590 likes | 971 Views
ŞÜPHELİ, DEĞERSİZ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLAR. HAZIRLAYAN Taner TAN Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişi Ankara YMM Odası Konferansı Ankara - 2013. VUK’ta Alacaklar.
E N D
ŞÜPHELİ, DEĞERSİZ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLAR HAZIRLAYAN Taner TAN Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişi Ankara YMM Odası Konferansı Ankara - 2013
VUK’ta Alacaklar • VUK Md. 281; “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. …”
VUK’ta Karşılıklar • VUK Md. 288; “Hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir. Karşılıklar mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlenir. Amostisman kayıtları hakkındaki özel hükümler mahfuzdur.” Son fıkra uyarınca, amortisman mevzuu içinde düzenlenen şüpheli alacaklar tasarruf değeriyle değerlenir.
ŞÜPHELİ ALACAKLAR VE ÖZELLİKLİ DURUMLAR (VUK MD. 323)
Md. 323 – Şüpheli Alacaklar (2365 sayılı Kanunun 55'inci maddesiyle değişen madde) Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 1. (2455 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişen bent) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır. Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
Tartışma: Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi 1. Görüş: Alacağın daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerekir. Dayanak: Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin 2365 sayılı Kanun’un gerekçesi; “… Karşılık ayrılmak suretiyle, zarara intikal ettirilecek alacağın ticari ve zirai faaliyetin elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması,diğer bir ifade ile alacağın daha önce hâsılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması…”
Tartışma: Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi 2. Görüş: Alacağın daha önce hasılat hesaplarına intikali zorunlu değildir. Zira kanun maddesinde, karşılık ayrılacak tutarla ilgili daha önce hasılat hesaplarına intikaline ilişkin bir belirleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla sipariş avansı olarak verilen ve geri alınamayan alacaklar için de karşılık ayrılabilir. Zira bu alacaklar da ticari kazancın elde edilmesi ile ilgilidir.
Dava ve İcra Safhası • Şeklen dava veya icra safhasına intikal, bir alacağın şüpheli hale gelmesi için tek başına yeterli değildir. Ayrıca, ciddi bir takip gerekmektedir. (D. Kar.) • Değerleme gününde de bu takibin devam etmesi gerekmektedir. • Mahkeme tarafından kesin olarak karar verilmediği sürece alacağın şüphelilik vasfı devam etmektedir.
Dava ve İcra Safhası • İcra takibine geçilmiş alacaklar için, başka firmalar tarafından icra takibine geçildiği gerekçesi ile şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz. Bu nedenle her halükarda kendisi icra takibine geçecek. • Dava ve icra safhası tanımı, borçlunun iflası halinde alacağın iflas masasına kaydettirilmesini de içerdiğinden, borçlu şirket aleyhine açılan iflas masasına ait dosyaya, alacakla ilgili belgelerin ve davaya müdahil olmak istenildiğinin belirtir dilekçenin eklenmesiyle, söz konusu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
Küçük Alacak • Dava ve icra takibine değmeyecek küçük alacaklar için de karşılık ayrılabilir. • Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacağın tutarının ne olduğu ya da bu tutardan ne anlaşılması gerektiği Kanun metninde açıklanmamıştır. • Bu tutarı, firmanın ölçekleri içinde değerlendirilebilmek mümkün olduğu gibi, dava ve ya icra takibi yapılması halinde harcanacak tutarla mukayese yapılarak da tespit etmek mümkün olacaktır. • Alacağın yazı ile istenmesine ilişkin olarak ispat önem taşımaktadır. Bu gibi durumlarda, yazıların taahhütlü olarak gönderilmesi tercih edilmelidir.
Alacağın Teminatsız Olması Gerekmektedir • Alacağın teminatsız olması gerekir. • Menkul rehni veya gayrimenkul ipoteği şeklinde ayni bir teminata bağlanmış alacaklar için karşılık ayrılamaz. • Kefalete bağlı alacaklar da şüpheli alacak uygulaması açısından teminatlı alacak olarak değerlendirilir. Kefilin ödeme yapmaması veya teminat olarak alınan çek ve senetlerin karşılıksız çıkması durumunda, her iki borçlu nezdinde dava veya icra takibinin başlatılması gerekmektedir. • Bazı durumlarda, alacağın ne kadarlık kısmının teminatlı olduğunun tespitinde zorluklarla karşılaşılabilmektedir. Bu durumda, kısmen de olsa karşılık ayrılamaz. Zira teminatlı kısım bilinememektedir. (Bu yönde Danıştay kararları da bulunmaktadır.)
Belirsizlik: Teminatlı Alacaklarda Teminat Tutarının Tespiti • Örneğin, teminat gayrimenkul ipoteği şeklinde tesis edilmiş ise, teminat tutarının tespiti açısından, emlak vergisi (VUK 268. Vergi Değeri) değeri mi dikkate alınacaktır?
Haciz Konulması Teminat Olarak Değerlendirilir mi? • İcra İflas Kanunu Md. 257; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. • Dolayısıyla, alacaklıların alacaklarının tahsili için borçluların mallarına icra daireleri aracılığıyla uygulattığı hacizler, teminat kapsamında değerlendirileceğinden, alacakların hacze konu edilmiş kısmı için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir.
Şahsi Kefaletten Kaynaklı Alacaklar • Şahsi kefalet nedeniyle alacaklısına ödenen ve asıl borçlusundan tahsil edilemeyen alacağın ticari işletme için şüpheli alacak olması mümkün değildir. Zira, bu alacaklar kazancın elde edilmesi ve idamesine yönelik değildir.
İhtiyarilik • Kanun metninde geçen, “Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.” ifadesi, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mükellefler için bir seçimlik hak olduğunu göstermektedir. Şartların sağlanması halinde, mükellefler karşılık ayırma veya ayırmama noktasında serbesttirler. • Ayrıca, karşılık ayrılmaması nedeniyle, geçmiş yıllara ilişkin olarak düzeltme beyannamesi verilmesi de kabul edilmemelidir. Zira, mükellefin hür iradesiyle şartların sağlandığı yıl karşılık ayırmadığı kabul edilecektir.
Tartışma: Şüpheli Alacak Karşılığının Ayrılacağı Dönem • 1. Görüş: Alacağın, şüpheli hale gelmesi açısından, Kanun maddesinde gösterilen niteliklere sahip olup olmadığının önemli olduğu, dönemin değişmesiyle alacağın şüpheli olma niteliğini kaybettiğinin kabul edilemeyeceği, alacağın şüpheli hale geldiği dönemin geçirilmesi ve yeni değerleme günlerinde de tasarruf değerini muhafaza edecek olan alacak için karşılık ayırma imkanının ortadan kalkacağının kabul edilmesi halinde, kanunda öngörülmeyen bir nedenle, kanunla tanınan bir hakkın bertaraf edilmesine neden olacağı yönündedir.
Tartışma: Şüpheli Alacak Karşılığının Ayrılacağı Dönem • 2. Görüş: Şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılması, VUK’ta amortisman müessesesi içinde “Alacaklarda Amortisman” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu nedenle, özel bir hüküm bulunmadığı takdirde alacaklar için ayrılacak amortisman için de genel hükümler geçerli olacaktır. • Ayrıca, maddede geçen “Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.” şeklinde yer alan hükmün, mükelleflerin diledikleri yılda şüpheli alacak karşılığı ayırabilecekleri biçiminde değil, alacağın şüpheli hale geldiği yılın değerleme gününde karşılık ayırabilecekleri biçiminde anlaşılması gerekmektedir. Aksi halde, mükellefler zararlı oldukları dönemlerde karşılık ayırmama, karlı oldukları dönemlerde karşılık ayrıma yoluna giderek vergi planlaması yaparak, ödenmesi gereken vergiyi azaltacaklardır.
Vade Tarihi ile Yasal Takibin Farklı Dönemlerde Olması Durumu • 28.03.2012 tarihli Özelge “Karşılıksız çıkan çekin karşılıksız çıktığına ilişkin kaydın yapıldığı dönem itibariyle dava veya icra takibine başlanılması gerekmekte olup, bu dönemde karşılık ayrılmayan alacaklarınız için müteakip yıllarda karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.” • Bu özelgeye göre, vade tarihi ile yasal takibin farklı dönemlere rastlaması durumunda, karşılık ayrılması mümkün değildir. • Vade tarihinin dönem sonuna denk gelmesi durumunda yasal takip açısından yeterli süre yoksa ne yapılacaktır? Daha sonraki dönemde yasal takibe başlanması durumunda karşılık ayrılması mümkün olmayacak mıdır?
Alacağın Vadesinin Uzatılması • Borçlu ile anlaşarak yeni bir ödeme planına bağlanan alacaklar için, artık ortada yeni bir alacak oluştuğundan karşılık ayrılması mümkün değildir.
Aciz Vesikası • İcra İflas Kanunu’nun 143. maddesinde düzenlenmiştir. • Haczedilen malların paraya çevrilmesi neticesinde alacağının tamamını alamayan alacaklıya, alacağının ödenmemiş miktarını bildiren ve icra memuru tarafından, hiç resim ve harca tabi olmadan tevdi kılınan bir vesikadır. • Aciz vesikasının verilmesi ile alacaklının alacağı son bulmaz, aksine bu alacak borçluya karşı mevcut olmakla devam eder. • Söz konusu bu alacaklar için VUK 323. maddeye göre karşılık ayrılabilir.
Borçlunun İflası • İflas halinde alacaklının borçluyu dava etmesi veya icra yoluyla takip edebilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. • İflas halinde, alacaklılar iflas masasına başvurur ve iflas edenin varlıkları paraya çevrilir, elde edilen para alacaklılara dağıtılır. • Amaç; alacağı tahsil etmek olduğundan iflas masasına kaydı yaptırılan alacaklar icra safhasına intikal edilmiş sayılmaktadır. • İflas kararı alacağın şüpheli hale geldiğini gösterir ve alacaklıya şüpheli alacak karşılığı ayırma imkanı sağlar. Ancak mahkeme, borçlunun herhangi bir ödeme yapamayacağına karar verirse o zaman alacak değersiz hale gelmiş sayılır ve doğrudan gider yazılabilir. • Şüpheli alacak karşılığının iflas masasına kaydının yapıldığı dönemde ayrılması gerekmektedir.
İflas Masasına Yazdırmama • Alacaklılar tarafından, iflas kapanıncaya kadar iflas masasına alacağın yazdırılması mümkündür. • İflas masasına alacağını yazdırmayan bir mükellefin, söz konusu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayırması mümkün değildir. Zira, alacağın iflas masasına yazdırılmaması, o alacağın takip edilmediğini ve o alacaktan vazgeçildiğini gösterir. • Ayrıca, iflas masasına yazdırılmayan alacak için, iflasın kapatılmasıyla birlikte kaza-i bir hükme dayanarak alacağın değersiz olduğu gerekçesiyle, değersiz alacaktan (VUK 322) bahsetmek de mümkün değildir.
KDV ve ÖTV’nin Durumu • 334 GT uyarınca, alacağın ilgili dönem kayıtlarına girmiş olması ve KDV beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartıyla, KDV içeren şüpheli alacaklarda, KDV için de karşılık ayrılabilir. • ÖTV açısından henüz yapılmış bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak genel kanı, tahsil edilmeyen ÖTV için de karşılık ayrılabileceği yönündedir.
Kamu Kuruluşlarından Olan Alacakların Durumu • 1. Görüş: Kamu kuruluşlarından olan alacaklar için karşılık ayrılamaz. Karşılık ayrılmada temel unsur, oluşması beklenen bir zararın varlığıdır. Bir kamu idaresi likidite durumu sebebiyle borcunun ödenmesini geciktirebilir. Ancak ödememesi ihtimali hiçbir zaman söz konusu olamaz. Kamu harcamaları bütçe kanunu kapsamında yapılmaktadır ve karşılıkları bütçede yer almaktadır. Bu bakımdan kamu borçları kanun teminatı altındadır. Dolayısıyla, bu alacakları madde metninde yer alan teminatlı alacak olarak düşünmek gerekir. • İcra İflas Kanunu 82. Md. uyarınca, Devlet malları haczedilemez.
Kamu Kuruluşlarından Olan Alacakların Durumu • 2. Görüş: Kamu kuruluşlarından olan alacaklar için de, kanunda yer alan şartlarında sağlanması halinde karşılık ayrılabilir. Kanun ve ilgili düzenlemelerde borçlunun niteliğine ilişkin bir belirleme yapılmamıştır. Ayrıca, kanun maddesinde kast edilen teminat, alacağın miktarına yönelik olarak somut bir biçimde karşılık teşkil eden şeydir. Bu anlamı ile de kamu idarelerinden teminat istenmesi mümkün değildir. • İcra İflas Kanunu’nun 82. maddesinde, Devlet mallarının haczedilemeyeceği belirtilse de, kamu kurum ve kuruluşları aleyhine yasal takibat yapılmasını engelleyen bir hüküm mevcut değildir.
İştiraklerden Olan Alacaklar • Ticari ilişkilerden olması kaydıyla, şartların varlığı halinde karşılık ayrılabilir.
Adi Ortaklıklardan Olan Alacaklar • Adi ortaklığın borçlarından dolayı ortaklar şahsen ve müteselsilen sorumlu olduğundan, adi ortaklıktan alacaklı olanların karşılık ayırabilmesi için, ortaklardan her biri için ayrı ayrı takibat yapılması gerekmektedir.
Factoring Şirketleri • Factoring şirketleri, 6361 sayılı Kanun kapsamında faaliyet yürütmektedir. • En az 5 kurucu ortakla anonim şirket şeklinde kurulurlar. • Faaliyet izinleri BDDK tarafından verilir ve faaliyet izinleri Resmi Gazete’de yayımlanır.
Factoring Şirketlerinde Şüpheli Alacak • Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.
Factoring Şirketlerinde Şüpheli Alacak • 1. Görüş: Her türlü factoring işleminde alacak, satıcının mülkiyetinden çıkarak factoring şirketine geçmektedir. Dolayısıyla bu alacak için şüpheli alacak ayırma hakkı factoring şirketinindir. • 2. Görüş: Factoring işlemi rücu edilebilir factoring türüne göre yapılıyorsa, alacak factore sadece tahsil etme yetkisiyle devredildiği için, bu alacaklar tahsil edildikleri ana kadar satıcının mülkiyetindedir. Dolayısıyla dönem sonlarında bu alacaklarla ilgili değerlemede satıcıya aittir. İşlem rücu edilemez factoringtürüne göre yapılıyorsa, şirket devraldığı alacağı borçlusundan tahsil edemezse, kendisine bu alacağı devreden satıcısına rücu edemez. Burada factoring şirketi borçlusuna karşı asıl alacaklı olarak yer almaktadır. Satış söz konusudur. Dolayısıyla söz konusu haklar factore aittir.
Yurtdışından Alacaklar • Yurt dışından olan alacaklar için iş yapılan firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya ilgili ülkenin icra mevzuatı uyarınca icra takibine başlanılması halinde karşılık ayrılabilir. • Dava veya icra takibine ilişkin belgelerin yurtdışı temsilciliklere onaylatılması, dava ve icra takibinin ispatı açısından önem arzetmektedir.
Konkordato Talep Edilen Alacaklar • Konkordato, elinde olmayan nedenlerle ödeme güçlüğüne düşen iyi niyetli borçluları korumak için, İcra İflas Kanunu’nda düzenlenmiş bir müessesedir. • Yapılan korkordato anlaşmasına göre alacaklılar, borçluya karşı alacaklarının bir kısmından vazgeçer ve kalan alacakları için belirli bir vade tanırlar. Borçlu bu vadede taahhüt ettiği borcunu ödeyerek, borcun tamamından kurtulur. • Bu durumda konkordato anlaşması, alacağın şüpheli hale geldiği anlamına gelmez. Dolayısıyla, konkordato anlaşmasına bağlı alacaklar, şüpheli alacak sayılmazlar. • Ancak, konkordato yoluyla alacağın vazgeçilen kısmı ise, alacaklı açısından değersiz alacak (VUK 322), borçlu açısından ise vazgeçilen alacak (VUK 324) mahiyetindedir.
Alacağın Temliki • Temlik, mülk olarak verme, bir hakkın diğer bir kişiye devredilmesidir. • Alacağın temliki işlemi yazılı yapılmak zorundadır. Temlik senedinde; temlik edilen alacak, temlik eden, temlik etme iradesi bulunmalıdır. • Temlik eden alacağı devretme borcu altına girmiş olur. • Alacağın temliki ile alacağa bağlı fer’i haklar da geçer. Buna faiz de dahildir. • Alacak temlik edilince alacaklının malvarlığından çıkıp, alacağı devralana geçmiş olur. • Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.
Alacağın Temliki • BK Md. 186; bir akit ilişkisinde borçlu durumunda bulunan kişi, alacağın devredildiğini, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulabilecektir.
Alacağın Temliki • Alacağın temliki durumunda, alacaklı açısından takip yapılacak kişi yeni borçlu olacaktır. Dolayısıyla, kanunda yer alan şartların gerçekleşmesi halinde yeni borçludan olan alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecektir. • Örnek; (B) borçlusunun (X) kişisinden olan alacağını, alacaklı (A) şirketine devretmek suretiyle borcunu ödemesi mümkündür. (A) şirketi yeni borçlusu (X) kişisinden olan alacağı için vadesinde ödenmediği gerekçesiyle dava açması ve (X) kişisinin alacağın devri işleminden haberdar olmadığı, ödemeyi (B) kişisine zaten yaptığını ileri sürmesi ve davanın (A) şirketi açısından olumsuz sonuçlanması durumunda, (A) şirketinin alacağı tahsil edilememiş olacaktır. • Bu durumda, (A) şirketinin kanunda yer alan şartların gerçekleşmesi durumunda, (B) kişisinden olan alacağı için şüpheli alacak karşılığı ayırabilmesi mümkün olacaktır.
Döviz Cinsinden Olan Alacaklar • VUK Md. 280 uyarınca, yabancı paralar borsa rayiciyle, şayet yabancı paraların işlem gördüğü bir borsa yoksa Maliye Bakanlığı’nca tespit edilecek kur ile değerlenir. • Kanunun 323. maddesinde şüpheli hale gelen alacaklar için TL veya yabancı para gibi bir ayrıma gidilmemiştir. Dolayısıyla, yabancı para cinsinden olan şüpheli alacaklar da VUK Md. 280 maddesine göre değerlenmelidir. • Yabancı para cinsinden alacak şüpheli hale geldiği sırada bu alacak için o günkü döviz alış kuru ile değerleme yapılmakta ve ortaya çıkan kur farkı kambiyo kar veya zararı hesabına aktarılmaktadır. • Aynı zamanda, dönem sonunda kur farkı kadarlık tutar karşılık tutarını da etkileyeceğinden, değişen bir şey olmayacaktır.
Hatır Senetleri • Her ne kadar işletmenin muhasebe kayıtlarında görünseler de, bunlar işletmenin ticari ve zirai kazancının elde edilmesi için yapılan bir mal satışı veya hizmet ifası sonucu doğmamışlardır. • Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında alacağın, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması bir ön şarttır. Bu ön şartın bulunmaması halinde diğer şartlar mevcut olsa dahi karşılık ayrılamaz.
Çeklerdeki Vade Sorunu • Ödeme araçlarından biri olan çeklerin de tahsil edilememesi durumunda ve kanundaki şartları taşıması halinde şüpheli alacak olarak değerlendirilmesi mümkündür. • Çekin ne zaman şüpheli hale geldiği durumu önem taşımaktadır. • 5941 sayılı Çek Kanunu’na göre, 01.01.2012 tarihinden itibaren keşide tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının hesapta bulunması şartıyla hamile ödeme yapılması mümkün olabilecek, hesapta karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması durumunda ise keşide edilen çek karşılıksız işlemine tabi tutulmayacak ve bankanın yasal sorumluluk kapsamında hamile herhangi bir ödeme yapması mümkün olmayacaktır. • Yani, 5941 sayılı kanuna göre yeni tip çek olarak isimlendirebileceğimiz çekin karşılıksız muamelesinin tabi tutulması, ancak keşide tarihinden sonra ibraz süresi içerisinde yeniden ilgili bankaya ibraz edilmesiyle mümkün olabilecektir. Dolayısıyla hukuki takip keşide tarihinde de ödenmemesi durumunda (karşılıksız çıkması durumunda) mümkün olabilecektir.
Karşılık Ayrılan Alacağın Tahsil Edilmesi • Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının, tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilecekleri hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla bu tutarlar gelir yazılacak ve karşılık hesapları kapatılacaktır.
Tahsilin İmkansız Hale Gelmesi • Alacak, değersiz alacak haline gelirse, şüpheli alacaklara ilişkin karşılık hesapları kapatılır. Alacak şüpheli hale geldiğinde gider kaydı yapıldığı için, değersiz hale gelen şüpheli alacak için yeniden gider kaydı elbette ki yapılamayacaktır.
İflas Ertelemesi • İflas ertelemesi müessesesi İİK’nın 179. maddesinde düzenlenmiştir. • Bir sermaye şirketi ya da kooperatifin borca batıklığının bildirilmesi ve mahkemece de tespiti halinde kural olan mahkemenin iflas kararı vermesidir. • Ancak, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir. • 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları da dahil olmak üzere hiçbir takip iflas ertelemesi süresince yapılamaz.
İflas Ertelemesi • Karar doğrultusunda, önceden başlamış olan takipler durur, yani söz konusu takipler iptal olmaz. Takip yasağı sadece yeni başlayacaklar için geçerlidir. Yani önceden başlamış takiplere dayalı hacizlerin kaldırılacağı düşünülmemelidir. • Erteleme kararının verilmesi, firmadan alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkanını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takiplerini engellemektedir. • Erteleme kararı, dava açsın açmasın tüm alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır.
İflas Ertelemesi ve Şüpheli Alacak • 03.05.2011 tarihli Özelge; “Gerek alacaklı olunan şirket hakkında iflasın ertelemesi kararının verilmesi ile iflasa ilişkin şartların varlığının tamamen ortadan kalktığından söz edilemeyecek olması, gerekse iflası ertelenen borçlu şirketin takibi İKK hükümleri uyarınca engellendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde iflası ertelenen şirketten tahsil edilemeyen ve kanuni takibi de imkan olmayan alacaklar için mahkemece iflasın ertelenmesine ilişkin kararın verildiği hesap döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.”
DEĞERSİZ ALACAKLAR (VUK MD. 322)
Madde 322- Değersiz Alacaklar Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.
Değersiz Alacaklar • Alacak, bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari veya zirai kazançla iştigal eden işletmelere ait olmalıdır. • Alacak ticari işle veya işletmeyle ilgili olmalıdır. • Alacağın tahsili, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre imkansız hale gelmelidir. • Tüm hukuki yolların tüketilmiş olması gerekir.
İflas ve Değersiz Alacak • Borçlunun iflas etmiş olması tek başına değersiz alacak yazmak için yeterli değildir. İflasın açılmasıyla birlikte, iflas masasına yazdırılan alacakların tahsil edilmesinin mümkün olmadığını söylemek yanlış olur. Bu aşamada alacak şüphelidir. Ancak iflas neticesinde alacağın tahsili kesin olarak yapılamayacaksa bu durumda değersiz alacak olur.
Şüpheli Alacak-Değersiz Alacak • Şüpheli alacaklar tahsil edilme ihtimali olan alacaklar olduğu halde, değersiz alacaklar tahsil edilme imkanı kalmayan alacaklardır. Bu nedenle bu alacaklar için karşılık ayırmaya gerek olmaksızın doğrudan giderleştirilirler.
Değersiz Alacakta Kanaat Verici Vesika • Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato belgesi. • Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanakları. • Borçlunun miras bırakmadan ölümü ve mirasçıların mirası reddettiğini gösteren belge. • Borçlunun yurtdışına kaçması ve haciz edilebilecek malı olmadığını gösterir belge. • Borçlunun gaipliğine ilişkin mahkeme kararı ve buna bağlı olarak herhangi bir mal varlığının bulunmadığına dair resmi belge. gibi vesikalar.