260 likes | 447 Views
BAĞLAR BELEDİYESİ KARDELEN KADIN SIĞINMAEVİ . 2012-2013 YILLIK VERİLER.
E N D
BAĞLAR BELEDİYESİ KARDELEN KADIN SIĞINMAEVİ 2012-2013 YILLIK VERİLER
Açılışından (Eylül 2012) bugüne kadar Kardelen Kadın Sığınma Evi’nde, toplam 82 kadın ve 62 çocuğa hizmet verilmiştir. Kadın ve çocukların % 55’i Diyarbakır Merkez’den, % 22’si Diyarbakır’ın diğer ilçelerinden ve geri kalanlar çoğunlukla bölgenin diğer il ve ilçelerinden gelmiştir. Sığınma evinde kalan bu kadınların %96’sı şiddete maruz kaldıkları için gelmiştir.
Sığınma Evi’ne en çok DÖKH’e bağlı Kadın Kurumları’ndan kadınlar yönlendirilmiştir.
Kadınların %37’si önceden en az bir seferlik sığınma evi deneyimine sahiptir.. • Daha önce en az bir kere sığınma evi deneyimine sahip olan kadınların oranının %37 olması; • Şiddet döngüsünün devamlılığını, • Sığınma evinin şiddet karşısında gidilebilecek güvenli bir yer olarak algılandığını göstermektedir. • Öte yandan da sığınma evinin şiddetin yok edilmesi için nihai bir çözüm olmadığının da bir göstergesi olabilir.
Kadınların yaklaşık %60’ı 30 yaşın altındadır. Kadınlar en çok gençlik dönemlerinde şiddete maruz kalmaktadır. Bu durum genç kadının daha fazla kontrol edilmesi gerektiğine yönelik cinsiyetçi yaklaşımdan kaynağını almakta olabilir.
Kadınların %50’si ilkokul mezunu bile değildir. Bu durum eğitimsiz kadınların daha çok şiddete maruz kaldığını da gösterebilir, öte yandan eğitimli kadınların şiddet karşısında sığınma evi dışında seçeneklerinin olması etken olabilir. Sığınma evinde kalan kadınların %63’ünün ev kadını, %16’sının da ev eksenli işler yapıyor olması bu durumu desteklemektedir.
Sığınma evinde kalan kadınların tamamı evli kadınlar değildir. Bekar, boşanmış veya eşi ölmüş kadınlar da sığınma evine gelmiştir. Bu durum sadece eş şiddetinin değil, aile içi şiddetin diğer aile bireyleri tarafından da uygulandığını göstermektedir.
Kadınların büyük kısmı çok kardeşli ailelerden gelmektedir.
Medeni durum ayrımı yapılmaksızın, tüm kadınların %55’i baba ve abiden, %45’i ise tüm aileden şiddet gördüğünü belirtmiştir. Yani, erkeğin şiddet uygulamadığı durumlarda ailede kadın merkezli görünür-algılanan bir şiddet yoktur.
Sığınma Evi’nde kalan evli kadınların neredeyse yarısı 18 yaşın altında evlenmiştir. Çocuk yaşta evlilik, şiddeti besleyen önemli bir diğer unsurdur.
Evli kadınların %29’unun evliliğinde kumalık durumu söz konusudur.
Her ne kadar yaşıt olan evliliklerin (5 yaş fark) oranı fazla ve dolayısı ile normal gibi görünmektedir. Buna rağmen çocuk yaşta evliliklerin bu kadınlar arasında %45 olduğu düşünülürse 5 yaş bir fark, çocuk yaşta evlenen bir kadına ve erişkin bir erkeğe işaret etmektedir.
Evlilik yılı ile sığınma evine gelme arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Evlilik süresi uzadıkça ya kadını sığınma evine getiren şiddet gibi sebepler artmaktadır ya da kadınların evlilikte şiddettin düzeleceğine dair olan inançlarını yitirmeleri söz konusudur.
Eşlerin eğitim durumuna bakıldığında, erkeklerin, kadınlara kıyasla ilkokul mezunu da olsalar, daha eğitimli oldukları görülmektedir.
Hem erkek hem kadın için işsizliğin had safhada olduğu görülmektedir. Gündelik işçilik oranı %27 olsa da, devamlı bir gelir ve sosyal güvence kapsamında olmadığı için, işsizliğin başka bir boyutu olarak değerlendirilebilir.
Ailelerin %70’inin açlık sınırının altında yaşadığı görülmektedir. Yine bu ailelerin büyük bir kısmının oturdukları evlerin kendilerine ait olmadığı(% 55 kira) tespit edilmiştir.
Sığınma evinde kalan evli kadınların eşlerinin %27’si esrar ve hap gibi bağımlılık yapıcı maddeler kullanmaktadır. İşsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik tablolarına bir de madde bağımlılığının eklenmesi şiddeti besleyen başka bir dinamiktir.
Kadınların %96’sı şiddete maruz kaldıkları için sığınma evinde bulunmalarına rağmen, sadece %63’ü polise şikayette bulunmuş, %53’ü ise darp raporu almıştır. Bu durum, şiddet uygulayanı şikayet ettiğinde başına geleceklerden duyulan korku ve aynı zamanda değişebileceğine dair bir umutla ilgilidir.