360 likes | 781 Views
KIZILDERİLİ SÖZLERİ. Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi). Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave ederler. (Hopi Kabilesi).
E N D
Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi)
Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave ederler. (Hopi Kabilesi)
Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım. (Apache Kabilesi)
Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbindemerak uyandırır. (Siyu Kabilesi)
Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. … (Siyu Kabilesi)
Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan öncedaima kendi makoseninin içine bak (Sauk Kabilesi)
Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Hopi Kabilesi)
Doğum yapan her şey dişidir.Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler deanlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmaküzere değişmeye başlayacaktır. (Mohawk Kabilesi)
Unutmayın çocuklarınız sizin değildir.Onları yaratıcıdan ödünç aldınız. (Mohawk Kabilesi)
Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu,hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, Hikmet ise istikbal . (Lumbee Kabilesi)
Aşkı tanıdığında, yaratıcıyı da tanırsın. (Fox Kabilesi)
Ulu Ruh’un kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez;çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır. (Mohawk Kabilesi)
Son ırmak kuruduğunda son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak
Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan insan, yanlışı yapan kadar suçludur. (Omaha Kabilesi)
Kızılderilinin sahip olduğu topraklarda hiçbir şey beyaz adamı memnun etmedi ve hiçbir şey onun değiştirici elinden kurtulamadı. Nerede kesilip indirilmemiş orman varsa, nerede hayvanlar kuytu köşelerinde dinlenebiliyorsa, nerede yeryüzü dört ayaklılardan mahrum değilse, soluk benizliler oraya “ehlileştirilmemiş yabani arazi” dedi. Halbuki bize göre yabani, vahşi yer yoktur. Tabiat tehlikeli değil, misafirperverdir; korkutucu değil, arkadaşçadır. Bizim felsefemiz korkudan ve önyargıdan uzak,sağlıklı bir düşünce sistemidir. Bu noktada beyaz adam ve Kızılderili inançları arasında önemli bir fark buluyorum. Kızılderili inancı, etrafını çevreleyen her şeyle insanın ahengini gözetir; beyazlar ise çevreye tahakkümü esas almıştır. Kızılderililer aradıkları her şeyi, paylaşma ve sevgide buldu; ama beyazlar aradıklarınıkorkarak savaşmada buldu. Biri için dünya güzellik doluydu. Diğeri için öteki dünyaya gidene kadar tahammül edilmesi gereken günah ve çirkinlik dolu bir yerdi; o daima Yaratıcı’ya yarattığı dünyayı değiştirmesi için dua eder, kötüleri cezalandırmasını, dünyaya ışık göndermesini diler.Bu adam bizi anlayamayacaktır. Bizim yaşlılarımız bilir ki insan tabiattan uzaklaştıkça kalbi sertleşir. Yaşayan varlıklara saygı duymazsanız onlar da kısa bir süre sonra insanoğlunu hesaba katmaz olacaklardır. Bu sebeple biz çocuklarımızı tabiatın yumuşak eline yatkın yetiştiririz. (Ayakta Duran Ayı, Siyu Kabilesi)
Biz hepimiz yoksuluz,çünkü şerefliyiz. (Kırmızı Köpek, Siyu Kabilesi) (Ufak bir yorum: Anlayana tokat gibi söz …)
İlk öğretmenimiz kendi kalbimizdir. (Cheyenne Kabilesi)
İlkbaharda usul usul yürü; Toprak Ana hamiledir. (Klowa Kabilesi)
Ezelde, yalnızca Yaratıcı vardı. Biz ona Tirowa deriz. Onunla beraber sonsuzbir uzay vardı. Başlangıcı ve sonu olmayan, zamansız, şekilsiz, hayatsız bir boşluk... Her şey, başlangıç, son, zaman, şekil ve hayat Tirowa’nın ölçülemez hafızasındaydı. Neden sonra O sonsuzluk ve sınırsızlık, sonlu ve sınırlı olanı yarattı. (Yaşlı Kurt, Hopi Kabilesi)
Yaradılış devam etmektedir. (Atasözü, Siyu Kabilesi)
Zamanın başlangıcında bilgi ve hikmet hayvanlarla beraberdi. Yaratıcı Tirowa insanlarla doğrudan doğruya konuşmadı. Kendisinin elçileri olarak hayvanları gönderdi. İnsanoğlu hayvanlardan ve sonra yıldızlardan ve güneşten ve aydan, tabiattaki her şeyden Tirowa’nın varlığını öğrenmeye başladı. Her şey O’nu anlatıyordu. (Letakots Lesa, Pawnee Kabilesi)
Kızılderili ibadet etmeyi sever. Doğumdan ölüme kadar etrafını saran varlıklara hürmetle bakar. Kucağında doğduğu Tabiat Ana’nın zenginliğinin farkındadır, hiçbir köşe ona kıymetsiz görünmez. Yaratıcı, -biz ona Wakan Tanka deriz-, ceza verici bir Yaratıcı değildir. Onunla aramızda hiçbir engel yoktur. Onunla her birimiz karşı karşıyayızdır, bizi duyar, onun bağışlaması gökten dökülen yağmur gibi üzerimize iner. Wakan tanka bizden uzak, ayrı ve daima kötülükleri gözleyen bir Yaratıcı değildir. Hayvanları, kuşları, insanları cezalandırmaz. İyilik kuvvetinin üzerine kötülük kuvvetinin hakim olacağına dair bir korkumuz yoktur; en üstün olan ve hükmünü yürüten kuvvet, iyiliktir. (Ayakta Duran Ayı, Siyu Kabilesi)
Bütün güçler Büyük Yaratıcı Wakan Tanka’dan gelir. Şaman’ın hikmeti, tedavi edici gücü, sihir kabiliyeti ondan gelir. İnsan bütün tedavi edici bitkilerin Wakan Tanka tarafından verildiğini ve her birinin kutsal olduğunu bilir. (Maza Blaska, Siyu Kabilesi)
Dünyadaki her şeyin bir nedeni vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır. Bu, Kızılderilinin varlık felsefesidir. (Yaşlı Güvercin, Salish Kabilesi)
İyi ilaç tedavi eder. Fakat tedavinin önemli bir kısmı inançtır. Eğer hiçbir şeye inanmıyorsanız, eğer bütün kalbinizle inanmıyorsanız tedavi olmanız çok zordur. (Agnes Cypress, Semiole Kabilesi)
Nimet de, külfet de Büyük Ruh’un elindedir. Bazen O’nun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır.(Siyu Kabilesi)
On yaşımdayken, bir gün toprağa baktım; ırmaklara, gökyüzüne, etrafımdaki hayvanlara baktım. Bütün bunları yapan büyük bir gücü kavrayamadım. Bu gücü anlamak için can atıyordum. Ağaçlara, çalılara sordum, bana bakıyormuş gibi görünen çiçeklere sordum: “Sizi kim yaptı?” Yosun kaplı taşlara baktım, bazılarının şekli insana benziyordu, onlara sordum. Hiçbiri bana cevap vermedi. Sonra bir rüya gördüm. Rüyamda o küçük yuvarlak taşlardan biri yanıma geldi ve her şeyi yapanın Wakan Tanka olduğunu bildirdi. O Yaratıcı’ya saygı göstermek için, O’nun eseri olan tabiata saygı göstermem gerekir. (Tatanka Ohitika, Siyu Kabilesi)
Biz Wakan Tanka ile konuşuruz, eminiz ki o bizi duyuyor. Açıklamak zor, ama inancımız böyle. Bizim inancımıza göre insan öldükten sonra ruhu yerde veya gökte bir yerdedir. Nasıl, nerede tam açıklayamayız, yalnız kesinlikle biliyoruz ki onun ruhu yaşamaya devam eder. Eğer ruhlar insanlarla konuşabilselerdi, onlar bu dünyadaki arkadaşlarına öldükten sonra kendilerini gösterirlerdi; fakat onlar asla bizimle konuşmaya gelmez. Yalnızca, belki rüyalarımızda konuşur, görüşürüz onlarla. Wakan Tanka ile de öyle. O her yerdedir. Ölen arkadaşlarımızın ruhları gibi onun da sesini duyamayız ama o her yerdedir. Mato Kuwapi, Siyu Kabilesi
Sadece gerçekleşmesini arzu ettiğim şeyleri istemek için dua etmem, çünkü insan kendisi için en iyinin hangisi olduğunu bildiğini iddia edemez. En iyinin hangisi olduğunu bilen sadece Wakan Tanka’dır, onun arzularına daima boyun eğerim. Bu kolay değildir, bazıları bunu imkansız bulur. Fakat ben duanın gücünü gördüm. Bu yüzden daima Yaratıcı’nın bana, doğru yolu, kendi yolunu izleyebilmeme yarayacak hikmet bahşetmesi için dua ederim. (Şaşkın Karga, Siyu Kabilesi)
Aramızda bazı adamlar var; tıpkı beyazlar gibi, doğru yolu bilir görünür, ama karşılık almadan kimseye göstermeye razı olmaz. Onların yoluna inanmıyorum. İnanıyorum ki, her adam doğru yolu kendisi bulur. (Kara Şahin, Sauk Kabilesi)
Önce nasıl konuşulacağını öğren, sonra nasıl öğretileceğini öğren. (Nez Perce Kabilesi)
Çocukken annem bana halkımızın efsanelerini öğretti. Güneşin, göğün, ayın, yıldızların, bulutların, fırtınaların hikayelerini öğretti. Bana Büyük Ruh’un önünde diz çöküp dua etmeyi, ondan sağlık, akıl ve şefkat dilemeyi öğretti. Fakat biz başka insanlara asla beddua etmeyiz. Eğer biri ile görülecek hesabımız varsa, onu Büyük Ruh’a havale etmeden kendimiz görürüz. Bize Büyük Ruh’un insanlar arasındaki ufak tefek çekişmelere aldırış etmeyeceği öğretildi. Goyathlay, (Apache) Apaçi Kabilesi
Zevklerimiz sığdır, dertlerimiz ise derin... (Cheyenne kabilesi)
Biz kilise istemiyoruz. Bize Tanrı üzerine tartışma etmeyi öğretecekler. Tıpkı Katolikler ve Protestanlar gibi... Biz bunu öğrenmek istemiyoruz. Bazen birbirimizle dünya meseleleri üzerine kavga eder, çekişebiliriz. Fakat asla Tanrı üzerine tartışma yapmayız. Biz bunu öğrenmek istemiyoruz. (Hinmaton Yalatkit, Nez Perce Kabilesi)
Bu insanların önünde saygı ile eğiliyorum. Gününüz aydın olsun. Levent Ertürk - levbaba@yahoo.com