1.1k likes | 2.35k Views
Bası Yaraları. CANAN ULUN. Latince yatmak anlamına gelen “Decumbere” sözcüğünden türetilmiş olan dekübitüs ülseri, yatak/basınç yarası ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
E N D
Bası Yaraları CANAN ULUN
Latince yatmak anlamına gelen “Decumbere” sözcüğünden türetilmiş olan dekübitüs ülseri, yatak/basınç yarası ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Dokuların uzun süre basınç altında kalmasına bağlı olarak gelişen ve daha çok vücudun kemik çıkıntılarının üzerinde gözlenen iskemik doku kaybı bası yarası –dekibüt ülseri olarak isimlendirilir.
BASINÇ ÜLSERİ NEDEN ÖNEMLİDİR? • Basınç ülserleri tüm dünyada sağlık bakım kurumlarında önemli bir problem olarak belirtilmektedir. • Çünkü basınç ülserleri, hastanın yaşam kalitesini etkilemekte ve sağlık bakım maliyetini arttırmaktadır. Basınç ülseri hastanın fiziksel sağlığını etkileyerek yaşamını tehdit etmekte, • bağımsızlığını kaybetmesine ve • sosyal izolasyon gibi psikolojik problemler yaşamasına neden olmaktadır
Ayrıca hasta ağrı çekmekte, • yara bakımı, debritman, greft gibi işlemler nedeniyle hastanede uzun süre yatmakta ve bu durumda hasta ve hastane için ekstra maliyet oluşturmaktadır
İnsidans • Bası yaralarının insidansını belirleyebilmek oldukça güçtür. • 1994 yılında yapılan büyük ölçekli bir prevalans çalışmasında hastanede yatan hastaların % 9’unda, yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların %11’inde bası yarası geliştiği saptanmıştır.
İnsidans • Bası yaraları kronik hastaların bir sorunu gibi düşünülse de ülserlerin başlangıcı genellikle hastaların akut dönemine rastlar. • Bunun nedeni akut hastalık sırasında dikkatlerin hastanın birincil sorununa yönelmesi ve ülser gelişme riskinin sıklıkla dikkate alınmamasıdır.
İnsidans • Ülserlerin %63’ü hasta henüz hastanede yatmakta iken gelişmektedir. • Kardiyovasküler hastalıklar sırasında %41 • Akut nörolojik bozukluklar sırasında %27 • Ortopedik yaralanmalar sonrasında %15 sıklıkta bası yaraları gözlemlenmiştir
Etyoloji • Dekübit ülserlerinin etyolojisi multifaktöriyeldir ve sadece tek başına basıncın bir sonucu değildir. • Malnütrisyon, lokal perfüzyon, infeksiyon, uygulanan ilaçlar ve diğer faktörlerde etkili olabilmektedir.
Etyoloji • A. Primer faktörler: 1-Bası şiddeti ve süresi • Kapiller basınç değerini aşan dış bası uzun süre etkili olursa, iskemi ve hipoksi yapar. • Omurilik yaralanmalı hastalarda vazomotor tonus azalmıştır. Düşük perfüzyon basıncı kapillerlerde instabiliteye, akımın kesilmesine yada tersine dönmesine neden olur.
Patolojik değişimler kapiller dolaşım bozukluğuna bağlıdır. • Basınçtan sonra ödem ve hücre infiltrasyonu varlığı kapiller membran iskemisi belirtisidir. • İskeminin derecesi veya süresi arttıkça kapiller membran bozukluğuna hücre metabolizması bozukluğu da katılır, hücre nekrozu ve inflamatuvar reaksiyon olur.
Kürek kemiği Sakrum & koksiks Diz Iskial çıkıntı 24% Topuk Ayağın plantar kısmı
Dinlenme normal kişilerin de fizyolojik gereksinimidir ve çoğumuz günde ortalama 7-8 saate ulaşan sürelerde dinlenmekteyiz. Bu sırada dokularımız basıya uğramakta, ama duyu ve motor işlevlerimiz sağlam olduğu için yara açılmamaktadır. 2- Duyu kaybı ve motor kayıp (immobilizasyon)
Zıt yönde hareket eden yüzeylerdeki kuvvettir. Deri ve yatak çarşafı arasında meydana geldiğinde mikroskopik ve makroskopik doku travmasına yol açar. Nem, doku yıkımı deride yüzey gerilimini daha da arttırır. 3- Friksiyon
4- Makaslama etkisi Düzleme paralel yönlendirilen mekanik baskıdır. Birbiri üzerinde hareket eden yüzeylerin ters yöndeki kuvvet etkileri “makaslayıcı”dır. • Yatakta döndürülürken sürtünmeye uğrayan ve uzayan deri dokusunda böyle bir etki söz konusudur. Bu durumda derideki damarların çapı azalır. Bu halde iken dış basının etkisi daha belirginleşir.
5- Isı artışı • Isı nem ile (idrar, ter, gaita) birlikte deride maserasyonu kolaylaştırır. • Her 1°C lık ısı artışı doku metabolizmasında ve O2 gereksiniminde % 10 luk artışa yol açmaktadır. Doku iskemisi doku ısısında artışla birlikte olduğunda, iskemik durumdaki hücrelerin metabolizması daha büyük tehlike altındadır.
6- Yaşlanma • Yaş ilerledikçe iskemik ülser insidansı artmaktadır. • 30 yaşından sonra derinin elastisitesi, katlanabilirliği azalmaktadır. 50 yaşından sonra deride kan akımı azalmaktadır.
Yaşın ilerlemesi ile, deri perfüzyonu ve deri turgorunda bozulma, • Kollajen rejenerasyonu, • Serum albumin düzeyi ve immün cevapta azalma, • Yağ dokusunun azalmasına bağlı zayıflık, • Doku elastikiyeti kaybı, • Epidermis ve dermis arasındaki bağlantının zayıflaması, • Mental durumun bozulması yaşlılarda basınç ülserlerinin gelişmesinde rol oynayan faktörlerdir.
B. Katkı Yapan Faktörler: 1- Nütrisyon • İmmobilizasyon ile sonuçlanan akut olaylarda (travma, paralizi, ağır hastalıklar vb.) azot dengesi negatifleşir. Fosfor, kalsiyum ve sülfür dengelerinde de benzer değişim olur. Bu değişimler sonucunda ortaya osteoporoz, doku atrofisi, kilo kaybı, iştahsızlık gibi bulgular çıkar.
2- Ödem • İnterstisyel sıvı miktarının artması sonucunda kapiller yapı ile hücre arasındaki mesafe artar. O2 ve besin difüzyonu azalır.
3- Anemi Dolaşımdaki Hb kapsamı azalınca O2 kapsamı da azalır. İskemi ile birlikte anemi de varsa, hücre metabolizması daha büyük risk altındadır. • Hb değeri 10’un altındaki hastalarda yara iyileşmesi zorlaşır.
4- Sistemik infeksiyon • Doku beslenmesini azaltır, iyileşme gecikir. Ateş yükselmesi de iskemik dokular için ek zarar verir.
5-Psikolojik faktörler • Stres durumunda kortizon salınımı artar, • Kortizon kollajen sentezini azaltır, • Kollajen sentezinin azalması ile basınç ülserleri gelişimi arasında bir ilişki bulunmaktadır.
Diğer faktörler • Sigara içme, • Kan glikoz düzeyinin yükselmesi, • Hastalığın ciddiyeti, • Kuru cilt, • Vücut ısısının yükselmesi, • Kan vizkositesinin artması, • Kan basıncının azalması basınç ülserlerinin gelişmesinde rol oynayan diğer faktörlerdir.
Sınıflandırma • Dekübit ülserlerinin EPUAP tarafından sınıflandırılması şu şekildedir; • EVRE I: tüm yumuşak dokuda akut inflamasyon vardır. Ülser nemli, yüzeysel ve düzensiz bir eritem şeklindedir. Ağrılıdır, kemik çıkıntılarının üzeri sıcak ve ödemlidir. Cilde bastırıldığı zaman kızarıklık solmaz ve deri bütünlüğü bozulma
Tedavi: I. Evre • Bu evre uyarı olarak algılanmalıdır. • Genellikle kendiliğinden iyileşir. • Gerekli önlemler alınmalı (Pozisyon, hijyen, friksiyon ya da shear önlemeli).
Sınıflandırma • EVRE II: • Dermisin altında subkutan yağ dokusu içine ilerleyen akut ve kronik inflamatuar durumdur. Epidermis, dermis ya da ikisini birden tutan deri kaybı vardır. Ülser yüzeyseldir. Bölgede sertleşme, renk değişikliği, sıyrık, bül ve ülserasyon vardır.
Tedavi: II. Evre • Tedavide ilk adım yaranın dikkatlice değerlendirilmesidir. • Çünkü yüzeysel gibi görünen bir basınç ülseri derin dokularda III. evre olabilir. • Nedenler ortadan kaldırılır, • Yara enfeksiyondan korunmalı, • Kendiliğinden ya da pansumanla iyileşir.
Sınıflandırma • EVRE III: • Kas dokusuna kadar uzanan ancak kas fasiası altına inmeyen, aşırı yumuşak bir doku nekrozu vardır. Subkütan yağ dokusunda akıntılı, pis kokulu, infekte olmuş, nekrozlu bir ülserasyon vardır. Ülser kenarında açık doku, pigmentasyon alanları vardır.
Tedavi: III. Evre • Tedavide yara dikkatlice değerlendirilir, • Nekrotik doku depride edilir, • Enfeksiyon önlenir (pansuman, antibiyotik), • Hastanın protein ve enerjiden zengin beslenmesi sağlanır. • Bu evredeki bir yaranın kendiliğinden kapanması aylarca süreceği için genellikle cerrahi müdahale yapılır.
Sınıflandırma • EVRE IV: • Aşırı bir yumuşak doku nekrozu ve ostemiyelit vardır. İleri derecede doku harabiyeti vardır, ülserin tabanı kemik dokusundadır. Bu aşamada yaranın kapatılması için cerrahi müdahale gerekir.
IV. Derece Basınç Yarası Tünelleşmiş Evre IV basınç ülseri
1. evre 2. evre 3. evre 4. evre
Klinik • Bası yaralarının açılabileceği yerleri önceden bilmek korunma açısından önem taşır • Basıya uğrayan her yerde gelişebilmekle birlikte bası yaralarının en sık gözlendiği bölgeler sakrum, topuklar, iskium, trokanterlerdir. Daha az sıklıkla dirsekler skapulanın üzeri, oksipital bölge omuzlar, dizlerdede gözlenebilir
Klinik • 1994 yılında bası yarası gelişmiş 6047 hastanın değerlendirilmesi sonucu, bası yarası açılma sıklığı - Sakrum üzerinde %36 • Topuklarda %30 • İskium üzerinde %6 • Trokaterler üzerinde %6 olarak belirlenmiştir.
Enfekte Dekübit Ülserleri • Enfekte dekübit ülserlerinin takip ve tedavisi genel olarak - Klinik değerlendirme ve yargı - Mikrobiyolojik değerlendirme - Görüntüleme yöntemleri - Derin doku biyopsi örneklerinin histopatolojik incelemesini gerektirmektedir.
Klinik Değerlendirme • Dekübit ülserlerinin klinik değerlendirmesi, riskte olduğu düşünülen hastaların tanımlanması ve dekübit ülserlerinin en sık geliştiği anatomik alanlarda dekübit ülserlerinin oluşumunun erken belirtilerinin muayenesi ile başlamaktadır.
Klinik Değerlendirme • Sıcaklık, • Eritem, • Lokal hassasiyet, • Pürülan akıntı, • Kötü kokunun varlığı gibi yumuşak doku tutulumunun tipik belirtilerini tanımlamak yararlıdır.
Klinik Değerlendirme • Dekübit enfeksiyonunun lokal bulguları • Selülit, • Apse oluşumu, • Akıntı ve • Kötü kokunun varlığı