360 likes | 617 Views
T.C. ADALET BAKANLIĞI Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü. Avrupa Birliğinin Geç Ödemeyle Mücadele Direktifi Işığında Türk Mevzuatına Bakış. Ceyda ÜMİT Hakim. 22 Kasım 2007 ANKARA. İÇİNDEKİLER. I. İlgili Alanda Düzenleme Yapılma Gerekçesi
E N D
T.C.ADALET BAKANLIĞIAvrupa Birliği Genel Müdürlüğü Avrupa Birliğinin Geç Ödemeyle Mücadele Direktifi Işığında Türk Mevzuatına Bakış Ceyda ÜMİT Hakim 22 Kasım 2007 ANKARA
İÇİNDEKİLER I. İlgili Alanda Düzenleme Yapılma Gerekçesi II. Avrupa Birliği Geç Ödemeyle Mücadele Direktifinin ana ilkeleri III. Avrupa Topluluğu Hukukunda Direktiflerin Özelliği IV. Mukabil Türk Mevzuatı ve Uygulama V. Değerlendirme
AVRUPA BİRLİĞİ GEÇ ÖDEMEYLE MÜCADELE DİREKTİFİ • Direktifin spesifik amacı özellikle küçük ve orta boy işletmelerin korunmasına yönelik olarak Avrupa Birliği ülkelerinde sadece ücret karşılığı olan ticari işlemlerde akdi ödeme sürelerinin ve düşük faiz oranlarının, Topluluk düzeyinde belli bir ortalamada tutularak yeknesaklaştırılması, geç ödemeye teşvik edici düzenleme ve uygulamaların bertaraf edilmesi, sözleşme özgürlüğünün alacaklıların zararına kullanılmasının önlenmesidir. • Genel amaç ise; bu sayede, üye devletlerarası ticari işlemlerin sağlıklı işlemesi, rekabet düzeninin bozulmaması ve iç pazarın zarar görmeden işlemesinin devamıdır.
AVRUPA BİRLİĞİ GEÇ ÖDEMEYLE MÜCADELE DİREKTİFİ I- Geç Ödeme Durumunda Faiz (3. madde) II- Mülkiyeti Elinde Bulundurma (4. madde) III- Tazmin Edici Prosedürler (5. madde)
AVRUPA BİRLİĞİ GEÇ ÖDEMEYLE MÜCADELE DİREKTİFİ I- Geç Ödeme durumunda faiz (3 madde) • Direktifin 3. maddesine göre, ödeme tarihi sözleşmede belirtilmemiş ise herhangi bir hatırlatmaya gerek kalmadan faiz ödemesi gündeme gelir. • Ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasından itibaren 30 gün veya ödeme talebinin borçlu tarafından alındığı tarih belli değilse mal ya da hizmetlerin alınmasından itibaren 30 gün ya da ödeme emri mal ve hizmetlerin dağıtımından önce alınmışsa, dağıtımdan sonraki 30 gün içinde faiz ödenmelidir. Mal ve hizmetler ile sözleşmenin uyumlu olduğuna dair bir onay gerekiyor ve bu onaydan önce ödeme talebi yapılmış ise, onaydan itibaren 30 gün içinde faiz ödemesi gündeme gelir. • Alacaklı, akdi ve hukukî yükümlülüklerini yerine getirdiği ve borçlunun gecikmeden sorumlu tutulamayacağına ilişkin bir durum yoksa, zamanında ödemeyi almadığı tarihte geç ödemeden dolayı faize hak kazanır.
AVRUPA BİRLİĞİ GEÇ ÖDEMEYLE MÜCADELE DİREKTİFİ • Aksi sözleşmede belirtilmedikçe, geç ödeme faiz oranı, Avrupa Merkez Bankasının söz konusu yılın ilk yarısının ilk iş gününde en son refinansman işlemine uyguladığı faiz oranının asgari 7 puan arttırılmış şeklidir. Ekonomik ve parasal birliğin üçüncü aşamasına katılmayan bir üye devlet için bu oran ulusal merkez bankası faiz oranıdır. • Borçlunun geç ödemeden sorumlu tutulamayacağına ilişkin bir durum yoksa, geç ödemeden kaynaklanan her tür zarar için alacaklı tazminat talebinde bulunabilir. Saydam ve orantılı olması koşuluyla, üye devletler maksimum tazminat oranları belirleyebilirler.
AVRUPA BİRLİĞİ GEÇ ÖDEMEYLE MÜCADELE DİREKTİFİ II. Mülkiyeti Elinde Bulundurma (4. md) • Malların tesliminden önce mülkiyeti elinde bulundurma koşuluna ilişkin açık bir anlaşma, alıcı ile satıcı arasında akdedilmişse, satıcı, tamamen ödeme yapılıncaya kadar mülkiyeti elinde tutabilir. Üye devletler, bu yönde uluslararası özel hukuk ve ulusal hukuk hükümlerini uygulamaya koymalıdırlar.
AVRUPA BİRLİĞİ GEÇ ÖDEMEYLE MÜCADELE DİREKTİFİ III. Tazmin Edici Prosedürler (5 madde) Üye devletler, borca veya usuli işlemlere itiraz olmaması koşuluyla, alacaklıların yetkili merci önünde ödememeden dolayı harekette bulunmasından itibaren 90 iş günü içerisinde hak konusunun yerine getirilmesini temin edici düzenleme yapmalıdır.
MUKABİL TÜRK MEVZUATI -Türk Borçlar Kanunu, -Türk Ticaret Kanunu, -Türk Medeni Kanunu, -Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, -İcra İflas Kanunu, -Finansal Kiralama Kanunu, -Bankalar Kanunu
DEĞERLENDİRME SORULARI -Türk hukukunda faiz oranları konusundaki uygulama nasıldır? -Geç ödeme durumu için saptanan faiz oranları yeterli midir? -Kanuni ödeme süreleri nasıl düzenlenmiştir? -Geç ifa ya da ifanın yerine getirilmemesi halinde alacaklıları koruyucu kanuni güvenceler, kanuni başvuru yolları bulunmakta mıdır? -İçtihat hukuku uygulamaya nasıl ışık tutmaktadır?
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Türk Hukuk Sisteminde Faiz Tanımlamalarına Genel Bakış • Sözleşme Özgürlüğü Prensibi ve Akdi Faiz • Kanuni Faiz • Temerrüt Faizi * Munzam Zarar Tazmini
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Türk Hukuk Sisteminde Faiz Tanımlamalarına Genel Bakış • Uluslararası düzenlemelerle paralel olarak Türk hukukunda da sözleşme özgürlüğü prensibi geçerlidir. Akdin tarafları, akdin konusunu, ifa zamanı, ifa yeri gibi akdi şartları özgür iradeleri ile belirleme hakkına sahiptir. Sözkonusu ilkeden hareketle, ticari işlerde faiz oranının taraf iradeleri ile belirlenmesi ve akdin bu yönde ifası mümkündür. • Taraflara tanınan, sözleşme serbestisi hakkı, hukuka uygunluk sınırları içerisinde kullanılması halinde geçerlidir. Akdin konusunun hukuka aykırı olması, taraf iradesinin hata, hile, zorlama gibi nedenlerle özgürce oluşmaması durumlarında kurulan akdi ilişki geçersiz olacaktır. (Borçlar Kanunu 19-31. maddeler) • Ticari işlemlerde tarafların iradeleri ile belirlediği ve akdi faizolarak tanımlanan faizin dışında Türk hukuk sisteminde yasal düzenlemeler ile belirlenen kanuni faiz, geç ödeme halinde devreye giren temerrüt faizi, temerrüt faizinin dahi alacaklının zararını karşılamadığı hallerde uygulanan munzam zarar tazmini ayrıntılarıyla düzenlenmiş bulunmaktadır. (Borçlar Kanunu 72-105. md. Türk Ticaret kanunu 8-9. md.)
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Faiz Oranları • Faiz oranları konusunda Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, spesifik düzenlemeler içermektedir. Buna göre halen, ticari iş ayrımı yapılmaksızın BK ve TTK. na göre faiz ödenmesi gereken hallerde kanuni faiz oranı; yıllık yüzde oniki oranı üzerinden hesaplanır.Bakanlar kurulu bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar arttırmaya yetkilidir (md.1).Nitekim, B.K.nun 19.12.2005 tarih ve 2005/9831 sy. kararı ile 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere oran yüzde dokuza indirimiştir. • Geç ödeme durumunda kural; temerrüt faizinin kanuni faiz oranı olarak uygulanmasıdır.Ticari işlerle ilgili özel hüküm uyarınca; T.C. Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, kanuni faiz oranından fazla ise ticari işlerde temerrüt faizi bu avans faizi oranı üzerinden istenebilir (2. md.)
MUKABİL TÜRK MEVZUATI • Alacaklıları koruyan bir genel ilke de; temerrüt faizi miktarının ayrıca kararlaştırılmadığı hallerde, taraflarca serbestçe kararlaştırılan akdi faiz miktarının, kanuni faiz ve kısa vadeli avans faizi oranının üzerinde olması halinde, temerrüt faizinin akdi faiz miktarından az olamayacağı düzenlemesidir. (2. md.). Özel kanunlar ile spesifik akit türleri için daha fazla oranda temerrüt faizi uygulanması mümkündür. (4.md.) • Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep yani bileşik faiz yürütülememekle birlikte, ödünç para verme işleri, bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri kanununda bu kuralın istisnaları bulunmaktadır.(3095 sy. K.3. md, TK 8. md.)
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Yabancı para alacaklarında faiz • Hukuk sistemimizde, özellikle sınıraşan ticari işlemlerde gündeme gelen yabancı para borçları için uygulanacak faiz oranı da düzenlenmiş bulunmaktadır. 3095 sy. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4a maddesi uyarınca sözleşmede daha yüksek akdi faiz veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Munzam zarar • Akdi, kanuni veya gecikme faizi ile karşılanamayan zararlar için alacaklıların başvurabileceği bir başka hukuki avantaj da Borçlar Kanunu 105. maddesinde munzam zarar kavramı ile düzenlenen tazmin yolu olup, hakim tarafından miktarı, dava konusu ticari ilişkinin özellikleri dikkate alınarak hakkaniyet ölçütüne göre tespit edilmektedir. Borçlu olayda kendisine kusur isnat edinilemeyeceğini ispat etmedikçe, bu ek zararı dahi tazminle mükelleftir. • Munzam zarar kavramının, Direktifin 3(1). maddesinin (e) bendinde yer alan geç ödemeden kaynaklanan her tür zararın tazmini talebi düzenlemesiyle birebir örtüştüğünün altı çizilmelidir
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Faiz başlangıcı • Faiz ödemesinin hangi tarihten itibaren gündeme geleceği sorusunu ise Ticaret Kanunu 10. madde ve Borçlar Kanunu 101.madde yanıtlamaktadır. Buna göre; aksine sözleşme yoksa ticari bir borcun faizi vadenin bitiminden, belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar. Ayrıca, tacir sıfatına haiz kişi, ticari işletmesiyle ilgili yaptığı iş ve hizmetten dolayı verdiği avanslar, yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır. (Ticaret Kanunu 22. md) Kesin vadeli borçlarda, Direktifin 1.(a) maddesi ile paralel faiz başlangıç tarihi sözkonusudur. Vade tarihi belli olmayan borçlar yönünden ise Direktifin, 1 (b) maddesi altında alternatif seçenekler halinde sunulan maksimum 30 günlük süre sonunun otomatikman faiz başlangıç tarihi kabul edilmesi, alacaklılar yönünden avantaj oluşturmaktadır.
MUKABİL TÜRK MEVZUATI İcra yolunda faiz Kanuni başvuru yollarından yararlanan alacaklıların tam anlamıyla akdi ilişkiden doğan haklarının karşılanmasını amaçlayan İcra ve İflas Kanununda da faizle ilgili hükümler bulunmaktadır. 58. md. uyarınca düzenlenecek takip talebinde; alacağın Türk parası ile tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın talep edileceği kur tarihi ve faizi yer almalıdır. Borçlu hakkında iflas takibine geçilmesi halinde iflas masasına giren alacaklarda da faiz işlemeye devam etmektedir. (İİK 196. md.)
MUKABİL TÜRK MEVZUATI • Mülkiyetin Muhafazası - Mülkiyeti saklı tutma akitleri (BK 84/2 md; TMK 764-75 vd. md) - Alacağın ipotekle güvence altına alınması (TM 881. vd. md.) - Taşınır rehni (TMK 939 vd. md) - Taşınmaz rehni (TMK 850 vd. md.) - Finansal kiralama sözleşmeleri(3226 sy.Kanun)
MUKABİL TÜRK MEVZUATI • Konusu menkul maddi bir mal olan akitlerde, noterde yapılacak mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi ile ifa gerçekleşmezse malın geri verilmesini isteme hakkı alacaklıya tanınmıştır.(Türk Medeni Kanunu 764-765 vd. md.). • Türk Medeni Kanununun 881. md. gereğince de; herhangi bir alacak ipotekle güvence altına alınabilir. Alacak sona erince ipotek terkin ettirilir.Yine alacakların güvence altına alınması için taşınır rehni yapılmasına TMK 939 vd. maddeler cevaz vermektedir. Kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir.(TMK 940 md). Alacağın ödenmesi veya başka bir nedenle rehin hakkı sona erince, alacaklı rehinli taşınırı sahibine geri vermekle yükümlüdür.
MUKABİL TÜRK MEVZUATI • Alacaklı alacağının tamamını almadıkça rehinli taşınırı geri vermek zorunda değildir (TMK 944 md.). Rehnin sağladığı avantaj; alacaklının ödenmeyen alacağının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ödenmesini isteyebilmesidir. Rehin hakkı, alacaklıya, asıl alacak ile birlikte sözleşme faizlerinin, takip giderlerinin ve gecikme faizinin güvencesini sağlar. (TMK 946) Bununla birlikte borç ödenmezse mülkiyetin alacaklıya geçmesini öngören sözleşme hükmü Türk hukukunda geçersizdir. (TMK 949. md.)
MUKABİL TÜRK MEVZUATI • Miktarı Türk parası olan alacaklarda veya yabancı para üzerinden ya da yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden taşınmaz rehni de kurulabilmektedir. (TMK 850 vd. md.) Sınırlayıcı hükümler saklı kalmak üzere, taraflar taşınmaz rehinlerinde faiz oranlarını diledikleri gibi kararlaştırabilmektedirler(TMK 852. md.). Borç ödenmezse taşınır rehinlerinde olduğu gibi alacaklı, alacağını, rehinli taşınmazın satış bedelinden elde edebilir, mülkiyetin alacaklıya geçeceğine dair sözleşme şartı konulamaz. Taşınmaz rehninin alacaklıya sağladığı güvence kapsamına; ana para, takip giderleri ve gecikme faizi, iflasın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş üç yıllık faiz ile son vadeden başlayarak işleyen faiz girer (TMK 875. md.).
MUKABİL TÜRK MEVZUATI Mülkiyetin muhafazası-icra ve haciz yolu • İcra ve İflas Kanunu 45. maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu yalnız rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir, rehin tutarı borcu ödemeye yetmezse kalan kısım için iflas veya haciz yolu ile takip imkanını kullanır. İpotekle temin edilmiş faiz ve senelik taksit alacaklarında, alacaklının seçimi ve borçlunun sıfatına göre rehinin paraya çevrilmesi, haciz veya iflas yollarına başvurulabilir.
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER Faiz ve uygulamalarına dair örnek içtihat hukuku *Taraflar arasındaki sözleşmede % 12 olarak belirlenen akdi faiz oranının uygulanması koşula bağlı kılındığından, olayda açıkça bu koşulun gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacının isteyebileceği temerrüt faizi, 3095 SK.nun 2/2 md. yazılı kısa vadeli avans işlemlerine uygulanan T.C. Merkez Bankası faiz oranıdır. (11. HD. 13.03.2007, E: 2005/12812, K: 2007/4340) *3095 Sayılı Kanunun 2/3 md. göre ticari işlerde temerrüt faizi, T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı, faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Bu durumda, 01.01.2000 tarihine kadar olan alacağa reeskont, bu tarihten sonra da avans işlemlerine uygulanan faiz kadar temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir. (11. HD. 28.02.2006, E: 2005/4794, K: 2006/2012 .
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER *Dava tarihi itibarıyla talebin ticari faiz (avans faizi) istemine ilişkin olduğu, TTK’nun 21/2. maddesi gereğince dava konusu işin ticari iş olduğu dikkate alınarak, 3095sayılı Kanunun 4489 sayılı Kanun ile değiştirildiği 01.01.2000 tarihinden sonraki dönemde değişik 2/2. md. hükmü gözetilerek, reeskont faiz oranının üzerinde olduğu takdirde avans faiz oranının uygulanması gerekmektedir (11 HD 7.12.2006, E:2005/12441, K: 2006/12929; 11 HD. 27.11.2006, E: 2005/11589, K:2006/12334) *Araç malikinin tacir olması nedeniyle, alacağa avans türünden temerrüt faizi yürütülmesi mümkün ise de; taleple bağlılık gereği, 4489 sayılı Kanun ile değişik 3095 sayılı Kanunun 1/1 md. uyarınca, 01.01.2000 tarihinden itibaren reeskont faizi tabirinden yasal faiz anlaşılmasının tabii bulunması karşısında, avans faizi yürütülmesi doğru değildir. (11 HD 04.12.2006, E: 2005/1994, K: 2006/12647) .
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER *Mahkemece, 4489 Sayılı Kanun ile değişik 3095 Sayılı Kanunun 2/2. md. uyarınca; tacirler arasında haksız fiil de dahil, her tür nedenden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hükmedilen alacağa avans türünden temerrüt faizi yürütülerek karar verilmesi gerekmektedir. (11. HD. 4.12.2006, E: 2005/11595, K: 2006/12646) *Ticari işlerde uygulanan avans faiz oranı, 4489 SY. ile değişik 3095 Sayılı Kanunun 2. md. hükmüne göre değişken özellik kazanmıştır. Her ne kadar davalının temerrüde düştüğü tarih itibarıyla Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faiz oranı % 70 ise de, bu oran, 30.06.2002 tarihinden sonraki dönem için % 64 olarak belirlendiğinden, faiz değişken oranlar dikkate alınarak hesap edilmelidir(11.HD30.11.2006,E.2005/11688,k.2006/12566) .
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER *Sigorta hukukuna ilişkin davacı istemi TTK 4. md. karşısında mutlak ticari iş kapsamında olduğundan istem gibi avans oranında ticari temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, reeskont (yasal) orana hükmedilmesi doğru olmamıştır..(11. HD. 20.11.2006, E: 2005/11133, K: 2006/11913; 11. HD. 16.10.2006, E: 2005/9733, K: 2006/10267) *29.07.2003 tarihinden icra takibinin başladığı 19.12.2003 tarihine kadar işleyen faizin hesaplanmasında, faiz oranı % 30 olarak kabul edilmiştir. Oysa yasal faiz oranı bu tarihleri kapsayan dönemde % 50 dir, bu hususun gözden kaçırılması bozmayı gerektirmiştir.(11 HD. 13.11.2006, E: 2006/11047, K: 2006/11656)
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER *Davaya konu olay tarihi olan 20.08.1999 tarihinde yürürlükte bulunan 3095 sayılı yasanın 2/3 md. uyarınca ticari işlerde temerrüt faizinin reeskont faizi oranında olduğu düzenlenmiş olmasına göre; davacı vekilinin olay tarihinden itibaren reeskont oranında faiz istemesi yerindedir. (11. HD. 9.11.2006, E: 2005/10229, K: 2006/11422) *Hesabın açıldığı tarih ve hesabın türü gerektiğinde, banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle kesin olarak belirlendikten sonra, vadeli ise hesabın açıldığı tarihten akdi ilişkinin sonra erdiği tarihe kadar akdi faiz oranına, akdi ilişkinin sona erdiği tarihten tahsil tarihine kadar 3095 sayılı Kanun uyarınca avans oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir. (11. HD. 15.01.2007, E: 2005/13352, K: 2007/237) .
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER Munzam zarar konusunda Yargıtay kararları *Her ne kadar BK. 105/1. md. hükmünde geçmiş günler faizini aşan bir zarardan söz edilerek, zararın türü, niteliği ve özellikleri konusunda bir açıklık yok ise de, buradaki zararın borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucu ortaya çıkan durum arasındaki fark ve temerrüt faizi ile karşılanmayan zarar olarak tanımlanması mümkündür. Zarar sorumlularınca kusurlu olarak ödenmesi gereken tazminat geç ödendiğinden davacı tarafın faizi aşan bir zararın bulunması halinde borçlu bundan sorumludur (11. HD. 16.11.2006, E: 2005/10606, K: 2006/11833)
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER *Sigorta bedelinin zamanında ödenmemesi nedeniyle oluşan munzam zarar davalarında, sigortalının munzam zarar hesabında ikame değerinin esas alınması, bunun içinde öncelikle fiili ödeme tarihindeki gerçek zararın belirlenerek, bu tutardan tahsil edilen faizli tutarın düşülmesi gerekir. (11. HD. 30.10.2006, E: 2005/10077, K: 2006/10816) *Munzam zarar sorumluluğu, kusura dayanan temerrüdün hukuki bir sonucudur ve borçlunun zararının faizi aşan bölümüdür. Borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (BK 105. md.), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, asıl borçtan bağımsız yeni bir borçtur. Bu hukuki niteliği itibariyle, asıl alacak ve faizleri yönünden icra takibinde bulunulması veya dava açılmasıyla sona ermez. (11. HD. 30.10.2006, E: 2005/9941, K: 2006/10767) .
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER * Asıl borçtan bağımsız olan munzam zararın BK 125. maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde borçludan istenilmesi mümkündür. Davalı borçlunun, temerrüde düştüğü tarihten ödemenin yapıldığı güne kadar geçen süre içerisinde, her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve devlet tahvillerine verilen faiz oranları, vs. ölçütler araştırılarak tacir olan davacının alacağına zamanında kavuşması halinde nema getirici alanda değerlendireceği yolundaki hayatın olağan akışına özgü olgular ışığında zararın belirlenmesi gerekir. (11.HD. 09.03.2006, E: 2005/13380, K: 2006/2467, 23.02.2006, E: 2004/14960, K: 2006/1787) * Sigorta bedelinin zamanında ödenmemesi nedeniyle oluşan munzam zarar davalarında, ikame değerin esas alınması, bunun için de, öncelikle fiili ödeme tarihindeki gerçek zararın saptanması, bilahare, bu tutardan tahsil edilen faizli tutarın düşülmesi gerekir. (11. HD. 27.02.2006, E: 2005/1967, K: 2006/1884) .
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER Yabancı para alacağı konusunda örnek içtihat hukuku *Devlet bankalarının İtalyan liretine uyguladığı faiz oranı sorulmadan, İtalyan liretinin ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk lirası olarak tahsiline karar verilmesi kanuna aykırı olup, 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinin “sözleşmede daha yükse akdi ve gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü gözetilerek karar verilmesi gerekmektedir (11. HD. 5.12.2006, E: 2005/12432, K: 2006/12819)
İÇTİHAT HUKUKUNDAN ÖRNEKLER *2286 USD’nın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işletilecek faiziyle birlikte hüküm tarihindeki kur karşılığı TL’nin davalıdan tahsiline şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar tesisi hatalı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. (11. HD. 4.12.2006, E: 2005/11444, K: 2006/12726) * Mahkemece, 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca; yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile bir yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği faiz oranının uygulanarak alacağın tahsiline karar verilmesi gerekirken, T.C. Merkez Bankasının yabancı paralara uyguladığı en yüksek faiz uygulanmak suretiyle alacağın tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. (11. HD. 30.11.2006, E: 2005/11624, K: 2006/12564). .
DEĞERLENDİRME SORULARI -Türk hukukunda faiz oranları konusundaki uygulama nasıldır? -Geç ödeme durumu için saptanan faiz oranları yeterli midir? -Kanuni ödeme süreleri nasıl düzenlenmiştir? -Geç ifa ya da ifanın yerine getirilmemesi halinde alacaklıları koruyucu kanuni güvenceler, kanuni başvuru yolları bulunmakta mıdır? -İçtihat hukuku uygulamaya nasıl ışık tutmaktadır?
DEĞERLENDİRME • Genel olarak bakıldığında, direktif ile Türk mevzuatının büyük ölçüde uyumlu olduğu görülmektedir. AB hukukunda direktifler çerçeve yasa özelliğindedir. Amaç ve genel ilkeler doğrultusunda üye devletler iç hukuklarında uygun gördükleri türde yasal düzenleme yapmada serbesttir. Bu bağlamda, ticari işlemlerde geç ödemeyle savaşım konusunda Türk hukukunun faiz türleri, faiz oranı uygulaması, geç ödeme halinde başvurulacak kanuni yollar, her tür zararın tazmini gibi Direktifin belkemiğini oluşturan unsurlar açısından 2000/35 sayılı Direktifle uyumlu olduğu söylenebilecektir.
İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER cumit@adalet.gov.tr