1 / 48

KİŞİLİK GELİŞİMİ

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Kişilik:. Bireyin belli uyaranlara karşı geliştirdiği düzenli ve sürekli davranış örüntüleridir. Bireyi başkalarından ayıran, doğuştan getirilen ve sonradan kazanılan özellikler bütünüdür. Kişilik insan davranışlarının tüm yönlerini kapsar. Kişilik Kavramları:.

Download Presentation

KİŞİLİK GELİŞİMİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. KİŞİLİK GELİŞİMİ

  2. Kişilik: Bireyin belli uyaranlara karşı geliştirdiği düzenli ve sürekli davranış örüntüleridir. Bireyi başkalarından ayıran, doğuştan getirilen ve sonradan kazanılan özellikler bütünüdür. Kişilik insan davranışlarının tüm yönlerini kapsar.

  3. Kişilik Kavramları: Benlik:Bireyin kendi kimliğidir. Bireyin gelişimsel özellikleri çerçevesinde kendisini algılaması ve değerlendirmesidir. Bireyin kendisine ilişkin algılarıdır.Özgüven: Bireyin kendisine olan güveni ve inancı, kendisi ile ilgili olumlu yargılarıdır. Kendisini, durumunu ve koşulları kontrol edebilmesi, kendisi ile barışık olmasıdır.Benlik Saygısı/Öz Saygı: Bireyin gelişim özelliklerine değer vermesidir. Kapasitesini bilmesi, performansını bilinçli kullanması, kendisini sevmesi ve duygularını tanıyıp kabullenmesi, fiziksel özelliklerini benimsemesi, hedefler belirlemesi, çaba göstermesi ve risk alabilmesidir.

  4. Kişilik gelişiminin en önemli iki kuramı: Sigmund Freud’un “Psiko-Analitik Gelişim Kuramı” ileErik Erikson’un“Psiko-Sosyal Gelişim Kuramı”dır.Sigmund Freud, “Psiko-Analitik/Psikanalitik Gelişim Kuramı”nı ortaya koyduktan sonra, Erik Ericson bu kuramın “Sosyal Çevreye göre Gelişimi” içermediğini belirterek, bu kurama paralel olarak “Psiko-Sosyal Gelişim Kuramı”nı ortaya atmıştır. Günümüzde dahi en önemli iki “Kişilik Kuramı” olarak yer edinen kuramlardır.

  5. S. FREUD VE PSİKO-ANALİTİK GELİŞİM KURAMI (Psikanaliz)

  6. Freud’un Kuramının temelinde iki kavram yatmaktadır: “Bilinç Sınıflandırması” ve “Kişilik Yapısı”

  7. 1. Bilinç Sınıflandırması (Topografik Kişilik Kuramı) İnsanın bilinçlilik durumu 3 bölümden oluşmaktadır:Bilinç: Farkında olduğumuz yaşantıların bulunduğu yerdir. Bilinç Altı: Bilincinde olmadığımız ancak biraz düşününce bilince çıkarabileceğimiz yaşantıların bulunduğu yerdir. Bilinç Dışı:Bilincin dışında olan ve özel bir takım tekniklerle bilince çıkarılabilen yaşantıların bulunduğu yerdir. Kişiliğin büyük bir bölümü burada oluşur. Psikanaliz, kişinin bilinç dışındaki sorunları ortaya çıkararak çözümlemeye çalışır.

  8. 2. Kişilik Yapısı Kişilik 3 bölümden oluşmaktadır, bunlar devamlı birbirleriyle etkileşime girerek davranışları etkilerler.

  9. İd(alt benlik) Kişiliğin en temel taşıdır. Doğuştan getirilir ve ruhsal (bu, inançlardaki Ruh kavramı değildir) enerjinin kaynağıdır. İnsanın en temel iki davranışından oluşmaktadır: Libido (Cinsellik) ve Saldırganlık. Ruhsal enerji “İçgüdüsel” olarak ortaya çıkar ve tatmin edilmek ister. İd, temel biyolojik ihtiyaçlardan kaynaklanır: Cinsellik, açlık, acıdan kaçınma, hazza yönelme… İd, toplumsal kuralları hiçe sayar ve tek amacı kendisini tatmin etmektir. Bireyin “Sınır Tanımaz” isteklerini kapsar.

  10. Ego Kişiliğin “Gerçeklik” ilkesine göre hareket eder. İd “İlkel”liğe dönük iken “Ego” daha bilinçli bir yapıdadır. “Gerçekler” ile “İd’in Bencil İstekleri” arasında bir arabulucu görevi üstlenir. Kişiliğin karar organı olarak adlandırılabilir. Süper Ego ile İd arasındaki bir “Yürütme” ya da “Uzlaştırıcı” vazifesi görür. Bu nedenle iki görevi vardır. -İd’in İçgüdüsel ihtiyaçlarını karşılamak.-Birey üzerindeki Süper Ego beklentilerine cevap vermek.

  11. Süper Ego Bireyin çevresinden ve içinde yaşadığı tolumdan öğrenmiş olduğu “Toplumsal Kurallar”ı ve “Ahlak Kuralları”nı kapsar. Üç önemli görevi vardır: -İd’in kabul edilemeyecek isteklerini bastırmak,-Ego’yu “Törel” amaçlara yöneltmek,-Kusursuz olmaya çabalamak.

  12. Ego, İd’in isteklerini Süper Ego’nun onayından geçirerek dış dünyadaki nesnelerle doyurmaya çalışır. Bazen İd’in istekleri “Süper Ego” tarafında onaylanmaz ve istekler dış dünyadan karşılık bulmaz. Bu gibi durumlarda Ego “Savunma Mekanizmaları” oluşturur: Bastırma, Yansıtma, Yön Değiştirme, Neden Bulma, Yüceltme, Mantığa bürüme…

  13. Freud’a göre insan: Saldırgan ve Cinsel Dürtülerini denetim altına alması gereken olumsuz ve yıkıcı bir varlıktır. Toplumun baskıları olmayıp, insan Saldırganlık ve Cinsellik enerjilerini rahatça boşaltabilselerdi, Psikolojik rahatsızlıklar olamazdı. Freud, kuramında “Toplumun” ve “Kültürün” Kişilik Gelişimi’ndeki etkisini göz önünde bulundurmadığı için eleştirilmiştir.

  14. Freud’a göre kişiliğin oluşumunda 0-6 yaşları önemli ve belirleyicidir.

  15. PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM DÖNEMLERİ

  16. ORAL DÖNEM (0-1 Yaşları) En önemli organ ve Haz/Zevk kaynağı “Ağız”dır. Dönem adını buradan alır zaten. Bebeğin bu dönemde bakılması ve emzirilmesi çok önem taşır. Bebeğin memeden erken kesilmesi veya aşırı emzirilmesi; Güvensizlik, Bağımlılık ve Karmaşık Duygusal Yapıya yol açar. İleri yaşlarda görülen: Sigara-İçki bağımlılığı, aşırı yemek yeme, tırnak yeme gibi alışkanlıklar, bu dönemin sorunlu olarak yaşanmasından kaynaklanmaktadır. Dönemde geçirilen “Olumlu” veya “Olumsuz” yaşantılar kişilikte çok önemli yer tutar.Olumlu Yaşantılar: Güven, Umut duygularını ve başka bireylere verme-alma özelliklerini geliştirir. Olumsuz Yaşantılar: Aşırı Ağızcılık (oburluk, sigara alışkanlığı, ağızla cinsel tatmin), aşırı iyimserlik veya aşırı kötümserlik gibi saplantılı davranışları ortaya çıkarır.

  17. ANAL DÖNEM (1-3 yaşları) Dönemde, dışkılamanın olduğu organ önemlidir ve haz kaynağıdır. Çünkü çocuk artık gelişen anal kasları ile dışkısını “Tutma” ve “Bırakma” alışkanlıklarını kazanır. Kavramlara dikkat edilirse “İnatçılık” kavramı olduğuna dikkat edilir. Çocuk ya tamamen tutar ya da tamamen bırakır. Çocuk bu dönemde kendisini ve çevreyi kontrol etmeyi öğrenir. *Katı ve Baskıcı tuvalet eğitimi, kişilikte; yıkıcılık, kızgınlık, dağınıklık gibi sonuçlara yol açar. *Dönemi Olumlu geçiren bireylerde; Kendini kontrol etme, uyumlu ilişkiler sürdürme, özgürce seçim yapma ve karar verme özerkliğini sürdürme, çabalarda bulunma, yeni denemelere girişme ve işbirlikçi olma özellikleri gelişir. *Tuvalet eğitimi iyi olanlar; yaratıcı, üretken ve aktif olurlar.*Şu Kişilik Özellikleri, bu dönemin bakım koşullarına göre ortaya çıkar: İnatçılık, Dar/Katı görüşlülük, Dik kafalılık, Cimrilik, Aşırı düzenlilik ya da düzensizlik, aşırı titizlilik, Bağnazlık, Eli açıklık, Özerklik, Uyum, Saldırganlık, Başkaldırma, Kararsızlık vs…

  18. FALLİK DÖNEM (3-7 yaşları) *”Fallus” erkek cinsel organı anlamına gelir ve bu dönem adını buradan alır. Dönemin en önemli haz kaynağı “Cinsel Organ”dır. *Çocuk karşı cinsteki “Anne-Baba”ya yakınlık ve ilgi duyar. Anne-Baba’ya duyulan; kıskançlık, sevgi, düşmanlık gibi duygular kişiliği etkiler. Çocuğun soruları (özellikle cinsel) bu dönemde sıklaşmaktadır.

  19. Dönem ile ilgili en önemli kavramlar şunlardır: Kastrasyon (iğdişlik) Korkusu: Erkek çocuklar, kız çocuklarda “Penis”in olmadığını fark edince, kendi penisinin yok olacağı kaygısını yaşar. Çocuklara yapılan “pipini keserim” “sünnet ederim” gibi şakalar bu korkuyu devamlı hale getirir ve kişilik bozukluğuna yol açar. Oedipus Karmaşası: Erkek çocuk annesine, kız çocuk ise babasına yakınlık duyar. Bu durumun Anne ya da Baba tarafında hoş karşılanmayacağını ve cezalandırılacağını düşünür. Erkek çocuk annesine duyduğu sevgiden dolayı babasını kıskanır ancak aynı zamanda babasını da örnek alır ve babasına hayranlık duyar. Kız çocuklarda aynısını anneye karşı yaşarlar (buna Elektra Karmaşası denir). Çocukların ebeveynlerine karşı duydukları bu hisler uygun bir şekilde atlatılmazsa eğer ileriki dönemlerde “Psikopatolojik” durumlar ortaya çıkmaktadır.

  20. *Dönemin Olumlu Yaşantıları: Amaçlı olma, etkinlikler başlatma ve sağlıklı cinsel yaşam özelliklerini geliştirir. *Dönemin Olumsuz Yaşantıları: Çocuklar ileriki yaşlarında Anne-Babadan ya hiç kopamazlar ya da tamamen kopmak isterler. Eş seçiminde zorlanırlar, girişimlere karşı aşırı suçluluk duyulur, eş ve çevre ile anlaşamaz, cinsel ilişkiden korkar veya cinsel soğukluk yaşar ya da cinsel ilgiden dolayı cinsel sapıklıklara yönelir, karşı cinse ya da hemcinsine karşı tutum geliştirebilir, cinselliği fazla önemser.

  21. LETANT (Gizil) DÖNEM (7-11 yaşları) ”Latent” Gizil veya Örtülü demektir. Bu dönemde, bir önceki dönemin haz kaynağına ilişkin duygularda “Durgunluk” vardır. Çocuk “Cinsel” konulardan hoşlanmaz ve kendisini oyuna verir. Ergenlik öncesi durgunluk, geçiş veya bekleyiş dönemidir. Arkadaşları, öğretmenleri ve diğer iletişim biçimleri önemli yer tutar. Birey bu döneminde, doğal olarak karşı cinsi “Düşman” ilan eder. Kendi hemcinsleriyle gruplaşır. Karşı cins ile olan olumsuzluklar kalıcı iz bırakabilir. Bu dönemin en önemli hassasiyeti: Anne-Baba cesaret verir, Öğretmen korur, Akranlar ise kabul ederler. Bu dönemin Olumsuz Yaşantıları, diğer dönemlerdeki gibi “Aşırılık”ları doğurur. Çok çalışkan olmaktan kaynaklanan “Kısıtlı Erdem” durumu ortaya çıkar. Diğer bir aşırı ucu ise “Tembellik”tir.

  22. GENİTAL DÖNEM (11-18 yaşları) Bireyin “Ergenlik” dönemidir. “Üreme” ile ilgili değişimlerin “Psikolojik Gelişimi” etkilediğini düşünen Freud, bu yüzden bu adı vermiştir. Cinsel Organların gelişimi artık “Üremeye” doğru gelişir. Freud, bireyin kişiliğinin büyük ölçüde zaten tamamlanmış olduğunu düşündüğü için, bu dönem üzerinde fazla durmamıştır. Cinsel olgunluk gelişir ve karşı cins ile ilişkiler kurulur.

  23. ERİKSON'UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI

  24. İnsanın gelişim süreci konusunda Freud’un bazı yanılgıları olduğuna inanmıştır. Erikson’unkuramıyla Freud’un görüşlerinin uyuşmayan en belirgin yönleri şöyle özetlenebilir;

  25. İnsanın psikososyal evreler içinde gelişimini sürdürdüğünü ileri sürmesidir. • Bireyin temel kişilik özelliklerinin salt yaşamın ilk beş yılına bağımlı olmadığını ve bireysel gelişimin bütün yaşam boyunca devam ettiği. • Bireyin gelişiminde hem sosyal çevrenin hem de biyolojik temeli doğuştan getirilen bazı özelliklerin rolü olmasıdır.

  26. PsikososyalGelişim Dönemleri ve Bu Dönemlerde Karşılaşılan Karmaşalar(İNSANIN SEKİZ EVRESİ) Gelişim Dönemi Karmaşa 0-1 Yaş Güven-Güvensizlik 1-3 Yaş Özerklik-Utanç-Kuşku 3-6 Yaş Girişimcilik-Suçluluk 6-12 Yaş Başarı-Aşağılık duygusu --------------------------------------------------------------------------------------------- 12-18 Yaş Kimlik- Rol karmaşası (kimlik bocalaması) 18-26 Yaş Yakınlık-Yalıtılmışlık Orta yetişkinlikÜreticilik-Durgunluk İleri yetişkinlikBenlik bütünlüğü-Umutsuzluk

  27. DOĞUMDAN ERGENLİĞE KADAR YAŞANAN KARMAŞA VE ÇATIŞMALAR • Temel güvene karşı güvensizlik duygusu • Özerkliğe karşı kuşku ve utanç duygusu • Girişimciliğe karşı suçluluk duygusu • Başarı ve çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu

  28. 1.Temel Güvene Karşı Güvensizlik Duygusu(0-1 yaş)Ben verilmeye değer, güvenilir bir varlığım. “Ben bana ne verilmişse oyum” düşüncesi oluşur.

  29. 2. Özerkliğe Karşı – Kuşku ve Utanç Duygusu (1 - 3)Bu dönemde çocukta “Ben ne olacaksam oyum” düşüncesi oluşur.

  30. 3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk Duygusu(3 – 6)Çocuk bu dönemde “ Hayal ettiğim şeyi olacak kişiyim” inancına sahiptir

  31. 4.Başarılı (çalışkan) Olmaya Karşı Aşağılık (yetersizlik) Duygusu(6 – 12)Bu dönem çocuğu “Bana öğretilenler neyse oyum” düşüncesini geliştirir.

  32. ERGENLİK VE SONRASINDA YAŞANAN KARMAŞA- ÇATIŞMALAR • Kimlik kazanmaya karşı kimlik (rol) bocalaması (Karmaşası) • Yakınlığa karşı yalıtılmışlık duygusu • Üreticiliğe ( üretkenliğe) Karşı Durgunluk Duygusu • Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk

  33. 5.Kimlik Kazanmaya Karşılık Kimlik Bocalaması(12-18)

  34. 6.Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık(18 – 26)

  35. 7.Üreticiliğe (Üretkenliğe) Karşı Durgunluk(orta yetişkinlik)

  36. 8.Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk(ileri yetişkinlik)

  37. ROGERS VE BENLİK KURAMI

  38. Carl Rogers, insan doğasını temelde olumlu ve yapıcı olarak kabul eden, insanın tek başına değerliliğini ve gücünü esas alan insancı (hümanistik) yaklaşımın başlatıcısı ve temsilcilerindendir. Rogers ve Maslow gibi insancı yaklaşımı benimsemiş psikologlar kişilik gelişimini açıklarken, benlik yapısı üzerinde durmaktadırlar.

  39. Benlik Yapısını Etkileyen Etmenler İnsancı görüşe sahip psikologlara göre özben ve benlik tasarımı içsel yaşantılar kaynaklarını özbenden almaktadırlar İnsanların tümü özbenleri açısından bazı yönleri ile birbirlerine benzerlerken bazı yönleri ile de birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Yeme, içme cinsel gereksinmeler gibi fizyolojik özellikler, sevilme, güven duyma, başarılı olma gibi psikolojik özellikler açısından tüm insanlar birbirlerine benzerlerken, müzik, resim, sözel yetenekleri gibi kişisel güçler açısından da birbirlerinden farklılık göstermektedirler. Özben, yapı olarak "kötü" değil "iyi"ye yöneliktir. Kötü olarak nitelendirilen tutum düşünce ve davranışlar temel gereksinimlerin doyurulmaması sonucu oluşur. Benlik tasarımı ile kastedilen ise, çok genel olarak kişinin kendisini algılayış biçimidir. Kişinin kendi görüşüne göre özelliklerinin, yeteneklerinin, duygu, düşünce, inanç ve tutumlarının dinamik bir görüntüsü olarak tanımlanabilecek benlik tasarımı, doğuştan başlayan bir süreç içinde yavaş yavaş biçimlenmektedir. Benlik tasarımının dinamik bir yapıya sahip olması geçirilen yaşantılara bağlı olarak kişinin benlik tasarımında değişmeler olabileceğini ifade etmektedir.

  40. Rogers'inEğitim Üzerine Görüşleri Psikolojik danışmanın, danışma süreci sırasında sağladığı ortama benzer bir ortam öğretmen tarafından da sağlanabilir. Rogers belirli koşulların sağlandığı bir sınıf ortamının, öğrencinin bir bütün olarak gelişmesini kolaylaştıracağını ifade etmektedir. Öğrenciler en kendilerini rahat hissettikleri bir sınıf ortamında öğrenmeye açık olurlar. Yaratıcı ve araştırıcı yönleri harekete geçer. Sınıf ortamının öğrenmeye açık bir hale getirilmesinde anahtar kişi öğretmendir. Öğretmenin kabul edici, empatik ve yargılayıcı olmayan tutumu önem taşımaktadır. Öğretmen her öğrenciye değerli ve yetenekli olduğunu hissettirmeli, kendi sorumluluğunu üstlenmesi için, öğrenciyi teşvik etmelidir.

  41. Bütün bunların yerine getirilebilmesi için, kuşkusuz öğretmenin alanına bir biçimde öğrencilerine bilgi aktarması ve onları sadece yüzeysel bir biçimde tanıması yeterli olmamaktadır. Öğrencilerin tutumları, değerleri, duyguları, dünyayı algılayış biçimleri ile tanınabilmesi için çaba göstermelidir. Öğrenciyi tanıdıkça ve onu anladıkça anlaşıldığı ve koşulsuz olarak kabul edildiği öğrenciye hissettirildikçe, öğrencinin de içgörü kazanarak kendini keşfetmesi kolaylaşacaktır. Rogers'in eğitim üzerine görüşlerini okudukça, bazı noktalara ilişkin sorularımız oluşmuş olabilir. Bunlardan bir tanesi öğrenciyi hiç kısıtlamadan tümüyle özgür bırakmanın sakıncalı olup olmadığı olabilir. Rogers da öğrenciyi başlangıçta tümüyle özgür bırakmanın sakıncalarını kabul eder. Bunun yerine derece derece, öğrencilerin uyum sağlayabilme düzeyleri ile orantılı bir artış içinde özgürlük tanınmasını önerir.

  42. MASLOW ve HOLİSTİK KURAM

  43. Maslow "Kendini Gerçekleştirme" kavramını ortaya atmıştır. • Maslow onun çağına kadar psikolojinin daha çok insanların zayıf tarafları üzerinde, bozukluklar üzerinde durduğunu gözlemiştir. İnsanların güçlü yönlerinin yeterince kavranılmadığını, açıklanmadığını ileri sürmüştür. İnsanın özellikle Freudçu görüşte savunulduğu gibi acıdan kaçan bir mekanizma içinde yaşamadığına inanmıştır. Ona göre insan temelde mutluluk arar. Acıdan kaçmak ana motif değildir. İnsanın daha güçlü, mutlu iyimser ve olumlu yönleri Maslow'un psikolojisinin konusu olmuştur. Ona göre:

  44. İnsanın temel bir yapısı vardır. Bu yapıda organik ve biyolojik gereksinimler, eğilimler ve kapasitelerin yanında, ruhsal gereksinimler, kapasiteler ve kültür ve çevre doğrultusunda veya etkisinde gelişmiş davranış eğilimleri yer alır. 2. Normal, sağlıklı insanlar gizil güçlerini gerçekleştirme yönünde davranırlar. 3. Psikopatoloji insanın temel, doğal kendini gerçekleştirici yapısı engellendiğinde ortaya çıkar. İyi ve doğru olan bu gerçekleşme eğiliminin desteklenmesi kötü olan ise ket vurulmasıdır. 4. Psikoterapi bu engelleri, çatışmaları kısaca gelişimi ortadan kaldıran etmenleri ortadan kaldırmayı amaçlar.

  45. Kısaca Maslow insanı bütüncü-holistik bir yaklaşımla ele almış, davranışlarda temel gereksinimlerin hiyerarşik etkileşime inanmış, çevre ilişkilerinin kendini gerçekleştirme güdüsündeki rolünü kabul etmiş, insan sağlığına yönelik temel doğasına inanmış, normalliği ideal insan durumu olarak değerlendirmiş, doruk yaşantılarının insan yaşamındaki zenginleştirici yönünü incelemiş çağımızın hem psikoloji hem de psikiyatri dalında katkılan büyük önemli bir bilim adamıdır.

  46. İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ 1. Fizyolojik gereksinimler: açlık, susuzluk gibi gereksinimlerdir.2. Korunma gereksinimleri: tehlikeden uzak yaşama gereksinimleridir.3. Sevgi ve ait olma gereksinimleri.4. Saygınlık gereksinimleri.5. Kendini gerçekleştirme gereksinimleri.6. Kognitif veya bilişsel gereksinimler, öğrenme gereksinimlerini kapsar.7. Estetik gereksinimlerdir. Güzeli ve iyiyi arama arzularını kapsar.

  47. Kendini Gerçekleştirmiş Bireyin Özellikleri Lincoln'den Einstein'a, Roosevelt, Jefferson, Whitman, Thoreau ve Beethoven'e kadar pek çok ünlü kendi deyimiyle "nadir kuş"unbiyografyasını incelemiş ve şu ortak nitelikleri görmüştür. Bu gibi kimseler,

  48. 1. Gerçekçidirler. Gerçekleri görür ve değerlendirebilirler.2. Kendilerini, diğer insanları, çevreyi ve doğayı olduğu gibi kabul ederler.3. Spontandırlar. Duyguları ve davranışları kendiliğinden ve doğaldır.4. Problem-merkezlidirler. Yani ben merkezli olmayıp soruna yöneliktirler.5. Özel ve uzak insanlar gibi görünürler. Özel yaşamlarına ve mahremiyetlerine değer verirler.6. Bağımsız ve otonomdurlar.7. İnsanlardan ve nesnelerinden zevk alırlar. Stereotipik değillerdir. Tazelik ve canlılık taşırlar. Duygularında dirilik vardır.8. Pek çoğu doğaüstü veya mistik deneyimler geçirmiş, insanüstü yaşantılar yaşamışlardır.9. İnsanoğlu ile kendilerini özdeşleştirmişlerdir.10. Az sayıda insanla çok derin ve anlamlı ilişkileri bulunur.11. Değerleri ve tutumları demokratiktir.12. Sonuçla sonuca götüren araç ilişkisini ayırmışlardır. Her ne pahasına sonuca gitmeyi yeğlemezler. Bunları gerçekçi biçimde tartarlar.13. Şaka anlayışları vardır. Bunda saldırgan ve can acıtıcı olmaktan çok felsefidirler.14. Yaratıcıdırlar, hem de büyük ölçüde... ve15. Kültüre veya topluma uymak için çaba göstermezler. Konformist değildirler.

More Related