500 likes | 797 Views
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ. KORSAN PARTİLER PIRATPARTIET. MELİS YÜCEDAĞ 2008470108 EBRU DEMİR 2007470029. NELERDEN BAHSEDECEĞİZ?. Korsan Hareket Nedir? Korsan Parti Tarihi Korsan Partinin Politikası
E N D
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KORSAN PARTİLERPIRATPARTIET MELİS YÜCEDAĞ 2008470108EBRU DEMİR 2007470029
NELERDEN BAHSEDECEĞİZ? • Korsan Hareket Nedir? • Korsan Parti Tarihi • Korsan Partinin Politikası • Korsan Partinin Politik Tavrı - Kültürü • Türkiye Korsan Partisi - Politik Duruşu - Başarısız Olma Nedenleri • Uluslar arası Korsan Partiler Ağı (PPI)
KORSAN HAREKET NEDİR? Bu hareketin amacı gemi kaçırmak ya da gömülü hazine peşine düşmek değil! İstedikleri sanal ortamda özgürlük, kişisel gizlilik hakkı, şeffaf yönetim. Korsanlar İsveç başta olmak üzere birçok ülkede örgütlenmiş bir siyasal akım.İlkeleri, talepleri ve siyasal kültürleri açısından yenilikçi bir topluluk. Ana akım siyasetin dışında bir çok talepleri var.
Örgütlenmelerini sağlayan tek şey internet ağları.İnternet kültürünün getirdiği jargonu kullanıyorlar.Korsan hareketin doğum yeri internet! Özellikle de torrent siteleri. Özellikle 1998 yılında mp3.com sitesinden günde 4milyon müzik dosyası indirilmesi ile başlıyor bu yasal olmayan indirme şekli Napster’in önünü açıyor.
2yıl boyunca hizmet veren Napster, A&M Records’un açtığı davayı kaybederek kapanıyor. Bu dava çok ses getiriyor ve internet özgürlüğünü kısıtlayan bu oluşumlar Korsan Hareketin kıvılcımlarını oluşturuyor.
KORSAN PARTİNİN TARİHİ Parti, iki öncül oluşumdan meydana geldi. İlki, The Pirate Bay(TPB) isimli dosya paylaşım sitesiydi. TBP, dünyanın en büyük bittorent tracker’ıydı ve Apple dahil birçok devasa şirkete bilişim ve telif hakları konusunda kafa tutuyordu. Diğeri ise, telif ve patente karşı ciddi dayanaklar sunan ve modern korsanlığı savunan The Bureau of Piracy(Piratbyrån) isimli düşünce kuruluşu idi. Piratbyrån TBP’nin aksine, politik bir baskı grubuydu.
Piratpartiet’in lideri ve kurucusu Rickard Falkvinge burada oldukça aktifti. 1 Ocak 2006 yılında Rickard Falkvinge tarafından kurulan Piratpartiet de nihayet telif hakkı savaşlarında korsanların siyasal yapısını oluşturuyor.
İnternetin en büyük torrent ağı olarak gösterilen The Pirate Bay adlı internet sitesi, çeşitli şekillerdeki bilginin (video,müzik,belge) ücretsiz paylaşılabildiği bir alan. Bu site telif hakkı ve fikri sinai mülkiyet talep eden filmler, belgeler ve e-kitaplar paylaşılabildiği için telif hakkı hırsızlığı gibi ağır ithamlarla suçlanıyor. Aslında sunucularında bulundurdukları torrent dosyalarında yasal olmayan hiç bir şey bulundurmadıkları, sadece içeriğin kimin bilgisayarında bulunduğuna dair verileri bulundurduklarından dolayı İsveç yasalarına göre suç işlemiyorlardı.
İsveç’te torrent paylaşımı illegal bir eylem olmadığından bir suçtan bahsetmek mümkün olmasa da ABD’nin öncülüğünde 2 polis operasyon düzenleyerek sitenin sunucularına el koydu, kurucular gözaltına alındı ancak herhangi bir suç unsuru bulunamadı ve site yeniden açıldı, kurucular serbest bırakıldı. Bu hareketin yarattığı ivmeyle Korsan Parti 2006 yılındaki İsveç genel seçimlerine girme kararı aldı ve kuruluşunun henüz 9. ayında %0,63 oy aldı ve 40 parti arasında 10.sıraya yerleşti.
Piratpartiet’i takiben aynı yıl içerisinde Avusturya, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Hollanda, İspanya ve Polonya’da Korsan Partiler ve örgütler kuruldu.* 2008 yılında Alman Korsan Partisi Piraten Partei ilk defa bölgesel seçimlere girdi.* 2009 yılında ise Fransız korsan partisi Parti Pirate ilk kez parlamento seçimlerine girdi ve ilk defa bir korsan parti yüzde sıfır civarındaki oyların üstüne çıkarak%2,08 oy aldı.
Bu sırada Uluslar arası Fonografi Endüstri Birliği (IFPI) tarafından The Pirate Bay internet sitesine açılan telif hakkı davası sonucunda mahkeme sitenin kurucularını birer yıl hapse ve 30milyon kron (5,7milyon lira) tazminata mahkum etti. Temyiz hakimin taraflı olduğu yönündeki iddaları reddetti ve kararı onayladı. Bu olayın etkisiyle* 2009 seçimlerinde İsveç Korsan Partisi %7,13 oy alarak hem İsveç meclisinde 2 sandalye kazandı hem de Avrupa Parlementosu’na girmeye hak kazandı.
* 2010 yılı daha fazla partinin seçimlere girdiği ve daha başarılı olduğu bir yıl. Bu yılki seçimlerde en başarılı olan Çek Cumhuriyeti Korsan Partisi oldu. Česká pirátská strana(ČPS) senato seçimlerinde %13,2 oy alarak 3 sandalye kazandılar. * 2011 yılındaki seçimlerden en büyük başarı ile çıkan parti ise Alman korsanlarının bünyesinde yer alan Aşağı Saksonya korsan partisinin yerel seçimlerde elde ettiği % 16,9 oy oranı ve 58 sandalye.
Bu dönemde özellikle Alman korsanların başarısı dikkat çekiyor. Diğer korsanlardan farklı bir biçimde yerel düzeyde oldukça geniş bir çapta, detaylı ve aktif bir örgütlenme sergileyen Alman korsan partisi Piraten Partei, korsan partiler arasında en aktif olanı. Diğer partilerden en belirgin biçimde ayrılan özelliği iletişimindeki süreklilik olmakla beraber, daha genç kuşakları Junge Piraten (Genç Korsanlar) adı altında örgütlemesi de önemli bir özellik.
KORSAN PARTİNİN POLİTİKASI Şu an 33 ülkede faaliyet gösteren Korsan Partisi'nin odaklandığı ortak noktalar şunlardır: • Gelişmekte olan bilgi toplumunun yasal düzenlemelerini teşvik etmek. • Adaletsiz ve tek yönlü çalışan telif hakları yasalarını yeniden ele alarak değiştirmek. • Özeltekellerin patentler vasıtasıyla ellerinde bulundurduğu gücü kısıtlamak. Patent haklarını halk yararına çalışacak şekilde yeniden düzenlemek. Böylece inovasyonu sürdürülebilir kılmak.
Terör, çocuk pornosu gibi konular bahane edilerekhiçe sayılan kişilik hakları ve mahremiyeti yeniden inşa etmek. Teknik takip süreçlerini düzeltmek. Yetkileri yeniden düzenlemek. Korsan Parti temel siyasetini 3 ayak üzerine oturtmuştur: • Özel hayatın gizliliği • Telif haklarında kamu yararına değişiklikler • Patent sistemi ve tekelleşmeye karşı mücadele
1. Özel Hayatın Gizliliği 11 Eylül olaylarının ardından ABD'yi takip eden Avrupa, nüfus üzerindeki kontrol ve izlemeyi artırarak tüm kötülüklerin önüne geçebileceği sanrısına kapıldı. Kişisel Mahremiyet, bütün modern anayasalarda (T.C Anayasası dahil) güvence altına alınan bir haktır. Fikir ve ifade özgürlüğünü, haberleşme, haber alma özgürlüğünü tanımlar. Günümüzde hükümetlerin herhangi bir suçtan şüpheli olmayan sıradan vatandaşlar üzerinde gözetim kurması vatandaşların anayasal haklarının ihlalidir. Korsan Parti bu türden uygulamaların karşısında olacak, bu tür uygulamalara girişen hükümetlere karşı muhalefet edecektir.
2. Telif Haklarında Kamu Yararına Değişiklik Telif haklarının çıkış noktası üretilen kültürün dağıtımı ve geliştirilmesi için bir denge tutturmaktı ama bugün bu denge tamamen bozulmuş durumda. Bu durumu gidermek için ticari amaç gütmeyen tüm kopyalama ve kullanım bedava olmalı. Dosya paylaşımı cezalandırılmak yerine özendirilmeli. Kültür ve bilgi, paylaşıldıkça değerlenen iyi şeylerdir. İnternet bugüne kadar kurulmuş en büyük halk kütüphanesi olabilir. Bir kişinin üretimi üzerindeki telif hakkı beş seneyle sınırlanmalı.
Telif hakları savunucularının en çok sorduğu soru şarkıcıların nasıl para kazanacakları. Albüm satışlarının zaten şarkıcılara para kazandırmadığı ortada, konserlerden ve eğitmenlikten albüm satışlarından kazanamadıkları parayı kazanıyorlar. Bugün internet, şarkıcıların aracı şirketlere olan ihtiyacını ortadan kaldırdı, doğrudan hayranları ile buluşabiliyorlar. Aslına bakarsak dosya paylaşımları plak şirketlerinin şarkıcıların sırtından kazandıkları parayı konserlerle doğrudan müzisyenlere kazandırdı.
R. Falkvinge “bu müzik kayıtları tarihinin en büyük servet aktarımı” diyor. Zaten paylaşım sitelerine ve programlarına dava açanlar şarkıcılar değil de albüm şirketleri. Şarkıcıların bu durumdan pek bir şikayetleri yok.
3. Patent ve Tekelleşmeye Karşı Mücadele İlaç patentleri üçüncü dünya ülkelerinde her gün insanların ölmelerine neden oluyor. Araştırmacıların, olası yaşam kurtaracak buluşlarını patent almayı beklemek için gizli tutmasına yol açıyor. Bunun son örneği de kuş gribi salgınıydı. Korsan Partisi, bu konuda yapıcı bir öneri getiriyor. Öneri sadece sorunların çözülmesini değil, araştırmalara daha fazla kaynak ayrılmasını ve kamu ilaç harcamalarının düşmesini de sağlayabilir. Diğer alanlardaki patent uygulamaları da ahlaken rahatsız edici ve zararlı. Avrupa patentleri kaldırarak hiçbir şey kaybetmez ama çok şey kazanır.
Bir patent almak, haklarını elinde tutmak ve savunmak o kadar pahalı ki yalnızca büyük şirketlerin gücü buna yetebiliyor. Aslına bakarsak yeni bir ürün çıkarmak için çok sayıda farklı patente ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle büyük üreticiler aralarında “birbirlerinin patentlerini kullanabilme” anlaşmaları imzalamadan yeni bir ürün çıkartamıyorlar. Yani Bu işten asıl çıkar sağlayanlar patent danışmanları ve patent hukukçuları. Korsan partinin üzerinde durduğu ise ilaç gibi toplumun faydasına sunulması gereken şeylerin lisans biçimlerinin değiştirilmesi, halkın bu ilaçların formüllerini internet üzerinden elde edebilmeleri.
Küçük bir umut belki ama patentlerin halka açık olması -en azından kişisel kullanımının serbest olması- Afrika’daki milyonlarca HIV mikrobu taşıyan, 3. dünya ülkelerinde pek çok hastalığa maruz kalan ya da salgınlarda devlet veya ilaç gelmesini beklemeden kendi önlemini almak isteyen kişilere yardımcı olabilir; “The European Federation of Pharmaceutical Industries and Associations’un raporunda da görüleceği gibi şu anda da zaten devlettir ilaç endüstrisinin araştırmalarını ve geliştirmelerini finanse eden.
Bunu ilaçlara yüksek ödemeler yaparak mümkün kılıyorlar. Oysa devletler işbirliği yaparak araştırmaları direk finanse etseler, daha sonra bu araştırma sonuçlarını tamamen serbest bıraksalar, daha sonra da bu araştırma sonuçlarını kullanarak ilaçları üreten şirketlerden rekabete açık bir piyasada ilaçları satın alsalar hem fiyatlar aşağıda tutulur, hem de araştırma ve geliştirmeye daha fazla kaynak ayrılması mümkün olurdu. Bu düşünce havadan alınma bir düşünce değildir. Ekonomist Dean Baker (Center for Economic and Policy Research) alternatif bir ilaç patenti için 4 öneri getirdi. Bu onlardan biridir.
Korsan Partinin Politik Tavrı - Kültürü Korsan Parti iktidar olmaya niyetlenmemektedir.KorsanParti parlamentoda bir kaldıraç görevi görmek istemektedir. Korsan Parti, yukarıda belirtilen 3 prensibe uygun düzenlemeler yapan iktidarları destekleyecek, aksi düzenlemeler yaptığı zaman muhalefet edecektir.
Korsan hareketin geliştirdiği kendine has siyasal kültürde belki de en önemli yeri tutan unsurlardan biri iletişim kanalları. Korsanlar “geçen yüzyıldan kalan” kitle iletişim araçlarını aktif olarak kullanan bir topluluk değiller. Korsanlar için iletişim internet demek. - Çeşitli belge paylaşım siteleri, anonim olarak doküman üretmeye olanak sağlayan siteler- www.piratenpad.de- The Pirate Bay başta olmak üzere çeşitli torrent paylaşım siteleri - www.YouTube.com gibi video paylaşım siteleri- www.wikipedia.org gibi ansiklopedik bilgi paylaşımına olanak sağlayan internet siteleri
ve tabii ki sosyal medya araçları korsan iletişiminde en önemli yerde.Korsan kültürüyle ilgili bir diğer önemli konu da, korsanların iletişim dilleri. Pirate Dictionary’de kaçınılması tavsiye edilen bir sözcükler listesi mevcut.- Tazminat- Tüketici- Yaratıcı- Dijital ürün- Dijital haklar yönetimi - Entelektüel mülkiyet - Koruma
Bunun yanında, korsan sözlükte kullanılması teşvik edilen kavramlar ise şunlar; - Telif kanunu- Telif tekeli - Toplumları biraraya getirmek- Özgür yazılım- Bilgi- Açık erişim - Farmasötik tekel- Kısıtlama- Şeffaflık- Sanal mülkiyet
TÜRKİYE KORSAN PARTİSİ Türkiye Korsan Partisi Hareketi fikri, 2009 yılı Haziran ayında İsmail Hakkı Polat’ın Korsan Partisi ile ilgili bir belgesel çekimi için İsveç’te olduğu sırada, M. Serdar Kuzuloğlu ile yaptığı bir telefon görüşmesi sonucunda ortaya atıldı. M.Serdar Kuzuloğlu’nun bunu 30 Haziran 2009 tarihinde blogunda “Türkiye Korsan Partisi Kuruluyor” başlığıyla yazması ve yazıya gelen olumlu tepkiler sonucunda, ilk adım atıldı. Korsan Partileri temel kuruluş felsefesi ve deneyimlerini referans alarak ve kendi ülkemizin gerçekleriyle sentezleyerek ve 1-2 aylık bir hazırlık döneminin arkasından kuruluş hareketi internet üzerinden başlatıldı.
Önem verdikleri ve özenle korumaya çalıştıkları iki önemli husus vardı. Birincisi; Türkiye Korsan Partisinin kendi ilke ve programını oluşturmak.İkincisi;internetin merkezi olmayan ve dağınık yapıdaki ruhu Türkiye Korsan Partisinin partileşme sürecine de yansıtabilmek.
Türkiye Korsan Partisi’nin Türkiye'ye has olarak belirlediği sorunlar: • İletişim ve mahremiyet özgürlüklerinin güvence altına alınmaması. • Sitelere erişimin engellenmesine yönelik düzenlemelerdeki muğlak tanımların netleştirilmesi. • İnternete sansür uygulayan kurumların yetki alanlarının sınırlandırılması. • Telif haklarını temsil eden kuruluşların hukuki takiplerindeki çarpıklıkların giderilmesi. • Teknik takip, telefon dinleme, internet iletişimini denetleme konularının kimleri kapsayarak, ne amaçla, hangi metodla, hangi yetkiyle ve hangi ölçekte sürdürüldüğünün araştırılması. • İnternete yönelik kanun ve yönetmeliklere alternatif bir çalışma yürütmek ve öneri götürmek. • Kişisel Mahremiyet Kanunu (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) için girişimlerde bulunmak. • Bilginin bir kamu malı olduğu bilinciyle, özgür dolaşımını savunmak
Türkiye'de Korsan Partisi'nin hedeflediği konular aslında İnternet Toplumu'nda uzun zamandır tartışılan İnternet düzenlemelerini içeriyor. Ülkemizin İnternetle ilgili düzenlemelerinin yetersiz olduğunu epeydir tartışıyoruz. Bu düzenlemelerin muhtemelen konuyla ilgili teknik yeterliliğe sahip olmayan takımlar tarafından hazırlanmasından ve belki de yetişmiş eleman eksikliğinden dolayı Türkiye de özellikle İnternet erişim kısıtlamaları açısından derin aksaklıklar yaşanabiliyor.
Türkiye’de engellenmiş, kiminin engeli kalkmış kiminin ise hala devam eden hepimizin kullandığı birçok site var. Şuan bilinen 4662 engelli site var. Türkiye’de hiçbir zaman internet yeteri kadar önemsenmedi. “Hukuki tedbir” aslında vereceği zarar sağlayacağı faydayla ölçülemeyecek kadar büyük olduğunda uygulanması gereken bir şey olmasına rağmen bizde internet sitelerini engellemek için bir tür ceza olarak algılanıyor ve hemen uygulanıyor. Türkiye’de internetin yüzü bir türlü gülemedi. Devleti ve kurumlarını aşağılama gerekçesiyle bir çok engelleme kararı verildi.Korsan Partisi özünde telif yasalarıyla uğraşıyor olsa da Türkiye Korsan Partisi Hareketi ülkemizdeki bu aksaklıklara da eğilmeyi vadediyor.
2006 sonu 2007 başı, etkili bir medya operasyonuyla satanizm, çocuk pornografisi bahanesiyle gençlerin ve çocukların internetten korunmaları gerektiğine karar verildi ve 5651 Sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi”Hakkındaki kanun meclisten hızlıca geçti. Bu yasa Türkiye’de bir çok tartışmaya yol açtı. Korsan Parti’ de bu yasaya karşı olanlardan.
Türkiye Korsan Parti Logosu • Türkiye Korsan Parti Hareketi logosu turkuaz arka plan üzerine evrensel korsan parti yelkeni altında ubuntu yazıtipi ile ismi yazılarak oluşturulmuştur. • Arka planda kullanılan turkuaz, yurtdışında Türkiye’yi temsil eden renktir. Ayrıca umut, aydınlık ve yeniliği temsil eder. • Dünya’nın her ülkesindeki korsan partilerin kullandığı evrensel korsan parti yelkeni, tüm korsan partilerin evrensel değerlerini temsil eder. • Yazıtipi için seçilen ubuntu yazıtipi (fontu) de açık kaynak ve özgür yazılım felsefesi üzerinden tüm benzeri ilkelere olan desteği temsil eder.
TÜRKİYE KORSAN PARTİSİNİN POLİTİK DURUŞU Korsan Partisi'nin temellerinde geleneksel siyasi parti anlayışımızdan çok farklı bir tanım yatıyor: Ne sağ, ne sol. Siyasi oluşumlar genellikle sağ, sol, merkez sağ, merkez sol gibi şablonlarla değerlendirilirler ve kendilerini de bu şekilde tanımlarlar. Korsan Partisi Hareketi (ve sonunda kurulabilecek Türkiye Korsan Partisi) ise sağ ya da sol siyasi fikirlerle ilişkili değil.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye Korsan Partisi’nin de iktidar olma niyeti yoktur. Türkiye Korsan Hareketi tüm ideolojik kamplaşmaların dışında olan ve bu tavrını korumaya kararlı bir topluluktur. Bu nedenle çevrimiçi ve çevrimdışı alanda haklarının ihlal edildiğini düşünen, haklarının sınırlarının genişletilmesini isteyen, sansür, patent ve telif hakları gibi kavramlar nedeniyle bilgiye erişimi ve bilgiyi paylaşımı kısıtlanan tüm insanlar için bir söz hakkı yaratmak için çabalıyor ve bu çabayı anlamlı kılabilecek tek şey de internet kullanıcılarının katılım göstermesi.
Türkiye Korsan Partisi oluşumunun ilk adımlarını atan M.Serdar Kuzuloğlu, İsmail Hakkı Polat ve Ögür Uçkan’ın temel yaklaşımı partileşme sürecinin kesinlikle isimler ve liderlik üzerinden değil tüm korsan partilerin katkılarıyla oluşturulacak bir ortak akıl üzerinden yürütülmesiydi. Liderlik başkanlık gibi kavramlardan uzak durmaya çalışarak daha çok moderatör olmaya gayret ettiler. Peki bu yaklaşımla başarılı olabildiler mi? HAYIR!
TÜRKİYE KORSAN PARTİSİ’NİN BAŞARISIZ OLMA NEDENLERİ En önemli nedenlerden biri, Türkiye’deki partileşme sürecinin Korsan Partisi gibi partilerin kurulmasına ve yaşamasına izin vermemesi. Bir defa ülkenin %40’ında fiziksel (bina) olarak örgütlenemeyen partilerin seçime girme şansı yok. Ayrıca, PARTİ sıfatı alabilmeniz için en azından Ankara’da bir genel merkez binanız olmak zorunda. Aksi takdirde, kendinize parti demeniz bile yasalara göre suç.
İkincisi ise rahatsız olan kişilerin iş yapmaktan, katkı vermekten çok bu işin arkasında kimin olduğunu sorgulamaya ve hatta işi kişiselleştirerek süreci baltalamaya çalışması. Özellikle partinin kuruluşundan önce de internet camiasında bilinen bir ismi olan Serdar Kuzuloğlu’na Korsan Partisi üzerinden yapılan saldırılar, süreci partileşmekten ziyade kişisel bir mücadele eksenine taşıdı. Diğer bir neden ise kişisel çıkarlar ve siyasi ikbal gibi ülkemizin siyasi geleneğinde benimsenen ülkenin siyasi gerçeklerinin uzağında 21. Yüzyılın partisini kurmaya çalışılması.
Başka bir neden de; partinin kuruluşunun yavaş yavaş demlenen çay misali ağırdan alınması ve kurucuların bazı şeylerin kendileri ötesinde internetin ruhundan kaynaklanan kişisel insiyatiflerce hallolacağına inanmasıydı.
ULUSLAR ARASI KORSAN PARTİLER AĞI (THE PIRATEPARTIESINTERNATIONAL) 2010 yılında resmen kurulan Uluslar Arası Korsan Partiler Ağı partiler arasında iletişimi ve koordinasyonu sağlayan bir yapı olarak işlev görüyor. Partilerin statüleri ve nitelikleri, seçim sonuçları, etkinlik takvimleri gibi arşivlenebilecek bilgi sağlaması açısından oldukça önemli bir organ.
Bir siyasal parti değil uluslar arası bir sivil toplum kuruluşudur. Türkiye Korsan Partisi’nin de içinde bulunduğu kayıtlı olmayan partilere de gözlemci parti olarak erişim sağlar. Diğer önemli işlevi de, korsanların ilkelerine paralel olarak oluşturulan çalışma gruplarını da koordine etmesidir. Bu çalışma gruplarını çeviriler, sansürle mücadele, yasal çalışmalar, teknik çalışmalar vs şeklinde örnekleyebiliriz.
SİZ NE DERSİNİZ? Kamuya açık yerlerde internete bağlanırken T.C Kimlik No girme zorunluluğunun getirilecek olması. Sürekli ama sürekli izlenmemiz ve dinlenmemiz. Artık bunlar komplo teorisi değil, gerçeğimiz. Türkiye’de modern bir Avrupa demokrasisinden daha gerideyiz. Gece geç saatlerde Mecliste kabul edilen birçok yasa , kapalı kapılar ardında gizli kapaklı uygulanıyor. Türkiye en yukardan, iktidarın en tepesinden başlayan bir anlayışla polis ve gözetim devleti haline getiriliyor. Mahkeme kararlarıyla siteler tümden kapanıyor. Bu savcıların, hakimlerin bilgisizliği değil. “O içeriği kaldırmak varken tümünü yasaklamak ne” diye düşünüp gülüp geçmeyin. Bu Korsan Partiye göre kasıtlı bir denetim ve gözetim kampanyası!!!
Eğer karşı çıkmazsak, hepimiz an be an gözetleniyor olacağız. Devran Eroğlu; “Tabi Türkiye’deki kişisel özgürlükler çok kısıtlı olduğu için o tarafta yapılacak çok çaba var. Örneğin bildiğiniz gibi Emniyet teşkilatının çeşitli yerler MOBESE kameraları var. Her MOBESE kamerasının altına aslında “burada bir mobese kamerası vardır” şeklinde bir yazı konulması mahremiyet prensibi açısından gereklidir. Aksi takdirde devlet gizli kamera ile vatandaşlarını izlemiş olur. Peki siz hiç MOBESE kamerası gördünüz mü? ” …
“ İnternetin hayatımıza girmesiyle neyin gerçek, neyin yalan olduğunu gazeteler veya televizyon aracılığı ile bize dayatması ortadan kalkıyor. Bugün herkes yayın yapabilir. Kimse gerçeğin ne olduğuna dair bir tekel kuramaz. Biri bir skandal haberi alırsa gazetelere gitmesi ve onların sansürüne maruz kalması gerekmez, internetten düşüncesini özgürce yayınlayabilir. Bu da çok daha zengin bir tartışma havası yaratır, çeşitlilik getirir, çok daha fazla fikrin etki yaratabilmesini sağlar. Gerçek demokrasi işte budur.” Rickard Falkvinge