240 likes | 552 Views
Too & Enough. Aşırı, çok fazla & Yeterli, kâfi, yeterince. TOO = excess “fazla, aşırı,çok,” TOO = more than necessary “gerekenden fazla, lazım olandan fazla” TOO Sıfat ve zarflarla kullanıldığı zaman AŞIRILIK ifade eder. Anlamı “çok” demektir. TOO cümleye OLUMSUZ anlam katar.
E N D
Too & Enough Aşırı, çok fazla & Yeterli, kâfi, yeterince
TOO = excess “fazla, aşırı,çok,” • TOO = more than necessary “gerekenden fazla, lazım olandan fazla” • TOO Sıfat ve zarflarla kullanıldığı zaman AŞIRILIK ifade eder. Anlamı “çok” demektir. TOOcümleyeOLUMSUZanlam katar.
big : büyük TOObig : çok büyük, AŞIRI BÜYÜK
TOO = VERY “çok” • very hot = çok sıcak (dokunabilirsin) • TOO hot = çok sıcak, AŞIRI sıcak (dokunamazsın) • Old = yaşlı • TOO old = çok yaşlı, AŞIRI yaşlı • Too old to run = koşmak içinAŞIRI YAŞLI = koşamayacakkadar yaşlı TOOcümleyeOLUMSUZanlam katar.
Fat = Şişman • TOO fat = çok şişman, AŞIRI şişman • Too fat to jump = zıplamak için AŞIRI şişman = zıplayamayacak kadar şişman
TOO late = çok geç, AŞIRI GEÇ • Too late to go out = Dışarı çıkmak için çok geç = Dışarı çıkılamayacak kadar geç • TOO expensive = çok pahalı, AŞIRI PAHALI • Too expensive to buy = almak için çok pahalı = Alınamayacak kadar pahalı TOOcümleyeOLUMSUZanlam katar.
Spicy = baharatlı, acılı • TOO spicy = çok baharatlı, AŞIRI baharatlı • Too spicy to eat = yemek için aşırı baharatlı, = yenemeyecek kadar baharatlı
TOO hot = AŞIRI sıcak • too hot to drink = içmek için AŞIRI SICAK = içilemeyecek kadar sıcak • TOO cold = çok soğuk, AŞIRI soğuk • too cold to go out = dışarı çıkmak için AŞIRI SOĞUK = dışarı çıkılamayacak kadar soğuk TOOcümleyeOLUMSUZanlam katar.
Cold = soğuk • TOO cold = çok soğuk, AŞIRI soğuk • Too cold to walk = Yürümek için aşırı soğuk, = yürünemeyecek kadar soğuk
Fast = hızlı • TOO fast = çok hızlı, AŞIRI HIZLI • Too fast to catch = Yakalamak için AŞIRI HIZLI = yakalanamayacak kadar hızlı • Young = genç • TOO young = çok genç, AŞIRI GENÇ • Too young to go to disco= Diskoya gitmek için çok genç = Diskoya gidemeyecek kadar genç = “Yaşı tutmuyor.”
Far = uzak • TOO far = çok uzak, AŞIRI uzak • Too far to walk = yürümek için çok uzak = Yürüyerek gidilemeyecek kadar uzak • Many = çok • TOO many = çok çok , aşırı çok ÇOK FAZLA • Too many questions = çok fazla soru • Too many questions to answer= cevaplamak için çok fazla soru = Cevaplandırılamayacak kadar çok soru
Heavy = ağır • TOO heavy = çok ağır, AŞIRI ağır • Too heavy TO LIFT = kaldırmak için çok ağır, = kaldırılamayacak kadar ağır
ENOUGH = sufficient • Enough yeterlilik ifade eder.
Enough =yeter miktar, kafi, yeterli = yeteri kadar
Old = yaşlı • Old enough = yeterli yaşta (yaşı tutuyor) • Ali is OLD ENOUGH to have a driving licence. “Ali ehliyet almak için yeterli yaştadır.” “Ali ehliyet almak için yeterince yaşlıdır.” “Ali ehliyet alabilecek yaştadır.” “Ali’nin ehliyet almak için yaşı yeterlidir.” “Ali’nin ehliyet almak için yaşı tutuyor.”
Silent = sessiz • Silent enough = yeterince sessiz • Silent enough to study = ders çalışmak için yeterince sessiz • Hot = sıcak • Hot enough = yeterince sıcak, yeterli sıcaklıkta • Hot enough to swim = yüzmek için yeterince sıcak
Big = büyük • Big enough = yeterli büyüklükte, yeterince büyük • Big ENOUGH to play football= futbol oynamak için yeterince büyük =Futbol oynayabilecek kadar büyük • Cheap = ucuz • Cheap enough = yeterli ucuzlukta, yeterince ucuz • Cheap enough to buy = almak için yeterli ucuzlukta, = almak için yeterince ucuz = Alınabilecek kadar ucuz
Rich = zengin • Rich ENOUGH = yeterince zengin, yeterli zenginlikte • Rich enough to buy a house= ev almak için yeterince zengin, =ev alabilecek kadar zengin
Slow = yavaş • Slow enough = yeterince yavaş • Easy = kolay • Easy enough = yeterince kolay, yeterli kolaylıkta • Clever = zeki • Clever enough = yeterince zeki, yeterli zekâya sahip • Hot = sıcak • Hot enough = yeterli sıcaklıkta, yeterince sıcak
He is only fifteen years old. Daha on beş yaşında.He isn’t oldENOUGHto marry. Evlenecek yaşta değil. This car is bigENOUGH for a large family. Bu araba büyük bir aileye yetecek kadar büyük. My cow can run fastENOUGHto catch your car. Benim ineğim senin arabanı yakalayacak kadar hızlı koşabilir. If you don’t study hardENOUGH, you can’t pass your class. Eğer yeteri kadar çok çalışmazsan sınıfını geçemezsin.
Low = alçak • LowENOUGH = yeterince alçak • The ceiling isn’t lowENOUGH for me to touch. Tavan benim dokunabileceğim kadar alçak değil. • Loudly = yüksek sesle • LoudlyENOUGH = yeterince yüksek sesle • Why don’t you speak loudlyENOUGH for everybody to hear? Niçin herkesin duyabileceği kadar yüksek sesle konuşmuyorsun?
ENOUGH isimlerden önce kullanılır. İsimler hem sayılabilen hem de sayılamayan isimler olabilir. • I don’t have ENOUGHMONEY to buy a car. (sayılamayan-tekil)Bir araba alacak kadar param yok. • Are there ENOUGHBEDS for all of us at home? (sayılabilen-çoğul)Evde hepimize yetecek kadar yatak var mı? • Enough milk: yeterli süt, kafi miktarda süt, (sayılamayan-tekil) • Enough chairS: yeterli sandalye, yetecek kadar sandalye
Enoughinformation= yeterli bilgi (sayılamayan-tekil) • EnoughplayerS= yeterli oyuncu (sayılabilen-çoğul) • Everybody can sit because there are ENOUGHchairShere. “Herkes oturabilir çünkü burada yeterli sayıda (yeterli) sandalye var.” • I have ENOUGHmoney to pay the bill. “Faturayı ödeyebilecek kadar param var.”