210 likes | 541 Views
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TANIMI. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi’ne göre doğrudan ya da dolaylı olarak insan faaliyetleriyle atmosferdeki yapıyı , iklim çeşitliliğini bozan ve iklimde değişikliğe neden olan unsurlardır.
E N D
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TANIMI • Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi’ne göre doğrudan ya da dolaylı olarak insan faaliyetleriyle atmosferdeki yapıyı , iklim çeşitliliğini bozan ve iklimde değişikliğe neden olan unsurlardır. • Dünyanın giderek ısınmasına neden olan unsur sera etkisidir. Atmosferin üst tabakalarında az miktarda bulunan sera gazları güneş ışığını uzaya salınmadan absorbe ederler. • Bu gazların aşırı birikmesi dünyanın aşırı ısınmasına neden olmaktadır. Sera gazlarının birikmesine neden olan en önemli unsur fosil yakıtların kullanımıdır. • İklim değişikliğinin uzun vadeli yerel ve bölgesel etkileri vardır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TANIMI • Dünyada artan nüfus ve nüfusun gelecekte yoğunlaşacağı alanları tam olarak kestirmek güç olduğundan iklim değişikliğinin olası etkilerini de tahmin etmek zordur. • Ancak kesin olan konu enerji ihtiyacının gelecekte de artacağıdır. • Bu sebeple iklim değişikliğine karşı alınacak küresel tedbirlerin önemi büyüktür.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE İNSAN ETKİSİ • Dünya oluşumundan bu yana ısınma ve soğumalar yaşanmaktadır. • Ancak 20. yüzyılın sonuna doğru insanın etkisi giderek artmıştır. • 1980’lerde insanın sera etkisine olan tesiri bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRESEL ÇABALAR • 1987 Montreal Protokolü, ozon tabakasının incelmesine neden olan unsurların azaltılmasını hedeflemektedir. • 1988’de IPCC kurulmuştur. Amacı insan etkisini araştırmak ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tüm dünyadan bilimadamlarını bir araya getirmektir. • IPCC iklim değişikliği konusunda raporlar hazırlamış bilimsel, teknik ve sosyoekonomik alanlarda öneriler getirmiştir. • IPCC’nin raporları iklim değişikliğinin uluslar arası düzeyde öneminin kavranmasına yardımcı olmuştur.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRESEL ÇABALAR • 1980’lerin sonunda BM ve diğer uluslararası örgütler insanın iklim değişikliği üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik çabalara hız vermiştir. • 1994 yılındaki İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi tüm ülkelerin işbirliğinde iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmeyi amaçlamıştır. • Sera gazlarını tek tek saymamıştır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRESEL ÇABALAR • İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ülkelerin sorumluluklarını tespit etmek için iki liste belirtmiştir. • Sözleşme, EK-I’de listelenen gelişmiş ülke Tarafları için daha sıkı azaltım yükümlülükleri belirlemektedir. EK-I Tarafları salımlarını sınırlamaya ve yutaklarını iyileştirmeye yönelik politika ve önlemler geliştirmekle yükümlüdür. Sözleşme ayrıca bu Tarafların 2000 yılına kadar sera gazı salımlarını 1990 yılı düzeylerine getirmeleri için yasal olarak bağlayıcı olmayan bir hedef koymuştur. • EK-II’de yer alan gelişmiş ülke Tarafları, gelişmekte olan ülkelere Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı olmak ve uyum için mali kaynak sağlamak ve teknoloji transferi için adımlar atmakla yükümlüdür.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRESEL ÇABALAR • İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin hedeflerini tutturamamasında bağlayıcılığının olmaması ve sayısal hedefler içermemesi gösterilmektedir. • Bunun üzerinde Kyoto Protokolü 1997’de yürürlüğe girmiştir. • Protokol EK-A listesinde sera gazlarının listesini vermektedir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRESEL ÇABALAR • Kyoto Protokolü’nin EK-B listesi ülkelerin sera gazı emisyonlarını göstermektedir. • Devletler iki genel sınıfa ayrılmıştır: gelişmiş ülkeler, bu ülkeler Ek 1 ülkeleri olarak anılacaktır; ve gelişmekte olan ülkeler, bu ülkeler Ek 1'de yer almayan ülkeler olarak anılacaklardır. Ek 1 ülkeleri sera gazı salınımlarını azaltmayı kabul etmişlerdir. Ek2 ise Ek 1'in alt kümesidir. Ek 2 ülkeler Ek 1'de yer almayan (gelişmekte olan) ülkelerin masraflarını ödemekle yükümlüdürler. Ek 2'de yer almayan Ek 1 ülkeleri 1992'de geçiş ülkesi olarak tanımlanan ülkelerdir. Ek 1'de yer almayan ülkelerin ise sera gazı sorumlulukları yoktur ve her yıl sera gazı envanteri raporu vermelidirler. • 2008 ile 2012 arasında, Ek 1 ülkeleri sera gazı salınımlarını 1990 yılı seviyesinden ortalama %5 aşağıya çekmek zorundadırlar (birçok AB üyesi ülke için bu 2008 için beklenilen sera gazı salınımlarının %15 aşağısına denk gelmektedir). Ortalama salınım azalmasının %5 olarak belirlenmesine rağmen AB üyesi ülkelerin salınım hedefleri %8 azaltma ile İzlanda tarafından hedeflenen %10 artırıma kadar değişmektedir. Bu azaltma hedefleri 2013 yılına kadar belirlenmiştir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRESEL ÇABALAR • 1997'de imzalanan protokol, 2005'te yürürlüğe girebilmiştir. Çünkü, protokolün yürürlüğe girebilmesi için, onaylayan ülkelerin 1990'daki emisyonlarının (atmosfere saldıkları karbon miktarının) yeryüzündeki toplam emisyonun %55'ini bulması gerekmekteydi ve bu orana ancak 8 yılın sonunda Rusya'nın katılımıyla ulaşılabilmiştir.
2012 Sonrası • 2012 sonrasında iklim değişikliği ile ilgili yapılacaklar COP adı verilen toplantılarda ele alınmaktadır. • Meksika’daki son COP toplantısı olan COP 16’da iklim değişikliği politikalarının başarısızlığı vurgulanmış, AB’nin iklim değişikliğindeki liderlik rolünü yerine getiremediği ve ülkelerin iklim değişikliğinde bölgesel politikalarına yönelmelerine neden olmuştur. • COP 16’da 2020’de yürürlüğe girecek Yeşil İklim Fonu kabul edilmiştir. Bu fonla gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yılda 100 milyon dolar kaynak aktaracaktır.
UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu) de iklim değişikliğini konu olarak ele almaktadır. Bu kapsamda açlık ve iklim değişikliği konusuna birlikte çözüm getirilmektedir. • UNDP iklim değişikliği konusunda hassas konumda olan gelişmekte olan ülkelerle birlikte çalışmaktadır.
AVRUPA BİRLİĞİ • Avrupa Birliği, iklim değişikliğini küresel bir sorun olarak görmekte ancak sanayileşmiş ülkelerin katı kurallara tabi tutulmasını kabul etmektedir. • AB, sanayileşme öncesine göre ısı artışının 2 dereceyi geçmemesini amaçlamaktadır. • AB hedeflerine göre 2020 yılına kadar sera gazı emisyonları sabitlenmeli ve 2050 yılı itibariyle de 1990 seviyesinin %50 altına indirilmelidir. • Eğer emisyonların temel üreticileri bu hedefleri kabul ederse hedeflerin ulaşılabilir nitelikte olduğunu kabul etmektedir. • Ayrıca AB emisyonlarını 2020 itibariyle 1990 seviyesinin %30 altına indireceğini taahhüt etmiştir. Bu taahhüt gelişmiş ülkelerin desteğiyle gerçekleşebilecektir. Gelişmiş ülkelerin desteği olmasa bile AB emisyonları 2020 itibariyle 1990 seviyesinin %20 altına indirmeyi taahhüt etmiştir.
Diğer Uluslararası Kuruluşlar • Dünya Bankası, kalkınma hedeflerinin iklim değişikliği nedeniyle zarar gördüğünü savunmaktadır. İklim değişikliği konusunda devletlerle ortak hareket edilmesi gerektiğini savunmaktadır. • OECD, devletlerle sera gazı emisyonlarının azaltılabilmesi için birlikte çalışmaktadır. • FAO, azalan tarım alanları nedeniyle iklim değişikliğini gıda güvenliğinin önündeki en büyük tehdit olarak görmektedir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE ÖNEMLİ KONULAR • Sanayileşme, iklim değişikliğinin en önemli sebebidir. • İklim değişikliği dünyanın çeşitli bölgelerini değişen oranlarda etkilemektedir. Kentler, iklim değişikliğinden daha fazla etkilenecektir. • Kentler altyapı, insan yaşam alanları, insan sağlığı, kişisel zenginlik, çevre kalitesi ve gelecek zenginliği açısından daha kötü mekanlar olacaktır. • Dünyanın fakir bölgeleri özel amaçlı ve kötü kullanımlar nedeniyle iklim değişikliğinin etkilerini daha fazla hissedecektir. Bu ülkelerin coğrafi konumu, iklimsel sebepler ve düşük gelir de bu durumu güçlendirmektedir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE ÖNEMLİ KONULAR • Çölleşme, kuraklık ve sulama sistemlerindeki değişimler de iklim değişikliyle bağlantılıdır. • İklim değişikliğinden kaynaklanan bulaşıcı hastalıkların artışı da söz konusudur.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GELECEK • İklim değişikliği küresel bir sorundur. Bu sebeple post-2012 müzakerelerine küresel düzeyde katılım gereklidir. • 2012 sonrası için sera gazının kullanımını azaltacak hedefler belirlemek, küresel karbon pazarına işlerlik kazandırmak, innovasyon, teknoloji transferi ve uyum için mali destekler önemlidir. • Güneş ve rüzgar enerjisi kullanımı arttırılmalıdır. Ayrıca hidrojen enerjisi, ikinci nesil bioyakıtlar, jeotermal gelişim alanlarıdır. • Kömür gibi kirletici ve ucuz enerji kaynaklarının kullanımı azaltılmalıdır.