360 likes | 724 Views
BEŞERİ MÜNASEBETLER SITKI ASLANHAN. En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler ne de yıldızlar geceleri ışıldayan... En uzak mesafe iki kafa arasında ki mesafedir, Birbirini anlamayan.... Can YÜCEL.
E N D
BEŞERİ MÜNASEBETLER SITKI ASLANHAN
En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler ne de yıldızlar geceleri ışıldayan... En uzak mesafe iki kafa arasında ki mesafedir, Birbirini anlamayan.... Can YÜCEL
Genelde kendimizi ifade ederken; Ya saldırgan davranırız Ya savunmadayızdır Ya pasif ve de etkisizizdir Ya da girişken, etkili ve de sorun çözmeye yönelik davranırız
İlk üç davranış biçimi iletişimde kaos oluşturacaktır. Unutmayalım ki etkili davranma öğrenilebilir.
Kararlı olmalıyız. Tam olarak ne yapmak istediğimizi bilmemiz gerek ve kullandığımız kelimeler istediğimizle uyum içinde olmalı. • Dikkatimizi karşımızdaki kişiye yöneltmeliyiz. Biri ile konuşurkençevreyi gözden geçiriyorsanız etkili olamazsınız. • Ne istediğimizi, duygularımızı, dolambaçlı yolllara sapmadan net ve açık bir şekilde söylemeliyiz. Kızım sana söyledim gelinim sen anla stretejesinin anlaşılmazlık oluşturur. • Duygu, düşünce ve davranışlarımızda kararlı ve tutarlı olmalıyız. Bugün dediğimizi yarın inkar etmemeliyiz.
Sonuçları yorumlayabilmeli bunlarla ilgili konuşabilmeliyiz. Bir satranç tahtası düşünün, nasıl ki her bi taş hareketi diğer taşları ve oyunun bütünlüğünü etkileyecektir, hayatta tıpkı böyledir. • Karşımızdakinin fikrini almalı, aynı fikirde olup olmadığımızı test etmeliyiz. Başka fikirlere açık olmalıyız. Dediğim dedik anlayışına sahip olanlar etkili iletişimi öğrenmekten vazgeçsinler. • İletişimimizle ilgili geri bildirim vermeliyiz. Geri bildirim,her iletişim de hayati bir özellik taşır. Anladığınızı ve anlaşıldığınızı hissettiğinizde bunu karşı tarafa iletiniz.
Yaşam kalitenizi sıfırla yüz arasında bir ölçekte nasıl değerlendirirsiniz ?? • Şuan ki durumu ve bir yıl içinde ulaşmak istediğiniz noktayı(kariyer, aile, sosyal hayat, sağlık, Ruhsal ve kişisel gelişim vb.) değerlendirin. “ Elmaslar doğanın rahminde ham, işlenmemiş, kesilmemiş olarak çıkarlar” • Siz kimsiniz ? Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz
Hangi hayallerinizden hangi rüyalarınızdan vazgeçtiniz ?? • Bu hayallerin peşinden gitmenizi engelleyen şeyler neler ?? • Bu yüzden hangi bedelleri ödüyorsunuz ?? • Vazgeçmeseydiniz nasıl olurdu ?? • Fiziksel, duygusal ve zihinsel bedeninize nasıl bakıyorsunuz ?? “ Ben kendime çok iyi bakarım diyebilmeniz için neler yapmanız gerekir”
Hayata direnerek ve ona tepki vererek enerjinizi boşa harcadığınız alanları yazınız. • Hayatınız da neleri erteliyorsunuz ?? Geç kalmaktan ve zamanında yapmamaktan dolayı ödediğiniz bedeller neler ?? • Bu akşam ölecek olsam “ hiç pişmanlık duymam “ diyebilmek için hayatımızda neler olması lazım ?? “ yaşamayı bilmeyen ölmeyide bilmez” • Neden yaşıyorsunuz ? “ Ölümü danışman olarak kullanmak” yani yarın ölecek gibi yaşamak • Tek yapmanız gereken “ Bu benim vizyonuma hizmet ediyor mu??” • Tek cümleyle hayat vizyonum nedir ??
“Kendisiyle hesaplaşamayan insan” rahatsızlık duyar ve sürekli olarak “hesaplaşacak birilerini” arar. Bu davranış, içinde yaşayan rahatsızlığı başka birine aktararak rahatlama isteğinden kaynaklanır. Ama bu biçimde açıklanmadığı için, “biriyle uğraşır”, “bir şeyleri dert edinir”, “başkalarının dertlerini temsil eder”. Aslında “ derdi kendisidir” ve kendisiyle hesaplaşmakmakdan kaçmaktadır.
Karşılaştığı ve karşılacağı sorunları anlamaya, çözmeye yönelik bir kişilik gelişimi olamayan insan, çaresizlikle bunlardan kaçma, bunları unutma, kendine başka bir dünya bulma gereksiniminde olacaktır.
Artık kimse neyi niçin yaptığını bilmiyor, merak etmiyor, düşünmüyor. Önünden geçip giden hayat bandı başkaları tarafından doldurulup insanların önüne konuyor. İnsanlar da önlerinden geçen bu bantta ki kodlara göre seviniyor, üzülüyor, alkışlıyor, yuhalıyor, seviyor, nefret ediyor, umutlanıyor ya da kara tasalara bürünüyor. Çağımızın insanı ustalıklı bir biçimde “anestezi-duyarsızlık” işlemine girmiş, robotlaştırılmış durumda. Bütün yaşam, büyük fizyolog Pavlov’un “ şartlı refleks” kuralına göre yönlendirilmiş,biçimlendirilmiş. Kimse olaylardaki çelişkileri görmüyor, merak etmiyor, düşünmüyor. Düşünme sistemleri felce uğratılmış, beyin kabukları işlemez duruma getirilmiş, duygular ve hareketler kodlanmış
İnsanlar uzaktan kumanda ile çalıştırılır duruma getirilmiş. Şimdi kalkacaksın, işine gideceksin, işinden başkalarını hoşnut edeceksin, çıkarları olduklarının yüzüne güleceksin, çıkarı olamayanların yüzüne bakmayacaksın, hep “kimi geçiyorum” diye çevreni araştıracaksın,sonra süper markete gideceksin, gözünün iliştiği şeyleri alacaksın, kredi kartınla ödeyeceksin, eve geleceksin, televizyonu açıp yemek masasına oturacaksın, yemekten sonra kalkacaksın, elini ağzını yıkayacaksın, televizyonun karşısına oturacaksın, bakacaksın bakacaksın bakacak.. Oracıkta dalıp kendinden geçtiğini sonra anlayacaksın. Ama hiçbir zaman senden istenmeyen hiçbir şeyi yapmayacaksın. Düşünmeyeceksin, eleştirmeyeceksin, irdelemeyeceksin. Bunları sadece kendi çıkarların için yapıcaksın...
Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Çünkü bir çocuğun, bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır; 1- Nedensiz yere mutlu olmak 2- Her zaman meşgul olabilecek bir uğraş bulmak 3- Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak