240 likes | 853 Views
KONUYA GİRİŞ. TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ. ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI. I. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA ERMENİLER. ASILSIZ ERMENİ İDDİALARI. YER DEĞİŞTİRME (TEHCİR KANUNU). ERMENİLERİN 4T PLANI. ERMENİ ÇETELERİ VE KATLİAMLARI. ASALA TERÖR ÖRGÜTÜ. SON VAHŞET “HOCALI KATLİAMI”.
E N D
KONUYA GİRİŞ TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI I. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA ERMENİLER ASILSIZ ERMENİ İDDİALARI YER DEĞİŞTİRME (TEHCİR KANUNU) ERMENİLERİN 4T PLANI ERMENİ ÇETELERİ VE KATLİAMLARI ASALA TERÖR ÖRGÜTÜ SON VAHŞET “HOCALI KATLİAMI”
TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ Ermeniler;Pers, Makedon, Roma, Sasani, Bizans, Arap ve Türklerin hakimiyeti altında yaşamışlardır. Ermenileri Bizans'ın zulüm idaresinden kurtaran ve onlara insanca yaşama hakkını bahşeden, Selçuklu Türkleri olmuştur. Fatih döneminde ise, Ermenilere din ve vicdan hürriyeti en üst düzeyde verilmiş, Ermeni cemaati için dini ve sosyal faaliyetlerini yönetmek üzere Ermeni Patrikliği kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin çalışan, liyakatli, dürüst ve üretken her teb'asına sağladığı imkanlardan Gayr-i Müslimler içinde en çok faydalananlar; Ermeniler olmuştur. Askerlikten, kısmen de vergiden muaf tutulurken, ticarette, zanaatta, çiftçilikte ve idari işlerde yükselme fırsatını elde etmişler ve devlete bağlı, milletle kaynaşmış ve anlaşmış olduklarından dolayı "millet-i sadıka"olarak kabul edilmişlerdir. General Harbord Amerikan senatosuna sunduğu raporunda Türkler ile Ermenilerin barış içinde yaşadıklarını,hacca giden Müslümanların işlerini ve mallarını Ermenilere teslim ettiklerini,Ermenilerin de seyahate çıktıklarında aynı şeyi yaptıklarını belirtmektedir. Türkler gibi aynı haklara sahip olan Ermenilere batıda “Hıristiyan Türkler” adı verilmiştir.
ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Rusya tarih boyunca devlet siyasetini “sıcak denizlere inme” politikası üzerinde geliştirmiştir. Rusya bu hedefine ulaşmak için boğazları ele geçirmek,Panslavizm politikası ile Balkan topraklarına hakim olmak gibi metotlar denemiş ancak başarılı olamamıştır.
ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Tarihi hedefine ulaşmak için her türlü yolu denemekten vazgeçmeyen Rusya bu kez Erzurum-İskenderun hattından Akdeniz’e inmek istemiş ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı(93 Harbi) sonrası Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri Osmanlı Devletine karşı kışkırtmaya başlamıştır. Rusya’nın planı Ermenilere iç işlerinde serbest dış politikada kendilerine bağlı bir özerk Ermeni devleti kurdurtarak Ermeniler aracılığıyla sıcak denizlere ulaşmaktı.
ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Osmanlı Devleti’nin siyasi çöküşünün hızlandığı bir dönemde batının Osmanlı Devleti üzerindeki hesapları bakımından suni olarak ortaya çıkarılan “Ermeni Meselesi” Avrupa’nın ekonomik ve siyasi menfaatlerinden kaynaklanmaktadır. İngiltere’nin bu mesele hakkında izlediği politika ise Rusya’nın takip ettiği siyasetin ürünü olmuştur.İngiltere 19.Yüzyılda devrin en güçlü devleti haline gelmiş Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirmiş büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuş ve siyasetini sömürgeleri ile bağlantı kurduğu Akdeniz’de herhangi bir güçlü devlet yer almasın şeklinde özetlemiştir. Rusya’nın Ermeniler üzerinden sıcak denizlere inmesine çekinen İngiltere insiyatifi Ruslara bırakmamak için Doğu Anadolu’da tam bağımsız bir Ermeni devletini destekleyerek Rusya’nın planını etkisiz hale getirmeyi amaçlamıştır. Devrin diğer önemli devleti Fransa ise Almanya yenilgisi üzerine bu meseleye karışamamıştır. Fransa ancak Mondros Mütarekesi sonrası işgal hareketlerinde Ermenileri kullanacaktır.
ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Avrupa'nın bazı büyük devletleri "ıslahat" adı altında bir yandan Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışırken, bir yandan da Ermenileri, Osmanlı yönetimine karşı teşkilatlandırmışlardır. Böylece ülke içinde ve dışında teşkilatlanan ve silahlanan Ermeni komiteleri ile Ermeni Kiliseleri'nin kışkırtıcı faaliyetleri sonucunda, Ermeni toplumu yavaş yavaş Türklerden uzaklaşmaya başlamıştır. Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonunda, imzalanan Berlin Antlaşması ile Rusya'dan "işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" talep etmişlerdir. Bu isteklerle birlikte Ermeni sorunu ilk kez ortaya çıkmaya ve uluslararası bir şekil almaya başlamıştır.
ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Böylece Ermeniler, Ruslar ve İngilizler tarafından kullanılmaya başlanmış ve İngiltere'nin elinde Rus yayılmacılığına karşı bir ileri karakol vazifesi görmüşlerdir. İngiltere ve Rusya tarafından tarih sahnesine sunulan Ermeni Sorunu, aslında emperyalizmin Osmanlı Devleti'ni yıkma ve paylaşma politikasının bir uzantısıdır. Sözde Ermeni soykırımı iddiaları ve yalanları da işte bu politikanın propaganda ürünüdür!.. Bağımsızlığa hazırlık olarak da tanımlayabileceğimiz bu süreçte bazen öyle durumlarla karşılaşılmış ki Ermeniler Müslüman kılığına girerek okullarına kiliselerine saldırarak iki toplum arasında kin ve nifak tohumları ekip ayaklanmalara neden olmuşlardır. Bu şekilde Ermeni komitaları Birinci Dünya Savaşına kadar Erzurum, Van, Amasya, Diyarbakır gibi yurdumuzun bir çok yerinde ayaklanmış, İstanbul’da Osmanlı Bankasını basmış, 1905’te II.Abdülhamit’e suikast girişiminde bulunmuşlardır.
I. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA ERMENİ SORUNU Osmanlı Devleti savaşa girdikten sonra İtilaf Devletleri ile anlaşan Ermeniler önceden hazırlanan plan gereği köyleri basarak akıl almaz mezalimler yapmaya başlamışlardır. Ermeni çetelerinin yaptığı ihtiyar ve çocukları hanelere doldurup yakma, cami ve türbeleri harap etme, cesetleri parçalama, masumların burunlarını kulaklarını çenelerini kesme, hatta hamile kadınların doğacak çocuklarının cinsiyeti üzerine bahse girip aralarında tartışacak kadar insanı insanlığından utandıracak vahşetlere imza attıkları bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin Çanakkale Savaşı ile meşgul olmasını fırsat bilen Ermeni çeteleri mezalimlerini arttırmış Osmanlı Devleti “gerekli görülecek tehlikeli kişilerin ferden veya toplu halde devlet güvenliğini tehdit etmeyen bölgelere zorunlu olarak göç ettirilmesini içeren Tehcir Kanunu’nu çıkarak tedbir almıştır. Tehcir Kanunu’nun metninde bu kanunun sadece Ermenilere uygulanacağına dair bir kayıt yoktur.Hükümet emirlerine itaat etmeyen, silahlı direnmede bulunan, casusluk yapan köy ve kasaba ahalisinin tek tek veya topluca diğer yerlerde iskân edileceği belirtilmiştir.
ASILSIZ ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARI Türkler Ermenistan'ı işgal ederek Ermenilerin topraklarını ellerinden almışlardır. Türkler 1877-78 savaşından itibaren Ermenileri sistemli olarak katliama tabi tutmuşlardır. Türkler 1915 yılından itibaren Ermenileri planlı şekilde soykırıma tabi tutmuşlardır. Soykırımda hayatlarını kaybeden Ermenilerin sayısı 1,5 milyondur. Talat Paşa'nın Ermenilerin soykırıma tabi tutulması konusunda gizli emirleri vardır. 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeniler, kendilerinin Türkler tarafından katledildiklerini iddia ederler ve her yıl 24 Nisan’da anma ve merasimler düzenlerler. Halbuki 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeniler soykırıma uğramamış aksine Türk halkı katliama ,tecavüze akla gelmedik işkencelere maruz kalmıştır. Bunları yapanlar da Ermenilerdir. 24 Nisan 1915 , 2345 Ermeni Komitecisinin yakalandığı tarihtir bu tarihte ne bir Ermeni göç ettirilmiş ne de tecavüze katliama uğramıştır. Bu iddiaların hepsi de objektif bir incelemeyle dayanaksız kalmaktadır. Bundan dolayı da ülkemizin Ermenistan’a yaptığı “ortak araştırma komisyonu kuralım.” teklifini Ermenistan kabul etmemektedir.
ASILSIZ ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARI Soykırımı savunanların iddialarına göre göç esnasında 1,5 milyon Ermeni öldürülmüştür. İddianın mesnetsizliği açısından bakıldığında o devirde Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeni sayısı ancak 900 bini bulmaktadır. Bir Amerikan komisyonu raporunda Rus taarruzu sırasında Ruslar ve Ermenilerin Türk köylerini yaktıkları, Ermenilerin Osmanlı ülkesi içinde hiçbir yerde halkın çoğunluğuna sahip olmadıklarını, göç edenlerin dönseler dahi halkın çoğunluğunu teşkil etmelerinin zor olduğunu ispatlamıştır. Ermeni katliamı diye dile dolanan itham vesikasının kaynağı İngilizlerin yayınladığı Mavi Kitap’tır. Bu tarihlerde İngilizler Çanakkale’de yenilmiş, Irak cephesinde İngiliz askerleri esir alınmıştır. İngilizler böyle bir dönemde propaganda amacı ile kamuoyunu kendilerinden yana yönlendirmek için Ermeni Sorunu’nu ortaya atmış, gerçek dışı vesikalarla, dünya kamuoyunu aldatmaya yönelmiştir. Günümüzde özellikle Fransa ve ABD’deki güçlü Ermeni lobileri tarihe ışık tutan belgeleri görmezden gelip sahte belgelerle Ermeni soykırımı iddialarında bulunmaktadırlar.Bu iddiayı büyük devletlere kabul ettirip Türkiye üzerinde kurulacak baskı ile kısa vadede tazminat almayı uzun vadede ise Büyük Ermenistan hayaline ulaşmayı amaçlamaktadırlar. “ Bu mesele 1915 yılında yaşanmış henüz Türkiye Cumhuriyeti kurulmamıştı, sorun bizi değil Osmanlı Devletini ilgilendirir.” yaklaşımında bulunanlar, devekuşu misali kafalarını soktukları kumdan çıkartarak bir an önce ortaya çıkan sonucun önemini kavramalıdırlar.
YER DEĞİŞTİRME (TEHCİR) KANUNU (27 MAYIS 1915) Ermenilerin binlerce Türk'ün canına mâl olan isyan ve katliamları karşısında bile, Osmanlı Hükümeti'nin ortaya koyduğu sakin ve sağduyulu tavır, belgeleriyle sabittir. Ancak, tedhiş hareketleri bir türlü durmak bilmeyince hükümet, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan Ermenileri, savaş bölgelerinden uzak yeni yerleşim merkezlerine götürmek zorunda kalmıştır. 27 Mayıs 1915 tarihli yer değiştirme kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan emirler çerçevesinde; Erzurum, Van ve Bitlis vilâyetlerinden çıkarılan Ermeniler, Musul'un güney kısmı, Zor ve Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılan Ermeniler ise Suriye'nin doğu kısmı ile Halep'in doğu ve güneydoğusuna nakledilmişlerdir. Yer değiştirmeye tabi göçmenlerin; sevk, yerleştirme ve geçimlerinin sağlanması için 1915 yılında 25 milyon, 1916 yılı sonuna kadar ise 230 milyon kuruş harcandığı belgelerden anlaşılmaktadır. Ermenilerin yer değiştirilmeleri, onları imha etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür ve dünyanın en başarılı yer değiştirme uygulamasıdır. Şayet, Osmanlı Devleti Ermeni tebaasından kurtulmak isteseydi; bunu asimilasyon yoluyla veya savaşı gerekçe göstererek rahatlıkla halledebilirdi. Osmanlı, yer değiştirme uygulamasıyla savaş şartlarında her an ölümle burun buruna gelebilecek olan yüz binlerce Ermeni'nin hayatını kurtarmıştır. Nitekim, yeni bölgelere yerleştirilen Ermeniler sağ salim hayatlarını sürdürürken, Rus ordusu saflarında Türklere karşı savaşan Ermeniler, savaş şartları gereği ölmüşlerdir. Eğer Osmanlı geçmişte Ermenilerin iddia ettiği gibi Ermenileri katletseydi bugün Ermeni sorunu diye bir şey olmazdı, Ermenilerden eser kalmazdı…
ERMENİLERİN 4T PLANI T1 Asılsız ermeni soykırım tasarısını tanıtma, dünya kamuoyuna duyurma. T2 Asılsız ermeni soykırım tasarısını Türkiye’nin tanıması .Yani bu asılsız tasarıyı Türkiye’nin kabul etmesi. T3 Bu sözde soykırım karşılığında Türkiye’den tazminat koparmak. T4 Büyük Ermenistan hayalini gerçekleştirmek için Türkiye’den topraktalebinde bulunmak. Sözde Ermeni Tasarısını Tanıyan Ülkeler Ermenistan devlet armasında Ağrı Dağı yer almaktadır.
ERMENİ ÇETELERİ VE KATLİAMLARI Kafkasya'da Osmanlılara karşı harb eden ve girdikleri mahallelerde zulüm yapan Hınçak Gönüllü çetelerinden bir grup. (İzk gazetesi 2 Mart 1915) Hınçak Gönüllü çetelerinden biri olan Hamazasp Ermeni Hınçak Gönüllü Alayının ikinci bölüğü "YeridasaretHayastan" (Genç Ermenistan) gazetesinden. 20 Temmuz 1915 Van ayaklanması sırasında Taşnak çetesine ait bir grup Ermeni
ERMENİ ÇETELERİ VE KATLİAMLARI Urfa'da Ermenilerden ele geçirilen silahlar Ankara ve Yozgat çevresinde faaliyet gösteren Ermeni çetelerinden bir grup Hacin'de yapılan aramalarda ele geçirilen gaz tenekelerindeki barut, silah ve bombalar Adana ilinin Hasan-Beğler köyünde yapılan aramada Ermeniler'den toplanan silahlar
ERMENİ ÇETELERİ VE KATLİAMLARI Diyarbakır'ın Şark nahiyesine bağlı Hızır İlyas köyü Mersani deresinde hançer ve kurşunla şehit edilen erkek, kadın ve çocuklar 25 Nisan 1918'de, Subatan'da Ermeniler tarafından öldürülen Türk çocuklar, kadınlar ve karınları deşilerek bebekleri çıkarılan anneler Bayburt'da, zalimce katledilen Türk çocukları ve imamlar Ermeniler tarafından yüzleri kesilmiş ve karınları yakılmış şekilde katledilen Türkler
ASALA TERÖRÜ VE ŞEHİT EDİLEN DİPLOMATLARIMIZ 1975 yılında Lübnan İç Savaşı esnasında, Beyrut şehrinde, sempatizan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin yardımı ile AgopAgopyan tarafındankurulmuştur. Agopyan'a göre, örgütün temel amaçları Ermeni ilkesininin dünya kamuoyuna tanıtılması ve yurtdışı Ermeni toplumunda milliyetçi duygunun yükseltilmesi olmuştur. ASALA özellikle bağımsız bir Ermenistan kurmak, Ermeni Soykırım iddialarını Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine kabul ettirmek, tazminat ödettirmek ve iddia edilen Ermeni vatanına topraklarını devrettirmek için çalışmıştır. ASALA militanları bir dönem Yunanistan ve Suriye İstihbarat servislerinin her türlü eğitim, öğrenim ve lojistik destek kolaylıklarından yararlanmışlardır. • Ermeni teröristler, 16 ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 70'i bombalı, biri de işgal şeklinde olmak üzere toplam 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. Bu saldırılarda Türkiye'nin 42 diplomatı ile 4 yabancı uyruklu kişi hayatını kaybederken, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişi de yaralanmıştır. ASALAArmenianSecretArmyfortheLiberation of Armenia tamlamasının kısaltmasıdır ve Türkçe tam adı ile Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu’dur. 1973 ve 1985 yılları arasında Türkiye dahil 16farklı ülkede Türk ve diğer mülki ve diplomatik hedeflere karşı terör eylemlerinde bulunmuş aşırı milliyetçi Ermeni örgütüdür ve 1980-1990 yıllarında ABD'nin terör örgütü listesinde de yer almaktadır.
ERMENİLERİN SON VAHŞETİ “HOCALI KATLİAMI” Hocalı Katliamı, Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan'a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde katledilmesi olayıdır. • Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı SerjSarkisyankatliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğu açıklanmıştır. • İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı'nı Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî açıklamasına göre saldırıda 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azeri kardeşimiz hayatını kaybetmiştir.