310 likes | 724 Views
TURKIYE'DE ARAZI DUZENLEME CALISMALARI. PROJE SORUMLUSU: Yrd. Doç. Dr. Ali ERDİ HAZIRLAYAN: Ramazan TÜRK (081206006). İÇİNDEKİLER. 1-Giriş 2- Mevcut tarımsal yapı ile ilgili problemler 3- Türkiye’de Cumhuriyet Öncesi Toprak Mülkiyeti
E N D
TURKIYE'DE ARAZI DUZENLEME CALISMALARI PROJE SORUMLUSU: Yrd. Doç. Dr. Ali ERDİ HAZIRLAYAN: Ramazan TÜRK (081206006)
İÇİNDEKİLER 1-Giriş 2- Mevcut tarımsal yapı ile ilgili problemler 3- Türkiye’de Cumhuriyet Öncesi Toprak Mülkiyeti 4- Ülkemizde uygulanabilir bir arazi düzenleme politikasının temel ilkeleri 5-1923 Cumhuriyetin İlanı Sonrası Süreç 5- Uygulayıcı Kurumlar 6-TRGM Bölge Müdürlükleri ve Uygulama Alanları 7-Toprak ve Tarım Reformu Kanunu, 8- Tarım Reformu Kanunu 9- 5403 Sayılı Kanun 10-Düzenleme çalışmalarının başlangıcı 11- Cumhuriyet tarihimizde çiftçiyi topraklandırma çalışmaları 12- Toplulaştırma Yapılacak Alanlar 13- Arazi toplulaştırmasının sağladığı kazanımlar. 14-Sonuç 15-Kaynaklar.
Milli ekonominin temeli ziraattir. Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır. Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tesbit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrıyabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu siyaset ve rejimde, önemle yeralabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir: Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır. 1 Kasım 1937 M. Kemal ATATÜRK
Giriş • Ülkemizde, 1950 yılında 2.2 milyon olan işletme sayısı 1990 yılında 3.9 milyona çıkmıştır. Buna paralel olarak 1950 yılında 100 dekar olan ortalama işletme büyüklüğü 1990 yılı itibarı ile 59 dekara düşmüştür. 2001 tarım sayımı sonuçlarına göre ise ortalama işletme büyüklüğü 61 dekar tespit edilmiştir. • Ülkemizde; 21.5 milyon parça tarım alanı bulunmakta ve işletme başına ortalama yedi parça arazi isabet etmektedir. Yani çiftçilerimiz ortalama olarak yedi ayrı parça arazi üzerinde çiftçilik yapmaya çalışmaktadır. • Tarımsal işletmelerde verimliliği büyük ölçüde düşüren arazi parçalanmasını; miras ve intikal, hisseli ve bölünerek yapılan satışlar, kiracılık ve ortakçılık, muhtelif amaçlarla yapılan kamulaştırmalar, tarım kesimindeki yüksek nüfus yoğunluğu gibi faktörler etkilemektedir. • Yıllara göre işletme büyüklükleri
Mevcut tarımsal yapı ile ilgili problemler aşağıdaki şekilde sıralanabilir. • 1-İşletme büyüklükleri yetersiz, • 2-Çok parçalı, şekilsiz ve dağınık parsel yapısı (işletmelerin ortalama parsel sayısı 7), • 3-Parsellerin büyük çoğunluğu ulaşım ve sulama ağından yoksun. • Yapılan çalışmalara göre sulama şebekelerinde sulama oranı; • - İyi işletilen tesislerde %66 • - İyi işletilemeyen tesislerde ise % 33 • Sonuç olarak iyi işletilen tesislerde bile yatırımın %34’ünden yararlanılamazken, kötü işletilen tesislerde yatırımın % 67’si kaybedilmektedir. • Sulama randımanının düşük olmasının nedenleri aşağıdaki maddeler halinde verilmektedir; • 1. Bir çiftçi birden çok parsele sahip. Türkiye ortalaması 7 parsel. • 2. Ortalama parsellerin büyüklükleri yoğun tarım yapılmasını engelleyecek ölçüde küçük. • 3. Mevcut durumda parsellerin % 50’den fazlasının yasal yolu yok. Mevcut yolların kalitesi sulu şartlara geçit vermeyecek kadar kötü. • 4. Parsel şekilleri tarımsal mekanizasyonun ve sulamanın ihtiyaçlarına yanıt verememektedir.
-Toprağın verimli bir şekilde işletilmesini, tarımsal üretimin artırılmasını, pazarlanmasını, değerlendirilmesini ve milli ekonomiye katkısının artırılmasını sağlayacak bir tarımsal yapı kurmak. • -Toprak ve su kaynaklarının teknik ve ekonomik gereklere göre kullanılmasını, korunmasını sağlamak ıslah etmek ve geliştirmek. • -Ekonomik işletmeye elvermeyecek şekilde parçalanmış küçük ölçekli tarım arazilerini mümkün olduğu kadar genişleterek toplulaştırmak, rantabl işletmeler kurulmasını sağlamak, marjinal işletmeleri ekonomik işletmeler haline getirecek yönde önlemler almak. • -Tarım işletmelerinin parçalanmalarını önleyerek optimum büyüklükte işletmeler oluşturmak. • -Tarım sektöründe var olan nüfus baskısını azaltıcı önlemleri alarak, sektör içerisinde gelir dağılımını dengeli hale getirmek, sektördeki kişi başına düşen gelir seviyesini yükseltmek. • -Tarım sektöründe rasyonelliği geçerli hale getirip, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle rekabet etme şansını artırmak. • -Toprak -insan ilişkilerinin özellikler taşıdığı yörelerde ekonominin ve toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapmak, bu yörelerde ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri hızlandırmak. • -Tarıma dayalı sanayiyi özendirerek istihdam sağlamak, üretilen ürünlere katma değer yaratmak • Yukarıda belirtilen amaçların çoğu bu güne dek uygulamaya konulmuş olan yasalarda ve halen yürürlükte olan yasal düzenlemelerde yer almış amaçlardır. • Belirtilen amaçları gerçekleştirebilmek için ekonomik, teknik, hukuki ve idari kademelerdeki araçları birbirini tamamlayacak bir anlayışla kullanmak; uygulanacak politikaların devlet politikası haline gelmesini sağlamak ve uygulamada kurumlar arası eşgüdümü gerçekleştirmek gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek amacıyla 2005 yılında 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu adı ile yeni bir toprak kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun amacı; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybının ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, plânlı arazi kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemektir. . ÜLKEMİZDE UYGULANABİLİR BİR ARAZİ DÜZENLEME POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ
Türkiye’de Cumhuriyet Öncesi Toprak Mülkiyeti Anadolu’ya göç eden Türk boyları Selçuklu Devletini kurduktan sonra yeni bir toprak düzenini, ‘Askeri İkta Sistemini’ oluşturmuştur. Selçuklulardan devralınan bu sistem, Osmanlı İmparatorluğu döneminde daha da geliştirmiştir. Toprak iyeliğinin merkezsel otorite elinde bulunması, Osmanlı’da feodal yapının oluşmasını da engellemiştir. Tanzimat Döneminde toprak iyeliği özel iyeliğe dönüşmüştür. Osmanlı Toprak Düzeni, Medeni Kanunun kabulü ile birlikte1926 yılında kaldırılmıştır.
1923 Cumhuriyetin İlanı Sonrası Süreç Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar tarım topraklarının çok büyük bir bölümü üzerinde özel kişilere mülkiyet hakkı tanınmamışken, 1926 yılında çıkarılan Türk Medeni Kanunu, toprakların özel mülkiyet konusu olabileceğini kabul etmiştir. Ancak toprakların vatandaşlar arasındaki dağılımından doğan sorunlar Cumhuriyetin ilk yıllarından beri devlet yöneticilerinin ilgisini çekmiştir. Atatürk 1929 yılında TBMM’ni açarken yaptığı bir konuşmada “Çiftçiye arazi vermek de hükümetin takip etmesi lazım gelen bir keyfiyettir. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek, memleketin istihsalatını (üretimini) zenginleştirecek başlıca çarelerdendir” demiştir. Yine Atatürk, “her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve imarı bu esastadır” demiştir. Atatürk 1937 meclis açılış konuşmasında ise, “ Memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünmez bir mahiyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğini, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlamak lazımdır” görüşünü ileri sürerek, Türkiyede ilk toprak reformu ilkelerinin temelini atmıştır. (Çevik, 1989)
Uygulayıcı Kurumlar 1.Toprak İskan Genel Müdürlüğü (1945-1984) 2.Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı (1973-1984) 3.Tarım Reformu Genel Müdürlüğü (TRGM) (1985-)
TRGM Bölge Müdürlükleri ve Uygulama Alanları 3083 sayılı “Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu“ 1 Aralık 1984 tarih ve 18592 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun amaçlarını gerçekleştirmek üzere de 05.03.1985 tarih ve 18685 Sayılı resmi gazete de yayınlanan 3155 Sayılı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun‟la “Tarım Reformu Genel Müdürlüğü” kurulmuştur
-Toprak ve Tarım Reformu Kanunu, • Türkiye’de geniş kapsamlı bir toprak reformundan söz edilmeye 27 Mayıs 1960 devriminden sonra başlanmıştır. 1961 yılında kabul edilen Anayasanın, 37. maddesi, toprak reformu deyimini kullanmadan “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini gerçekleştirmek ve topraksız olan veya yeter toprağa sahip bulunmayan çiftçiye toprak sağlamak amacıyla gereken tedbirleri alır. Kanun bu amaçlarla değişik tarım bölgelerine ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini gösterebilir” hükmünü getirmiştir. • 1963 yılında Planlı Kalkınma dönemine giren Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş, hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarında toprak mülkiyet dağılımının iyileştirilmesi, arazi toplulaştırması yapılması, arazi kullanma sistemlerinin düzenlenmesi gibi hususlara yer verilmişse de 1973 yılına kadar toprak reformu tartışma ortamında kalmıştır. • Ancak 1973 yılında 1757 sayılı “ Toprak ve Tarım Reformu Yasası ” kabul edilerek ilk uygulamalara Şanlıurfa ilinde başlanmıştır. Oldukça kapsamlı olarak hazırlanan TTRY toprak ve tarım reformunu “ toprak mülkiyet dağılımının, tasarruf (kullanım) ve işletme şeklinin ve işletmelerle ilgili yapının, verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi ” şeklinde tanımlamıştır. TTRY genelde üç temel esası gerçekleştirmeye yönelmiştir. (Karaosmanoğlu, 1971
- Tarım Reformu Kanunu, • 1982 yılında kabul edilen yeni Anayasada, mülkiyet hakkı (Madde 35), toprak mülkiyeti (Madde 44), tarım ve hayvancılığın korunması (Madde 45) ve kamulaştırma (Madde 46) gibi tarımın temel konularında neler yapılabileceği açık bir şekilde belirlenmiştir. • Anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine dayanarak 22.11.1984 tarihinde çıkarılan 3083 sayılı yasa, “Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu” adıyla yürürlüğe girmiştir. Bu yasayla; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde (Şanlıurfa’da) Toprak ve Tarım Reformu Yasası’nın iptal edilmesiyle yarım kalan işlemlerin sürdürülmesi amaçlanmıştır. • Gerek 4753, gerek 1757 sayılı yasalar ilk kabul edildikleri hali ile oldukça kapsamlı kamulaştırmalar yapılmasını öngören ve mülkiyet hakkının küçük çiftçiler ile tarım işçileri lehine düzenlendiği toprak reformuna odaklanmış yasalardır.
3083 sayılı yasa ise “Toprak Reformu” kavramı ile birlikte, tarımın bünyesindeki temel aksaklıkları gidermeye yönelik tedbirleri ihtiva eden, teknolojik gelişme ve iktisadi verimliliği dikkate alan, çiftçi gelirlerinin yükseltilmesini amaçlayan Tarım Reformu kavramını da kapsamaktadır. • Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu uyarınca, Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulama alanı ilan edilen yerlerde, 3083 sayılı Kanunun amaç başlığı altındaki 1. maddede belirtilen hükümler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. • Bu hükümleri iki temel bölümde değerlendirmek mümkündür. Birinci bölümde kamulaştırma, arazi dağıtımı, arazi toplulaştırması, arazi kiralaması gibi mülkiyetle ilgili düzenlemeler, ikinci bölümde ise toprağın verimli şekilde işletilmesi, işletilmesinin korunması, tarımsal üretimin artırılması, tarımda istihdam imkanlarının geliştirilmesi, çiftçilerin desteklenmesi ve eğitilmesi, yerleşim yerlerinin düzenlenmesi gibi iktisadi verimlilik ilkeleri yer almaktadır.
5403 Sayılı Kanun, • 3.7.2005 tarihinde düzenlenen 5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı ” Kanunu ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na arazi toplulaştırma yapma ve yaptırma yetkisi verilmiştir. • 09.02.2007 tarih ve 26429 sayılı Resmi Gazete’de 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun 17. maddesinde değişiklik içeren 5578 sayılı kanun yayımlanarak, Arazi toplulaştırması (AT) ve Tarla içi geliştirme hizmetlerinde (TİGH) “ DSİ Genel Müdürlüğünün kendi sulama alanlarında arazi toplulaştırması” yapmasına olanak sağlanmıştır. • 3083 sayılı Kanun ile Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 5286 sayılı Kanun ile İl Özel İdareleri, (5286 sayılı Yasa ile 3202 deki görev ve yetkiler İstanbul ve Kocaeli illerinde Büyükşehir Belediyelerine diğer vilayetlerde ise il Özel İdarelerine bırakılmıştır.) 5403 sayılı Kanun ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 5578 sayılı Kanun ile ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşları Özel Arazi Toplulaştırması yapabilmektedir.
DÜZENLEME ÇALIŞMALARININ BAŞLANGICI Türkiye’de ilk defa arazi toplulaştırma uygulamaları Konya ili Çumra ilçesinin Kargın köyünde başlamıştır. Burada yapılan toplulaştırma dar anlamda yapılmış olup sadece parsellerin gruplandırılması şeklinde olmuştur. Tarımsal bünyenin tespiti ve kıymetlendirme etütleri yapılmamıştır. Çiftçilerin başlangıçta bu çalışmalara inanmadıkları gibi toplulaştırmaya da tepki göstermişler ve kabul etmemişlerdir. Ancak çiftçilerle görüşülerek arazi toplulaştırmasının ne demek olduğu, uygulandığı zaman çevreye ve insanlara sağladığı yararları anlatılmış ve ilk toplulaştırma çalışmaları bu şekilde başlamıştır. Aynı köyde 1961-1972 yılları arasında II.esas sulama şebekesi altında bulunan toplam 6.000 ha alanının toplulaştırılması yapılmış ve her sınıf arazi kendi içerisinde toplulaştırmaya alınmıştır.
-Arazi toplulaştırma çalışmalarına teknik ve hukuki yönden yeterli kanuni mevzuatın ve teknik elemanların bulunmayışı nedeniyle 1963-1964 yılları arasında ara verilmiştir. -1964 yılında D.P.T ile Birleşmiş Milletler Tarım Teşkilatı (FAO)’ nun birlikte yürüttükleri araştırma projesi içerisinde toplulaştırma çalışmalarını Antalya, Burdur ve Isparta İllerini içerisine alan bölgede tarımsal alt yapının geliştirilmesi için alınacak tedbirler araştırılmış ve arazi toplulaştırması yönünden geniş etütler yapılarak örnek planlamalarda bulunulmuştur. Bu bölgede pilot saha olarak Antalya-Aksu-Sağ Sahil sulama şebekesi içinde 134.4 ha alan toplulaştırılmıştır.
1967 yılında Manisa – İzmir İllerinde bulunan Turgutlu, Manisa ve Menemen ovalarında sulamanın geliştirilmesi ve tarımsal üretimin arttırılması için ‘Aşağı Gediz Sulama Projesi’ içerisinde arazi toplulaştırma çalışmalarına geniş yer verilmiştir. Daha sonra bu projenin esasını arazi toplulaştırması oluşturmuş ve finansmanını Avrupa Yatırım Bankasının üzerine alması nedeniyle TİGH ‘nin arazi toplulaştırmalı olarak yapılması şartı getirilmiştir. 1965 yılında İller Bankası tarafından İzmir-Manisa Yöresindeki arazi toplulaştırma projeleri yapılmıştır. 1966 yılında Burdur iline bağlı Bucak İlçesinin İncirdere köyünde 613.6 ha’lık alanda toplulaştırma uygulanmıştır.
DSİ’ce inşaatı sürdürülen Harran Ovasındaki 150 000 ha’lık alanda arazi toplulaştırma çalışmaları GAP İdaresi Başkanlığı ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nce yürütülmektedir. • Toplulaştırma projelerinin uygulanmasına 1988 yılında başlanmış olup, öncelikle Ceylanpınar ilçesi İkicırcıp Bölgesinde 20 700 ha alandaki çalışmalar tamamlanmıştır ve 1990 yılında tescilleri sağlanmıştır. Aynı yıllarda etüd çalışmaları sonunda Harran Ovası genelinde toplulaştırma projeleri yapılmasına karar verilmiştir. • GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Toprak Reformu Genel Müdürlüğü’nce Harran Ovasında sulamaya açılacak, 20 024 ha’lık bölgede toplulaştırma 1995 yılı hasat dönemi sonunda tamamlanmış, yer teslimi yapılmıştır. • Harran Ovası çalışmaları üç ayrı proje olarak yürütülmüş 20 024 ha’lık alana ilave olarak, Şanlıurfa merkez ilçe sınırları içinde 45 750 ha alanı ve 69 köyü kapsayan alanda tescil işlemleri de 1996 yılında tamamlanmış ve yer teslimleri yapılmıştır. • 42 703 ha’lık alanı ve 65 köyü kapsayan 2. Projede ise tescil ve yer teslimi yapılmış, tescil işlemleri 1996 ve 1997 yılları içinde tamamlanmış, yeni parseller sahiplerine teslim edilmiştir. • Yukarıda belirtilen alanlarda, ortalama parsel büyüklüğü toplulaştırmadan önce 13 da iken, toplulaştırma sonrasında, 73 da çıkmıştır. (Bu ortalama, DSİ sulama projelerinin parselleri parçaladığı dikkate alınarak hesaplanmıştır.)
Türkiye genelinde 2009 yılı sonu itibariyle, 42 il 150 ilçe ve 2.590 adet yerleşim biriminde; 692.000 ha alanda arazi toplulaştırma çalışması bitirilmiş; 160 adet köyde 12.281 adet topraksız ve az topraklı çiftçi ailesine 81.881 ha hazine arazisi dağıtılmış; 2.027.994 ha alanda toprak sınıfı tespiti yapılmış; 1.732.189 ha alanda arazi kullanım planlaması çalışması tamamlanmış; 7 ilde 117 köyde köy imar planlaması çalışması bitirilerek 10.422 adet parsel üretilmiştir (Anonim, 2009g).
zamanlarda mevzuat ve yasa değişiklikleri yapılarak, toplulaştırma çalışmaları sürdürülmüştür. O günden bugüne toplam 582.000 hektar da arazi toplulaştırması tamamlanmıştır. Bu miktar kesinlikle yeterli değildir. 1961-2002 Yılları arasında 450 423 hektar 2003-2007 Yılları arasında 131 577 hektar TOPLAM582 000 hektar İhalesi yapılmış devam eden 430 000 hektar
Cumhuriyet tarihimizde çiftçiyi topraklandırma çalışmaları 3083 SAYILI SULAMA ALANLARINDA ARAZİ DÜZENLENMESİNE DAİR TARIM REFORMU KANUNUMadde 1 – Bu Kanunun amacı sulama alanları ile Bakanlar Kurulunca gerekli görülen alanlarda; a) Toprağın verimli şekilde işletilmesini,işletilmesinin korunmasını, birim alandan azami ekonomik verimin alınmasını, tarım üretiminin sürekli olarak artırılmasını, değerlendirilmesini ve buralarda istihdam imkanlarının artırılmasını, b) Yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin zirai aile işletmeleri kurabilmeleri için Devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmalarını, desteklenmelerini, eğitilmelerini,… sağlamaktır.
Türkiye’de tarla vasfında hazine adına kayıtlı arazilerin illere göre dağılımı
Ekonomik sulanabilir arazi toplamı DSİ kaynaklarında 8,5 milyon hektar olarak verilmektedir. Bu miktar teknolojik gelişmelerle birlikte bir miktar artış gösterecektir, ancak bu konuda yapılmış bir çalışma olmadığından sulamaya açılacak alan 8,5 milyon hektar olarak alınmıştır. Bu güne kadar yaklaşık 5 milyon hektar arazi sulamaya açılmış, 3,5 milyon hektar araziye sulama hizmeti götürme çalışmalarına devam edilmektedir. Bu güne kadar yaklaşık 1,0 milyon hektar sulanan arazide arazi toplulaştırma uygulaması tamamlanmıştır. Toplulaştırma Yapılacak Alanlar Uydu görüntüleri kullanılarak yapılan çalışmya göre Türkiye’de toplam 14 milyon hektar sulu ve kuru tarım arazisinde arazi toplulaştırması uygulamalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de arazi toplulaştırması potansiyel alanların konumsal dağılımı aşağıda verilmiştir.
Buna göre, toplulaştırma hedefi öncelik sırasına göre aşağıdaki gibidir; -Sulamaya açılacak 3,5 milyon hektar arazinin DSİ ile uyumlu olarak tamamlanması, -Sulamaya açılmış 4,0 milyon hektar arazinin toplulaştırılması, -Geriye kalan 5,5 milyon hektar kuru tarım arazilerinde arazi toplulaştırılması yapılması gerekmektedir.
Türkiye’de sulamaya açılmış ve açılacak olan 7,5 milyon hektar arazinin tamamlandığında beklenen kazanım aşağıdaki gibi hesaplanmıştır. • Yıllık – Sürekli Kazanımlar Ulaşım Kazanımları : 1,10 Milyar YTL Ürün Artışı Kazanımları : 10,10 Milyar YTL Toplam : 11,20 Milyar YTL • Sürekli Olmayan Kazanımlar Sulama Yatırımları Kazanımları : 18,20 Milyar YTL Kamulaştırma Kazanımları : 7,00 Milyar YTL • Toplam : 25,20 Milyar YTL Arazi Toplulaştırması Çalışmalarının Sağladığı Kazanımlar Çiftçi Kazanımları Köy merkezi ile parseller arasındaki ulaşımda azalma olmakta ve yol kalitesi iyileşmektedir. Buradan yoldan kazanım hektara 25 Litre/Yıl olmaktadır. Parsel içi makine iş veriminde önemli artışlar olmaktadır. Kazanım hektara 25 Litre/Yıl olmaktadır. Arazi parçalanmalarından dolayı kullanılamayan veya yoğun tarım yapılmayan alanlar yeniden tarıma kazandırılmaktadır. Sınır uzunluklarında önemli azalmalar olmakta, sınır kayıpları azalmakta ve net kullanılan alanda %5-6 civarında artış olmaktadır. Net kullanılan alan kazanımı yaklaşık 450.000 hektar olacaktır.
SOSYAL KAZANIMLAR Hisselilik, sulama ve ulaşımdan kaynaklanan sosyal huzursuzluklar önlenmekte, yargı yükü azaltılmaktadır. DEMOKRATİK KAZANIMLAR: Çiftçi mülklerinin değişimi esasına dayanan ve yerel halkın katılımı ile gerçekleştirilen arazi toplulaştırma çalışmaları ile çiftçilerin; Birbirleri ve devlet kuruluşları ile isteğe bağlı ortak çalışma, Geleneksel yapılanmadan uzaklaşma, Planlama ve organizasyonlara katılma, gibi gelişmeler sağlanmaktadır. ÇEVRESEL KAZANIMLAR: Arazi düzenlemeleri sırasında doğa değeri yüksek alanlar için gerekli düzenlemeler yapılarak çevrenin korunması sağlanmaktadır. Tarımda kullanılan enerjinin azaltılmasından dolayı sera gazı salınımları azalmaktadır. KAMU KAZANIMLARI Tarımsal altyapı yatırım bedelinde % 35 tasarruf sağlanmaktadır. Toplulaştırma ile sulama oranı en az %30-35 artmaktadır.
- Nüfus artışı, miras,alım-satım, kiracılık, ortakçılık gibi nedenlerle ortaya çıkan arazi parçalılığı ve dağınıklılığını ortadan kaldırarak işletmeleri rasyonel büyüklüğe getirmektedir. • - Çok parçalı oluşun ortaya çıkardığı tarla sınırı, yol ve su arklarından doğan arazi kayıplarını azaltmaktadır. • - Küçük parsellerde, ekim esnasında tarla sınırına fazla yaklaşılmama nedeniyle doğacak ürün kayıplarını azaltmaktadır. • - Toplulaştırmadan sonra, parseller daha büyük ve şekilleri daha düzgün olacağından, makineli tarım daha kolay yapılmakta ve giderlerde önemli oranda azalmalar olmaktadır. • - Küçük parseller bir araya getirileceği için, işletme merkezi ile parseller arasındaki uzaklık azalmakta ve buna bağlı olarak ulaşım giderleri azaldığından, zaman, işçilik ve yakıttan tasarruf sağlanmaktadır. • - Parsel sayısı azaldığı, şekilleri düzeldiği ve büyüklükleri arttığı için tohum, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler, daha optimal bir düzeyde kullanılmaktadır. • - Sulama projelerinin uygulanmasında, eski dağınık ve şekilsiz parsellerin sınırlarına bağlı kalma zorunluluğu olmayacağından, yatırım giderlerinden tasarruf sağlanmaktadır. • - Her par selin yola ve kanala sınırı olacağından sulama ve ulaşım randımanı artmaktadır. • - Parsellerde müştereklikten doğan huzursuzluklar giderilmektedir. • - Köy sınırları s ab it noktalara dayandırılarak, köyler arasındaki sınır ihtilafları ortadan kalkmaktadır. • - Varsa. dağınık ve müşterek haldeki Hazine arazisi birleştirilerek dağıtıma hazır hale getirilmektedir. Sağladığı diğer fayda ve olumlu etkileri şu şekilde sıralanabilir
1970 li yılların sonuna kadar Türkiye bir tarım ülkesi olmaya devam etmiştir. 1980 li yıllarda başlatılan sanayi ve hizmet sektöründeki gelişmeler sonuç verdi ve Türkiye sanayi ve hizmet sektöründe Avrupa Birliği ülkeleri ile rahatlıkla rekabet edebilir bir duruma gelmiştir. Aynı şeyler tarım sektörü için kolaylıkla söylenemez. Bunun en önemli nedeni sanyi ve hizmet sektörlerinde olduğu gibi tarım sektörüne de yapısal iyileştirmeler için destek verilmemesidir. Tarım sektöründe destekler daha çok çiftçilere doğrudan yardımlar şeklinde olmuştur. Yapısal iyileştirmeler yapılmadan sağlanan bu yardınmlar çiftçilerin ayakta kalmasında çok önemli bir yer tutmaktadır. Ancak kalıcı çözümleri de oluşturamamaktadır. Tarım sektörünün de AB ülkeleri ile rekabet edebilir bir duruma gelebilmesi için öncelikle tarımsal yapının iyileştirilmesi gerekemektedir. Bu alanda en önemli araç ise arazi toplulaştırması dır. Bu nedenle arazi toplulaştırması çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Sonuç
Kaynaklar: • DEMİREL,Z., 2005, “Kırsal Toprak Düzenlemesi”, YTÜ, İN.DN. 05.0749. İSTANBUL • Tarım reformu genel müdürlüğü internet sitesi • http://www.tarimreformu.gov.tr • Erdi, A., Çay, T., Özkan, G., .Türkiye.de yapõlan Arazi Düzenleme Çalõşmalarõnõn Hedefler ve Uygulamalar Açõsõndan Değerlendirilmesi., GAP Bölgesinde Arazi Top. Uyg. Ve SorunlarõSemp., Harran Üniversitesi, 1999, Şanlõurfa. • Yıldız, N., (1977). Arazi Toplulaştırması ve Yeniden Kırsal Alan Düzenlemesi. YTÜ Yayınları ss:167.İstanbul