300 likes | 625 Views
Kur’ân Buluşmaları: 26. Bakara Sûresi: 47-48. ÜMİT ŞİMŞEK. Bakara: 47. يَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَنّ۪ي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَ Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım nimetimi ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
E N D
Kur’ân Buluşmaları: 26 Bakara Sûresi: 47-48 ÜMİT ŞİMŞEK
Bakara: 47 يَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَنّ۪ي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَ Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım nimetimi ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
Bakara: 47 • Nimet: • Hani, Musa kavmine, “Ey kavmim,” demişti. “Aranızdan peygamberler göndermekle, sizi hükümran kılmakla ve âlemlerde kimseye vermediğini size vermekle Allah’ın size lütfettiği nimeti hatırlayın.” • Mâide, 5:20 • Âlem: kendi zamanlarının âlemi, milletleri
Bakara: 47 • Biz İsrailoğullarına da kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdık ve âlemlere (o zamanın milletlerine) üstün kıldık. • Câsiye, 45:16
Bakara: 47 • Allah Âdem’i, Nuh’u, İbrahim’in ailesini ve İmrân ailesini âlemlere üstün kıldı. • Âl-i İmrân, 3:33 • ... İsmail, Elyesa’, Yunus ve Lût’a da hidayet verdik. Onların hepsini âlemlere üstün kıldık. • En’âm, 6:86
Bakara: 47 • Biz onları bilerek âlemlere (o zamanın milletlerine) üstün kıldık. • Kendilerine, herbirinde aşikâr bir imtihan (belâ) bulunan âyetler verdik. • Duhân, 44:32-33 • Belâ: iyilikle ve kötülükle sınama Her nefis ölümü tadıcıdır. Bir imtihan olsun diye Biz sizi hem kötülükle, hem iyilikle deneyeceğiz. Sonunda ise huzurumuza döneceksiniz. Enbiyâ, 21:35 Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi sınamak için ölümü de, hayatı da yaratan Odur. Mülk, 67:2
Bakara: 47 • Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onlara verdiğini değiştirmez. Allah bir topluluk için kötülük murad ettiğinde ise, artık onun geri çevrilişi yoktur; onlar için Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da olmaz. • Ra’d, 13:11
Bakara: 47 • De ki: Ey Kitap Ehli! Bizden hoşlanmayışınızın şundan başka bir sebebi mi var: Biz Allah’a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inanıyoruz; siz ise çoğunlukla yoldan çıkmış kimselersiniz. • “Allah’tan bir ceza olarak bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi?” de. “Allah’ın lânet ettiği, gazabına uğrattığı, kimini de maymuna ve hınzıra çevirdiği, tâğuta kulluk edenler en kötü bir mevkidedirler; onlar dosdoğru yoldan sapmışlardır.” • Mâide, 5:59-60
Bakara: 47 • Eğer onlar Tevrat’ın, İncil’in ve Rablerinden onlara indirilmiş olan şeylerin hakkını verselerdi, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından nimetlerle besleneceklerdi. Gerçi onlardan orta yolda olanlar da vardır; birçoğunun yapmakta olduğu ise pek kötü birşeydir. • Mâide, 5:66
Bakara: 47 • Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. İyiliği teşvik eder, kötülükten sakındırır, Allah’a hakkıyla iman edersiniz. Eğer Kitap Ehli de iman etseydi, onlar için hayırlı olurdu. Gerçi onlardan mü’minler de vardır; fakat çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. • Âl-i İmrân, 3:110
Bakara: 47 • Allah uğrunda, Ona lâyık bir cihadla cihad edin. Sizi O seçti ve dinde size bir güçlük de yüklemedi. Atanız İbrahim’in dini üzere olun. Bundan önce de, bu kitapta da sizi Müslümanlar olarak adlandıran Odur — tâ ki Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olun. Öyleyse namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Sizin dostunuz Odur. Ve O ne güzel dost, ne güzel yardım edicidir. • Hac, 22:78
Bakara: 48 وَاتَّقُوا يَوْماً لَا تَجْز۪ي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْـٔاً وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ Bir de öyle bir günden korkun ki, onda hiç kimse bir başkası için birşey ödeyemez, kimseden bir şefaat kabul edilmez, kimseden fidye alınmaz; onlara yardım da edilmez.
Bakara: 48 • Hüküm günü, hepsi için belirlenmiş bir vakittir. • O gün dostun dosta bir faydası olmaz; kimseden de yardım görmezler. • Allah’ın rahmet ettikleri müstesna. Şüphesiz ki O herşeyin mutlak galibi ve sonsuz rahmet sahibidir. • Duhân, 44:40-42
Bakara: 48 • ŞEFAAT • Birisinin affedilmesi veya işinin görülmesi için aracılık etmek / bir işe öncülük etmek • Kıyamet gününde peygamberlerin ve şefaat izni verilen kimselerin, şefaat edilebilecek kimseler hakkında günahlarının bağışlanması veya derecelerinin yükselmesi için Allah katında niyazda bulunması
Bakara: 48 • من يشفع شفاعة حسنة يكن له نصيب منها ومن يشفع شفاعة سيئة يكن له كفل منها وكان الله على كل شيء مقيتا • Kim bir iyiliğe aracılık ederse, ondan bir payı olur. Kim bir kötülüğe aracılık ederse, onun da bundan bir vebali olur. Allah ise herşeyi görüp gözetmektedir. • Nisâ, 4:85
Bakara: 48 • Göklerde nice melekler var ki, Allah dilediği ve razı olduğu kimseler hakkında izin vermedikçe onların şefaati hiçbir fayda vermez. • Necm, 53:26
Bakara: 48 • Öyle bir günden korkun ki, ne kimse bir başkasının cezasını öder, ne kimseden şefaat kabul edilir, ne kimseden fidye alınır, ne de onlar bir yardım görürler. • Bakara, 2:48, 123 • Ey iman edenler! Sizi rızıklandırdığımız şeylerden bağışta bulunun — öyle bir günden önce ki, o günde ne bir alışveriş olur, ne bir dosttan yardım beklenir, ne de kimseden bir şefaat umulur. O günü inkâr edenler ise, zalimlerin tâ kendileridir. • Bakara, 2:254
Bakara: 48 • Şefaat edenlerin şefaati onlara fayda vermez. • Müddessir, 74:48 • Onun katında, Onun izni olmadan şefaat edecek kim var? • Bakara, 2:255
Bakara: 48 • O izin vermeden şefaat edebilecek hiç kimse yoktur. • Yunus, 10:3 • De ki: Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. Sonunda Onun huzuruna döneceksiniz. • Zümer, 39:44
Bakara: 48 • Rahmân’dan bir söz almış olanlar dışında hiç kimsenin o gün şefaat yetkisi olmaz. • Meryem, 19:87 • O gün, Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğukimseden başkasının şefaati bir fayda vermez. • Tâhâ, 20:109
Bakara: 48 • Onun katında, Onun izin verdiklerinden başkası şefaat edemez. • Sebe’, 34:23 • Onların Allah’tan başka yakardıkları şeyler ise şefaat yetkisine sahip değillerdir — ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna. • Zuhruf, 43:86
Bakara: 48 • Birgün Peygamberimiz ellerini kaldırmış, “Allahım, ümmetimi koru, ümmetime acı!” diye ağlayarak dua ederken, Yüce Allah, Cebrail’e buyurdu ki: • “Ey Cebrail! Gerçi Rabbin herşeyi bilir; ama sen git, Muhammed’e niçin ağladığını sor.” • Cebrail geldiğinde, Peygamberimiz ona ümmeti için ağladığını söyledi. Cebrail Allah huzuruna dönüp durumu anlattı. Yüce Allah buyurdu ki: • “Ey Cebrail, Muhammed’e git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz.” • MÜSLİM, İman: 346
Bakara: 48 • Gecenin bir vaktinde, sana has bir fazlalık olmak üzere, teheccüd namazı kıl. Umulur ki, böylece Rabbin seni bir Makam-ı Mahmud’a eriştirir. • İsrâ, 17:79 • Makam-ı Mahmud: Şefaat yetkisi • BUHARÎ, Tefsir 17:11; TİRMİZÎ, Tefsir 17:7
Bakara: 48 • Her peygamberin makbul bir duası vardır. Ben duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat etmek için sakladım. İnşaallah ona ümmetimden Allah’a ortak koşmadan ölenler nail olacak. • MÜSLİM, İman: 334-341
Bakara: 48 • Peygamberimizin (s.a.v.) şefaati: • mahşerdeki insanları beklemekten kurtarmak için • ümmetinden sorguya çekilmeyecek olanların bir an önce Cennete girmesi için • ümmetinin günahkârları için • Kelime-i Tevhidden başka sevabı olmayanları kurtarmak için
Bakara: 48 • (Hesapsız Cennete gireceklerden sonra) • “Git, kalbinde buğday tanesi kadar imandan eser olanları Cehennemden çıkar.” • “Git, kalbinde hardal tanesi kadar imandan eser olanları Cehennemden çıkar.” • “Kalbinde hardal tanesinden az, daha az, azdan da az iman eseri olanları Cehennemden çıkar. • . / ..
Bakara: 48 • “Yâ Rabbi, Lâ ilâhe illâllah diyenler için bana izin ver.” • “İzzetime, kibriyâma, azametime, ceberutuma yemin olsun ki, Lâ ilâhe illâllah diyenleri Ben çıkaracağım.” • BUHARÎ, Tevhid: 36; MÜSLİM, İman: 326
Bakara: 48 • Peygamberimizden (s.a.v.) başka kimler şefaat edecek? • Diğer peygamberler, âlimler, şehidler, melekler, ilh. • EBÛ DÂVUD, Cihad: 26; TİRMİZÎ, Kıyamet: 12; İBNİ MÂCE, Zühd: 37 • Şefaat hakkındaki hadislerin derecesi: • Manevî tevatür
Bakara: 48 • İnceden inceye hesaba çekilen kimse helâk olmuş demektir. • TİRMİZÎ, Kıyamet: 5 • Çalış ki şefaate muhtaç olmayasın. Yoksa, işin şefaate kaldığı takdirde, gerçekten zordasın demektir. • İMAM GAZALÎ
İnternet adresleri • iman_ilmihali@googlegroups.com • utesav.org.tr • facebook.com/yazarumitsimsek