1.47k likes | 3.23k Views
LİBERALİZM. FATMAGÜL BERKTAY ve ANDREW WERNICK’DEN ÖZET. TANIM. Liberal sözcüğü Latince liber ’den türetilmiş. 18. y.y. Sonuna kadar «özgür insana yaraşan» anlamında. Liberal sanatlar, liberal uğraşlar, liberal eğitim...
E N D
LİBERALİZM FATMAGÜL BERKTAY ve ANDREW WERNICK’DEN ÖZET
TANIM • Liberal sözcüğü Latince liber’den türetilmiş. • 18. y.y. Sonuna kadar «özgür insana yaraşan» anlamında. • Liberal sanatlar, liberal uğraşlar, liberal eğitim... • Liberal: entelektüel açıdan bağımsız düşünceli, geniş görüşlü, cömert, hoşgörülü kişi anlamındaydı. • Liberalizm, devletin merkeziyetçiliğine ve mutlakiyete karşı bir eğilim ya da siyasal bir sistem. • Liberalizm, erken modern Avrupa’da otoriter yönetime karşı politik tepkiden kaynaklanır. • Temel kaygısı, devletin müdahalesine karşı bireylere sivil özgürlüklerini kazandırmak.
TANIM İdeoloji olarak liberalizm endüstrileşmiş batıya özgü; feodalizmin çöküşünün ve bir piyasa ekonomisinin ortaya çıkışının sonucu. Erken liberalizm yeni oluşan endüstriyel orta sınıfın beklentilerini yansıtıyor. Bu yönüyle liberalizm ve kapitalizm yakın ilişkide. Erken formunda, mutlakiyetçilik ve feodal ayrıcalıklar karşısında anayasal yönetimi savunan bir politik doktrin.
TANIM • Genel bir tanımı: Aydınlanma geleneğine dayanan ve siyasal iktidarı sınırlandırarak bireysel hak ve özgürlükleri tanımlayıp savunmaya yönelen siyasal ve ekonomik felsefe. • Felsefi düzlemde özgürlük, eşitlik, bireysellik ve rasyonellik ilkelerine dayalı. • MaxLerner’a göre: • «Liberalizm, bir yönetim metodu ve siyasası olarak toplumu örgütleyen bir ilke ve birey ile topluluk için bir hayat tarzı olarak özgürlüğü savunan inanç, felsefe ve hareket»
TANIM • IreneCollins’e göre: • «İnsanlığı nihai mükemmelliğe götürecek olan ilerlemenin, özgür kurumlar aracılığıyla gerçekleşebileceğine duyulan inanç» • 19. y.y liberalleri için «birey» kavramı kilit önem taşıyor. • J. S. Mill’e göre «devletin uzun vadede değeri onu oluşturan bireylerin değerine bağlı» • John Locke: her insanın özgürlük, eşitlik ve mülkiyet «doğal hakları»na sahip olduğu görüşü ve hükümetin temelinin «toplum sözleşmesi» olduğu fikri.
TARİHSEL ARKAPLAN • Farklı liberalizmler var: Klasik-neoklasik liberalizm ve çağdaş sosyal liberalizm. Kendi içinde değişimler geçirmiştir. • Örneğin erken liberaller (John Locke, Adam Smith)ekonomik girişim özgürlüğüne merkezi bir yer vermişlerdir. • 19. ve 20. y.y.’da ise «siyasal özgürlük» fikri güçlüdür.
TARİHSEL ARKAPLAN • Batı düşünce tarihi içindeki kökenlerini pre-Sokratik filozoflarda bulabiliriz: • insan bireyinin önemini vurgulayan ve bireyin topluluğa kayıtsız şartsız itaatten, gelenek, yasa ve otoritenin cenderesinden kurtulmasını savunan filozofların düşüncelerine dayanır. • Magna Carta’da bile bazı liberal düşünceler ifade edilmiştir. • Modern liberalizm düşüncesi ise genellikle 17. ve 18. yy.ların bir ürünü olarak kabul edilir.
TARİHSEL ARKAPLAN • 16. ve 17. yy. Modern bilimin yükselişi, feodal üretim tarzının yıkılması, din savaşları liberal bireyciliğin oluşmasında önemli rol oynadı. • Din savaşları, liberalizmin rasyonalizme ve bireylerin eşitliğine duyduğu inancın ardında yatan dinsel hoşgörü talebini canlandırdı. • Bu talep vicdan özgürlüğü ilkesine, buradan da kanaat ve ifade özgürlüğü fikrine yol açtı. • 1688 devrimi, İngiliz monarşisinin iktidarını kısıtladı. Anayasalcılık, dinsel hoşgörü ve ticari etkinlik liberaller için de model oluşturdu.
TARİHSEL ARKAPLAN • John Locke’undoğal haklar felsefesi: bireyin doğuştan özgürlük hakkı olduğu; yurttaşların yaşam, özgürlük, mülkiyet hakkını çiğneyen iktidara başkaldırı hakkı düşüncesi.. • 17. y.y.dan itibaren «birey» düşüncesi: insanı bir topluluğun üyesi olarak değil kişisel seçimlerini kendisi yapabilen özerk bir varlık olarak görme fikri doğuyor.
TARİHSEL ARKAPLAN • 1789 Fransız devrimi, aristokrasinin özel ayrıcalıklarını ortadan kaldırıyor ve yasa karşısında eşitliği savunan liberal ideali gerçekleştiriyor. • İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ile bireyin haklarını ve saygınlığını güvence altına alıyor. Kralın iktidarını sınırlandırıyor. • Mülkiyeti doğal bir hak olarak görüyor; erkek bireyi özgür kılarak toplumun temeli haline getiriyor. • Her iki devrim de mülkiyet haklarına saygı gösterilmesini talep ediyor.
Amerikan ve Fransız devrimlerinin liberalizmin tarihinde kritik bir önemi var. • Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Locke’undoğal hukuk teorisini dillendiriyor. ABD anayasası, Montesquieu’nüngüçler ayrılığı ilkesini içeriyor. • İngiliz Bill of rights, bireyin kişiliğini ve haklarını güvenceye alıyor.
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • 18.-19. yy. Klasik ekonomistleri ve günümüz neo-klasik muhafazakar ekonomistleri, neyin üretileceği ve nasıl bölüşüleceği konusunun serbest piyasada fiyat mekanizması yoluyla çözüleceğini savunur: • Arz-talep mekanizması • Fırsat eşitliği • Serbest rekabet
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • 18. yy ortalarında Fransız Fizyokratlar merkantilizmi eleştirirken zenginliğin gerçek temelinin ticaret ya da imalat değil, tarım olduğunu savunuyor. • Zenginliği artırmanın yolu, kısıtsız ya da serbest girişim. • Hükümetler kısıtlayıcı düzenlemeleri kaldırmalı; insanların piyasada serbestçe rekabet etmelerine izin vermeli: • Bırakınız yapsınlar; bırakınız geçsinler. • 18. ve 19. yy. Liberalizmi: eğer bireyler işbölümüne dayanan bir değişim ekonomisinde kendi çıkarlarının peşinde koşmakta özgür bırakılırlarsa, bir bütün olarak topluluğun refahı da zorunlu olarak artar. • Adam Smith, Milletlerin Zenginliği (1776)
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • 19. yy. Liberalleri piyasaya müdahale edilmediği takdirde ekonomide her şeyin yolunda gideceği düşüncesinde. • İlerlemenin özgür bireyi ekonomik ve politik alanda serbest bırakarak gerçekleşeceği fikri. • Doğal hukuk ve insan aklının politik özgürlüğü ve ekonomik refahı getirecek. • Devlet ise ülke içinde düzeni ve güvenliği sağlamakla yükümlü.
18. y.y.da liberal düşüncenin köşe taşı, bir bütün olarak toplumun iyiliğini sağlamanın yolunun bireylerin kendi çıkarları peşinde koşmalarına izin vermek gerektiği fikridir. • 19. yy liberalizminin ardında homoeconomicus olarak insanın rasyonel davranma yeteneğine inanç var.
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • Faydacılar, en büyük sayının en büyük mutluluğunun gerçekleşmesini insanın faydacı ve haz peşinde koşan doğasına bağlıyor. • Rasyonel insan kendi çıkarını herkesten iyi bildiğine göre, bu konuda hükümetin müdahale etmesi yanlış. • Doğal haklar öğretisi de özel mülkiyeti meşrulaştırmak için kuruluyor.
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • Politik düzlemde de liberalizmin temelleri «toplum sözleşmesi» fikri ve aydınlanmanın dinsel hoşgörü ve düşünce özgürlüğüne; insan aklına ve ilerlemeye yaptığı vurgu ile ilişkili. • Locke: yönetimin meşruluğunun kaynağı toplum sözleşmesinde ifadesini bulan yönetilenlerin rızası. • Montesquieu: güçler ayrılığı
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • Kant: Her insanın kendi içinde bir amaç olduğu ve başkaları tarafından keyfi bir şekilde araç olarak kullanılmaması gerektiği: • her insanın kendi kararlarını kendisi verebilen özerk bir varlık olması. • İnsanlar kendi kararlarını verebildikleri gibi başkalarının haklarına da saygı gösterebilirler. • J.S. Mill: Birey kendi bedeni ve zihni üzerinde egemenlik sahibi. ... Ancak başkalarına zarar vermesini önlemek üzere özgürlüğüne müdahale edilebilir.
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER • 19. yy liberallerinin temel meselesi: devlet otoritesi ile bireysel özgürlük arasındaki ilişki. • Kralların mutlak otoritesine karşı söz, ifade, basın, din ve vicdan özgürlüğü; • keyfi olarak tutuklanmama hakkı ve mülkiyet hakkı savunuluyor. • Siyasi otoritenin kötüye kullanılmasını önlemek için serbest seçimle oluşturulan parlamentoları ve iktidarın farklı güçler arasında paylaştırılmasını savunuyorlar.
EKONOMİK VE POLİTİK BİLEŞENLER (Thomas Jefferson: en iyi yönetim en az yöneten yönetim) Liberalizmin kalbinde «devlet ile sivil toplum arasındaki net ayrım» yatmakta.
Liberal ideolojinin öğeleri Bireycilik, temel prensibi. Bireyin diğer her türlü toplumsal grup ya da kolektif bedene önceliği var. İnsanların eşit ahlaki değere sahip olduğu ve kendilerine özgü varlıkları/kimlikleri olduğu fikri. Başlıca liberal hedef bireyin içinde serbestçe oluşup gelişebileceği bir toplum yaratmak.
Liberal ideolojinin öğeleri Özgürlük temel değeri. Eşitlik, adalet ya da otoriteye göre önceliği var. Her birey istediği ya da tercih ettiği şekilde hareket edebilmeli. Ancak bu yasa altında bir özgürlük. Bir kişinin özgürlüğü diğerlerinin özgürlüklerine karşı tehdit oluşturmamalı. Bireyler herkes için benzer düzeyde bir özgürlükle uyumlu olabilecek maksimum özgürlüğe sahip olmalılar.
Farklı Liberalizmler... • Bireysel özgürlük, bağımsız bireyler arasında (hukuksal) sınırlar oluşturularak sağlanır. • Yönetimin ya da toplumun bireye karşı gayrı meşru müdahalesi önlenmelidir. • Bireysel haklar hukukun üstünlüğü yoluyla garanti altına alınır. • Toplum sözleşmesi, bu hukukun kaynağı olarak görülür. Yönetim, meşruluğunu bir toplum sözleşmesinden alır ve bu nedenle sınırlı ve nötr olmalıdır.
Liberal ideolojinin öğeleri Akıl: liberaller dünyanın rasyonel bir yapısının olduğuna ve bunun insanaklı ve eleştirel inceleme yoluyla anlaşılabileceğine inanırlar. Bireyler, kendileri için doğru olan kararları alabilirler; kendi çıkarlarının en iyi yargıcıdırlar. Bu ilke, liberallerin ilerlemeye ve insanın savaş ve kan dökme yerine tartışma ve anlaşma yoluyla ayrılıkları çözebileceğine olan inancı körükler.
Liberal ideolojinin öğeleri Eşitlik. Bireycilik temel bir eşitlik fikrini barındırır. Bireyler en azından ahlaki değer açısından eşit doğmuşlardır. Bu düşünce eşit haklar ve yetkiler, özellikle de yasal ve politik eşitlik konusundaki liberal inançta da ortaya çıkar: “yasalar önünde eşitlik” ve “bir kişi, bir oy; bir oy, bir değer” ilkesi.
Ancak bireyler aynı yetenek düzeyine ya da çalışma isteğine sahip olmadıkları için liberaller sosyal eşitlik ya da sonuç eşitliği prensiplerini öne sürmezler. • Bunun yerine her bireye kendi eşitsiz potansiyelini gerçekleştirme konusunda eşit şans veren fırsat eşitliğini savunurlar.
Farklı Liberalizmler... • Liberal eşitlik herkesi aynı olarak görmek değil, bütün insanların eşit ahlaki değere sahip olduğuna inanmaktır. • Bu, sonuç eşitliği demek değildir. • Hiçkimsenin doğal olarak bir başkasına bağımlı olmadığı fikri temeldir. Böylece, bireye topluluk karşısında ahlaki bir üstünlük atfedilir.
Liberal ideolojinin öğeleri Hoşgörü. Hem bireysel özgürlüğün güvencesi hem de toplumsal çeşitliliğin bir aracı olarak görülür. Moral, kültürel ve politik çeşitlilik anlamında çoğulculuğun doğru ve istenir bir şey olduğunu düşünürler: bu sayede tartışma ve entelektüel ilerleme ortaya çıkar; her inancın fikirlerin serbest pazarında test edilme şansı ortaya çıkar.
Liberal ideolojinin öğeleri Rıza. Liberal görüşe göre, otorite ve toplumsal ilişkiler rızaya ya da gönüllü anlaşmaya dayanmalıdır. Yönetim, yönetilenlerin rızasına dayanmalıdır. Bu da liberallerin temsili ve demokrasiyi savunmasını sağlar.
Liberal ideolojinin öğeleri Anayasacılık. Liberaller yönetimi düzen ve istikrarın temel güvencesi olarak görürler. Ancak yönetimin birey karşısında tiranlaşabilme tehdidinin de farkındadırlar. Bu nedenle sınırlı yönetime inanırlar.
Bu amaç yönetimin güçlerinin parçalanması ile gerçekleştirilebilir. • Yönetimin farklı kurumları arasında bir güçler dengesi oluşturulmalıdır. • Ve haklar bildirgesini içeren ve devlet ile birey arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir anayasa gereklidir.
Klasik liberalizm Bireyciliğin aşırı bir biçimine bağlıdır. İnsanlar egoist, kendi çıkarının peşinde koşan varlıklardır. Kendi kişilik ve kapasitelerinin sahibi olarak görülürler ve diğer bireylere ya da topluma bir şey borçlu değildirler. Negatif özgürlükler, birey üzerinde dışsal sınırlamaların olmaması, müdahalenin olmaması esastır.
Klasik liberalizm Devlet gerekli fakat kötücüldür. Gereklidir, çünkü son kertede sözleşmeleri güvenceye alır, düzeni ve güvenliği sağlar. Ancak kötücüldür, çünkü toplum üzerinde bir ortak iradeyi dayatır ve böylece bireyin özgürlük ve sorumluluklarını sınırlar. Klasik liberalizminde gecebekçisi devlet idealdir. Yurttaşların diğer yurttaşlar tarafından “boğazlanmasını” önlemekle yükümlüdür bu devlet.
Klasik liberalizm • Ekonomik liberalizmde, serbest piyasa mekanizmalarına derin bir inanç vardır. • Ekonominin başıboş bırakıldığında daha iyi işleyeceğine inanılır. • Laissez-faire kapitalizmi bireysel özgürlüğün garantisi olarak görülür ve bu da bireylerin sosyal adaleti sağlayacak biçimde hakettikleri yere gelmelerini sağlar.
LİBERALİZM VE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ • Uzun süre liberalizm halk egemenliğini gerçekleştirmekten çok halkı yöneticilere karşı korumakla ilgilendi. • Temel sorunu serbest piyasa ekonomisinin gerekleriyle geniş kitlelerin eşitlik talebini bağdaştırmaktı. • Bunun için mülksüzlere ve kadınlara oy hakkını uzun süre kabul etmediler. Oy hakkının eğitim ve mülk sahipliğine bağlanmasını savundular. Örneğin Fransa’da Louis Phillippe döneminde 30 milyonluk nüfus içinde 200 bin kişi oy hakkına sahipti.
Liberalizmin yaşam, mülkiyet, özgürlük hakkını savunduğu birey, özel mülk sahibi ve aile reisi (beyaz) erkekti.
LİBERALİZM VE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ • Liberal eşitlik düşüncesi: Kişilerin haklar ve çıkarlar açısından yasa önünde eşit olduğunu savundular. • Doğal hak eşitliğinden söz edilmesi, köleliğin kaldırılması, kadınların ve mülksüzlerin mülk sahibi erkekler ile aynı haklara kavuşması taleplerinin de yolunu açtı. • 1880’lerde JemeryBentham ve diğer faydacılar, demokrasinin her yurttaşa kendi çıkarlarını koruma fırsatı verdiğini savunmaya başladı.
LİBERALİZM VE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ • 19. yy.ın sonlarında genel oy hakkının ve genel seçimin, her yurttaşa kendi çıkarını kollama ve geliştirme fırsatı veren bir mekanizma olduğu kabul edilmeye başlandı. • İşçi sınıfının örgütlü mücadelesi de liberal demokratik kurumların oluşturulmasında rol oynadı. • «Batı dünyası önce liberaldi ve ancak büyük mücadelelerden sonra genel oy hakkını tanıyarak liberal demokratik oldu».
Temsili Demokrasi • Modern liberal teorilerin ve liberal demokrasinin önemli açmazı: Sürekli olarak bir yandan devlet egemenliğinin kendisini, bir yandan da bu egemenliğin sınırlandırılmasını meşrulaştırmaya çalışırlar. • Hem ticaretin, sanayinin özel yaşamın güvenceye alınması için devletin zorlayıcı gücüne ihtiyaç vardır; hem de bu güç karşısında yurttaşların siyasal ve toplumsal haklarının korunması gerekir. • Temsili demokrasi, bu ikilemi çözebilmek için geliştirilmiştir.
Temsili Demokrasi • Temel vurgu devletin bekçi devlet konumunda kalmasınadır. • Mill, demokrasinin geniş siyasal katılım sağlaması ile bireyin entelektüel ve ahlaki kapasitesinin gelişeceğini ileri sürer. • Başka liberaller, demokrasiyi daha pozitif biçimde, ortak iyiyi tartışabilmenin bir aracı olarak da değerlendirirler.
Görüşlerin ve siyasaların rasyonel biçimde tartışılabileceği bir kamusal alana vurgu yapılır. • Ancak halk egemenliği (çoğunluk yönetimi) bireysel hakları ve özgürlükleri tehdit etmeye başlarsa, liberaller buna karşı önlem alınmasını isterler.
Temsili Demokrasi • DavidHeld: «Liberalizm, devletten bağımsız bir özel alanın tanımlanması ve dolayısıyla devletin kendisinin de yeniden tanımlanması çabası, sivil toplumu –kişisel, ailesel ve iş yaşamını- siyasal müdahaleden kurtarma ve aynı anda devletin otoritesinisınırlandırma çabasıdır.»
Farklı Liberalizmler... 19. yy. ilerledikçe liberal doktrinler kendilerine yöneltilen eleştirileri dikkate almak zorunda kalıyor ve laissezfaire politikalarını gevşetiyorlar. Hızlı sanayileşmenin yarattığı felaketlere karşı yoksulları koruma sorumluluğu kabul ediliyor.
Farklı Liberalizmler... • 1870-1930 arasında başlıca iki liberal strateji ortaya çıkıyor: • Neo-klasik liberalizm (İtalya, Almanya, Avusturya)-Negatif özgürlük anlayışına bağlı, piyasanın kendine yeterliğini vurguluyor • Devleti zorunlu bir kötülük olarak görmeyi sürdürüyorlar • Sosyal Darwinizm’le yakın ilişkili.
Farklı Liberalizmler... • Devlet Müdahalesinin Sosyal Darwinist Reddi- HerbertSpencer: Devlete Karşı Birey (1884) • «Aşağıdakiler»in durumu kendi suçları. Yeni (sosyal) liberalizm insanları devlete muhtaç kılarak tembelliğe yöneltir ve işçi sınıfını ahlaken geriletip çocuklaştırır. Yoksulların koşullarının iyileştirilmesi için getirilen her türlü reforma karşı. Yoksullar yeteneksiz, basiretsiz, zayıf ve tembel: hayatta kalma mücadelesinde yenik düşmeye mahkum. • Devlet müdahalesi zararlı ve doğa yasalarıyla oynanması anlamına geliyor.
Sosyal liberalizm (İngiltere, Fransa, ABD)- daha pozitif bir özgürlük anlayışı, ekonomi yönetimi ve sosyal reform alanında daha geniş devlet müdahalesi • Sosyal refah (devleti) liberalleri • Liberalizmin sola kayışında 19. yy işçi sınıfının ve feministlerin örgütlü mücadelesi önemli rol oynuyor. • Oy hakkının genişletilmesi, toplumsal felaketler karşısında devlet müdahalesinin gerekliliği düşüncesi • Emekçilerin refahını artırma kaygısı
Farklı Liberalizmler... • Hümaniter reform hareketleri ortaya çıktı. • Çocuk emeğinin yasaklanması, eğitim, tutukluların ve akıl hastalarının insanca koşullara kavuşturulması, kadınlar için hak eşitliği, köleliğin kaldırılması talepleri... • 20. yy. Başında sosyal liberalizm yaklaşımı laissezfaire politikasının yerini alıyor.
ÇAĞDAŞ TOPLUMDA LİBERALİZM • Sosyal liberalizm: Sosyal refah devletinin doğuşu, Avrupa’daki oy hakkının genişlemesiyle aynı dönemde. • İngiltere’de 1867-1885 arasındaki reformlarla oy hakkı hemen hemen bütün yetişkin erkekleri içine alacak kadar genişletiliyor; işçi sınıfı daha güçlü bir politik kuvvet haline geliyor. • Bu sınıfın temsilcileri 20. yy.da sosyal refah liberalizminin egemen olmasına yardımcı oluyorlar.
ÇAĞDAŞ TOPLUMDA LİBERALİZM • Bireysel özgürlük, onlar için de temel; ama yönetimin zorunlu bir kötülük olduğu fikrinde değiller. • İyi bir siyasal yönetimin fırsat eşitliğini sağlayarak bireysel özgürlüğü geliştirmek açısından oynayabileceği olumlu bir rolü var.
Farklı Liberalizmler... • Temsili demokrasi bu şekilde pekişiyor. • John StuartMill: Özgürlük Üzerine • Düşünce ve ifade özgürlüğü, hoşgörü • Ne devletin ne de halkın çoğunluğunun başka birisine zarar vermeyen bir bireyin özgürlüğüne mühadale hakkı yok • Bir görüşü susturduğumuz zaman hem bugünkü hem de gelecekteki kuşaklara zarar vermiş oluruz; çünkü susturulan görüş doğruysa, yanlışı doğruyla değiştirme fırsatını yitiririz; eğer söz konusu görüş yanlışsa, bu sefer de «doğrunun yanlışla çatışmasından doğacak berraklığı ve etkiyi yitirmiş oluruz».