1 / 17

7.KONU

OSMANLI’DA HUKUK,BİLİM,TEKNOLOJİ VE SANAT ALANINDAKİ GELİŞMELER. 7.KONU. HUKUK ALANINDAKİ GELİŞMELER.

nishi
Download Presentation

7.KONU

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. OSMANLI’DA HUKUK,BİLİM,TEKNOLOJİ VE SANAT ALANINDAKİ GELİŞMELER 7.KONU

  2. HUKUK ALANINDAKİ GELİŞMELER • Osmanlı devletinin temel aldığı iki hukuk sistemi vardı.Bunlar şeri hukuk ve örfi hukuktur.Şeri hukuk,İslam inancına göre düzenlenmiş kurallardı.Gerek ceza gerekse vergi konuları devletin sınırları içerisinde yaşayan tüm Müslüman halka ayrım gözetmeksizin uygulanırdı.

  3. Örfi hukuk ise şeri hukuk kurallarına uymak kaydıyla eski Türk geleneklerinden gelen ve fethedilen yerlerdeki devam eden kurallardan oluşurdu.Padişahların çıkarttığı kanunnamelerde örfi ve şeri hukuk hükümleri beraber kullanılırdı.

  4. Padişahların ağzından yazılan örfi kanunlar fermanlar aracılığıyla duyurulurdu.Şeri kanunları çıkarma ve yorumlama işi yine padişah adına ilmiye sınıfına mensup şeyhülislam ve kadılar tarafından yapılırdı.

  5. Osmanlı Devleti’nde,mahkemelerde hakimlik yapan,aynı zamanda şehir ve kasabaların belediye işleri ile bugünkü noterlik işlerini yürüten,devletin mahalli uygulamalarında yetkisi olan kişiye kadı denirdi.Buna göre kadıların birinci görevi yargıçlık,ikinci görevi ise kazaları yönetmekti.

  6. Osmanlı Devleti,kadıların işlerini etki altında kalmadan yapmaları için gerekli tedbirleri almıştı.Kadıları kararlarında tamamen serbest bırakmışlardı.Kadıların yargı ile ilgili görevleri;evlenme,boşanma,nafaka ve miras işleri ile ticaret davalarında karar vermek ve vergilerin düzenli olarak toplanıp hazineye aktarılmasını sağlamaktı.Seyfiye sınıdına mensup yöneticiler kadı hükümlerine aykırı davranamazlardı.Kadı,yöneticilerin yaptıklarını denetleme yetkisine sahipti.Kadıların küçük yerleşim birimlerindeki temsilcileri ise naiplerdi.

  7. OSMANLI’DA BİLİM VE TEKNOLOJİ • Osmanlı Devleti klasik dönemde her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında da çağdaş olan Avrupalı devletlerinden daha üstündü. Bu üstünlüğü 17. yy.'a kadar devam etmiştir. Osmanlı Devleti'nde medreselerde İslami bilimler ile pozitif bilimler bir arada okutuluyordu.Osmanlı Devleti'nde bu iki alanda da çok önemli bilginler yetişmiştir.  • Önemli bilim adamlarından biri:Ali KUŞÇU

  8. Ali Kuşçu • Ünlü Matematik ve astronomi bilginidir. Semerkant'ta doğmuştur. Timur'un torunu Uluğ Bey'in hükümdarlığı sırasında Semerkant'ta bulunan rasathane'nin (gözlemevi) Müdürlüğünü yapmıştır. Uluğ Bey'in ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmet'in daveti ile İstanbul’a gelerek Ayasofya Medreselerinde matematik ve astronomi dersleri vermiştir.

  9. OSMANLI’DA EDEBİYAT • Osmanlı edebiyatı, imparatorluk tarihinin en yüksek seviyesine ulaşıyor.xvı yüzyılda Osmanlı lehçesi diğer edebi Türk lehçelerini geçerek, işlek bir hale gelmiş ve Osmanlı Devleti edebiyat alanında da Türk dünyasının merkezi olmuştur. • Çağatay lehçesiyle yazmış olan Nevâî hükümdar ve şairleri etkilemeye, en büyük şairlerimizden olan Fuzulî ve daha nice şairler Azerî lehçesiyle yazmaya devam etmişlerdir. Fakat artık nesir ve nazımda Osmanlı lehçesi üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Ama bu üstünlük, aşağıda da söyleyeceğimiz gibi "Türk dilinin pek yararına olmamıştır. • Xvı yüzyılda, Türk dünyasının edebî şark Türkçesi'ni kullanan şair ve hükümdarları da Osmanlıca yazmaya başlamış ve güzel eserler meydana getirmişlerdir. Meselâ Kırım hanlarından Gazi Giray en güzel şiirlerini Osmanlıca yazmıştır.

  10. Osmanlı’da güzel sanatlar • GÜZEL SANATLAR • Osmanlılar’da gelişen sanat dalları; mimari, edebiyat, minyatür, musiki, tezhip, çinicilik, hattatlık, cam, seyirlik oyunlar ve tiyatrodur. • Zanaat dalları ise; dokuma, halı, cilt, maden ve ahşap işleridir.

  11. Minyatür sanatı: • Osmanlılarda el yazmalarını süsleyen resimlere minyatür, bu sanat ile uğraşanlara da nakkaş denirdi. İslam dinine göre resim yasaklandığı için resim yerine daha soyut olan minyatürü tercih etmişlerdir. Matrakçı Nasuh ve Nakkaş Osman önemli minyatür ustalarındandır. Diğer önemli minyatür sanatçıları Niğari, Nakkaş Hasan Paşa, Kalender ve Levni’dir. Şeker Ahmet Paşa önemli ressamlardandır. 19. yüzyılda resim dalında Osman Hamdi Bey Güzel Sanatlar Okulu’nu açarak Batı Tarzında Resim Sanatının gelişmesi yolunda ilk adımı atmıştır.

  12. Hat sanatı: • Güzel yazı yazma sanatıdır. İslamiyet’e geçişle başlamıştır. Hat sanatı ile uğraşanlara hattat denir. İslam ülkelerinde resim sanatının yerini almıştır. Türk yazı sanatı, en parlak dönemini Osmanlı hattatlarıyla yaşamıştır. 13. yüzyılın sonlarından itibaren hattatlar sülüs, nesih, muhakkak, reyhanî, tevki ve rika gibi yazı çeşitleri kullanmışlardır. Amasya’lı Şeyh Hamdullah, Ahmet Karahisari, Hafız Osman, Mustafa Rakım Efendi ve Kazasker Mustafa izzet önemli hattatlardandı.

  13. Tezhip Sanatı: • Kitapların altınla yaldızlanmasına tezhip, tezhip yapanlara da müzehhip denirdi. Her kitaba uygulanmaz sadece değerli kitaplara uygulanırdı.

  14. Çinicilik Sanatı: • Kökeni Orta Asya’ya kadar giden çini sanatı, Osmanlılarda gelişmiştir. Osmanlıların çini merkezi önceleri İznik iken daha sonra Kütahya olmuştur. Osmanlı çini sanatının en önemli örneklerini, 16. yüzyıl ortasından 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar İznik sır altı tekniğiyle yapılan kırmızı çiniler teşkil etmektedir. Osmanlı dönemi çinilerinde bitkisel motifler ile sarı, yeşil ve kırmızı renkler kullanılmıştır.

  15. Osmanlı’da mimari

  16. Mimari: Osmanlı mimarisi basit, kullanışlı, ince, zarif, vakur ve heybetlidir. Muhteşem saray tipi XIX.asırda Batı'dan gelerek girmiştir. Bununla beraber Allah adına yapılan camiler tamamen abidevidir. Camiler çevreleri bir sürü sosyal müessese ile örülür ve bir "külliye" teşkil ederler.Osmanlılar fevkalâde imarcıdır. Yapıları kendi medeniyetine ait olmasa bile ihtimamla korur. İmar görülmediği hiçbir imparatorluk köşesi yoktur. Dişinden tırnağından arttıran mütevazı mahalle zenginleri bile, bir mescid yaptıramadığı takdirde bir çeşme yaptırır veya bir mektep tamir ettirir. Toplum anlayışı fevkalâde güçlüdür. Kendilerinden sonraki nesiller içinde şefkat fikri çok gelişmiştir.

  17. Talha SARIOĞLU • 10/A 610 • HÖÇAL

More Related