480 likes | 1.08k Views
BENLİK. BENLİK TASARIMI NEDİR ?. ÖZEL YAŞAM. SOSYAL YAŞAM. BENLİK. HAYATIMIZ. SOSYAL YAŞAM. ÖZEL YAŞAM. “ İnsan davranışlarını, onun kendi öz n el gerçeği tayin eder”. “ İnsanın davranışlarını tayin eden en önemli gerçek, onun kendini algılayış biçimidir”.
E N D
BENLİK BENLİK TASARIMI NEDİR ? ÖZEL YAŞAM SOSYAL YAŞAM
BENLİK HAYATIMIZ SOSYAL YAŞAM ÖZEL YAŞAM
“İnsan davranışlarını, onun kendi öznel gerçeği tayin eder”
“İnsanın davranışlarını tayin eden en önemli gerçek, onun kendini algılayış biçimidir”.
“Davranış bozuklukları, bir güvensizliğin sonucu ortaya çıkar”.
“İnsan davranışlarını değiştirmek için önce onun öznel gerçeğini değiştirmek gerekir”.
O nedenle, seçenekleri bol vermek ve kişiye seçim hakkı tanımak gerekir.
Benliği Geliştirici Ana-Baba Tutumları Benliği Geliştirici Ana-Baba Tutumları Coopersmith
ANKET SONUÇLARI Aile tutumları, Öğrenci Sayısı Kendini Kabul P. · demokratik, 323 Çok yüksek · ilgisiz, 8 Düşük · otoriter 62 Düşük · tutarsız 63 Düşük TOPLAM : 456
Benlik Saygısı Envanteri Yüksek Düşük
okul içinde veya okul dışında başaracağına inanan
serbestlik ama! kontrollü
çevreyi çocuğa göre düzenleyen
çocuklarını kabul eden
çoçuklarını reddeden
soğuk davranan
beklentileri yüksek olan
kural belirsizliği içinde yetişen
belirsiz bir ödül-ceza yöntemi daha çok cezalandırıcı...
başaracakları konusunda onlara güvenmeyen
başarısızlığı; soğuk ve ilgisiz şekilde kabullenen...
ANNE VE BABANIN ÇOCUKLARINA KARŞI EN YAYGIN TUTUM VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİ
AİLE TUTUMLARI OTORİTER DEMOKRATİK İLGİSİZ TUTARSIZ
DEMOKRATİK kendini kabulü en yüksek...
OTORİTER silik kişilik isyankar pire için yorgan yakar
TUTARSIZ kişilik bozukluğu iki yüzlü
İLGİSİZ tembel başarısız kendine güvensiz kötülüklere açık
KARDEŞ AYIRIMI YOKSA; YÜKSEK VARSA; DÜŞÜK
1 Aşırı Hoşgörü ve Düşkünlük:
Çocuklar arasındaki yaş farkı en az 4-5 yaş olmalı. Bu bir ailenin en fazla 3-4 çocuk sahibi olması demek ki ideal olanı da budur. Çocuklar arasındaki yaş farkı ne kadar çok olursa, onların yetişmeleri-eğitimi ve kişilikleri daha mükemmel hale gelebilir. Hiç olmazsa aynı yanlışlar tekrar edilmez ortada tecrübeler konuşur. Şu an 25 yaşında ve 3-4 çocuğu olan anne-babalar var. Gerçekten o ortamda yetişen çocuklara yazık. Eşler daha birbirini anlamamış-ısınamamış bazı şeylerini kabullenememiş bu sorunların üstüne bir de bu kadar çocuk. Bu yükü her irade kaldıramaz. Yakın yaşlardaki kardeşlerde genelde, kıskançlık, uyumsuzluk, bunalımlar vb. sorunlar daha çok yaşanır. Oysa yaş farkı açıldıkça kardeşler arasında dayanışma, koruma, sevgi, saygı ve uyum gibi hasletler daha kolay gelişir. “Benim bir arabam olmayabilir ama bir arabaya ait özellikleri çok iyi bilebilirim.” 2
“EVLENİN, ÇOĞALIN Kİ ; BEN SİZİN ÇOKLUĞUNUZLA ÖVÜNÜRÜM” diyen bir peygamberin bu noktadaki sözünü yanlış anlamamak gerek. Eğer bu sözle sayı itibariyle çok olmak hedeflenseydi şu örneklerin ve sözlerin hiçbir önemi kalmazdı: 1-Bedir 300 kişinin 1000 kişiye karşı savaşı 2-Yermuk 3000 kişinin 100.000 kişiye karşı savaşı 3-Kurtuluş savaşı bir devletin 7 devlete karşı savaşı Bunların hepsi zaferle sonuçlanmış neden? “GÜN GELECEK Kİ SİZ SAYICA ÇOK OLACAKSINIZ AMA DÜNYA SEVGİNİZDEN DOLAYI ÇOK AZLAR SİZE GALEBE ÇALACAKLAR” -KEMNİYET DEĞİL KEYFİYET- yani gerçekten çok sayıda insana değil, kaliteli insanlara ihtiyacımız var 3
Reddetme: Reddetme, bir anlamda, çocuğun bedensel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamayı aksatarak, ona düşmanca duygular beslemek şeklinde tanımlanabilir. Bu ortamdaki çocuk, yardım duygusundan uzak, sinirli, duygusal kırıklıkları olan, diğerlerine, özellikle kendinden küçük ve zayıflara karşı düşmanca duygulara sahip bir birey olabilir. Yeni çocuğu dünyaya gelen bir anne, ilk çocuğunun varlığından zaman zaman eşine şikayet eder olmuş ve babasının sevgisini kıskandığından: “Bu çocuk ölse hiç üzülmeyeceğim, ya oyada ben!” şeklindeki sözcükleriyle çocuğu reddetme duygusunu dile getirmiştir. Bir başka anne , çocuğunun dünyaya gelmesiyle özgürlüğünün sona erdiğinden şikayet etmiş ve bu nedenle çocuğundan nefret ettiğini söylemiştir.
Kabul Etme: Anne babanın kabulü çocuğu sevgi ve sevecenlikle ele alması biçiminde davranışa yansır. Kabul eden anne baba , çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak , onun yeteneklerini geliştirecek ortam hazırlar.(spor-müzik-tiyatro-diksiyon-dil-hafıza-yüzme-bilimsel çalışmalar-bilgisayar, teknolojik imkanlar vb) Kabul edilen çocuk , genellikle sosyalleşmiş , işbirliğine hazır , arkadaş canlısı ,duygusal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir. (orta 3 F.Ö-lise 3 BL simalarında bir güven bir rahatlık var)
Baskı Altında Bulundurma: Anne ve babadan birisinin ya da her ikisinin baskısı altında kalan çocuk, nazik, dürüst ve dikkatli davranmasına karşın , çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen, aşırı hassas bir kişilik yapısına sahip olabilir. (Çocuktan beklentisi çok yüksek düzeyde olan hırslı ailelerde görülebilir) Suçlayan , cezalandıran ve sürekli karışan anne babaların çocuklarının kolayca ağlayan çocuklar olduğu görülür. Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle isyankar tavır alışlarla birlikte ,aşağılık duygusu gelişebilir. (lise 3 bk orta 3 a.s-s.t Fl de y.s.i örneği)
Çocuklara boyun eğme: Çocuklarına boyun eğen anne ve babalar , evde onların egemenliğini kabullene kişilerdir. Bu tür ailelerde, çocuklar , anne ve babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterirler. Bu çocuklar yalnız anne ve babalarıyla yetinmeyip zamanla ev dışındaki kimselere de egemen olmanın yollarını arayan birer birey haline dönüşürler. (Çete oluşturan çocuklar, sonradan üye olanlar pek değil de lideri olan kişiler, otorite karşısında isyan eden, kaşlarını çatan, direkt olmasa bile dolaylı yollardan otoriteleri ve kuralları çiğnemeye çalışan vb) Bu tip çocuklara sevdiği, takdir edip örnek aldığı kişiler vasıtasıyla ulaşılabilir. Ergenlerde direk bir ceza, zorlama yada baskı gibi ipleri tekrar ele almaya çalışmanın pek bir faydası olmaz aksine daha kötü sonuçlara yol açabilir. Çünkü bazı konularda artık geç kalınmıştır. En son çare olayı zamana ve olgunlaşmaya bırakıp kontrollü sabretmektir.
ANNE VE BABANIN AİLE İÇİNDEKİ ÇOCUKLARA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ ÖNEMİ
Anne-baba-çocuk ilişkisi, temelde anne ve babanın tutum ve davranışlarına bağlıdır. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya, yeterli ve uygun olmayan ilk anne-baba-çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır.
Aşırı Hoşgörü ve Düşkünlük: Aşırı hoşgörü ve düşkünlük çocuğu bencil yapar. O, daima diğerlerinin dikkatini çekmek ve kendisine hizmet edilmesini ister. Böyle çocuklar ev içinde ve dışında çok zayıf bir sosyal uyum gösterirler. 5 yaşındaki A., genç yaşta çocuk sahibi olan anne ve babasının tek kızıdır. Anne ve baba, çocuklarının her arzusunu anında gerçekleştiren, ona karşı aşırı düşkün ve hoşgörülü kimselerdir. Öyle ki, çocuk,annesinden bir bebek isterken, farklı renkteki bir diğerini de babasından bekleyebilmektedir. Bu ortam içinde çocuk giderek bencilleşmiş ve arkadaşlarıyla uyum sağlayamayan bir birey haline dönüşmüştür. Zamanla A.,gördüğü filmlerdeki korku sahneleriyle arkadaşlarını korkutmaktan haz duyan ,onların oyunlarını bozan bir çocuk olur. Bu arada A., anne ve babayı yönlendirme yolunda çeşitli metotlar dener,geçirdiği bir hastalığı koz olarak kullanma, bunlardan biridir. A., zaman zaman : “Eğer istediğimi yapmazsanız, havale geçirir, bayılırım.” şeklinde anne ve babasını korkutarak isteklerini gerçekleştirmektedir.
Anne ve babaların, çocuklara karşı tavırlarını etkileyen başlıca faktörler şöyle sıralanabilir: ·Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda, daha doğumdan önce hayali bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk, anne ve babanın beklentilerine uygun olmadığı takdirde, oluşan kırıklık sonucu, anne ve babada reddetme tavrı gelişir. ·Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne ve babaların tutumlarını etkiler. ·Üstlendikleri ebeveyn rolünden haz duyan ve görevlerini gereğince yaptıklarına inanan anne ve babaların, çocuklarına karşı takındıkları tavırlar, çocukların nasıl yetiştiklerini bilemeyen, güvensiz ve kendilerini yetersiz hisseden anne ve babaya oranla, daha başarılı ve olumludur. ·Çocukların sayı, cinsiyet ve kişilik özelliklerinden memnun olan anne ve babalar, memnun olamayanlara oranla, daha uygun tavırlara sahiptirler.
Aşırı Koruma: Anne ve babanın aşırı koruması, çocuğa gerektiğinde fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu çocuk, diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Bu bağımlılık, çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve aynı koruma duygusunu eşinden bekleyebilir. Anaokulu öğrencilerimizden birinin velisi bir gün konuşma sırasında, çocuğun büyüyüp askere gittiğinde, üşütüp hasta olmasından ve onu yitirebileceğinden endişe ettiğini söylüyordu. O günlerde çocuğun , 15 metre uzaklıktaki simitçiden simit alabilmesi ısrarımız üzerine gerçekleşebilmişti. Bir başka örneği, 15 yaşındaki bir vakamız oluşturmaktadır. Kolej öğrenimi görmekte olan bu erkek ergenin, tuvalet temizliği, tırnaklarının kesilmesi, banyosunun yapılması ve saçlarının taranması anne babası tarafından yapılmaktaydı.
Hoşgörü Sahibi Olma: Anne babanın çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına gelir. Böyle durumlarda çocuk, evine yönelik bir birey olur. Eğer anne babasının hoşgörüsü normal bir düzeydeyse, çocuğun kendine güvenen, yaratıcı, toplumsal bir birey olmasına yardım eder.