1 / 45

Grande Rue de Pera

Grande Rue de Pera. Grande Rue de Péra. İstanbul deyince aklıma martı gelir , Yarısı gümüş, yarısı köpük ; Yarısı balık yarısı kuş ; İstanbul deyince aklıma bir masal gelir Bir varmış, bir yokmuş.... (Bedri Rahmi Eyüboğlu).

xerxes
Download Presentation

Grande Rue de Pera

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Grande Rue de Pera

  2. Grande Rue de Péra

  3. İstanbul deyince aklıma martı gelir, Yarısı gümüş, yarısı köpük;Yarısı balık yarısı kuş; İstanbul deyince aklıma bir masal gelirBir varmış, bir yokmuş....(Bedri Rahmi Eyüboğlu)

  4. Babam, rüyamda elimden tuttu, “Gel bakalım bugün seninle Beyoğlu'nu dolaşacağız” dedi. Çarşıkapı'dan eski bir otomobile bindik, herkesin gözü sanki bizim üzerimizdeydi... Önce Karaköy'e geldik, buradan Tünel'e binerek Beyoğlu'na çıktık...

  5. Péra- Tünel 1940’lardaki ahşap vagonlar eski vagonlarınolduğu dönemlerde şimdiki gibi çelik halatlarla değil kayışlarla çekilirmiş...

  6. Péra- Tünel meydanı 1911

  7. Tünel tarafındaki Sovyet konsolosluğunun önündeyiz. Babam hemen karşıdaki “Suriye Pasajı”nı işaret ediyor ve bak bunun içinde Santral Sineması(Cine Centrale) var ve üç film birden gösteriliyor sonraki tarihlerde stüdyo ve plato haline dönüştü diyor ve babamdan bu sinemanın Beyoğlu'nun en salaş ve ucuz sineması olduğunu öğreniyorum. Babam İstanbul'un en iyi piyasa yerinin burası olduğunu söylüyor. 370 numaranın önünde duruyoruz, babam bir mağazayı işaret ediyor Asmalı Mescit Sokağı’nın köşesindeki “Baker Mağazas”ını, 1930’lu yılların en büyük kumaş ve konfeksiyon mağazası. Tam karşıya geçeceğiz ki babam kolumdan tutup durduruyor ve yaklaşmakta olan 10 numaralı Şişli-Tünel tramvayının geçmesini bekliyoruz...Tam haraket edeceğiz, bu sefer de genç bir kız bisiklete binmiş geçmesini bekliyoruz kaldırımın kenarında, babama soruyorum senin için zamanı geri aldım bu tam 70 yıl önce idi diyor...!Yürüyoruz bu sefer 330 numaranın önünde duruyor babam “Oliondor Mağazası” diyor. Burasının bir ayakkabıcı dükkanı, sahibi de Rum kökenli “Stavro Veleço”dur diyor. 314 numara “Bazar Dü Levan” yazan yer için. Babam burası Beyoğlu'nun en büyük züccaciyecisidir diyor. Ben ise camda bugünkü “Paşabahçe Mağazası” yazısını okuyorum 314 numarada. Tünel‘den aşağı doğru gitmeye başladık ..sağda Nûr-u Ziya Sokağı'nda 19 nolu bir evi işaret ediyor babam ve burasının müzik aletleri satan AlexandreCommendinger'e ait olduğunu, burada besteci ve virtüöz Ferenc Liszt’in bu evde kaldığını söylüyor. İstiklal Caddesi 189 numaranın önünde duruyoruz ve babam Villy kadın ve erkek Perükarından bahsediyor. İstanbullu bir Rum imiş Villy aynı zamanda Berber Mektebinin de baş muallimi…

  8. Rus Konsolosluğu çevresi

  9. ZELLİCH FRERES1869'da AntoineZellich İstanbul'da kendi matbaasınıkurar

  10. Santral sineması Suriye Pasajı Solda Alkazar sineması

  11. OLIONDOR

  12. BAZAR DÜ LEVAN A.Ş.

  13. 276 numaranın önündeyiz. Tam karşısında “Santa Maria” kilisesi var. Babam kapıdaki yazıyı gösteriyor bak bu “Kalivrusi” iyi ceyiz almak için buraya geleceksin diyor. Yine Tünel'e yakın 392 numaralı işyerinin önündeyiz. Babam “Skarlatos” diyor ve Beyoğlu'nun en iyi konfeksiyon mağazasıdır diye ekliyor.Bakıyorum Nikos Skarlatos'un mağazasına yakınında dört mevsim lokantası var, biraz ilersinde de İsveç konsolosluk binası. Birisi bugünün Zıraat Bankasını şubesini tarif ediyor kim hatırlamıyorum..

  14. Sta. Maria

  15. Kalivrusi çeyiz mağazası

  16. N.E.Skarlatos ve Şki

  17. Zamanın trafik polisleri, trafik noktaları ve Grande Rue de Péra’da trafik.

  18. Babam başladı anlatmaya; “Bu caddenin ilk ismi “Grand Rue de Péra” idi, sonra “Cadde-i Kebir” denilmeye başlandı ve İstanbul işgalcilerden kurtulunca da adı “İstiklâl Caddesi” oldu” dedi. Babam Beyoğlu'nun orta yerinin “Galatasaray” olduğunu, köşedeki “Galata Saray Mektebi”'nin yüzyıllar boyunca doğulu sayıldığını ve sarayın iç oğlanı adaylarına Arapça, Farsça, Kuran, ilmihal, tecvid, akaid ve amel dersleri verildiğini, daha sonraları ise “Mekteb-i Sultani” olup batılı eğitime geçtiğini anlattı...Bu Galatasaray ismi bana hiç yabancı gelmemişti, bir yerlerden hatırlıyordum sanki ama bir türlü çıkartamıyordum, babama da soramadığımdan can kulağıyla kendisini dinlemeye devam ediyordum. Bu okulun ilk müdürü Fransız Mösyö De Salve,ikinci müdürü ise Ermeni Vahan efendidir. Dokuzuncu müdürün ise okulun ilk Türk öğrencisi olan Abdurahman Şeref olduğunu babam'dan öğrendim..

  19. Mekteb-i Sultani / Galatasaray Lisesi

  20. Hristonun Lostra salonunun hemen sağındaki yeri işaret eden babam burada da Beyoğlu Polis Merkezi vardı 1940 yılında yıkıldı dedi. Karakolun önünde durduk eliyle karşıyı işaret etti “Bak şu Danışman Geçidi’nin ismi evvelden “Hacopulo Pasajı” idi” dedi babam. Sonra 212 numaralı yeri işaret ederek “Bak burası da “Aznavur Pasajı”'nın girişidir. Sırasında “Stok” manifatura mağazası, 204 numarada Due Fratelli- ithal Şarap satan Biraderler bulunuyordu dedi babam. Babam “Galatasaray Mektebinin” tam karşısında Meşrutiyet Caddesi ve Tepebaşına sapan yolun sağ köşesinde ki yeri işaret ederek bak burası da “Elhamra sineması” idi dedi. Meşrutiyet caddesine doğru yürüdük ve İstiklal Caddesi’ne doğru yüzümüzü döndük. Bak dedi “Şu heykelin ve Yapı Kredi Bankasına ait binanın yerinde evvelce dönemin en iyi ayakkabıcısı Rum“Makras”'ın kundura mağazası, onun yanında lüks yiyecek maddesi satan “Yorgi Teofanidis ve Şürekasına” ait dükkan hemen yanında da “Kadın ve Erkek Perukârı Hristo”'nun dükkanı vardı” dedi. Beyoğlu'na çıkan mutlaka bu dükkana uğrar üst katta traş olur, alt kattaki lostra salonunda da ayakkabılarını boyatırdı insanlar dedi babam. HACOPULOS PASAJI

  21. HACOPULOS pasajı yanındaLondra bar

  22. Sağda:“Due Fratelli” Biraderler Makras’ın kundura mağazası ve Yorgi Teofanidis ve şurekası ve Perukar Hristo

  23. Babamla gelen bir tramvaya binip “Taksim” meydanına kadar gidiyoruz.Babam Beyoğlu'nun yarısı alışveriş, yarısı da eğlence için ayrılmıştır diyor ve Sıraserviler Caddesi’nin hemen başındaki “Majik Sineması’nı gösteriyor. Daha sonra burasının “Cine Turc”, “Taksim”, “Yeni Taksim”, “Venüs”, “Venüs Tiyatrosu” ve “Şehir Tiyatroları” adlarını aldığını anlatıyor. 1914 de açılmış bu sinema ve ilk işletmecisi bir rum diyor. Birisi eski “Maksim” gazinosu diyor ve otel şimdi burası diye ilave ediyor..

  24. TaksimSinema Majik(Maksim)

  25. Taksim meydanı, anıt henüz yok!!!

  26. Taksim ParkıGeyik heykeli(burada resmi olmayan yoktu ki???)

  27. Taksim bahçesi’nde “Thé dansant”Dans etmek için Beyoğlu'ndan çıkmak bilmeyen babam yol boyu anlatıyor. Evvelden buralarda adım başı dans salonu vardı hatta Taksim bahçesi'nde beş çayı dans (Thé Dansant) saatleri yapılır, akşamları ise varyete eşliğinde yenilen yemeklere de (Diner Dansant) gidilirdi diyor ve şimdilerde burada Ceylan Otel var.

  28. Taksim Tarlabaşı Bulvarı başı Tarlabaşı Bulvarı’na kurban edilen binalardan biride Ayyıldız apartmanı. Bu foto çekildikten bir ay sonra yıkıldı

  29. Taksim Talimhane 18 kişilik 'son'model otobüsler, Hacıosman bayırında bozulmasın diye dua edilirmiş. Son durak Yenimahalle.1930'lu yıllar.

  30. Önde ilk planda “Mulenruj” pavyonu, “ses tiyatrosu”,arkasında “Rebul eczanesi”, en arkada solda, Fransız konsolosluğu. • Galatasaray’da Londra Pavyonu’nun önündeyiz bu sefer. İstanbul'a birahaneleri ilk getirenler arasında Nikoli, Yani, Ananiyas adlı Yunanlı garsonlardır diyor babam. Nicoli, Birinci Yani, İkinci Yani ve Balabani Birahanelerini bu üç Yunanlı açmıştır diyor.

  31. Taksim'den Galatasaray'a doğru yürüyoruz. Solda ilk sinema “Alkazar”1920’de açılmış, ilk adı “Electra” diyor babam rokoko üslubunda dekore edilmiş lüks bir sinema Alkazar. Tam karşı sırada 112-116 numaralar arasındaki “Luxemburg Apartmanları”nın altında “Gloria Sineması” var. “Saray” sineması adını almış sonra, şimdi galiba otel yapılıyor bu alanda. Babam bir vakitler burada “Lüksemburg bilardo salonu” vardı diye ekliyor. Babama karnım acıktı diyorum, gel bakalım diyor ve 85 numaranınönünde duruyoruz “Cemal Bey Lokantası” sonraları “Lale sineması” oldu diye ekliyor. Karşısındakı 86 numarada “Abdullah Lokantası”nı gösteriyor. Menüye göz atıyoruz Cemal Bey' de çorbalardan değişik olanı ciğer çorbası, kebablardan değişik olanı kırma Tavuk kebabı ile somon balığı ve uskumru balığı kebabı arasında bocalıyoruz. Bastılardan kereviz kökü bastısında karar kılıyoruz.pilav olarak tercihimiz tarak pilavı, tatlı olarak Süngeriye ve kuru armut hoşafı alıyoruz.

  32. Cemal bey lokantası Cemal Bey Lokantası, İstiklal Caddesi 85 numara.. Bugün yerinde “Lale Sineması” bulunuyor. o günlerin Beyoğlu'sunda ağzının tadını bilenlerin en meşhur uğrak yeri. Hemen karşı sırada 86 numarada ise “Abdullah Lokantası”.. Yıl 1930..

  33. Cemal Bey Lokantasından oflaya poflaya çıkıyoruz 138 numaranın önündeyiz “Tokatlı Lokantası” Tokatlı Ermeni Mösyö Hıdıryan'a ait diyor babam ve bir dahaki sefere burada yeriz diyor. Hıdıryan için babam, Karaköy'de ayakçı meyhanesi işletirken yükünü tutunca Grande Rue Pera'ya taşındı diyor. Lokantanın hemen yanındaki 140-142 numaradaki “Halep Pasajı”’nı gösteriyor ve içinde Fransız Tiyatrosu var diyor...Ağacami'nin önündeki polis noktasından Türküvaz'a doğru yöneliyoruz yani Karlman Pasajı’na Perükar çıkmazında, Odakule Hanının bulunduğu yerdeydi. Babam “Turquoise”'ın pastahane, bar, dans salonu ve lokantadan ibarettir diyor. Türküvaz da beyaz Rus bayan garsonların hizmet ettiğini ve Ünlü şefi Rum Niko'yu iyi tanıdığını söylüyor...

  34. Pera-Tokatlı Lokantası

  35. LocalarSaray sineması Alkazar Sineması girişindeki Karyatid-ler

  36. Beyoğlu SES tiyatrosu Rebul eczanesi

  37. Babama dedim ki hep iyi ve lüks yerleri gördük buralara fakirler gelemez mi diye sordum. Balık pazarına ve meyhanelere diye cevaplıyor. Beni bir meyhanenin önüne götürüyor. Sahibi Rum bir müşteri ile konuşuyor kapı önünde ve "Oriste Pasam buyrun, Hristo beylere bir yer, bir şişe düz, bir şişe de mastika.! Ena bukali duziko..! Ena bukali mastika..! Basüstüne”Meyhanenin içine bakıyoruz raflarda şarap ve rakı ve mastikalar dizilmiş... Babama “Bu düz nedir? Duziko nedir? Mastika nedir?” diye soruyorum. Oğlum bunları zamanı gelince öğrenirsin ama şu kadarını bil yeter diyor. Anasonlu rakı'nın adı düz'dür. Rumlar buna duziko der, mastika ise sakız rakısıdır. Raflara uzaktan bakıp sayıyor. Beş çeşidi var bu gün Baküs rakısı, Hanım rakısı, Alâ rakısı, Keyf rakısı ve Dem rakısı...

  38. Çiçek Pazarı (Cité de Péra)1926 da talimhanede doğmuş Madam Anahit. Sıkça gittikleri Büyükada’da rum genci Yorgo’ya aşık olunca, maması Yorgo’nun aşkına karşılık Tünel’den bir akordeon alıyor.Bir daha da o akordeon ölümüne kadar elinden düşmüyor. İlk kocası ve hocası Norayr cebi delik olduğundan Çiçek Pasajı günleri başlamış. İki çocuk. Boşanıp aynı kocaya tekrar varma...Oynadığı filmlerin sayısını bile bilmez. Ne yazık ki pasajdan bir renk daha kaydı. Ağustos 2003’te, cenazesinde 30 kişi vardı.Yolunuz pasaja düşerse, masanızda bir mum yakın onun anısına !!!! • Dönemin banka hesabı kadar kabarık şöhretli bankeri Hristaki Zografos’un el attığı bu proje, “Cite de Pera” ile sonuçlanır. Rum mimar Cleanthy Zanno’nun gerçekleştirdiği pasaj ve konut kompleksi, gerçekten de Milano’nun Galleria’sı ile plan ve kurgu anlamında ciddi benzerlikler taşımaktadır. Padişaha bile borç verdiği dedikoduları “Konstantinople” üst sınıfının diline pelesenk olmuş Hristaki Efendi, 24 dükkan ve 18 lüks daireden oluşan bu yapıya “Cite de Pera” adını verir. Dükkanları kapsayan pasaj da “Hristaki Pasajı” olarak nam salacaktır

  39. Hristaki Pasajı • 1876’da hizmete açılan “Hristaki Pasajı” içinde barındırdığı çok sayıda şık dükkan ile Pera hayatının uğrak noktalarından biri haline gelmiştir bile. • “Maison Perret” ve Vallaury’nin pastanesi, Nakumara’nın Japon mağazası, Dulas’ın Natürel çiçekçisi, Schumacher’in hamur işleriyle ünlü fırını, Keserciyan’ın terzihanesi,Acemyan’ın tütüncü dükkanı, Papadapulos’un mücellithanesi, Hristo’nun kafesi ve Sideris’in kürk dükkanı tarafından kuşatılan Hristaki Pasajı, Beyoğlu hayatında olduğu kadar Osmanlı üst sınıfının da sosyal yaşamında nam salarlar. Hatta Cite de Pera’nın ilk meyhanesi de bu dönemde açılır: Yorgo’nun meyhanesi Hristaki Pasajı’ndan Çiçek Pasajı’na çevrilecek bu mekanın ilk habercilerindendir sanki.

  40. Galatasaray meydanı

  41. Galatasaray meydan. Dükkanlar:Vog- Bali çorapları, yanda Royal çikolataları, Aradaki tabelada Afyonkarahisar yazıyor. Çikolatacının yanı Fehmi Korkmaz- Tüccar terzi, örücü yazıyor. Öndeki otobüs Maçka -Tünel hattı.

  42. Galatasaray'dan Tünele doğru tekrar yürüyoruz Harbiye tramvayı geçiyor öndeki kırmızı, arkadaki yeşil renkli vagonu olan. Vatman neden ayakta duruyor diye soramıyorum çünkü oturacak yer yok o zamanlar ve vatman çanını çalıyor "Dan dini dan dan, geliyor Vatman, çekilin yoldan" Babam tramvayın ilk olarak 1871 de atlı olarak geldiğini, 1914 yılında ise elektrikliye döndüğünü anlatıyor... Tramvay'ın üst yanında Servet Teyyare Piyangosunun reklamı var.

  43. Galatasaray- Tünel arası

  44. Klasik, zade, İstanbul ailesinde kayınvalide patrondur!!!.1905

  45. Lena Babamdan kalan rugan ayakkabılar buradaki salonlarda çok fır fır dönüp durmuştu bir zamanlar, ..ben de onlarla dansettim..... eskitinceye kadar!!!!

More Related