1 / 61

BÜYÜME VE GELİŞME DÖNEMLERİ

BÜYÜME VE GELİŞME DÖNEMLERİ. ( Doğum ile 28. gün arasındaki dönemdir.). BEBEKLİK DÖNEMİ *Yeni doğan dönemi. **Bebek doğduğunda vücudunu kontrol edecek güçte değildir. Vücudun kontrol altına alınması büyüme, olgunlaşma ve öğrenmeyi gerektirir.

shawna
Download Presentation

BÜYÜME VE GELİŞME DÖNEMLERİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BÜYÜME VE GELİŞME DÖNEMLERİ

  2. (Doğum ile 28. gün arasındaki dönemdir.) BEBEKLİK DÖNEMİ *Yeni doğan dönemi **Bebek doğduğunda vücudunu kontrol edecek güçte değildir. Vücudun kontrol altına alınması büyüme, olgunlaşma ve öğrenmeyi gerektirir *Yeni doğan bebeklerde ortalama boy 48-50 cm civarıdır.

  3. Bu dönemde anne karnındaki duruşunu korumaya çalışan bebek dış ortama karşı savunmasızdır ve hastalıklara karşı duyarlıdır.

  4. . Hızlı bedensel büyüme dönemi olan bu dönem sonunda bebek, doğum ağırlığının 3 katına erişir. Boyu da doğum uzunluğunun yarısı kadar daha uzar. Annenin sevgisi ve bakımı bebeğin güven duygusunun gelişmesine yardımcı olur. İstekleri zamanında giderilen, bakımı düzenli olarak yapılan, düzenli beslenen bebekler daha mutlu, daha güvenli bir hayat sürer. Bu da bebeğin ileride geliştireceği kişiliği olumlu yönde etkiler *yeni doğan sonrası dönem

  5. 2. aydan itibaren baş kontrolü gelişir. Hareketli cisimleri izlemeye ellerini kontrol etmeye başlar; uzanmaya çalışır. Sesi izler, güler.

  6. 5. ayda ters dönebilir, uzandığı nesneleri yakalayabilir. 6. ayda destekle oturabilir, eline aldığı kaşıkla vurarak ses çıkarabilir. Yabancıları ayırt edebilir. 7. aydan itibaren desteksiz oturabilir. İki eliyle de cisimleri tutabilir. Mama kaşığını ağzına götürebilir. 8. ayda kolundan destek olunca doğrulup oturabilir. Cisimleri yere atarak ses çıkarmayı sever. Cisimleri bırakıp geri alabilir.

  7. 9. aydan sonra destekle ayakta durabilir, yürümeye çalışır. Hece tekrarlarından oluşan “baba”, “dede” gibi kelimeleri söyleyebilir. 10. ayda yardımsız ayağa kalkar, kelimeleri tekrarlamaya çalışır, bardaktan su içebilir. 12. ayda elinden tutunca yürüyebilir. Eğilip yerden cisimleri alabilir. Söyleyebildiği kelime sayısı artar, sevgisini belli eder. Komik davranışlarını tekrarlar. Bebeklik dönemindeki çocuk, acıdan ve zevk vermeyen olaylardan kaçar. Beklemeyi bilmez, engellenmekten hoşlanmaz. İhtiyaçlarının hemen giderilmesini bekler.

  8. ÇOCUKLUK DÖNEMİ 1-Özerklik dönemi :1-3YAŞarası Bu dönem anal dönem ya da tuvalet eğitimi dönemi olarak da bilinir. Çocuğun bağımlılıktan kurtulmaya başladığı, yürüyüp konuşabildiği, çevreyi araştırabildiği bir süreçtir. !! Annenin baskıcı tutumu sonucu çocuk, ilerideki hayatında boyun eğen, aşırı sessiz, sakin, uysal bir kişilik geliştirebilir. Annenin kısıtlamayan, serbest tutumu ise çocuğun kural tanımayan, vurucu kırıcı bir kişilik geliştirmesine sebep olabilir.

  9. Özerklik döneminde yürümesi, konuşması gelişen çocuğun, bedensel olarak da güçlendiğini, kaslarının, kemiklerinin geliştiğini gözlemek mümkündür. Dönemin sonunda dengeli olarak parmak uçlarında yürüyebilen, giyinip soyunabilen, su dolu bardağı dökmeden götürebilen, tek ayak üzerinde durabilen bir çocuk haline gelir.

  10. 2-Oyun dönemi: 3-6 yaş arasındaki okul öncesi dönemine, oyun dönemi adı verilir. Özerklik dönemindeki İnatçı, huysuz, olumsuz çocuk yerine, girişken, sevecen, canlı, hareketli bir çocuk gelmiştir. Oyun çocuğu, kendi işini kendisi yapmayı ister. Neşeli, oyunu seven, paylaşmayı bilen, kendi yaşıtlarıyla oynayabilen bir çocuktur. Konuşkan ve hayat doludur. Sürekli soru sorar. Öğrenmeye karşı çok isteklidir. Kelime dağarcığı geliştiği için güzel bir anlatım gücü kazanmıştır.

  11. Zarar verme, kırma gibi özellikler, yerini söz dinlemeye bırakır. Girişkendir ve herkese yardım etmeyi sever. Yaramazlıkları, sevimli yaramazlıklara dönmüştür. Masallara, çizgi filmlere ilgi duyar. Gerçeküstü korkutucu kahramanlara, öcülere, hortlaklara inanır. Hayal gücü çok gelişmiştir. Olayları abartma ve çarpıtma ile anlatır. Her şeye kolayca kanar. Gerçekle hayali ayırt edemez. Genital bölgeye ilgisi en üst düzeydedir. Nasıl doğduğunu sorar.

  12. OKUL ÇAĞI DÖNEMİ 6-11 yaşlar arasındaki bu dönemde çocuk aile ortamından çıkarak dış dünyaya açılır ve toplumsal çevreye karışır. Kişilik gelişimini tamamlayan çocuk, bekleyebilmeyi ve engellere karşı koymayı öğrenir. Okul çevresi ve eğitim, çocuğun bakış açısını genişletir. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırt etme ve kelime dağarcığı ile konuşma yeteneği gelişir. Zaman, sayı, uzay kavramlar gelişir. Somut düşüncelerin yanı sıra soyut düşüncelere de geçiş başlar. Hayalle gerçeği daha rahat ayırt edebilir.

  13. Hayatın 12-21 yaşlar arasında karmaşık bir dönemidir. Ergenlik dönemi özellikleri ne göre kendi arasında erkenergenlik, tam ergenlik ve geç ergenlik olarak dönemlere ayrılarak incelenebilir.

  14. Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olan ergenlik dönemi, 12-21 yaşlar arasındaki süreçtir. Dönemin başlangıç ve bitişi kesin sınırlarla belirtilmemelidir. Çünkü bu döneme girme ve tamamlama, kişiler ve cinsler arasında farklılık gösterir. Kızlar bu döneme erkeklerden 2 yıl kadar önce girer ve gelişmelerini daha önce tamamlarlar. Kalıtsal özellikler ve iklim şartları ergenliğe girme yaşını etkiler.

  15. Bazı Zenci kabileleri ve eski Araplarda ergenlik iklimin etkisiyle daha erken başlarken Kuzey yarım küredeki Norveç, Finlandiya gibi az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir. Genel olarak kızlar erkeklere oranla iki yıl kadar önce olgunlaşmaları nedeniyle bu dönem ülkemizde kızlarda 10-12 yaşları arasında erkeklerde 12-14 yaşları arasında başlar. Ergenliğin sonuna doğru bu farkın kapandığı görülür. Ergenliğe giriş için kesin bir zaman yoksa da genel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha erken ergenliğe girerler. Bu nedenle yaşamın bu döneminde kızlar -erkekler kendilerini yakalayıncaya kadar- birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve daha olgundurlar.

  16. ERGENLİK DÖNEMİNE AİT ÖZELLİKLER

  17. KIZLARDA: Vücut ağırlığı 6-18 kg artar. Boyları 10-20 cm uzar. Göğüsler belirginleşir , adet kanaması başlar, genital bölgelerde kıllanma meydana gelir . Hormonal salgılar arttığı için deri yağlanır ve sivilcelenme olur. yumurtalık, foliküllerde her ay bir yumurta hücresi geliştirir. Eğer bu yumurta bir spermle döllenirse rahme tutunur ve orada bir fetüs, plasenta gelişir. Yumurta döllenmezse "adet kanaması" yolu ile vücuttan atılır.

  18. ERKEKLERDE: Vücut ağırlığı 7-20 kg artar. Boyları 10-30 cm uzar. Ses çatallaşmaya başlayarak erkeğe has biçimde kalınlaşır. Deri yağlanır ve sivilce çıkar. Pubertal atılım adı verilen boyca uzama, hacimce irileşme başlar. Kas dokusu artarak vücuda iri erkeksi görünüm verir. Yüz, kollar, genital alan, göğüs ve bacaklar erkeğe has biçimde tüylenir. Testisler olgunlaşmaya başlar ve erkek üreme hücresi olan spermleri üretmeye başlar.

  19. ERGENLİKTE BİLİŞSEL GELİŞİM Bedensel ve cinsel değişimlerle birlikte ergenler zihinsel yeteneklerinde de değişim yaşarlar. Bilişsel gelişim ergenlerin yalnız kendilerini, ailelerini, arkadaşlarını ve öğretmenlerini değil, dünyalarını görme biçimi üzerinde uzun süreli etkiler taşır. Ergenlerin düşünme süreçleri değişir. Gittikçe artan biçimde geleceğe yönelik ve soyut düşüncelerle ilgili olurlar. İdealizm kazanır. Cinsellik, ahlak, din gibi konularla ilgili gerçekten kendilerine ait bir değerler takımı edinirler. 11-12 yaş dolaylarında başlayan mantıksal düşünmenin yetişkinler düzeyine ulaştığı bu döneme soyut işlemler dönemi denir.

  20. ERGENLİĞİN İLK YILLARINDA KİŞİLİK GELİŞİMİ Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktur ne de gençtir. Bu nedenle ona “yeniyetme” denir. Ama ergenliğin son yıllarında kişi artık bir gençtir. İlk yıllarda kişi tutarsız ve çelişkili davranışlar sergilerken son yıllarında daha tutarlı ve belirli davranışlar geliştirmeye başlar.

  21. Ergenliğin ilk yıllarında kişi biyolojik yapısında beliren, önce ikincil, daha sonra birincil cinsiyet özelliklerini ve cinsel dürtülerini henüz cinsel kimliğinin öğeleri olarak özümleyememiştir. Ayrıca her ergenin ilk çocukluk çağından itibaren cinselliği ile ilgili özdeşimi kendi ana-baba modellerine ve onlarla ilişkilerine göre biçimlenmiştir

  22. Evde küçümsenen bir ebeveynle, kadın-erkek rollerinin kesin sınırlarla ayrılmadığı ailelerde ebeveynlerden birinin ya da her ikisinin yokluğu ana-babanın karşı cinsten bir evlat sahibi olmaya duyduğu özlemi sözlerine ve çocuğun dış görünümüne yansıtmaları kişinin kendi cinselliği ile ilgili davranışları kazanması engeller.

  23. “Yeniyetme” yeni kimliğine bir yandan umut ve güvenle bakarken diğer yandan da toplumun cinsel konulara ayıp ve utanç duygusu kimliğinin bir yönünün kabulünü güçleştirmektedir. Bu nedenle “yeniyetme” umut ve suçluluk duygusu, güven ve güvensizlik duygularıyla şaşkın ve çelişkili görünmektedir.

  24. Eğer kişi bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında temel güven duygusu yerine güvensizlik ,bağımsızlık yerine kararsızlık, girişim yerine güvensizlik, bağımsızlık yerine kararsızlık, girişim yerine suçluluk ,başarı duygusu yerine yetersizlik duygusu ile yoğrulmuş bir duygu geliştirdi ise ergenlik çağını doğal bunalımları sırasında çok fazla zorlanacaktır.

  25. Sağlıklı bir kişilik gelişimi içinde bile ergen erinlik yıllarında çocukluktan getirdiği tüm alışkanlıkları terk ettiği yakınları için bir yakınma duygusu olarak görülmektedir. Ergenliğin ilk yıllarında ana- babaların çocukları hakkında genellikle şöyle konuştukları görülmektedir: konuşmalar yetişkinleri kaygılandırıcı ama ergenliğin ilk yılları için normal sayılabilecek davranışlardır

  26. ''Asi, hırçın, evde huysuz, dışarıda sıkılgan, durgun ve dalgın, sorumsuz kendi başına buyruk, alıngan ve karamsar, ters ve olur olmaz şeye ağlıyor, ders çalışmıyor, kaide ve kuralları tanımıyor, küstah..''

  27. Bu konuşmalar yetişkinleri kaygılandırıcı ama ergenliğin ilk yılları için normal sayılabilecek davranışlardır. Ergenliğin ilk yıllarında görülen bütün bu olumsuz davranışlar benlik yapısının bir zorlama karşısında olduğunu göstermektedir ve zorlanmaların daha çok bağımsızlığa duyulan gereksinmenin artışından ve cinsel uyanıştan kaynaklandığı söylenebilir.

  28. Ergen çocukluk dönemindeki alışkanlık ve fikirlerinin artık kendisi için yetersiz olduğunu görür. Tutarsız davranışlar yerleşmiş olan bu alışkanlıkların yerlerine yenilerinin kazanılması sonucunda ortaya çıkar. Ergenin yeni gereksinmelere doyum getiren aynı zamanda toplumsal kurallarla çelişmeyen davranışlar kazanıncaya kadar pek çok yanılgılar içine düşmesi doğaldır. Yeter ki normal gitmeyen koşullar altında kendi yolunu bulması için gerekli savaşım gücünü kaybetmesi , ergenin ilk zamanlar savaşım gücünü kaybetmişçesine ve arkadaşları dahil çevresine yabancılaşmasını doğal karşılamak gerekir.

  29. Kısa bir süre sonra bu durumdan kurtulup kendini coşkulu bir yaşam temposunda çıkış yolu arayacak ve bu arada kaçınılmaz yanlışlıklar yapacaktır. Ergenliğin ilk yıllarında görülen bu kararsızlıkları ve tutarsızlıkları normal ve sağlıklı bir kişilik gelişiminin görünümü saymak gerekir.

  30. ERGENLİĞİN SON YILLARINDA KİŞİLİK GELİŞİMİ Ergenliğin ilk yıllarında yetişkin otoritesine başkaldırma şekline dönüşen bağımsızlık gereksinmesi ile cinsel kimliğin kabulüne ilişkin gereksinmeler henüz tam çözüme ulaşmamakla beraber, kişinin bu konudaki çabaları onu arkadaş dünyası içine itmekte; onun dikkatini kendisi üzerinden bir ölçüde uzaklaştırmaktadır. Yavaş yavaş ergen cinsel isteklerini kendi denetimi altında tutabilmeyi öğrenmeye ve cinsel kimliği özümlemeye başlamaktadır.

  31. Meslek seçimi üzerinde ciddi bir düşünceye yönelmiş bulunmakta ve yeteneklerini gözden geçirmeye başlamaktadır. Bu durum karşısında ergenin ideal benliği ile gerçek benliğinin birbiriyle uzlaşması ya da çözüm gerektiren başka çatışmalar içine düşmesi beklenebilir. Kişinin kendi ilgi ve yeteneklerini gerçekçi bir gözle görmesi, bunlara uygun meslekleri tanıması ve bu doğrultuda seçimini yapma ilerde meslekteki başarılarını ve uyumunu olumlu yönde etkileyecektir.

  32. Yetişkin olma yolunda kendisi için bir kimlik geliştirme konusundaki aşamaları, ergeni yetişkin beğenisinden çok arkadaş beğenisiyle yöneltir duruma getirmiştir. Aslında bu durum kişi için duygusal bağımsızlığını kazanma ve akran değerlerini özümleme bakımından önemli bir aşamadır. Gencin arkadaşları tarafından kabul edilmesi onun kendini kabulünde olumlu etki eder. Bu dönemde sayıca çok, kısa süreli arkadaşlıklar ve büyük gruplar yerini, ergenliğin bitimine doğru sayıca az yakın dostluklara ve küçük arkadaş gruplarına bırakmaktadır.

  33. Kişinin kendini kabulü: “kişilik, değerlilik ve sınırlılıkları olan her bir özelliğini gerçekçi bir gözle tanıması ve bunları kişiliğinin bir parçası sayma biçiminde ki sağlıklı tutumu” olarak tanımlanabilir. Kişinin böyle sağlıklı ve olumlu bir benlik tasarımı geliştirebilmesi için bazı yerlerde başarılı olması gerekmektedir. Yetişkin dünyası ve yakınları ergene bağımsız davranma fırsatı vererek, kendi kendine karar verme, kendisine güvenmesini sağlayacak yaşantılar geçirmesine fırsat vermelidir.

  34. Ergenin kendini kabulünde akran dünyası içine girmesi ve yaşantılar geçirmesi gerekmektedir. Ergenlik çağının gelişim görevlerinin başarılmış olması, onun daha rahat bir biçimde yetişkinlik yıllarına girmesini sağlar.

  35. ÖN ERGENLİK DÖNEMİ Bu yıllarda büyüme hızı artar, özellikle kol ve bacak kemiklerinde dikkat çekici düzeyde büyüme görülür. İç salgı bezlerinin salgıladığı hormonlar bedende ve duygusal yapıda önemli değişikliklere yol açar. Çoğu fizyolojik temele dayalı bu değişiklikler bir çok gelişim görevlerinin ortaya çıkmasına yol açar.

  36. DÖNEMİN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ 1. Hızla gelişen ve oranları değişen bedene uyum sağlamaya çalışma,2. Yaşıtları arasında bir yer edinebilme, 3. Kemik ve kas koordinasyonun tam olarak sağlanamaması nedeniyle sakarlık ve beceriksizlik,4. Kendini yaşıtları ile kıyaslama,

  37. 5. Sık sık odasına kapanma ve kapısını kilitli tutmak isteme, 6. Süse ve giyinmeye büyük özen gösterme,7. Kendinde ilk defa rastladığı cinsel değişimlerle ilgili kaygılar duyma,8. Uyarılara ve eleştirilere sert tepkiler verme,9. Genelde bir sinirlilik ve gerginlik hali,

  38. ERGENLİK VE GENÇ YETİŞKİNLİK DÖNEMİ Bu dönemde ön ergenlik dönemindeki bazı gelişim özellikleri devam etmekle birlikte daha başka gelişim özellikleri de karşımıza çıkar.

  39. Dönemin Gelişim Özellikleri: 1. Kuralların çokluğundan ve sıklığından yakınır, uyarılara birden tepki gösterir ve ters yanıtlar verir,2. Uzun uzun düşler kurar, bu nedenle sık sık dalgın olduğu gözlenir.3. Evde pek durmak istemez, dönüş saatlerine aldırmaz,4. Duvarlara sevdiği artistlerin ve şarkıcıların resimlerini asar.5. Arkadaşlarının eleştirilmesine tepki gösterir

  40. 6. Büyüklerinden ve öğretmenlerinden gerekli desteği bulamazsa, yanlış arkadaşlıklara ve bazı kötü alışkanlıklara yönelir.7. Başkalarının kendisi hakkında vereceği hükümler konusunda aşırı duyarlıdır.8. Küçük kusurları ve olayları oldukça büyütür.9. Bir meslek seçmek ve buna hazırlamak için çaba gösterir,10. Aileden bağımsız olabilme uğraşına girişir, bunun için ilgilerine uygun bir meslek edinme uğraşı verir.11. Yetişkin toplumsal statüsüne erişmeye çalışır.

  41. ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ YÜKSEK DUYGUSALLIĞIN NEDENLERİ 1.Her yaşta uyum, duygusal gerginliği de beraberinde getirir. Çünkü yeni durumlara uyum, hem zihinsel, hem de hareketle ilgili davranışlarda değişikliği gerektirir. 2. Ergen çocukluk dönemindeki alışkanlık ve fikirlerinin artık kendisi için yetersiz olduğunu görür. Duygusal gerginlik, yerleşmiş olan bu alışkanlıkların yerlerine yenilerinin kazanılması sonucunda ortaya çıkar. 3. Çevresel ve toplumsal faktörler ergende güvensizlik duygusu yaratır ki bu da duygusallığa neden olur. 4. Kuşaklar arasındaki farklı duyuş ve düşünüş nedeniyle ana-baba ve ergen arasında yeterli düzeyde dostça bir ilişki kurulmamaktadır. Bunun sonucu olarak da, davranışlarından dolayı kendine çocuk muamelesi yapılan ergen, yer yer isyan etmektedir.

  42. 5.Aile içindeki duygusal ve sosyal etkileşim açısından başarılı bir çocukluk dönemi geçiren birey, ergenlik dönemi sorunlarını daha kolaylıkla çözebilir. Çocukluk yıllarında çocuklarıyla arkadaşça bir diyalog kurmayı başaran anne ve babalar, bu diyalogu ergenlik döneminde de sürdürmekte, genç için gerekli olan rehberlik işlevini yerine getirmiş olurlar. 6.Sosyal baskıyla oluşturulan güvensizlik ve şüphecilik duyguları yerine, gence bir kişiliğe sahip olduğu hissettirilmeli işinde ve sosyal yaşamında arzularını, yetenek ve gereksinimlerine uygun bir biçimde gerçekleştirebilmesine yardım edilmelidir. 7.Yeni bir çevreye uyum her yaşta zor olmakla beraber ergenlik döneminde uyumun daha da güçleştiği görülür. Bunun başlıca nedeni, ergenden kısa bir süre içinde bir çok yeni çevreye uyum göstermesinin beklenmesidir. Kükürt

  43. ERGENLİK DÖNEMİNDE EN SIK RASTLANAN HEYECAN BİÇİMLERİ Korku: Ergenlikte korku tepkisi bir anlamda çocukluktakiyle eşdeğerdir. Genç bireyler için özellikle “bilinmeyen” şeyler korkunun doğmasına temel nedendir. Ergenin ilgilendiği faaliyetlerin sonucunu kestirememesi de korkuya neden olabilir. Ergenlikte tüm duygusal konularda bireyin kendini kontrol edebilme alışkanlığını kazanabilmesi önemlidir.

  44. Ergenlikte korkular 3 temel noktada incelenebilir: 1. Objelere Karşı Duyulan Korkular: Yılan, köpek, uçak, fırtına, ateş gibi objelere karşı duyulan korkular.

  45. 2. Sosyal İlişkilerden Duyulan Korkular: Diğer insanlarla tanışmak, alaycı kimselerle bir arada olmak, topluluk önünde konuşmak ya da çoğunluğu büyüklerden oluşan bir gruba katılmak, gençlerde korku meydana getirebilir. Bu tür sosyal korku, utangaçlık ya da şaşkınlık şeklinde görülür.

  46. 3. Ergenin Kendisi İle İlgili Korkuları: Yoksulluk, ölüm, kendisinin veya ailesinden bir bireyin ciddi bir hastalığa tutulması, okulda ya da işinde başarısızlığa uğraması gençte korku oluşturabilir. Genç korku durumunda kaçma ya da (vücudun kaskatı kesilmesi, titreyip şaşırması, terlemesi gibi bedensel tepkiyle yanıt verir. Yaş ilerledikçe, çevresiyle olan ilişkilerin artması sonucu korkuların giderek azaldığı görülür.

  47. Endişe: . Korkulan durumun zihinsel düzeyde prova edilerek yinelenmesidir. Genellikle korkudan daha uzun sürerler. Burada gelecekte beklenen durumlardan duyulan gerilim halleri söz konusudur. Endişe, geçmişte bireye doyum sağlamayan bazı olaylar üzerine, oluşabildiği gibi, bireyin başarmak istediği geleceğe yönelik faaliyetlerini de içerebilir. Orta ve lise öğrencileri özellikle çeşitli okul sorunları hakkında, dış görünüş ve arkadaşları arasında popüler olmama, endişe yaratan diğer konular arasında sayılabilir.

  48. Öfke: Ergenlik döneminde öfkeye neden olan uyarımlar genellikle sosyal kaynaklıdır. Ergenle alay edilmesi, ona yalan söylenmesi öfkeyi oluşturan başlıca nedenlerdir.

  49. duygusal kırıklıklar Bir arzu ya da amacın önüne çıkan dış veya iç engeller ergene kırıklıkların oluşumuna yol açar. Bu durumların çok azında öfke, ama hepsinde sıkıntı hali görülür. Ergen kırıklığını sosyal çevrenin kabul edebileceği bir davranış biçimde belli eder. Bireyin kırıklık anında göstereceği tepki onun yaşına, toplumsal geçmişine, deneyimlerine ve kendisine kırıklık yaratan nedeni algılayış biçimine bağlıdır.

  50. Gencin arzularını gerçekleştirmesini etkileyen faktörleri 4 grupta toplayabiliriz. 1. Biyolojik yetersizlikler:Bireyin arzuları, biyolojik kapasite ve yeteneklerinin çok üstündedir. 2. Yetersiz alışkanlık yetenek ve beceriler:ergenlik döneminde birey tam bir uyum gösterebilmek için gerekli olan alışkanlık, yetenek ve becerilerden yoksundur. 3. Çevresel yetersizlik ve tehlikeler:Maddi yetersizlikler, sosyal merkezlerden uzak olmak, arkadaşı gibi davranmasını engelleyen okul ve ailelerin kural ve disiplinleri, gencin kırıklığa uğramasına neden olur. 4. Ergende biyolojik ve psikolojik gereksinmelerden doğan karmaşık istek, nefret, tercihlerle dolu tavırların yarattığı bir ruhsal durum egemendir. Ancak huzurlu bir aile ortamında duygusal bakımdan sağlam bir yapı içinde, bu arzular rahat bir şekilde karşılanırsa çevreye uyum kolaylaşır.

More Related