350 likes | 538 Views
UNIT 9 F E A S T S. Yiyip içmek, bayram, ziyafet, davet. Feast : ziyafet , bayram, şölen, festival A feast is a large meal. A feast is a special meal. People prepare a feast to celebrate something. A feast is a large, special meal prepared for celebrating an important event.
E N D
UNIT 9 F E A S T S Yiyip içmek, bayram, ziyafet, davet
Feast: ziyafet , bayram, şölen, festival A feast is a large meal. A feast is a special meal. People prepare a feast to celebrate something. • A feast is a large, special meal prepared for celebrating an important event. • The festival of Sacrifice : • Sacrifice Feast : • Ramadan Feast : Kurban Bayramı Kurban Bayramı Ramazan Bayramı
Feast daysare special. • Are FEAST DAYS special? Yes, they are special. have a party (v) : parti vermek a family party : aile partisi family parties : aile partileri • Do you have family parties? “Aile partileri verir misiniz?” • When do you have family parties? Ne zaman aile partileri verirsiniz? • We have family parties ON SPECIAL OCCASIONS. “Özel durumlarda aile partileri veririz.”
mezun oluruz • We graduate: • WHEN we graduate: • We get married: • WHENwe get married: • We have something special: • WHENwe have something special: mezun olduğumuz zaman, mezun olduğumuzda • evleniriz evlendiğimiz zaman, evlendiğimizde • Özel bir şeye sahibiz. • Özel bir şeye sahip olduğumuz zaman
When do you have family parties? • Wehave family parties WHENwegraduate. WHENweget married. WHENwehave something special.
mezun olmak Mezuniyet Evli Evlenmek Evlenmek BAĞLANMAK yeni evli evlenme, nikah, düğün düğün (düğün şöleni) • Graduate (v) • graduATION (n) • married (adjective) • GET married (v) • To WED (v) • To WED (v) • Newly wed • Wedding (n) • Wedding FEAST
Topic (n) The topic of the dialogue Guess (v) EverONE = everyBODY Everyoneis happy. Everybodyis happy. Everybodyat home: Everyonein the class: :konu, mevzu : diyaloğun konusu : tahmin etmek “herkes” “Herkes mutludur.” “Herkes mutludur.” evdeki herkes sınıftaki herkes
Meanwhile Answer (v) (n) Response (n) Reply (v) (n) Busy x free Bride Groom : bu arada, bu esnada, aynı sırada, aynı esnada : cevaplamak, cevap : cevap, yanıt, tepki : cevaplamak : “meşgul x serbest” : gelin : damat
Excited: “Ahmetisexcited.” Exciting: “The film is exciting.” Suit (n) A blue suit A DARK blue Wedding dress Mum Dad Prepare (v) Preparation (n) heyecanlı Ahmetheyecanlıdır. heyecan verici Filmheyecanvericidir. : takım elbise : mavi bir elbise : koyu mavi bir elbise : gelinlik elbise, “gelinlik” = mother = father : hazırlamak :hazırlık, hazırlama
Final preparations Preparations for the party Place (n) Place (v) Around Around the world : son hazırlıklar : parti için hazırlıklar : yer : yerleştirmek : etrafında : dünyanın etrafında
bahse girmek, iddia etmek, bahse girerim ki, iddia ederim ki, • Bet (v) : • Ibet : • “Bahse girerim ki o hiç bir şey yapmıyor.” • “Gelmeyeceğine bahsegirerim.” • “Cevaplayabileceğine bahsegirerim.” Ibethe isN’T doing ANYTHING. Ibethe won’t come. Ibethe can answer it.
çift • çift • her zamanki gibi : telefon etmek : giymek • Couple • pair • Couple = pair • As usual • Phone • call • telephone • Ring • Wear (v)
DO or MAKE “expresses daily activities or jobs” • Do gardening : bahçeyle uğraşmak • Do shopping : alış veriş yapmak • Do dusting : toz almak • Do housework : ev işi yapmak • Do washing up : bulaşık yıkamak • Do a favour : iyilik yapmak • Do your best : elinden gelenin en iyisini yapmak • Do good : iyilik yapmak • Do harm : zarar vermek • Do duty : görevini yapmak • Do puzzle : bulmaca çözmek • Do dance : dans yapmak • Do research : araştırma yapmak • Do economics : ekonomi yapmak • Do experiment : deney yapmak • Do engineering : mühendislik yapmak • MAKE or DO “Make expresses an activity that creates something that you can touch” • Make a cake : kek yapmak • Make tea, coffee : çay, kahve yapmak • Make friends : dost edinmek • Make a phone call : telefon görüşmesi yapmak • Make sandcastle : kumdan kale yapmak • Make sandwiches : sandviç yapmak • Make pizza : pizza yapmak • Make dinner : akşam yemeği yapmak • Make decoration : dekorasyon yapmak • Make progress : ilerleme yapmak Make suggesstion: : teklif etmek • Make an effort : gayret etmek • Make mistake : yanlış yapmak • Make money : para kazanmak • Make a decision : karar vermek • Make a list : liste yapmak • Make fun : eğlendirmek
: saç yapmak : ütü yapmak : sor x cevapla : örnekteki GİBİ : burada x orada : parça : bir parça : bir parça kağıt : katlamak, kıvırmak : kağıdı katlayınız • Do hair • Do ironing • Ask X answer • AS in the example • Here X there • Piece • A piece • A piece OF paper • Fold (v) • Fold the paper
Do hair Do ironing Ask X answer AS in the example Here X there Piece A piece A piece OF paper Fold (v) Fold the paper : saç yapmak : ütü yapmak : sor x cevapla : örnekteki GİBİ : burada x orada : parça : bir parça : bir parça kağıt : katlamak, kıvırmak : kağıdı katlayınız
: seçmek : seçenek : onlardan biri : onlardan birini seçiniz : öğrencilerden biri : öğrencilerden ikisi • Choose (v) • Choice (n) • One of them • Choose one of them • One of the students • Two of the students
Oneof the studentsIS tall. • Twoof the studentsARE tall. “Öğrencilerden biri uzun boyludur.” “Öğrencilerden ikisi uzun boyludur.”
: şimdi, şu anda biraz, birkaç biraz su “sayılamayan isim” • At the moment = now • Some : • Some water : • Some bookS : “Bardakta BİRAZ suvardır.” “Masanın üstünde BİRKAÇ kitap(lar) vardır.” : biraz para “sayılamayan TEKİL” : birkaç çocuk “sayılabilen ÇOĞUL” birkaç kitap “sayılabilen isim” There is some water in the glass. There ARE some bookS on the table. Some money Some children
: boş : dolu : dökmek, boşaltmak : çöpü boşaltınız : açmak, yükseltmek : kısmak, azaltmak (ses) : denemek • Empty (adj) • Full (adj) • Empty (v) • Empty the wastebin • Turn up(v) • Turn down (n) • Try on
çok su “sayılamayan tekil” bir çok kitap “sayılabilen çoğul” • A lot of water: • A lot of bookS: “Çok suvar.” “Çok arabavar.” There is a lot of water. There ARE a lot of carS.
Need (v) • I need a pen. • I need you. • Present = gift • My favourite feast • During • During the lesson • During the feast • An important event • Important eventS • Three important eventS : • EventS in your life • Important events in your life • Three important events in your life • ihtiyaç duymak • “Bir kaleme ihtiyacım var.” • “sana ihtiyacım var” • hediye • en sevdiğim bayram, şölen, tören • boyunca • ders boyunca, ders esnasında, • bayram boyunca, • önemli bir olay • önemli olayLAR • üç önemli olay(lar) • yaşamınızdaki olaylar • yaşamınızdaki önemli olaylar • yaşamınızdaki üç önemli olay
: özel : özel bir şey : özel bir şey hazırlamak : Hazırlar mısınız? • Special • Something special • Prepare something special • DO youPREPARE? Do youprepare something special Özel bir şey hazırlar mısınız? • Do youprepare something special FOR THE FEASTS? “Bayramlar için özel bir şey hazırlar mısınız?”
: yemek tarifi : tatlı : bir Türk tatlısı • Recipe (n) • Dessert (n) • A Turkish dessert • A special Turkish dessert Özel bir Türk tatlısı • The recipe of a special Turkish dessert “Özel bir Türk tatlısının tarifi” • Expression : ifade, deyim
Sequence sıra, düzen • Expressions of sequence Sıralama ifadeleri, • Expressions of sequence: First, then, next, finally “birinci, sonra, onun peşine, sonunda, en son” • First, second, third, then, finally “Birinci, ikinci, üçüncü, sonra, en son”
: erimek : eklemek : kararmak, esmerleşmek : ‘e kadar, ‘e değin : içindekiler “malzemeler” : karıştır : on dakika karıştır • Melt(v) • Add (v) • Brown (v) • Until • ingredients • Stir (v) • Stir FOR ten minutes
Beforeyouserve: sen servis yapmadan önce “servis yapmadan önce” • BeforeservING: servis yapmadan önce • Before youcome sen gelmeden önce • BeforecomING gelmeden önce
Before youeat sen yemeden önce • Before eatING yemeden önce • Before weread the text, Biz metni okumadan önce • Before readING the text “Metni okumadan önce”
: “kesmek” : sıkıştırmak : soymak : salatalık, : maydanoz : HABER VERMEK, bildirmek : parça, metin, paragraf : aşağıdaki parça, aşağıdaki metin : düzen, sıra, sıralama : doğru sıralama • Chop(v) = cut • Squeeze (v) • Peel (v) • Cucumber • Parsley • Report (v) • Text • The text below • Order (n) • Correct order
Full of people • Full of flowers • Ancestor • ancestorS • wish (v) • Young people • Old people • The young • The old : insanlarla dolu : çiçeklerle dolu : ata, ced : atalar, büyükler : dilemek, arzu etmek : genç kişiler, gençler : yaşlı kişiler, yaşlılar : gençler, genç kişiler : yaşlılar, yaşlı kişiler
It is time TO LEAVE ayrılma zamanı, vakti It is time TO REST dinlenme vakti It is time TO SLEEP uyku vakti, yatma vakti Plenty bolluk, bereket TAKE CARE OF YOURSELF. “Kendinize iyi bakın, kendine iyi bak” Until = till ‘e kadar
: kaçgün : kaçkitap : kaççocuk : ne kadar su : ne kadar para : ne kadar bilgi • How many dayS : • How many bookS : • How many children : • How much water : • How much money : • How much information :
Name of the feast bayramın, festivalin adı • Why do people celebrate it? İnsanlar niçin onu kutluyor? • What do people do? İnsanlar ne yaparlar? • What preparations ne hazırlıklar, hangi hazırlıklar • What preparations DO people MAKE? İnsanlar hangi hazırlıkları yaparlar?