50 likes | 208 Views
DİLE GELSEDE Bir keskin rüzgar eser şimdi tepelerine, bir deli ırmak çağıldar, bir doğan kuşu geçer üzerinden soğuk suların. Doğanın yeşilliği gökle buluştuğu yerden oturup seyredilesi memleketim benim, selam olsun sana…
E N D
DİLE GELSEDE Bir keskin rüzgar eser şimdi tepelerine, bir deli ırmak çağıldar, bir doğan kuşu geçer üzerinden soğuk suların. Doğanın yeşilliği gökle buluştuğu yerden oturup seyredilesi memleketim benim, selam olsun sana… Ben büyürümde sen hep aynı; beni beklersin. Ne vakit toprağına bassam ayağımı anlarım yeniden doğuşumu… Bir uyanış türküsü yeniden beni atalarıma götürür. Ne zorlukla kazanılmış; Hititlerden Urartulara, Hz. Osman’dan Ruslara nelere göğüs gerdin sen. Senin var oluşun gibi yeniden doğarım, seninle her yeni güne çok yaşasaydı da güzel yurdumun güzel memleketimin suyundan içebilseydi kurtardığı gibi yüce Atamda!
Gözlerimi kapatıyorum, Kemah’a giriyorum şimdi. Sultan Melik’i geçtim, caminin avlusuna avuçlarımı dayayıp su içiyorum kana kana. Büyüklerimin sesleri geliyor, çay şekerleri karıştırılıyor besbelli, yanında ne de güzel gider Erzincan’ın sıkmada tulum peyniri. Kokusu burnumda yemyeşil. Elmalarım, cevizlerim… Kemah’ıma hoş geldin diyor bir ses, bu dedem olmalı. Sıcak sohbetlerin yanına mis kokulu ekmeklerimizi de aldık mı alışveriş tamamlanıyor. Anneannemin kardeşinin evine kahvaltıya geçiliyor ardından. Tereyağı bahçeden tütüyor burnuma, hemen sofraya koşmalı… O güler yüzler karşılıyor bizleri, biraz üşümüştük ya sımsıcak oluyor içimiz. Bahçesinde kağıt kalem günlüğüme yazdığım günler geliyor aklıma, sanki oradayım.
Sonra ezan okunuyor, içime işliyor, kendimi evimde hissediyorum tekrar. Cuma namazı olmalı, dualar okunuyor, ne çok özeniyorum bir an önce büyüyüp anneannemle namaz kılmaya. Öğlede geçtikten sonra köye yolculuk başlıyor. Dik yamaçlardan, virajlardan geçiliyor. Fırat bıraktığım gibi gürül gürül çok şükür diyorum, hiç bozulmasın kirlenmesin diye dualarla. Bir çoban yanında kuzucukları tepelerden iniyor, ne de dost burada köpekler babalık ediyor yavrularına diye geçiriyorum içimden. Bir eşek geçiyor derken, “Tamam” diyorum yaklaştık Doğanbeylime…
Bir nine, elinde azığı, derenin yanına iniyor bastonuyla, köşeyi de döndük mü dayanamıyorum. Atlıyorum minibüsten. Koşarak babaannemin evine gidiyorum. Yumuşacık kollarına atlıyorum yolculuğumuzu anlatmak için. Güzel bir tatil başlıyor böylece. Hem dinlenip hem eğlenebildiğim memleketim benim. Hala yedi yaşındaydım gözlerimi açana dek. Dünya dönüyor biz büyüyoruz ama, biliyorum ne vakit kucaklasam toprağımı; ben yeniden doğuyorum. Dile gelse de konuşsa, soğuk sulara akarken kayalar çarpma sesi ve tepelerin sevimliliği, bir kuş cıvıltısıyla coşarken insanıyla bir olup dağlardan yankılansa…
Dile gelsede bizim yerimize anlatabilse ne çok sevildiğini benim güzel Kemah’ım! Nevran Sultan Şişli