390 likes | 630 Views
Çok kapsamlı bir uçak maketi satın aldığınızı düşünün.Bu uçağı yapmak için montaj bilgisi olması gerekiyor. Uçağın montajı ile ilgili bilginiz olmasa da, eğer elinizde benzer bir model varsa maketi yine yapabilirsiniz. Çünkü daha evvel
E N D
Çok kapsamlı bir uçak maketi satın aldığınızı düşünün.Bu uçağı yapmak için montaj bilgisi olması gerekiyor. Uçağın montajı ile ilgili bilginiz olmasa da, eğer elinizde benzer bir model varsa maketi yine yapabilirsiniz. Çünkü daha evvel gördüğünüz uçak modelinin tasarımı, onun Benzerinin yapımında size önemli bir rehber olacaktır.
Bugün doğadaki malzemelerin yapısını inceleyerek bunları çalışmalarında örnek olarak kullanan pek çok bilim adamı vardır. Çünkü doğadaki materyaller ihtiyaç duyulan sağlamlık, hafiflik, esneklik gibi özelliklere sahiptir. Bunun bilincinde olan pek çok bilim adamı ve araştırma- geliştirme (ARGE) uzmanı da yapacakları her yeni çalışmadan önce, bunun canlılardaki örneklerini araştırmakta, bunlardaki sistem ve tasarımları örnek alarak onları taklit etmektedirler.
Doğadaki tasarımlar örnek alınarak yapılan aletler, özellikle nanoteknoloji, robot teknolojisi, yapay zekâ, medikal endüstri ve askeri donanım gibi alanlarda kullanılıyor. Yapılan taklidin faydası malzeme kalitesi, enerji sarfiyatı, kendi kendilerini onarma özellikleri ve geri dönüşüme yatkın olduklarında görülüyor. Doğa dostu oldukları için tabiattan taklit edilen mamuller daha sessiz çalışıyor, diğerlerine göre estetik bulunuyor, dayanıklı ve uzun ömürlü oluyorlar.
Biyomimetik, ilk defa Montanalı bir yazar ve bilim gözlemcisi olan Janine M. Benyus tarafından ortaya atılmış bir kavramdır.
örneklerden bazıları şunlardır:* Arı kuşlarının 10 gramdan daha az bir yakıtla Meksika Körfezi’ni geçebilmeleri,* Yusufçukların en iyi helikopterlerden bile daha iyi manevra yapabilmeleri,
Kutup balıkları ve kurbağaların donduktan sonra yeniden hayata dönmeleri ve organlarının buz nedeniyle hasara uğramaması, • Bukalemunun ve mürekkep balığının, bulundukları ortamla tam bir uyum içinde olacakları şekilde derilerinin renklerini, desenlerini anında değiştirmeleri, • Arıların, kaplumbağaların ve kuşların haritaları olmadan uzun mesafeleri katetmeleri,
Yarasanın çok-frekanslı ileticisinin, insanların yaptığı radarlardan daha verimli ve duyarlı çalışması, • Termit kulelerinde bulunan iklimlendirme ve havalandırma sistemlerinin, donanım ve enerji sarfiyatı bakımından insanların yaptıklarından çok daha üstün olmaları, • Işık saçan alglerin vücut fenerlerini aydınlatmak için çeşitli kimyasalları birarayagetirmeleri,
* Balinaların ve penguenlerin oksijen tüpü kullanmadan dalmaları,Yukarıda sadece birkaç örneğine yer verdiğimiz doğadaki hayranlık uyandıran bu gibi mekanizma ve tasarımlar, teknolojinin birçokalanını zenginleştirme potansiyeline sahiptir. Bilgi birikimimizin artması ve teknolojik imkanların gelişmesi ile birlikte bu potansiyel her geçen gün daha da ortaya çıkmaktadır
ÖRÜMCEK AĞI • Aynı kalınlıktaki çelik telden beş kat daha sağlamdır. • Kendi uzunluğunun dört katı kadar esneyebilir. • İpek aynı zamanda son derece hafiftir. • Dünyanın çevresi boyunca uzatılacak bir ipek ipliğinin ağırlığı sadece 320 gram gelir.
Doğal yollarla elde edilmiş örümcek ağından dokunmuş bilinen en büyük kumaş 2009’daMadagaskar’da üretilmiş. Kumaş 3,4 m x 1,2 m boyutunda ve 82 kişinin 4 yıllık gayreti sonucu toplanan 1 milyon örümcekten elde edilmiş. Teknik olarak ipekle aynı, sadece biraz daha pahalıya patlamış.
SINIR HÜCRELERINDEKI YALITIM OLMASAYDI • Sinir lifleri, beyinden kaslara ve diğer organlara mesajlar gönderir ve bu mesajları beyne geri iletir. Sinir liflerinin dışı "miyelin" adı verilen yağlı özel bir madde ile kaplanmıştır.
Eğer miyelin maddesi olmasaydı ya elektrik sinyalleri çevredeki dokulara sızarak mesajı bozacak ya da vücuda zarar verecekti. Miyelin tıpkı elektrik kablolarının etrafındaki plastik yalıtım malzemesi gibi görev görür. • Elektrik kabloları hem dokunanların zarar görmemesi, hem de elektrik kaçağı yapıp güç kaybına sebep olmamaları için yalıtılırlar. Bu iş için sert ve dayanıklı olduğundan plastik malzemeler kullanılır
KENDİNİ SÜREKLİ TEMİZ TUTAN LOTUS BİTKİSİ • Bonn Üniversitesi'nden Dr. Wilhelm Barthlott, mikroskop altında yaptığı incelemelerde, en az temizlik gerektiren yaprakların en pürüzlü yüzeylere sahip olduğunu fark etmiştir.
Dr. Barthlott, bunların en temizi olan Lotus bitkisi üzerinde, bir çivi yatağı gibi minik noktalar olduğunu buldu. Bir toz ya da kir zerresi yaprak üzerine düştüğünde, belli belirsiz biçimde bu noktalar üzerinde iki yana sallanır. Bir damla su, bu minik noktalar üzerinde yuvarlanınca zayıf şekilde tutunmuş olan kiri alıp götürür. Diğer bir deyişle, nilüfer çiçeği, kendi kendini temizleyen bir yaprağa sahiptir. Nilüfer çiçeğinin bu özelliği araştırmacılara İlham kaynağı olmuş ve LOTUSAN adı verilen, 5 yıl kendisini temiz tutacağı garantisi verilen dış cephe malzemesi üretilmiştir.
Lotusanla kaplı bir bina cephesinde su damlalarının temizleyici etkisi Yağmur damlasının lotusan yaprağı üzerindeki temizleyici etkisi Lotus bitkisinin bu özelliği, yeni bir bina yüzeyinin dizaynı için araştırmacılara ufuk açmıştır. Bunun üzerine araştırmacılar lotusun yaprağı gibi, yağmur sularını kullanarak üzerindeki kiri temizleyen bina yüzeyleri üzerinde çalışmaya başlamışlardır. Yağmur damlasının lotusan yaprağı üzerindeki temizleyici etkisi
DOĞADAKİ VİTES KUTULARI VE JET MOTORLARI Motorlu taşıtlara ilgi duyan hemen herkes bu araçların hareket etmesinde vites kutularının ve tepkili motorların ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bilir. Fakat pek az kişi, doğada, bizim kullandıklarımızdan çok daha iyi tasarıma sahip vites kutularının ve jet motorlarının olduğundan haberdardır. Vites kutusu, bir aracın hızı değiştiğinde motorun en verimli şekilde kullanılmasını sağlar. Doğadaki vites kutuları da otomobillerdekine benzer bir prensiple çalışır. Örneğin sinekler, normal bir uçuş sırasında, havada üç aşamalı hız sağlayan doğal bir vites kutusu kullanırlar. Bir sinek bu sistem sayesinde kanatlarını istediği hızda çırparak aniden hızlanabilir veya yavaşlayabilir.
Mürekkep balığı, ahtapot ve Nautilus, suda hareket ederken tepkili motorlardaki gibi bir itiş gücü kullanırlar. Bu sistemin ne kadar etkili olduğunun anlaşılması için, bilim literatüründeki adı LoligoVulgaris olan kalamarın suyun içindeki hızının saatte 30 kilometreyi aştığını söylememiz yeterli olacaktır
Bir jet motoru bir ucundan havayı emer ve diğer ucundan çok daha büyük bir hızla dışarı bırakır. Harrier uçakları, motorlarının egzozlarından yüksek hızla çıkan havayı özel kanallar aracılığıyla yere doğru püskürtürler. Harrier bu sistem sayesinde dikey iniş-kalkış yapabilir. Uçak havalandıktan sonra egzoz çıkışı geriye doğru yönlendirilir.
Mürekkep balığı da, jet uçaklarındaki gibi jet tipi itme hareketini kullanır. Mürekkep balığının bedeninde, cep benzeri iki açıklık bulunur. Bu açıklıktan alınan su, kuvvetli kaslardan oluşan esnek bir torbaya alınır. Torbada arkaya doğru açılan bir kanal bulunur. Kasların kasılmasıyla kesedeki su büyük bir hızla kanaldan dışarı atılır. Bu canlı, düşmanlarından kaçarken 32 km/saat hıza kadar ulaşabilir, hatta bazen sudan dışarı sıçrayarak gemilerin güvertelerine düşebilir
Bir istiridye, deniz yıldızı tarafından tehdit edildiğinde kabuğunun iki yakasını aniden kapatır. Böylece bir miktar suyu jet hareketi oluşturacak şekilde dışarı atar ve bedenini ileri fırlatmış olur
Bilimsel adı Ecballiumelaterium olan acı kavun bitkisi, tohumlarını meyvelerindeki şiddetli bir patlama ile etrafa dağıtır. Bu patlama jet tipi bir hareketle gerçekleştirilir. Sapından kurtulup düştüğünde meyvenin içindeki basınç dengesi bozulur ve meyvenin içindeki tohumlar yapışkan bir sıvı ile dışarı fışkırtılır. Bitkideki bu düzen, bir mermiyi namlusundan saniyede 1.000 metre hızla fırlatan tabancanınkine benzer.
DENIZ ALTINDAKI 100 MILYON YILLIK ÜSTÜN TEKNOLOJI Denizaltılarda bulunan dalış tankları suyla dolunca gemi sudan daha ağır hale gelir ve dibe dalar. Eğer tanktaki su, basınçlı hava ile boşaltılırsa denizaltı tekrar su yüzüne çıkar. Nautilus da hareket ederken aynı yöntemi kullanır. Nautilusunvücudunda 19 cm. çapında, salyangoz kabuğu biçiminde spiral bir organ vardır. Bu organda birbiriyle bağlantılı 28 tane "dalış hücresi" bulunur. Ancak bu, suyun boşaltılması için yeterli değildir; takviye olarak basınçlı havaya da ihtiyaç vardır. Peki ama Nautilussuyu boşaltmak için gerekli basınçlı havayı nereden bulur?
Nautilusun vücudunda biyokimyasal yolla özel bir gaz üretilir ve bu gaz, kan dolaşımı ile hücrelere aktarılarak hücrelerden suyun çıkması sağlanır. Bu sayede Nautilus avlanırken ya da düşmanlarından kaçmak istediğinde daha derine inebilir veya yüzeye çıkabilir. • Bir denizaltı sadece 400 m. dibe dalabilirken Nautilus için 450 m. derinliğe dalmak son derece kolaydır. • Bu, pek çok canlı için oldukça tehlikeli bir derinliktir. Ancak buna rağmen Nautilus bu durumdan hiç etkilenmez, kabuğu basınçtan parçalanmaz ya da vücudunda herhangi bir zararlı etki görülmez.
Denizaltılar su yüzeyine çıkmak ya da dibe dalmak için özel bölmeler kullanırlar. Bu bölmeler Nautilus'taki bölmelerle aynı işi görür. Bölmeler hava ile dolu olduğunda denizaltı su yüzeyinde durur. Bölmedeki hava su ile değiştiğinde denizaltı dibe batar. Uygun miktarda suyun bölmelere basılması ya da boşaltılması sağlanarak denizaltının su altındaki seyri ayarlanır
Denizaltıların dalış tekniği balıkların kullandığı tekniğe de benzer: Balıklar suyun icine dalış ya da yüzeyine doğru çıkış yapmak için suya göre yoğunluklarını kontrol edebilirler. Balıklarda içini hava ile doldurdukları bir yüzme kesesi bulunur. Bu kesedeki havanın miktarının değişmesi, balığın suya göre olan yoğunluğunda da değişime yol acar. Balık böylece dibe dalabilir veya yukarı çıkabilir. Balıklar bazen bu kesede oyle bir ayarlama yaparlar ki, su yüzeyinin altında batmadan ya da yükselmeden sabit durabilirler.
Anatomi ve Eiffel Kulesi • Bir mühendislik harikası olarak kabul edilen Eiffel Kulesi'nin tasarımına neden olan olay, kulenin inşaasından 40 yıl öncesine dayanır.
1850'li yılların başında, anatomist HermannVonMeyer, uyluk kemiğini kalça eklemine bağlayan parçayı inceliyordu. Uyluk kemiğinin leğen kemiğine oturduğu yer kendi ekseni dışındaki bir kıvrım üzerinde bulunmaktaydı. VonMeyer, dikey konumdayken 1 ton ağırlığı kaldırabilecek bir kapasiteye sahip uyluk kemiğinin içinin tek parça halinde değil, birbiri içine geçmiş kafes şeklindeki minik çubuklardan(trabeculae) oluştuğunu gördü. • 1866 yılında İsviçreli mühendis Karl Cullman, VonMeyer'inlaboratuvarını ziyaret etti. Anatomist Meyer, Cullman'a incelediği kemiğin bir bölümünü gösterdi. Cullmankemiğin, üzerinde oluşacak yük ve basınç etkisini azaltacak bir tasarıma sahip olduğunu fark etti.
Bu tasarım kemiğin içindeki uzantıların, insan ayakta durduğunda kemiklere etki eden kuvvet hatları boyunca düzenlenmiş olmasıydı. Bir mühendis olan Cullman aynı özelliğin bir dizi çivi ve destek sistemi ile sağlanabileceğini düşündü. Daha sonra Eiffel Kulesi'nin inşası sırasında bu düşüncelerini uygulama fırsatı buldu.
Kemiklerdeki kafes yapı bugün inşaat alanında kullanılan temel tekniklerden biri haline gelmiştir. Bu tekniğin kullanıldığı yapılarda hem malzeme tasarrufu sağlanmakta hem de yapının iskeleti kemikteki gibi sağlamlık ve esneklik kazanmaktadır.
Birçok mimar ve inşaat mühendisi çatı tasarımı yaparken kemiğin iç yapısından faydalanmıştır. Kafes yapı, kemiğin kaldırabildiği yük kapasitesini artırır ve büyük bir sağlamlık kazandırır. Kemiktekine benzer iğli yapılar sayesinde büyük alanları kaplayabilen sağlam çatılar yapılabilmektedir.
GELECEK NASIL OLACAK… Buraya kadar anlatılanlar ve bunlar gibi binlerce buluş birer hayal ürünü idi. Peki hayal dünyamızı süsleyen bilim ileride neleri başarmış olabilir.
Kısa bir süre sonra, çok az yakıtla kilometrelerce giden arabalar..üst üste iki katlı oto yollar belki de her insanın hava aracı olup dilediği gibi uzaya çıkıp dünyayı seyredip geri dönecek… sadece küçük bir ekrandan ibaret olan ve ses komutuyla çalışan bilgisayarlar acaba sadece bilgi mi sayacak ..hepsi gündelik hayatımızın birer parçası olacak.
hayatımıza dijital asistanlar yönetecek…her yüzey bir bilgisayara dönüşecek, hatta ‘sesli komut’ vermek yetecek,bunun bir adım ilerisinde ise ‘dokunmasız etkileşim’ var, yani ellerimiz havada, hiçbir yere dokunmadan istediğimiz işlemi yapabileceğiz…
1000 dolarlık robotlar hayatımızı kolaylaştıracak... Malzeme mühendisliğindeki gelişmeler, alternatif enerji kaynakları ve işlemcilerdeki hızlı gelişmeler, robotların fiyatını 1000 dolar seviyesine kadar düşürecek. Bu süreç içerisinde 'internet' kişisel veri depolamada büyük bir önem kazanacak. Sadece küçük bir ekran ve internet, bütün işlemlerinizi yapmaya yetecek.
Gerçek hayattaki çatışmaların siber alanda da paralel yansımaları yaşanacak,belkitek mermi atılmadan ülkelerin kritik iletişim, finans, eğitim yada sağlık sistemlerinin rakip devletler yada karşıt örgütler tarafından çökertildiğine şahit olacağız.
Hastalanmadan tedavi olacağız ...Böylece hastalıklara tanı koyma süreci kısalacak, Gen haritasındaki ipuçları, sizin ne yiyip ne içmeniz gerektiğini, vücudunuzun hangi besine karşı alerjisi olduğunu tespit edecek.
Akıllı kumaşlar giyeceğiz... hafif, ince, kırışmaz, leke tutmaz, soğuk- sıcak işlemez, dokusunda çeşitli tedavi edici maddeleri olan, atılabilen, taşınma sırasında çok çok küçülebilen, kıyafetler tasarlanacak önümüzdeki on yıl içinde.
KAYNAKÇA • http://forum.donanimhaber.com/m_4004223/tm.htm • http://www.yaratilisgercekleri.com/sayfa7.html • http://harunyahya.org/tr/Kitaplar/570/biyomimetik-teknoloji-dogayi-taklit-ediyor • http://www.dogaveteknoloji.com/component/content/article/38-fp-rokstories/94-muhendis-canlilar-ve-biyomimetik.html • http://insanvehayat.com/biyomimetik/ • http://www.yaratilismucizesi.com/teknoloji_tasarim_08.html