1.37k likes | 2.38k Views
MELEKLERE İMAN VE HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ. içerik. 1)MELEĞİN TANIMI 2)İSLAMIN MELEK ANLAYIŞI 3)MELEKLERİN MAHİYETİ VE ÖZELLİKLERİ 4)MELEKLERİN GÖREVLERİ 5KURANDA VE HADİSTE İSMİ GEÇEN MELEKLER 6)MELEKLERE DAİR SÜREGELEN YANLIŞ İNANIŞ VE HURAFELER 7)MELEKLER ŞEFAAT EDERLER Mİ
E N D
içerik • 1)MELEĞİN TANIMI • 2)İSLAMIN MELEK ANLAYIŞI • 3)MELEKLERİN MAHİYETİ VE ÖZELLİKLERİ • 4)MELEKLERİN GÖREVLERİ • 5KURANDA VE HADİSTE İSMİ GEÇEN MELEKLER • 6)MELEKLERE DAİR SÜREGELEN YANLIŞ İNANIŞ VE HURAFELER • 7)MELEKLER ŞEFAAT EDERLER Mİ • 8)İSLAM NEDEN MÜŞRİKLERİN PEYGAMBERİN MELEK OLMASI TALEBİNİ REDDETMİŞTİR • 9)MELEKLERİN SAYISI VE ORTAYA ÇIKAN YORUMLAR • 10)İNSAN MI YOKSA MELEKLER Mİ DAHA ÜSTÜN • 11)MELEKLER İNSAN SURETİNE GİRER Mİ • 12)MELEKLERİ NEDEN GÖREMİYORUZ • 13)SONUÇ
MELEĞİN TANIMI • "Melek", arapça bir kelime olup, "Elûk" veya "Elûke" kökünden gelir. Elûk,"götüren", elûke ise "haber götüren" manâsınadır. Çoğulu "melâike" gelir. Ancak"melek" kelimesinin, Arapça‘ da bazen, hem tekil, hem çoğul manasında cins ismiolarak kullanıldığı da görülür. Bu kelimenin kökü sayılan "elk", aslında, "risalet“ yani elçilik melek de, "elçi" demektir. Kelime önce, mef‘ al vezninde "me‘ lek"idi. Sonra hemze "lâm" harfinden sonraya alınarak mel‘ek olmuş; daha sonra hemze de kaldırılarak melek haline getirilmiştir
Müfessir İbn Hayyân ve dilcilerden Rağib el-İsfahânî,melek kelimesinin, "kuvvet ve iktidar sahibi" anlamına gelen "melk" veya "mülk“ kökünden türetildiği görüşündedirler. Dolayısıyla melek kelimesi lügat bakımından; haberci, elçi, kuvvet ve iktidar sahibi, tedbir ve tasarruf manalarına gelmektedir. İslâm dininde ise; melek denince, akla önce, peygamberlere gönderilen ilâhî elçiler; sonra, insanlar ve kâinat üzerinde Allah (c.c.) namına tasarrufta bulunan ve O'nun emirlerini ve verdiği vazifeleri aynen yerine getiren kudret sahibi manevî varlıklar gelmektedir.
İngiliz müsteşriklerinden D. B. Macdonald, melek kelimesinin İbranîceden Arapçaya geçmiş olabileceği düşüncesine kapılmış ise de, daha sonraki araştırmalarında İbranicenin çok eski kitabelerinde böyle birfiilin hiç bir izine rastlanmadığını itiraf etmiştir.
Sonuç olarak Melek kelimesi, "mülk" kelimesinden türemiş Arapça bir kelimedir. Türediği bu kelimeler, risalet, yani elçilik, (postacılık, aracılık) ve kudret, kuvvet anlamlarına gelir. Dolayısıyla "melek" de, elçi, güçlü, kuvvetli idare eden anlamındadır. Bundan dolayı Allah, bu kelimeyi; kulları, peygamberleri ve diğer yaratıkları ile kendi arasında elçilik-habercilik görevini yapan ve evrendeki olayların meydana gelmesi için verilen görevleri yerine getiren güçlü-kuvvetli yaratıklarına isim olarakvermiştir.
Istılah olarak ise:Allahın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren,gözle görülmeyen,yeme içme ve cinsel ihtiyaçları olmayan nurani ve ruhani varlıklardır.
Meleklerin İslam alimleri tarafından yapılmış pek çok tanımı vardır, fakat bunlar genel itibarı ile birbirine yakındır. bu sebeple yukarıdaki tanımlar meselenin anlaşılması için yeterlidir sanırım.
İSLAMIN MAELEK ANLAYIŞI • Melek kavramı ve meleklere iman diğer dinlerde de olmasına rağmen İslam dininde olduğu gibi net ve açık değildir.İslam dini melekler görünen varlıklar olmamalarına rağmen onlarla ilgili teferruatlı bilgi vermiş insanların bu konuda akıllarına gelebilecek pek çok soruyu yanıtlamış ve onları bu konuda tatmin etmiştir. Bu bilgi neticesinde de meleklere imanı imanın altı temel esasından kabul etmiştir.
Bu konuyla ilgili olarak Kur’ an ı kerimde pek çok ayeti kerime ve Rasulullah (s.a.v) tan nakledilen pek çok hadisi şerif vardır. Bunlardan birkaç örnek verelim. • امن الرسؤل بما انزل اليه من ربه والمؤمنؤن كل امن باالاه و ملاءكته و كتبه و رسله لا نفرق بين احد من رسله (Bakara 285) • Peygamber ve müminler ona rabbinden indirilene iman etti. Ve hepsi Allaha,Meleklerine, • Kitaplarına, ve Peygamberlerine iman etti.
االحمد للاه فا طر السما وات والارض جاعلل ملاءكة رسلا الي اجنحة مثني وثلاث ورباع يزيد في الخلق ما يشاء • Gökleri ve yeri yoktan var eden,Melekleri ikişer,üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allaha hamdolsun.O yaratmada dilediğini artırır.( Fatır 35/1) • ومن يكفر بااللاه وملاءكته وكتبه ورسله واليوم الاخر فقد ضل ضلالا بعيدا • Kim Allah’ı Meleklerini,Kitaplarını,Peygamberlerini ve Ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.(Nisa 4/136)
Peygamber efendimizde bir hadisi şeriflerinde Meleklerin yaratılışı ile ilgili olarakخلقت الملاءكة من نؤر • Melekler nurdan yaratılmıştır.(Müslim, Zühd, 60,IV,2294) buyurmuştur.bu konuyla ilgili pek çok ayet ve hadis olmakla birlikte biz yukarda zikrettiklerimizle yetinelim.
MELEKLERİN MAHİYETİ • Melekler duyu organlarıyla algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Allah'a kulluk eden, asla günah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Bu sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı âyetler ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin gözle görülmez, duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz.
Gerek akla gerekse pozitif bilimlere dayanılarak, meleklerin var veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürülemez.çünkü melekler gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi varlıklardır. Şartlanmamış ön kabulü olmayan insan aklı da (aklı selim) meleklerin varlığını imkânsız değil, câiz ve mümkün görür.çünkü var olduklarına dair başta dini metinler olmak üzere ve üzerinde yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayacak kadar çok sayıda insandan gelen yaygın bir kanaat vardır.
MELEKLERİN ÖZELLİKLERİ • Melekleri diğer varlıklardan ayıran birtakım özellikler vardır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür: • 1. Melekler nurdan yaratılmış; yemek, içmek, erkeklik, dişilik, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi fiillerden ve özelliklerden arınmış nûrânî ve ruhanî varlıklardır: "...O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın Allah(cc) ü tesbih ederlerEnbiya 21/19
2. Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler, hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. "Onlar, üzerlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emir olunursa onu yaparlar" Nahl 16/50
3) Melekler, son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır: "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği artırmayı yapar. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. Fatır 35/1
İslâmî kaynaklarda meleklerin kanatları olduğu bildirilmekle birlikte bu kanatların mahiyeti konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin nurânî varlıklar olduğu göz önünde tutulursa, bunları kuş veya uçak kanatları gibi maddî nitelemelere konu etmenin doğru olmayacağı ortadadır. Kanatların mahiyetini ancak Allah ve melekleri gören peygamberler bilebilirler. Meleklerin kanatları onların suretini, kanatlarının fazlalığı onların güç ve sürat yönünden derecelerini, Allah katındaki değerlerini gösterdiği şeklinde anlaşılabilir.
4) Melekler Allah'ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler. Cebrâil (a.s) Hz. Peygamber'e (s.a.v)ashaptan Dihye şeklinde görünmüş, bazen kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Yine Cebrâil (a.s), Hz. Meryem'e bir insan şeklinde görünmüş (Meryem 19/16-17), meleklerden bir grup, Hz. İbrâhim'e bir oğlu olacağı müjdesini getiren insanlar şeklinde gelmiş, o da onları misafir zannederek kendilerine yemek hazırlamış, fakat yemediklerini görünce korkmuş, sonra da melek olduklarını anlamıştır (Hûd 11/69-70). Bu âyetten meleklerin yiyip içmedikleri sonucu da çıkmaktadır.
5) Melekler gözle görünmezler. Onların görünmeyişleri, yok olduklarından değil, insan gözünün onları görebilecek kabiliyet ve kapasitede yaratılmamış olmasındandır. Melekler peygamberler tarafından aslî şekilleriyle görülmüşlerdir. Asıl şekillerinden çıkıp bir başka maddî şekle, meselâ insan şekline girmeleri durumunda diğer insanlarca da görülmeleri mümkün olur. Cibrîl hadisi diye bilinen, iman, islam ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı hadiste
belirtildiği gibi, Cebrâil ashap tarafından insan şeklinde görülmüştür ( Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 1; Ebu Dâvud, Sünnet, 15
6. Melekler gaybı bilemezler. Çünkü gaybı, ancak Allah bilir. Eğer Allah tarafından kendilerine gayba dair bir bilgi verilmiş ise, ancak o kadarını bilebilirler. Kur‘ an da ifade edildiğine göre Allah, Hz. Âdem'e varlıkların isimlerini öğretmiş, sonra da isimlerin verildiği varlıkları meleklere göstererek, bunların isimlerini haber vermelerini onlardan istemiş, bunun üzerine melekler "Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur.
Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin" demişlerdir. Bunun üzerine Cenâbı Hak Hz. Âdem'in, varlıkların isimlerini haber vermesini emretmiş, o da söyleyiverince şöyle seslenmiştir: "Size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ben bilirim. Neyi açıklarsanız neyi de gizlemişseniz ben bilirim" (Bakara 2/31-33).
MELEKLERE İMANIN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ • İnsan, yeryüzündeki diğer canlılardan farklı olarak irade sahibi bir varlık şeklinde yaratılmıştır. İrade, "farklı seçeneklerden birini tercih etmek" demektir. Allah, insana iradî fiillerinde farklı alternatifler sunmuş ve onun dünyaya gelişinin gayesini "imtihan olmak“ (Mülk 67/2 )şeklinde tespit etmiştir.
İnsan, bu imtihana giren alanda kendisini iyilik veya kötülüğe teşvik eden, iradesini daha özgürce kullanmasını sağlayan manevî yardımcılara ihtiyaç duyar. Allah insanı şerre ve kötülüğe çağırmak üzere şeytanı, iyilik ve hayra dâvet etmek üzere de melekleri yaratmıştır.
İnsanın meleklere inanması demek, önünde şeytan ve meleklerin sunduğu seçeneklerle dolu ruhî bir hayat olduğunu, meleklerin telkin ve teşviklerine göre hareket edip mevcut yeteneklerini bu yönde yükseltmesi gerektiğini kabul etmesi, Allah'ın görevlendirdiği meleklerin kendisini daima gözetlediğini ve yaptıklarını kaydettiklerini unutmaması demektir
İnsana iyi düşünceler aşılayan meleklerin yanı sıra, ona vesveseler telkin eden şeytanın varlığı da bir gerçek olmakla beraber, Kur' an, şeytana değil; meleklere imanı öne çıkarmak, tağutu inkâr edip Allah'a iman edenin sağlam bir kulpa sarılmış olacağını bildirmek suretiyle (Bakara 2/ • 177) şeytanın varlığını ikinci dereceye almış, onunla hem hal olmayıp aksine meleklere kulak vermeyi öngörmüştür.
"Onu (insanı), önünden ve ardından izleyiciler vardır; bu aynı zamanda insanın,Rabbiyle olan irtibatının güçlülüğünü ve sürekliliğini kanıtlamış olur. Kur‘ an‘ da "Kesinlikle üzerinizde koruyucular vardır. Onlar değerli yazıcılardır. Yaptığınız her şeyi bilirler.“ (İnfitar 82/10-12) • diye kendilerinden söz edilen melekler vardır ki, bunlar söylediğimiz her sözü yazarlar.
Dolayısıyla insanoğlunun havada kaybolup giden tek kelimesi bile yoktur. Evren öyle kesin bir disiplin içindedir ki, bu disiplinin gözümüzle görebildiğimiz veya daha doğrusu ilmin ve aklın kanıtlayabildiği bir cephesi vardır, bir de ilmin ve aklın asla ulaşamayacağı, açıklayıp tanımlayamayacağı diğer bir cephesi daha vardır. İşte bu görünmeyen cepheyi melekler ordusu oluşturmaktadır
Mü' min olabilmenin olmazsa olmaz şartlarından biri de bu gerçeğe inanmaktır. Dolayısıyla meleklere inanmamak, Allah'a, peygamberlere, kitaplara ve ahiret gününe inanmamakla eşdeğerdedir. Meleklere inanan bir müslüman, meleklerin kendisini takip ettiğini, gözetlediğini, iyilik ve kötülüklerinin yazıldığını bilir. Ve bu bilinçle davranışlarına çeki düzen verir. Böylece, meleklere olan inancımız bizi kötülük ve günah yapmaktan vazgeçirir
MELEKLERİN GÖREVLERİ • Âyet ve hadislerde sayıları hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan fakat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri Allah'a kulluk ve O, neyi emrederse onu yerine getirmektir. Melekler görevleri açısından şu gruplarda incelenebilirler:
VAHİY GETİRMEK • Allah Teâlâ insanlar gibi meleklerden de elçiler seçtiğini, (Hacc 22/75) Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahiy indirildiği gibi Hz. Muhammed'e de vahiy gönderildiğinive Cebrail'in, Kur‘ an‘ ı Peygamber'in kalbine indirdiğini haber vermektedir.
Melekler, Allah'tan vahiy getiren ilâhî,elçilerdir. Meleklerin insanlarla ilgili en büyük ve en önemli görevleri; onlarıhidayete sevk eden, iki cihanda saadet ve selâmete ulaştıran ilâhî vahyipeygamberlere tebliğ etmek, Allah'ın kelâmını, emir ve hükümlerini, mümtazkulları olan peygamberlerine ulaştırmaktır. Meleklerin başta gelen bu görevleri,bir çok Kur‘ an ayetleri ile sabittir
Allah (c.c) şöyle buyuruyor: • "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer,üçer, dörder kanatlı "elçiler" yapan Allah'a hamdolsun. Allah dilediğine dilediğini (peygamberlikle) arttırır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.“ (Fatır: 35/1).
PEYGAMBERLERİ DESTEKLEMEK • Meleklerin önemli vazifelerinden biride; Allah'ın sevgili kulları olan peygamberlerini destekleyerek onlara kuvvet vermek, karşılaştıkları güçlükleri kolaylaştırmak ve üzüntülü anlarında onları teselli etmektir. Bu yardım ve manevî destek, hemen her peygamber için daima görülmüştür. Bunun örnekleri çok olup, pek çok Kur‘ an ayetleriyle sabittir.
Bu konuda, diğer peygamberler arasında Hz. İsâ (a.s)‘ nın ismi çok geçer. Çünkü İsâ peygamber ve annesi Hz. Meryem, Yahudilerin ciddi hücumlarına ve çirkin iftiralarına maruz kalmıştır. Kur‘ ân-ı Kerim'de üç yerde Hz. İsa'ya; Ruhu‘ l-Kudüs, yani Cebrail (a.s) tarafından kuvvet verildiği bildirilmiştir. Bir ayette şöyle buyrulur: • "Meryem oğlu İsa'ya apaçık delillerverdik, onu Ruhu‘ l-Kudüs ile destekledik."(Bakara: 2/87, 253).
MÜMİNLERİ DESTEKLEMEK • Peygamberlere ve mü‘ minlere destek olup manevî güç vermek, onları sıkıntılı ve üzüntülü anlarında teselli etmek, kâfirleri ise sıkıntıya sokmak (Nahl 16/28-32) meleklerin görevlerindendir. Kur‘ an‘ da meleklerin Allah'a inanıp doğru yolda istikametle yürüyenlerin üzerine inerek onlara moral ve manevî güç verecekleri, Allah'ın, kendisine ve Ahiret gününe inananları katından bir ruh ile desteklediği (Mücadele 58/22) melekler göndererek düşmanlarına karşı mü‘ minleri takviye ettiği(Ali İmran 3/124-125) iman edenlere destek olmalarını, kâfirlerin boyunlarına ve parmaklarına vurmalarını emrettiği haber verilmektedir. (Enfal 8/12 )
Melekler, peygamberlerle beraberolan, onların yolunda yürüyen imanları kuvvetli gerçek müminlere ve salihkullara da kuvvet vererek destek olurlar.Müminlere darlık zamanlarında (özellikle,Allah yolunda savaşırken saf tutarak) yardım ederler ve müjdeler verirler.Kur‘ ân -ı Kerim'de şöyle buyrulur:
Rabbimiz Allah'tır deyip dosdoğruyolda yürüyenlerin üzerlerine (müjdeci) melekler iner. Onlara: Korkmayın, mahzunda olmayın, size vadedilen Cennetle sevinin. Sizin dünya hayatında da, ahirettede dostlarınız Biziz." (Fussilet: 24/30-31)
Meleklerin, müminlere inişi, onların dünyada hayrı ve doğru olanı kalplerine ilham etmeleri şeklinde olabileceği gibi;onları huzurlu kılmak, Allah'ın kendilerine vadettiği Cennetle müjdelemek şeklinde de olabilir. Bu gruptaki yardımcı melekler, müminlere dünya ve Ahirette dost ve arkadaş olduklarını söyleyerek, sıkıntılı hallerinde onları teselli ederler. Nitekim Hak Teâlâ, Peygamber (s.a.s)'e ve beraberindeki Ashâb-ı Kirama, kâfirlerle Allah yolunda savaşırken onlara yardım eden ve müminleri düşmanlarına muzaffer kılan melekler gönderdiğini bildirir.(Ali İmran:3/124-125)
Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: "Hani siz Rabbinizden imdat (yardım) istemiştiniz. O da; "Ben size birbiri ardından gelen bin melekle imdat ediyorum“ diye duanızı kabul etmişti."(Enfâl: 8/9-10) "Hani Rabbin meleklere: Muhakkak ben sizinle beraberim, haydi iman edenlere destek olun, diye vahyediyor."(Enfal: 8/12) "Rabbinizin, indirdiği üç bin melekleyardım etmesi yetmez mi?" (Âl-i İmran, 3/123)
İnsanları güzel ve hayırlı işlere yöneltmek • Meleklerin bir vazifesi de; insanların ruhen yükselmelerine yardım etmek ve onları, iyi, güzel ve hayırlı işlere yöneltmektir. İnsanlar ancak meleklerin indirdiği ilâhî vahiy ve telkin ettikleri ilâhî ilham ile ruhî hayatın ne olduğunu anlayabilir ve ruhî melekelerini geliştirerek ruhen yükselebilirler. Melekler, müminlere manevî kuvvet vererek ruhen yükselme düşüncesinin dünyada yerleşmesini sağlarlar.Meleklerin müminler, hatta kâfirler için dua etmeleri, bütün insanları ruhen yükselme yoluna sokmak içindir. Müminleri Allah'ın izniyle hidayete sevk ederek onları aydınlığa çıkarmaları, hep bu ruhî yükselmeyi sağlamak içindir. Meleklerin insanlarla ilgili olan bu görevleri; onların ruhen yükselmelerine yardım etmek, böylece onları ruhî olgunluğa eriştirmek gayesi taşır.
Genel olarak her türlü iyi, güzel ve hayırlı işler, bu ilham meleklerinin iyi telkinleri ve bizi o işlere yönlendirmelerinin sonucudur. Ayrıca melekler, şeytanların aksine insanları iyi işlere sevk ederler. Her insanın biri melek, biri de şeytan olmak üzere iki arkadaşı bulunmakta olup, Kur‘ an, birincisine "şâhid", ikincisine "sâik"(sevk eden) demektedir. Hadiste ise insana refakat eden bir melek ve bir de şeytanın olduğu ve her ikisinin de insana telkinde bulunduğu beyan edilmektedir.
İbn-i Mesud un ivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki şeytanın Ademoğlu için kalbe inmesi ve meleğin de kalbe inmesi vardır. Şeytanın kalbe inmesi şerri vadetmek, hakkı yalanlamaktır. Meleğin kalbe girmesi ise hayrı vadetmek ve hakkı tasdik etmektir. Her kim bundan (meleğin kalbe girmesinden) bir şey sezerse bilsin ki o Allah'tandır, ona hamdetsin. Her kim diğerini sezerse şeytandan (Allah'a) sığınsın." Rasulullah (s.a.v.) sonra şu ayeti okudu: "Şeytan siz fakirlikle tehdit eder ve sizin cimri olmanızı emreder. Allah ise size katından mağfiret ve lütuf vadeder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.“ (Bakara: 2/263) Şeytanın kalbe girmesi vesvese ile, meleğin kalbe girmesi ise ilham ile olur.
MÜMİNLERE DUA VE İSTİĞFARDA BULUNMAK • Bu gruptaki meleklerin diğer bir görevi de;bütün insanların hidayetleri ve doğru yolu bulmaları için duada ve şefaattabulunmalarıdır. Şefaat, hüküm gününde günahkâr mü‘ minler hesabına Allah'ayalvarmaktır. Bu dua ve şefaat; "Rahmeti her şeyi kuşatan Allahu Teâlâ'nıniradesiyle bütün insanlar için ise de; meleklerin yalnız müminlere mahsus olanduaları daha kuvvetlidir.
Nitekim Hak Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek O'nu tesbih ederler, O'na inanmışlar. Müminler için: "Rabbimiz, rahmetin ve ilmin her şeyi (kavramış ve) kuşatmıştır. Tevbe edip Senin yoluna uyanları bağışla, onları Cehennem azabından koru. Rabbimiz onları da, onlarınatalarından zevcelerinden nesillerinden iyi olanları da kendilerine vadettiğini Adn cennetlerine koy. Şüphesiz aziz ve hakim olan sensin. Bir de onları her türlü kötülüklerden koru. Sen kimi kötülükten korursan o gün muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur." diye (dua eder ve) bağışlanma dilerler." (Mümin:40/7-9)
Onların dualarının sonucu olarak sâlih kulların her çeşit karanlıktan aydınlığa çıkarıldığı bildirilmektedir: • "Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak içinüzerinize melekleriyle beraber rahmetini gönderen O'dur. Allah mü'minlere karşıçok merhametlidir." (Ahzab: 33/43)
İLAHİ CEZALARI İNFAZ ETMEK • Melekler, ilâhî cezaları icra eden elemanlardır.Mü‘ minlere destek oldukları gibi; kâfirler hakkında takdir edilen cezaları da icra etmektedirler. Kur‘ an, kendilerine elçi olarak melek gönderilmesini isteyen kâfirlere şöyle cevap vermektedir: "Gökyüzünün beyaz bulutlar ile yarılıp meleklerin bölük bölük indirildikleri gün, gerçek mülk, çok merhametli olanAllah'ındır. O gün kâfirler için de pek çetin bir gündür.“ (Furkan: 25/25-26)
Bu ayet, meleklerin inmesi ile söz konusu olan şeyin günahkâr kulların başına geleceği söylenen ceza olduğunu gösterir. Başka bir yerde ise, "Meleklerin, kâfir olanların canlarını aldıkları zaman, yüzlerine, arkalarına vurup 'cayır cayır yakıcı ateş azabını tadın' dediklerini"(Enfâl: 8/50), onların yüzlerine, arkalarına vurarak canlarını alacakları (Muhammed: 47/27), "meleklerin ancak hak ile indirileceği ve o zaman onlara mühlet verilmeyeceği" (Hicr: 15/7-8) bildirilmektedir.
CEHENNEM VE EHLİYLE İLGİLENMEK • Meleklerin görevlerinden biri de; cehennemi vecehenneme girenlerin oradaki işlerini idare etmek, cezalarını infaz etmektir. Kur‘ an-ı Kerim'de, cehennemde görevli melekler için Zebaniye terimi kullanılmıştır. Onlar, cehennem zabıtaları, bekçileridir. Büyükleri on dokuzdur.Hazene-i cehennem, cehennemin idarecileridir. Cehennem ve bekçileri olan melekler hakkında şöyle buyrulur: