460 likes | 1.07k Views
STEVEN HOLL. Hazırlayan: Doğa NAZ CEBECİ. STEVEN HOLL KİMDİR?. 1947 yılında Washington’da doğan Holl, Washington Üniversitesi’de mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra, akademik çalışmalarına İtalya ve İngiltere’de devam etti.
E N D
STEVEN HOLL Hazırlayan: Doğa NAZ CEBECİ
1947 yılında Washington’da doğan Holl, Washington Üniversitesi’de mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra, akademik çalışmalarına İtalya ve İngiltere’de devam etti. • Londra’daki çalışmalarıyla 1976 yılında Profesör olan Holl, 1981’den bu yana KOLOMBİYA,Washington, Pratt ve Pennsylvania Üniversiteleri’nde ders veriyor.
Steven Holl, Amerikan Mimarlar Enstitüsü ve Amerikan Müzeler Birliği gibi kurumlarla da işbirliği yapıyor. • Binayı tasarlamaya, üç boyutlu, renkli sulu boya çizimlerle başlayan Holl; kent tarihine ve modern bilimin potansiyeline göndermeler yapan projelerini, mekanla karşılıklı etkileşime, ışığa ve kullanılan materyallere odaklanarak hazırlıyor.
Bugüne kadar tasarladığı binalar arasında, Iowa Üniversitesi Sanat ve Sanat Tarihi Binası, Cambridge MIT lisans öğrencileri için öğrenci pavyonu, Washington Bellevue Sanat Müzesi, İspanya-Burgos Evrim Müzesi, Fransa- François Pinault Çağdaş Sanat Vakfı, Almanya-Langenlois Şarap Pavyonu ile Finlandiya-Kiasma çağdaş, amerikalı mimar.
1970'de washington university den mezun olup roma'da master,londra'da doktorasını yapmış. 1976'da new york'da steven holl arhitects adında bir mimarlık bürosu açmıştır. halen bu büroda mimarlığa devam etmektedir. çağdaş mimarlardan olan steven holl otoriteler tarafından kesin olarak bir akımla sınıflandırılamamaktadır, bunun nedeni tasarımları arasında farklar bulunmasıdır. Genel olarak yaptığı tasarımlarda modern çizgiler kullanırken ışık kullanımları ile dramatik etkiler yaratmakta ve el işciliğine sık sık yer vermektedir. tasarımlarında dördüncü boyutu çok sık kullanır. dördüncü boyutu mekana aktarırken ışık oyunlarıyla dramatik etkiler oluşturur.
idea and phenomena adlı eserinde mimarlığı müzik ile özdeşleştirir. frozen music olarak nitelendirdiği mimarlığın, müzik gibi ritm ve dengeden oluştuğunu, mimarlığında müzikdeki harmoniler gibi ışık, doku, malzeme ve renk gibi elemanlarla zenginleştiğini savunur. • tasarımlarında sadece binanın mimari yönüyle ilgilenmekle yetinmez. iç mimariye de önem verir. böylece tasarımlarında iç mekan ve dış mekanlar arasında bir bütünlük yaratmaya çalışır.
Steven Holl ülkenin en heyecan verici mimarlarından biridir. 1976 yılında New York firması kurulmuş bir modernist bir şirkettir, kurumsal, ticari ve müze projeleri için uluslararası beğeni aldı.
SIMMONS HALL • Amerika ve dünyanın saygın eğitim kurumlarından Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün (MIT) "Gelişen Kampüs" projesi kapsamında Gehry, Roche, Maki gibi dünyaca ünlü mimarlar tarafından tasarlanan binalarının inşaatları hızla tamamlanıyor. Bunlar arasında belki de en ses getireni, açılışı geçtiğimiz Ekim başı yapılan 350 yataklı öğrenci yurdu Simmons Hall...
Kampüsü sıradan bir yüksek okul kampüsünden çok 20. yüzyıl mimarlığı açık hava müzesini andıran MIT'nin son incisi Simmons Hall'un açılışı Ekim ayı başında yapıldı. 30'a 650 metre boyundaki parselinin getirdiği zorlamaya verdiği cevap ile daha inşası başlamadan MIT camiası ve uluslararası tasarım çevreleri tarafından olumlu ve olumsuz pek çok eleştiriye maruz kalan binanın tasarımı geçtigimiz yaz ortası Cornell Universitesi ile ilişkilerini sürpriz bir biçimde sona erdiren Steven Holl tarafından gerçekleştirildi. Son yıllarda tamamladığı projeleri ile peş peşe ödüller alan ve özellikle ABD'de popülaritesi giderek artan Holl, hatırlandığı gibi Cornell Universitesi'nin actığı davetli yarışmada birinci gelerek mimarlık bölümünün yeni binasının tasarımcısı olarak anons edilmişti. Ancak daha sonra binanın programı uzerindeki anlaşmazlıklar iki tarafın ilişkiyi karşılıklı olarak sona erdirmesi ile sonuçlandı.
"Sünger" bina • Henüz tasarım ve inşa aşamasında iken arka arkaya iki ayrı ödül alan Simmons Hall'un temel fikri "izotropik porozite" yani "görünür gözeneklilik". Dar ve uzun parselde yükselen kütleyi kuru bir "duvar" olmaktan kurtaran gözenek fikri içeride ve dışarıda farklı oluşumlar gösteriyor: Kütlenin dışındaki asimetrik indirgemeler binanın giriş, teras ve spor merkezi gibi bölümlerine karşılık geliyor. Bütünden kesilip alınan bu dilimlerin oluşturduğu boşluklar binanın kütlesine hareket katıyor. Boşlukların konumlarındaki strateji ise komşu binaların manzarasını bloke etmeme kaygısı� • Binanın iç kısmındaki gözenekler ise sünger gözenekleri fikri ile amorf, ve düşeyden şaşırtmalı olarak binayı boydan boya geçen boşluklardan oluşuyor. Bu dev oylumlar iç aydınlık ve havalandırma fonksiyonlu "ciğerler" olarak kullanılıyor. Bu amorf hacimlerin düşeyde "kendi halinde" yükselmeleri binanın dik açılı Ortodoks mimarisini tamamen zıt bir karakterle işgal ederek koridor ve ortak alanlarda sürprizli mekanlar yaratıyor.
Perfore beton • Yapıya orijinalliğini veren sadece sünger fikri değil. Strüktür olarak da son derece yaratıcı bir teknik kullanılmış. Steven Holl'un diğer projelerinde de birlikte çalıştığı mühendis Guy Nordenson'un geliştirdiği ve "perfore beton" diye adlandırdığı prekast sistem birbirine eklenerek duvar gibi yükselen, varyasyona açık bir strüktür sağlıyor. 25-30 santim arası değişen kesitler ile arazinin iki uzun kenarı boyunca yükselen taşıyıcı iki perfore duvar binaya baskın karakterini verirken iç mekânı kolon ve kirişten tamamen arındırıyor.
Cephe boyunca 60 santimlik kare boşluk modüllerinden oluşan ızgaranın ritmi 10 katlı binanın çok daha yüksek ve anıtsal algılanmasını sağlarken iç mekandaki fonksiyonlara bağlı olarak cephede yaratılan değişiklikler ızgaranın monotonluğunu kırıyor. Toplam sayısı yaklaşık 5500'ü bulan bu küçük kutulardan kat başına 3, kişi başına ise 9 ar adet düşüyor. Büyük bir bölümü açılabilen kanatlardan oluşan bu pencereler gün boyunca kullanıma bağlı olarak açılıp kapanmaları sonucu, cephede kinetik bir rasgelelik yaratıyor.
Cephedeki bir diğer hareket ise pencere oyuklarının iç yüzlerinde kullanılan değişik renkler. İlk bakışta başka bir rasgelelik gibi algılanan renk kodlanası strüktürün gerilim diyagramının dışa vurucundan başka bir şey değil! Mavi, sarı, turuncu ve kırmızı renkler perfore duvarlarda alçaktan yükseğe oluşan gerilimi görselleştiriyor.
Binanın konum itibari ile çevresinin açık olması, açık havalarda ve özellikle gün doğumu ve batımında güneşin cephenin açık renkli alüminyum kaplamalardan yansımasını ve ışığın konum ve şiddetine göre binanın renk değiştirmesini sağlıyor. Cephe ızgarasında oluşan bu tekil ton, parlak renkli pencere içlerinin ön plana çıkmasını kolaylaştırıyor. Gece ise binanın ışıkları yine kullanıma göre değişen bir rasgelelikle ilginç kompozisyonlar oluşturuyor. Bütün bu detaylar sayesinde binada hiç durmadan sürüp giden bir oluşum yaratılıyor.
BİR DİLİM ŞEHİR Steven Holl'un yurtta hayata geçirmeye çalıştığı bir diğer fikir ise mikro ölçekte bir şehirsel mekan yaratmak. Geniş koridorların oluşturduğu iç sokaklar ve bu sokakların gerek kütlenin boşaltılarak dışarı açılması, gerek düşey açıklıkların yüzeyleri tarafından kırılması ile oluşan mekanlar kullanıcılarına paylaşım ve etkileşim seviyesi yüksek bir ortam yaratıyor. Yine bu amaçla tasarlanmış restoran, kafeterya, müzik ve performans odaları gibi hacimler Holl'ün tasarıma getirmek istediği şehirsel mekan fikrini destekliyor.
Simmons Hall'un 200 metre ötesindeki komşusu Aalto'nun ünlü Baker öğrenci yurdu ile tasarım fikirleri bakımından pek çok ortaklık taşıyor. Aynı modülleri bir araya getirerek oluşturulan bütünde özellik ve tek defalık yaratma sorunsalını Aalto binaya zarif bir eğrisellik vererek çözerken, Holl bunu cephede renk ve kullanımdan kaynaklanan varyasyonlarda ve Aalto'nun vazgeçilmez mobilya malzemesi kontrplak'ı kullanarak geliştirdiği değişik kullanımlara göre esnek tefrişlere olanak veren modüler bir ranza/mobilya sistemi kullanarak cevap veriyor.
Bütün bunlara rağmen, bina ile ilgili özellikle MIT içinde tartışılan pratik bazı olumsuzlukları duymamak ve şahit olmamak mümkün değil. Bunlardan ilki projenin MIT camiasına sunulduğundan beri bazı öğrenci grupları tarafından maliyet-yatak kapasitesi yönünden sürekli eleştirilmesi. Bir diğer eleştiri ise perfore duvarların ve 60 ar cm.'lik pencerelerin iç mekanda kullanıcılar üzerinde yarattığı olumsuzluklar. Bir diğer önemli sorun ise binanın kapılarının öğrencilere açılmasına rağmen ortak alanlardaki inşaat faaliyetlerinin hala sürmesi...
Sıra dışı tasarımı ve malzeme kullanımı ile, işçilik ve detaylarda gösterilmesi beklenen özenin gözle görülür bir biçimde eksik olmasına rağmen Holl'un tasarımının uzun bir süre ilgi odağı olacağı şüphesiz. Ziyaretçilerin izinsiz sadece giriş holüne kadar alındığı yurtta, mimarların, mimarlık öğrencilerinin ve meraklıların sürekli ilgisinden bunalan yönetim, yakın gelecekte binaya Baker yurdundaki gibi serbest dolaşım statüsü sağlamaya ya da günlük tur organizasyonlarına yönelik düzenlemeler yapmaya hazırlanıyor.
SİNEMASAL KENT ALANI • Amerikalı mimar Steven Holl, Pekinin tarihi duvarlarının dışında, 2.500 kişi için, uçan bir halka şeklinde kamusal alanla çevrilmiş şehir içinde şehir inşa ediyor. • Steven Hollun Çindeki son projesinin gece renderlarının yarattığı ani izlenim sinemasal kentsel alan. Kulelerin içerden ışıklandırımış tepeleri, saplantısal düzenlilikteki pencereleri ve havada giden geçitlerle bağlanmaları, futuristik, soğuk ve soyut bir şehrin görüntülerini uyandırıyor zihinde. Plan, bir film seti için yaratılmış izlenimi veriyor.
Kendisini çevreleyen park ile kıyaslandığında burdaki mimarlığın ölçeği devasal; binaların arasında sallanan köprüler, ara sıra hafifçe eğilmeye kalkışan tuhaf sert kollara benziyor. Holl bu kez etkisini, çok geniş oranlardaki konut bölgesinde kullanmaya çalışmış. Müşteri, projenin, 21. yyın kent yaşamını ultra modern bir şekilde ifade ederken, aynı zamanda sürdürebilirlilik sorununa da odaklanmasını istemiş. • Steven Holl kentsel düzenin içinde izole olmuş objelerden hoşlanmıyor. Bu nedenle, bu alan için, dikeylik ve yataylık arasında, melez bir tipoloji yaratmış. Uzun tabanların üzerinde, alta doğru genişleyen, çeşitli yüksekliklerdeki sekiz kule ve 17. ve 20. katların arasındaki asma geçitler, açık-düzensiz halkanın şeklini oluşturuyor. Tasarımın biçimsel bozukluğu, oturanları, çeşitli mekanların-konuttan, ticariye, eğitim yapılarından eğlence yapılarına-içinde kalabalığa karışmak için cesaretlendirirken bir takım çapraz ilişkilerin ilerlemesini sağlıyor.
SEKİZ KULE ve BİR UÇAN HALKA • Havuzlar panoramaya karmaşıklık ekleyerek kamu mekanını genişletiyor.Köprüler, 21. yy a uygun kamu mekanı yaratmak için kuleleri birleştiriyor.
Aynı ızgara ambalajın monoton algısının yerini, özel ve ortak-en yüksek noktasına üst katların arasında yayılan gezinti yerlerinin mimarisinde ulaşıyor- alanların birbiriyle ilişkisi alıyor. Çoğu boş zaman etkinlikleri burda konumlanmış: sanat ve mimarlık galerileri, spor salonu, kütüphane, kafeteryalar, hatta bir caz klubü. İnsanlar içerde dolaştıkça, bu panoramik noktadan; aşağıda, küçük şehirlerinde neler olduğunu görebiliyor, aynı zamanda kalabalıkların üzerinde yüzerken gözlemlenebiliyor.
Üst bir mekanla birbirine bağlanmış sekiz kuleden oluşan kompleks; 750 daire, dükkanlar, hemşire okulu ve bir çok katlı yeraltı otoparkına hizmet edecek. Kazı toprağı ile yaratılmış yapay tepeler, Çocukluk Tepesi, Orta Yaş tepesi, Yaşlılık Tepesi ve Sonsuzluk Tepesi olarak isimlendirildi. • Peyzaj tasarımı, kazı toprağının kullanılması ile biçimlendirilmiş beş tepeden oluşuyor. Her bir tepe belirli bir boş zaman etkinliğine hizmet ediyor. Parkı kullanma hakkı kamusal iken, faaliyetler elektronik olarak görüntüleniyor ve sadece oturanlara ayrılmış durumda.
STRETTO HOUSE’IN HİKAYESİ • rockbrooktaki bu ev 93 yılında hall tarafından dizaynlandı.ince kavisli bir çatıya sahip olan yapının açık,kapalı alanları oldukça geniştir .Disiplinli bir plan olmasına rağmen çevre düzenlemesiyle plana hareket duygusu katılmıştır.temel tasarım ilkelerinden biri olan ritim esas alınarak yapının fikri ortaya çıkarılmıştır.karmaşık bir ev olmasına rağmen kullanılan ince duvarlar dikkat edilen görüş açısı,eğimli çatıyla rahatlatıcı bir denge sağlanmıştır.sofistike ve ufku açık müşteriler tarafından büyük bir heyecanla karşılanmıştır. • projenin fikri oluştuğu anda heyecan yaratmıştır.frank lloyd right tarafından yapılan bi evde büyüyen ve mimariye aşık bir müşterinin dikkatini çekmiştir.Holl araziyi incelerken manzarayı ve ekolojik çevreyi oldukça dikkat çekici buldu.Julliard müzik okulunda okuyan bir öğrencisiyle fikir paylaşırken Celesta adlı bir müzikten çok etkilendi.tasarımın ilkelerinden olan ritmi müzikteki ritme yansıtarak kullandı.Yani Stretto House Bela Bartok adlı bir bestecininu dört bölümlük müzikal kompozisyon etrafında yapılandırılmıştır.