510 likes | 773 Views
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM: Esmâ-i Hüsnâ: 2 Kur’ân’ın ve kâinatın dilinden. İSLÂM İNANÇ İLMİHALİ ÜMİT ŞİMŞEK. 51. eş-ŞEHÎD. Herşeyi gören, herşeye şahit olan; şahitlik eden
E N D
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM:Esmâ-i Hüsnâ: 2 Kur’ân’ın ve kâinatın dilinden İSLÂM İNANÇ İLMİHALİÜMİT ŞİMŞEK
51. eş-ŞEHÎD • Herşeyi gören, herşeye şahit olan; şahitlik eden • De ki: Ey Kitap Ehli! Niçin Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz? Oysa Allah sizin yaptıklarınızı görüyor (ÂL-İ İMRÂN, 3:98). • İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve Allah’a ortak koşanlar arasında kıyamet günü Allah hükmünü verecektir. Çünkü Allah herşeye hakkıyla şahittir (HACC, 22:17).
52. el-HAKK • Varlığı gerçek ve sabit olan; zâtında, sıfatlarında ve isimlerinde gerçek olan; • mutlak adalet sahibi; sözünde doğru, fiillerinde âdil olan • Gerçek egemenlik sahibi olan (Melik ve Hak olan) Allah’ın şânı ne yücedir! Ondan başka tanrı yoktur. O, çok şerefli Arş’ın Rabbidir (MÜ’MİNÛN, 23:116). • Bütün bunlar gösterir ki, Allah Hakkın tâ kendisidir, ölüleri O diriltir ve Onun gücü herşeye yeter (HACC, 22:6).
53. el-VEKÎL • Yarattıklarının bütün ihtiyaçlarını görüp gözeten; • kendisine güvenilip dayanılan • Onlar öyle kimselerdir ki, halk onlara “İnsanlar size karşı toplandı; onlardan korkun” dediği zaman, bu onların imanını arttırdı ve dediler ki: “Bize Allah yeter; ne güzel vekildir O.” (ÂL-İ İMRÂN, 3:173.) • Rabbiniz olan Allah işte budur. Ondan başka tanrı yoktur. O herşeyin yaratıcısıdır; siz de Ona kulluk edin. Herşey üzerinde Vekîl Odur (EN’ÂM, 6:102).
54. el-KAVİYY • Sonsuz kuvvet sahibi • Allah’a yardım edene Allah elbette yardım eder. Çünkü Allah Kavî ve Aziz’dir (HACC, 22:40). • Allah, “Ben ve peygamberlerim üstün geleceğiz” diye yazmıştır. Gerçekten de Allah Kavî ve Aziz’dir (MÜCADELE, 58:21).
55. el-METÎN • Kuvveti hiçbir zaman gevşemeyen; fiillerinde kendisine asla yorgunluk dokunmayan • Bütün rızıkları veren o Allah’tır ki, sarsılmaz ve karşı konulmaz kuvvet sahibidir (ZÂRİYÂT, 51:58). • Ben mühlet veririm; tuzağım ise pek sağlamdır (A’RÂF, 7:183; KALEM, 68:45).
56. el-VELİYY • Dost ve yardımcı, • kullarının işlerini üzerine alıp yürüten • Onlar Allah’tan başka velîler mi edindiler? Oysa asıl Velî Allah’tır. Ölüleri O diriltir; Onun herşeye gücü yeter (ŞÛRÂ, 42:9). • Allah, iman edenlerin Velîsidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır (BAKARA, 2:257).
57. el-HAMÎD • Sonsuz övgüye lâyık olan • Ey insanlar, hepiniz Allah’a muhtaçsınız. Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve her türlü övgüye lâyık olan birisi varsa (Ganî ve Hamîd), o da Allah’tır (FÂTIR, 35:15). • Biz Lokman’a da hikmet verdik ve “Allah’a şükret” dedik. Kim şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük edene gelince, Allah Ganî ve Hamîd’dir (LOKMAN, 31:12).
58. el-MUHSÎ • Herşeyi tek tek sayan ve bilen • Allah onların her halini kuşatmış ve herşeyi tek tek saymıştır (CİN, 72:28).
59. el-MÜBDİ’ • Mahlûkatı önce yaratan • De ki: Allah’a ortak koştuklarınız arasında mahlûkatı hem baştan yaratacak, hem de sonradan diriltecek birisi var mı? De ki: Mahlûkatı Allah yaratır ve diriltir. Öyleyse nasıl bâtıla dönersiniz? (YUNUS, 10:34.)
60. el-MUÎD • Mahlûkatı tekrar yaratan • Mahlûkatı önce yaratan ve sonra dirilten de Odur ki, bu Onun için daha da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce Azîz sıfatlar Onundur. O ve Hakîmdir (RUM, 30:27.)
61. el-MUHYÎ • Hayatı veren; cansızları dirilten • Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Ölümünün ardından yeryüzünü nasıl diriltiyor. İşte bu, ölüleri dirilten Allah’tır. Onun gücü herşeye yeter (RUM, 30:50).
62. el-MÜMÎT • Ölümü yaratan • Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi sınamak için ölümü de, hayatı da yaratan Odur. O Azîzdir, Gafûrdur (MÜLK, 67:2). • Nasıl olur da Allah’ı inkâr edersiniz ki, siz cansız iken O size can verdi. Sonra O sizi öldürür; sonra yine diriltir; sonra da Onun huzuruna dönersiniz (BAKARA, 2:28). • Can veren de Odur, öldüren de. Sonunda Onun huzuruna döndürüleceksiniz (YUNUS, 10:56).
63. el-HAYY • Başlangıcı olmayan, kendisine ölüm ârız olmayan ezelî hayat sahibi • O Allah ki, Ondan başka tanrı yoktur. O Hayydır, Kayyûmdur (BAKARA, 2:255; ÂL-İ İMRÂN, 3:2). • O ölümsüz hayat sahibi Allah’a tevekkül et; Onu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından Onun haberdar olması kâfidir (FÂTIR, 25:58). • Yüzler Hayy ve Kayyûm olanın önünde eğilmiştir. Zulüm yüklenen kimse o gün gerçekten ziyana düşmüştür (TÂHÂ, 20:111).
64. el-KAYYÛM • Varlıkları ayakta tutan; herşeyin varlığı Onun yaratma ve korumasıyla devam eden • Yüzler Hayy ve Kayyûm olanın önünde eğilmiştir. Zulüm yüklenen kimse o gün gerçekten ziyana düşmüştür (TÂHÂ, 20:111).
65. el-VÂCİD • Kendisi için herşey var olan; hiçbir şey kendisinden gizli kalmayan • Oğlum, yaptığın iş bir hardal tanesi kadar olup da bir kaya içinde yahut göklerde veya yerde gizlenecek olsa, Allah onu meydana çıkarır. Çünkü Allah Lâtiftir, Habîrdir (LOKMAN, 31:16).
66. el-MÂCİD • Şan ve şerefi çok yüce olan • Ey kullarım! Evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz, yaşınız, kurunuz, bir araya gelip de Benden istekte bulunsalar, Ben de onlardan her birine istediklerini versem; sizden biri denize bir iğne batırıp çıkardığında denizden ne kadar eksiltirse, bu da Benim mülkümden ancak o kadar eksiltir. Çünkü Ben Cevad’ım, Mâcid’im, Samed’im (İbn Hacer, aslı Müslim’de).
67. el-VÂHİD • Bir ve benzersiz olan • O gün yer başka bir yerle değişir; gökler de değişir; herkes, Vâhid ve Kahhâr olan Allah’ın huzuruna çıkar (İBRAHİM, 14:48). • O gün hepsi haşir meydanına çıkarlar; hiçbir şeyleri Allah’tan gizli kalmaz. Egemenlik o gün kimindir? Vâhid ve Kahhâr olan Allah’ın! (MÜ’MİN, 40:16).
68. es-SAMED • Hiçbir şeye muhtaç olmayan; herkesin her ihtiyacı için kendisine başvurulan; • ululuğun her çeşidinde kâmil olan • De ki: O Allah’tır, Ehad’dir, Samed’dir (İHLÂS, 112:1-2).
69. el-KADİR • Sonsuz kudret sahibi • “Rabbinden ona bir âyet indirilse ya” dediler. De ki: Allah elbette âyet indirmeye kadirdir. Lâkin onların çoğu bunu bilmez (EN’ÂM, 6:37). • Onlar görmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratan ve bundan yorulmayan Allah, ölüleri diriltmeye de kadirdir? Evet, hiç şüphe yok ki, Onun herşeye gücü yeter (AHKAF, 46:33).
70. el-MUKTEDİR • Herşeye gücü yeten; hiçbir şey kendisine engel olamayan mutlak kudret sahibi • Onlara dünya hayatının misalini de ver. O, tıpkı gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkisi birbirine karışık halde yeşermiş, sonra da rüzgârın savurduğu bir çöp haline gelmiştir. Allah herşeye muktedirdir (KEHF, 18:45). • Onlar âyetlerimizin hepsini birden yalanladılar. Biz de onları Aziz ve Muktedir birisinin yakalayışıyla yakaladık (KAMER, 54:42). • Takvâ sahipleri ise Cennet bahçelerinde, ırmaklardadır: Doğruluk meclisinde, herşeye kudreti yeten bir Melikin katında (KAMER, 54:55).
71. el-MUKADDİM • Dilediğini öne alan; şeref, rütbe, ihsan, zaman, mekân gibi şeylerde dilediğini başkalarının önüne geçiren • Dilediğini önce getirir, dilediğini geri bırakır. • Dilediğine yakınlık dereceleri bağışlar.
72. el-MUAHHİR • Dilediğini geri bırakan • Peygamberleri onlara dedi ki: “Gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah hakkında kuşku mu olur? O sizi, günahlarınızı bağışlamak ve ecelinizi belirlenmiş bir vakte kadar geri bırakmak için çağırıyor” (İBRAHİM, 14:10). • Zalimlerin yaptıklarından Allah’ı habersiz sanma. Allah onların hesabını gözlerin donup kalacağı bir güne erteliyor (İBRAHİM, 14:42). • Allah insanları kazandıkları günahlar yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah belirlenmiş bir vakte kadar onlara süre tanıyor. Vadeleri dolduğunda ise, hiç şüphe yok ki, Allah kullarını hakkıyla görür (FÂTIR, 35:45).
73. el-EVVEL • Başlangıcı olmayan; herşeyin başlangıcı kendisine dayanan • Kıdem sıfatı: Herşeyden önce O vardı. Onun başlangıcı yoktur. • Bütün varlıkların başlangıcı da Onun Evvel isminden bir tecellîye dayanır. • Evvel de Odur, Âhir de. Zâhir de Odur, Bâtın da. O herşeyi hakkıyla bilendir (HADÎD, 57:3).
74. el-ÂHİR • Varlığı asla son bulmayan; herşeyin sonunu ve neticesini takdir eden • Yeryüzünde olan herkes fânidir. Yalnız celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zâtı bâki kalacaktır (RAHMÂN, 55:26-27). • Mal da, evlât da dünya hayatının süsüdür. Bâki kalan iyiliklerin ise Rabbinin katında daha hayırlı ödülleri vardır; ve onlar ümit bağlanmaya daha çok lâyıktır (KEHF, 18:46).
75. ez-ZÂHİR • Varlığı herşeyde aşikâr olan; herşeyin dış yüzünü yaratan; açığa çıkaran • Kâinattaki bütün varlıklar ve onların üzerindeki bütün fiiller, Onun varlığını apaçık şekilde gösterirler • Her şeyin görünür hale gelmesi ve görünen yüzündeki eserler de yine Onun fiillerinin sonucudur
76. el-BÂTIN • Varlığı aşikâr olduğu halde zâtına, mahiyetine, yüceliğine akıllar ermeyen; herşeyin iç yüzü ve dile getirdiği anlamlar Onun eseri olan • Herşeyin iç yüzü Onun eseridir • Onun ilmi herşeyin bütün gizliliklerine nüfuz eder; hiçbir şey Ondan saklanamaz • “Vücuduyla zâhir, künhüyle bâtın”
77. el-VÂLÎ • Herşeyin velâyet ve yönetimi kendisine ait olan; bütün kâinatı tek başına tedbir ve idare eden • İnsanın önünde ve arkasında, Allah’ın emriyle onu izleyen ve koruyan melekler vardır. Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onlara verdiğini değiştirmez. Allah bir topluluk için kötülük murad ettiğinde ise, artık onun geri çevrilişi yoktur; onlar için Allah’tan Vâlî de olmaz (RA’D, 13:11). • Bundan da anlaşılıyor ki, velâyet, bütünüyle, gerçek tanrı olan Allah’ındır. Ödülün hayırlısını O verir; âkıbetin hayırlısını da O nasip eder (KEHF, 18:44).
78. el-MÜTEÂLÎ • Herşeyden sonsuz derecede yüce olan • O, görünen ve görünmeyen âlemleri bilir; onların ortak koştuğu şeylerden de yücedir (MÜ’MİNÛN, 23:92). • Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, sonra da dirilten Allah’tır. Şerikleriniz arasında bunlardan herhangi birini yapabilecek birisi var mı? O her kusurdan münezzeh, onların ortak koştuklarından da yücedir (RUM, 30:40).
79. el-BERR • Lütuf ve ihsanları herkesi kuşatan • Derler ki: “Biz bundan önce ailemizin arasındayken korkardık. Rabbimiz lütfetti de iliklere kadar işleyen azaptan bizi korudu. Bundan önce biz Ona dua ederdik. Gerçekten O pek lütufkâr ve esirgeyicidir.” (TÛR, 52:26-28.) • Birr’e eriş, o kimsenin erişidir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmış; yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolculara, ihtiyacından dolayı isteyene, esaret altındakilere malından seve seve vermiş; namazı dosdoğru kılmış, zekâtı vermiştir. Onlar, sözleştikleri zaman sözlerinde duran kimselerdir. Onlar, darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında sabredenlerdir (BAKARA, 2:177).
80. et-TEVVÂB • Tövbeleri çok kabul eden • Kullar hakkında: çok tövbe eden • Sonra Âdem, Rabbinden öğrendiği sözlerle tövbe etti; Rabbi de onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O Tevvâb’dır, Rahîm’dir (BAKARA, 2:37). • Şüphesiz, Allah çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever (BAKARA, 2:222).
81. el-MÜNTAKİM • Suçluların cezasını veren; zalimlerden intikam alan • Kendisine Rabbinin âyetleriyle öğüt verildiğinde ondan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Biz o mücrimlerden elbette intikam alıcıyız (SECDE, 32:22). • O büyük çarpışla onları yakaladığımız gün intikam almış oluruz (DUHÂN, 44:16). • Geçmişte kalanı Allah affetmiştir. Fakat kim tekrar eskiye dönerse, Allah bunun öcünü ondan alır. Çünkü Allah üstün kudret sahibidir ve intikam alıcıdır (MÂİDE, 5:95).
82. el-AFÜVV • Çok bağışlayıcı • Gufran: günahı örtmek / Afv: iz bırakmadan silmek (Gazâlî) • Çoğunlukla Gafûr ismiyle beraber geçer • Kötülüğün karşılığı, ona denk bir kötülüktür. Fakat kim bağışlar ve barış yolunu seçerse, onun ödülü Allah’a aittir. O ise zalimleri hiç sevmez (ŞÛRÂ, 42:40).
83. er-RAÛF • Çok şefkatli • re’fet: rahmetin daha özel ve ileri derecesi • çoğunlukla Rahîm ismiyle beraber geçer • Şüphesiz Allah insanlara karşı Raûf ve Rahîmdir / Şüphesiz Allah size karşı Raûf ve Rahîmdir / Allah, kullara karşı Raûftur / Şüphesiz Rabbiniz Raûf ve Rahîmdir • Tevbe 9:128’de Peygamberin sıfatı olarak geçer
84. MÂLİKÜ’L-MÜLK • Mülkün gerçek ve tek sahibi • De ki: Ey mülkün sahibi olan Allahım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de çekip alırsın. Dilediğini aziz eder, dilediğini hor ve hakir kılarsın. Bütün hayır Senin elindedir. Senin herşeye gücün yeter (ÂL-İ İMRÂN, 3:26).
85. MÂLİKÜ’L-MÜLK • Hem nihayetsiz büyüklük, hem de nihayetsiz lütuf ve ihsan sahibi • Celâl ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir! (RAHMÂN, 55:27).
86. el-MUKSİT • Adaletle hükmeden • Biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber kitabı ve ölçüyü indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutabilsinler (HADÎD, 57:25) • Allah adalet edenleri sever (5:42; 49:9; 60:8)
87. el-CÂMİ’ • Dilediği herşeyi dilediği gibi toplayan; kıyamet gününde mahlûkatı huzurunda toplayan • Rabbimiz! Geleceğinde kuşku olmayan bir günde insanları huzurunda toplayacak olan da Sensin. Şüphesiz ki Allah sözünden asla dönmez (ÂL-İ İMRÂN, 3:9). • Allah münafıkları da, kâfirleri de hep birlikte Cehennemde toplayacaktır (NİSÂ, 4:140).
88. el-GANİYY • Sonsuz zenginlik sahibi; hiçbir şeye muhtaç olmayan • Ekseriyetle Hamîd ismiyle beraber geçer • Musa şunu da söyledi: “Siz ve dünyada daha başka kim varsa hepiniz birden inkâr edecek olsanız da, hiç şüphesiz Allah Ganîdir, Hamîddir.” (İBRAHİM, 14:8.) • Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve size yerden çıkardığımız şeylerin helâl ve temiz olanlarından bağışta bulunun. Kendinizin ancak göz yumarak alabileceğiniz kötü şeylerle hayır yapmaya kalkmayın. Şunu bilin ki Allah Ganîdir, Hamîddir (BAKARA, 2:267).
89. el-MUĞNÎ • Dilediğini zengin kılan; bütün zenginlikler kendisinden gelen • Ey iman edenler! Müşrikler bir pisliktir; onun için bu seneden sonra bir daha Mescid-i Harama yaklaşmasınlar. Yoksulluktan endişe ederseniz, Allah dilediği takdirde sizi lütfuyla zenginleştirir. Şüphesiz ki Allah herşeyi bilir, her işi hikmetle yapar (TEVBE, 9:28). • Bekâr olanlarınız ile köle ve cariyelerinizden evlenebilecek durumda olanları evlendirin. Onlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Çünkü Allah Vâsi’dir, Alîmdir (NUR, 24:32).
90. el-MÂNİ’ • Dilemediği şeylerin meydana gelmesine izin vermeyen; kötülüklere engel olan • Allah izin vermedikçe hiçbir musibet başınıza gelmez (TEGABÜN, 64:11).
91. ed-DÂRR • Bütün zararlar ancak Onun yaratmasıyla vücut bulan • Gerçi Allah’ın izni olmadıkça onlar hiç kimseye zarar veremezler. Fakat onlar, kendilerine yarar değil, zarar getirecek şeyleri öğreniyorlardı (BAKARA, 2:102). • Fısıldaşmalar şeytandandır; iman edenleri bununla üzmek ister. Oysa Allah’ın izni olmadan Şeytan onlara bir zarar verecek değildir. Onun için, mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler (MÜCADELE, 58:10).
92. en-NÂFİ’ • Bütün fayda ve menfaatler ancak Onun yaratmasıyla vücut bulan • Allah’tan başka sana yarar veya zarar veremeyen şeylere yalvarma. Bunu yapacak olursan hiç şüphesiz zalimlerden olursun.(YUNUS, 10:106). • Öğüt vermeye devam et; çünkü öğüt mü’minlere fayda verir (ZÂRİYÂT, 51:55).
93. en-NÛR • Bütün nurların kaynağı; bütün varlık âlemini nurlandıran; kullarını karanlıklardan aydınlığa çıkaran • Allah göklerin ve yerin nurudur (NUR, 24:35). • Allah, iman edenlerin dostu ve yardımcısıdır; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır (BAKARA, 2:257). • Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap ortaya konur. Peygamberler ve şahitler getirilir. Kimseye haksızlık edilmeden, aralarında adaletle hüküm verilir (ZÜMER, 39:69).
94. el-HÂDÎ • Yol gösteren; hidayet veren; varlıkları yaratılış amaçlarına ulaştıran • O Rabbin ki, herşeyin kaderini çizdi, yol gösterdi (A’LÂ, 87:3). • Böylece Biz her peygambere mücrimlerden düşmanlar musallat ettik. Fakat Rabbin yol gösterici ve yardım edici olarak kâfidir (FURKAN, 25:31). • Allah’ın saptırdığını doğru yola getirebilecek yoktur. Allah onları bırakır da azgınlıkları içinde bocalar dururlar (A’RÂF, 7:186).
95. el-BEDÎ’ • Eşi ve benzeri olmayan; kâinatı hiçbir benzeri olmaksızın yoktan yaratan • O, gökleri ve yeri hiç yoktan ve benzersiz olarak yaratandır. Bir işi murad ettiğinde sadece “Ol” der; o da oluverir (BAKARA, 2:117). • O, gökleri ve yeri yoktan ve benzersiz şekilde yaratandır. Onun eşi olamazken çocuğu nasıl olur? Herşeyi O yaratmıştır; O herşeyi hakkıyla bilir (EN’ÂM, 6:101).
96. el-BÂKÎ • Varlığının sonu olmayan • Allah ile beraber başka bir tanrıya yakarma. Ondan başka hiçbir tanrı yoktur. Onun zâtından başka herşey yok olup gidicidir. Hüküm Onundur; siz de Ona döneceksiniz (KASAS, 28:88). • Yeryüzünde olan herkes fânidir. Yalnız celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zâtı bâki kalacaktır (RAHMÂN, 55:26-27).
97. el-VÂRİS • Herşey yok olup gittikten sonra bâkî kalan yegâne mülk sahibi • Biz can verir, Biz öldürürüz. Baki kalan gerçek mülk sahibi de Biziz (HİCR, 15:23). • Zekeriya’yı da an ki, Rabbine niyaz ederek “Rabbim, beni yalnız bırakma; Sen vârislerin en hayırlısısın” demişti (ENBİYÂ, 21:89). • Oysa Biz geçimlerinin bolluğuyla şımarmış nice ülkeleri helâk ettik. İşte onların, pek az istisnasıyla, kendilerinden sonra bomboş kalmış meskenleri! Onlara da Biz vâris olmuşuzdur (KASAS, 28:58).
98. er-REŞÎD • İrşad eden; bütün işleri düzenli ve hikmetli bir şekilde sonuca ulaştıran • Kullarım senden Beni sorarlarsa, Ben çok yakınım. Bana dua ettiğinde, dua edenin duasına cevap veririm. Onlar da Bana cevap versinler ve Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar (BAKARA, 2:186). • Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır (BAKARA, 2:256). • De ki: Bana, cinlerden bir topluluğun Kur’ân dinlediği ve sonra da şöyle dediği vahyedildi: “Biz harikulâde bir Kur’ân dinledik. O doğru yola iletiyor; biz de ona iman ettik. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.” (CİN, 72:1-2).
99. es-SABÛR • Çok sabırlı; isyankârları cezalandırmakta acele etmeyen; kullarına sabır ihsan eden • Ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle ceza verin. Ama sabrederseniz, hiç kuşkusuz, bu sabredenler için daha hayırlıdır. Sen sabret; senin sabrın da ancak Allah’ın yardımıyladır. Onlar için tasalanma; kurdukları tuzaklar yüzünden de için daralmasın (NAHL, 16:126-127). • Asra yemin olsun, İnsan hüsrandadır. Ancak iman edip güzel işler yapanlar ve birbirlerine hakkı ve sabrı öğütleyenler müstesna (ASR, 103:1-3).