340 likes | 751 Views
EV, AMBAR VE DEPOLARDA ZARARLI KEMİRGENLER ve MÜCADELESİ Uzm. Abdullah YILMAZ Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Genel Zararlılar Laboratuvarı. MAHALLEYİ FARELER BASTI. Yatağan ve Bergama'da tarlaları fareler bastı. ÜNİVERSİTEYİ FARELER BASTI, PROFESÖRLER KAPAN ALDI.
E N D
EV, AMBAR VE DEPOLARDA ZARARLI KEMİRGENLER ve MÜCADELESİUzm. Abdullah YILMAZAnkara Zirai Mücadele Merkez Araştırma EnstitüsüGenel Zararlılar Laboratuvarı
MAHALLEYİ FARELER BASTI Yatağan ve Bergama'da tarlaları fareler bastı ÜNİVERSİTEYİ FARELER BASTI, PROFESÖRLER KAPAN ALDI KÖYÜ FARELER BASTI!... KÖY HALKI TEDİRGİN Fare sınav salonunu bastı
İnsanların yaşadıkları hemen her yerde bulunur ve onların besinlerine ortak olurlar. Yediği besinlerin yanında en az on katı kadarını kirletir. Hastalık taşıyıcıdırlar. Kemiricilerin bulaştırdığı hastalıkların en korkuncu koyu renk kabarcıkla deride beliren ve siyah ölüm denilen veba hastalığıdır. İnsanlara veba hastalığı sıçan piresi tarafından kemiricilerden taşınmaktadır. Kemiriciler gıda maddelerini kıl, dışkı ve idrarları ile kirleterek kullanılamaz hale getirirler. Kemiriciler ekili ve depolanmış ürünleri, kumaş ve inşaat malzemelerini tahrip ederler. Ayrıca elektrik, telefon, bilgisayar kablolarını, tahrip ederler.
Mus musculus L. ( Ev faresi), Mus musculus musculus L.(Doğu faresi) Rattus rattus L. (Siyah sıçan veya Ev sıçanı) Rattus norvegicus B. (Göçmen fare veya Kahverenkli sıçan ) yaygın ve önemli zararlara neden olan türlerdir.
Mus musculus L. ( Ev faresi) : Tanımı: Baş + gövde 6-9,5 cm, kuyrukları 6-11 cm., ağırlıkları 12-30 gr. kadardır. Renkleri açık kahverengiden siyaha kadar değişir. Mus musculus musculus ta kuyruk, baş+ gövdeden daha kısadır.
Yaşayışıve Beslenmesi: Yılda 5-10 defa, 6-13 yavru doğururlar. Yavrular 30-40 günlük oldukları zaman çiftleşip yavru yapma yeteneğine kavuşurlar. Özellikle tahılları çok severler, yağlı tohumlar, et ve ürünleri, kağıt, çuval ve kitapları kemirirler Geceleri işlektirler, evlerde yaşayanların yaşam alanları bazen birkaç metre kareyi geçmez. Besinleri depo etmezler. Çok iyi koşar, tırmanır, sıçrar ve yüzebilirler. Koku alma ve işitme duyuları çok iyi gelişmiştir. Eğer populasyon aşırı derecede artarsa bir çeşit doğum kontrolü ortaya çıkar. İnsanların besinlerine aşırı ölçüde zarar verirler; ayrıca tifus, tulerami hıyarcıklı, veba gibi hastalıkların etmenlerini, besin zehirlenmelerine neden olan salmonellayı ve diğer bir çok bakteri çeşidini taşırlar.
Rattus rattus L. (Siyah sıçan veya Ev sıçanı) : Tanımı: Vücut 17-23 cm., kuyruk 20-25 cm., ağırlıkları 300 gr kadardır. Sırt rengi koyu kahverengiden siyaha kadar, karın rengi kirli beyazdan koyu griye kadar değişir.
Yaşayışıve Beslenmesi: Tüm yıl boyunca yılda 3-6 defa, 6-13 yavru doğururlar, gebelik süreleri 21-26 gündür. Doğan yavrular 2-3 ay sonra erginliğe ulaşır ve 5 yıl kadar yaşayabilirler. Evlerde kahverenkli sıçanla birlikte bulunabilirler. Bu sırada kahverenkli sıçan bodrum katlarda(çünkü nemli yerleri daha çok severler), siyah sıçan ise üst katlarda yaşar (kuru yerleri sever). Nocturnaldirler (Gece faaliyet gösterirler). Bitkisel besinleri tercih ederler. Hayvansal besinleri yalnız gerektiğinde yerler. İnsanların besinlerine en çok zarar veren hayvanlardır. Taşıdıkları pireler, idrarlar ve tozlarıyla da insanlara çeşitli hastalıkları taşırlar.
Rattus norvegicus B. (Göçmen sıçan veya Kahverenkli sıçan ) : Tanımı: Vücut 20-26 cm., kuyruk 22 cm., ağırlıkları 500 gr. kadardır. Sırt rengi açıktan koyu kahverengine kadar değişir.Karın rengi beyazımsı açık gridir.
Yaşayışı ve Beslenmesi: . Tüm yıl boyunca ,yılda 7 kez her seferinde 1-11 yavru doğururlar. Eşeysel kızgınlıkları 6 saat sürer, bu sırada değişik erkeklerle 200-500 kez çiftleşirler. Yavrular 22 gün sonra anneden ayrılarak bağımsız yaşamaya başlarlar. Besin az olunca aynı yuvada üç nesil bir arada bulunabilir. Kolonideki bireyler birbirlerini kokularından tanırlar. Bazen bir kolonide 60 tan fazla birey bulunur. Eğer anne herhangi bir nedenle ölürse, diğer bir anne yavruların bakımını üstlenir. Toprakta galeriler açarlar, burada uyuma, besin depolama ve düşmanlarından korunma odaları bulunur. Binaların bodrum katlarında, kanalizasyon kanallarında, yer altı boşluklarında, ahır ve benzeri yerlerde de bulunurlar. Omnivor olan bu hayvanlara, besin bulabildikleri her türlü ortam ve koşulda yaşayabilirler.
Geceleri besin aramak için 3 km yol kat edebilirler. Eğer yedikleri besin, su bakımından fakirse sık sık su içerler. Rahatlıkla suya dalıp, yüzebilir ve balık avlaya bilirler. Bitkisel besinleri genellikle depo ederler, leş de yerler, bebeklere ve kendini koruyamayacak şekilde güçsüz olan yaşlılara bile saldırdıkları saptanmıştır. Kuduz, tifus, tirişin, tularemia, ve daha birçok hastalığı insanlara bulaştırırlar. Özellikle taşıdıkları kara veba hastalığından 1342-1357 yılları arasında Avrupa nüfusunun %25 i, 1892-1918 yıllarında ise Hindistan da 11 milyon insan ölmüştür. Bu hayvanlarda görülen ilginç davranışlardan biriside tehlike karşısında kuyrukları ile bir birlerine düğümlenmeleridir. Daha çok yeni yavrularda görülen bu tip düğümlere” Yaşayan gordion düğümü” denir.
Kemiricilerle Mücadele Kemirici Sürveyi: Ev,ambar ve depolarda başarılı bir mücadele yapılabilmesi için zararlı yoğunluğunun önceden tahmin edilmesi gerekmektedir. Bunun için mücadele yapılacak ambarda genel bir sürvey düzenlenir. Böylece; Mevcut tür veya türlerin saptanması, Yaşama, beslenme ve gezinme yerlerinin belirlenmesi, Yoğunluk tahmini gibi hususlar araştırılır.
Pislikler : Göçmen sıçan Uçları sivri, gruplar halinde 1,9 cm uzunluk. 0.5 cm. genişlik Ev sıçanı Uçları küt, dağınık halde, 1,3 cm uzunluk. 0.5 cm. genişlik Ev faresi Uçları sivri , dağınık halde 0,5 mm
Ayak ve kuyruk izleri : Sıçan ve fareler tarafından zeminde bırakılan izler birbirinden farklıdır. Ev sıçanı ve Göçmen sıçan yürürken vücutlarını yerden daha yüksekte tutarlar, sadece kuyruklarının ucu yere temas eder. Ev farelerinin vücudu genellikle yere sürünür. Bu nedenle zeminine serilecek beyaz bir gözlem tozu üzerinde bu izleri görmek ve hangi türün olduğunu anlamak mümkündür. Sıçanların ön pençelerinde 4, arka pençelerinde 5 adet parmak izi karekteristiktir. Ayrıca ambarlardaki yağlı kalıntılar, delikler, kemirilmiş ve zarar görmüş malzemelerden fare ve sıçan populasyonunu tahmin etmek mümkün olabilmektedir.
KEMİRGENLERİN BESLENME VE YUVALANMA YERLERİNİN TESPİTİ Özellikle fareler çok belirsiz bir iz bıraktıkları için genelde gözden kaçan her yer kontrol edilmelidir. Örneğin bina içinde tavan ve çatı araları, pervaz araları, duvarlardaki delikler, yağmur suyu boruları vb. Bina dışında ise toprak yığınları,çöp kovalarının civarı,saman yığınları,su kanalı vb. Kemirgenler, son derece kurnaz yaratıklardır. Geçişlerini önlemek için alınacak birçok önleme karşı, bina içine giriş için yeni yollar keşfederler. Su borularından tırmanırlar; cambaz örneği, iki duvar arasındaki bir ip üzerinde yürüyebilirler. Bu yolları keşfedebilmek için, özellikle sıçanların bıraktığı (derilerinden çıkan) yağlı izleri tespit etmek gerekir. .
Unutmamamız gereken bir husus da kemirgenlerin yiyecek kadar, suya da ihtiyaçları olduğudur. Bu nedenle su kaynaklarının civarı da çok iyi kontrol edilmelidir. Tüm bu uğraşı sonunda tespit edilen yuvalar kesinlikle bozulmamalıdır. Çünkü hemen yakın bir yerde tekrar yuvalanma sonunda izlerini kaybettireceklerdir
2.Kültürel mücadele Ambar fare ve sıçanlarına ait deliklerin camlı ve kömür tozlu harç ile sıvanarak kapatılması Besin ve su kaynaklarının fare ve sıçanların yaralanamayacakları hale getirilmesi, Havalandırma boşlukları, yere yakın pencereler, lağım ve su borularının ağzı kafes tel ile kapatılması
3.Fiziksel mücadele a.Kapanla yakalama: Az miktarda zararlı yoğunluğu varsa, birkaç gün süre ile çok sayıda kapan kurularak mücadele yapılabilir. b.Yapıştırıcı kullanma : Yapıştırıcı, bir sunta üzerine çember şeklinde sürülmekte ve orta kısma cezbedici besin maddesi yerleştirilmektedir. Ancak bu yöntemde, yapıştırıcıya yakalanmış bireylerin kurtulmak için çektikleri acıdan dolayı çığlık şeklinde ses çıkarmaları, diğer bireylere tehlikeyi uyarmaktadır.
c.Ultrasonik ses dalgaları ile kaçırma: Son yıllarda ultrasonik dalga yayınlayan elektronik aletler, ev ve depolardaki kemirgenlere karşı kullanılmaktadır. Alet tarafından belirli periyotlarla üretilen ses üstü titreşimler, fare ve sıçanları o bölgeden kaçmasına neden olmaktadır. Ancak Türkiye de bu tip aletlerin ruhsatı bulunmamaktadır. Bu aletlerin hangilerinin etkili veya ne kadar etkili olduğuna dair denemeleri yapılmamıştır ve bu aletlerin bir çoğu ruhsatsız olarak satılmaktadır.
4. Kimyasal mücadele Ambar fare ve sıçanlarının kimyasal savaşında çinko fosfür ve antikoagulant etkili rodentisitlerle hazırlanan zehirli yemler kullanılmaktadır. Gerek çinko fosfürlü ve gerekse antikoagulant etkili zehirli yemler kullanılırken kesinlikle yem istasyonlarında uygulanmalı ve açıkta zehirli yem bırakılmamalıdır. Her yemleme kutusuna populasyona bağlı olmakla birlikte 100 gr zehirli yem konulmalıdır. Eğer içindeki yem tamamen yenilmiş ise iki kat yem konulmalı, eksilenler tamamlanmalı, kirlenenler yenilenmelidir.
RODENT MÜCADELESİNDE KULLANILAN RODENTİSİT AKTİF MADDELERİ AKUT Çinko fosfit Talyum sulfat Bromethalin Calciferol • ANTİKOAGULANTLAR • Birinci jenerasyon • Warfarin • Coumachlor • Coumatetralyl • İkinci jenerasyon • Coumatetralyl • Bromadiolone • Difenacoum • Brodifacoum
YEM KONULACAK YERLERİN BELİRLENMESİ a-SIÇANLAR Yem seçiminde oldukça muhafazakarlardır. Verilen pellet veya mum blokları yemeğe başladıktan sonra buna devam edeceklerdir. Önemli olan sürekli yemlendikleri mahal ile, yuvalandıkları yer arasına bu yemleri yerleştirebilmektir. b-FARELER Çok araştırıcı ve değişik yem çeşidi arayan bir türdür. Sıçanlardan daha küçük bir alanda hareket ederler. Dolayısıyla daha az miktarda pellet veya mum blok konmuş; fakat daha çok yem istasyonu kurmak gereklidir.
YEMLERİN YERLEŞTİRİLMESİ a-Yem konan yerler, kemirgenler yemlenirken, gürültüden rahatsız olmayacakları bir konumda bulunmalıdır. b-Yemler hava şartlarından etkilenmeyecek şekilde yerleştirilmelidir. Kemirgenlere karşı kullanılacak ilaçların, bağışıklık kazanmamaları amacıyla zaman zaman değiştirilmesinde fayda vardır.
Bir Alman uzmanın yıllar önce, bağışıklıkla ilgili olarak şu anekdotu anlattığı nakledilir: Fareler, İnsanoğlunun koyduğu zehirli yemleri hemen yemezlermiş. Önce yönetici fareler,işçi farelere,konulan yemleri kaldırıp, bir yere depolama emri verirlermiş. Ardından fareler dünyası ceza evine gidip, orada idam cezasından yargılanıp, hüküm giymiş; infazını bekleyen bir suçlu fareyi gözlerine kestirirlermiş. Yönetici fare, idam mahkumuna: "-bak,sen bugün yarın idam edileceksin. Oysa kurtulma şansın doğdu. İnsanlar bizlere yine zehirli yemler sunmuşlar. Bu yemlerin bünyemizde bağışıklık kazanıp kazanmadığını senin üzerinde denemek istiyoruz. Doktorlarımızın denetiminde bu yemleri yiyeceksin. Başına bir hal gelirse, zaten kaybedeceğin bir şey yok. Ama aksine, zehirlenmez isen, idam etmek yerine seni azad edeceğiz, ne dersin?" İdama mahkum fare bu cazip teklifi kabul ederse, doktorların konsültasyonunda zehirli yemi yer ve başına bir iş gelmez ise,azad edilirmiş. Bunun üzerine yönetici fareler, emekçi farelere ziyafet sofrasını kurdururlar, insanoğlunun sunduğu yemleri, kemal-i afiyetle midelerine indirirlermiş...