390 likes | 663 Views
DENEYSEL OLARAK SİGARA DUMANINA MARUZ BIRAKILAN FARELERDE SİGARA DUMANININ VE E VİTAMİNİNİN ENDOMETRİAL PİNOPOD OLUŞUMU ÜZERİNE OLASI ETKİLERİ. Duran M 1 , Turhan NÖ 1 , Köşüş A 1 , Köşüş N 1 , Erdoğan D 2 Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hast ve Doğum AD
E N D
DENEYSEL OLARAK SİGARA DUMANINA MARUZ BIRAKILAN FARELERDE SİGARA DUMANININ VE E VİTAMİNİNİN ENDOMETRİAL PİNOPOD OLUŞUMU ÜZERİNE OLASI ETKİLERİ Duran M1, Turhan NÖ1, Köşüş A1, Köşüş N1, Erdoğan D2 Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hast ve Doğum AD Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Embryoloji AD
RESEPTİVİTE - İMPLANTASYON: Endometrium; Menstrüelsiklus boyunca olası bir fertilizasyon açısından histolojik, morfolojik ve biyokimyasal olarak değişik görünüm ve fonksiyon gösteren dinamik bir doku.
RESEPTİVİTE - İMPLANTASYON: Embriyonun endometriuma implante olabilmesi için endometriumun kendi içindeki değişimleri ve bu değişimlerin kapsandığı döneme “İMPLANTASYON PENCERESİ” veya “RESEPTİVİTE PENCERESİ” denir. Bu değişikliklerden biri de ‘PİNOPOD’ adı verilen membran projeksiyonlarının oluşumudur.
RESEPTİVİTE - İMPLANTASYON: İmplantasyonun 3 fazı; • Karşılaşma • Adezyon • İnvazyon
RESEPTİVİTE - İMPLANTASYON: 1.Karşılaşma ve Adezyon: Pinopod oluşumu sitokinler, kemokinler, büyüme faktörleri, MUC-1, MAG, epitelyal integrinler, östrojen/progesteron res. , glikodelin, Ca-125, HCG, prolaktin, lösemi inhibe edici faktör(LİF), IL-1B, TGF-B, IGFBP-1, VEGF, FGF, heparin bağlayıcı epidermal büyüme faktörü(HB-EGF), MMP, Matriks MMP doku inhibitörleri (TIMMP), Hoxa-10, Hoxa-11 gene ekspresyonu, kalsitonin, siklooksijenaz-2 ekspresyonu 2.İnvazyon: İntegrinler, MMP
PİNOPOD Endometrial reseptivite biyomarkerı İmplantasyon döneminde, endometrial hücrelerin apikal yüzeyinde “pinopod” veya “uterodome” adı verilen bu protrüzyonlar fare, insan ve diğer birçok türde gözlenmiştir.
PİNOPOD Endositoz ve pinositoz mekanizmasında görevli Endometrialepitelinlüminal yüzünde endometrialreseptivite döneminde belirginleşirler. Amaç; blastokist yüzeyi ile yakın temas ve nidasyonu kolaylaştırıcı düzlemlerin oluşturulmasıdır.
PİNOPOD Pinopod oluşum safhaları progesteron etkisindedir. Östrojen bu süreci olumsuz etkiler. CC veya ekzojen gonadotropin sikluslarında pinopod oluşumu azalmaktadır. Prolaktin artışı da pinopod oluşumunu olumsuz etkilemektedir.
PİNOPOD Her ne kadar hormonların pinepod oluşumu üzerine olumlu veya olumsuz etkileri araştırılmış olsa da çevresel faktörlerin bu oluşum üzerine olan etkileri halen tam olarak bilinmemektedir.
SİGARA–FERTİLİTE Sigara dumanı içerisinde bilinen en az 4700 bileşik var. Bu bileşenlerin çoğu farmakolojik olarak aktif, toksik, mutajenik ve karsinojeniktir. Sigaranın üreme sistemini etkilediğine dair birçok kanıt bulunmaktadır.
SİGARA–FERTİLİTE • Sigaranın IVF sikluslarında oosit sayısını, fertilizasyon ve gebelik oranlarını azalttığı, düşük oranlarını artırdığı gösterilmiştir. • Sigara kullanımı erken menopoza ve over rezervinin azalmasına neden olmaktadır.
SİGARA–FERTİLİTE Sigara kullanımı ile semen kalitesinde azalma, ejakülat volümü ve total sperm sayısı düşük bulunmuştur. Anormal morfolojide artma saptanmıştır. Leyding hücresi sekretuvar yetmezliğine, epididimal sperm matürasyonunda ve spermin oositi penetre etme kapasitesinde defektlere neden olmaktadır. Anöploidi sıklığı ve DNA hasarı artmaktadır.
SİGARA–FERTİLİTE Sigaranın fertilite üzerine olan olumsuz etkileri daha çok over rezervi, oosit sayısı-kalitesi, tubal fonksiyonlar ve sperm kalitesi değerlendirilerek gösterilmiştir. Bununla birlikte sigaranın endometrium ve endometrial reseptivite üzerine olası etkileri ile ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır.
SİGARA–FERTİLİTE Sigara içimi sırasında çok sayıda serbest radikal ve reaktif oksijen metabolitleri üretilir. Serbest radikaller hücrelerde membran lipitleri, proteinler, karbonhidratlar ve DNA üzerine çok sayıda farklı moleküller yol ile oksidatif hasara neden olmaktadır. Bu oksidatif hasar bir antioksidanla engellenebilir mi?
E VİTAMİNİ Esansiyel yağda eriyen bir vitamindir. Etkisini erken dönemde serbest radikalleri bağlayarak hücre membranlarını serbest radikallerin zararından koruyarak yapmaktadır. Biyolojik membranlarda bulunan, yağda çözünen ve zincir kırıcı özelliği olan en önemli antioksidandır.
E VİTAMİNİ Diyetle alınan E vitamininin üreme fonksiyonu üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir. E vitamininin sperm parametreleri üzerine dolayısı ile erkek fertilitesi üzerine olumlu etkileri birçok çalışmada gösterilmiştir.
E VİTAMİNİ Kadınlarda oral antioksidanların over, folikül sıvısı, tuba uterina gibi hedef alanlara ulaşıp ulaşmadığı belirsizdir. Optimal ilaçlar ve dozlar bilinmemesine rağmen antioksidan tedavi ile nikotin metobolitlerini kapsayan toksik maddelerin etkisinin engellenebileceği öne sürülmüştür.
HİPOTEZ Sigara fertilite üzerine olumsuz etki yapmaktadır. İmplantasyonda önemli süreçlerden biri de endometrial reseptivite dolayısı ile pinopod oluşumudur. Sigara toksit metabolitleri ile endometrial pinopod oluşumu üzerine olumsuz etkisi olabilir mi?
HİPOTEZ Sigara içimi ile serbest radikaller ve reaktif oksijen metabolitleri üretilir. Bir antioksidan olan E vitamini sigaranın oksidatif etkilerini engellemede rol alabilir mi?
MATERYAL- METOD 12-14 haftalık Ortalama ağırlıkları 25,19 ± 4,34 gr olan 18 dişi ve çiftleştirme amacıyla 12 erkek Swiss Albino Fare
MATERYAL- METOD • 3 grup • Kontrol (n:6) • Sigara (+) (n:6) • Sigara+ Vitamin E (+) (n:6)
MATERYAL-METOD 10 hafta boyunca; Kontrol Grubu: İntraperitoneal SF (50 mg/kg/gün) enjeksiyonu Sigara Grubu; 20 sigara/gün Sigara+Evit Grubu: 20 sigara/gün + 50 mg/kg/gün intraperitoneal E vit
MATERYAL -METOD Fareler çiftleştirilerek, vajinal sitoloji ile siklus günü belirlendi. Uygun siklus gününde farelere ötenazi Uterusları çıkarıldı. Elektron mikroskopisi ile pinopod oluşumları incelendi.
Gruplara göre pinopod sayılarının dağılımı • Pinopod sayısı sigara içen grupta oldukça az (p=0.002) • Sigara+E vitamini grubunda kontrol grubuna göre pinopod sayısı az (p=0.002), ancak sigara içenlere göre pinopod sayısı anlamlı olarak fazla (p=0.002).
Kontrol grubuna ait uterus dokusu elektron mikroskobik kesitlerinde pinopod (), çekirdek () ve yan yüz bağlantı birimleri () izleniyor (Uranil asetat – Kurşun sitrat).
Sigaraya etkin bırakılmış gruba ait uterus dokusu elektron mikroskobik kesitlerinde mitokondriyon () ve yer yer birleşmiş mikrovilluslar () görülüyor (Uranil asetat – Kurşun sitrat).
Sigaraya etkin bırakılmış ve E vitamini uygulanmış gruba ait uterus dokusu elektron mikroskobik kesitlerinde mikrovillus (), mitokondriyon () ve çekirdek () izleniyor (Uranil asetat – Kurşun sitrat).
SONUÇ Sigara kullanımı sonucu endometriumda pinopod sayıları azalmaktadır. Pinopod sayısının azalması implantasyonu olumsuz etkileyebilir, sigara ile fertilitenin azalmasında bir faktör olabilir.
SONUÇ Sigaranın pinopod sayısını azaltması vitamin E kullanımı ile kısmi olarak da olsa düzeltilebilir. Sigarayı bırakamayan kadınlarda, E vitamini kullanımının implantasyon üzerine olumlu etkisi olabilir. Sigara içen kadınlarda antioksidan kullanımı ve uygun dozların belirlenebilmesi için daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır.
SONUÇ İnfertil hastalar başta olmak üzere tüm kadınlar sigaranın bu olumsuz etkileri konusunda bilgilendirilmeli, sigarayı bırakmaları teşvik edilmelidir.
SİGARA–FERTİLİTE Nikotin metaboliti olan kotininnukleus ve stoplazmadaki proteinlere bağlanarak follikülmatürasyonunu ve oositin mayotik oluşumunu bozar. Mumcu et al. 2002, Racowsky et al. 1989 Sigarada bulunan ağır metaller olgunlaşan oositlerin fonksiyonunu inhibe ederek normal mayotik hücre bölünmesini bozduklarından ve tam matürasyona ulaşan oosit sayısının düşük kalmasından ve kromozomal anomalilerin görülmesinden sorumludur.
Sigara dumanındaki kimyasallar reprodüktif fonksiyon kaybını ve folliküler yetmezliği hızlandırmaktadır. Ortalama bazal FSH düzeyleri içmeyenlere oranla belirgin şekilde yüksek bulunmuştur. • El-Nemr et al. 1998, Cooper et al. 1995 • Sigaranın tubal mukozada sillier aktiviteyi bozduğu gösterilmiştir. Bu nedenle pelvik inflamatuvar hastalık için risk faktörü olduğu ve tubal faktörlü infertilite ile birliktelik gösterdiği belirtilmiştir. • Van Voorhis et at. 1996, Knoll et al. 1998