1 / 50

TANZİMAT DÖNEMİ EĞİTİMİNİN ÖZELLİKLERİ (1839-1876)

TANZİMAT DÖNEMİ EĞİTİMİNİN ÖZELLİKLERİ (1839-1876). DÖNEMİN EĞİTİMİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ ÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ YENİLİKLER DÖNEME DAMGASINI VURAN BAZI ŞAHSİYETLER. DÖNEM EĞİTİMİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ.

taya
Download Presentation

TANZİMAT DÖNEMİ EĞİTİMİNİN ÖZELLİKLERİ (1839-1876)

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TANZİMAT DÖNEMİ EĞİTİMİNİN ÖZELLİKLERİ(1839-1876)

  2. DÖNEMİN EĞİTİMİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ • ÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ YENİLİKLER • DÖNEME DAMGASINI VURAN BAZI ŞAHSİYETLER

  3. DÖNEM EĞİTİMİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ • Tanzimat döneminde,eğitim alanında ki yenileşme çalışmaları başlıca üç nedenden dolayı meydana gelmiştir; 1-Maarifi Umumiye Nizamnamesi’nde(1869) halkın eğitilmesi“Devlet ve Hükümetin Önemli Bir Görevi” olarak görülmesi, 2- Osmanlı yönetimine ve Türklere karşı düşmanca davranan Avrupa kamuoyunu kazanmak umuduyla, 3-Avrupa devletlerinin baskısı nedeniyle, • Eğitimin geliştirilmesi,devleti felakete gidişten kurtaracak bir yol olarak görülmeye başlanmış,eğitimin siyasal ve toplumsal bir işlevinin bulunduğu fark edilmiştir.

  4. Eğitimciler ve yazarlar eğitimin ,devletin temel görevi olduğu görüşünü ele almaya başlamışlardır. • Eğitim bir bilim dalı olarak görülmeye ve eğitim bilim kitapları yazılmaya başlanmış.. • Yeni ders araç-gereçleri kullanılmaya ve yeni öğretim yöntemleri kullanılmaya başlanmış. • Örgün eğitim alanında büyük çabalar harcanmış,taşrada ve İstanbul’da birçok okul kurulmuş. • Medrese dışındaki örgün eğitimde İlk,Orta,Yüksek şeklinde bir derecelendirme yapılmış.(Kısmen kağıt üzerinde kalmış) • Eğitim yönetiminde örgütlenmeye gidilmiş.(Maarif-Umumiye Nezareti)

  5. Eğitim kurumlarının yenileşme çabalar mantıki bir sıra izlememiş,İlköğretime el atılmadan orta ve yüksek öğretimde düzenlemelere gidilmiş.(Medrese Tepkisinden Kaçınılmış) • Nisan 1847 talimatı ile zorunlu ilköğretim 6 yıla çıkartılmış.Kısmen uygulanmış. • Medreselerin düzenlenmesine gidilmemiş.Bazı meslek liseleri açılmıştır. • Öğretim kurumlarında birlik olmadığı için çok farklı bilgi ,düşünce ve dünya görüşüne sahip insanlar yetişmiş buda toplumu olumsuz etkilemiştir. (Azınlık,Yabancı Mektepler vb. • Yenileşmelerde Avrupa’da görev yapan Osmanlı elçilerinin ve aydınların büyük etkileri olmuştur. • Medrese anlayışı etkisini yeni okullarda şu yollarla sürdürmüş; Öğretmenler,Öğrenciler,Programlar,Yöntemler

  6. Azınlık ve yabancı okullar çok büyük gelişmeler gösterdi,Devlet için bir tehlike haline gelmeye başlamışlardır. • Tazimatın kökleşmesi için aydınlar ve memurlar yetiştirilmesi gerekli görülmüş,bu nedenle sivil okullara ve memur yetiştirmeye fazla önem verilmiştir. • Medrese dışındaki okullarda Osmanlıca denen Türkçe öğretim dili olarak benimsenmiştir.(Kendi Dilinde Öğretim) • İlk kez öğretmen yetiştiren meslek okulları açılmıştır. • İlk kez kızlar için orta dereceli okullar açılmıştır. • İlk kez bir kız öğretmen okulu açılmıştır. • Disiplin aracı olan falaka yasal olarak kaldırılmıştır. • Halk eğitiminin önemi daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır.

  7. İLKÖĞRETİMDEKİ YENİLİKLER • İlk gelişme Nisan 1847 tarihli olarak çıkarılan Talimattır. Temel Hükümleri Öğretim Programları Sıbyan Mektebi dersleri; Elifba,Amme cüzü ve öteki cüzler,Türkçe Lügat,Ahlak ,Yazı,İlmihal,Türkçe Tecvid,Hıfzı Kur’an Öğretim Araç-Gereçleri 1-Özellikle Arabistan’da kullanılan Siyah Taş Tahta denen Üzerine yazı yazılan levhalar 2-Kağıt üzerine yazı yazmak için öğrenciler divit denen tunçtan kalemlik,içinde iki kamış kalem,mürekkep hokkası

  8. Öğretim Süresi • 7 yaşına giren çocukların sıbyan mektebine devamı zorunludur. • 7 yaşına girip te okula gitmeyen çocukları özel memurlar ve mahalle imam ve muhtarları izleyecek ve velileri cezalandıracaktır. • 7-13 yaş arasında olup ailesinin geçimi ile sorumlu olan çocuklar dini bilgileri öğrenmek için sabahları 1 saat okula geleceklerdir. • Öğrenim süresi 4 yıldır.Fakat gerekli bilgileri öğrenmemiş çocuklar 3 yıl fazla tutulabilir. • Talimat(1847),4 yıl olan sıbyan mekteplerinden sonra,2 yıl olan ve yeni kurulan Rüşdiye Mektepleri de zorunlu öğretim kapsamına alındı ve böylece zorunlu öğretim 6 yıla çıkmış oldu.

  9. Disiplin • Falaka Seriat ta olmadığı için kaldırılmış. • Hoca,Tembel öğrenciye somurtacak,azarlayacak,ayakta tutacak,kulağını çekecek ya da velisinin izni ile yaban asması,yasemin çubuğu gibi yumuşak şeylerle hafif biçimde dövebilecek. • Hoca,çalışkan ve iyi ahlaklı çocukları kendi minderinin yanına oturtacak onları övecek. Öğretmenler • Sıbyan mektepleri hocalarının niteliği ile ilgili Talimatta bir kaytı yoktur. • Okulları teftiş etmek ve öğretmenlere rehberlik yapmak için “muin-i mekatip” adıyla müfettişlikler kurulmuştur.

  10. MAARİF-İ UMUMİYE NİZAMNAMESİ Sıbyan Mekteplerine İlişkin Hükümleri • Her mahalle ve Köyde en az bir mektep bulunacak. • İnşa,Tamir ve öğretmen masrafları ilgili toplum tarafından karşılanacak • Kızların 6-10,erkeklerin 7-11 yaşları arasında mektebe devamları zorunludur. • Bir yerde iki sıbyan mektebi varsa,biri kızlara biri erkeklere ayrılacak. - Nizamname’de Sıbyan mektepleri yönetimleri açısından Evkaf-ı Hümayun Nezaretine bağlı ”Hususi” ve Maarif Nezaretine bağlı “Umumi” olarak ikiye ayrılmıştır. -Nizamname Sıbyan mektebi terimini kullanmışsa da artık Maarif Nezaretine bağlı olanlara İptidai Mektep adı verilmiş.

  11. ORTA ÖĞRETİMDEKİ YENİLİKLER TANZMAT DÖNEMİNDE ORTA ÖĞRETİM ÜÇ TÜR OKUL HALİNDE ŞEKİLENMİŞ; 1-Rüşdiyeler2-İdadiyeler3-Sultaniyeler RÜŞDİYELER • İlk çıktığında sıbyan mekteplerinden daha iyi eğitim veren üst sınıflar gibi düşünülmüş. • Tanzimat döneminde ise genel orta öğretimin en alt düzeyindeki okullar haline gelmiştir. • Askeri olanların dışındakilere Mülkiye Rüşdiyeleri adı verilmiş. • 1846’da Mekatib-i Umumiye Nazırlığı kurulduktan sonra açılmış ve sayıları artmıştır. • Mülkiye Rüşdiyeleri mezunları, kalemlere memur olarak giriyorlardı. • İyi yetişmiş subay ihtiyacından dolayı1875 ten itibaren İstanbul’da ve İl merkezlerinde Askeri Rüşdiyeler açılmaya başlandı.

  12. 1859’da kızlar için İstanbul’da Cevri Kalfa İnas Rüşdiyesi açıldı. • 1850’de Abdülmecit’in annesi tarafından yaptırılan Darulmaarif diğer rüşdiyelerden üstün tutulacak,Darulfünun’a öğrenci yetiştirecek,diğer rüşdiyelere örnek olacak ve dairelere memur sağlayacak bir orta öğretim kurumu açıldı. • 1869’daki Nizamnameye göre rüşdiyeler 500 evi geçen kasabalarda kurulacak. • Öğretim süresi 4 yıl olacak ve sıbyan mektebini bitirip Şehadetname alan öğrenciler sınavız kabul edilecektir.

  13. İDADİYELER • Önceleri Harbiye ve Askeri Tıbbiye’ye girmek isteyen gençlerin eksik bilgilerini tamamlamak için açılan sınıflar için kullanılmış. • O zaman programları rüşdiyelerden pek farklı değildi.Okula 11-14 yaşları arasındaki öğrenciler alınıyordu. • İlk üç sınıf mahallelerde ,4. ve son sınıf birleşik olarak İstanbul’da idi. • İlk açılan İdadi,İstanbul’da açılan Mekteb-i Fünun-ı İdadiye’dir.(1845) • Bu okul 1872’de Kuleli kışlasına taşınınca Kuleli Askeri İdadisi olarak anılmıştır. • 1846’dan sonra Rüşdiyeler ve Darulmaarif’de,sıbyan mekteplerinden gelen öğrencilerin programları izleyebilecek düzeye gelebilmeleri için açılan sınıflara da İdadi adı verilmiştir. • İdadi bir orta öğretim kurumu adı altında bahsedilmesi 1869 Nizamnamesi ile kesinleşmiştir. • Nizamname’de 4 yıllık Rüşdiyelerin üztünde öğretim süresi 3 yıl olacak ve sancak merkezlerinde açılacak bir okul tipi düşünülmüş. • Orta öğretim süresi Rüşdiye ile birlikte 7 yıla çıkartılmış.Ancak bir süre kağıt üzerinde kalmış. • Ancak 1873’te İlk Mülki İdadi ve 1875’te Mora Yenişehir’inde İlk İdadi Okulu açılabilmiştir.

  14. SULTANİYELER • Galatasaray’da gerçek anlamıyla kurulan ilk Liseye verile Mekteb-i Sultani adı ile ortaya çıkmıştır. • Hıristiyan ve Müslüman Tabasından batı irfanı ile beslenmiş aydınlar sınıfının bir an önce oluşması gereğinden dolayı batı ülkelerindeki yapı ve düzeyde bir öğretim basamağı kurulması anlaşıldı. • Fransa hükümeti de bu dönemde Hıristiyan öğrencilerin devam edebilecekleri orta öğretim kurumlarının açılmasını istiyordu. • Bu sebeplerden dolayı Mekteb-i Sultani 1 Eylül 1868’de açıldı. • 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde ise orta öğretimin üst basamağını teşkil edecek il merkezlerinde okullar açılması öngörülmüş ve bunlara Sultaniye denmiştir. • Bu okullar Rüşdiyelerin üzerine 6 yıl öğretim vereceklerdir. • Sultani düzeyinde bir diğer okul da 1873’te öğretime başlayan İstanbul’daki Darüşşafaka’dır. • Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye’nin çabasıyla açılmış olan Darüşşafaka,kimsesiz ve fakir çocukların alındığı önemli bir Lise olmuştur.

  15. YÜKSEK ÖĞRETİMDEKİ YENİLİKLER • Yüksek öğretim düzeyindeki Darülfünun’un kurulması 1846’da kararlaştırılmış ancak 1863’te açılabilmiştir. • Darülfünun, Batılılaşma yolunda olan devletteki Müslim ve Gayrimüslim tüm Osmanlı tebaasının kamu hizmetlerinde yer almalarını sağlamak ve medrese dışında tüm dini etkilerden uzak modern bir üniversite eğitimi yapmak amacını güdecektir. • Darülfünun 13 ocak 1863 günü Kimyager Derviş Paşa’nın konuşması ile açıldı.(Açılışta Derviş Paşa bir takım deneyler yaptı.) • Darülfünun Nisan 1865’te buradan çıkartılıp kira ile bir konağa yerleştirildi.

  16. Konak Eylül 1865’te 4000 kitap ile birlikte yanınca Darülfünun ortadan kalktı. • 1869’daki Nizamnamede,İstanbul'da bir Darülfünun-ı Osmani kurulacağı ile ilgili ayrıntılı hükümler mevcuttur. HÜKÜMLER 1-Darülfünun Hikmet ve Edebiyat,İlm-i Hukuk,Ulum-i Tabiiye ve riyaziye şubelerinden oluşacak 2-Her şubenin öğretim süresi 3 yıl,müderris olacaklar için 4 yıl olacaktır. 3-Dersler Halka da açık olacaktır.

  17. Darülfünun 1869’da yeniden kurulmuş.Müdür olarak Fransa’da öğrenim görmüş Hoca Tahsin Efendi atanmıştır. • Sınavla seçilen öğrencilerin çoğu cerre gittiklerinden dolayı açılması 20 şubat 1870’i bulmuştur. • Kütüphanesine o sıralar Avrupa’da yaygın felsefi akımlar olan “hümanizm” ve “pozitivizm” ile ilgili eserler getirilmiş. • Bunların yanında bir takım olumsuz gelişmelerde olmuştur,Örneğin; “Hoca Tahsin Efendi ,tabi bilimler deneyleri yüzünden dinsizlikle suçlanıp görevden alınmış” “Cemalettin Afgani,Peygamberlik sanattır deyince kafir olmakla suçlanıp yurt dışına kaçmış” • Kurum 1873’te kapanmıştır. • 1874’te Galatasaray Sultanisi içinde medreseden uzak üç şube olarak tekrar açılmıştır. 1-Turuk ve Maabir (Yollar ve Köprüler) Mektebi (Mühendislik Mektebi) 2-Hukuk Mektebi 3-Edebiyat Mektebi • Bu kurum da 1881’de kapanmıştır.

  18. DARÜLFÜNUN KURMA ÇALIŞMALASININ BAŞARISIZLIK NEDENLERİ • Mali sıkıntılar,Yeterli nitelikte hoca,öğrenci ve kitap bulunmaması,plansız girişimler,medrese zihniyetinin etkisi olarak söyleyebiliriz. DİĞER YÜKSEK OKULLAR 1-Mekteb-i Mülkiye2-Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye -1859’da kurulmuştur.Amacı kaymakamlık -Sivil Tıp Okulu demektir.Mayıs 1867’de Askeri müdürlük gibi idari görevler yapacak Tıbbiye’nin içinde kurulmuştur.1872’de ayrı bir memurlara kaynaklık etmektir. Bir binaya geçerek bağımsız olarak çalışmalarını sürdürmüştür. 3-Mekteb-i Osmani -Paris’te kurulan 3 yıl süreli bir hazırlı okuldur.Amacı Osmanlı Hükümeti tarafından gönderilen çeşitli düzeydeki öğrencileri bir araya getirmek,başıboşluktan kurtarmak,Fransa’da çeşitli okullardaki dersleri verimli biçimde izleyebilmeleri için onlara bir takım bilgiler kazandırmak idi.Fransızcalarını geliştirici bir program izliyordu.

  19. MESLEKİ ve TEKNİK EĞİTİMDEKİ YENİLİKLER • 1842’de Prusyalı bir uzmana Askeri Baytar Mektebi açtırılmış. • 1847’de Yeşilköy'de Ziraat Talimnamesi adıyla uygulamalı bir Tarım Okulu açılmıştır. • 1857’de iki Fransız mühendisin yönetiminde orman kursu açılmış,daha sonra Orman Mektebi açılmıştır. • 1874’te maden mühendisi yetiştirmek için Maadin Mektebi açılmış. • 1862-63 yıllarından itibaren Mekteb-i Maarif-i Adliye ,Rüşdiyeler üzerinde 3 yıla çıkarılarak memur yetiştirilmesi işine önem verilmiş.(Diğer adları sırası ile Mekteb-i Aklam ve Mahrec-i Aklam) • 1864’te İstanbul’da genç memurlara Fransızca,Rumca,Bulgarca öğretmek için Lisan mektebi açılmıştır.

  20. ERKEK TEKNİK ÖĞRETİM OKULLARI • 1848’de Zeytinburnu’da açılan il erkek sanayi mektebinden sonra Rumeli’de Mithat Paşa vali iken Niş’de Rusçuk’ta ve Sofya’da Islahhane adıyla okullar açılmıştır. • Bunlar kimsesiz çocuklara mahsus okullardır. • Mithat Paşa Islahhaneler Nizamnamesi yaptırmıştır.Buna göre; -Okullar yatılı idi.5 sınıftan oluşuyordu.Öğrenciler iç hizmetlerin önemli bir kısmını kendileri yapıyordu.Sabahları dershanede ilköğretim düzeyinde 2 saat ders gördükten sonra ayrıldıkları dallara göre iş yerlerinde şu pratik zanaatları öğreniyorlardı; 1-Terzilik 2-Kunduracılık 3-matbaacılık 4-Deri İşleme 5-Dokumacılık • 1868’de İstanbul’da bir sanayi mektebi daha açılmıştır.Programında Demircilik,dökmecilik,makinecilik,mimarlık,marangozluk,terzilik,kunduracılık, ciltçilik gibi zanaatlar vardı. KIZ TEKNİK ÖĞRETİM OKULLARI • 1859’da açılan ilk kız Rüşdiyesi olan Cevri Kalfa mektebinde “kadınlara mahsus sanayi” okutulması kararlaştırıldı. • 1864’te Mithat Paşa yetim kızlar için bir dikim atölyesi niteliğinde Islahhane açmıştır. • 1869’da İstanbul'da ordunun giyim ihtiyacını karşılamak üzere Kız Sanayi Mektebi açıldı.

  21. AZINLIK ve YABANCI OKULLAR • 1856 tarihli Islahat fermanı ile birlikte azınlıklar cemaat olarak okul açma ve geliştirmeye izinli sayıldılar. • 1869 tarihli Nizamname’de azınlıkların ve yabancıların özel okul açma konusu ile ilgili şartlar şunlardır; a)Bu okul öğretmenlerinin elinde Maarif Nezareti tarafından ya da mahalli maarif idaresi tarafından verilmiş Şehadetname bulunması, b)Bu okullarda terbiye ve ahlak kurallarına ve devletin politikasına aykırı ders okutulmaması, c)Maarif Nezareti ya da mahalli maarif idaresi ve vali tarafından resmi izin verilmesi, d)Özel okullarda çocuklara uygunsuz hareketleri ve tembellikleri nedeniyle dövülmesi yasaktır. AZINLIKLARIN GİRİŞTİĞİ ÖZEL ÖĞRETİM • Tanzimat ile birlikte özellikle Tıbbiye,öğretim dilinin Fransızca olması,öğretmenleri arasında Gayrimüslim ve Avrupalıların bulunması nedeniyle azınlıkların rağbet ettiği bir kurum oldu. • Rumlar bu dönemde Heybeliada’da,papaz yetiştirmek için Ortodoks İlahiyat okulu kurdular. (Eğitim yoluyla Osmanlılık politikası) • Yahudiler 1854’te Musevi Asri Mektebi kurdular.1875’te Allians Israelit adında bir örgüt çok sayıda okul açmaya girişti.

  22. Azınlık Okulları ve Yabancı Okullar Tanzimat Dönemindeki baslıca azınlık ve yabancı okulları şunlardır : A. Azınlık Okulları 1.Rum Okulları a- Heybeliada Papaz Okulu b.Kuruçeşme Rum Okulu 2.Ermeni Okulları 3.Musevi Okulları

  23. YABANCILARIN GİRİŞTİĞİ ÖZEL ÖĞRETİM Tanzimat döneminde yabancı okullarının sayılarının artmasının nedenleri şunlardır; 1-Misyonerlerin daha bilimsel çalışmaları 2-Tanzimat dönemi ile azınlıklara tanınan haklar 3-Osmanlı Devletinin dış borçları nedeni ile Batıya bağımlı hale gelmesi KATOLİK OKULLARI • Bunlar,Cizvit ve kapüsen,lazarist vs. denen dini örgütler,misyonerler tarafından açılmıştır. • En tanınmışları; 1-Saint-Benoit 2-Saint-Louis 3-Saint-Joseph (Erkek okulları) 4-Notre Dame de Sion(Kız okulu) • 1856 tarihli Islahat Fermanı ve Osmanlı Devletinin içine düştüğü ekonomik ve siyasal zaaf sonucunda pek çoğu izinsiz olarak Fransız okulları kurulmuştur.

  24. PROTESTAN OKULLARI • Temmuz 1824’te Beyrut’ta ilk Amerikan Protestan okulundan sonra sayıları hızla çoğalmıştır. • Amerikan misyonerleri şu bilgilerin peşindeydi; 1-Ülkenin eğitim durumu nedir? 2-Halkın moral durumu nasıldır? 3-Ülkenin siyasal bütünlüğü nasıldır? vs. ROBERT KOLEJİ • New York’lu bir tüccar olan Mr. Robert’in girişimi ile Rumeli Hisarının üstündeki arazide kurulmuş. (16 eylül 1863) • En çok Bulgar ve Ermeni öğrencileri almış,bunların siyasi bakımdan bilinçlenmeleri ve Osmanlı Devletini parçalama amacı gütmüşlerdir. KIZ KOLEJİ • 1871’de açılmıştır.Sonradan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji adını almıştır.

  25. ÖĞRETMEN YETİŞTİRME POLİTİKASI • Rüşdiyelerin iyi bir öğretim yapabilmeleri için iyi yetişmiş öğretmene ihtiyaç vardı.Buda ancak medrese dışında yalnızca bu iş için açılacak meslek okulları ile sağlanabilirdi. • Bu nedenle 16 Mart 1848’de Kemal efendinin öncülüğünde Darülmuallim açıldı. • Darülmuallim’in kuruluş amacı Rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek ve kolay ve etkili öğretim yöntemlerini uygulayabilen öğretmen yetiştirmekti. • Ahmet Cevdet Efendi Darülmuallim için 1 Mayıs 1851 tarihli bir Nizamname kaleme almıştır. DARÜLMUALLİM NİZAMNAMESİ HÜKÜMLERİ a)Nitelikli öğretmen yetiştirilebilmesi için okula az sayıda öğrenci alınması yoluna gidilmiş,hatta,alınacak öğrenci sayısı 30’dan 20’ye indirilmiştir. b)Öğrenciler sınavla alınacaktır.Öğrenciler okula girebilmek için Arapçayı anlayıp Türkçeye çevirebilecek bilgiye sahip olmaları şarttır. c)Okul süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir.

  26. d)Program; Ders verme ve Öğretim Yöntemi, Farsça,Aritmetik,Geometri,Alan Ölçümü,Astronomi,Coğrafya e)Öğrencilere dolgun maaş ödenecek f)Öğretim ve sınavlar ciddi yapılacak g)Çalışkan öğrencilere okulu 3 yıldan önce bitirme yolu çıkmıştır. h)Mezunların atanmalarında mezuniyet Başarı dereceleri göz önünde tutulacak, ı) Boşalan bir Rüşdiye öğretmeliğini kabul etmeyen bir mezunun elinden diploması alınacak ve bir daha görev verilmeyecek, • “İptidai mektep” denen ilkokullara öğretmen yetiştirmek için Darülmuallim-i Sıbyan kurulmuştur. • 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde öğretmen okulları ile ilgili çok ayrıntılı hükümler getirilmiştir; -Mükemmel muallimler yetiştirmek üzere Rüşdiye,İdadiye,Sultaniye şubelerinden oluşan Bir büyük Darülmuallim’in kurulacağı,her şubenin biri Edebiyata,öteki Ulüm ve Fünuna mahsus iki bölümü bulunacağı belirtilmiştir.

  27. Nizamname(1869),kız ilkokulları ve kız Rüşdiyelerine kadın öğretmen yetiştirmek için bile Darülmuallimat açılmasını öngörmektedir.Bu okul 26 Nisan 1870’de açılmıştır. DARÜLMUALLİMATIN YARARLI ETKİLERİ • Kız Rüşdiyeleri ve sıbyan mekteplerine bayan öğretmenler yetiştirerek bu okulların çoğalmasına ve dolayısıyla daha fazla kızın okumasına katkıda bulunmuştur. • Burs almayan öğrencileri öğretmen olmaya zorlamadığından,bir çok genç kadın üst düzeyde bir okulda okumak için kuruma girmiş ve ülkede aydın bir kadın kitlesi oluşmasını sağlamıştır. • Darülmuallimat II.Meşrutiyet döneminde açılan İnas Darülfünunun da esas öğrenci kaynağı olmuştur.

  28. ÖĞRETMEN OKULLARI ÜZERİNE MEDRESE ETKİLERİ • 1848 tarihli okulun açılışı Takvim-i Vekayi’nin “yerinin uygunluğu” nedeniyle Fatih’in seçildiğini yazması Okulun medrese gölgesinde kurulduğunu gösterir. • Darülmuallimlerin öğretmenleri de medreselidir. • Öğrenciler medresenin aceze takımından aktarılan softalardır.Öğrenciler eski alışkanlıklarını yeni okulda da sürdürmektedirler. • İlk Darülmuallim-i Sıbyan Müdürü Mehmet Cevdet Efendi yeni alfabe yöntemi denediği için medreseliler velilere okulu boykot ettirmişler. Bunun sonucunda Ahmet Cevdet Efendi medrese düzeninin önemli unsurlarında olan “cerre çıkmayı” kaldırmış.(Dilencilik olarak nitelendirmiş) Ahmet Cevdet Efendi medrese dışında açılan Darülmuallim’in medrese düzenine ait tutum ve davranışlardan da sıyrılmasını gerekli görmüştür.

  29. ÖĞRETMENLERİN SAYISAL DURUMU • 1860 yıllarında ülkede 12 binden fazla sıbyan mektebi vardı. • 1868 de açılan Darülmuallim-i Sıbyan’ın 1875 yıllarında öğrencisi 25’i geçmiyordu. • Rüşdiye,İdadiye,Sultaniye için yetişen öğretmenlerde çok azdır.1871’de Darülmualliminin üç şubesinde 100 maaşlı 100 maaşsız toplam 200 öğrenci vardır. • Darülmuallimata gelince 1871’de okulun tüm öğrencisi 37,1872’de 39’dur. • Darülmuallimatın açılışından 1895 yılı dahil toplam 302 mezun vermiştir. • Bu yüzden Darülmuallimin dışında çeşitli kaynaklardan da mesleğe atamalar olmuştur. • Askeri okul mezunları müsbet bilimleri,eğer öğretmen okulu çıkışlılar yoksa okutmuşlar kadroların yarıdan fazlasını doldurmuşlardır. • Askeri okullar medrese etkisinden uzak kaldığı için,mezunları sivil okullarda olumlu etkilerde bulunabilmişlerdir.

  30. EĞİTİMİN İDARİ TEŞKİLATLANMASI • Tanzimat döneminde eğitim reformlarının yapılmasını Mart 1838’de kurulan Meclis-i Vala adında,en üst düzeyde genel bir devlet kurumu planlamıştır. • Önce Rüşdiyelerle birlikte Mekatib-i Rüşdiye Nezareti kurulmuştur. • 1845’te Muvakkat(geçici) Maarif Meclisi kuruldu.Bunun rapor üzerine 1846’da Meclis-i Maarif-i Umumiye kuruldu.Bu kuruluş Eğitim işlerinden doğrudan sorumlu ve hükümet başkanlığına bağlı idi. • Yine 1846’da Mekatb-i Umumiye Nezareti kuruldu.Adının Nezaret olmasına rağmen bu da bir genel müdürlük idi. • 1851’de Encümen-i Danış kuruldu.Bu,okulların ve açılacak Darülfünun’un ders kitaplarını çeviri olarak hazırlayacak ve bilim akademisi gibi çalışacaktı. • 18 Mart 1857’de Maarif-i Umumiye Nezareti kuruldu.Bu Meclis-i Vükelaya ait bir nazır tarafından yönetilecekti.Bakanlık düzeyinde ilk örgüt budur. • 1869’da Maarif-i Umumiye Nizamnamesi,eğitim genel yönetim merkezi olmak üzere Maarif Nazırının başkanlığında ilmi ve idari iki daireden oluşan Kebir-i Maarif kurmuştur. • 1869 Nizamnamesi,il düzeyinde bir maarif müdürünün başkanlığında Maarif Meclisi kurmuştur.

  31. BAZI DEVLET ADAMLARININ EĞİTİME KATKILARI ABDÜLMECİT • Abdülmecit (1823-1861),eğitime ilgi duyan bir insandı. • Sık sık, okulların sınavlarında ve okul dağıtma törenlerinde bulunurdu. • 1845 yılında yayınladığı bir hatt-ı hümayunla eğitim alanında bazı tedbirler alınmasını istemiştir. • Yine Abdülmecit İllere tamim göndererek kabiliyetli çocukları İstanbul’a getirip Darülmaarif’te okutmuş,buradan çıkanların bir kısmını Paris’teki Mekteb-i Osmaniye’ye göndermiştir. REŞİT PAŞA(1800-1858) • Abdülmecit döneminde 6 kez sadrazamlık yapmıştır. • Tanzimat Fermanını ilan ettiren odur. • 1851’de Encümen-i Danış’ın açılışında,Batılı devletlerin gücü ve zenginliğinin halkın eğitilmesinden kaynakladığını söylemiştir. SADIK RIFAT PAŞA(1807-1857) • Tanzimatın ilanından az önce Viyana’da elçilik yapmıştır.Avrupa’nın eğitimde ve çeşitli alanlardaki gelişmiş durumunu ,Avrupa Ahvaline Dair Risale başlıklı 17 sayfalık yazısında açıklamıştır.

  32. ALİ PAŞA • Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde beş kez sadrazamlık ve yedi kez Hariciye Nazırlığı yapmış önemli bir devlet adamıdır. • Sadrazamlığı döneminde eğitimle ilgili gerek yasal düzenleme,gerek eğitim kurumları açma bakımından çok önemli atılımlar yapmıştır. • Ali Paşa’ya göre milletin eğitim ve bilgi düzeyini yükseltmek zaruridir.Devletin en birinci işi halkın eğitimi için gerekli olan yolların bulunup geliştirilmesidir. FUAT PAŞA • Ahmet Cevdet Paşa ile birlikte Kavaid-i Osmani başlıklı bir ders kitabı yazmışlardır. • Ölümünden az önce Padişah Abdülaziz’e gönderdiği siyasi vasiyetnamesinde halk eğitilmeden Osmanlı Devletinin güçlenemeyeceğini ve gerçek bağımsızlığa kavuşamayacağını belirtmiştir.

  33. AHMET CEVDET PAŞA (1822-1895) • 1873-76 tarihleri arasında beş kez Maarif Nazırlığı yapmıştır. • Mecelle adlı eserin hazırlanışında ve Tarih-i Cevdet’i ile tanınır. • Osmanlıca dilbilgisi ve bazı ders kitapları yazmıştır. • Medreselerin yetersizliklerini dile getirmiş,yeniliklere gösterdikleri tepkileri eleştirmiştir. • 1848’de açılan ilk Darülmuallim’in müdür unvanıyla ilk yöneticisidir. • Öğretmenlik mesleğinin medresenin etkisinden uzak “öğretmenin saygınlığı” ilkesine dayanması gerektiğini vurgulamıştır. AHMET KEMAL PAŞA • 1848’de İlk Darülmuaalim-i Rüşdi’nin açılışına öncülük etmiştir. • Yeni ders araç-gereçlerini Rüşdiyelere sokmuştur. • Okul kitaplarının basımı için Avrupa’dan litografya makinesi getirtmiş.(1848) SAFFET PAŞA • Abdülaziz döneminde üç kez Maarif Nazırlığı yapmıştır. • Sadrazam Ali Paşa ile birlike Galatasaray Sultanisini açılışı,Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin yapılması,Darülmuallim-i Sıbyan,Darülmuallimat ve Darülfünun’un açılmasında büyük emek harcamıştır.

  34. HALK EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI • Örgün eğitimin yayılması nedeniyle okuma yazma oranı artmış,buda basının gelişmesi,birçok gazete,dergi ve kitabın yayınlanmasına yol açmıştır. • 1 Kasım 1831’de devletin resmi organı olan haftalık Takvim-i Vekayi gazetesi çıkarılmaya başlamıştır. • 1840’da Ceride-i Havadis,1860’da Agah Efendi tarafından Tercüman-ı Ahval adındaki gazeteler çıkartılmıştır. • Ceride-i Havadis halkı gazete okumaya alıştırmak için bir yıl parasız dağıtılmıştır. • Çocuklar için ilk yayınlanan dergi 1869 yılında Mümeyyiz’dir. CEMİYET-İ İLMİYE-İ OSMANİYE’NİN ÇALIŞMALARI • Halka Fransızca,İngilizce,Rumca dersler,hukuk ve iktisat dersleri vermiştir. • Mecmua-i Fünun adında bilimsel bir dergi yayınlamıştır. • Kıraathane adında çok önemli bir kurum açmıştır.(1864)Bu kahvehaneye benzeyen ancak fazla olarak yerli ve yabancı dergi ve gazetelerin bulunduğu bir yerdi. • “Okuma evi” anlamına gelen Kıraathane adı bazen gerçek anlamında bazen de kahvehane anlamında kullanılmıştır. • 1863 ve 1867’de,İstanbul'da Yusuf,Muhtar,Tevfik ve Süleyman Beyler adında bazı eğitimsever kimseler Müslümanların Gayrimüslimlerden eğitim açısından geri kaldıklarını düşünerek Cemiyet-i Tedrisiye adında bir cemiyet kurup önce esnaf çocuklar olmak üzere ders vermişlerdir. • Namık Kemal’de burada imla okumuştur.

  35. BAZI ŞAHSİYETLER(Yeni Osmanlılar) ZİYA PAŞA(1825-1880) • Ziya Paşa okullardaki medrese çıkışlı öğretmenlerin,ellerinden hiçbir şey gelmeyen bilgisiz kişiler olduğunu,yabancı ülkelerde böyle bilgisizlere çocuk teslim edilmediği hatta azınlıkların bile bizden daha iyi öğretmen ve okullara sahip olduğunu dile getirmiştir. • Ziya Paşa Defter-i Amal başlıklı eserinde Osmanlıların eğitime vermesi gereken önemi açıklamaya çalışmıştır. • Onun bir uğraşısı da J.J.Rousseau’nun Emile adlı eserini Türkçeye çevirmiş olmasıdır. • Bu kitap o zaman kadar süregelen terbiye yöntemlerini tamamen değiştirmiştir. EBÜZZİYA TEVFİK(1848-1913) • Yazar ve dergi,kitap yayıncısıdır. • Ona göre mutlu ve refah yaşamamızın ilk şartı okullarımızı ve öğretim yöntemlerimizi düzene koymaktır. • Ülkenin dirilip yükselmesi çok iyi eğitim görmüşlerin yetişmesine bağlıdır.

  36. NAMIK KEMAL(1840-1888) • Medrese zihniyetine karşı çıkmış.dönemin eğitim sorunlarını tartışmış,halkın kültür düzeyini yükseltmeye çalışmış,Atatürk’ü siyasi vatanpervane görüşleriyle etkilemiştir. • Namık Kemal çocukların eğitimsiz kalmalarında tutucu cahil hocaları ve cahil anneleri sorumlu tutar. • Yine Darülfünun,Darülmuallim vs. yapmak,her köye okul açmak herkesin okumasını sağlamak gibi girişimleri sonraya bırakarak öncelikle İstanbul’da birkaç düzenli okul açılmasını önerir. • Ona göre her çeşit felaketin kaynağı eğitimsizliktir. • Namık Kemal,vatan sevgisi,hürriyet ve bu yolda canını verircesine mücadele Konusunda bir çok genci etkilemiştir. • Atatürk,öğrencilik yıllarında ondan ilham almış ve bazı şiirlerine konuşmalarında yer vermiştir.Örneğin, harb okulundan sınıf arkadaşı Cebesoy der ki; “Mustafa Kemal bir gece yanıma gelerek Vatan Kasidesini teksir edilmiş bir nüshasını ezberleyelim diye bana verdi.”

  37. ALİ SUAVİ(1838-1878) • Medrese zihniyetine karşı çıkmıştır. • Galatasaray Lisesinin müdürlüğünü yapmıştır. • Darülmuallim dışı öğretmen atama sınavını kazanıp Bursa Rüşdiyesine Başöğretmen olarak atanmıştır. • Ocak 1867’de Muhbir gazetesini çıkarmaya başladı.İstanbul Şehzade Caminde halkı bilgilendirici ateşli konuşmalar sonucunda Kastamonu’ya sürüldü.Oradan Londra’ya kaçtı.Sonra Paris’te Ulüm gazetesini yayınladı. • Kamüsü-l Ulüm v’el Maarif adında bizde ilk ansiklopedilerden sayılan bir eser hazırlığına girişti. • Eğitimin toplumsal değişmedeki işlevini kavramış,devrinden ileride bir aydındı. • Medrese zihniyetini yıpratmak amacı ile çıkardığı muhbir gazetesini İstanbul’da bazı okullara parasız göndermesi ve gazetelerin okullarda okutulmasının yararlı olacağını söylemesidir.(Böyle bir uygulama 110 yıl sonra Fransa’da var.) • Ali Suavi Ocak-Ekim 1877 arasında Galatasaray Sultanisi müdürlüğü yapmış ve Padişah sekreterliğine gönderdiği bir yazıda yaptığı ıslahatı açıklamıştır: 1-Müdürlüğü sırasında,Müslüman öğrencilerin sayısını arttırmak için teşvik ve azınlık ile yabancı öğrencilerin sayılarının azaltılması şeklinde politika izlemiştir. 2-Okulda barı durumu çok zayıftır.Bu nedenle 5 yıllık öğretim süresi 8 yıla çıkartılmıştır. Ona göre başarısızlığın nedeni öğretmenlerin çoğunun şuradan buradan toplanmış,öğretmenlik için yetişmemiş,yeni yöntemleri bilmeyen diplomasız kişiler oluşudur.

  38. SELİM SABİT EFENDİ(1829-1911) • Önce medresede okumuş,sonra Darülmuallim-i Rüşdi’yi ilk mezunları arasında bitirmiştir.Paris’te matematik öğrenimini tamamladıktan sonra dönünce eğitimle ilgili çeşitli görevlerde bulunmuştur.(Darülfünun Türkçe-Edebiyat Öğretmenliği vs.) TÜRK EĞİTİM TARİHİNDEKİ ÖNEMİ 1-İlköğretimde öncü olarak giriştiği yenileştirme(Usul-i cedid) çabaları 2-İlkokul öğretmenleri için rehber bir pedagoji kitabı yazmış olması 3-Öğretmen adayı öğrencilerini medrese zihniyetinden kurtarma çabaları • Selim Sabit Efendinin tümünü ilkokullar için yazdığı Tarih,Coğrafya,Matematik,Türkçe Alfabe,vs. gibi kitapların arasında en en önemlisi Rehnüma-i Muallimin başlıklı eseridir.Anlamı “Öğretmenlere rehber,yol gösterici” dir.Bu eser dönemim Sıbyan Mektebi öğretmenlerini eğitim öğretim yöntemleri konusunda aydınlatma amacı gütmekteydi. • Usül-i İnfiradiye(bireysel yöntem),öğretmenin öğrencileri teker teker önüne çağırıp ders verdiği yöntem, Usül-i İçtimaiye(toplu yöntem),öğretmenin öğrencilere topluca ders vermesidir.Usül-i Mütekabilede(karşılıklı yöntem),öğrencilerin aralarında seçilen müzakereciler ders yaptırırlar. • Selim Sabit Efendi bu üç yönteminde iyi ve kötü yanlarının bulunduğunu,Her yöntemin iyi yanlarının alınarak usül-i cedide adında yeni bir yol tutmaktan bahsetmektedir.

  39. Bu yöntemde öğrenciler yıllara göre 4 sınıfa ve her sınıf birkaç şubeye ayrılmalıdır. • Her sınıfa bir sınıfbaşı ve bir müzakereci tayin edilir.Disiplini sınıfbaşı sağlar. Müzakerecilerde öğrencilerin derslerini hazırlamalarına yardım eder. • 1.sınıfta günde bir,en çok iki ders yapılır.2,3,4, sınıflarda ise iki en çok üç ders yapılır. • Öğretmen harfleri talim levhasına yazarak önce kendisi telaffuz eder sonra hep bir ağızdan öğrencilere okutur. • Ona göre,geleneksel ve hecelemeye dayanan usül-i tehecci bırakılmalıdır.Onun yerine usül-i savtiye denen harflerin seslerini doğrudan okutan yöntem benimsenmelidir. • Aritmetik ise dört işlem ve basit problemler,parmak veya hububat taneleri kullanılarak öğretilmelidir. • Tarih dersleri ise öğretmen anlattığı dersi önce öğrencilere anlattırmalı sonra soru sorarak alıştırma yaptırmalıdır. • Coğrafya dersinde öğrencilere harita ve yer küresi üzerinde beş kıta tanıtılacak,harita çizmesi öğretilecektir.

  40. ÖĞRETMEN ve ÖĞRENCİLER İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ • İlkokul öğretmenleri Türkçeyi güzel okuyup yazarak ifade edebilmeli,25 yaşından genç olmamalı,edepli, olgun,iyi ahlaklı olmalıdır. • İlkokulda kadınlar öğretmenlik yapmalıdırlar,Çünkü kadınlar erkeklere göre daha şevkatli davranırlar. • Öğretmen sık sık velilerle görüşmeli,çocuğun durumunun iyileşmesi için velilerle işbirliği yapmalıdırlar. • Çocukların soruları cevaplanmalı,Öğretim Sokrat yöntemi ile yapılmalı öğrenciye sorular sorular sorularak doğru cevap buldurulmalıdır. • Çocuklar denem ve araştırmaya yöneltilmelidir. • Dil konusunda ise öğretmen adaylarına;kısa cümle kurmayı,zorunluluk olmadıkça Arapça,Farsça kelimeler kullanmamalarını öğütlerdi.Bu dillerden alınan kelimelerle Türkçenin güzelleştiği şeklindeki iddiaların saçma olduğunu,sade Türkçe ile konuşup yazmanın daha güzel olduğunu savunurdu.

  41. USÜL-İ CEDİD NEDİR? • Ders araç gereçleri konusunda yenileşme,öğretmenlerin geleneksel öğretim yöntemlerini bırakıp,yeni ve etkili öğretim yöntemlerini uygulaması demektir. RÜŞDİYELERDE USÜL-İ CEDİD • Ahmet Kemal Efendinin Rüşdiyelerde Usül-i Cedid’in gelişmesine katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.Özellikle Rüşdiyelere harita sokması bazı çevrelerde hoş karşılanmamıştır. • Haritaların askeri okullara girişi kolay olmasına rağmen aynı yeniliklerin medrese etkisindeki yeni sivil okullarda yapmak kolay olmamıştır. SIBYAN MEKTEPLERİNDE USÜL-İ CEDİD • Sıbyan Mekteplerinde Usül-i Cedid hareketi,temel alanlarından biri,okumada geleneksel uzun uzun heceleme yönteminin terk edilip,harflerin seslerine dayanan ve kelimeyi doğrudan okuma yönteminin benimsenmesidir. • 1869’da Tarih,Coğrafya,Hesap gibi derslerin girmesinden sonra,öğrenci sırası,kara tahta,tebeşir,harita,yer küresi,öğretmen kürsüsü gibi araç gereçler 1870’de kullanılmaya başlamıştır.

  42. YENİ ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ İLE İLGİLİ İLK KİTAPLAR ELİFBA CÜZÜ • Sıbyan mekteplerinde okuma öğretimi ile ilgili bilinen en eski kitap’tır. • Geleneksel okuma öğrenme yöntemi bu kitapla sürüp gitmiştir. • Amacı Kur’an’ın okunuşunu öğretmektir. NUHBETÜL ETFAL • Kayserili Rüşdü beyin yazdığı ,geleneksel okuma yöntemini değiştirmeyi amaçlayan bir kitaptır. • Bu kitap kısmen elifba cüzünün etkisindedir ve kısmen hecelemeye yer verir. • Fakat Türkçe de kullanılan harfleri de almış,Türkçe kelimelerin okunuşuna da önem vermiştir. İLM-İ TERBİYE-İ ETFAL • Eğitimi bir bilim olarak gören ilk yazı’dır.Takvim-i Vekayi’de çıkmıştır. ELİFBA-YI OSMANİ • Selim Sabit Efendinin kitabıdır.Rehmüma-yı Muallim’in okuma yazma öğretimi ile ilgili ileri sürdüğü görüşlerin bir tekrarı niteliğindedir. RESİMLİ ALİFBA-Yİ OSMANİ • Eğitim tarihimizde ilk resimli alfabe ve okuma kitabıdır.Muhtemelen yazarı Hafız Refi’dir.

  43. TERBİYE ve TALİM-İ ADAB ve NESAHİYÜ’L ETFAL • Encümen-i Danış üyesi Mısırlı Ethem İbrahim Paşa bu eserde çocuklara davranış kurallarını öğretmeyi ve onlara öğütler vermeyi amaçlamıştır. REHBER-İ TEDRİS ve TERBİYE • Ankara İdadisi müdürü ve Darülmuallimin’de öğretmen olan Musa Kazım tarafından yazılmıştır. • Bu eser iki kitapçıktır,kitapta önce ulüs-i tedris ve terbiyenin anlamı ve bu konuya hakim olmanın zorluğu üzerinde duruluyor.Sonra tahsil-i hususi başlığı altında öğretmenin sürekli olarak kendini yetiştirmesi gerektiğini açıklıyor. USÜL-İ TALİM ve TERBİYE DERSLERİ • Eğitimci ve öğretmen Ayşe Sıdıka hanımın eseridir. • Ayşe Sıdıka hanım,Darülmuallimatta Ahlak,Coğrafya,El işleri,Usül-i Talim dersleri okutmuştur. • Yabancı kaynaklardan da yararlanarak yazdığı bu eserde terbiyenin bedeni,fikri,ahlaki olarak ayrılmasını benimser. ÇOCUK • Ahmet Mithat Efendinin Fransız eğitimcisi G.Compayre’den çeviri ve uyarlama yoluyla hazırladığı bir eserdir. • Amacı;”Çocuğu ana babalarına ve öğretmenlerine tanıtmaktır.” MUALLİMLERE • Milaslı Gad Franko’nun eseridir.Terbiyenin üçlü ayrımına göre yazılmıştır.Yazara göre ana mektepleri hiç yokken ve ilkokullar ihtiyacın onda ikisini karşılayamazken orta ve yüksek öğretimin bekleneni verememesi normaldir.

  44. OKUL BİNALARI ve ÖĞRETİM ARAÇ-GEREÇLERİ OKUL BİNALARI a)Medreseler • Medreseler camilere bitişik ya da yakın bir avluyu çevreleyen ve önlerinde geniş kemer ya da saçak altı bulunan öğrenci hücrelerinden oluşan taş binalardır. • Medreseler genellikle tek katlı,kubbeli yapılardır.Kent mimarisinin önemli bir parçasıdır. b) Sıbyan mektepleri • İstanbul ve küçük kentlerde vakıf yoluyla yapılanları genellikle taş binalardır. • Külliye içinde ve mahalle arasında yapılmalarına göre ikiye ayrılır. • Külliye içindekiler,hemen sokağa açılan özel girişlere,kendi içlerine dönük oyun bahçelerine sahiptir. • Vakıf yoluyla kurulmayan,halkın katkısıyla yapılan İstanbul dışındaki sıbyan mektepleri genellikle camiye bitişik uygun olmayan bir oda ya da ahırdan çevrilmiş bir yerdi. c)Askeri ve sivil okullar • İlk askeri okullardan Mühendishane-i Berr-i Hümayun’un(1795) binası iki oda ve iki dershane üst katta,iki oda ve iki dershane alt katta olmak üzere bir de kütüphaneden ibaret idi. • Askeri okullar için genellikle taş binalar yapılmıştır. • Tanzimat’tan sonra açılan sivil okulların pek çoğu derme çatma binalara yerleşmiş, yangınlar ve sık sık taşınmaları bunların verimini düşürmüştür.

  45. DERS ARAÇ_GEREÇLERİ a)Sıra,öğretmen kürsüsü • Bunlar ilk kez askeri okullarda kullanılmıştır.Mühendishane-i Berr-i Hümayun’da her dershanede üçer sıra ve her sırada kitap koymak için çekme gözler bulunuyordu. • Sivil okullara sıra ve öğretmen kürsüsünün girmesi Rüşdiyelerde gerçekleşmiştir. • Sıbyan mekteplerine sıra ve öğretmen kürsüsü girmesi ise Usül-i Cedid hareketlerinde görüldüğü gibi 1870’lere rastlar. b)Kara tahta,taş tahta • İlk kez askeri okullarda kullanılmıştır.Örneğin Mühendishane-i Berr-i Hümayun’da İshak Efendi ders verirken meydandaki siyah tahtaya Fransızca bir riyaziye kitabından kısımlar yazardı. • Kara tahta 1849’lardan itibaren Rüşdiyelere,1870’den itibaren de sıbyan mekteplerine girmeye başlamış,medreseliler buna tepki göstermişlerdir. • Taş tahta ise ardoise (Fr.) denen taştan yapılmış,bir defter sayfası büyüklüğünde,etrafına koruyucu bir tahta çerçeve geçirilmiş,yüzeyi düz bir levhadır.Üzerine bir taş kalemle epeyce bastırılarak yazılır. • Taş tahtanın sivil okullara girişi kara tahtadan öncedir.Sıbyan mekteplerine ilk kez 1847 talimatı ile girmiştir. HARİTA ve YER KÜRESİ • İlk kez askeri okullarda Harita ve Coğrafya derslerinde kullanılmış.!840’ların sonunda Rüşdiyelere,1870’den itibaren sıbyan mekteplerine girmeye başlamıştır.

  46. KALEM,MÜREKKEP,KAĞIT,HAT • Eğitim tarihimizde en uzun süre (bin yıl) kamış kalem kullanılmıştır. • Bunlar serçe parmağından az ince ,boğum araları bir kamışa yakın olan kamışlardır. • Eski yazı için çok uygun olan bu kalem 1928’de yeni harflerin kabulü ile ortadan kalkmıştır. • Kamış kalemler divit denen madeni özel bir muhafaza içine konur.Buna bir de hokka ekli oludu.Divit belde kuşak arasında taşınırdı. • Tanzimat döneminde kamış kalem yanında,madeni uçlu kalemler batıdan alınıp önce yabancı dil derslerinde kullanılmaya başlanmıştır. • 18. yüzyılda Avrupa’da içi grafitten yapılmış kurşun kalemler de Tanzimat döneminde okullarımıza girmiştir. • Türkler İstanbul,Bursa,Yalova’da kağıt yaptırmışlar,dışardan da getirtmişlerdir.Kağıda daha sonraları yumurta akı ve nişastadan yapılmış ahar denen cila sürülüp parlak ve düzgün bir cisimle iyice ezerek,kağıda daha güzel yazı yazılmasını ve silinmesini sağlamışlar.(Mühreleme)

  47. TÜRKLERİN KULLANDIĞI BAZI KAĞIT TÜRLERİ • Abadi(Hindistan yapımı değerli bir kağıt) • Elvan(Renkli kağıt) • Ebru(Renk ve şekillerin özel bir yöntemle üzerine aktarıldığı kağıt türü) YAZI ÇEŞİTLERİ • Sülüs(Hat öğrenenlerin çalışmaya başladıklar yazı) • Talik(Edebi metinleri yazıldığı yazı türü) • Divani(Devlet yazılarında kullanılmak üzere geliştirilmiş bir yazı türü) • Rik’a(Tanzimat döneminden itibaren geliştirilmiş resmi yazılarda kullanılmıştır.Süratli yazma ihtiyacından dolayı harf ve şekiller basitleştirilmiş.) • Siyakat(Vakıf,hazine,tapu kayıtlarının yazıldığı okunuşu zor bir yazı türüdür.) • Kufi(Kalın gösterişli geometrik şekillere sahip yazıdır.Kur’an ilk kez bununla yazılmıştır. ÖNEMLİ HATATLARIMIZ a)Şeyh Hamdullah(1429-1520) b)Mustafa Rakım Efendi(1757-1826) c)Mustafa İzzet Efendi(1801-1876)

More Related