1.19k likes | 1.72k Views
SÜRÜNGENLER (REPTILIA). Sürünerek hareket ettiklerinden Reptilia adı verilmiştir. Permien'in başlangıcında iki yaşamlıların Labyrinthodontia alt sınıfından, üremek için suya gereksinme duymayan ve karasal yaşamın koşullarına tümüyle uyum gösteren Reptilia sınıfı örnekleri oluşmuşlardır.
E N D
SÜRÜNGENLER (REPTILIA) Sürünerek hareket ettiklerinden Reptilia adı verilmiştir. Permien'in başlangıcında iki yaşamlıların Labyrinthodontia alt sınıfından, üremek için suya gereksinme duymayan ve karasal yaşamın koşullarına tümüyle uyum gösteren Reptilia sınıfı örnekleri oluşmuşlardır. Çoğu Paleontologa göre sürüngenler beş ana hat boyunca evrim geçirerek oluşmuşlardır. Bunlar: 1) Memelilerin meydana gelmesini sağlayan memeli benzeri ilkel sürüngenler,
2) Tümüyle deniz yaşamına uyum göstermiş Ichtyosauria örnekleri, 3)uzun boyunlu olan ve denizlerde yaşayan Synaptosauria örnekleri, 4) Kaplumbağalar ve 5) Dinosaurus'ların timsahların ve uçan sürüngenlerin oluşmasını sağlayan Archosauria hatlarıdır. • Derilerinin sert ve keratinli bir yapı göstermesi ve vücutta pulların bulunması bu hayvanların su kaybını büyük ölçüde önler, bu nedenle de kurak bölgelerde kolayca yaşayabilirler. Mezozoik'te 16 takım halinde çok geniş bir yayılış gösteren bu sınıfın günümüzde yaşayan ancak 4 takımı bulunmaktadır.
Karakteristik özellikleri: • 1. Vücut, epidermisten oluşmuş keratinleşmiş pullardan meydana gelen bir ekzoiskelet (dış iskelet) ile kaplıdır. Bazen buna ek olarak dermal kökenli kemik plaklarda bulunabilir. Derideki salgı bezleri çok azdır. • 2. İki çift üyeleri vardır. Genellikle her bir üyede 5 parmak ve parmak uçlarında da keratin yapısında tırnaklar bulunur. Üyeler koşmaya, tırmanmaya , sürünmeye uyum göstermişlerdir. Deniz kaplumbağalarında kürek şeklini almışdır. Bazı kertenkelelerde üyeler dejenerasyona uğramış, bazı yılan ve kertenkelelerde ise tümüyle körelmiştir.
3. İskeletleri çok iyi bir şekilde kemikleşmiştir. Kaburga ve sternum (göğüs kemiği) iç organların iyi bir şekilde korunmasına yarayan bir göğüs kafesi oluştururlar. • 4. Kalpleri, 3 gözlü kalple 4 gözlü kalp arasında bir yapı gösterir. Bunların kalbi 2 kulakçık vwe kısmen ortadan ikiye bölünmüş bir karıncık içerir. Timsahlarda karıncık tam anlamıyla ortadan ikiye bölünmüştür. Alyuvarları çekirdekli ve oval yapıdadır. Yalnız bir çift aort yayları vardır. • 5. solunumları daima akciğerlerle yapılır. Sucul kaplumbağalarda kloak vasıtasıyla da solunum yapılabilir
6. Vücut sıcaklığı çevreye bağlı olarak değişiklik gösterir (Poikilothermus). Bunlarda kuş ve memelilerde olduğu gibi sıcaklık kaybını önleyecek kıl ve tüy şeklindeki oluşumlar yoktur. Gerekli olan sıcaklığı çevreden alırlar (Ektoterm). 7. Beyinlerinden 12 çift sinir çıkar. 8. Ayrı eşeylidirler. Kopulasyon organları mevcuttur ve döllenme daima iç döllenme şeklindedir. Yumurtaları büyüktür ve bir derimsi veya kalker kabuk içerisindedirler. Genellikle ovipardırlar. Bazı yılan ve kertenkelelerde ovovivipar ve vivipar şekilde üreme görülür. Segmentasyon meroblastik şekildedir. Metamorfoz yoktur, yavru yumurtadan çıktığında ergin hayvanın minyatürü şeklindedir. Gelişme dönemlerinde Amnion, Chorion ve Allantois gibi embriyonik tabakalar oluşr. Yani yavrunun karada gelişmesini sağlayan Amniota tipi bir yumurtaya sahiptirler.
Sürüngenler, iki yaşamlılardan daha evrim geçirmiş bir sınıftır. Sürüngenlerin iki yaşamlılardan daha evrim geçirmiş olduğunu kanıtlayan özellikler şunlardır: 1) Kara hayatına uymuş kuru ve pullu bir derinin bulunması, 2) Daha hızlı hareketi sağlayan üyelerin varlığı, 3) Temiz ve kirli kanın kısmen de olsa birbirnden ayrılmasını sağlayan bir kalbin bulunması, 4) Tam kemikleşmiş bir iskelete sahip olmaları ve 5) Karada gelişmesini tamamlayan bir embryoyu koruyacak olan yumurta kabuğunun bulunmasıdır.
ÖRNEK TÜRLER: • Emys orbicularus (Benekli kaplumbağa), Testuda hermanni (Trakya tosbağası), Caretta caretta Adi deniz kaplumbağası), Cyrtodactylus heterocercus (Mardin keleri), Draco volans (Uçan dragon), Chamaeleo chamaeleon (Adi bukalemun), Mabuya vittata (Şeritli kertenkele), Ophiomorus punctatissimus (Toprak kertenkelesi), Lacerta viridis (Yeşil kertenkele), Lacerta saxicola (Kaya kertenkelesi), Eryx jaculus (Mahmuzlu yılan), Coluber caspius (Ok yılanı), Naja naja (Kobra), Vipera ammodytes (Boynuzlu engerek),
1-KAPLUMBAĞALAR (TESTUDİNATA) • Diğer canlılara göre özellikle Avrupa ve ülkemiz kamuoyu tarafından Caretta caretta türü aracılığıyla iyi tanınan hayvanlardır. Bu canlıların en belirgin özelliği; pasif bir savunma organı olan, vücudu dıştan saran ve üzeri keratin yapı ile örtülü kemik plakalardan oluşmuş zırhlarının olmasıdır. Bu zırhlar, kenarlardan bağ doku ile birbirine bağlanmış, carapaks denen (dorsal) kısım ile plastron denen karın( ventral) kısımdan oluşmuştur. Bu zırhın ön kısmı; ön bacaklar ve baş için arka kısımda; arka bacaklar ve kuyruk için açık kalmıştır. Kaplumbağaların başka ilginç bir özelliği ise ağız yapılarıdır. Bu hayvanların dişleri yerine kuşların gagalarına benzer yapılı bir çeneleri vardır.
Özellikle etobur olanlarda bu çene keskin kenarlıdır. Etsi olan dilleri ise geniş, kurbağaların aksine dışarıya fırlatılamaz yapıdadır. Kaplumbağaların gözlerinde göz kapaklarının bulunması, karada yaşayanlarda kazmaya, su da yaşayanlara yüzmeye uyum sağlamış beş tırnaklı ayakların olması da ayrı bir ayırıcı bir özelliktir. • ÜREMELERİ: Çiftleşme esnasında erkeğin ses çıkararak • zırhlı bir dişiye vurması bu canlılara özgü bir çiftleşme • davranışıdır. Bütün kaplumbağalar sert ve elastik kabuklu • yumurtalar ile çoğalır. Dişiler yumurtalarını kazdıkları • toprak içerisine veya toprağın, kayaların oyuk kısımlarına • koyarlar.
Bu canlılar uzun süre hatta bazı türleri bir yıl • açlığa dayanabilir. Vücutları oval biçimdeki bir kabuk • içerisinde yer almıştır. Bu kabuk kemiğimsi yapıdaki • plakalardan oluşmuştur. Kaplumbağalarda göğüs • bölgesindeki omurlarda kaburgalar, sırt tarafından kabuğa • kaynaşmış olduğundan söz konusu kabuk, hayvan • tarafından terk edilemez. Dişleri yoktur fakat besinlerini • tutabilecek keratin çıkıntılar vardır. Parmak uçlarındaki • tırnaklar toprağı kazmaya ve yürümeye yardımcı olurlar. • Kara kaplumbağalarında üyeler kısa olmasına karşın deniz • kaplumbağalarında ise yüzmede kullanıldığından kürek • şeklini almışlardır.
2/ TİMSAHLAR (Crocodilia) • Bu canlılarda vücudun baş, boyun, gövde ve kuyruk kısımlarından oluşması belirgin bir özelliktir. Ayrıca üyelerinin parmaklar ucunda keratinden oluşmuş tırnakların bulunması, parmak aralarında perdelerin yer alması, ağızda dişlerin mevcut olması, burun deliklerinin varlığı, alt-üst göz kapaklı büyük gözlerin başın yanında yer alması ilk bakışta göze çarpan diğer özelliklerdir. Vücutları baş, boyun, gövde ve kuyruk olmak üzere 4 kısımdan meydana gelmiştir. Parmak uçlarında keratin tırnaklar ve parmak aralarında perde vardır. Ağızda dişler, burun bölgesinde iki burun deliği ile kafanın yan tarafında iki göz bulunur. Gözlerde üçüncü göz kapağı ve baş bölgesinde küçük kulakları vardır. Arka ayaklarının yanında anüs vardır.
3/ KERTENKELELER (ZAVRİA); • bazı türlerinde körelmiş olmalarına karşın 4 üyeli canlılardır. Gözlerinde göz kapakları vardır. Birçok kertenkele türünde kuyruk omurgasında gerektiğinde kuyruğun kopmasında rol oynayan bir kıkırdak plaka vardır. Bu kuyruğun kopma işlemi genelde kertenkelelerin düşmanlarıyla karşılaşması esnasında olur. Düşman, kuyruğun kopan kısmıyla meşgul olurken kertenkele oradan uzaklaşmış olur. Daha sonra kopan bu kısım yenilenir. Bu yenilenen kısımdan yeni bir kuyruk omuru oluşmaz fakat buna karşın kıkırdak uzantısı yeni kuyruğu oluşturur. Her yöne hareket edebilen dilleri vardır.
Kertenkelelerin büyük çoğunluğunun etobur olmasına karşın bazı türleri de otoburdur. Sadece Güney Amerika’da yaşayan ve zehir dişleri alt çenelerinde yer alan bir tek tür zehirlidir. Bunun dışındaki ve ülkemizde de birçok çeşitli türü bulunan kertenkeleler zehirsizdir. Bunun dışında kertenkelelerin en büyük dikkat çeken özellikleri bulundukları ortamın rengine uygun renk değişimini kendi vücutlarında çok iyi gösterebilmeleridir. Bu da vücutlarında bulunan pigment hücrelerini bir araya toplama ya da uzaklaştırmalarıyla mümkün olmaktadır.
ÜREMELERİ: genelde kertenkeleler, zarsı bir kabuk ile örtülmüş yumurtalarla çoğalmalarına rağmen, bazı türleri örneğin Lacerta vivipara, ovivivipar bir üreme şekli gösterir. Vücutları değişik şekillerde olabilir. Bazılarında vücut yuvarlak ve uzun olduğu gibi bazılarında darso-ventral olarak yassılaşmıştır. Üyeler uzun kısa kalın ve ince şekillerde olabilir. Bazılarında ise hiç olmayabilir. Bunlar solucanlar gibi toprak altında yaşarlar. Kuyruklu olanlarda hızlı hareket etme esnasında canlıyı dengede tutmaya yarar.
4/ YILANLAR (SERPENTES); Bu canlılar oldukça büyük avları yakalayıp yutmakla özelleşmiş ve birçok kimsede korku uyandıran yüzeysel olarak hemen herkes tarafından tanınan, bacakları tamamen körelmiş ve ince uzun bir vücuda sahip canlılardır. Uzun ve yuvarlak vücut yapılarına sahiptir. Üyeleri yoktur. Boğa ve pitonlarda arka üyeler körelerek deri içerisinde kalmıştır. Göz kapakları yoktur. Dişler ağız tavanında ve çenelerde meyilli bir şekilde bulunur. Bazı yılanlarda besinleri yutmaya yarayan dişlerin yanında bir çift de zehir dişleri vardır. Günümüzde en büyük kara hayvanlarının sürüngenlerde olduğu kabul edilmektedir. Bunlar tamamen etobur canlılardır ve göz kapakları yoktur. Bazıları avlarını önce boğar ve sonra yutar. Tükürük salgı bezinin zehir salgıbezine dönüştüğü bazı Türlerinde ise av, zehir dişleriyle öldürülür ve daha sonra yutulur.
Yılanlardaki kıvrıla kıvrıla harekette kendilerine özgü bir davranıştır. Bunun dışında bazı türler iyi yüzücü bazı türler de iyi tırmanıcıdırlar. Çöl yılanları ise vücutlarının kenarları üzerinde rüzgar gibi hızlı hareket ederek kızgın kumlardan korunur. Bazı yılanlarda kendilerini ok gibi fırlatarak hareket dereler ve bu yüzdendir ki haklımız arasında uçan yılanlar ifadesiyle sık sık karşılaşılmaktadır. Bu canlılardaki başka bir ilginç özellikte gelişmelerini sağlamak için deri değiştirme davranışı göstermeleridir bu kerten kelelerde de söz konusudur. Yılanları diğer canlılardan ayrı kılan başka bir yapı da ağızlarındaki dişlerdir. Düz olan dişler zehirsiz, arka da bulunan yarık dişler az zehirli ve ön üst çenede yer alan yarık ya da oyuk dişler zehirlidir.
Birçok canlıda, koku alma görevini, koku alma organı olan burun yerine getirirken, yılanlarda bu işi dil üstlenmiştir. Dil hareketlerinin görevi ise kokuyu algılamak ve bu algıları özellikle ağız boşluğunda bulunan organa iletmektir. Yılanlar sağırdır ve aynı zamanda kötü bir görme duyusuna sahiptirler. Fakat buna karşın, ağız boşluğunun üst damağında iki kese içinde yan yana bulunan “Jacobson” olarak adlandırılan organ yardımıyla yönlerini bulurlar. Bu durum, çatallı olan dilini dışarı çıkartması ve bu dil ile çevrede bulunan kokulu maddelerin moleküllerini alması ve daha sonra bu dilin ucunu, koku maddelerini alan Jacobson organının iletmesiyle mümkün olmaktadır.
Bunlara ilaveten engerek yılanları, gözleri ile burun delikleri arasında bir organ sayesinde çevredeki sıcaklık değişimini belirleyebilmekte, bu organ yardımıyla avları olan sıcakkanlı hayvanların izlerini rahatlıkla bulabilmekte ve daha sonra afiyetle midelerine indirmektedirler. Yılanlardan söz açılınca hangi yılanların zehirli olabileceğini değinmeden geçmek doğru olmaz.
Zehirli yılanların: • Kafaları üzerinde çok sayıda küçük pullar vardır. • Göz ve üst çene arasında çok sıralı pullar vardır. • Gözbebekleri dikey (elips) şekildedir. • Kuyrukları kısa ve küttür. • Genelinde başları üçgen şeklindedir. • Geneli çok güzel renklere sahiptir. Bu canlıların menulerine bakacak olursak, ortak olan besinlerini şu şekilde sıralayabiliriz. • Böcekler • Solucanlar • Salyangozlar • Amfibiler • Kemiriciler • Küçük kuşlar (yılanlar tarafından) • Kaplumbağalar ( timsahlar tarafından) • Memeli hayvanlar • Kertenkeleler (kertenkeleler ve yılanlar tarafından )
Besinlerden de anlaşılacağı gibi bu canlılar, bir biyolojik denge içerisinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Eğer insanlar tarafında bu canlıların populasyon oranları biyolojik denge aleyhine değiştirilse ki öyle yapılıyor, biz insanlar için uzun vadede büyük problemler ortaya çıkacaktır. Örneğin, bir ekolojik alanda yılanları ortadan kaldırdığımızı varsayalım; bu durumda bu alanda yılanların özellikle severek beslendikleri kemirici populasyonu büyük patlamalar gösterecek ve bu kemiriciler insanların baş belaları durumuna gelebilecektir.
Bu örnek sadece yılanlar için değil söz konusu olan tüm Canlılar için de geçerlidir. Bundan dolayı bir çoğunu düşman olarak gördüğümüz sürüngenleri tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi koruma altına almalı ve bu canlıların insanlara olan dolaylı ve dolaysız faydaları kamuoyuna çeşitli iletişim araçları ile anlatılmalıdır.
GENEL ÖZELLİKLERİ • Beden sıcaklığı değişken, amniyonlu, dört ayaklı omurgalılar sınıfıdır. • Kara yaşamına uyum sağlamışlardır ve soğukkanlı ya da değişken ısılıdırlar. • Sürüngenlerin iyice keratinleşmiş bir derisi vardır ve üzeri dış deri kökenli pullarla kaplıdır. • Kafatası bir tek artkafa lokmasıyla omurgaya eklemlenir. • Kalp; iki kulakçık ve bir karıncıktan oluşur. • Akciğer karmaşık yapıdadır ve arka tarafında hava keseleri bulunur. • Sindirim borusu genellikle kalın bir dil ve beslenme rejimine uyarlı dişlerden oluşur.
Duyu organları sürüngenlerde birtakım özellikler gösterir: yılanın ek koklama organı gibi… • Türlerin çoğu yumurtlayarak ürer. • Sürüngenlerin yumurtaları telolesittir ve kireçli ya da parşönimsi bir kabukla korunur. • Günümüzde yaklaşık 6000 sürüngen türü vardır. • Sürüngenlerin pek çok fosil biçimine rastlanır; bunların en görkemlileri dinazorlardır. • Yaşayan en küçük sürüngenler sakangurlardır.
KAPLUMBAĞALAR • Vücutları üzerinde kemik plaklardan oluşmuş bir dış iskelet vardır. • Kaburgalar, bağanın üst bölümünün altındadır ve akciğerler buraya yapışık haldedir. • Kloak; üreme, sindirim ve boşaltım ürünlerinin dışarı bırakıldığı ortak açıklıktır. • Kemik plaklarının üstü, epidermis kökenli keratin plakalarla örtülüdür. • Çenelerinde diş bulunmaz. • Yumurtalarını karada açılan çukurlara bırakırlar.
1.Yılan Boyunlu Kaplumbağalar (chelidae) • Baş ve boyun oldukça uzundur. • Yarı suculdurlar. • Güney Amerika, Yeni Gine ve Avustralya’da yayılış gösterirler.
2. Kinosternidae • Plastron tam kemikleşmemiştir, kısmen yumuşak kalmıştır. • Kuyrukları kısadır.
3.Tatlısu ve Bataklık Kaplumbağaları (emydidae) • Yüzmeye bir uyum olarak bağları ve üyeleri hafifçe yassılaşmıştır. • Boyun ve kuyruk oransal olarak uzundur. • Baş bölgesinde plakalar bulunmaz. • Parmakları arasında perde bulunabilir. • Benekli kaplumbağa
4. Bataguridae • Yarı suculdurlar ve tatlı sularda yaşarlar. • Parmaklar arasında yüzme perdeleri bululur. • ÇİZGİLİ KAPLUMBAĞA
5. Kara Kaplumbağaları, Tosbağalar • Bağa tam olarak kemikleşmiş ve bombelidir. • Baş, boyun, üyeler ve kuyruk bağa içerisine çekilebilir. • Üyeler silindirik yapıdadır ve her üye 4-5 tırnak taşır • Testudo Graeca (tosbağa)
Geochelone Testudo Hermanni
6.Yaygın Deniz Kaplumbağaları • Yaşamlarının çoğunu denizde geçirirler sadece yumurta bırakmak için karaya çıkarlar. • Boyları bir metreye kadar ulaşabilir. • Bağa yassı olur, tam kemikleşmemiştir. • Üyeler genişlemiş ve kürek şeklini almıştır. • Üyelerdeki tırnaklar sayıca azalmıştır. • Baş ve boyun bağa içerisine çok azı çekilebilir.
7. Kösele Derili Deniz Kaplumbağaları • Omurlar ve kaburgalar, kabuk ile kaynaşmamıştır. • Sırttaki kemik plakalar üzerinde, köselemsi kalın bir deri bulunur. • Boyun, kabuk içine çekilemez. • Ayaklar kürek şeklindedir. • Oldukça iri türlerdir. Deri Sırtlı Kaplumbağa
8.Yumuşak Kabuklu Kaplumbağalar • Bağa oldukça yassıdır ve sadece deri ile örtülüdür. • Baş ve boyun, bağa içerisine tamamen çekilebilir. • Burun delikleri, başın ön kısmında bulunan hortum şeklindeki yapıya açılır. • Dudaklar etli yapıdadır. • Üyeler yassı yapıda olup, parmaklar arasında yüzme zarı bulunur. • Arka üyelerde üç adet tırnak bulunur. • Su altında uzun bir süre kalabilirler(15 saat). • Akciğer, ağız içi ve deri solunumu yaparlar. Trionyx Triunguis