180 likes | 382 Views
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR. Metin ve Sunum. Geçiş için tıklayınız. vahdet nafiz aksu. Sesli izleyiniz. Adına Erzurum Demişiz. Milli mücadele bütün milletin ortak eseridir. Her şehrimizde bütün cihana örnek teşkil edecek kahramanlık destanları yazılmıştır.
E N D
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR Metin ve Sunum Geçiş için tıklayınız vahdet nafiz aksu Sesli izleyiniz
Milli mücadele bütün milletin ortak eseridir. Her şehrimizde bütün cihana örnek teşkil edecek kahramanlık destanları yazılmıştır. Mücadelenin özellikle başlangıç döneminde Samsun, Trabzon, Erzurum, Sivas ve Ankara ön plana çıkan vilayetlerdir. Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’ta da tarihimize altın harflerle yazılmış kahramanlık öyküleri bulunuyor. Tarih kanla yazılır, şehirler vatan uğuruna “yar koynuna girercesine kara toprağa giren” şehitlerle taçlanır. Sonra vatanın vefalı, kadirşinas evlatları feraha çıkılan günlerde kahraman kişi ve şehirleri madalyalarla, unvanlarla onurlandırırlar. Şahadet şerbeti içen aslanlar cennetin en ala köşklerinde ödüllerin en büyüğüne zaten ulaşmışlardır. Amma yine de fatihalar ve şükranlarla anılmak elbette onların da hakkıdır. KAHRAMAN ŞEHİRLERİONURLANDIRMAK, ASİL MİLLETLERE ÖZGÜ BİR VASIFTIR
Kadirşinas vatan evlatları, işgal yıllarında şehirlerini savunma konusunda gerçekten büyük kahramanlıklar gösteren bazı şehirleri unutmadılar. Onlara bu gün gururla taşıdıkları unvanları layık gördüler. Antep’e kanunla GAZİLİK unvanı verildi, Urfa’ya ŞANLI sıfatı uygun görüldü, Maraş iline KAHRAMANLIK nişanı ihsan edildi. Hepsinin hakkıdır, helal olsun. Bir kıskançlık içinde değiliz. Ama ne zaman bu şehirlerin adı geçse, fakr u zaruret içinde yaşayan kahraman insanların şehri geliyor aklıma. Yani Erzurum... Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna Erzurum kadar doğrudan tesir eden başka bir il olmadığına tarih ve tarihi şahsiyetler tanıklık ediyor. Buna rağmen söz konusu illere TBMM kararı kahramanlık payeleri verilirken Erzurum neden hiç hatıra gelmemiş, doğrusu hep merak etmişimdir. . ANTEP GAZİ, URFA ŞANLI, MARAŞ KAHRAMAN… ERZURUM SADE BİR VAKAR İÇİNDE
Gelin birlikte unvanlı şehirlerin unvan almalarına gerekçe teşkil eden mücadelelerine bir göz atalım ve sonra “unvanı esirgenen şehrin” istiklal mücadelesindeki hayati rolünü hatırlamaya çalışalım: İngilizler, Mondros Mütarekesinin 7. maddesine dayanarak 15 Ocak 1919da Antep’i işgal ettiler. Ardından Fransızlar 29 Ekim 1919´da Kilis´i, 5 Kasım 1919´da Antep´i işgal etti. 1920 yılının başında ünlü Antep Savunması başladı. 1 Nisan 1920´de başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdükten sonra açlık yüzünden sona erdi. Savunma süresince Fransızlar şehre 70.000 mermi atmış, 6.000 Antepli şehit olmuştu. Bu olağanüstü savunma sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında Antep´e "Gazi" unvanını verdi. . GÜZEL YURDUMUZUN GAZİ ŞEHRİ; GAZİANTEP…
Diyarbakır'da bulunan 13. Kolordudan silah, cephane yardımı, subay ve küçük birlik desteği ile Urfa Bölgesi Kuvayı Milliye Komutanı Yüzbaşı Ali Saib Beyin komutasında kenetlenen Urfa halkının, 9 Şubat 1920de Fransız kuvvetlerine karşı başlattığı harekât, iki ayı aşkın sürmüştü. 23 Nisan 1920 de kurulan Ankara’daki Büyük Millet Meclisine Urfa’nın kurtuluşu müjdesi ertesi günü 24 Nisan 1920de ulaşmıştı. Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşının, Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa ili adının "Şanlıurfa" olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi TBMM tarafından 12.6.1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaştı. . URFA'YA "ŞANLI" ÜNVANININ VERİLMESİ:
Maraşlılar haklı bir övünçle şehirlerini bu şekilde tarif ederler. Parlak kahramanlık destanları yazan bir şehrin haklı övüncüdür bu. Maraş’ta, Sütçü İmam’ın önderliğini yaptığı mücadeleye tüm Maraş halkı katıldı. Maraş’ta tutunamayan düşman şehri terk etmek zorunda kaldı (12 Şubat 1920). 5 Nisan 1925 tarihinde toplanan TBMM, Maraş halkının Kurtuluş Savaşında gösterdiği yüreklilikten dolayı kente İstiklal Madalyası verilmesini kararlaştırmıştı. Atatürk’ün imzasını taşıyan Madalya Beratı K.Maraş Belediyesinde muhafaza edilmektedir. Maraş adı TBMM kararı ile 1973’te Kahramanmaraş olarak değiştirildi. MADALYASI PARLAYAN ŞEHİR: KAHRAMANMARAŞ
PEKİ, YA ERZURUM? Sırf Milli Kongrenin burada toplanmış olması bile Erzurum’u Milli Mücadele’nin lider ve önder şehri yapmaya yetiyor. Kaldı ki, Erzurum dahaistiklal mücadelesi başlamadanönce, Moskof artığı çeteler ve Ermeni eşkıyası karşısında ciddi bir zafer kazanmış, Kazım Karabekir Paşa komutasında düzenli bir ordunun bulunduğu özgür bir il haline gelmiştir. Erzurum, daha Milli Kongre süreci başlamadan ilk direnişin verildiği şehir olmak sıfatıyla “unvan” kazanmayı hak etmiş bir şehirdi. Erzurum’un 23 Temmuz 1919 tarihinde kurtarılmamış bir şehir olduğunu bir an için düşünelim.
KURUCU,KURTARICI,KORUCU ŞEHİR… O zaman burada bir kongrenin toplanması mümkün olamazdı. Böyle bir durum Mustafa Kemal’in “sine-i millete” dönmesinin mümkün olmaması demekti. İstifasını müteakip “seçimle geldiği bir görev “ alamaması, yani milli mücadeleye lider olamaması demekti. Erzurum hem milli mücadele için ve hem de onun lider kadrosu için “ana rahmi” hükmünde emin bir mayalanma mekânı ve ayağa kalkış ortamıdır. Milli Mücadelenin bir diğer kritik noktası da, Karabekir Paşa’nın o meşhur “ ben ve kolordum emrinizdeyiz” sözüyle ortaya koyduğu kesin tavırdır.
ÇOK HAYATİ “İLKLER” VE Başka tarihi ve hayati ilkler de var… Mustafa Kemal’in kongre üyeliğine kabulü, Erzurum nüfusuna kaydedilmesi, ilk kez Erzurum’dan Milletvekili seçilmesi, ilk sivil inisiyatifin Erzurum’da teşekkül etmesi… Kurtuluş savaşı liderinin ilk kez bir sivil liderliğe layık görülüşü… Bütün bunlar, yeni Devletimizin temel atma faaliyetleridir. Çok kesin olarak söyleyebiliriz ki: Erzurum olmasa idi, Erzurum’da olanlar o şekilde olmasaydı, Erzurumlunun kahramanca ayağa kalkışı olmasaydı, Milli Mücadele de olmazdı, Cumhuriyette… Nitekim Başta Mustafa Kemal olmak üzere, İstiklal Harbinin bütün önder isimleri bu gerçeği çok net olarak ifade etmişlerdir. “İLKELERİN” ŞEHRİ.. “ TARİH BU KONGREMİZİ ŞÜPHESİZ ENDER VE BÜYÜK BİR ESER OLARAK KAYDEDECEKTİR”
Burdur Milletvekili İsmail SUPHİ Bey, Ocak 1921’de ALBAYRAK gazetesinde yayınladığı bir yazıda şöyle diyor: “ Erzurumlular, Siz, dünyanın en gaddar haksızlıklarına uğramış, dalları kırılmış, gövdesi yaralanmış TÜRK AĞACI’NIN özüsünüz. BÜTÜN ANADOLUYU kurtardınız… Fakat vazifeniz bitmedi. Sizin vazifeniz, çalışmakta, yürümekte, Türkiye’ye örnek olmaktır…” Evet, gerçekten Erzurumlu Türk Ağacının özü… Ama ifade bu haliyle eksik… Erzurum sadece Türk ağacının özü değil, Efenin muhteşem tabiriyle İslam mülkünün de kilidi… TÜRK AĞACININ ÖZÜ : ERZURUM TÜRK AĞACININ ÖZÜ : ERZURUM Burdur Milletvekili İsmail SUPHİ Bey, Ocak 1921’de ALBAYRAK gazetesinde yayınladığı bir yazı da aynen şöyle diyor: “ Erzurumlular, Siz, dünyanın en gaddar haksızlıklarına uğramış, dalları kırılmış, gövdesi yaralanmış TÜRK AĞACI’NIN özüsünüz. BÜTÜN ANADOLUYU kurtardınız… Fakat vazifeniz bitmedi. Sizin vazifeniz, çalışmakta, yürümekte, Türkiye’ye örnek olmaktır…” Evet, gerçekten Erzurumlu Türk Ağacının özü… Ama ifade bu haliyle eksik… Erzurum sadece Türk ağacının özü değil, Efenin muhteşem tabiriyle İslam mülkünün de kilidi… BÜTÜN ANADOLUYU “ TÜRK AĞACININ ÖZÜ OLAN ERZURUM…” KURTARDI… BÜTÜN ANADOLUYU “ TÜRK AĞACININ ÖZÜ OLAN ERZURUM…” KURTARDI…
VATANDAN ALACAKLI ŞEHİR... Bu gün, Türk kamuoyu ve eliti nasıl değerlendiriyor bu şehri… Ayrıca üzerinde durulmaya değer bir konu… Dünün Türkiye’sinin, seçkininin, askeri, mülki ve idari kadrolarının Erzurum’a bakışı son derece olumlu, hürmetli ve candan idi… Söz buraya gelmişken, İ.Habip Sevük beyin “Yurttan Yazılar” kitabından bir küçük alıntı yapmadan geçemeyeceğim. Birçoğunuzun malumudur SEVÜK, Erzurum izlenimlerini anlatırken şöyle diyor: “Bir cümbüş yerinde değil bir serhat beldesindeyiz, şark tarafından ne vakit bir harp patlarsa devlet hemen bağırırdı: “ Aman Kahraman Erzurum”.
DEVLET, KAHRAMANINI UNUTMAMALI… Âmâna zamana lüzum yok; mademki kahramandır, balını yapan arı gibi o da kahramanlığını yapacak. Kahraman her harpte yapacağını yaptı ve devlet her harp bitince kahramanını unuttu. Kan akıtmak, Erzurum en önde; imar etmek, Erzurum çok uzakta. Vatana olan borcun hiçbir vakit sonu olmaz; fakat bu serhat beldesi vatana borcundan ziyade vatandan alacaklıdır…” O yıllarda Erzurum’un hakkını teslimde sadece aydınlar ve millet titiz değildi. Önemli devlet yöneticileri de olumlu kanaatlerini açıkça ifade ediyorlardı.
“ İSTİKLAL VE ŞEREF DUYGUSUNU, İLK ÖNCE ERZURUMLULAR TATMIŞTIR.” Mustafa Kemal’in: “ Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir” sözünü bilmeyenimiz var mı? Gazi’nin buna benzer daha nice güzel ve kadirşinas ifadeleri var, malumunuz olduğu için tekrarlamıyorum. Ama diğer erkânın bazı sözlerine yer vereceğim: “ Erzurum Kongresi, kendisinden sonraki bütün mücadele aşamalarının gelişmesinde hiçbir çelişkiye düşmeksizin mütemadi bir tekâmülün öncüsü olmuştur. Erzurum kongresi, uzak görüşlü, sağlam temelli, mükemmel bir eser ve Milli Mücadelenin tarihte öğünebileceğimiz büyük bir abidesidir” ( İsmet İnönü)
GÜNEŞ ERZURUM’DAN DOĞDU ( Bu günümüzü yaratan güneşin doğuşu Erzurum’da, yükselişi Sivas’ta ortaya çıkarak bütün milleti aydınlatmıştır.” ( Yunus Nadi) “ İlk Milli Hükümet çekirdeği Erzurum’da doğmuş ve burada hız almıştır. Milli bir hükümet kararı veren Kongreyi her türlü tehlikelerden koruyabilen bir ana kucağı Erzurum olmuştur.” ( Kazım Karabekir) “ M.Kemal Paşa ile Hüseyin Rauf Beyin Erzurum Kongresine murahhas sıfatı ile katılmaları pek yerinde olmuştu.Eğer katılmamış olsalardı,Kongrenin verdiği kararlar mevzii ve mahalli kalmasından hakkıyla şüphe olunabilirdi.” Ali Fuat Cebesoy)
“HERŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR” Mustafa Kemal Paşa, 20 Nisan 1920 günü TBMM’de yaptığı konuşmada Erzurum Kongresinden bahsederken şöyle diyor; “- Efendiler! Hepinizin bildiği gibi, Temmuz 1919 tarihinde Erzurum'da Doğu Anadolu illerini kapsayan bir Milli kongre toplandı. Bu milli kongrenin koyduğu şartlar, sanırım bilinmektedir… Fakat şimdiye kadar yaptıklarımıza bir başlangıç sayıldığı için sizlere hatırlatmak üzere önemli noktaları yeniden okuyacağım.” Bu konuşmada altı çizilmesi gereken cümle sanırım şurasıdır: “şimdiye kadar yaptıklarımıza bir başlangıç sayıldığı için.” Evet, bütün istiklal mücadelesi süresince, hatta büyük zafere kadar olan süreçte ne yapılmışsa hepsinin başlangıcı Erzurum Kongresidir.
MİLLİ KONGRE, KARARLARI VE DAHA SONRAKİ ETKİLERİYLE HER ŞEYİN BAŞLANGIÇ NOKTASIDIR. ”UNVANLI”ŞEHİRLERİN BAŞARILARI ÇOK ÖNEMLİ OLMAKLA BİRLİKTE, ERZURUM’A NAZARAN MEVZİİ VE MAHALLİ MAHİYET TAŞIMAKTADIR. Daha sözün başında, ŞANLI, GAZİ, KAHRAMAN unvanı verilen güzide illerimize bir kıskançlık duymadığımızı belirtmiştik. Bu illere verilen unvanlar bir hakkın teslimidir ve isabetlidir. Milli tarihe şanlı direnişlerle, üstün kahramanlıklarla geçen şehirlerin bu şekilde taçlandırılmış olması ne kadar güzel ve anlamlı bir davranıştır. Unvan verilen her üç ilimizin şanlı direnişleri elbette milli mücadele kadrolarına, ordumuza ve milletimize büyük moral verdi. Genel kurutuluş umudunu kamçıladı. Ancak şunu da belirtmemiz lazım ki, her üç ilimizin başarıları nihayetinde mevzii ve mahalli başarılardı. Erzurum’un kurtuluşu ve sonrasında toplanan Milli Kongrenin kararları ise, bizzat kurtuluş önderlerinin tespit ve teslim ettiği gibi yerel değil genel sonuçlar doğurmuştur. Yani Erzurum “ her şeyin başladığı yerdir” , “Bu günümüzü yaratan güneşin doğuşu Erzurum’da, yükselişi Sivas’ta ortaya çıkarak bütün milleti aydınlatmıştır…” Bu açık gerçek, söz ve beyanlarla yeterince takdir edilmiştir, ama fiilen bir ihmal ve mesafeli duruş söz konusudur. Erzurum ve Sivas, Milli mücadeledeki rollerine mütenasip bir şekilde kadirşinaslığa muhatap olmamışlardır. Bu hususta Erzurum’u TBMM’de temsil eden milletvekillerinin bu güne kadar bir teşebbüsleri olmuş mudur? Doğrusu bilmiyorum. Erzurum zemininde bu husus kuşkusuz tartışılmıştır. Tartışmadan öte bir çaba gösterilmiş midir? O konuda da bir malumata sahip değilim. Belki böyle bir şeyi aklına getirmeyen Devlet erkânı da, Erzurumlu siyaset adamları da “ malumu ilam gerekmez” rahatlığı ve tenezzül etmeme tavrı içinde olmuşlardır. Kahramanlık yasaya, nişana, madalyaya sığmayacak kadar yüce bir payedir. Erzurum bütün bu unvan ve sıfatların üstündedir. Erzurumlu vatandan alacak tahsil etmeye tenezzül etmez. Ama illere TBMM kararıyla UNVANLAR verilirken, doğrusu hatırlansa iyi olurdu diye düşünüyorum. Bu kadar fedakârlığın bir küçük kadirşinaslık jestiyle ödüllendirilmemiş olmasına üzülüyorum.
SEVGİLİ HEMŞERİLERİM, BU SUNUMU HEM ELEKTRONİK POSTA VE HEM DE NORMAL POSTA İLE SAYIN BAŞBAKAN VE DİĞER HÜKÜMET VE SİYASET ERKANINA ULAŞTIRMIŞ BULUNUYORUM. BAZILARINIZIN BİLDİĞİ GİBİ, BURADA ÖZETLEDİĞİM HUSUSLARI HEM PALANDÖKEN GAZETESİNDE, HEM DE NET ORTAMINDA SÜREKLİ YAZIYORUM. AYRICA ERZURUM’UN MAKRO KALKINMA STRATEJİLERİ VE KALKINMA HEDEFLERİ KONUSUNDAKİ ÖNERİLERİMİ BİR KİTAP HALİNDE HEMŞEHRİLERİMİN İSTİFADESİNE SUNMUŞTUM. ŞİMDİ SİZ DEĞERLİ KARDEŞLERİMDEN BİR İSTİRHAMIM OLACAK. LÜTFEN BU SUNUYU, MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ÇOK SAYIDA HEMŞEHRİMİZE ULAŞTIRALIM.BİR MAİL ZİNCİRİ OLUŞTURALIM.HEM VATAN İÇİN GEÇMİŞTE VE BU GÜN NE İFADE ETTİĞİMİZİ TEKRAR HATIRLAYALIM, HEM DE BİR LOBİ MEYDANA GETİREREK SORUNLARIMIZI YÜKSEK SESLE BIKMADAN USANMADAN TEKRAR TEKRAR İFADE EDELİM. MEVLA GÖRELİMNEYLER,NEYLERSE GÜZEL EYLER… VAHDET NAFİZ AKSU Vahdet_nafiz_aksu@yahoo.com