1.77k likes | 2.1k Views
AİLE EĞİTİMİ NEDİR?. Aile eğitimi, işitme engelli çocuğun sözel dil gelişiminin istenen düzeyde olabilmesi için yapılan eğitim faaliyetlerinin öğretmen–ebeveyn-çocuk üçgeninde gerçekleşerek aile ile çocuğun iletişim kurma yöntemlerinin öğretilmesi sürecidir.
E N D
Aile eğitimi, işitme engelli çocuğun sözel dil gelişiminin istenen düzeyde olabilmesi için yapılan eğitim faaliyetlerinin öğretmen–ebeveyn-çocuk üçgeninde gerçekleşerek aile ile çocuğun iletişim kurma yöntemlerinin öğretilmesi sürecidir. Aile eğitimi çocuğun işitme kaybı tanısının konulması ile başlamaktadır.
ŞOK: Anne-baba inançsızlık ve çaresizlik duyguları içinde olayı bir türlü kabul edemez. Özellikle anne ağlama krizleri içinde gerçek bir trajedi yaşar.
RED: Bazı anne-babalar çocuklarındaki bu farklılığı ve yetersizliği kabul etmeyerek uzmandan uzmana dolaşır. Çareler arayarak çocuklarının iyi olacağı umudunu taşırlar. Bir korunma biçimi olan red, bilinmeyen korkusundan ve çocuğun gelecekte neler yapabileceğinin belirsizliğinden kaynaklanmaktadır.
YAS VE DEPRESYON: Yaşanması gereken bu tepki gerçeğin farkına varmaya doğru bir gidiş oluşturur. Ancak aşırı yas, üzüntü ve depresyon bazı ailelerde hayat boyu sürebilir. Böylece aileler engelleyebilecekleri bir olayı engelleyememekten dolayı kendilerini yetersiz ve zayıf bularak kızgınlık duygusu yaşarlar.
KARŞIT DUYGULAR YAŞAMA : Sevgi ve kızgınlık duygularının bir arada yaşanmasıdır. Genelde suçluluk duygusu da bunlara eşlik eder. Aileler bu duygu ile ya kendilerini özürlü çocuklarına tam olarak adarlar ya da reddederler. Özürlü çocuk gerçeğini kabul etmeyerek ondan yapabileceğinin fazlasını isterler ya da çocuğun gelişebileceğini ümitsiz kabul edip her türlü eğitim ve tedavi programlarını reddederler. Sadece çocuğun fiziki ihtiyaçlarını karşılayıp, duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelirler
SUÇLULUK: Aileler şu ya da bu şekilde çocuğun özrüne neden olduklarını ve geçmişteki hataları için cezalandırıldıklarını düşünürler. Gerçekçi olmaksızın sadece bu bize niye oldu diye yakınırlar. Bu duyguyu yaşamakta doğal ve gerekli bir tepki sayılabilir.
KIZGINLIK: Bu duygu özürlü çocuğun durumunu kabul etmeye doğru giden çok önemli bir aşamayı oluşturur. Aile “niye bana oldu ?”, “neden bizim başımıza geldi. ?” sorularına cevap aramaktadır. Ayrıca kızgınlık duygularını uzmanlara terapistlere öğretmenlere yansıtarak onları suçlamaya başlar. Ayrıca anne-babanın birbirini suçlaması ve bunun sonucu evlilik ve aile ilişkilerinin zedelenmesi bu basamakta karşılaşılan sorunlar arasındadır
UTANMA-SIKILMA: Aileler çocukları ile özdeşleştikleri ve onları kendilerinin bir uzantısı olarak gördükleri için çocuklarındaki özrü kendilerinin bir özrü olarak algılamaktadırlar. Bu nedenle bazı anne-babalar, çocukla birlikte dışarıya çıkmak istemezler, çoğunlukla eve kapanmayı tercih ederler.
UZLAŞMA: Uyuma doğru giden bu aşamaya çocuğu iyileştirmek amacıyla ailenin adeta son bir defa şansını deneme aşaması diyebiliriz.
UYUM VE YENİDEN DÜZENLEME: Anne-babalar artık içinde bulundukları durumda kendilerini daha rahat hissetmekte ana-babalık görev ve becerilerinde daha emin ve rahat görünmektedirler. Aile artık farklı özelliğe sahip bir çocuğu olduğunu ve neler yapabileceğini gerçekçi bir biçimde düşünmeye ve çocukları ile daha etkili, verimli bir ilişki oluşturmaya çalışır. Bu da aile bireylerinin olumlu yaklaşım ve iletişimi ile yakından ilgilidir. Bazı aileler birbirine destek olurken bazıları da birbirlerinden uzaklaşabilirler
KABUL: Aktif olarak uğraşılan sürekli yaşanan ve bir çok ailenin ulaşmak istediği önemli bir amaçtır. Fakat daha önceki olumsuz duyguların tamamen yok olduğunu söylemek mümkün değildir. Zaman zaman bu duygular yaşanabilir. Ancak aileler bu duyguları yaşadıkça kendileri ve çocukları hakkında çok şeyler öğrenirler. Böylece yalnız çocuklarının değil kendilerinin de zayıf ve kuvvetli taraflarını kabul etmeye başlarlar.
İşitme organımız olan kulak üç bölümden oluşur Dış Kulak: Orta Kulak: İç Kulak
Dış Kulak:Kulak kepçesi ve dış kulak kanalından meydana gelir. Kulak kepçesi, ses dalgalarının toplanmasını ve ses şiddetinin artışını sağlamaktadır
Orta Kulak: Dış kulak yolundan, kulak zarı ile ayrılır. Küçük bir boşluk halindedir ve geniz ile arasında bir irtibat sağlayan östaki tüpünü içerir. Orta kulakta bulunan sırasıyla, çekiç, örs ve üzengi adı verilen üç kemikçik, bir ses iletim zinciri oluşturmaktadır. Orta kulak, içerdiği bu yapıların da katkısıyla kulak zarına gelen sesin şiddetini artırmaktadır.
İç Kulak : Salyangoz şeklinde bir yapısı olan koklea; iç kulak sıvılarını ve tüy hücrelerini içerir. Ses titreşimleri, dış kulaktan itibaren orta kulağa ve daha sonra da iç kulak sıvılarına iletilmektedir. Gelen ses işitme siniri yoluyla beyindeki işitme merkezine taşınır.
İşitme duyusu, ses olarak adlandırdığımız mekanik titreşimleri ortaya çıkarabilme yeteneğidir.
İşitmenin gerçekleşebilmesi için; • Sesin olması, • Sesin kulağa ulaşması, • O sesin insan kulağının alabileceği frekans ve şiddet sınırları içinde olması, • Sesin kulaktaki dış, orta ve iç bölümleri aşması, • Sesin işitme merkezine ulaşması ve merkezce algılanması gerekmektedir. • Bu işlevlerden birinin aksaması işitme yetersizliğini ortaya çıkarabilmektedir.
Dış kulağın işitme kanalından geçer Kulak zarına çarparak titreştirir Orta kulaktaki kemikçikler tarafından yükseltilerek iç kulağa iletilir İç kulağa gelen ses dalgaları buradaki tüy hücreleri tarafından alınır Sinirler tarafından beyne taşınır Beyin bu sinyalleri analiz eder ve yorumlar. Ses dalgaları
Bu işlevlerden birinin aksaması işitme yetersizliğini ortaya çıkarabilmektedir.
Psikolojik İşitme Kaybı: • İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bir bozukluk olmadığı halde işitme gerçekleşmez. Bu gibi durumlar psikolojik işitme kaybı diye adlandırılır. • Bunun histerik sağırlık, psiko-somatik sağırlık diye adlandırıldığı da olur. Çocuklarda psikotik durumlarla, yetişkinlerde psiko-nevrozla birlikte görülebilir. Psikolojik işitme kaybı çoğunlukla aniden oluşur.
İŞİTME YETERSİZLİĞİNİN NEDENLERİ • Doğum Öncesi Nedenler • Doğum Anı Nedenleri • Doğum Sonrası Nedenler
Doğum Öncesi Nedenler • Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon veya hastalıklar • Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi • Hamilelik döneminde annenin ototoksik ilaç ve alkol kullanımı • Hamilelik döneminde geçirilen kazalar • Kan uyuşmazlığı • Genetik faktörler • Akraba evliliği
Doğum Anı Nedenler • Doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma ...) • Düşük doğum ağırlığı • Erken doğum • Bebekte kan değişimini gerektiren sarılık • Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenme
Doğum Sonrası Nedenler • Orta veya iç kulak yapılarında zedelenme • Çocukluk hastalıkları (havale, menenjit, kızamıkcık, kızıl...) • 3 aydan fazla süren kronik orta kulak iltihabı (otit) • Çocukluk yaralanmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe, çok yüksek sese maruz kalma ve zarar verecek şekilde kulağa sokulan cisimler)
Bilişsel gelişim: bilişsel gelişim sürecinde dil önemli bir yer tutar. • İşitme engelli çocukların dil becerilerindeki, kavram gelişimlerindeki yetersizlik ve işitsel girdinin az olması bilişsel gelişim sürecini de olumsuz olarak etkiler. Bu durum çocuğun eğitim ve yaşantı eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
•Çocuk düşüncelerini ifade etmede ve başkalarının düşüncelerini anlamada engellerle karşılaşır. • Buna rağmen işitme engelli çocuklar normal işiten akranlarından bilişsel becerilerde çok fazla geri kalmış değillerdir. •Erken tanılandıklarında ve erken eğitime alındıklarında bir çok çocuk engeline rağmen, akranlarını yalnızca birkaç yıl geriden takip eder.
Motor gelişim: işitme engelli çocuklar hiçbir engeli bulunmayan akranları ile aynı motor gelişim özelliklerini takip ederler. Örneğin; yardımsız ayağa kalkma, yürüme, merdiven çıkma gibi...
• işitme engelli çocukların merkezi sinir sistemine bağlı olarak genel vücut koordinasyonunun sağlanması ve denge alanlarında problemleri vardır. •Örneğin; geri geri yürüme, ip üstünden atlama, denge tahtasında ileri geri yürüme gibi becerilerde zorlanır
• Sosyal ve duygusal gelişim: Çocuklar doğumdan itibaren sosyal bir ortam ile çevrilidir. Öncelikle ailesi, daha sonra da yakın çevresi ile etkileşime geçer. • Aile- çocuk etkileşimi çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminde en önemli faktördür. İletişim kurmak; aile ile çocuğun düşüncelerini, toplumsal değerlerini, sosyal hayatı paylaşması sonucunu doğurur.
İşitme engelli çocuklar ihtiyaçlarını sözel olarak ifade etmede yetersiz kalırlar. Aileleri ve arkadaşları onların duygu ve düşüncelerini anlamakta zorlanırlar. Bu durumda çocuklar kendini kötü hisseder, kendine kızar ve kendine olan güvenleri gelişmez. Topluma uyum sağlamada zorluk çekerler, kendilerini soyutlanmış hissederler.
Öğretmen ve akranları da çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminde önemli rol oynarlar. Akranların ve öğretmenlerin engelli çocukla kolay ve etkili iletişime girmesi ile çocuk sosyal kuralları, konuşmada kullanılan kuralları, farklı durumlara uygun tepki vermeyi, kişilerle yakın ilişkiler kurmayı öğrenebilir.
Küçük yaştan itibaren işitme engelli çocuğa işiten çocuklardan farklı davranmayarak, onları engellerine rağmen bu toplumun etkin bireyleri haline getirebiliriz.
Dil gelişimi çocukların olumsuz olarak en çok etkilendiği gelişim alanlarından birisidir. Çocukta dil kazanımı birbirine bağlı aşamalardan meydana gelir. Buna göre; sesleri duymayan ve sözel uyaranları algılayamayan çocuğun dil kazanımı tam olarak gerçekleşemez.
Çocuklar 9. aya kadar normal işiten çocuklar gibi sesleri çıkartırlar. Sonra kendi seslerini duyamadıkları için sesleri çıkartamazlar. Bir an önce uygun cihazlandırma olursa, çocuğun çıkarttığı sesler kesintiye uğramamış olur.
Dil kazanımının tam olarak gerçekleşememesinin bir diğer sebebi de ailenin çocuğa yeterli sözel tepkiyi vermemesidir. Çocuğun engelli olduğunu duyan ailenin çocukla sözel iletişimi azalır. İşitme engelli çocuklarda okuma yazma gibi dilin kullanımını gerektiren becerileri kazanmada da problemler görülür.