360 likes | 657 Views
KİŞİLİK. Öğr. Gör. Serap GÖKCE Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu. Birisinin kişiliğinden (şahsiyetinden) bahsettiğimizde, onu diğer kişilerden farklı kılan ve belki de onu tek yapan özellikleri kastediyoruz. Kişiliğin bu yönlerine bireysel farklar denir.
E N D
KİŞİLİK Öğr. Gör. Serap GÖKCE Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
Birisinin kişiliğinden (şahsiyetinden) bahsettiğimizde, onu diğer kişilerden farklı kılan ve belki de onu tek yapan özellikleri kastediyoruz. Kişiliğin bu yönlerine bireysel farklar denir. Bazı insanlar sinirlidir, bazıları değil; bazı insanlar içedönüktür, bazıları dışadönük; bunun gibi özellikler vardır.
KİŞİLİK: İnsanları diğerlerinden ayıran özelliklerin tümüdür. (Farklı durumlar karşısında değişim göstermeksizin yansıttığımız düşünce, his, motivasyon ve davranışların bütünü)
Kişilik değerlendirmeleri ise kültürden kültüre değişim gösterebiliyor. Örneğin, Japonya'da oldukça "dışa dönük" olarak değerlendirilen bir çocuk okumak üzere İngiltere'ye gittiğinde orada oldukça "çekimser" olarak tanımlanabilir. Öyleyse kullanılan tanımlar kültürlerin değer yargılarıyla birebir ilişkili diyebiliriz. Buna bağlı olarak kişilik testleri de gerek sorular, gerekse puanlandırma cetveli bakımından o dile ve kültüre "uyum/ adaptasyon" gerektirir.
Mizaç, kişiliğimizin genetik temelli, doğuştan gelen özelliğidir. Eskiden her şeyin dört unsurdan yaratıldığına, bunların her insanda kullanılış miktarının da insan mizacını (huyunu) etkilediğine inanılırdı.
Bu dört unsurun miktarına göre insanlar da dört tiptir. Kanlı insanlar sıcak ve sulu. Canıtez insanlar sıcak ve kuru. Soğukkanlı insanlar soğuk ve sulu. Melankolik insanlar soğuk ve kuru.
Bazı insanlar acil durumlar karşısında sakin davranırlar; bazıları korkarlar veya başka duygular gösterirler. (normallikten nevrotikliğe) İçedönüklük - Dışadönüklük Beden yapısı ve mizaç ilişkisi 1. Ectomorph insanlar: İnce, uzun insanlar. 2. Mesomorph insanlar: Kütük gibi, geniş omuzlu, kaslı beden yapısı. 3. Endomorph insanlar: Tombul, armut şekilli insanlar.
KİŞİLİK GELİŞİMİ TEORİLERİ 1.SOSYAL ÖĞRENME / DAVRANIŞÇILIK 2.KARŞILIKLI ETKİLEŞİM 3. PSİKOANALİTİK TEORİ 4. BİLİŞSEL GELİŞİM TEORİSİ
I.SOSYAL ÖĞRENME / DAVRANIŞÇILIK A. TEMSİLCİSİ: B. F. SKINNER B. TEMEL İLKELERİ 1. Psikoloji hayvan davranışlarını inceler 2. Sadece açık davranışlar bilimsel incelemenin konusudur 3. Davranış, uyaran ve tepki mekanizması içinde anlaşılır. “Şartlanma” ödül ve ceza tepkileri ile oluşturulur. 4. Klasik Şartlanma--verilen bir uyarana tepkiyi sağlama 5. Sosyal Öğrenme--beğenilen modellerin taklit edilmesi 6. Kişilik = öğrenilmiş davranış
II.KARŞILIKLİ ETKİLEŞİM A. TEMSİLCİSİ: C.H.Cooley ve G. Herbert Mead B. “AYNA BENLİK”E BAKMA (COOLEY) BEN AYNADAKİ BEN coşkun, atılgan kendine hakim, kontrollü düzensiz, alelacele düzenli, metodlu dediğim dedik önceden tahmin edilebilir gösterici, açık sakin, ciddi, pasif rasyonel değil aklı başında düşüncesiz davranan “ince eleyip sık dokuyan” mantıksız mantıklı subjektif objektif ham, ilkel nazik, “görmüş geçirmiş” uyumsuz uyumlu, itaatkar kendi başına hareket eden geride durup gözleyen içten-yönlendirmeli başkalarınca-yönlendirilen
III.PSİKOANALİTİK TEORİ A. TEMSİLCİ: Sigmund Freud B. KİŞİLİĞİN UNSURLARI 1. İD--zevk prensibi üzerine çalışır ve tatmin arar a. cinsel enerji (libido) b. saldırganlık 2. EGO-- İd’i gerçeklik prensipleri doğrultusunda yönlendirir. Ego savunma mekanizmaları kullanır (bastırma, yansıtma, yüceltme, aklileştirme, tersine çevirme). 3. SÜPER-EGO (Bilinç)
Kendi deneyimledikleri ve hastalarının klinik incelemelerine dayanarak kişilik kuramı ve akıl hastalıkları üzerine yoğun çalışmalarda bulunan Freud, 4 ana unsurun altını çiziyordu: • Bilinç seviyeleri, kişilik yapısı, kaygı ve psikolojik savunma mekanizmaları ve gelişimde psikoseksüel evreler.
Freud'un bilincin çeşitli katmanlarından bahsettiği kuramı "topografik zihin modeli" olarak da adlandırılıyor. • Topografinin sözcük olarak yer betimi anlamına geldiğini göz önünde bulunduracak olursak buzdağı ve bilinç arasındaki benzeşimi kurmak çok da zor değildir. • Çünkü Freud, bilinci bir buzdağına benzeterek farklı bilinç aşamalarını bu buzdağının suyun altında ve üstünde kalan kısımlarıyla, yerlerini su seviyesine göre betimleyerek bağdaştırıyor.
Bilinç Aşaması (Buzdağının su yüzeyinden görünen kısmı): Bilincinde olduğumuz her türlü düşünce ve algılar bilinç aşamasını oluşturuyor. Bu düşünce ve algılar farkındalık eşiğinin üzerinde kaldıklarından kendilerini açıkça belli ediyorlar.
Ön Bilinç Aşaması (Buzdağında su seviyesinin hemen altı): O anda bilincinde olmasak da hemen bilince taşıyabileceğimiz anılar ve dünya bilgilerini kapsıyor. Bu aşama, bilinçle bilinçaltı arasında bir tür geçiş aşaması görevi üstleniyor.
Bilinçaltı (Buzdağının suyun altındaki geri kalan kısmı): Bilinçaltında farkında olmadığımız korkular, kabul göremez cinsel arzular, mantık dışı istekler, vahşet yönelimleri, utanç verici deneyimler, bencilce istekler ve ahlak dışı dürtüler bulunuyor. • Buzdağı benzetmesinde, buzdağının en büyük alanını oluşturuyor. • Freud, insanın doğası gereği şiddet ve cinselliğe yönelik utanç verici dürtüler barındırdığını iddia ederek, bilinçaltımızda bu fikir ve dürtülerin barındığını belirtiyor.
Şemada her ne kadar çoğu korku ve dürtülerimizin farkına varamadığımıza vurgulansa da, Freud'a göre bilinçaltındaki çoğu düşünce aslında bir zamanlar bilinç eşiğinin üstündeydi. • Ancak kaygı seviyemizi arttırıp bizleri rahatsız ettiklerinden, bilinçaltının dehlizlerine bastırıldı ve davranışlarımızı biz farkında olmadan yönlendirmeye başladı. • Bu nedenle ki çoğu akıl hastalıklarının temelinde bilinçaltına atılmış bu korku ve arzular yatıyor.
Bu noktaysa bizleri psikalanalist terapinin amacına götürüyor. • Freud'a göre psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmenin en iyi yolu bilinçaltına bastırılmış ne varsa bilinç yüzeyine çıkarmaktı. • Bu şekilde hasta çocukluğundaki travmatik deneyimleri hakkında bir iç görü kazanıp onları bastırma nedenlerini bulacak, bu keşifse hâlihazırda yaşadığı psikolojik sorunlarını ortadan kaldıracaktı. • Daha açık bir deyişle, ilk 6 yaşta yaşanılan kötü deneyimler, bireyin geri kalan hayatına da olumsuz yansıyarak akıl hastalıklarına neden oluyordu. • Tedavi olma süreciyse bu bastırılmışlıkların farkına varmaktan geçiyordu.
Kişilik Yapısı: İd, Ego ve Süper Ego • Freud, kişiliği oluşturan üç temel yapıdan söz ediyordu: İd, ego ve süper ego. Bu üç yapıyı arzu, mantık ve vicdan olarak da düşünebiliriz. Eğer ki kimi zamanlarda farklı bir kişiymişçesine hareket ettiğinizi düşünüyorsanız bu dalgalanmalar Freud'a göre farklı kişilik yapılarınızın savaşımından kaynaklanıyor olmalı.
İd, ilkel ve doğuştan getirdiğimiz dürtülerimizi kapsıyor. Bedensel ihtiyaçlarımızın, cinsel arzuların ve saldırgan tepkilerin idden kaynaklandığını söyleyebiliriz. • Freud'a göre idin arzu ve istekleri tamamen bilinç dışı ve "zevk prensibi"yle işlemekte. • İdin temel güdülerimizi kapsadığını düşününce, zevk prensibiyle işlemesi doğal. Çünkü ilkel güdüler, arzulara bir an önce doyum arayıp bireyin davranışlarını bu yönde şekillendirebiliyorlar.
Ancak ne yazık dünya tüm arzu ve dürtülerimizi o anda tatmin etmemize olanak sağlamıyor. Eğer haz tatmini odaklı yaşamaya devam edersek pek çok sorunla yüz yüze kalabiliyoruz. • Yaşamın bu şartlarıyla başa edebilmekse ikinci kişilik yapımız olan egoya düşüyor. • Ego, idin tatmin edilebileceği elverişli şartlar oluşana kadar onu kontrol altında tutuyor. Öyleyse ego "gerçeklik prensibi"yle işliyor. Çevresel şartları değerlendirerek pek çok davranışın olası sonuçlarını tartıyor. Bu şekilde, uygun zamanı kollayarak bireyin anlık dürtüleri sonrasında acı çekmesini engellemiş oluyor. Egonun kimi işlevleri bilinçliyken kimileri bilinç dışı gerçekleşiyor.
Kişiliğimizin son öğesini ise süper ego oluşturuyor. Süper ego da tıpkı ego gibi idin arzu ve isteklerini baskı altında tutmaya çalışıyor. Ancak ego idin tatminleri için uygun zamanlar kollarken süper ego ahlak kurallarını devreye sokuyor. Daha açık bir deyişle, idin bu yönde tatmininin doğru olup olmadığını sorguluyor. Süper ego için tatminde yalnızca doğru zamanın kollanması değil, ahlaki kurallara uygunluk da önem kazanıyor.
Ailemizden edindiğimiz eğitim, yaşadığımız toplumun normları ve kendi deneyimlerimiz süper egonun oluşumunda en önemli etkenleri oluşturuyor. Ancak süper ego geliştikçe, ilkel güdülerimizin tatmini daha da fazla engellenmiş oluyor. Bu nedenle de ego, id ile süper ego arasında bir anlamda köprü görevi üstlenmiş oluyor. Bunu bir şekilde bir savaşım ve çatışma olarak da düşünebiliriz. Sürekli olarak kişiliğimizi oluşturan bu yapılar birbirleriyle çekişmek zorunda kalıyorlar. İşte, bu savaşım Freud'a göre kişiliğin ve çoğu psikolojik rahatsızlığın temelini oluşturuyor.
III.PSİKOANALİTİK TEORİ C. GELİŞME KADEMELERİ 1. ORAL (Doğumdan bir yaşına kadar) 2. ANAL (1 - 3 yaşları) 3. FALLİK (2.5 - 6 yaşları) (Ödipus ve Electra Kompleksleri) 4. LATENSİ (6 - 11) a. Aynı cinsiyetteki ebeveynle benlik birleştirme b. Çocukların dünyayı öğrenmesi c. Kişiliğin sabit hale gelmesi 5. GENİTAL (Ergenlik) 6. YETİŞKİNLİK (Kişilik zaten belirginleşmişti)
Oral dönem • Bebek çevresinde gördüğü, eline aldığı ne varsa ağzına götürüp bu davranıştan haz alıyor. Eğer ki çocuk bu dönemde SAPLANTI (fiksasyon-takılıp kalma) olursa, ileride oldukça saldırgan ve küfreden bir kişilik sergileyebiliyor. Bunun yanı sıra sigara, aşırı yemek yeme gibi zararlı alışkanlıklar sergileyebiliyor. • Özgüven gelişir. (sevme-dokunma-doyurulma önemli)
Anal dönem • 18 - 36 aylık dönemi kapsar.Tuvaletini yaparken büyük bir haz duyan çocuk için zevk bölgesi anal bölge. Libido enerjisinin çoğu bu dönemde asılı kalırsa ileride düzenli ve tertipli olmaya dair bir takıntı (anal-çekilme) ya da dikkatsizlik, dağınıklık (anal-dışavurum) sergilenebiliyor. Çocuğun ileride anal-çekilme ya da anal-dışavurum özellikleri gösterip göstermeyeceğini belirleyense ailenin çocuğun tuvalet eğitimindeki tutumu oluyor. Eğer oldukça sert bir tutum sergilenirse çocuğun kişiliği mükemmeliyetçilik takıntısı çerçevesinde gelişiyor. Tuvalet eğitiminde aile aşırı rahatsa, dağınık ve disiplinsiz bir kişilik geliştirebiliyor.
Fallik dönem • 3 - 6 yaş arasındaki zevk bölgesiyse genital bölgedir. Fallik dönem olarak adlandırılan bu yaşlarda Oedipus ya da Elektra kompleksi gelişebiliyor. Oedipus kompleksi erkek çocuğun babasını annesinden kıskanması ve bilinçaltından babasının ölmesini istemesi olarak tanımlanıyor. İsmini Yunan mitolojisinden alan kavram, hikâyede babasını öldürüp annesiyle evlenen Oedipus'a gönderme yapıyor. Ancak bu gizil duygular bir süre sonra çocukta kaygı uyandırmaya başlıyor. Annesine duyduğu arzu dolayısıyla hadım edileceği korkusu duymaya başlıyor. Elektra kompleksi ise kız çocuğun babasına duyduğu aşk dolayısıyla annesine olan kıskançlığını ifade ediyor. Bu aşk dolayısıyla cezalandırılacağını düşünen kız çocuk kaygı duymaya başlıyor. • Ancak Elektra kompleksi kavramını Freud'un öğrencisi olan Jung'un geliştirdiğini vurgulamak gerekir. Freud yalnızca Oedipus kompleksini açıklamaktadır. Gelişimin ilerleyen dönemlerinde, her iki cins de kendi hemcinsi ebeveynini kıskanmayı bırakıp onları örnek alarak kız çocuk babası gibi bir erkeği, erkek çocuksa annesi gibi bir kadını eş olarak etkileyebileceğini kavrıyor.
Gizil dönem • 6 yaş civarını kapsıyor. Cinsel arzuların en aza indiği bu dönemde asılı kalan bireyler ileride cinsel yönden tatminsizlik çekebiliyorlar. Cinsel enerji daha çok spor gibi faaliyetlere yönleniyor. Çalışma ve başarı dönemi. (FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK)
Genital dönem • Ergenlikle başlayıp hayatımızın geri kalan bütününü kapsıyor. Kimlik bulma dönemidir. • Her ne kadar haz genital bölgede yoğunlaşsa da tutku, sevgi ve bağlılıkla beslenmeye başlıyor. Freud'a göre bu son aşamaya ulaşabilmek adına önceki dönemlerde herhangi bir asılı kalma durumunun yaşanmamış olması gerekiyor.
Erickson’un psikososyal gelişim kademeleri Kötü geçirilirse Gelecek korkusu Konrolsuzluk duygusu Cezalandırılmaktan korkma Yetersizlik ve aşağılık duygusu Kimliğini karıştırma Kaçınma Düşkünlük, can sıkıntısı Yaşamaktan iğrenme Kriz dönemleri İlk yaş Güven-Güvensizlik İkinci yaş Otonomi, Utanç - Şüphe 3-5 yaşları Girişimcilik - Suçluluk 6 yaş- erinlik Çalışkanlık-Aşağılık duygu Ergenlik Kimlik karmaşası -rolünü arama Erken yetişkinlik Yakınlık -Yalıtılmışlık Orta yaşlar Üreticilik - Verimsizlik Yaşlılık Benlik bütünlüğü-Umutsuz. İyi geçirilirse Ümit İsteklilik Girişimci faaliye Beceri ve âletlerle uğraşma Sadakat Sevgi Özen Bilgelik
Freud ve Erikson’un bir arada değerlendirilmesi Erikson Freud Temel Güven – Güvensizlik (anne çok önemli) Oral Özerklik – Utanç, kuşku (tuvalet eğitimi, müsrif-tutucu) Anal Girişimcilik – suçluluk (3-7 yaş) (meraklı, keşif,soru), kompleksler Fallik Çalışkanlık – aşağılık duygusu (başarı, rekabet) Latent (cinsellik örtülür, unutulur) Kimlik kazanma- rol karmaşası (ben kimim? bunalım), (haz almaya yönelik cinsellik) Genital Yakınlık – yalıtılmışlık (iş ve eş bulma, toplum adamı) Üreticilik – Verimsizlik (eve ve işe yerleşir, işte yükselir, çocuk yetiştirir) Benlik bütünlüğü – umutsuzluk (emeklilik, hayatı değerlendirme)
IV. BİLİŞSEL GELİŞİM A. TEMSİLCİ: Jean Piaget B. METOD--Farklı yaşlardaki çocuklara testler uygulayarak cevapları karşılaştırma C. BİLİŞSEL KADEMELER 1. SENSORIMOTOR (0-18 Aylar) a. Çevre ile iletişim kurma (nesne devamlılığı) b. Özümleme c. Taklit
2. İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM (18 aydan 6-7 yaşına) a. Sembollerle uğraşma-nesne devamlılığı b. Hala ben merkezli-korunum ilkesi yok. 3. SOMUT İŞLEMSEL DÖNEM ( 6/7 - 11/12 yaşlar) Sohbeti anlıyor, sınıfa dahil olma 4. FORMAL (SOYUT) İŞLEMLER DÖNEMİ (11/12+) a. Düşünme bilinçleşiyor, tümdengelimci, soyut b. Hipotezler kuruyor c. Oyunun kurallarını koyuyor, otoriter davranmaya başlıyor