E N D
Kültürel Turizm - Kültür Turizmi • Kültürel turizm'i ya da daha doğru bir terimle ''kültür turizmini tanımlamak çok kolay değil elbette. Kültür sözcüğü çok geniş bir alanı kapsıyor ve çoğunlukla da kişiden kişiye değişiyor. Sözcüğü en geniş anlamıyla düşünürsek her türlü insan etkinliğini bu başlık altında ifade etmek ya da tanımlamak mümkün. Yine de turizmin pratiğinden gelen bir yaklaşımla bir tanım yapabiliriz. • Kültür Turizmi, doğal ve tarihsel kültür varlıklarını, kültürel etkinlikleri ve güncel sanat eserlerini bazı sosyo-ekonomik olguları turistik bir ürün biçiminde gezginlerin hizmetine sunan bir turizm anlayışıdır. Yalnızca tarihsel olanı değil, günceli kapsayan bir terimdir. • Tüm kentsel, kırsal, doğal öğeler, arkeolojik, tarihsel kültür varlıkları, müzeler, ören yerleri, anıtsal yapılar, sivil mimari örnekleri ve her türlü güncel sanat eseri ve etkinliği (resim, heykel, film, fotoğraf' güncel sanat, festivaller, konserler, sergiler) etnografya, botanik, flora ve fauna, folklor, mutfak, içki, bazı sosyo-ekonomik olgular (gecekondular, sivil toplum kuruluşları, dinsel motifler, değişik study tours konuları), her türlü kültür ürünü bu tanımın içindedir. Bu nedenle böcekçilik, kuşçuluk, ipekyolu turizmi, kruvaziyer turizmi, eko-turizm, trekking gibi alternatif spor turları, doğrudan haç seferleri dışındaki inanç turizmi, special interest tours, study tours, geographical expeditions, educational tours, kongre, fuar, sergi ve sağlık turizminin pre ve post turları bu tanım kapsamındadır.
Kültür Turizminde Temel Bir Yanlış ve İstanbul Kültür Gezileri • Kültür turizmi denildiğinde yanlış bir yaklaşımla yalnızca bir kente ya da Türkiye'ye gelen yabancı turistler anlaşılıyor. Bu çok temel bir yanlıştır. Dünyada hiçbir müze, hiçbir ören yeri yalnızca dışarıdan gelenlerin ilgisi ve onların getirisi ile ayakta kalamaz, doğal ve tarihi miras korunamaz. Kültür turizmi denildiğinde ana hedef o kentte, o ülkede yaşayanlar olmalıdır. İstanbul söz konusu olduğunda kültür turizmi konseptinin temel, değişmez en güvenilir hedefi İstanbullular olmak zorundadır. • Ancak İstanbullu İstanbul'u tanımıyor. Müzelerini, sergilerini, galerilerini gezmiyor. Bir İstanbullu bilinci oluşmuş değil, bir kentlilik bilinci yaygın değil. Müzelerimizde yerli-yabancı ayrımı yapılarak istatistik tutulan son yıl olan 2005'in sayılarına bakar o yıl Topkapı Sarayı'nı gezen yerlilerin hepsinin İstanbullu olduğunu varsaysak bile gezen kişi sayısı 768 bindir. Londra ve New York'un en önemli müzelerinin ziyaretçi sayısı 7 ve 8,5 milyon kişidir. Esas olarak İstanbulluların gezmesi gereken Türk-İslam Eserleri Müzesi'ni gezen yerli turistlerin oranı % 33'tür.
İşte bu nedenle fest travel bünyesinde 19 yıldır İstanbullulara yönelik kültür gezileri düzenliyoruz. Yabancı turist gruplarına, bir ya da bir buçuk günde gezdirdiğimiz İstanbul için birbirinden farklı 90 günlük güzergâh yarattık. 1988 yılından bu yana İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz adı ve konsepti Fest TravelLa ait olan yaklaşık bin 200 adet Adım Adım İstanbul, Köşe Bucak İstanbul kültür gezisi ile yaklaşık 35 bin İstanbulluyu İstanbul ile buluşturduk. Bu alanda çok ciddi bir deney sahibi olduk. • Yanından sık sık geçtiği, baktığı halde göremediği nice değerli tarih ve sanat eseri ile tanışmayı dileyenlere; tarihi, coğrafyası, kültürü, efsaneleri ve gelenekleriyle belli başlı mekanları, semtleri, sokakları, camileri, kiliseleri, sinagogları, ayazmaları, çeşmeleri, türbeleri, hanları, hamamları, çarşıları, kuş evlerini, bitki örtüsünü, kuşları, böcekleri keşfetmek isteyenlere; tarih bilincini ve çevre duyarlılığını geliştirmeyi arzulayanlara; konunun uzmanı bilim adamı, tarihçi, mimar, edebiyatçı kişilerin rehberliğinde İstanbul ile tanıştırdık. • Tanıma sevgiyi getiriyor, sevgi ise sahiplenmeyi, yani doğal ve tarihsel mirası, çevreyi korumayı. • Ama ne yazık ki, 35 bin İstanbulluyu İstanbul ile tanıştırırken İstanbul milletvekilleri için yaptığımız özel bir tur dışında Kültür ve Turizm bakanlarından, Vilayetten, yerel yönetimlerden hiçbir temsilci bu gezilere katılmadı. İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün geçen yıl yayımlanan İstanbul Kültür / İstanbul Turizm adlı kitabında böylesi bir yaygın deneye yer verilmedi.
Şu anda fest travel' in açtığı yolda İstanbul gezisi yapan acentelerin ortaya çıkışı, İBİB ile bazı yerel yönetimlerin dar kapsamlı da olsa kent gezileri yapması oldukça sevindirici. • Bir diğer konu da bu çalışmalarda, kent gezilerinde, kültür ve sanat etkinliklerinde ÖTEKİ İSTANBUL’UN da katılımını sağlamak. • İstanbul'daki müzelerin, sarayların, kültürel mirasın algılanması ile birlikte her türlü kültür ve sanat etkinliğine öncelikle İstanbulluların ve sonra Türkiye'nin dört bir tarafından gelecek insanların geniş ölçüde katılımını esas alan yaklaşımlarla yeni yeni projeler üretmek zorundayız. AB gereği müze girişlerinde yerli/yabancı ayrımını kaldırarak daha düşük müze girişleri ile müze ve örenyerlerini gezmeyen yurttaşlarımızı daha büyük paralar ödemeye zorladık. AB hukuk çerçevelerine uygunluk güzel, ama bu alanda farklı, özendirici, teşvik edici öğeler bulunabilir. Her şeyden önce önemli olan kentlilerde yani İstanbullularda bir kültür bilinci, bir kentlilik bilinci, bir şehirli kimliği yaratmak ve bunu değişik katılım ve etkinliklerle geliştirmek gerekir.
Kültür Turizminin Nitelikleri • •Bu tür geziler arz açısından nadir ürünlerdendir. Birçok gezgin açısından olmazsa olmaz turlardır. Terör olayları, savaş, çok ağır politik tavır almalar gibi bazı konular dışında daha istikrarlı bir talebe sahiptir. • •Bu tür gezilere katılanların toplumsal statüsü ortalama turistlere göre daha yüksektir. • •Kültür gezilerine katılan gezginler daha eğitimli, daha meraklı, daha ilgili, daha özgür, acelesi olmayan, gittiği yerde daha fazla zaman ve para harcayabilen, kültürel ve sanatsal etkinliklere daha duyarlı, doğaya, çevreye, gidilen bölgenin kültürüne ve geleneklerine daha saygılı, yöre insanını tanımaya istekli, gruplar içinde seyahat edebilen kişilerdir. • •Özellikle Türkiye'de kültür turizminin alternatifiymiş gibi onun karşısına konan güneş-deniz-kum (GDK) turizmi daha farklı niteliklere sahiptir. Kıyı turizmi kültür turizminden ayrı, onun alternatifi olmayan ancak dolaylı olarak onu da etkileyen bir turizm türüdür. Ancak bu ürün daha bol bulunan bir turistik üründür. Bu ürün yoğun rekabet ile hele hele bazı siyasi takıntılarla her an kaybedilebilir. GDK turizminde pazar kaybetme riski oldukça yüksektir. GDK turizmi her an vazgeçilebilecek, değiştirilebilecek bir destinasyonu içerir. GDK turizmi kırılgan bir üründür. • •Kültür turizmi gelişmekte olan sanal ortamdan ve global sermaye hareketlerinden GDK turizmine göre daha az etkilenmektedir. • •Kültür turizmi turistik gelirlerin ülkesel düzeyde daha geniş alanları yayılmasında, bölge halklarının daha geniş oranda pay almasına ve bölgelerin kültür düzeylerinin yükselmesine yöneliktir. • •Kültür turizmi nisbi olarak çevreye, tarihsel ve kültürel mirasa karşı daha duyarlıdır.
Türk Kültürü • Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan farklı kılan, geçmişten beri değişerek devam eden, kendine özgü, sanatı, inançları, örf ve adetleri, anlayış ve davranışları ile onun kimliğini oluşturan yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Topluma bir kimlik kazandıran, dayanışma ve birlik duygusu verdiği toplumda düzeni de sağlayan maddi ve manevi değerlerin bütünüdür. • Türk kültürü de Türk milletinin hayat tarzını ifade eder. Tarihi süreç içerisinde farklı medeniyetlerle buluşan Türk kültürü, insanlık tarihinin en zengin kültürlerinden biri haline gelmiştir. • Türk kültür ve medeniyeti, Türklerin devlet kurduğu coğrafyanın etkisi ile “Bozkır Kültürü” olarak adlandırılmaktadır.
BAZI KULTUREL YERLER • Efes Harabeleri : Efes Harabelerine ilk girişte karşılaştığımız kalıntılar Vedius Gymnasium' a ait kalıntılardır. • Vedius Gymnasium: M.S. II. Yüzyılda Vedius Antonius adına zengin bir Efes' li tarafından yaptırılmıştır. Doğudaki avlusu, ortada yer alan tören salonu, soyunma odası ve hamamları ile dönemin özelliklerini karekterize eden sportif ve kültürel eğitimin yapıldığı görkemli bir yapıdır. • Stadyum : Vedius Gymnasium' dan sonra harabelere doğru sol tarafta stadyum vardır. Sportif tüm yarışların , oyunların, olimpiyat düzenlemelerinin araba yarışlarının yapıldığı stadyum döneminin sportif ve kültürel bütün ihtiyaçları karşılanmaktaydı. • Akropol : Stadyumun karşısında Akropol olarak kabul edilen tepede M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen bir yapı mevcuttur. Tepenin kuzey batısında ise M.Ö. 350 yıllarına ait bir tapınak bulunmaktadır. • Bizans Hamamları: Stadyumdan sonra Bizans hamamları ile karşılaşılır. • Çifte Kiliseleri (Konsül Kilisesi) : Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin Hıristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır. 431-438 yıllarında konsüllerin toplandıkları kilise 265x29.5 m. boyutlarında bir yapıdır. M.S. 11. yüzyılda Roma döneminde bir bazilikaya dönüşen yapı Meryem Ana' ya adanmış, burada yapılan 3. Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları alınmıştır. Kilise dünyada Hıristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birisi olması nedeniyle bugün bile büyük önem taşımaktadır. • M.S.7. yüzyılda kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece kiliselerin adı '' Çifte Kiliseler '' olarak tanınmıştır. Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımları ihtiva eder. Meryem ana adına sunulan ilk kilise olması nedeniyle kilise ve çevresi dini bir merkez durumundadır.
Liman Hamamları : İlk kez M.S. 2. Yüzyılda yapılan hamam, 4. yüzyılda İmparator Konstantinus döneminde onarım görmüş ve bazı değişiklikler yapılmıştır. • Arkadiane (Liman Caddesi) : Efes'teki harabeleri gezmek için hamamların karşısında bulunan ve limana kadar uzanan mermer döşeli bir caddeye çıkılır . • 11m. genişliğinde 530m. uzunluğunda olan bu görkemli caddenin sağında ve solunda yer alan mermer sütunlar bugün de ayaktadırlar. Kralların karşılandığı bir çok önemli gösterinin ve dini törenlerin yapıldığı bu cadde, aynı zamanda limana gelen giden tüm mal ve servetin aktığı yol olduğundan ''Liman Caddesi'' olarak anılır.
BAZI KULTUREL YERLER • Tiyatro : Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan tiyatro, oldukça sağlam kalmış ve bir süre öncesine kadar Efes Festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılabilmiştir. 25000 kişilik tiyatronun ilk kez Helenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bugüne gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanında yeniden inşasına başlandığı, İmparator Trianus M.S..98-117 döneminde tamamlandığı bilinmektedir. • Mermer Cadde: Efes'in güneydoğusunda bulunan Magnesia kapısından kuzeybatıda Koresos Kapısına kadar uzanan yaklaşık 400 m.lik mermer döşeli cadde M.S. 5. Yüzyılda yeniden yapılmıştır. • Celsus Kitaplığı: Ticari Agoranın yanında bulunan Celsus Kitaplığı M.S.135 yıllarında Asya Konsülü Julius Aguila tarafından Romalı Mimar Vitruoya' ya yaptırılmıştır. Arka duvardaki bir kapıdan Celsus'un mezarına geçilir. Celsus'un burada bulunan heykeli bugün İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadır. Roma mimari özelliklerini tümüyle yansıtan yapının ön cephesinin dekorasyonu, devrinin en güzel örnekleri arasında yer alır. Ön cephe kolonları arasında yer alan dört kadın heykeli ''Akıl'', ''Kader'', ''İlim'' ve ''Erdem'' öğelerini sembolize eder. Bu heykellerin orijinalleri bugün Viyana Müzesinde bulunmaktadır
BAZI KULTUEL YELER • Aşk Evi : Mermer caddeden yukarı çıkıldığında Kuretler Caddesi ile kesişen noktada Aşk Evi bulunur. M.S.1. yüzyıla tarihlenen bu ilginç ev, ana bir hol ve bu hole açılan birçok odadan oluşmaktadır. Aşk Evinde bulunan mozaik kız portreleri bu evde çalışan kızlara ait olduğu sanılmaktadır. Aşk Evinin duvarları içinde bugünün modern klima sistemine eşdeğer bir soğutma ve ısıtma sisteminin bulunması son derece ilginçtir. Burada şarap mahzenleri, dev ocaklar, hamamlar, havuzlar, yatak odaları, konferans salonları ile muhteşem bir kütüphanesi bulunduğu bilinmektedir. • Skolastika Hamamı : Efes'te yaşayan zengin Romalı bayan Skolastika tarafından yaptırıldığı anlaşılan hamam M.S.400 yıllarına tarihlenmektedir. Merkezi sistemle ısıtılan hamam mermer kullanımının ilginç bir örneğidir. • Hadrian Tapınağı : Kuretler Caddesinin en güzel yapılarından birisi de Hadrian Tapınağıdır. Bu tapınaktan geriye cephe alınlığı kalmıştır. • Tapınağın arşitravında tasvir edilen mitolojik sahnelerden en ilginci Efes'in kurucusu mitolojik kral Andoklos' un yaban domuzunu öldürüşü ile ilgili sahnedir. • Trajan Çeşmesi : Hadrian Tapınağını geçtikten sonra biraz ilerde solda Trajan Çeşmesi yer alır. Çeşmenin katlarını süsleyen heykeller Efes Müzesinde sergilenmektedir.
BAZI KULTUREL YERLER • Yamaç Evler : Celsus Kütüphanesinden Kuretler Caddesine dönüşte, sağ tarafta Bülbül Dağının yamaçlarında Efesli zenginlerin ikamet ettikleri belirtilen evler vardı. Yakın zamanda restore edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşan bu evler, geniş merdivenlerle caddeye dikey olarak açılmakta, duvarlarında fresk ve mozaiklerle süslü, mermer kaplamalar bulunmaktadır. • Domitian Tapınağı : Efes'te bir imparator adına yapılmış ilk tapınaktır. Devlet Agorasının hemen karşısında, kentin en güzel ve en merkezi yerindedir. Yalnız başı ve kolu ele geçen Domitian`in oldukça büyük ölçülerdeki kült heykeli bugün İzmir Arkeoloji Müzesinde, tapınağın giriş altarı ise Efes Müzesinde sergilenmektedir. • Belediye Sarayı (Prytaneion) : Efes`in kutsal mekanı sayılan meclis sarayının sağ tarafında Hestia sunağı bulunmaktadır. Bu sunakta sürekli olarak bir kutsal ateş yanardı. Prytaneion politik işlerin görüldüğü ayrıca önemli törenlerin şölenlerin ve kabullerin yapıldığı yerdi. İki Efes Artemis' ininde buruda bulunmuş olması Prytaneion' un dini açıdan da son derece önemli bir mekan olduğunu göstermektedir. • Odeon (Bouleuterion) : M.S.2. yüzyılda Efesli zenginlerden Publis Vedius Antonius tarafından yaptırılan Odeon`un zamanında üstü ahşap kaplamalıydı. • Artemis Tapınağı : Efeslilerin ilk yerleşimlerinin bu tapınağın olduğu yerde bulunduğu bilinmektedir. Daha sonra bir depremle tapınağın yıkılması üzerine Roma imparatoru yardımı ile Efesliler tapınağı yeniden ve daha gösterişli inşa ederler. Dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen Efes Artemis Tapınağının bu gün sadece temel kalıntıları bulunmaktadır.
MÜZE NEDİR VE MÜZELER • Kültürel ya da tarihsel değeri olan nesnelerin toplanarak sergilendiği yerlere müze adı verilir. Müzeler, toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yer altı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek amacıyla oluşturulmuş kurumlardır. Yüzyıllar boyunca toprak altında saklı kalmış tarihî eserlerin gün ışığına çıkarılarak sergilenmesi, toplumu oluşturan bireylerin geçmişi daha iyi tanımalarına olanak sağlar. • Ayrıca müzeler, toplumu aydınlatmak amacıyla insan soyunun gelişimi, doğa olaylarının oluşumu ve teknolojinin geçirdiği değişim gibi konularda araştırmalar yapan bilimsel merkezlerdir. • Müzenin Amacı • Müzeler, tarihin eski dönemlerinde yaşamış toplumları bilim ve sanat açısından inceleyerek, hem günümüzü hem de geleceği aydınlatmak amacını taşıyan kurumlardır. • Müzelerde bulunan nesnelerin anlam ve önemi müze içinde ve dışında yazılı ve sözlü olarak, ayrıca rehber eşliğinde yapılan gezilerle açıklanır. Böylece, ziyaretçilerin müzede yer alan eserler hakkında ayrıntılı bilgi edinmeleri sağlanır. Sergiledikleri geçmişe ait eserlerle, ülkelerin ulusal değerlerinin oluşmasına önemli katkılarda bulunan müzeler, aynı zamanda etkin katılım ve kalıcı öğrenmeyi sağlayan eğitim kurumlarıdır.
MÜZE TÜRLERİ • Müzeler bilim, sanat, folklor ve antika eşyalar gibi çeşitli konularda toplanmış eserleri bir arada sunabileceği gibi doğa tarihi, etnografya ve havacılık gibi sadece tek bir konuyu içeren eserleri de sergileyebilir. Müze türlerini şu şekilde sınıflara ayırabiliriz: • •Arkeoloji Müzeleri: • Arkeologların yaptıkları kazılar sonucunda ortaya çıkarılan buluntuların sergilendiği müzelerdir. • Örneğin; İzmir Arkeoloji Müzesi • •Etnografya Müzeleri: • Geçmiş uygarlıklara ait gelenek, görenek, giysi ve gündelik hayat ile ilgili çeşitli eserlerin sergilendiği müzelerdir. • Örneğin; Ankara Etnografya Müzesi • •Tarih Müzeleri: • Bir ülkenin, bir toplumun ya da bir kişinin tarihsel gelişimini, sistemli bir biçimde inceleyen ve açıklayan müzelerdir. Tarih müzeleri, yazılı ve görsel belgeleri bir araya getirerek hem ziyaretçilerin hem de araştırmacıların hizmetine sunmaktadır. • Örneğin; Selçuk-Efes Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi • •Güzel Sanatlar Müzeleri: • Resim, müzik ve heykel gibi güzel sanat dallarında ortaya konulan yapıtların sergilendiği müzelerdir. • Örneğin; İstanbul Arkeoloji Müzesi • •Açık Hava Müzeleri:
Tiyatro, arena, agora gibi kapalı bir mekânda sergilenmesi mümkün olmayan yapıtlar, açık hava müzelerinde sergilenmektedir. • Örneğin; TCDD Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi • •Bilim Müzeleri: • Bilim ve teknolojinin tarih boyunca geçirdiği değişim, bilim müzelerinde sergilenmektedir. • Örneğin; Atatürk Eğitim Müzesi • •Askerî Müzeler: • Çeşitli dönemlere ait askerî malzeme ve silâhların sergilendiği müzelerdir. • Örneğin; Ankara Kurtuluş Savaşı Müzesi (1. TBMM Binası) • •Özel Müzeler: • Kişi veya kuruluşlar tarafından, çeşitli konularda bir araya getirilmiş eserlerin yer aldığı müzelerdir. • Örneğin; Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi
TÜKİYEDE MÜZECİLİK • Müzedeki yapıtların saklanması, korunması ve sunulması için gerekli teknik bilgileri içeren bilimsel çalışma alanına müzecilik adı verilir. Müzecilik; müzenin kurulması, müzede yer alan eserlerin kimin tarafından ne zaman yapıldığının belirlenmesi, sınıflanması, gerekliyse onarılması ve ısı, nem gibi dış etkenlerden korunması gibi konularda faaliyet gösterir. • Ülkemizde müzecilik, 19. yy. ortalarında başladı. 1846 yılında, Sultan Abdülmecit'in emri ile, bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi'nde toplandı. Daha sonra1868 yılında, Ali Paşa'nın sadrazamlığı sırasında, bu kilise ve içerisindeki eserler "Müze-i Hümâyûn" adı altında ilk müze olarak açıldı. Bu dönemde Maarif Nezareti, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul'a gönderilmesi konusunda bir emir yayınladı. 1881 yılında, Osman Hamdi Bey müze müdürü olunca, gerçek anlamda müzecilik çalışmaları başladı. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen "Eski Eserler Kanunu"nu hazırladı. Yine bu dönemde, Anadolu'daki kazılar denetim altına alındı. • Müzecilik, özellikle Atatürk'ün ilgisiyle, Cumhuriyet Dönemi'nde büyük önem kazandı. Atatürk'ün emri ile, bir yandan yeni müzeler kurulurken bir yandan da bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edildi. Yine bu dönemde, müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıktı. 1945 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, bugün Anadolu'yu bir açık hava müzesi durumuna getiren önemli çalışmaların temelini attı. Ülkemizde son yıllarda, müzecilik alanında önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Müzelerde Uyulması Gereken Kurallar • Müzelerde sergilenen özgün ve eşine az rastlanır nitelikteki eserlerin, yangın, hırsızlık, nem, ısı, ışık ve toz gibi koşullardan zarar görmemesi için müze yönetimleri tarafından önlem alınması gerekir. Ayrıca, müzelerde yer alan tarihî eserlerin korunması için müzeyi gezen ziyaretçilerin de uymak zorunda olduğu bazı kurallar vardır. Bu kurallar şöyle özetlenebilir: • •Eserlere zarar vermemek ve hiçbir şekilde dokunmamak, • •Yaydığı zararlı ışınlarla tarihî eserlere zarar verebileceğinden dolayı, fotoğraf çekerken flâş kullanmamak, • •Müze içerisinde başkalarını rahatsız edecek şekilde yüksek sesle konuşmamak, • •Müze bir grup halinde ziyaret ediliyorsa gruptan ayrılmamak, • •Sergi salonu içerisinde herhangi bir şey yiyip-içmemek.
MÜZE ÇEŞİTLERİ NELERDİR • Müzelerden bazılarının ideal ve gerçekçi bir plâna göre yapıldığı tartışmalıdır. Bu açıdan bakıldığında, Anadolu’daki bazı müze binalarının çağdaş müzecilik anlayışına uygun olarak yapılmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kaldı ki, ekonomik nedenlerle bazı müzeler boş bulunan cami, medrese veya tekkelerde açılmıştır. Müzeler arasında bu konuda herhangi bir sınıflandırma da yapılmamıştır. • Müzeleri çeşitli alanlarda gruplandırmak mümkündür; cinsine, statüsüne, bağlı olduğu kuruma göre vb. Ancak en ideal gruplandırma, müzelerin içerdiği koleksiyonlara göre yapılabilir. Dünyadaki müzeler genellikle şu başlıklar altında gruplandırılmaktadır; • 1- Sanat Müzeleri • 2- Tarih Müzeleri • 3- Antropolojik Müzeler (Arkeoloji, Etnoloji, Folklor) • 4- Doğa Tarihi Müzeleri • 5- Bilim ve Endüstri Müzeleri • 6- Çeşitli uzmanlık dallarıyla ilgili müzeler (cam, tütün, şarap, sağlık,vb. gibi) • Başka bir sınıflandırmaya göre Türkiye’deki müzeler ve anıtlar biraz farklı başlıklarla gruplandırılmıştır. Buna göre Türkiye’deki müzeler şu ana başlıklarda toplanabilir:
Türkiyedeki müzeler 1- Tarih ve Sanat Müzeleri 2- Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri 3- Arkeoloji Müzeleri 4- Etnografya Müzeleri 5- Anıt Müzeler 6- Müze Evler 7- Devrim Müzeleri 8- Askerî Müzeler (bunlara Kurtuluş Savaşımızla ilgili müzeleri de eklemek uygun olur) 9- Özel Müzeler