1 / 235

NÜFUS COĞRAFYASI

NÜFUS COĞRAFYASI. Yrd. Doç. Dr. Taner KILIÇ. Nüfus ve Önemi. Siyasal Yönüyle Nüfus Nüfusun siyasal bir güç kaynağı olduğu düşüncesi eskilere dayanmaktadır. Geçmişte ve günümüzde geri kalmış bölge toplumlarında genç erkek çocuk sayısı güç kaynağı olarak görülmektedir.

deo
Download Presentation

NÜFUS COĞRAFYASI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. NÜFUS COĞRAFYASI Yrd. Doç. Dr. Taner KILIÇ

  2. Nüfus ve Önemi • Siyasal Yönüyle Nüfus • Nüfusun siyasal bir güç kaynağı olduğu düşüncesi eskilere dayanmaktadır. • Geçmişte ve günümüzde geri kalmış bölge toplumlarında genç erkek çocuk sayısı güç kaynağı olarak görülmektedir. • Geçmişte uluslar arası ilişkilerde nüfus, siyasal bir güç kaynağı olarak düşünülmüştür.

  3. Günümüzde de, ekonomik olarak gelişmiş ve teknolojik olarak ileri devletlerden fazla nüfuslu olanları, avantajlı bir konumdadır. • Uzun yıllardan beri Batı ülkelerinin izledikleri nüfus stratejileri (benimsedikleri nüfus politikası) şöyle özetlenebilir: • Geniş (büyük) ülke+Fazla nüfus= Güçlü Devlet

  4. Bu görüş esas önemini sanayi devrimi ile kazanmıştır. • Üretim artışının sürdürülebilmesi, birtakım teşvik edici faktörlerin devamlılığı ile olanaklıdır. • Bunlar; fazla işgücü, satın alma gücü yüksek pazarlar ve bol ucuz hammadde kolaylıkları olarak sıralanabilir.

  5. Batı ülkeleri, geçmişte fazla işgücü bulmakta pek zorluk çekmiyorlardı. Çünkü nüfusları hızlı artıyordu. • Ancak pazar bulmak ve ucuz hammadde sağlamak bakımından, mutlaka geri kalmış ülkeleri sömürgeleştirmeleri gerekiyordu. • Portekiz, İspanya İngiltere, Fransa, Hollanda başlıca sömürgeci ülkelerdir.

  6. Çarlık Rusya (SSCB, Rusya); Orta Asya, Batı Türkistan, Sibirya, Kafkas ülkeleri, Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerini işgal etti. • Almanya, giderek artan nüfusuna hayat sahaları bulmak amacıyla, nüfusu çok fakat arazisi küçük ülkelerin, çevreye genişleme hakkı vardır (Lebensraum) ütopyasının etkisinde kalarak I. ve II. Dünya savaşlarına sebebiyet vermiştir.

  7. Bütün bu yayılma ve genişleme hareketi şu köklü nedene dayanıyordu: Avrupa’da sanayi devriminden kaynaklanan hızlı nüfus artışı, artan nüfusa yeni hayat ve faaliyet alanları bulmak ve gelişen sanayilerin hammadde kaynaklarını güvence altında tutmak.

  8. Batılı ülkeler, XVI. Yüzyıl sonlarından, II. Dünya Savaşı sonuna kadar olan dönemde, dünya nüfusu ve kaynaklarının büyük bir kısmını yönetmiş ve kullanmışlardır. • Ancak zamanla gelişen ulusal bağımsızlık hareketleri, giderek bu siyasal ve ekonomik denetimi zayıflatmıştır. • Aynı zamanda batı ülkelerinde hızlı nüfus artışı yerini azalmaya bırakmıştır.

  9. Nüfuslarındaki bu olumsuz gelişme Batılı bilim adamlarını ve devlet yöneticilerini kaygılandırmaktadır. • Ulusların devamlılığı, refahı ve gücü açısından nüfusun azalması büyük bir tehlike olarak nitelendirilmiştir. • Bu görüşün temeli uygar ve üstün toplumlar başka bir ifade ile Avrupalıların nüfusunun azalmasının, dünyanın yönetiminin diğer milletlerin eline geçeceği kaygısına dayanır.

  10. Bu tür nedenlerden dolayı, nüfusu siyasal bir güç kaynağı kabul eden batılı devlet yöneticileri nüfus artışını teşvik eden politikalar izlemektedirler. • Almanya, Fransa, İtalya, Japonya, Rusya, ABD bu ülkelerin başında gelir. • Vergi indirimleri, aile ve çocuk tazminatları, doğum öncesi tazminatları, ev ve evlenme yardımı vb.

  11. ABD farklı bir siyaset izleyerek günümüzde beyin göçünü de teşvik etmektedir. • Batılı devletler çok nüfusluve kalkınmış ülkeleri kendilerine tehdit olarak görmektedirler (Çin). • AB; birlikten kuvvet doğar.

  12. Kuşkusuz ekonomisi geri bir ülkenin fazla nüfusu ulusal bir güç kaynağı değildir. • Çünkü geliri sınırlı bir ülkede fazla nüfus, sermaye birikimi ve sanayi amaçlı yatırımları azaltan, demografik amaçlı yatırımları teşvik eden temel bir sorundur. • Bu grup ülkelerde iç huzursuzluklar kaçınılmazdır. Çabuk etkilenir ve yönlendirilirler.

  13. Nüfus ve Devletin Gücü • Ülkelerin ekonomik ve stratejik gücü ile nüfus büyüklüğü arasında yakın bir ilgi vardır. Çünkü bir ülkenin doğal kaynakları zengin olsa bile, bu kaynakların potansiyel gücünü, öncelikle bir iç pazar ve belli sayıda bir nüfus kitlesinin varlığı harekete geçirebilir. • Savaş zamanında da verimli kaynaklarla desteklenen bir ordu önemli bir güç kaynağıdır.

  14. Barış zamanında da nüfus bilimsel faaliyetler, sanayi, ulaşım, tarım ve genel hizmetlerin yürütülmesi bakımından önemlidir. • İşgücünün sayıca fazla, ucuz ve prodüktif ve de idealist olması da ayrıca önemlidir. • Özellikle Japonya bu konuda önemli bir örnektir. 1868’de tahta çıkan MutsoHito ile Japonya Batı düşünce ve teknolojisini ülkesine getirmeyi başarmıştır.

  15. Bu döneme Meiji devri (Aydınlık yönetim dönemi) denilmektedir. • Japonya 1910-1945 yılları arasında Mançurya (Çin) ve Kore yarımadasını işgal etmiştir. • 1950-1980 yılları arasında düşük ücretler ile çalışan çalışkan Japon nüfusu dev bir güç merkezi durumuna gelmiştir.

  16. Ekonomik Yönüyle Nüfus • Araştırmacılar nüfus büyüklüğü-refah düzeyi ilişkisini optimal nüfus büyüklüğü ile açıklamaktadır. • Bu terim, bir ülkenin ekonomik kaynaklarının geçindirebileceği maksimum nüfus büyüklüğü veya ülkenin nüfus başına üretimin en fazla çoğaltabileceği limittir diye tanımlanmaktadır. • Ancak bu sınırı belirlemek için gerekli olan parametreler oldukça farklı, değişken ve sübjektiftir.

  17. Nüfus büyüklüğü-refah düzeyi ilişkisi üzerinde ülkenin büyüklüğü de kısmi bir rol oynayabilir. ABD, Rusya, Kanada, Avustralya, Çin, Brezilya, Hindistan gibi. • Ülkenin özel konumu, fiziki coğrafya özellikleri, yer altı kaynakları ve beşeri sermayesi de nüfus büyüklüğü ve refah düzeyi ilişkisini belirlemesi bakımından önemlidir.

  18. Nüfusun ekonomik yönüyle önemli bir sorun olarak kabul edilmesi, hızlı nüfus artışından oluşan istihdam sorunları, nüfus artışının ulusal geliri azaltması ve sefaleti teşvik etmesi, kalkınma hızını düşürmesi gibi sebeplerden dolayı nüfus artışı ile ilgili çeşitli görüşler ortaya çıkmıştır.

  19. Konfüçyüs • İlkçağ’da, Konfüçyüs’e göre nüfus artışı toplumların yaşam seviyelerini olumsuz etkileyecektir. • Nüfus aşırı artacak olursa ölümlerin artacağını savunmuştur. • Ekilebilir topraklarla nüfus arasında ideal bir orantı vardır.

  20. Aristo ve Plato • Onlara göre toplumların ekonomik yönden kendilerine yeterli olabilmeleri için belli bir nüfus büyüklüğüne sahip olmaları gerekmektedir. • Ancak bu düşünürler de aşırı nüfus artışına karşı çıkmışlardır. • O dönemde Yunanistan’ın küçük bir araziye sahipti. • Romalılar ise askeri alandaki yararını düşünerek nüfus artışını desteklemişlerdir.

  21. Thomas Robert Malthus (1766-1834) • Ekonomik teoriler arasında en tanınanı ve en çok tartışılanı Malthus teorisidir. • Malthus’un öne sürdüğü teori iki ilkeye dayanmaktaydı. 1- Herhangi bir kontrol olmazsa, nüfus, potansiyel olarak geometrik oranda (1,2,4,8,16 gibi) büyüyecek ve her 25 yılda iki misli artacaktır. 2- En uygun koşullar altında bile, araziden alınan üretim en çok aritmetik oranda (1,2,3,4,5) artacaktır.

  22. Malthus’a göre bu durumda kıtlık ortaya çıkacaktı. Bunun için nüfus kontrol altında tutulmalıydı. • Malthus savaşları, salgın hastalıkları ve kıtlıkları geçmişteki nüfus kontrol mekanizmaları olarak açıklıyordu. • Doğa yasalarından çıkan bu tür kontrollerden kaçınmak için gönüllü bazı ölçütlere uymak gerektiğini vurguluyordu.

  23. Koruyucu önlemler olarak evliliklerin geciktirilmesini ve doğum kontrollerini öneriyordu. • Sanayi devrimi yaygınlaştıkça Avrupa’da nüfus artış hızında düşme oldu ve Malthus’un fikirleri terk edildi. • Tarımda sağlanan teknolojik ve endüstriyel gelişmeler sonucunda da gıda üretiminde büyük artışlar oldu.

  24. Günümüzde Neo-Malthusian fikirleri benimseyen akademisyenlerin yayınladığı bir bildiri de (1993); • Yerkürenin toplumsal, ekonomik ve çevresel sorunlarının çözümünde nihai başarının, istikrarlı bir dünya nüfusuna kavuşmadan elde edilemeyeceğine inanıyoruz. Hedef çocuklarımızın yaşam süreleri boyunca sıfır nüfus artışı olmalıdır.

  25. Karl Marx (1818-1883) • Modern sosyalist ve komünist teorinin gelişmesinde büyük rolü olan Alman felsefeci Karl Marx nüfus artışı üzerine farklı bir bakış açısı getirmiştir. • Marx, nüfus artışının yoksulluk ve insanın çektiği sıkıntıların başlıca kaynağı olmadığı tersine potansiyel olarak bir üstünlük kazandırdığı şeklinde yorumlamıştır.

  26. Ona göre; yoksulluk sorununun suçlusu kapitalist sistemdeki kusurlardı. Emeğin kötüye kullanılması ve kaynakların (arazi, sermaye vb) eşitsiz dağılımı kapitalist toplumun sahip olduğu özelliklerdi. • Çözüm ise; bu kaynakları ve ekonomik üretimden elde edilen kazançları, halk arasında eşit paylaşımını amaçlayan sosyalizmi benimsemekti.

  27. Sosyalist bir toplumda; nüfus artışının, ekonomik malların üretimini daha da artıracağı ve böylece toplum üyelerine daha iyi bir yaşam standardı sağlayacağı sonucuna varıyordu.

  28. Ester Boserup • Tarım ekonomisi uzmanı Boserup 1965’te yayınladığı kitabında nüfus ile ilgili başka bir görüş ileri sürüyordu. • Nüfusta meydana gelecek herhangi bir artış tarımsal teknolojilerin gelişimini teşvik edecek ve böylece daha fazla gıda maddesi üretilecektir. • Ona göre “nüfus artışı tarımsal değişimin nedenidir, sonucu değil ve başlıca değişim de arazi kullanılışının yoğunlaşmasıdır”. • Nüfus artışı, böylece, tarımsal kalkınmanın meydana gelmesini mümkün kılmaktadır.

  29. Sosyal ve Ekonomik Yönleriyle Nüfus • Nüfus, sosyal (beşeri) yönüyle analiz edilirken nüfusun yaş ve cinsiyet yapısı, eğitim durumu, sağlık, iş durumu vb sorunlar incelenir. • Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısı, başlıca nüfus parametrelerinden (değişken) biridir. • Nüfusun yaş dilimlerine dağılışı başlıca iki şekilde yapılır: dar ve geniş aralıklı gruplandırma.

  30. Dar aralıklı gruplandırma; 0-4, 5-9, 10-14 şeklinde yapılan gruplandırmaya denir. • Geniş aralıklı gruplandırma ise; 0-14, 15-64 ve 65+ biçiminde yapılır. • Nüfusun yaş yapısı, kadın ve erkek nüfus dağılışı grupları biçiminde verilir. Her iki cinsi birden gösteren bu dağılışa, nüfusun cinsiyet yapısı denilmektedir.

  31. Elde edilen veriler nüfusun yaş ve cinsiyet piramidine dönüştürülür. • Nüfusun sosyal ve ekonomik niteliklerini tespit etmek, demografik yatırımları planlamak bakımından önemlidir.

  32. Özellikle çocuk nüfus ile yaşlı nüfus sayı ve oranlarının yüksek olması, bağımlı nüfus oranlarının da yüksek olmasına yol açar. • Kendileri çalışmayıp, o toplumdaki çalışanların üretimini tüketen nüfusa, bağımlı nüfus ve bu nüfus kitlesinin toplam nüfustaki payına ise, bağımlı nüfus oranı denir. • Bağımlı nüfus aşağıdaki gibi hesaplanır.

  33. Bağımlı Nüfus= 0-14 + 65 ve üstü x 100 15-64 • Türkiye B.N.= 19.4 + 4.4 x 100 = % 49.2 48.3 • Japonya B.N.= 17.1 + 28.1 = % 55.3 81.6

  34. Çalışma çağındaki nüfusu fazla, yani bağımlılık oranı düşük olan ülkeler, her zaman ekonomik açıdan sorunları çözümlenmiş ülkeler anlamına da gelmezler. • Çünkü, çalışma çağındaki nüfus, çalışıp üretme ve ekonomiye artı gelir sağlam yaşında nüfus olmakla birlikte, bunların hepsi çalışan nüfus değildir. • Bu nüfusun bir kısmı eğitimini sürdürürken, bir kısmı da işsizlik sorunu ile karşı karşıyadır.

  35. Bir nüfus kitlesinde bin nüfus başına doğumlar ve yine bin nüfus başına düşen ölümler arasındaki fark, doğal nüfus artış hızı diye tanımlanır. • Gelişmiş ve refah düzeyi yüksek ülkelerde doğal nüfus artış hızı düşük, gelişmekte olan ya da fakir ülkelerde ise, nüfus artış hızı yüksektir.

  36. Doğal nüfus artışının yüksek ya da düşük olmasında; sağlık koşulları, beslenme koşulları, gelenek ve görenekler, dini inanışlar, kadının çalışma yaşamına daha fazla katılması gibi faktörler etkili olmaktadır. • Nüfusun dağılışı, bir bölgedeki toplam nüfus sayısı ile nüfus-arazi arasındaki ilişkiyi ifade eder. Nüfus yoğunluğu 3 şekilde hesaplanır.

  37. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu • Aritmetik Yoğunluk= Toplam Nüfus Arazinin Alanı • Türkiye Ar. Nüf. Yoğ.= 72 561 312 = 89 814 578 769 604 (İz)= 94

  38. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu ile elde edilen veri genel bir veri özelliği taşımaktadır. • Nüfusun araziye eşit olarak dağıldığı varsayılmaktadır. • Örneğin ABD’de ANY 29’dur (2000 yılı). 275 milyon nüfusa sahip bu ülkede nüfusun % 75’i Atlas Okyanusu kıyısına yakın doğu eyaletlerinde yaşamaktadır.

  39. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu • Fizyolojik yoğunluk= Toplam Nüfus Tarım Arazisi Alanı • Türkiye Fiz. Nüf. Yoğ.= 72 561 312 = 275 263 504

  40. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu, kaç km²’lik veya hektarlık tarım alanının, kaç kişiyi beslediğini göstermesi bakımından önemlidir. • Tarım toprakları üzerindeki baskı her geçen gün artmaktadır.

  41. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu • Tarımsal Yoğunluk= Kırsal Nüfus Toplamı Tarım Arazisi Alanı • Türkiye Tar. Nüf. Yoğ.= 17 500 632 = 66 263 504 • Tarımsal Nüfus Yoğunluğu; 1 km²’lik veya 1 hk’lık tarım toprağının ne kadar bir kırsal nüfusu beslediğini ortaya koyması bakımından önemlidir.

  42. Nüfus Değişkenleri • Bir yerdeki nüfusun değişiminde etkili olan üç temel faktör vardır. Doğumlar, ölümler ve göç. • Doğurganlık: belli bir nüfus içinde meydana gelen canlı doğum sayısını ifade etmek için kullanılan terimdir. • Doğurganlığın farklı olmasına neden olan faktörler şunlardır: Eğitim düzeyi ve ailenin ekonomik durumu, evlilik yaşı ve oranı, şehirleşme kadının sosyal statüsü, nüfusun yaş ve cinsiyet durumu, dinin etkisi, bebek ve çocuk ölümleri, ülkelerin uyguladıkları nüfus politikaları, doğal afetler, salgın hastalıklar ve savaşlar etkilidir.

More Related