820 likes | 1.21k Views
HZ.EYYUB VE SABR-I CEMİLİ. Aşığım dersin bela-yı aşktan ah eyleme Ah edip ağyarı ahından agah eyleme.!”. BİR SABIR ÂBİDESİ.
E N D
HZ.EYYUB VE SABR-I CEMİLİ Aşığım dersin bela-yı aşktan ah eyleme Ah edip ağyarı ahından agah eyleme.!”
BİR SABIR ÂBİDESİ “EYYÛB SABRI.” ASIRLARDIR MÜSLÜMANLAR ARASINDA BİR DARB-I MESEL OLDU. SABIRLI İNSANLARA: “SENDE EYYÛB SABRI GİBİ SABIR VARDIR.” DENİLDİ. “EYYÛB VE SABIR” HEP İKİZ KARDEŞ GİBİ ANILDI. BİR SABIR ABİDESİ OLARAK ASIRLARI, ZAMANLARI ESKİTEREK ZAMANIMIZA KADAR ULAŞTI.
HAFIZALARDA HEP TAZE, HEP CANLI OLARAK KALDI. KIYAMETE KADAR DA BU BÖYLE DEVAM EDECEK. EYYÛB ALEYHİSSELAM, YAKUP ALEYHİSSELAMIN KARDEŞİ İYS’İN NESLİNDENDİR. İYS’İN HANIMI, AMCASI İSMAİL ALEYHİSSELAMIN KIZIDIR. DOLAYISIYLA EYYÛB ALEYHİSSELAM AYNI ZAMANDA İSMAİL ALEYHİSSELAMIN DA AHFADINDAN OLMUŞ OLUYOR.
EYYÛB ALEYHİSSELAMIN HANIMI RAHİME, YUSUF ALEYHİSSELAMIN OĞLU EFRAYİM’İN KIZIDIR. RAHİME DE BABAANNESİ ZÜLEYHA GİBİ MİSİLSİZ BİR GÜZELLİĞE SAHİPTİ. SÛRET GÜZELLİĞİ KADAR, SÎRET GÜZELLİĞİ DE MİSİLSİZDİ. EYYÛB ALEYHİSSELAM ŞAM’DA OTURUYORDU.
ÇOK ZENGİNDİ. SÜRÜ SÜRÜ KOYUNLARI, SÜRÜ SÜRÜ DEVELERİ, EKİP DİKTİĞİ ÇOK GENİŞ ARAZİLERİ VARDI. ALLAH TEÂLÂ ONA ÇOK BÜYÜK NİMETLER İHSAN ETMİŞTİ. EVLAT YÖNÜNDEN DE ZENGİNDİ. YEDİ ERKEK, YEDİ KIZ EVLADI VARDI. AİLESİ VE ÇOCUKLARIYLA ÇEŞİT ÇEŞİT NİMETLER İÇİNDE MÜREFFEH BİR HAYAT YAŞIYORDU.
OĞULLARINDAN BİŞR KENDİNDEN SONRA PEYGAMBER OLMUŞTU. BİŞR KUR’AN-I KERİM’DE İSMİ ZİKREDİLEN PEYGAMBERLERDEN ZÜLKİFL ALEYHİSSELAM’DIR. ZÜLKİFL, BİŞR’İN LAKABIDIR.
ZÜLKİFL= RİVAYETE GÖRE; GÜNDÜZLERİ ORUÇ TUTMAYI, GECELERİ NAMAZ KILMAYI, ÖFKELİ İKEN HÜKÜM VERMEMEYİ TEKEFFÜL ETTİĞİ VE BU KEFALETİNİ EKSİKSİZ OLARAK YAPTIĞI İÇİN ZÜLKİFL LAKAPLA ANILMIŞTIR.
EYYÛB ALEYHİSSELAM: ÇOK SABIRLI, ÇOK MUTTAKÎ, ÇOK ŞÜKREDEN, ÇOK MERHAMETLİ, YETİM VE DULLARI SIYANET EDEN, FAKİR, MUHTAÇ VE ZAYIFLARA İKRAM EDEN, YOLDA KALANLARA YARDIM EDEN, SÂLİH BİR KUL, SÂLİH BİR PEYGAMBERDİ.
HAYATIN CİLVELERİ ÇOKTUR. HER ZAMAN YÜZE GÜLMEZ. BAZEN İNSAN BİR BAHAR MEVSİMİNDE ÇEŞİT ÇEŞİT MEYVE AĞAÇLARIYLA, TÜRLÜ TÜRLÜ GÜLLERLE BEZENMİŞ, SANKİ CENNETTEN BİR MİSAL, GÜZEL Mİ GÜZEL, İÇİNDEN PINARLAR AKAN, MÜZEYYEN BİR BAHÇEDE, HUZURLA OTURURKEN BİRDEN BİRE DOLUYA TUTULABİLİR.
HER ŞEYİ BİLEN RABB’İM, KULU İÇİN DELİL OLSUN, DİĞERLERİ İÇİN İBRET OLSUN, HİSSE ALINSIN DİYE ONU İMTİHAN EDER. BAZEN BELÂ VE MUSİBETLERLE. BAZEN BOL BOL NİMETLERLE. BAZEN MAKAM VE MEVKİYLE. BAZEN FAKİRLİKLE. BAZEN EVLATLARLA. BAZEN ERKEKLERİ KADINLARLA. BAZEN KADINLARI ERKEKLERLE.
HÜLASA OLARAK ALLAH TEÂLÂ HER ŞEYİ BİLDİĞİ HALDE KULUNU ÇEŞİT ÇEŞİT ŞEYLERLE İMTİHAN EDER. KUL: YA KAZANIR, İKİ CİHAN MUTLULUĞUNA KAVUŞUR.
YA KAYBEDER, HEM DÜNYADA, HEM AHİRETTE RÜSVAY OLUR. İNSANLARIN SEÇİLMİŞLERİ, EN HAYIRLILARI, ALLAH TEÂLÂ’NIN SEVGİLİ KULLARI PEYGAMBERLER, EN BÜYÜK BELÂ VE MUSİBETLERLE İMTİHAN OLMUŞLARDIR. ÇOK BÜYÜK BİR BELÂ İLE, ÇOK BÜYÜK BİR MUSİBET İLE İMTİHAN OLAN PEYGAMBERLERDEN BİRİ DE EYYÛB ALEYHİSSELAMDIR.
EYYÛB ALEYHİSSELAM: BÜTÜN MALI VE MÜLKÜ YOK EDİLEREK, BÜTÜN ÇOCUKLARI, EVLERİ ÜZERLERİNE YIKILIP ÖLEREK, KENDİSİ DE ÇOK BÜYÜK BİR HASTALIĞA DÜÇAR KILINARAK İMTİHAN OLUNDU.
ALLAH TEÂLÂ ÖNCE BİR SEL FELAKETİ İLE BÜTÜN KOYUN VE DEVE SÜRÜLERİNİ HELAK ETTİ. KAVURUCU BİR RÜZGARLA DA BÜTÜN EKİNLERİNİ YOK ETTİ. KENDİSİNE BU HABER ULAŞINCA EYYÛB ALEYHİSELAM ASLA İSYAN ETMEDİ, HATTA HİÇBİR TELAŞ EMARESİ DE GÖSTERMEDİ VE ŞÖYLE DEDİ:
- MÜLKÜN SAHİBİ ALLAH’TIR. BU MÜLKÜ BANA RABB’İM VERMİŞTİ, ŞİMDİ DE ALDI. O, DİLEDİĞİ ZAMAN VERİR, DİLEDİĞİ ZAMAN ALIR. EYYÛB ALEYHİSSELAM MAL İLE OLAN İMTİHANI KAZANMIŞTI. SONRA EVLAT İLE İMTİHAN OLDU.
EYYÛB ALEYHİSSELAMIN BULUNDUĞU BÖLGEDE MÜTHİŞ BİR DEPREM OLDU. EVLERİ YIKILDI. HARAP OLDU. KENDİSİ VE HANIMI RAHİME’DEN BAŞKA BÜTÜN AİLE EFRADI, ÇOCUKLARI ÖLDÜLER. BU HADİSE ÜZERİNE EYYÛB ALEYHİSSELAM YİNE SABIR GÖSTERDİ. ÜZÜNTÜSÜNÜ, EVLAT ACISINI KALBİNE GÖMDÜ. ASLA ŞİKAYET ETMEDİ. TAM BİR TEVEKKÜLLE RABBİNE TESLİM OLDU. TAKDİR-İ İLÂHÎYE RIZA GÖSTERDİ.
EYYÛB ALEYHİSSELAMIN BAŞINA GELEN BELÂ VE MUSİBETLERE SABRI, O’NU RABB’İNE DAHA ÇOK YAKINLAŞTIRIYORDU. EYYÛB ALEYHİSSELAM EVLAT İLE OLAN İMTİHANI DA KAZANDI VE SABRININ BİR NETİCESİ OLARAK RABB’İNE YAKINLIĞIN VERDİĞİ KULLUK VECD VE İSTİĞRAKI İLE RUHU ADETA SEMA EDİYORDU.
BU ÖYLE MANEVÎ BİR HAZDIR Kİ, BU HAZZI TADAN, BELÂ VE MUSİBETİ DİLİYLE İSTEMEMEKLE BERABER, KALBİ ÖNÜ ALINAMAZ BİR ŞEKİLDE BU HÂLİN DEVAMINI ARZULAR. O DEMDE ÇİLELER RUHÎ BİR HAZZA DÖNÜŞÜR. BÖYLELERİ İÇİN ÇİLESİZ YAŞAMAK BİR ÇİLE HALİNE GELİR.
BU HAL ÇİLE SAHİBİNİN DURUMUNA GÖRE AZ VEYA ÇOK BİR MÜDDET DEVAM EDER. SONRA İNSAN BEŞER OLMASI HASEBİYLE TABİATINDA VAR OLANIN İKTİZA ETTİĞİ HÂLE DÖNER. EYYÛB ALEYHİSSELAM BU İMTİHANDAN SONRA BİZZAT KENDİ NEFSİYLE İMTİHAN OLUNDU.
KUR’AN-I KERİM’DE NASIL BİR HASTALIK OLDUĞU BELİRTİLMEYEN ÇOK AĞIR BİR HASTALIĞA YAKALANDI. YATAĞINA MAHKUM OLDU. ZAMAN ZAMAN İFADE ETTİĞİMİZ GİBİ “KARA GÜN DOSTU” HER ZAMAN VE HER DEVİRDE ÇOK AZ BULUNUR. MAL MÜLK SAHİBİ, ÇOK ZENGİN İKEN BÖLÜK BÖLÜK ETRAFINDA DOLAŞANLAR, O’NUN YANINA UĞRAMAZ OLDULAR. O’NU KENDİ HALİNE TERK ETTİLER.
AZ ÖNCE DE ZİKRETTİĞİMİZ GİBİ, SÛRETİ KADAR SÎRETİ DE MÜKEMMEL VE MİSİLSİZ OLAN HANIMI RAHİME, O’NA ÖYLE BİR MUHABBET, ÖYLE BİR AŞK VE ÖYLE BİR SADAKATLE HİZMET EDİYORDU Kİ, ONUN BU DESTANÎ HİZMET VE SADAKATİ DE EYYÛB ALEYHİSSELAMIN SABRI KADAR MÜHİMDİR.
EYYÛB ALEYHİSSELAM MALI VE EVLATLARI HELAK OLURKEN NASIL BİR SABIR GÖSTERMİŞSE, HANIMI RAHİME DE AYNI SABRI GÖSTERMİŞ, ASLA ŞİKAYET ETMEMİŞTİ. ŞEHİRDEKİ ZENGİN KADINLAR İÇİN İP EĞİRİP, ONUN ÜCRETİYLE GEÇİMLERİNİ SAĞLIYORDU.
EYYÛB ALEYHİSSELAM O BÜYÜK HASTALIĞA YAKALANDIĞI ZAMAN NE KADAR SABRETMİŞSE, RAHİME DE EYYÛB ALEYHİSSELAMA, BÜTÜN HASTALIĞI MÜDDETİNCE HİZMET ETMEKTEN ASLA ŞİKAYET ETMEMİŞ, EYYÛB ALEYHİSSELAMA HİZMETİNİ ŞEVK VE AŞKLA, BÜYÜK İSTEKLE DEVAM ETTİRMİŞTİR.
ELBETTE BU, RAHİME İÇİN KOLAY OLMUYORDU. İHTİYAÇLARINI TEMİN İÇİN ZAMAN ZAMAN ŞEHRE GİDİYOR, İHTİYAÇLARINI GİDERİNCE HİÇ BEKLEMEDEN ACELE EYYÛB ALEYHİSSELAMIN YANINA DÖNÜYORDU.
RAHİME’NİN BU GİDİŞ GELİŞLERİNDE ŞEYTAN-I LAİN ONA ÇEŞİT ÇEŞİT İĞVAAT VE VESVESE VERMEYE ÇALIŞIYORDU. BU HUSUSTA DA TEFSİRLERDE PEK ÇOK RİVAYET YAPILMIŞTIR. ANCAK BURADA ONLARDAN BAHSETMEYECEĞİM.
FAKAT BİLİNEN O Kİ, RAHİME, ŞEYTANIN VERMEK İSTEDİĞİ TÜRLÜ TÜRLÜ VESVESEYE ASLA İLTİFAT ETMEDİ. EYYÛB ALEYHİSSELAM DA O ŞİDDETLİ HASTALIĞINA RAĞMEN RABB’İNE İBADET VE TAATTEN VE O CİVARDAN GELİP GEÇENLERE TEVHİT ESASLARINI TEBLİĞ ETMEKTEN, ALLAH’A İMANA DAVET ETMEKTEN ASLA GERİ DURMADI.
GÜNLER VE YILLAR GEÇTİKÇE EYYÛB ALEYHİSSELAMIN HASTALIĞI DA ŞİDDETLENİYOR, GÜÇ VE KUVVETTEN DÜŞÜYORDU. HALKIN TABİRİYLE BİR DERİ BİR KEMİK KALMIŞTI. DİLİNDEN BAŞKA HİÇBİR UZVU HAREKET ETMİYORDU.
O, DİLİYLE, KALBİYLE HEP ZİKİR VE ŞÜKÜR HALİNDEYDİ. YA DİLİNİ DE HAREKET ETTİREMESE, RABB’İNİ LİSANIYLA ZİKRETMEKTEN MAHRUM KALSAYDI? RABB’İ, YÜCE KATINDAN O’NA LUTFETMİŞ, İKRAM ETMİŞ, LİSANINI KENDİNE BAĞIŞLAMIŞTI. BÖYLECE RABB’İNİ ZİKRETMEKTEN MAHRUM BIRAKMAMIŞTI.
SONRA KENDİNE BAĞLILIKTA, MUHABBETTE VE SADAKATTE EMSALSİZ BİR ZEVCE, RAHİME’Yİ LUTFETMİŞTİ. BÜTÜN BU NİMETLER, SINIRSIZ BİR ŞÜKÜR GEREKTİRİYORDU. EYYÛB ALEYHİSSELAM DA SABIR VE ŞÜKRÜN ZİRVESİNDE, YAKİNİN BÂLÂSINDA BİR HUZUR VE SÜKÛNET İÇİNDEYDİ.
YÜCE RABB’İM OLDUM RAZİ, YOKTUR ŞEKVA, DERİM: “RABBENA EFRİĞ ALEYNA SABRAN.” LUTFET BANA EYYÛB GİBİ SABRU TAKVA ENE RAZİ, ENE RAZİ DAİM ŞÜKRAN. RAHİME, EYYÛB ALEYHİSSELAMIN ÇEKTİĞİ BUNCA ÇİLE VE MEŞAKKAT KARŞISINDA, MUHABBET VE ŞEFKATİNDEN DOLAYI BİR GÜN O’NA ŞÖYLE DEDİ.
- NE OLUR, RABB’İNE DUA ETSEN DE BU DERTLERDEN ŞİFA BULSAN. EYYÛB ALEYHİSSELAM: - EY RAHİME! HASTALIĞIMI ALLAH’A ŞİKAYET ETMEKTEN HAYA EDERİM,
"RABBİM BANA ONCA YIL SAĞLIK, ZENGİNLİK, NAM VE İTİBAR VERDİ. BEN "YA RABBİ! BUNLARI NEDEN VERDİN" DEMEDİM. ŞİMDİ MUSİBET VERİNCE "NİYE VERDİN YA RAB!" DEMEK SAYGISIZLIK VE NANKÖRLÜK OLMAZ MI?" DER.
HASTALIK O KADAR İLERLEDİ VE ŞİDDETLENDİ Kİ, ARTIK YETERİ KADAR DİLİNİ DE HAREKET ETTİREMEZ OLMUŞTU. İŞTE O ZAMAN RABB’İNİ ZİKRETMEKTEN MAHRUM KALMA KORKUSUYLA, EYYÛB ALEYHİSSELAM:
“BAŞIMA BU DERT GELDİ. SEN MERHAMETLİLERİN EN MERHAMETLİSİSİN.” (ENBİYA 83) DİYE NİYAZ ETTİ. ALLAH TEÂLÂ, EYYÛB ALEYHİSSELAMIN BU DUASINI KABUL ETTİ. EYYÛB ALEYHİSSELAM BU ÇETİN İMTİHANI DİLLERE DESTAN SABRIYLA, TESLİMİYETİYLE KAZANMIŞTI.
ALLAH TEÂLÂ, EYYÛB ALEYHİSSELAMA ŞÖYLE BUYURDU: “AYAĞINI YERE VUR. İŞTE YIKANILACAK VE İÇİLECEK SOĞUK BİR SU. .” (SAD 42)
KATADE BU İKİ SUYUN ŞAM’DA CABİYE DENİLEN MAHALDE OLDUĞUNU SÖYLEMEKTEDİR. EYYÛB ALEYHİSSELAM BU SUDAN YIKANIP İÇTİKTEN SONRA ESKİ GENÇLİK VE SIHHATLİ HALİNE KAVUŞTU.
EYYÛB ALEYHİSSELAM O UZUN VE ŞİDDETLİ HASTALIK YILLARINDA, RAHİME’NİN HER ZAMANKİNE GÖRE ŞEHİRDEN BİRAZ GEÇ KALDIĞINA ÖFKELENMİŞ VE HASTALIĞINDAN ŞİFA BULUP SIHHATE KAVUŞUNCA KENDİSİNE YÜZ DEYNEK VURACAĞINA YEMİN ETMİŞTİ.
EYYÛB ALEYHİSSELAM ELBETTE BİR PEYGAMBER OLARAK YAPMIŞ OLDUĞU YEMİNİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRECEKTİ. ALLAH TEÂLÂ DA BU VESİLE İLE RAHİME’NİN SADAKATİNİN VE İHLASLI HİZMETİNİN KARŞILIĞINI VERECEK, KATINDAKİ SEVGİSİNİ İZHAR EDECEKTİ VE ÖYLE OLDU.
BU HUSUSTA ALLAH TEÂLÂ ŞÖYLE BUYURMAKTADIR: “(EY EYYÛB!) ELİNE BİR DEMET SAP AL DA, ONUNLA VUR. YEMİNİNİ BOZMA, (DEDİK.) GERÇEKTEN BİZ, EYYÛB’U SABIRLI (BİR KUL) BULMUŞTUK. O NE İYİ KULDU. DAİMA ALLAH’A YÖNELİRDİ.” (SAD 44)
BÖYLECE RAHİME’YE YÜZ DEYNEK YERİNE YÜZ ADET BAŞAK SAPINDAN YAPILMIŞ BİR DEMETLE BİR KERE VURARAK BU SÛRETLE EYYÛB ALEYHİSSELAMIN YEMİNİ YERİNE GELMİŞ VE RAHİME’NİN ALLAH TEÂLÂ’NIN KATINDAKİ YÜKSEK MEVKİİ VE ONDAN RAZI OLDUĞU DA ZAHİR OLMUŞTUR.
"NE VARSA ALEM DE DÜRÜLMÜŞTÜR ADEM'E/ NE VARSA ADEM DE O VAR İDİR ALEM DE." *** "DERVİŞLİK OLSAYDI TAÇ İLE HIRKA BİZ DAHİ ALIRDIK, OTUZA KIRKA."
KISSADAN HİSSELER “ADEM Kİ BU ÂLEME BASTI KADEM, ENDEKİ UĞRADI BELAYA HER DEM, MAHSUSTUR ADEM’E BELAYI ÂLEM, ALEM’DE BELÂ ÇEKMEYEN OLMAZ ADEM.” (FUZÛLİ) MADDELEYECEK OLURSAK; 1)EYYÛB ALEYHİSSELAMIN ŞU HÂLİNE BAKALIM, BAKALIM DA HİSSE ALALIM, DERS ÇIKARALIM.
EYYÛB ALEYHİSSELAM HASTALIĞINDAN ŞİFA BULMUŞ O GÜNÜN GECESİNİ İBADET, TAAT VE ŞÜKÜRLE GEÇİRMİŞTİ. SEHER VAKTİ OLUNCA ÖYLE BİR “AAAH!” DİYE İNLEDİ Kİ, RAHİME, YOKSA BİR ŞEY Mİ OLDU DİYE TELAŞLANDI. ÂHININ SEBEBİNİ SORDU.
EYYÛB ALEYHİSSELAM: - HER SEHER VAKTİNDE: EY BİZİM HASTAMIZ! NASILSIN? DİYE BİR NİDA İŞİTİRDİM. ŞİMDİ VAKİT O VAKİTTİR. SEHERDİR. FAKAT O SESİ DUYAMIYORUM. ONUN İÇİN İNLERİM DEDİ. AZİZ KARDEŞİM! ALLAH YOLUNDA ÇEKİLEN ÇİLENİN, ALLAH YOLUNDA UĞRANILAN BELÂ VE MUSİBETLERE KARŞI SABRIN, İNSANA KAZANDIRDIĞI ULVİLİKLER BİR FARKEDİLEBİLSE,
O HADİSELER İÇİNDE ZEHİRİN NASIL BALA DÖNÜŞTÜĞÜ İDRAK EDİLEBİLSE, KÂFİRLER, İSLÂM DÜŞMANLARI VE MÜNAFIKLAR KARŞISINDA İSLÂM ÜMMETİ BÖYLE BİR ZİLLET VE MESKENETE DÜÇAR OLUR MUYDU? ELBETTE HAYIR.
- EYYÛB ALEYHİSSELAMIN SABRI KADAR ŞÜKRÜNÜ DE ÇOK İYİ BİR ŞEKİLDE BİLMEMİZ, HİSSE ALMAMIZ GEREKİR. İNSAN PSİKOLOJİSİNDE, ACIKLI OLAYLAR ÜZERİNDE DAHA ÇOK YOĞUNLAŞMA ÖZELLİĞİ VARDIR.
BUNDAN DOLAYI ACIKLI HADİSELERİN GÖLGESİNDE KALAN, İBRET VE HİSSE ALACAĞIMIZ, DERS ÇIKARACAĞIMIZ ÇOK MÜHİM MESELELERİ KAÇIRIRIZ. BU GİBİ MESELELERİN İÇİNDE, ÖNÜNDE, YA DA SONUNDAKİ O MÜHİM MESAJLARI ALMAK FERASET, BASÎRET VE İDRAK İSTER.
O BAKIMDAN BİZ MÜ’MİNLER BU GİBİ KONULARDA HADİSELERE BAKARKEN, BİR TARAFTA YOĞUNLAŞIP, DİĞER TARAF YA DA TARAFLARI İHMAL ETMEMELİYİZ.