anatomisi ve etkin madde absorpsiyonu

  26. Stroma tabakası korneanın % 90’ nını oluşturur ve % 85 su içerir Son tabaka endotelyum gözün iç kısmına bakar ve epitel tabakası gibi stromadan daha fazla lipoidal yapı gösterir Kornea için aktif su pompası görevini görür (aköz hümör’e olan teması ile) ve korneanın hidratasyon/dehidratasyon işleminin % 75’ini üstlenmiştir Hücrelerarası boşlukları geniş olduğu için porlu bir yapı gösterir Göz anatomisi ve etkin madde absorpsiyonu

  27. Kornea

  28. OFTALMİK PREPARATLAR

  29. Göz Damlaları (Ocula Guttae, Collyria) Göz Suları - Göz Banyoları – Göz Solüsyonları Oküler losyonlar Oküler merhemler Oküler enjeksiyonlar Oküler süspansiyonlar Oküler jeller Kullanılacağı zaman sulandırılan tozlar Oküler insertler Oftalmik Preparatlar

  30. Gözün yüzeyinde etkili olanlar Hem yüzeyde hem de gözün iç bölgelerinde etkili olanlar Sistemik etki amacıyla kullanılanlar Oftalmik Preparatlar

  31. Çözelti, süspansiyon ve merhem şeklinde hazırlanan formülasyonlardanen çok kullanılan sistemler çözeltilerdir Çözeltilerin en önemli sakıncaları gözde tutunma sürelerinin çok kısa olmasıdır Topikal uygulanan oküler etkin madde taşıyıcı sistemler genellikle istenilen etkiyi sağlayamayan sistemler olarak kabul edilmektedir

  32. Steril İzohidrik İzotonik özellikte hazırlanmaları gerekir Göz Preparatları

  33. İritis (iris iltihabı) Keratit(Kornea iltihabı) Blefarit (göz kapak kenarı iltihabı) Arpacık (kapak yağ bezleri iltihabı ve tıkanması) Glokom (göz içi basıncının – göz tansiyonunun artması) Katarakt (mercek bulanıklığı) Konjunktivit(konjunktiva iltihabı) gibi göz hastalıklarında kullanılmaktadır Oftalmik preparatlar;

  34. Oküler ilaçların sitemik etki göstermesi; Gözün konjunktiva tabakasından ilacın emilmesi (kapiller damarlar) Ayrıca nasolacrimal (burun ve göz yaşı kanalları) kanal vasıtasıyla ilacın burun ve farenks yoluna yayılması böylece yutulması Bölgedeki kapiller damarlarca absorbe edilerek dolaşıma geçmesi şeklinde izah edilebilir

  35. OKÜLER UYGULAMALAR

  36. TOPİKAL UYGULAMA Göz yüzeyinin ve gözün iç kısımlarının tedavisinde etkin maddeler topikal yoldan uygulanarak kullanılmaktadır Gözün arteriyör kısmını ilgilendiren pek çok patolojik durumun tedavisinde topik kullanım diğer yollara tercih edilen yoldur Oküler uygulamalar

  37. Bunun başlıca iki nedeni, uygulama kolaylığı ve sistemik uygulamaya kıyasla daha yüksek etkin madde konsantrasyonunun sağlanmasıdır Topikal uygulanan etkin madde taşıyıcı sistemler arasında çözeltiler, emülsiyonlar, süspansiyonlar, merhemler, çözünebilir jeller, katı (hidrofilik) insertler, etkin madde yüklenmiş hidrofilikkontakt lensler ve kontrollü salım sistemleri yer alır Oküler uygulamalar TopikalUygulama

  38. Oküler uygulamalar Topikal uygulanan etkin maddelerin intraoküler emilimleri korneal yoldan gerçekleşebildiği gibi nonkorneal yoldan da emilim olabilmekte ve daha sonra, etkin madde konjunktiva ve skleradan geçiş yaparak gözün daha iç kısımlarına ulaşmaktadır

  39. PERİOKÜLER ENJEKSİYON Perioküler enjeksiyonlar “Tenon Kapsülü” olarak adlandırılan bölgenin altından gerçekleştirilmektedir Enjeksiyon öncesinde göz topikal veya lokal olarak anestezi edilir Oküler uygulamalar

  40. Enjeksiyon ardından etkin madde skleradan geçerek basit difüzyon yoluyla gözün iç kısımlarına geçmektedir Perioküler enjeksiyonlar daha çok topikal emilimi olmayan etkin maddeler için ve gözün anterior kısmındaki çok ciddi durumlarda kullanılan antibiyotik ve antiviral ilaçların uygulanmasında uygun bir uygulama yolu olmaktadır Oküler uygulamalar Perioküler Uygulama

  41. İNTRAOKÜLER UYGULAMA İntraoküler enjeksiyonlar intrakameral olabildiği gibi intravitreal de olabilmektedir Oküler uygulamalar

  42. Aköz humör’e yapılan enjeksiyonlar intrakameral enjeksiyonlara tercih edilmektedir Göz yuvarlağının hasar gördüğü çok ciddi durumlarda kullanılan uygulama yoludur Intravitreal uygulamanın kabul görmesine karşın retinaya olan toksik etki üstesinden gelinmesi gereken önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır Oküler uygulamalar İntraoküler Uygulama

  43. SİSTEMİK UYGULAMA Sistemik uygulanan etkin maddelerin gözdeki konsantrasyonu, serum ve göz dokuları arasındaki ve kan-göz engellerinin karakteristiklerine bağlı olarak değişen bir durumdur Oküler uygulamalar

  44. Kan-göz engeli etkin maddenin sistemik emiliminde etkili bir lipidik engeldir Bu nedenle sistemik uygulama, vücudun yüksek dozda etkin maddeye maruz kalması ve bunun sonucunda oluşan istenmeyen yan etkiler ve toksisite nedeniyle çok tercih edilmeyen bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır Oküler uygulamalar SistemikUygulama

  45. İYONTOFOREZ İyontoforez, iyonize moleküllerin intraoküler dokulara elektriksel kuvvetler yardımıyla hareketleri sonucunda gerçekleştirilen bir uygulama tekniğidir Transkorneal ve transskleralolmak üzere iki tip iyontoforez yöntemi vardır Oküler uygulamalar

  46. Farklı elektriksel potansiyellerin uygulanması ile etkin maddenin göze difüzyonunda epitel bariyerin olmasına karşın farklı sonuçlar elde edilebilmektedir Bu yöntem daha çok antibiyotiklerin uygulanmasında kullanılmaktadır Oküler uygulamalar İyontoforez

More Related