180 likes | 467 Views
Psikoteknik Değerlendirme II. Doç. Dr. Yeşim YASAK Ders Notları. Algı-trafik güvenliği ilişkisi. İnsanın algı sistemi, trafik güvenliği açısından çok önemli bir konudur. Sürücünün yol ortamlarına uyum sağlamasını etkiler. Uyum sağlanamazsa kazalar ve kural ihlalleri başlar.
E N D
Psikoteknik Değerlendirme II Doç. Dr. Yeşim YASAK Ders Notları
Algı-trafik güvenliği ilişkisi • İnsanın algı sistemi, trafik güvenliği açısından çok önemli bir konudur. • Sürücünün yol ortamlarına uyum sağlamasını etkiler. Uyum sağlanamazsa kazalar ve kural ihlalleri başlar. • Algı sisteminde, bilişsel ekonomi ve şemalar temel rol oynar. • Yani, insanlar en fazla bilgiyi, en kısa yoldan elde etme eğilimindedirler. • Trafik işaretlerine göre hız limiti 50 km/s olsa bile yolun yapısı, genişliği değişmedikçe sürücüler hızlı gitmeye devam ederler. Çünkü yol hız yapmaya uygun (otoyol gibi örneğin) bir yoldur.
Çevrenin düzenlenişi şemaları ortaya çıkarır. • Örneğin, sürücü otoyola girdiğinde o yolun otoyol olarak devam ettiğini düşünür. Bir başka yol türüne yavaş değişikler göstermesi yanlış beklentilere yol açar. • Yol yapısında (şerit sayısı, genişliği, çevre düzenlemesi vb.) herhangi bir farklılık yoksa, sürücülerin hızlarını düşürmelerini istemek, işaretler yerleştirmek işe yaramaz.
Çevrenin davranışlara etkisi • Çevre uygun olmayan beklentileri ortaya çıkarıyorsa hata olasılığı artar. • Trafik ögelerinin algılanmasında çarpıcılıktan çok beklentiler etkilidir. • Deneklere trafik ortamından resimler gösterilmiş. Trafik işaretlerini teşhis etmeleri istenmiş. Bir gruba, trafik işaretlerinin beklendik yerlere (örn., yolun sağına), diğer gruba da beklentinin aksine (örn.,yolun soluna) yerleştirildiği resimler gösterilmiş. Beklentiye uygun resimlerde hedef, ortalama 1.1 sn.de ve %6 hata ile teşhis edilirken, beklentiye uygun olmayan resimlerde 1.7 sn.de ve %33 hata ile teşhis edilmiş.
Sürücüler,en belirgin objeyi değil, en beklendik objeyi algılarlar. • Araştırmalarda, beklenmedik yerlerdeki objelerin çok geç değil, pek çok durumda hiç görülmedikleri saptanmıştır. • Çünkü; objeler beklenmedik bölgelerde taranırken, insanlar hedef objenin orada olmadığını düşünme eğilimindedirler. • Beklentilere göre algılama, şehiriçi yoğun trafikte, görüşün az olduğu alacakaranlıkta ya da karanlıkta artar. • Araştırmalar, kazaların %59’unun sürücünün beklemediği/yeterince öngöremediği olayların olması nedeniyle meydana geldiğini belirtmektedir (Malaterre, 1986).
Güvenli sürücülüğün değerlendirilmesinde etkili olan değişkenlerin incelenmesi: Sürücünün demografik özellikleri, deneyimi, kişilik özellikleri ve psiko-teknik değerlendirme (Amado, Koyuncu & Kaçanoğlu, 2004) • Sürücülükle ilgili bilişsel fonksiyonlar: • Dikkat: bir taraftan ortamda var olan tüm uyaranlara aynı anda yoğunlaşmayı sağlayarak sürekli olmalı, diğer taraftan da yapılması gereken tepkilere uygun uyaranların seçilmesi, gerekli tepkilerin icra edilebilmesi ve uygun olmayan uyaranların gözardı edilebilmesi için seçici olmalıdır.(trafik kazalarının %25-%50 oranında sürücü dikkatsizliğinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Seçici dikkat kazayı yordamada en önemli değişkendir).
Demografik faktörler ve güvenli sürücülük • Yaşa ilişkin en yaygın kabul edilen bulgu: • “geç sürücüler daha fazla kazaya karışmaktadır.” • Bu eğri negatif ivmelidir: 17 yaşındaki sürücüler, 25 yaşındakilerden %50 daha fazla kaza yaparken, 25 yaşındakiler 50 yaşındakilerden %35 daha fazla kaza yapmaktadırlar. • Ancak yaşlı sürücülerin daha fazla kazaya karıştıklarına ilişkin sağlam bir bulgu yoktur. • Katedilen yol miktarının düşmesi, • Deneyimin olumlu etkisi • Yaş gruplarında kaza nedenleri farklılaşmaktadır. • Gençlerde kaza frekansı alkol kullanımı, risk alma davranışları, risk ve tehlike algısı ile ilişkili • Yaşlılarda görsel keskinlik ve görsel dikkatte bozulma ile ilişkili.
Demografik faktörler ve güvenli sürücülük • Eğitim düzeyi ve kazaya yatkınlık ararsındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalardan elde edilen bulgular çoğunlukla eğitim düzeyi arttıkça kazaya karışma riskinin azaldığı yönündedir. Ancak bulgular çelişkilidir: • Yüksek eğitim düzeyinin, uykulu araç kullanma nedeniyle olan kazaları arttıran faktörlerden biri olduğu bulunmuştur. • Bir başka çalışmada eğitim düzeyinin kazaya karışma ile ilişkili olmadığı bulunmuştur. • Emniyet kemeri kullanımının eğitimle birlikte arttığı, bununla birlikte hız limitlerine uyma davranışının ise eğitim arttıkça azaldığı bulunmuş.
Çalışmanın amacı: • Trafik kurallarını ihlal nedeniyle E.Ü. Psikoteknik Değerlendirme Merkezine gelen sürücülerin eğitim düzeyleri, yaşları, araç kullanma sıklık ve süreleri kaza geçmişleri ile bilişsel ve psiko-motor yetenekleri ve kişilik özelliklerine ilişkin betimleyici istatistikler sağlanması ve bu değişkenler arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmaktadır.
Yöntem Örneklem: • 2000 Ocak ile 2002 Temmuz ayları arasında, 3 kez alkollü iken araç kullanma, bir yılda 5 kez hız limitini aşma, bir yılda 2 kez 100 ceza puanını doldurma nedeniyle sürücü belgesinin alıkonmuş ve bekleme süresi dolduğunda psikoteknik değerlendirmeye tabi tutulan 904 kişi. • %98’i erkek, % 1.2’si kadın • Yaş ortalaması 37.72 (ranj=18-78, Ss=9.60
Yöntem Veri Toplama Araçları: • Viyana Test Sistemi • Beş Faktör Kişilik Envanteri • Dışa dönüklük • Yumuşak başlılık • Öz denetim/sorumluluk • Duygusal tutarsızlık • Gelişime açıklık • Bireysel bilgi formu • Yarı-yapılandırılmış görüşme • Ceza tekrarı
Bulgular • Eğitim düzeyi ile ilgili bulgular: Örneklemin %33’ü ilkokul, %11.9’u ortaokul, %24.1’i lise, %30.7’si üniversite mezunu. • İlkokul mezunlarının %51.9’u alkol nedeniyle, %48.1’i hız nedeniyle; üniv. mezunlarının %20.8’i alkol, %79.2’si hız nedeniyle başvurmuş. • Yani eğitim düzeyi arttıkça, alkollü araç kullanma azalmakta ama hızlı araç kullanma artmakta (x²=15.37, ss.=3, p<.01). • İlkokul mezunları bilişsel ve psiko-motor testlerde daha başarısız, ortaokul, lise ve üniv. mezunları daha başarılı bulunmuş. • Kazaya karışma ile ilişki bulunmamış.
Bulgular • Yaş ile ilgili bulgular: • Başvuru nedeni ile yaş arasında bir ilişki bulunmamıştır. • 18-25 yaş grubundaki sürücülerin %59’unun kazaya karıştığı, 26-50 yaş arasındaki sürücülerin %28.2’sinin ve 51 yaş ve üstü sürücülerin ise %12.8’inin kazaya karıştığı bulunmuş. • Yaş arttıkça psiko-motor ve bilişsel yeteneklere ilişkin indekslerde doğru sayıları düştüğü, tepki zamanlarının yavaşladığı bulunmuş, • eğitim düzeyi attıkça psiko-motor ve bilişsel yeteneklere ilişkin indekslerde doğru sayılarının ve tepki hızlarının arttığı bulunmuş.
Bulgular • Bilişsel ve psiko-motor yetenekler ile kaza ilişkisi: • Son 3 yıl içindeki kaza sayısı-Determinasyon-SPM • Sürücülük yılı boyunca aktif kaza sayısı ile ilişki bulunmamış • Sürücülük yılı boyunca pasif kaza yapmış olan sürücüler, yapmamış olanlara göre determinasyon testinde daha fazla doğru cevap ve daha hızlı tepki vermişler, sağdan gelen uyaranları daha geç algılamış ve geç tepki vermişlerdir.
Bulgular • Deneyim, kişilik özellikleri, ceza tekrarı ile Bilişsel ve psiko-motor yeteneklere ilişkin bulgular : • Deneyimli sürücüler ile deneyimsiz sürücüler birçok indekste fark bulunmuş. • Kaza yapmış olan sürücüler, yapmamış olanlara kıyasla daha tepkisel (muhalif, tartışmacı), daha düzensiz (dağınık, ihmalci, dikkatsiz), daha fazla heyecan arayan (risk almaya yatkın, maceracı) kişilik özellikler göstermişler. En önemli faktör özdenetim/sorumluluk faktörü olmuştur. • Ceza tekrarı ile ayda katedilen ortalama yol miktarı ile ilişki bulunmuş. Alkollü araç kullanma nedeniyle gelenlerin %26’sı hız ihalali nedeniyle gelenlerin %35’i aynı kuralı 1.5 yıl içinde tekrar ihlal etmiş.