1 / 20

D Grubu

D Grubu. Sevilay Erkan 12A 1039.

norm
Download Presentation

D Grubu

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. D Grubu Sevilay Erkan 12A 1039

  2. 1933 yılında altı sanatçı arkadaş; Nurullah Cemal Berk, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino ve Zühtü Müridoğlu’nun bir araya gelerek oluşturdukları “D Grubu”, resim sanatı tarihimizde, resmî kimliği olmadan bir araya gelen ilk grup etkinliğidir. Cihangir’de, Zeki Faik İzer’in Yavuz Apartmanı’nın beşinci katındaki evinde buluşan ve memlekette sanatın gelişmesi, yayılması için, sanatın ne olduğunu haykırmak tutkusu içinde yanıp tutuşan altı arkadaş, sohbetin devamında harekete geçmek, çevreyi uyandırmak amacıyla, birlikte sergiler açmayı ve yazılar yazmayı kararlaştırırlar; 8 Ekim l933’te de ilk desen sergilerini açarlar.

  3. Zamanla Turgut Zaim, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Eşref Üren, Arif Kaptan, Halil Dikmen, Sabri Berkel, Salih Urallı, Hakkı Anlı, Fahrünnisa (Fahr el nissa) Zeid, Nusret Suman ve Zeki Kocamemi’nin de katılımıyla grup üyelerinin sayısı artmış, LéopoldLévy, Şeref Akdik ve Cemal Nadir Güler de yapıtlarını birer kez grupla sergilemişlerdir.

  4. İlk sergilerini 1933 yılında açan d Grubu, ikinci, üçüncü ve dördüncü sergilerini 1934'te, beşinci ve altıncı sergilerini 1935'te, yedinci sergisini 1939'da, sekizincisini 1940'ta, dokuzuncusunu 1941'de, onuncusunu 1943'te, onbirincisini 1944'te, oniki ve ondördüncü sergilerini 1945'te, onbeşinci sergisini 1947'de, onaltıncı sergisini 1951'de ve son sergisini 1960'ta gerçekleştirmiştir. (5) • 1933-60 yılları arasında on altı sergi açan d Grubu, bu yıllar arasında Türkiye'de gerçekleştirilen çeşitli plastik sanat etkinliklerinde de yer almıştır. İnkılap Sergileri (1933-36), "Yarım Asırlık Türk Resmi" Sergisi (1936), Moskova, Bükreş, Atina, Belgrad Resim ve Neşriyat Sergileri (1935-37), Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi: İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (1937), Sanat Jürisi ve Birinci Heykel Sergisi (1937), I. ve II. Birleşik Resim Sergileri (1937-38), Devlet Resim ve Heykel Sergileri (1939'dan itibaren), Yurt Gezileri ve Sergileri (1938-1943), Türk Ressamlar Cemiyeti Sergileri (1942-46), UNESCO Milletlerarası Modern Resim Sergileri (1946), Paris Cernushi Müzesi, "Bugünün Türk Resmi, Dünün Türkiyesi" (1946), Hollanda ve İngiltere Sergileri (1947-48), Ankara Sergisi (1950), "İstanbul" konulu sergi (1950), Sanat Dostları Cemiyeti: Modern Türk Sanatı Sergisi (1950), Sanat Dostları Cemiyeti: Dokuz Sanatçı Sergisi (1951), XXII. Uluslararası Oryantalistler Kongresi: Dokuz Türk Ressamının En Yeni 24 Yapıtı (1951) bunlar arasındadır.

  5. D Grubu’nu kuran 6 sanatçı, Türkiye’de resim ve heykel anlayışının 50 yıllık bir gecikme gösterdiğini düşünüyordu. Resimde izlenimcilik (empresyonist) anlayışını reddediyorlar, kendilerini kübizm ve yapılandırmacılığa (konstrüktivizm) yakın buluyorlardı. Bunun nedeni, bu akımların, resim ve heykelde geometrik kompozisyonu ön plana çıkarmasıydı. Ancak geçmişte Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği'ne üye olmuş Nurullah Berk, Zeki Kocamemi gibi isimlerin izlenimcilik etkisinde kaldığı söylenebilir. • Çağdaşlaşma yolunda tüm kurumlarıyla Batı'yı örnek alan Türkiye'nin, sanatının da yeni olması gerektiğini savunan CHP Hükümeti'nin siyasasını benimseyen grup, başlangıçta geçmişten, geleneklerden, birikimlerden yararlanmak yerine Batı'daki yeni akımları tanıtma ve deneme yolunu seçmiş, çok sayıda sergi düzenleyerek 'yeni' sanatı halka göstermeyi amaçlamıştır. 1960 yılında düzenlenen son sergiyle birlikte yurtiçinde onaltı sergi açan grubun ilk onbeş sergisi, 1933-51 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. d Grubu, yalnızca kendi üyelerinin etkinliği olarak düzenlediği sergiler dışında yurtiçinde ve yurtdışında bir çok sergiye grup adıyla katılmış yada düzenlediği sergilere sanat anlayışlarını onayladığı diğer sanatçıları davet etmiştir.

  6. Zeki Kocamemi, "Mekkare Erleri ", 1935 Tual / Yağlıboya, 123 x 195,5 cm. M.Ü.İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu

  7. 1937 yılından itibaren çoğu, en eski sanat kurumu olan İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde görev alan grup üyeleri, giderek devletin sanat politikasına yön veren bir konuma gelmiştir. 1940'lı yıllarla birlikte Doğu-Batı bireşiminden özgün bir yoruma ulaşmayı isteyen d Grubu, yurtdışına da açılarak düzenlediği sergilerle çağdaş Türk plastik sanatının tanıtılmasına katkıda bulunmuştur. • Sanata ilişkin çalışmaları, görüşlerini dile getiren yazılarıyla çağdaş Türk sanatında etkin rol oynayan d Grubu üyeleri, 'yenici', 'ilerici' ve 'yaptırımcı' tutumuyla bugün hala sürekli tartışılan bir yerin de sahibi olmuşlar, 1950'li yıllarda yaygınlaşmaya başlayan 'soyut' sanat tartışmaları içinde yer almışlar ve bu tarihlerden sonra çalışmalarını kişisel olarak sürdürmüşlerdir. • Paris’te Kübist tavırla hareket eden, resim tekniğini yapısal temellerle sağlamlaştırmış olan AndreLhote, FernandLeger, MarchelGromaire gibi sanatçıların özel atölyelerinde ders almış sanatçıların da içinde bulunduğu “D” Grubu müstakiller hareketine göre daha entellektüel seçkinci bir eğilim içinde olmuş, onlara göre daha sıkı bir dayanışma göstermişlerdir. Bu sebeple müstakillerden daha uzun süre varlığını sürdürmüş, yurt içi ve yurt dışı sergileriyle 1951 deki on altıncı sergiye kadar grup özelliğini korumuştur.

  8. Bununla birlikte d Grubu, eski ile yeninin çatışmasına somut olarak aracılık etmişlerdir. Avrupa'dan dönen genç ressamlarla  eski ressamlar arasında başlayan tartışmalarda eskiler AndreLhote'a saldırırlarken yeniler de "Bu seneki resim sergisinde kumaş kıvrıntısı ve el yoktur" diyorlardı. Bir araya gelen bu altı genç, "yaşlı ressamlar dedikodu ile uğraşadursunlar, biz her on beş günde bir yeni sergi açarak, daima yeniye ve güzele koşacağız" diyerek, "Resimden anlayan yok, bu ülke güzel sanat ülkesi değil, ne yapsak yararsız anlaşılamıyoruz." türü bungunlukların üstesinden gelmeye niyetli olduklarını belirtiyorlardı. İlk kez, ortak istenç ve çalışma isteğiyle bir araya gelen d Grubu, yaşlı ressamları; sonu gelmez ve anlaşılmaz tartışmalara girmek, resimden çok yazı sanatıyla ilgilenmek yüzünden suçluyordu. • d Grubu sanatçılarının dizgesel olarak sergi açma isteklerine karşın bu isteği tutarlı biçimde yerine getiremedikleri anlaşılmaktadır. Sergi açılışlarının çok programlı olmadığı, Tan gazetesinde çalışan Elif Naci'nin "Grubun gidişini pek beğenmiyorum. Bu aylar içinde bir sergi açmazsak bu iş tavsayacak" tasasıyla ertesi gün gazetelere d Grubu'nun sergi açacağı haberini yazdırdığını, hatta kimi üyelerin sergi açacaklarını gazetedeki bu haberden öğrendiklerini kendileri ve Bedri Rahmi Eyüboğlu anlatmaktadır Bununla birlikte grup sergi kararlarını çoğunlukla Taksim'deki Petrograd pastanesinde toplanarak alıyordu.

  9. Tekniğinde de paletindeki rengi değişimle Türk sanatında önemli bir yere sahip olan “müstakiller”in etkinliğini sürdürdüğü bir dönemde yenilikçi anlayış D grubu ile varlığını pekiştirmiştir. Fikret Adil’le birlikte grubun sözcülüğünü üstlenen Nurullah Berk’in sonraki dönemlerde bir dergiye isim olarak seçtiği “yaşayan sanat” sloganını benimsemiş olmalarıyla da yeni eğilim ve anlayışa sahip sanat fikrini kendilerine ne denli ilke seçtiklerini anlamak mümkündür. • Kübist anlayışta izlenimciliğin aksine resimde renk oyunlarına, güneş ışınlarının doğadaki parıltıları gibi ressama hissettirdiklerinden çok, eşyanın geometrik yapısına önem veriliyor. D grubu da bu anlayışla meydana getirdikleri eserlerini, ilk kez 1933 yılının Ekim ayında Beyoğlu’nda Narmanlı hanının altındaki Mimoza Şapka Mağazası’nda sergiledi. 7. “D Grubu” sergisinde Halil Dikmen, Eşref Üren, Eren Eyüboğlu, Arif Kaptan ve Salih Urallı gruba katıldı, 1941 senesindeki 9. sergide ise Hakkı Anlı, Sabri Berkel, FahrunnisaZeid ve heykeltıraş Nusret Suman ile birlikte sanatçıların sayısı 16’ya yükseldi. D Grubu, 1947 yılındaki 15. sergiye kadar sanatçıların birbiriyle dayanışması içinde varlığını sürdürdü.

  10. Türk çağdaş resim sanatına bir kimlik ve yön verme konusunda en önemli çaba olarak sayılabilecek D Grubu'nun dağılma nedeni, bu ortak yaklaşımın dışında ortak bir resim üslubu geliştirememiş olmasıydı. Dağılmalarından sonra üyelerinin benimsedikleri tarzlar, örneğin Nurullah Berk'in minyatür ve hat sanatlarını temel alan dekoratif anlayışı ve Zeki Faik İzer'in Soyut Dışavurumculuğu, grubun dağılma nedenine doğrudan bir örnek oluşturur. • Sanat yazılarıyla da çağdaş Türk sanatında etkin rol oynayan ‘d Grubu’ üyeleri, bugün hâlâ sürekli tartışılan bir yerin de sahibi olmuşlar, 1950’li yıllarda yaygınlaşmaya başlayan ‘soyut’ sanat tartışmaları içinde de yer alan sanatçılar, daha sonra çalışmalarını kişisel olarak sürdürmüşlerdir.

  11. İnkılap Yolunda, Zeki Faik İzer, 1933, MSGSÜ Resim Heykel Koleksiyonu ve Halka Yol Gösteren Özgürlük, EugeneDelacroix, 1830, Louvre Müzesi

  12. Neden D? • d Grubu'nun başlangıçtan beri kendilerine simge olarak seçtikleri 'd' harfinin taşıdığı grafik de sanat tavırlarını açıklamada aracılık eder. Cezanne'ın doğadaki tüm biçimleri 'küre, koni, silindir' gibi geometrik biçimlere indirgeyen oylum tanımının bir anlatımı gizlidir 'd' de. • İçi dolu bir dairesel düzlem, stilize bir küreyi, aynı biçimin dış sınırları daireyi; çemberin merkezinden çıkan bir dikeyle yüzeysel sarmalanması koniyi; daireye teğet dikdörtgenin daire yada kendi içinde sarmalanması silindire ulaştıracaktır bizi. Dikdörtgenin içinde matematik olarak iki kare de bulabiliriz. Üstte:Sainte-Victoire Dağı(1904) Altta: Yıkanan Kadınlar(1906)

  13. Bir yandan da Leger'ı anımsatan yüzeysel bir geometridir bu. Hiç kuşku yok ki bu harf özellikle böyle biçimlendirilmiştir. Öte yandan 'd' harfinin özellikle başlangıçta Dada hareketinin sergi afişlerinde ve broşürlerinde kullanılan grafiği anımsattığı da gözden kaçmayacaktır. • Her ne kadar d Grubu söylemini modernizmle açıklamış, 'dadacı' anlayış üzerine kurmamışsa da o günün koşullarında tavır olarak, çağdaş Türk resim sanatında benzer radikal bir duruşu benimsediği anlaşılmaktadır. ManandWoman (1921)

  14. Sanat Anlayışları • Elbette d Grubu'nun da kendi içinde üslup farklılıkları vardı. Cemal Tollu, kübizm ve konstrüktivizmi birleştirmiş ve ve yerel motiflerden yararlandığı resimlerinde Anadolu esintili konulara yer vermiştir. Zeki Faik İzer, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan soyut dışavurumculuğu kübizmle sentezlemiş, Anadolu motifleriyle yaptığı kolajlar ve  kimi zamansa duvar halıları üzerine çalışırken karşımıza çıkmıştır. Nurullah Berk, kübizm akımının ülkemizdeki ilk ve en önemli temsilcisi olmuştur. Kimi yerde kübizm ve figüratif yapılandırmacılığı hat sanatıyla birleştirmiş kendine özgü bir anlayış geliştirmiştir. Abidin Dino kübizm ve soyut sanatın etkisinde resimlerle ortaya çıkarken; Elif Naci, izlenimcilik etkisinde başlayan resim yaşamının giderek kübist anlayış ve eski yazıların harmanlanmasıyla ortaya çıkan yenilikçi bir resimle d Grubu'nda sahneye çıkar.

  15. Cemal Tollu, Alfabe Okuyan Köylüler, 1933, MSGSÜ Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu

  16. Zeki Faik İzer

  17. Nurullah Berk Nargile İçen Adam Tuval üzerine yağlıboya, İstanbul Resim Heykel Müzesi: resim ilk bakışta kübist parçalanmalarıyla ve kalın siyah konturlarıyla dikkat çekiyor. Batıdaki anlamda bir kübizm yoktur bu resimde. Biçimsel olarak yaralandığı bu akım burada farklı bir ifadeye kavuşmuştur. Konturların arası pürüzsüz ve arı bir şekilde boyanmıştır. Sıcak ve soğuğun dengeli bir uyumunun göze çaptığı resimde Nurullah BERK yerel motifleri kübizme uygulamış böylece değişik bir doğu batı sentezi oluşturmuştur.

  18.  Üslup ve sanata yaklaşım açısından bu ressamlarla birlikte anılabilecek ve bu ressamlarla ortak sergilere katılan isimler arasında özellikle Bedri Rahmi Eyüboğlu, resimlerinde kübist anlayışı fovizmle ve Anadolu halk sanatıyla birleştirmiş, yeni ve özgün bir anlayış ortaya koymuştur. Sabri Berkel, soyut geometrik düzenlemeler ve figüratif yapılandırmacıkla sentezlediği bir resim üslubu gösterir. Ve elbette kıyısından da olsa   d Grubu' nun sanat anlayışında eserler üreten dönemin diğer tüm sanatçılarımız, Cumhuriyet Türkiye'sinde yepyeni bir sanat görüşünün kapılarını aralamıştır. İzlenimciliğe bir tepki olarak doğan bu sanat anlayışı; biçimi ve rengi; varolduğu odaktan çıkarıp yerine, Picasso ve Braque'nin özgürlüğünü yerleştirmiştir.

  19. Bedri Rahmi Eyüpoğlu Salı Pazarı (1938)

  20. Kaynakça • http://www.turkresmi.com/klasorler/dgurubu/index.htmhttp://tr.wikipedia.org/wiki/Bedri_Rahmi_Ey%C3%BCbo%C4%9Flu • http://csmuze.anadolu.edu.tr/eser/izer-zeki-faik • http://turkresmi.com/pdf_dosyalari/nurullah_berk.pdf • http://ahmetatan.com/?p=91 • http://www.milliyetsanat.com/haberler/sanat-terimi/d-grubu/177

More Related