1.4k likes | 1.63k Views
4483 SAYILI MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN ÖN İNCELEME USUL ve ESASLARI Y.Yavuz ELİŞ Ali KABİL. Amaç.
E N D
4483 SAYILI MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN ÖN İNCELEME USUL ve ESASLARI Y.Yavuz ELİŞ Ali KABİL
Amaç Madde 1 – Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir. Yasanın genel gerekçesinde de açıklandığı gibi görev sırasında işlenen ancak görevle ilgisi bulunmayan suçlar yasa kapsamından çıkarılmış ve memurlara işledikleri iddia olunan suçlar nedeniyle bir zümre veya bir sınıf olarak imtiyaz tanınmamış ve sağlanan güvencenin şahsi olmayıp, memurluk görevi ile ilgili olduğu hususu vurgulanmıştır
4483 sayılı yasa; görevi ile ilişkisi bulunmayan bir suç işleyen memur veya diğer kamu görevlisinin eylemi görev sırasında işlemiş olmasına rağmen genel hükümlere göre soruşturulması gerektiği hükmünü de getirmiştir. Bu nedenle soruşturma konusu her somut olayda memur veya diğer kamu görevlisinin gerçekleştirdiği eylemin görevi ile ilgili olup olmadığınınçok iyi bir şekilde belirlenmesi gerekecektir.
Özel Usul 2709 sayılı 1982 Anayasasının 129 uncu maddesinde; “…Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirtilen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine tabidir…” Hükmü nedeniyle memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında istisnalar dışında haklarında kovuşturma yapılabilmesi özel usule bağlanmıştır.
Kapsam Madde 2 – Bu Kanun,Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlileriningörevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır. Hakkında suç işlediği iddia edilen kişinin; Suçu görevi sebebiyle işlemesi ve görevi ile bağlantılı olması gerekmektedir. Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır.
Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir. Disiplin hükümleri saklıdır. (Ek: 2/1/2003-4778/33 md.) 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245 inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz.
Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eli ile görüleceği” belirtilmektedir
Kamu Hizmetleri Hukukumuzda “kamu hizmeti” ve “kamu görevi” kavramları zaman zaman bir arada kullanılmasına rağmen aralarındaki fark açıkça ortaya konulmamıştır. Kamu Görevi : Yasama ve yargı görevleri yanında Devletin devlet olarak gerçekleştirmek zorunda olduğu, kamu hukuku kurallarına göre kamu kudretini kullanarak yaptığı etkinliklerdir. Kamu Hizmeti: İkincil nitelikteki genel ve ortak ihtiyaçları karşılamak için Devlet tarafından yapılabileceği gibi Devletin gözetim ve denetimi altında başkaları tarafından da yapılabilen etkinliklerdir.
Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK’nın 279. maddesine göre kamu görevi yapanlar ceza hukukunda memur sayılmakta, Kamu hizmeti yapanlar ise sayılmamakta iken yeni yürürlüğe konulan 5237 sayılı TCK’ da böyle bir tanımlamaya yer verilmemiş kapsam genişletilerek kamu görevlisi tanımı getirilmiştir. 5237 sayılı TCK’nın 6/c maddesinde kamu görevlisinin tanımı yapılmış olup kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 01.02.1990 tarihli E:1988/64 K:1990/2 sayılı kararında; “Anayasa’nın 128. maddesindeki “aslî ve sürekli”olma niteliği çalışanın kişiliğine ve durumuna değil, yaptığı göreve bağlı koşullardır. Başka bir deyişle, aslî ve sürekli olmak personelin değil, görevin niteliğidir.”denilmektedir.
Dolayısıyla 4483 sayılı kanunun 2/1 maddesinde geçen “asli ve sürekli”görev yapanlar sözü devletin asli fonksiyonlarını yapan ve yaptığı işi kamu görevi olarak yapanları ifade etmektedir. Memurun 4483 sayılı kanunun 1. maddesi kapsamına girmesi için yaptığı işin devletin “asli fonksiyonlarından” olması, başka bir deyişle bu kişinin hem idare hukuku, hem de ceza hukuku acısından memur sayılması ve bu işin “sürekli” olarak yapılması gerekir.
Kanun Kapsamında “Bulunan” Görevliler 1- Memurlar 2- Diğer Kamu Görevlileri 3- Kadro Karşılığı Çalıştırılan Sözleşmeli Personel
1-Memurlar: a) Anayasaya Göre Memur 1982 Anayasasının 128/1 maddesinde “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” şeklinde genel bir çerçeve çizilmiş ve 128/2 maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin, görev ve yetkilerinin hak ve yükümlülüklerinin kanunla düzenleneceğibelirtilmiştir.
Bu genel Anayasal tanımdan sonra 129. maddenin son fıkrasında “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır” denilmekle memurlar hakkında işledikleri suçlardan dolayı farklı yargılama usulü anayasal ilke olarak kabul edilmiştir.
b) İdare Hukukuna göre memurlar 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde tanımlanmıştır. “…Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır. Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır..”
c) Ceza Hukukuna Göre Memur ve kamu görevlisi Eski TCK’da memurlar tarafından işlenecek suçlarla ilgili maddelerde suçun faili olarak memur kavramı kullanılmasına rağmen, yeni TCK’da kapsam genişletilerek daha önce memurlar tarafından işlenen suçların failleri yerine daha geniş kapsamlı “Kamu Görevlisi” kavramı getirilmiş ve sadece yasada kamu görevlisinin tanımı yapılmıştır.
Kamu görevlisi kavramı ile memur kavramı da birbirine karıştırılmamalıdır. Memur bir kamu görevlisidir. Ancak her kamu görevlisi memur değildir. Bu nedenle kamu görevlisi kavramı memur kavramından daha geniş bir anlama sahiptir.
KİT personeli ceza kanununun uygulanmasında kamu görevlisi olmasına rağmen 4483 sayılı yasa kapsamı dışında bırakılmış, sadece teşebbüs Genel Müdürü ve yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyesi olan bir genel müdür yardımcısı görevlerini icra sırasında işledikleri suçlardan dolayı bu yasa hükümlerine tabi tutulmuşlardır.
2- Diğer Kamu Görevlileri: Yargı kararları ile tanımlanmaya çalışılmıştır. “…Memurlar gibi hukuki şart olarak bir atama işlemine tabi tutulan ve idareyle aralarındaki ilişkinin önceden belirlenmiş bir statü içinde olması gereken memurlar dışında kalan kamu görevlileridir…” Diğer kamu görevlileri tanımından, genellikle seçimle kamu görevlerine gelenler anlaşılmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 08.02.1995 gün ve E:1994/10-74, K:1995/45 Sayılı kararı ile işçilerin diğer kamu görevlilerinden sayılmayacağını hüküm altına almıştır. Söz konusu kararda, diğer kamu görevlilerinden amacın, seçimle göreve gelenler ve bu arada RTÜK Başkanı, Üniversite Rektörü, Senato Üyesi gibi kişiler olduğunun yargısal kararla belirlendiği ifade edilmektedir.
4483 sayılı Yasanın 3.maddesinin (h), (i), (j) bentlerinde belediye ve il genel meclisi üyeleri ile köy ve mahalle muhtarları hakkında soruşturma izni verecek merciler gösterilmiştir. Bu kimseler göreve atama dışı yollarla (seçimle) geldikleri ve devletin kadrolarına girmedikleri için idare hukuku yönünden memur sayılmadıkları halde yaptıkları iş kamu görevi olduğundan ceza hukuku açısından memur ve kamu görevlisi sayılırlar.
İdare hukuku yönünden memur sayılmamalarına karşın yaptıklar iş kamu görevi olduğu için memur sayılan diğer kimseler ise; 2803 sayılı yasaya bağlı jandarma erleri, 442 sayılı yasaya bağlı köy bekçileri, 4081 sayılı yasaya bağlı çiftçi mallarını koruma bekçileridir. Zaten Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri hakkındaki 2803 sayılı kanunun 17. maddesinde jandarma personeli hakkında MMHKM hükümlerinin uygulanacağına yer verilmiştir.
3- Kadro Karşılığı Çalıştırılan Sözleşmeli Personel: Sözleşmeli personelin 4483 sayılı Yasa kapsamında olup olmadığını belirlemek için ikili bir ayrım yapmak gerekir. İlki kadro karşılık gösterilmek suretiyle çalıştırılan sözleşmeli personel, ikincisi kadro karşılığı olmaksızın çalıştırılan sözleşmeli personeldir. İlkinde sözleşmeli personelin göreve getirilişi yönetimle arasındaki bir sözleşmeye değil, atamaya dayanır. Bu nedenle kadro karşılığı sözleşmeli personel, memur personeldir.
Kadro Karşılığı Çalıştırılan Sözleşmeli Personel, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde; “…Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir…” şeklinde tanımlanmıştır.
Kanun Kapsamında “Bulunmayan” Görevliler 1- Geçici Personel 2- İşçiler 3-Yardımcı Hizmetler Sınıfında Çalışanlar 4- Görevleri ve Sıfatları Sebebiyle Farklı Soruşturma Usulüne Tabi Tutulanlar 5- Teşkilat Kanunları Nedeniyle Kapsam Dışında Kalanlar
4- Görevleri ve Sıfatları Sebebiyle Farklı Soruşturma Usulüne Tabi Olanlar: Anayasa ve ilgili kanunlar nedeniyle; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi Başkan ve Üyeleri, Yargıtay Başkan ve Üyeleri, Danıştay Başkan ve Üyeleri, Sayıştay Başkan ve Üyeleri, Hakimler ve Savcılar, Askeri Personel, Yüksek Öğretim Kurumları Personeli, Avukatlar, Noterler farklı soruşturma usullerine tabidirler.
5-Teşkilat Kanunları Nedeniyle Kapsam Dışında Kalanlar: İlgili kanunları nedeniyle; KİT’leri genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri hariç diğer personeli, BDDK personeli, Rekabet Kurumu personeli, RTÜK personeli, TİK personeli, SYDV mütevelli heyetinin memur ve diğer kamu görevlisi üyeleri hariç diğer üyeler ve personeli, Kalkınma Ajanslarının vali, belediye başkanı ve il genel meclisi üyeleri dışında kalan üye ve personeli, Vakıf, Dernek, Kooperatif personelleri.
Kanunun “Suçlar” Açısından Kapsamı Kanunun uygulanacağı suçlar, memurların idari görevlerinden doğan suçlardır. Adli görevler bu anlamda genel hükümlere tabidir. Adli görev yapan bir memur hakkında Cumhuriyet Savcısı yetkili merciden izin almadan doğrudan soruşturma yapıp dava açabilir.
Bu anlamda jandarma teşkilatı mensuplarının, orman muhafaza memurlarının, emniyet teşkilatı mensuplarının, çarşı ve mahalle bekçilerinin, gümrük muhafaza memurlarının, belediye zabıtasının, köy muhtarının adli görevlerinden doğan suçları genel hükümlere tabidir.
Kanun Kapsamına “Girmeyen” Suçlar Ağır Ceza Yasanın 2/3 maddesinde ağır cezayı gerektiren suçüstü hali düzenlenerek genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Bir memur veya diğer kamu görevlisi ağır cezayı gerektiren bir suçu işlerken suçüstü yakalanırsa hakkında genel hükümlere göre Cumhuriyet Savcılığınca işlem yapılacaktır. Suçüstü Hali; -İşlenmekte olan suçu, -Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra yakalanan kişinin işlediği suçu, -Fiilin kısa bir süre önce işlendiğine ilişkin delillerle yakalanan kişinin işlediği suçu ifade eder.
Disiplin Suçları Kamu görevlileri için ilgili mevzuatla öngörülen “disiplin hükümleri” bu Kanun kapsamında değildir. Fiilin ayrıca disiplin suçu olması halinde, ilgili mevzuata göre disiplin soruşturması yapılır.
İşkence ve Eziyet Suçları 4483 sayılı Kanunda yer alan 765 sayılı TCK’nun 243 ve 245 ile 1412 sayılı CMUK’nun 154 üncü maddeleri, 5237 sayılı TCK’nun “işkence” başlıklı 94, 5237 sayılı TCK’nun “neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence” başlıklı 95, 5237 sayılı TCK’nun “eziyet” başlıklı 96, 5237 sayılı TCK’nun “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması” başlıklı 256 ncı maddeleri, 5271 sayılı CMK’nun “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161 inci maddelerine karşılık gelmektedir.
3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu -Süresinde Mal Bildiriminde Bulunmamak, Mal Bildirimi İçeriğini Açıklamak, Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunmak, Haksız Mal Edinmek, Kaçırmak ve Gizlemek, -İrtikap, Rüşvet, Basit ve Nitelikli Zimmet, Görev Sırasında veya Görevden Dolayı Kaçakçılık, Resmi İhale ve Alım ve Satımlara Fesat Karıştırmak, Devlet Sırlarını Açıklamak veya Açıklanmasına Sebebiyet Vermek.
- 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun, - 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri -Hakkında Kanun, -6831 sayılı Orman Kanununa muhalefet, -Adli görev nedeniyle işlenen suçlar, - Evlendirme Yönetmeliği, Yukarıda belirtilen suçlar ile görevleri sırasında işledikleri diğer suçlar ve kişisel suçlar hakkında soruşturma genel hükümlere göre Cumhuriyet Savcılığınca yapılır.
Kanun Kapsamına “Giren” Suçlar Görev: Memur ve diğer kamu görevlilerine kanun, tüzük ve yönetmelikler ile 657 sayılı Kanunun 11 nci maddesine göre verilen idari işlerdir. Suç: Türk Ceza Kanunu ile ceza hükmü içeren diğer kanunlarda suç olarak tanımlanan eylemlerdir. Görev Sebebiyle İşlenen Suç: Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin idari nitelikteki memuriyet görevlerinin yapılması ya da yapılmaması sebebiyle işledikleri suçlardır.
5237 Sayılı TCK’da failleri kamu görevlileri olarak tanımlanan ve 4483 sayılı Yasa kapsamında soruşturulması gereken bazı suçlar şunlardır. -Resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek ( Md. 204) -Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek (Md.205 ) -Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (Md. 206 ) -Denetim görevini ihmal ( Md. 251 ) -Görevi kötüye kullanma ( Md. 257 ) -Görevine ilişkin sırrın açıklanması ( Md. 258 ) -Kamu görevinin terki ve yapılmaması ( Md. 260 )
TCK’ nın 85 ve 89. maddelerinde yer alan taksirle ölüm ve yaralama eylemlerinin memurun görevi sebebiyle dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesinde işlenmesi, 237 sayılı Taşıt Kanununun ihlali gibi suçların soruşturulmasında 4483 sayılı Yasa uygulanmaktadır.
İzni vermeye yetkili merciler 4483 sayılı Yasaya göre soruşturma izni yetkisi, a) İlçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında kaymakam, b) İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında vali, c) Bölge düzeyinde teşkilatlanan kurum ve kuruluşlarda görev yapan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında görev yaptıkları ilin valisi, d) Başbakanlık ve bakanlıkların merkez ve bağlı veya ilgili kuruluşlarında görev yapan diğer memur ve kamu görevlileri hakkında o kuruluşun en üst idari amiri,
e) (Değişik : 17/7/2004-5232/1 md.) Bakanlar Kurulu kararı ile veya Başbakanlık ve bakanlıklar ile bağlı kuruluşların merkez teşkilâtında görevli olup, ortak kararla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında ilgili bakan veya Başbakan, f) Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri ve yardımcıları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, g)Cumhurbaşkanlığında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri hakkında Cumhurbaşkanı,
h) Büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri hakkında İçişleri Bakanı, i) İlçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında kaymakam, merkez ilçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında bulundukları ilin valisi, j) Köy ve mahalle muhtarları ile bu Kanun kapsamına giren diğer memurlar ve kamu görevlileri hakkında ilçelerde kaymakam, merkez ilçede vali, Yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat kullanılır.
Yetkili mercilerin saptanmasında, memur veya kamu görevlisinin suç tarihindeki göreviesas alınır. Ast memur ile üst memurun aynı fiile iştiraki halinde izin, üst memurun bağlı olduğu merciden istenir. Orman Genel Müdürlüğü bölge düzeyinde örgütlenen bir kuruluş olduğu için taşra teşkilatında görevli memurlar hakkında bu kanun kapsamına giren suçları nedeniyle soruşturma izni vermeye yetkili makam görev yaptıkları ilin Valisidir.
Kanunlarımızda ve diğer düzenleyici işlemlerde “en üst idari amir” kavramına yer verilmemekle birlikte, anayasal sistematiğe göre, “yürütme” içinde Bakanlar Kuruluna ayrı, İdareye ayrı yer verildiğine göre 4483 sayılı Kanundaki “en üst idare amir” kavramı da, idari teşkilat içinde bakan dışındaki “en üst disiplin amiri” olarak anlaşılmalıdır.
Yasada izin mercileri sıralanırken, yetkiyi kullanacak belli unvanlara sahip kişilerden söz edildiğinden, yetkili kişilere bağlı münhasır yetki olduğu kuşkusuzdur. Kişiye bağlı bu yetkinin de bizzat kullanılması zorunludur. Mercilerin bu yetkiyi başkasına veya astlarına devretmesi söz konusu değildir.
Buna göre; A ilinde işletme şefliği/ müdürlüğü görevini yaparken B ilindeki işletme şefliği/müdürlüğü görevine atanan bir memurun A ilinde görevli iken görevi sebebiyle işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle soruşturma izni vermeye yetkili merci A ilinin valisi olacaktır.
Ast memur ile üst memurun aynı fiile iştiraki halinde üst memurun izin mercii, ast memurun da izin merciidir. Örneğin A Bölge Müdürü ile Genel Müdürlük Merkezinde görevli Daire Başkanının aynı fiile iştiraki halinde soruşturma izni vermeye yetkili merci A ilinin valisi değil üst memur hakkında soruşturma izni vermeye yetkili merci olan Genel Müdürdür.
Soruşturma izni verme yetkisi; İdarece yapılan “ön inceleme” sonucunda iddia edilen suçu işlediği kanaati üzerine ilgili memur ve diğer kamu görevlileri hakkında ilgili Cumhuriyet başsavcısına, CMK hükümlerine göre “soruşturma” yapmasına izin verme yetkisidir.
1. Soruşturma İzni Verilmesi Kararı 4483 sayılı Yasaya göre bir karar verilmek üzere ön inceleme emri veren makama sunulan rapor ve ekleri yetkili mercie ulaştığında, artık memur veya diğer kamu görevlisi hakkında karar verilme aşamasına gelinmiş olur. Sonuçta verilen kararla memur ya da diğer kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmasının gerekip gerekmediği belirlenmiş olur.
Yetkili merciler düzenlenen ön inceleme raporunda yer alan soruşturmacı kanaat ve düşüncesine katılmak zorunda değildir. Nitekim Danıştay 2. Dairesinin bu mahiyetteki E:2001/588 K:2001/1372 sayılı kararında “…Mülkiye Başmüfettişi olan soruşturma konusu olan şahısların müfettişlik bilgi ve tekniğine uygun olmayan eksik inceleme yaptıkları ileri sürülmekteyse de soruşturmacı olarak ortaya konulan görüşlerin mutlak anlamda karar veren makamı bağlayıcı özelliği bulunmadığı ve soruşturmacının görüşünden dolayı suçlanamayacağı anlaşıldığından yakınıcı vekilinin soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara yönelik itirazının reddine…” şeklindedir.
Yetkili merci yaptığı inceleme sonunda hakkında ön inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi hakkında, “soruşturma izni verilmesine”veya“soruşturma izni verilmemesine”karar verecektir. Yasanın 6/2. maddesi uyarınca yetkili mercilere verilen “soruşturma izni verilmesi” veya“soruşturma izni verilmemesi” yolundaki kararlar gerekçeli olmalıdır.