390 likes | 816 Views
SINAV KAYGISI VE AZALTILMASINA YÖNELİK AİLELERE ÖNERİLER. Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar yükleyen öğrenciler için her sınav bir "Kriz"dir.
E N D
SINAV KAYGISI VE AZALTILMASINA YÖNELİK AİLELERE ÖNERİLER
Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar yükleyen öğrenciler için her sınav bir "Kriz"dir. Sınavları kendisini ispatlaması, değerli olduğunu herkesin görmesini sağlaması ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş olarak görür. Bu duygularla sınava hazırlanan genç, her bir sınavı, hatta her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır.
Acaba aşağıdaki davranışlarınız ile farkında olmadan çocuğunuzun kaygısını tetikliyor olabilir misiniz? • Onu başkalarıyla karşılaştırmanızın, başkalarının başarılarını sürekli örnek vermenizin, • Onun başarabileceğine olan inancınızı “Falanca okulu mutlaka kazanmalısın” gibi cümlelerle ifade etmenizin, • Aşırı güvenip ondan, onun daha önce yapabildiklerini gözden geçirmeden en iyisini beklemenizin, • Sürekli gerekeni yapmaması halinde başarısızlık senaryolarını ön plana çıkarmanızın, • Hayat başarısının sadece bu sınava bağlı olduğunu ifade etmenizin, payı olabilir mi?
ÇOCUĞUNUZUN SINAV KAYGISINI AZALTMAK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?
http://hulyasoylu.com/default.asp?CatId=234 • Kaygı bulaşıcı bir duygudur.Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Bu nedenle öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar.
http://psikolojikdnsmn.blogspot.com.tr/2011_02_01_archive.htmlhttp://psikolojikdnsmn.blogspot.com.tr/2011_02_01_archive.html • Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini arttıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz.
Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin. Sözlerinizi, beden dili ve ses tonunuz desteklemiyorsa yani ağzınızdan çıkan ile bedeninizin söylediği çelişiyorsa çocuğunuz daha çok beden diline dikkat edecektir.
Ona kendisini nasıl hissettiğini, kendisini nasıl değerlendirdiğini sorun, ancak bu konularda yorum yapmaktan kaçının, hatta sadece dinleyin ki sizinle rahat konuşabilsin. • Kendinizi onun yerine koyun, unutmayın onun işi de hiç kolay değil.
Yargılamak, suçlamak, cezalandırmak yerine onu anlamaya çalışıp, onun yanında olduğunuzu hissettirip, önerilerinizi yapın. • Sen dili yerine, ben dilini kullanın. • Onunla vakit geçirin, sadece ona ayırdığınız zamanlarınız mutlaka olsun, aynı anda aynı evde bulunmak ona vakit ayırmak değildir.
Olumsuz davranışları konusunda uyarı yapacağınız zaman, önce olumlu davranışlarını ön plana çıkartarak onu onaylayıp, takdir edin. Daha sonra eleştirinizi öneri cümlesi olarak dile getirin “………. şekilde davranırsan senin için daha faydalı olabilir …” gibi.
“Kesin kazanırsın”, “senin kazanacağından eminiz” gibi cümleler ile ona aşırı güveninizi ifade edip sizin güveninizi sarsmaktan korkmasına ve kaygılanmasına yol açmayın. • Sınav hakkında yorum yaparak ya da konuyu açarak onun motivasyonunu düşürmeyin.
Sınavın sonucu ne olursa olsun onun sizin için çok değerli olduğunu sınavın sonucunun bu değeri değiştirmeyeceğini ifade edin. • Onunla ilgili planlarınızı sınav sonucuna göre planlayıp bunu ona ifade etmeyin.
"En az şu kadar net yapmalısın." "Matematik ve Türkçeden ful yapmalısın." • "Başarılı olmalısın." • "Kendini dersine vermelisin." • "Mutlaka kazanmalısın’’ vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. • Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın.
Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir; ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.
Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; • "Bu gidişle sen asla kazanamazsın", "Yata yata sınav kazanılmaz" • "Bu kadar çalışmayla kazanamazsın" "Bu kafayla gidersen zor kazanırsın" gibi sözler söylerler.
Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Öğrenci bu durumu ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.
Çocuğu sınavlara hazırlanan bazı aileler kendi yaşamlarını bir kenara bırakarak çocukları için uğraşmaya başlamaktadırlar. Kendi hayatınızı unutmayın. Örneğin, çocuğuna daha fazla yardımcı olmak için annenin işinden ayrılması, annenin çocuğunu sınav salonlarının kapısında beklemesi.
Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler.
Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. " Dayının kızı ODTÜ girdi, sen de oraya girmelisin", "Teyzenin kızı hukuk fakültesini kazandı, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahcup etme." vb. türünden yaklaşımlar çocuğunuza zarar verir.
Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır.
Çocuğunuzu taktir edin. Çocuğunuzun, sürekli olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmek onun kendisine olumlu bakmasını kolaylaştırır. Sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını vurgulayın. Olumlu yanlarını ve çabalarını tespit ederek övün.
Çocuğunuzu teselli etmekten çok, ona bazı sorumluluklar verip yaptığı işleri takdir ederek kendi kendisini önemli hissetmesine yardımcı olmak gerekir. Olumlu bir özelliği ile yaşıtları ve yakın çevresinin dikkatini çekmesi, ilgi gördüğünü hissetmesi çocuğunuzun kendine olan güvenini arttıracaktır.
İyinin düşmanı mükemmeldir.Sizin beklentileriniz; çocuğunuzun mükemmel olması olabilir. Ancak bu, iyiye sevinip mutlu olmanıza engel olmamalıdır. Çocuğunuz bir dönem okulda takdirname almamış olabilir ama bu onu aldığı teşekkür belgesinden dolayı tebrik etmeniz için bir engel değildir. Bu onu daha başarılı olma konusunda motive eder.
Çocuğunuz, konuşurken konuşmasını asla bölmeyin ve onun adına konuşmayın. • Çocuğunuzu, söylediği veya hissettiği şeyler için sorgulamayın, " bu şekilde hissetmemelisin" diyerek duygularını düzeltmeye çalışmayın. "Anne kazanamayacağım diye endişeleniyorum." "Kızım öyle düşünmemelisin, boş ver."... gibi.
Çocuğunuz sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin. "Eğer iyi bir yer kazanamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkan bırakmaz. Çocuğun eğitim alabilmesi ve yararlanabilmesi ancak okulunu ve eğitimi sevmesiyle mümkündür.
Çocuğunuzun başarısı için maddi-manevi fedakarlık yaptığınız doğrudur.Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır, ancak birbirinize bağlılığın önemini unutmayın. Çocuğunuzun ders çalışması ve sınavda başarılı olması uğruna onunla ilişkilerinizi tehlikeye atmayın. Aranızdaki sıcaklığın hayat boyu devam etmesi her şeyden önemlidir.
Çocuğunuzun elinden geleni yaptığına inanın. Eğer sonuçlar istediğiniz gibi olmazsa çocuğunuzun elinden gelenin bu kadar olduğunu kabullenin ve çocuğunuza • "yeterli çalışmıyorsun, başarılı olamayacaksın" gibi değerlendirici ifadeler kullanmayın.
Çocuğun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, • "Sen hele bir kazanama, o zaman görüşürüz" ya da, "Aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz" gibi ifadeler gencin motivasyonunu değil kaygısını arttırır. Çocuğunuz, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.
"Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz."şeklinde açıklamalar yaparak çocuğunuzu rahatlatın. • Çocuğunuz, ailesinin sevgisini kazanmak için özel bir gayret sarf etmek zorunda olmadığını anlarsa, bu onun sınavda daha iyi bir performans göstermesini sağlayacaktır.
Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. Örneğin, sözel yeteneği olan çocuğunuzun sayısal alandan bir bölüm kazanmasını beklemeyin.
Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, çocuğuna sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağını anlatmalıdır. Çocuklar da, iyi niyetle ve elinden geldiğince sağlanan imkanları sınavlara hazırlanarak değerlendireceklerdir.
Sınav döneminde sakin ve huzurlu bir aile ortamına sahip çocuklar; verimli, sakin ve başarıyla sonuçlanan bir sınav dönemi geçireceklerdir.
Sınav yaklaştıkça değişen hiçbir şey yokmuş gibi normal yaşantınıza devam edin, hatta son gün bile… • Sorumluluklar yerine getirildikten sonra, sonuç ne olursa olsun “Hayırlısı buymuş” şeklinde düşünülmesi, en doğru ve makul olan davranış biçimidir
Sakın unutmayın çocuğunuzun sizden beklediği tek şey anne baba olarak her zaman onu sevmeniz ve ona destek olmanız.
ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER NURCAN AKÇAKALPSİKOLOJİK DANIŞMAN KAYNAK: İNTERNET