E N D
Resmi Adı: Afganistan İslam CumhuriyetiBaşkenti: Kabil(1.500.000)Nüfusu: 30.000.000 (2011 tahmini)Yüzölçümü: 657.500 km2Komşuları : Pakistan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, ÇinKonumu: Güney ve Doğu’sunda Pakistan, Batı’sında İran, Kuzey’inde Türkmenistan, Özbekistan ve TacikistanNüfus Artış Hızı: % 4Okuma Yazma Oranı: % 36Önemli Şehirleri: Kabil, Kandahar, Herat, Mezar-ı Şerif (Belh), Celalabad, Kunduz, GazneDin : İslam (% 99), diğerleri (%1)Resmi Dili: Peştuca , Dari (Afgan Farsça’sı)Etnik Durum:% 42 Peştun, % 27 Tacik, % 16 Türk boyları % 9 Hazara,, % 2 Beluç ve % 4 diğerleriPara Birimi: Afgani
Etnik yapı Nüsufun % 42'sini Afganlar, % 27'ünü Tacikler, % 16’sını Türk boyları % 8'ini Moğolca konuşan Hazaralar, % 4.2'sini Farisiler (İranlılar), % 3.4'ünü Aymaklar, % 1.7'sini Beluciler, kalanını da Paşayiler, Kızılbaşlar, Nuristanlılar, Hintliler ve bunların dışında kalan küçük etnik unsurlar oluşturur. Afganların kuzeydeki kabilelerine Pehtun,güneydekilerine de Peştun denmektedir. Tacikler Fars lehçelerinden olan Dari (Tacik) lehçesini konuşurlar. Türkler içinde en kalabalık kitle Özbeklerdir. Özbeklerin genel nüfusa oranları % 9.2'dir. İkinci sırada Türkmenler gelir. Diğer Türk boyları ise Kırgızlar, Kazaklar, Kıpçaklar, Karluklar, Karakalpaklar, Çağataylar, Uygurlar ve bunların dışındaki küçük gruplardır.
Dil • Resmi dil Peştuca ve Tacikçedir. • Nüfusun yarıdan çoğu Peştuca, dörtte bire yakın bir kısmı da Tacikçe konuşur. • Bunun yanısıra azınlıkların dilleri de konuşulmaktadır. • Özbekçe, Türkmence, Belucice, Paşice ve Nuristanice milli dil olarak kabul edilmiştir. • Bu diller ilk öğretimde kullanıldığı gibi, bu dillerle yayın da yapılabilmektedir.
Sosyal durum • Afganistan bir tarım ülkesi olması sebebi ile nüfusun büyük bir bölümü tarım ve hayvancılıkla, az bir kısmı ise ticaret, esnaflık ve memurlukla uğraşmaktadır. • Son araştırmalara göre ülke nüfusunun yüzde 75'i tarımla, %13'ü hayvancılıkla ve %12'si ise ticaret, esnaflık, sanayi işçiliği ve memurlukla uğraşmaktadır. Nüfusun % 87'lik bir bölümü yerleşik hayat yaşarken, geri kalan % 13'lük bölümü ise göçebe hayat yaşamaktadır. • Okuma yazma oranının oldukça düşüktür(%36) ve feodal değerlerin oldukça güçlü olduğu Afganistan'ın sosyal yapısını şehirli ve köylü olarak iki ana gruba ayırmak mümkündür. • Kırsal alanda eğitim, öğretim çoğunlukla cami ve medreselerle tasavvufi tarikatların açtığı tekkelerde yürütülür. Bunların bazıları devlet denetiminde bazıları ise bağımsızdır. Cihad döneminde muhacir kamplarında kurulan okul ve medreselerde de eğitim faaliyetleri yürütülmüştür. • Mücahitler kendilerine özel üniversite, harp akademileri, liseler, ortaokullar ve ilkokullar kurdular.
Coğrafi durum • Cografi durumu: Bir Ön Asya ülkesi olan Afganistan, kuzeyden Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, kuzeydogudan Çin, dogu ve güneyden Pakistan, batidanİran'la çevrilidir. • En yüksek yeri Tinç Mir (7699 m.)'dir. • BunlarindisindaTopraklarininönemli bir kismidagliktir. • Kuzey dogusunuHindukusdaglarikaplar. • Güney bati bölgeleri genis çöllerle kaplidir ve buralarda çöl iklimi hâkimdir. • Topraklarinin % 12'si tarimalani, % 46'si otlak, % 3'ü ormanlik, kalanidaglik ve bozkirdir. • Ülke genelinde sert bir bozkir iklimi hâkimdir.
Din • Bir İslâm ülkesi olan Afganistan'da nüfusun % 99'u müslüman olup ekseriyeti Hanefî mezhebine mensuptur. Sünnîler'in dışında Şîa'nın farklı kollarına mensup olanlar da % 15-20 gibi önemli bir oranı temsil etmektedir. Afganistan'da az sayıda Hindu. Sih ve yahudi de yaşamaktadır.
tasavvuf • Afganistan toplumunun dinî hayatında tasavvuf ve tarikatların önemli yeri vardır. Tarihte olduğu gibi günümüzde de tasavvuf, dinî ve sosyal hayatı etkileyen temel unsurlardan biridir. • İslâm dünyasının meşhur tasavvuf merkezlerinden olan Horasan bölgesinin bir kısmı, Gazne, Herat ve Belh gibi önemli şehirler bu ülkenin sınırları içerisinde bulunmaktadır. İbrahim b. Edhem(ö. 161/777), Şakik-i Belhî(ö. 164/780), Ebü'l-Hasan el-Bûşencî(ö. 348/959) gibi süfîler hep Belhli ve Afganistanlıdır. Tasavvufun temel kaynaklarından Keşiü'l-mahcûb müellifi Hücvîrî (o. 470/1077) ile Menazilü's-sâ’irîn ve Tabakatu‘s-şûfiyyemüellifi Hâce Abdullah-ı Ensâri (ö 481/1088) başta olmak üzere pek çok sûfişair ve yazar buradan yetişmiş, fütüvvet hareketi de burada gelişme göstermiştir. Moğol istilâsı üzerine batıya göç eden Horasan erenlerinin bir kısmı bu bölgedendir. BahâeddinVeled(ö. 628/1230), oğlu Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö. 671/1273) Belh'ten Konya'ya gelmişlerdir. Afganistan'ın İslâmlaşmasında önemli tesirleri bulunan tarikatlar günümüzde de etkili olmaya devam etmektedirler. Burada Kübreviyye, Kâdiriyye. Sühreverdiyye, Şüttâriyye, Çiştiyye ve Nakşibendiyye gibi büyük tarikatların taraftarları vardır. Afganistan'ın belli başlı şehirlerinde çok sayıda zaviye, hankah, tekke, türbeye rastlamak mümkündür.
Afganistan'ın tarihçesi İslam öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılır
İslamiyet önceki devir • Bugünkü coğrafi konumu itibarıyla Orta Asya, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya memleketleri arasında önemli bir geçit oluşturan Afganistan, sahip olduğu bu jeopolitik konumu sebebi ile tarih boyunca farklı devletlerin dikkatini kendisine çekmiştir. Bu nedenle Afganistan toprakları, tarihin farklı dönemlerinde doğudan batıya, güneyden kuzeye ve kuzeyden güneye geçmek isteyen devletlerin istilâsına uğramıştır. • Afganistan'ın bu stratejik konumundan ilk faydalananlar eski İranlılar'dır. Milâttan önce 500'de İran Hükümdarı Dârâ'nın (I. Darius) orduları Afganistan'ı işgal etti ve ülke, iki yüzyıla yakın İranlıların hâkimiyetinde kaldı. • Batıdan gelen Büyük İskender, İranlılar'ı yendikten sonra Afganistan'ı işgal etti ve Hindukuş dağlarını aşarak Soğdlar ülkesine kadar ulaştı. (m.ö. 331) • İskender İmparatorluğunun parçalanmasından sonra Selevkid Krallığı topraklarında kalan Afganistan'a daha sonra yine Yunan menşeli Baktriana Devleti hâkim oldu (m.ö 187). • Fakat bu hâkimiyetin kurulmasından bir asır sonra Hindistan'da gelişen Çandragupta Devleti, Baktriana ile amansız bir mücadeleye girişti. Uzun süre devam eden bu mücadele sonunda Baktriana Devleti zayıf düşerek bu arada kuzeyden gelen baskılara dayanamayıp yıkıldı. (m.s. 50) • Afganistan, 50-125 yılları arasında kuzeyden gelen Sakalar'ın (İskitler) • ve 125-480 yılları arasında Türk oldukları tahmin edilen Kuşanlar'ın hâkimiyetleri altında kaldı. • 480'den sonra ise Afganistan'a Ak Hunlar olarak bilinen Halaç Türkleri gelip yerleştiler ve bir asır kadar devam eden bir devlet kurdular.
İslami devir-1 • İslâmiyet'in Afganistan'a ulaşması Halife Hz. Osman veya Muâviyedevrinde olmuştur. • Basra valisinin Abdurrahman b. Semüre'yibölgeye göndermesiyle başladı. Araplar'ın bu memlekette uzun zaman kalmamalarına rağmen İslâmiyet hızla yayılmaya devam etti. Bundan sonra Afganistan'da herhangi büyük bir kuvvetin hâkimiyet kuramadığı, halkın “Şah” unvanı verilen kabile reisleri tarafından idare edildiği görülmektedir. • Emevilerliderliğindeki İslam orduları M. S. 670‟te bölgenin büyük bir kısmına hakim olmasına rağmen, Hindukuşdağlarının güney kısımları Akhunhaleflerinin idaresindeydi. Daha sonraları M. S. 746‟da EmevilerinHindukuş‟un güneyinde savaşmakla meşgul oldukları bir sırada Ebu Müslim Horasani isimli bir genç, bu sıralarda yeni gelişmeye başlayan Abbasi Halifeliğinin desteği ile isyan ederek Emevileri yıkmış ve M. S. 748 yılında bugünkü Afganistan‟ın Kuzey bölgelerinde Horasan adı ile bağımsız bir devlet kurmuştur. • Daha sonra 759 yılında Ebu Müslim Horasani, gittiği Hac ziyareti sırasında Abbasi Halifesi Mensur tarafından öldürülmüş ve bu yıllardan sonra bölgeye Abbasiler hâkim olmuşlardır. • 819 yılında Tahir ibn Hüseyin isimli bir şahıs bölgedeki Abbasilerden ayrılarak Tahiri adı ile kendi devletini kurmuştur. Bundan sonra bölgenin hakimiyeti, sırası ile Tahiriler (819 - 827), Saffariler(827 - 874) ve Samaniler (874 - 998) gibi nispeten küçük devletlere intikal etmiştir.
İslami devir-2 • Bu durum İran'da kurulan Sâmânî Devleti'nin IX. yüzyılın ikinci yarısında Afganistan'ın büyük bir kısmını işgal etmesine kadar devam etti. X. yüzyılın sonlarına doğru Sâmânî Devleti'nin zayıflaması üzerine ordunun büyük kısmını teşkil eden Türkler, SebükTeginönderliğinde. Gazne şehri merkez olmak üzere Gazneli Devleti'ni kurdular. Bilhassa GazneliMahmudzamanında (998-1030) müslüman Türk unsur Afganistan'a iyice yerleşti. Afganistan'daki Gazneli hâkimiyeti. Sultan Mesud'un (1030-1041) 1040'ta Selcuklular'a yenilmesiyle son buldu. • Başlayan Selçuklu hâkimiyeti, ülkenin güneydoğusundan Hindistan'a doğru uzanan sahada yer alan Gurlular tarafından zaman zaman tehdit edilmekle beraber, XII. yüzyılın ortasına kadar devam etti. Son Selçuklu Hükümdarı Sultan Sencer'in ölümünden (552/1157) sonra Gurlular Afganistan'ı kontrolleri altına almışlarsa da XII. yüzyılın sonlarına doğru Hârizmşahlar'aterketmek zorunda kaldılar. • Kısa bir süre sonra Moğollar bölgeyi istilâ ederek (1220) ülkeyi yüz elli yıl kadar ellerinde tuttular. • Moğollar Timur tarafından yıkıldıktan sonra onun torunlarından Bâbür (1483-1530), Afganistan'da uzun zaman devam edecek yeni bir devlet kurmayı başardı. • Bâbür'ün kurduğu devletin sınırları Hindistan içlerine kadar genişlemekle beraber devletin ağırlığını zamanla Hindistan'a kaydırması, kuzeyden Özbekler'in, kuzeybatıdan da Safevîler'in saldırmalarına ve ülkede huzursuzlukların baş göstermesine yol açtı 1709'da Vaiz Han'ın Kan-dehar'daki İran valisi Gurgın Han'a karşı giriştiği ayaklanma. Afganistan'da millî bir devletin uyanışının başlangıcı oldu. Bu olaydan cesaret alan Heratlılar da İranlılar'a karşı ayaklanarak bölgelerinde bağımsız bir yönetim kurmayı başardılar. bu hareketlerin başarısı uzun sürmedi. Nâdir Şah Kandehar ve Herat'ı tekrar ele geçirerek bütün Afganistan'ı yönetimi altına aldı (1738)
Afganistan'daki siyasi oluşumlar-1 • 1919'da yönetim Emanullah Han'a geçince Ruslarla bir dostluk anlaşması yapılmış ve her iki ulus birbirlerinin hürriyetlerine saygılı olacaklarına dair söz vermişler ne ki Rusya kısa zamanda vadinden dönmüş ve anlaşmanın maddelerini ihlal etmiştir. • EmanullahHan, Batı kültür ve sistemini çeşitli hileler ile Afganistan'a taşımak istediğinde, Müslümanlar tepki göstermiş ve kanlı isyanlar zuhur etmişti. Neticede Emanullah, yerine savunma bakanı Nadir Han'ı bırakarak İtalya'ya kaçmıştır. • Nadir Han, İngilizlerin yardımıyla isyanları bastırmışsa da müsabakanın birinde bir öğrenci tarafından öldürülmüştür. Yerine meşhur Zahir Şah getirilmiştir. 1933'ten 1973'e kadar 40 yıl sürekli padişahlık yapan Zahir Şah, başbakan olan ve Ruslarla çok iyi anlaşabilen Davut Han tarafından tahtan indirilmiş ve yerine Davut Han tahta geçmiştir. • Sözde ülkeye cumhuriyet rejimini getiren Davud Han, kendisini ülkenin hem başbakanı, hem de cumhurbaşkanı olarak ilan etmiştir. Ancak bu hükümdarlığı uzun sürmemiş ve 1978'de bir gurup demokrat tarafından ihtilal yapılmış ve Davut Han ailesiyle tevkif edilerek idam edilmişti. Yeni demokratik Afganistan cumhuriyetine sahip olan ihtilal konseyi arasında görev bölümü yapılarak Terakki ihtilal konseyinin başına getirilmişti. Bu komünist darbe, Hafız Amin, BabrakKarmal ve general Abdulkadir gibi üyelerden oluşuyordu.
Afganistan'daki siyasi oluşumlar-2 • İktidar hırsından dolayı kendi aralarında dahi anlaşamayan bu kişiler, gün geçtikçe halka yönelik baskı ve zulümlerini artırıyor ve memleketi Ruslar'ın kontrolüne sokmak istiyorlardı. Bunlara bir türlü seyirci kalamayan müslüman halk, gizli gizli örgütlenmeye başlayarak cihada hazırlanıyordu. Aslında müslümanlarıncihad faaliyetleri yeni değildi. Zahir Şah döneminde başlamıştı, ancak o yılarda yapılan cihad, kalem ve irşaddan ibaretti. 1978'lere gelindiğinde müslümanlar daha da güç kazanmış ve artık varlıkları herkes tarafından bilinmişti. Ayrı ayrı guruplar halinde çalışan mevzisel hareket, 1979 Mart'ında 28 eyaleti ele geçirmişti. • Bu dağınıklık ve mevzisel çalışmaların kayıplarını gören İslami hareketler 1979 Ağustos'unda bir araya gelip "İslam Birliği"nioluşturarak çalışmalarını sürdürmüşlerdi. Yapılan bu anlaşma ile uzman ve müşavir adıyla Rus asker ve subayları yavaş yavaş Afganistan'a gelmeye başlamıştı. 1979 Eylül’ünde Hafız Amin bir darbeyle terakki'yi öldürmüş ve ikinci uşak olarak sahneye çıkmıştı. Amin'in izlemiş olduğu politika, Mücahidlere karşı son derece yumuşak olmaktı. Ancak çıkarmış olduğu genel afla kimseyi aldatamamıştı. Bir taraftan halk cepheye koşarken, diğer taraftan ordudan subay ve askerler fevcfevcmücahidlere katılıyorlardı. • Olaylara daha fazla seyirci kalamayan, ve Amin'in hezimetine daha fazla üzülmeye gelmeyen Sovyet Rusya 1979 aralığında Afgan yönetimine resmen el koyarak Amin'i öldürttü ve yerine üçüncü uşak BabrakKarmal'ı getirdi. Bu hareketle Sovyet Rusya sanki Afganistan'a taşınmıştı.
Afganistan'daki siyasi oluşumlar-3 • Sovyet yönetimi islâmidireniskarsisinda basarisiz kalan BabrakKarmal'i 1987'de görevden alarak yerine Muhammed Necibullah'i geçirdi. Sovyetler'indagilmasiyla birlikte arkasindakidestegi tamamen kaybeden Necibullah, mücahidlerinkarsisinda daha fazla dayanamayacaginianlayinca çareyi, Kabil'de mücahidlerlegörüsmelerde bulunabilecek bir yönetim olusturup kaçmakta buldu. Necibullah'inkaçmasindan sonra mücahitlerin Kabil'e girmeleri ve hakimiyeti ele almalari fazla zaman almadi. Bu gelismelerinardindan 28 Nisan 1992 tarihinde SibgatullahMüceddidi'ninbaskanligindaki Geçici Konsey yönetimi devraldi. Geçici Konsey'de basbakanliga da Hizbi islami'nin ileri gelenlerinden AbdussaburFerid getirildi. • Ancak Afganistan'da islâmi bir yönetimin is basinagelmesinden dolayiendiseyekapilan Bati basini derhal devreye girerek mücahitler arasindageçmiste ortaya çikmisbaziihtilaflari kullanmaya basladi. Öte yandan Hizbi islâmi'yebagli birliklerin Kabil'i sikistirdigi bir sirada Cemiyeti islâmi'nin önde gelen komutanlarindanAhmed sah Mes'ud'un Kâbil yönetimiyle anlasarakbazisartlarlasehri tek tarafli teslim almasigeçmistekiihtilaflarin daha da köklesmesine yol açti. Çünkü Hizbi islâmi lideri Hikmetyar, Kabil yönetiminin sartsiz olarak teslim olmasini istiyordu. Daha sonra Geçici Konsey'in yapısı ve bu konseyden yönetimi devralacak hükümetin nasıl belirleneceği konusu üzerinde de ihtilaflar çıktı. Hikmetyar, Kabil yönetiminin önce Cemiyeti İslami, Hizbi İslami ve İttihadiislamigibi Kabil çevresinde faaliyet gösteren mücahit birliklerinin Komutanlarından oluşturulacak bir konseye devredilmesini ve ardından kısa sürede seçime gidilmesini istiyordu. Diğer mücahit grupları ise seçim için şartların elverişli olmadıgınıileri sürerek buna yanasmadılar. Bu ve benzeri ihtilaflar mücahit grupları arasında silahlı çatışmalara yol açtı.
Afganistan'daki siyasi oluşumlar-4 • Geçici Konsey'in baskanıve kurulan Afganistan İslâm Cumhuriyeti'nin geçici cumhurbaskaniSibgatullahMüceddidi, belirlenen sürenin bitiminde 28 Haziran 1992'de görevi Cemiyeti İslami'nin lideri Burhaneddin Rabbani'ye devretti. Rabbani'nincumhurbaskanlıgı devralmasından sonra muhalif mücahit gruplariarasinda da bir ateskesanlasmasiimzalandi. Ancak bir süre sonra çatısmalaryeniden basladı. Hizbi islami'nin tutumu dolayısıyla cumhurbaskanıRabbani de Hizbi İslami'nin ileri gelenlerinden olan basbakanAbdussaburFerid'i görevden aldı. Bu olaylardan sonra çatısmalardaha da siddetlendi. Çesitliaracılıklar sonunda sağlanan ateskesler ve genisçapli bir anlasma sonunda Hizbi islâmi lideri Hikmetyar'inbasbakanliga getirilmesiyle belli dönemlerde silahlı çatismalardurduysa da kesin bir anlaşma sağlanamadi. Hikmetyar daha sonra can güvenligiolmadigi gerekçesiyle Kâbil'den ayrıldı. • İste bu ihtilafların ve kavgaların devam ettigi bir sirada Taliban hareketi ortaya çıktı. ilk çıkışında gündeme getirdiği gayesi "kardes kani dökülmesinin önüne geçerek yasananiç krize son vermek"ti. Ancak çok geçmeden kendisi de çatısmadabir "taraf" niteliği kazandı. Dolayısıyla o da kardeş kani akıtan bir grup haline geldi. • Taliban hareketi ilk çıktığında çok fazla dikkat çekmemisti. Ancak kısa zamanda geniş bir alan üzerinde etkili olunca ve Rus isgalinekarşı yürütülen mücadelenin basindan beri varligini hissettiren bazı hareketler karşısında üstünlük sağlayınca dikkatleri üzerine çekti. Hareketin bu başarisiylabirlikte hakkindadegisik iddialar da basinyayinorganlarinayansimayabasladi.
Sovyet İşgali ve İslami teşekküller (1978 sonrası) • Sovyetler Birliği fiilen Afganistan'a askerî müdahalede bulunmadan önce, Sovyet yanlısı yönetimle mücadele etmek için teşkilâtlanmaya başlayan müslüman halkın bir kısmını bünyesinde toplayan ilk mücahid grupları, GülbeddinHikmetyar'ın liderliğindeki Hizb-i İslâmî ile Burhâned-din Rabbânininliderliğindeki Cem'iyyet-i İslâmdır. İşgal öncesinde yönetime karşı mücadele veren mücahidler, işgalden sonra hem Sovyet işgal güçleriyle hem de işgalcilerin desteğindeki gayri İslâmî komünist yönetimle savaşmak zorunda kaldılar. Afgan halkı ülkede uygulanan politika ve şiddet eylemlerine karşı mücahidlerin yanında yer alarak onlarla birlikte savaşmaya başladı. • Çeşitli şekilde teşkilâtlananmücahidlerle halk, komünist yönetim ve işgal güçlerinin baskı ve zulmü karşısında ülkelerinden hicret ederek Pakistan ve İran'daki göçmen kamplarında zor şartlar altında hayatlarını sürdürmeye ve bağımsızlık için mücadele vermeye çalıştılar. • 1978 yılından sonra askerî müdahaleye ve rejime karşı Afgan halkını teşkilâtlandıran çok sayıda grup kuruldu. Bunların en önemlileri şu anda Afgan Mücahidleri İslâm İttihadı (İttihâd-i İslâmî-i Afgan Mücâhidîn) adlı birliği oluşturan yedi teşkilâttır ve bunların ikisi dışında kalanlar 1978 yılından sonra kurulmuştur.
1-Hizb-i İslami • İşgalden önce kurulan ilk mücahid grubudur, liderliğini GülbeddinHikmetyar'ınyaptığı, ülkedeki gençlerin büyük bölümünü bünyesinde toplamış bulunan bu teşkilât, mücahid gruplarının en güçlüsü kabul edilmektedir. Yaklaşık olarak kırk beş bin kişilik organize mücahid gücüne sahip bulunan Hizb-i İslâmî, bilhassa Kandehar, Gazne, Kunar, Kunduz, Samangan, Mezâr-ı şerif ve Kabil eyaletlerinde etkili olmaktadır.
2-Cemiyet-i İslami • İşgalden önce kurulan ikinci teşkilâttır. Hizb-i İslâmi’den sonra en güçlü durumda bulunan bu grubun liderliğini tanınmış ilim adamlarından Prof. BurhâneddinRabbânîyapmaktadır Ülkenin her yerinde etkinliği olan Cem'iyyet-İ İslâmî yirmi beş bin kadar mücahide ve ayrıca altmış beş bin kişilik savaşçı bir güce sahip bulunmaktadır. Bedahşan, Tohar ve Herat eyaletlerinde daha güçlüdür.
3-İttihad-ı İslam-ı Afganistan • İşgalden sonra. 1982'de BabrakKarmal'ın hapisten çıkardığı Prof. AbdürresulSeyyaftarafından kuruldu. Kabil ve Paktiya eyaletlerinde daha faaldir ve gücü liderinin kişiliğinden gelmektedir. Az sayıda mücahidi bulunmasına rağmen gruplar arasında önemli bir yere sahiptir.
4-Mehaz-ı milli islami • 1978’den sonra kurulan en önemli mücahid grubudur ve on bin kadar savaşçıya sahiptir. Lideri, halk arasında itibarlı bir yeri bulunan Geylânî ailesinden SeyyidAhmed-i Geylânidir. Abdülkâdir-i Geylâni’nin torunlarından olan Ahmed-i Geylâni’nin güçlü bir tarikat ailesinden gelmesi, teşkilâtın halk arasındaki nüfuzunu arttırmaktadır. [31]
5-cephe-i milli islami • SibgatullahMüceddid’ninliderliğindeki bu grup ılımlı karakterde olup on bin kişilik bir savaşçı gücüne sahiptir. Müceddidî bir süre Libya'da kalmış, Libya'nın yardımı ile Danimarka'da bir İslâm merkezi açarak başkanlığını yapmıştır. İşgalden sonra da Pakistan'a dönüp cihada katılmıştır. • Not: Bahsettiğimiz İslami teşekküller diğerleri arasında öne çıkan ve taraftar bakımından fazla olanlardır ve tamamı sünnidir. Bunların haricinde Şii teşekküllerde bulunmaktadır.
Afganistan'a dair bir kaç not • TBMM’yi tanıyan ilk Müslüman devlettir. • İlk Afganistan sefirimiz Medine Müdafi-i Fahrettin Paşadır. • Afganistan'ı tanıyan ilk Müslüman devlet Türkiye Cumhuriyetidir. • Afganistanda Siyasal İslama en büyük tesir eden şahıs CemaleddinAfganidir. • Ortalama çocuk sayısı her bir kadına 6.69’dur. Lakin ortalama yaşam süresi 43 yıldır. • Nüfusun yarısı 20 yaşın altındadadır. • Afgan ismi Türklerin takmış olduğu ve hareket eden göçebe manasına gelen Avghan’dantüremiştir. • Afganlılar kendilerine Peştu, Pushtan, Pushtu, derlerler. • İslami teşekküller ilk olarak Kabil’deki medrese ve üniversitelerde başladı. Ve İhvanı Müsliminden etkilenme vardır. • Afganistan BM, İKÖ, IMF, İslam Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.