850 likes | 1.51k Views
Sakarya Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası VERGİ HUKUKU DERSİ SORU VE CEVAP ÖRNEKLERİ Habib YILDIZ. VERGİ HUKUKUNUN TANIMI VE KAPSAMI. SORU 5- Vergi hukukunda genellik ilkesini açıklayınız?
E N D
Sakarya Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası VERGİ HUKUKU DERSİ SORU VE CEVAP ÖRNEKLERİHabib YILDIZ
SORU 5- Vergi hukukunda genellik ilkesini açıklayınız? CEVAP 5- Vergilendirmede genellik ilkesi bir toplumda yaşayan herkesin mali gücüne göre vergi ödemesini gerektirir. Anayasanın onuncu maddesine göre, herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi, düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşittir; hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz; devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Bu hükümler uyarınca vergi yasalarının genel nitelikte olması gerekir; başka bir deyişle bu yasaların sadece şekli yasa değil, aynı zamanda maddi yasa özelliği taşıması gereği ortaya çıkar.
SORU 6- Vergi hukukunun yasama organından doğan kaynakları nelerdir? Kısaca açıklayınız? • CEVAP 6-Vergi hukukunun yasama organından doğan kaynakları üç tanedir. Bunlar; • Anayasa • Kanun • Uluslararası vergi anlaşmaları • Vergi hukukunun yürütme organından doğan kaynakları ise şunlardır; • Kanun hükmünde kararname • Bakanlar Kurulu Kararları • Tüzük • Yönetmelik • Genel (Düzenleyici) tebliğler • Muktezalar, sirküler, genelge
CEVAP 6- devamı • Vergi hukukunun yargı organından doğan kaynakları şunlardır; • Anayasa Mahkemesi Kararları • İçtihadı birleştirme kararları • Yargı kararları • Diğer kaynaklar • Doktrin • Örf ve adet
SORU 7- Maddi vergi hukuku ile şekli vergi hukuku nedir, arasındaki farklar nelerdir? CEVAP 7- Maddi vergi hukuku, vergi borcuna ilişkin hak ve ödevlerin doğumunu, sona ermesini ve bunların içeriğine ilişkin hukuki ilkeleri inceleyen daldır. Şekli vergi hukuku ise, içeriği maddi hukukça belirlenen vergi ilişkisinde hak ve yükümlülüklerin gerçekleştirilme usullerini düzenleyen daldır. Maddi vergi hukukunun bir bütün olarak özel vergi hukukunun yanısıra genel vergi hukukunun bir kısmını; şekli vergi hukukunun ise genel vergi hukukunun geri kalan kısmını kapsadığı görülür. Bir başka ifade ile maddi vergi hukuku, vergi borcunun doğumuna vücut veren tüm vergi normlarını; şekli vergi hukuku ise bu borcun doğumu ve sona ermesi sürecinde izlenecek kuralları belirleyen vergi normlarını ifade eder.
SORU 8- Vergi hukukunda eşitlik ilkesini açıklayınız? CEVAP 8- Vergilendirmenin genel olması, eşit olmasının da ön koşuludur. Ancak vergilendirmede eşitlik ilkesi daha geniştir. Vergilendirmede eşitlik ilkesi yatay adalet-dikey adalet ayırımı içinde incelenir. Yatay adalet; vergilendirme yönünden benzer durumda (gelir, gider, servet, aile durumu vb.) bulunan kişilerin eşit işleme tabi tutulmasını; dikey adalet ise benzer durumda olmayan, farklı koşullar altındaki kişilere, farklılıkları ölçüsünde, değişik işlem yapılmasını gerektirir. Yatay adalet, hukuk devleti kavramının yasa önünde eşitlik ilkesi ile ilgili bulunmaktadır. Buna karşılık dikey adalet, yasa koyucunun tercihlerine ve sosyal devlet anlayışına göre belirir.
SORU 9- Vergilemede belirlilik ilkesini açıklayınız. CEVAP 9- Adam Smith'in geleneksel vergilendirme ilkelerinden olan belirlilik ilkesi vergilerin miktarlarının, tarh ve tahsil zamanlarının ve biçimlerinin hem idare, hem de kişiler yönünden belli ve kesin olması anlamına gelir. Vergilerle ilgili kurallar ve işlemler açık ve anlaşılabilir olduğu ölçüde keyfilik önlenecektir. Belirlilik ilkesi bir yandan yükümlülerin hukukî güvenliğini korurken diğer yandan da vergi idaresinde istikrarı sağlar. Vergilerin yasallığı ilkesi ve idarenin vergiyi doğuran olayla bağlılığı belirlilik ilkesinin ön koşuludur. Vergi yükümlülerinin hukukî güvenliklerinin sağlanabilmesi için kişisel vergi yükünün açık olarak önceden hesaplana bilmesi ve tahmin edilebilmesi gerekir. Ayrıca belirlilik için vergi yasalarının dilinin de açık ve yalın olması zorunludur.
SORU 10- Vergi yasalarının geriye yürümezliğini açıklayınız? CEVAP 10- Hukuki güvenlik ilkesi, vergi yasalarının geçmişte meydana gelen olaylara uygulanmasını engeller. Kişiler gelecek dönemlere ilişkin plânlarını yürürlükteki vergi yasalarına göre yaparlar. Sonradan çıkartılan yasalarla geçmiş dönemler için vergi yükünün arttırılması, yükümlülerin devlete ve hukuk düzenine olan güvenlerini sarsar; ekonomik ve ticari hayatta bulunması gereken belirlilik ve istikrar bozulur. Türk anayasalarında vergi yasalarının geriye yürümezliği ilkesi ile ilgili bir hüküm yer almamıştır. Vergi yasalarının geriye yürümezliği ilkesi ile ilgili olarak "gerçek geriye yürütme- gerçek olmayan geriye yürütme" ayrımı yapılmaktadır. Gerçek geriye yürütme, bir vergi yasasının eski yasa döneminde tamamlanmış ve hukuki sonuçlarını doğurmuş hukuki durum, ilişki ve olaylara uygulanmasıdır. Gerçek olmayan geriye yürüme ise yeni yasanın, eski yasa yürürlükte iken başlamakla beraber henüz sonuçlanmamış hukuki durum, ilişki ve olaylara uygulanması anlamına gelmektedir. Bu ayrım çerçevesinde kural olarak gerçek geriye yürüme geçersiz, gerçek olmayan geriye yürüme ise geçerli sayılmaktadır.
SORU 16- Re'sen vergi tarhı nedir, açıklayınız? CEVAP 16/1- Matrahın maddi delillere, kanuni ölçülere dayanılarak kısmen ya da tamamen saptanmasına olanak bulunmayan durumlarda ve zamanında beyanname verilmemesi gibi bir kısım yasal koşullar gerçekleştiğinde matrah idarece saptanıp re'sen vergi tarhı yoluna gidilir. Vergi Usul Kanununa göre, "Re'sen vergi tarhı; vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.
CEVAP 16/2- Yasal süre içinde vergi beyannamesinin verilmemiş olması, süresinde verilen beyannamede matraha ilişkin bilgilerin gösterilmemesi, kanunen tutulması zorunlu defterlerin tutulmaması, tasdik ettirilmemiş olması ya da inceleme elemanına ibraz edilmemesi, defter kayıtları ve ilgili belgelerin noksan, usulsüz ve karışık olması, defter ve beyannamelerin gerçeği yansıtmadığı yolunda delil bulunması veya Vergi Usul Kanunun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve ekleri imzalattırılmaması veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmemesi durumları mevcut ise vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir ve bu nedenlerden dolayı yapılacak olan vergi tarhiyatı re'sen yapılır.
CEVAP 16/3- Re'sen vergi tarhını gerektiren yasal koşullar bulunduğu takdirde matrah ya takdir komisyonunca saptanır; ya da vergi inceleme elemanının raporunda gösterdiği miktar re'sen takdir olunmuş matrah sayılır. Re'sen vergi tarhının yanısıra ilgili hükümler çerçevesinde ayrıca ceza da kesilir. İkmalen tarhiyatta olduğu gibi re'sen tarh işleminde de vergi idaresi insiyatif kullandığından, tarh işleminin kendiliğinden tahakkuku esası geçerli değildir. Re'sen tarhiyat, yükümlünün dava hakkını kullanabilmesi için ihbarname ile tebliğ edilir.
SORU 17- Hak düşürücü süreleri açıklayarak, bir örnek veriniz? CEVAP 17- Hak düşürücü süreler bir hakkın kullanılmasını belirli bir zaman ile sınırlandırır. Vergi hukukunda hak düşürücü süreler, gerek vergi yükümlülerinin ve sorumlularının, gerek idarenin çeşitli talepleri için konulmuştur. Bu sürelere uyulmadığı takdirde artık söz konusu haktan yararlanma olanağı kalmaz. Örneğin vergi davası açılırken süre aşımı sözkonusu olmuşsa, dava reddedilecektir.
SORU 18- Vergi Usul Kanunu çerçevesinde işe başlamayı bildirmekle yükümlü olanları açıklayınız? • CEVAP 18/1- Vergi Usul Kanunu'nun 153 üncü maddesi hükmü uyarınca; • Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, • Serbest meslek erbabı, • Kurumlar vergisi mükellefleri, • Kollektif şirket ortakları, • Adi şirket ortakları, • Komandit şirketlerin komandite ortakları, • işe başlamayı vergi dairesine bildirmek mecburiyetindedirler. • Gelirleri ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, diğer kazanç ve iratlardan birisi veya bir kaçından ibaret olanlar yükümlülüğe giriş, değişiklik ve çıkışları bildirmek zorunda değildirler.
CEVAP 18/2- Kurumlar verisi mükellefi olup tescil için ticaret sicil memurluklarına başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir sureti ticaret sicil memurlarınca ilgili vergi dairesine gönderilir ve kurumlar vergisi mükellefleri bu şekilde işe başlamayı bildirme yükümlülüklerini yerine getirmiş sayılırlar. Gerçek kişilerde işe başlama bildiriminin işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde vergi dairesine yapılması gerekmektedir.
SORU 19- Vergi kanunları çerçevesinde defter tutmanın amacını açıklayınız? • CEVAP 19- Mükellefler Vergi Usul Kanununa göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki amaçları sağlayacak şekilde tutarlar; • Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek, • Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek, • Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek, • Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek, • Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını kontrol etmek ve incelemek.
SORU 20- Kanuni defterlerde kayıt nizamı ne demektir, açıklayınız? CEVAP 20/1- Vergi Usul Kanununa göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması mecburidir. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir. Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler; Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki, yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz. Vergi Usul Kanununa göre tutulması mecburi defterler mürekkeple veya makine ile yazılır. Defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun kalem ile yapılabilir.
CEVAP 20/2- Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Deftere rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Defterlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz bir hale getirmek yasaktır. Defterlerde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz. İşlemlerin en fazla on gün içerisinde defterlere kaydedilmesi gerekir. Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten işletmelerde, kayıtların defterlere en geç 45 gün içinde kaydedilmesi gerekir. Serbest meslek kazanç defterine işlemlerin günügününe kaydı gerekir.
SORU 21- Fatura, perakende satış vesikası ve gider pusulası ne demektir, kısaca açıklayınız? CEVAP 21/1- Fatura: Fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin ve müşterinin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı faturada bulunması gereken, zorunlu bilgilerdir.
CEVAP 21/2- Faturalar birbirini izleyen sıra numaraları dahilinde düzenlenir. İşletmenin birden fazla şubesinin bulunması ve bu şubelerin her birinde ayrı fatura kullanılması durumunda, faturalara şube isimlerinin yazılması veya seri numarası ayrımı yapılması zorunludur. Faturalar mürekkeple veya makine ile veya kopya kurşun kalemi ile doldurulur. Faturalar en az bir asıl ve bir örnek olarak düzenlenir. Birden fazla örnek düzenlendiği takdirde her birine kaçıncı örnek olduğu belirtilir. Faturaların baş tarafında iş sahibinin veya onun namına imzaya yetkili olanların imzası bulunur. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en fazla 7 gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.
CEVAP 21/3- Birinci sınıf tüccarlar, ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek, fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Fatura istemek ve vermek zorunda olanların dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2009 yılı için 670 TL’yi geçmesi veya bedeli 2009 yılı için 670 TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.
CEVAP 21/4- Gider Pusulası: Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler, vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler için ya da vergiden muaf esnaftan satın aldıkları emtia için gider pusulası düzenlemek ve işi yapana veya emtiayı satana imza ettirmek zorundadırlar. Bu durumda, gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Gider pusulası, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kişisel eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de düzenlenir. Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde düzenlenir ve iki nüsha düzenlenerek bir nüshası işi yapana veya malı satana verilir.
CEVAP 21/5- Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler ile defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları (2009 yılı için 670 TL'yı aşmayan satışları), perakende satış fişleri, makineli kasaların kayıt ruloları, giriş ve yolcu taşıma biletlerinden biri ile belgelendirebilirler. Perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt ruloları ve biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gösterilir. Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri, birbirini izleyen seri ve sıra numarası dahilinde düzenlenir. Bu fiş ve biletler iki nüsha olarak düzenlenir ve bir nüshası müşteriye verilir. Makineli kasa kullanıp da müşteriye fiş verilememesi halinde, perakende satış fişi düzenlenerek ve müşteriye verilmesi zorunludur.
SORU 22- Defter ve belgeleri muhafaza ve ibraz ödevi nedir, muhafaza ödevinde süreye ilişkin olarak verilecek bir örnekle açıklayınız? CEVAP 22- Defter Ve Belgeleri Muhafaza Ödevi: Bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle kullandıkları belgeleri, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. Örneğin, yevmiye defteri tutan bir mükellef 2009 yılına ilişkin olarak düzenlediği envanter defterini, ilgili olduğu yıl olan 2009 yılını takip eden yılın başı olan 2010 den itibaren 2014 yılının sonuna kadar saklamak zorundadır. Vergi Usul Kanunu'na göre, defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar, almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.
CEVAP 22/2- Defter Ve Belgeleri İbraz Ödevi: Vergi Usul Kanunu hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere yeminli mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir.
SORU 23- Vergi Usul Kanunu'na göre "Amortisman" ne demektir, amortisman koşulları nelerdir, başlama süreleri nasıl tespit edilir? • CEVAP 23/1- Amortisman: • Amortisman kelime olarak yıpranma payı, aşınma payı veya tükenme karşılığında kullanılmaktadır. Maddi duran varlıklar için ayrılan amortismanlar "Tükenme Payı" kavramı ile maddi olmayan duran varlıklar içi ayrılan amortismanlar da "İtfa Payı" kavramı ile ifade edilebilmektedir. İşletme mevcutları arasında yer alan ve bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan aşağıdaki iktisadi kıymetler amortismana tabidir; • Gayrimenkuller, • Gayrimenkullerin mütemmim cüzileri ve teferruatı, • Tesisat ve makineler, • Gemiler ve diğer taşıtlar, • Gayri maddi haklar, • Alet, edevat, mefruşat, demirbaş eşya, • Sinema filmleri,
CEVAP 23/2- • Amortisman Ayırma Koşulları: • İktisadi kıymetin işletmenin envanterine kayıtlı olmasa, • iktisadi kıymetin yıpranma, aşınma ve kıymetten düşmeye maruz bulunması, • iktisadi kıymetin işletmede bir yıldan fazla kullanılması • iktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı aşması. • Amortisman Uygulamasının Başlangıcı Ve Süresi: • Amortisman uygulamasına duran varlıkların aktife girdiği yıldan itibaren başlanır. Hangi iktisadi kıymet için hangi oranda amortisman ayrılacağı Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir. Mükellefler, Maliye Bakanlığı'nca belirlenen amortisman oranını (1) rakamına bölmek suretiyle amortisman süresini belirlerler. Örneğin; % 20 oranına tabi bir kıymetin amortisman süresi (1 / 0,20 ) = 5 yıldır. Sonucun kesirli çıkması halinde bakiye kısım tam yıla tamamlanır. Örneğin, % 35 oranına tabi bir kıymetin amortisman süresinin hesabında (1 / 0,35) = 2,8 sonucu elde edilir. Bu durumda, amortisman süresi üç yıl olarak kabul edilir. Üçüncü yılın amortismanı önceki yıllardan eksik olur. Azalan bakiyeler usulünün seçilmesi durumunda da amortisman süresinin hesabı yine aynıdır. Ancak, hesaplamada amortisman oranı (1) rakamı yerine (2) rakamına bölünür.
SORU 24- Vergi kanunlarına göre vergi borcunu sona erdiren sebepler nelerdir, kısaca açıklayınız? • CEVAP 24- • Vergi borcunu sona erdiren nedenler şunlardır; • Ödeme • Zamanaşımı • Terkin • Uzlaşma • Yargı kararları
SORU 25- Vergi cezasını ortadan kaldıran sebepler nelerdir, kısaca açıklayınız? • CEVAP 25- • Vergi cezasını ortadan kaldıran nedenler şunladır; • Ölüm, • Cezada indirim, • Af
SORU 26- İhtiyati Haciz ve İhtiyati Tahakkuk kavramlarını açıklayınız? CEVAP 26/1- İhtiyatı Hacız: AATUHK’da getirilen güvence önlemlerinden biri de belli koşullar gerçekleştiğinde kamu alacaklısının mahalli en büyük memurunun kararıyla ihtiyati haciz yoluna gitmesidir. Örneğin teminat vermeyi gerektiren durumlar varsa, borçlunun belli bir ikametgâhı yoksa, borçlu kaçmışsa, kaçma ya da mal kaçırma olasılığı varsa, mal bildiriminde bulunmamışsa ihtiyati haciz uygulanır. Borçlunun sonradan teminat göstermesi durumunda ihtiyati haciz kaldırılır. İhtiyati haciz işlemine karşı yedi gün içinde vergi mahkemesinde dava açılarak ihtiyati haciz nedenlerine itiraz edilebilir.
CEVAP 26/2- İhtiyati Tahakkuk: Bu güvence önlemi, diğerlerinden farklı olarak tüm kamu alacakları için değil, yalnızca vergiler için uygulanır. Yasa hangi vergi ve resimlerde ihtiyati tahakkuk uygulanacağının saptanması yetkisini Maliye Bakanlığına vermiştir. İleride tahakkuk edebilecek vergi borcunun tahsilini güvence altına almak üzere uygulanan bu önlem için gerekli koşullar yasada şöyle sıralanmıştır. Belli ihtiyati haciz nedenleri varsa (bu arada, örneğin re'sen ve ikmalen vergi tarhı işlemlerine girişildiğinde teminat istenmesini gerektiren durum varsa), yükümlü mal kaçırmaya tevessül etmişse, teşebbüsün muvazaalı olduğuna dair delil elde edilmişse, vergi dairesi müdürünce defterdardan ihtiyati tahakkuk uygulaması istenebilir. İhtiyati tahakkuk uygulaması da takdiridir. Bu işlemin önemli pratik sonucu, ihtiyati tahakkuk konusu vergi miktarının derhal tahakkuk ettirilmesidir. Her ne kadar bu vergi vade gelmeden ödenmez ise de ihtiyati haciz uygulamasına da tevessül edilir; daha sonra o vergi borcu bakımından ortaya çıkan duruma göre ihtiyati tahakkuk işlemi düzeltilir. İhtiyati hacizde olduğu gibi, ihtiyati tahakkuk işleminin nedenlerine ve miktarına karşı vergi mahkemesinde dava açılabilir.
SORU 27- Vergi Usul Kanunu'na göre "Vergi Hataları" nedir, açıklayınız? CEVAP 27- Düzeltme işleminin konusunu, Vergi Usul Kanunu'nda "vergi hatası" adı ile öngörülen belli vergilendirme sakatlıkları oluşturur. Herhangi bir vergilendirme işleminin taşıdığı sakatlığın vergi hatası sayılması için ilk olarak, haksız bir işlem bulunmalıdır. "Haksız" olma unsurunu hukuka ve yasaya aykırılık şeklinde anlamak gerekir. Bu haksız işlem sonucu fazla ya da eksik vergi alınması söz konusu olmalıdır. Bu unsurdan anlaşılacağı gibi, sakat işlem vergi dairesi lehine (yükümlü aleyhine) olabileceği gibi bunun tersi de geçerlidir. Vergi hatası, doğrudan vergi miktarını etkileyerek fazla, eksik vergi tarh, tahakkuk ve tahsiline yol açan maddi yanlışlıklar ya da değerlendirme yanlışlıklarıdır. Vergi Usul Kanunu'nun getirdiği düzenlemeye paralel olarak vergi hatası türleri hesap hataları ve vergilendirme hataları olarak iki grupta incelenebilir.
SORU 28- Vergi Usul Kanunu'na Göre "Hesap Hataları" nedir, açıklayınız? • CEVAP 28- • Bir vergi hatası türü olarak hesap hataları Vergi Usul Kanunu'nun 117 nci maddesinde öngörülmüş bulunmaktadır. İlgili madde, nelerin hesap hatası sayılacağını üç bentte saymaktadır. Buna göre; • matrah hataları, • vergi miktarında hatalar • çifte vergi (mükerrer vergi) hesap hatası • kavramının alt türlerini oluşturmaktadır. • Hesap hataları kolay görülebilen, basit, aritmetik yanlışlıklardan doğmaktadır. Bu yanlışlıklar hem yükümlü hem de vergi dairesi tarafından işlenebilir. Teorik bir çözümlemede, hesap hatalarının, idari işlemin konu unsurundaki sakatlığa ilişkin olduğu söylenebilir.
SORU 29- Vergi Usul Kanunu Hükümlerine Göre Vergi Ziyaı Suçu ve cezası nedir? Açıklayınız? CEVAP 29- Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. 341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
SORU 30- Vergi Usul Kanunu Hükümlerine Göre Kaçakçılık Suçu ve cezaları nedir, açıklayınız? • CEVAP 30/1- • Vergi Usul Kanunu'nun, 359 uncu maddesinde bir kısım vergi suçlarının ceza mahkemelerinde yargılanarak hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılması hükme bağlanmıştır. Bu fiilleri ana çizgileri ile şöyle belirtebiliriz: • Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapmak; gerçek olmayan veya işlemle ilgisiz adlara hesap açmak; hesap ve işlemleri vergi matrahını azaltacak şekilde başka defter, belge veya kayıt ortamlarına kaydetmek, • Defter, kayıt ve belgeleri tahrif etmek veya gizlemek; muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya kullanmak, • Defter kayıt ve belgeleri yok etmek; defter sayfaları yerine başka yaprak koymak; belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarâk düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,
CEVAP 30/2- Yukarıdaki sayılan fiillerde ilk iki grup için onsekiz aydan üç yıla kadar hapis; sonrakiler için ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Öte yandan kaçakçılık suçu ile vergi kaybına neden olunması durumunda, vergi ziyaı suçu için öngörülen mali ceza olan vergi ziyaı cezasının üç katının uygulanacağı kanunda ayrıca öngörülmüş bulunmaktadır. Vergi Usul Kanununun 333 üncü maddesinde tüzel kişiler bakımından hapis cezasını gerektiren bir suç işlendiği takdirde tüzel kişinin hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılması olanağı bulunmadığından bu yaptırımın kanuni temsilcilere uygulanacağı öngörülmektedir. Vergi Usul Kanunu'nun 367 nci maddesi kaçakçılık suçlarının cezalandırılmasında izlenecek usulü hükme bağlamıştır; Yaptıkları inceleme sırasında hapis cezasını gerektiren kaçakçılık suçlarını saptayan görevliler durumu Cumhuriyet Savcılığına bildirmek zorundadırlar.
SORU 13- Gelir Vergisi Kanunu'na göre gelirin tanımını yaparak, kısaca açıklayınız? CEVAP 13- Gelir Vergisi Kanunu'nun birinci maddesine göre gelir "Bir gerçek kişinin bir takvim yılı içerisinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır" şeklinde tanımlanmıştır. Kazanç, sadece emekten veya emekle sermayenin birleşiminden elde edilen hâsılatı ifade eder. İrat, menkul ve gayrimenkul sermayeden elde edilen hâsılatı içerir. Gerçek kişi, medeni Kanun hükümleri çerçevesinde şahsiyet sahibi olan, diğer bir deyişle hak ve borçlar nedeniyle ehil olan insandır. Gerçek kişi kavramı bu nedenle sağdoğan ceninle başlar ve bunun ölümüne kadar devam eder. Gelir Vergisi Kanunu açısından gerçek kişinin hangi yaşta olduğu, medeni hakları kullanma ehliyetinin olup olmadığı sonucu değiştirmeyecektir.
SORU 14- Gelir Vergisi Kanunu'na vergilendirme dönemi kavramını açıklayınız? CEVAP 14- Her vergi türünün kendi içerisinde değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus onun vergilendirme dönemidir. Çünkü verginin üzerinden hesaplanacağı vergi matrahının ortaya çıkarılabilmesi için belli bir dönemin belirlenmesi ve bu dönem içerisindeki gelir ve giderlerin toplanması gerekmektedir. Gelir vergisinde vergilendirme dönemi takvim yılıdır. Diğer bir deyişle Gelir Vergisi Kanunu'na göre vergilendirme dönemi geçmiş takvim yılıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere gerçek kişilerin gelirleri bir takvim yılı içerisinde ele alınmalıdır.
SORU 15- Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde gelirin gerçek ve safi olması ne anlama gelmektedir, açıklayınız? CEVAP 15- Vergilendirilecek gelirin gerçek ve safi olması gerekir. Gelirin gerçek olması, çeşitli ücret, kazanç ve iratlarda her zaman gerçek işlemlerin kaydedilmesi suretiyle hesaplanmasını öngörmektedir. Gelirin safi olması da, gelirin elde edilmesi sırasında elde edilen gayrisafi (brüt) gelirden yapılan giderlerin indirilmesi ve/veya bazı gelir kaynaklarında zarar elde edilmesi durumunda bu zararlarında mahsup edilmesi sonucunda kalan tutarın ifadesi için kullanılmaktadır.
SORU 16- Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde yerini bulan istisnalardan iki tanesini açıklayınız? • CEVAP 16- • GVK’da yer alan istisnalardan bazıları şunlardır; • Sergi ve panayır istisnası, • PTT acentelerinde kazanç istisnası, • Serbest meslek kazanç istisnası, • Gayrimenkul sermaye iradı istisnası, • İhracat istisnası
SORU 17- Şirketlerin Gelir Vergisi Kanunu karşısındaki durumunu irdeleyiniz? CEVAP 17/1- Şirketler temel olarak şahıs ya da sermaye şirketi olarak ikiye ayrılmaktadırlar. Sermaye şirketi statüsünde olan anonim şirketler, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile limited şirketler kurumlar vergisi mükellefidirler. Sermaye şirketleri dışında kalan şahıs şirketleri adi şirketler, kollektif şirketler ve adi komandit şirketlerdir. Sermaye şirketleri doğrudan kurumlar vergisi mükellefi sayılmakla beraber, sermaye şirketleri dışında kalan şahıs şirketleri genel olarak gelir vergisi mükellefi sayılmaktadırlar. Adi Şirketler: Adi şirketler, Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Bu nedenle mal varlıkları üzerinde kişilerin müşterek mülkiyetleri bulunmaktadır. Ticari faaliyette bulunan adi ortaklıklarda ortaklar ticari kazanç çerçevesinde gelir vergisi mükellefi sayılmaktadırlar.
CEVAP 17/2- Kollektif Şirketler: Kollektif şirketler Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmişlerdir. Kolektif şirket iki veya daha fazla kişi tarafından bir ticari işletmeyi müşterek ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan bir şirkettir. Tüzel kişiliğe sahiptir. Bir sözleşme ile kurulmaktadırlar. Gelir vergisi açısından tüzel kişilikleri dikkate alınmamıştır. Bu nedenle kolektif şirket ortakları Gelir Vergisi Kanunu karşısında ayrı ayrı gelir vergisi mükellefi konumundadırlar. Adi Komandit Şirket: Adi komandit şirket ticari bir işletmeyi bir şirket unvanı altında işlemek amacıyla kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya bir kaçının sınırsız sorumlu olduğu ve diğer ortak veya ortaklarının ise koydukları sermaye ile sınırlı olarak sorumlu oldukları şirkettir. Sınırlı sorumlu olan ortaklar komanditer ortak olarak adlandırılmaktadırlar. Komanditer ortakların şirket kazancından aldıkları pay Gelir Vergisi Kanunu açısından menkul sermaye iradı olarak nitelendirilmektedir. Diğer taraftan da sınırsız sorumlu ortaklar ise komandite ortak olarak adlandırılmaktadır.
SORU 18- Gelir Vergisi Kanunu boyutunda ticari kazancın tespitinde indirilebilecek olan giderlere beş adet örnek göstererek kısaca açıklayınız? CEVAP 18/1- Gider olarak dikkate alınabilecek harcamaların mutlaka Vergi Usul Kanunu'nda yer alan belgelerden biri ile ispat edilmesi gerekir. Ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu giderlerin gayrisafi kazançtan indirilmesi suretiyle safi kazanca ulaşmak mümkün olacaktır. Ticari kazançtan indirilebilecek giderlerin bazıları şunlardır;
CEVAP 18/2- • Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genelgiderler, • İhracat, yurt dışında inşaat/onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesaplanan giderler, • Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı, • Gelir Vergisi Kanunu'nun 27 inci maddede yazılı giyim giderleri, • İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar, • İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri,
CEVAP 18/3- • Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri, • İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar, • Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar, • İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar, • İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, • Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli.
SORU 19- Gelir Vergisi Kanunu boyutunda ticari kazancın tespitinde indirilemeyecek olan giderlere üç adet örnek göstererek kısaca açıklayınız? • CEVAP 19-Gelir Vergisi Kanunu'nun 41. maddesinde sayılan ödemelerin gider olarak dönem kazacından indirilmesi mümkün değildir. Söz konusu madde hükmünde gider olarak dikkate alınamayacak ödemelerin neler olduğu tek tek sayılmıştır. Ticari kazançtan indirilemeyecek giderlerin bazıları şunlardır; • Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler, • Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine ve küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar, • Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler, • Teşebbüs sahibinin eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler, • Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar, • Kiralama yolu ile elde edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları.
SORU 20- Gelir Vergisi Kanunu'na göre diğer kazanç ve iratları açıklayınız? • CEVAP 20/1- Gelir Vergisi Kanunu uyarınca vergilendirilecek yedinci ve son gelir unsuru diğer kazanç ve iratlardır. Bu gelir türü; Değer artışı kazançları, Arızi kazançlardan oluşmaktadır. • Değer Artışı Kazançları: • Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. maddesinde yazılmış olan aşağıda yer alan mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır. • İvazsız olarak iktisap edilenler, Türkiye'de kurulu menkul kıymet borsalarında işlem gören ve üç aydan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri ile tam mükellef kurumlara ait olan ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar, • Gelir Vergisi Kanunu'nun 70/5. maddesinde yazılı hakların (ihtira beratları hariç) elden çıkarılmasından doğan kazançlar, • Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve kanuni mirasçıları dışında kalan kimseler dışında elden çıkarılmasından doğan kazançlar, • Ortaklık haklarının veya hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar,
CEVAP 20/2- • Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar, • İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak elde edilenler hariç) gelir vergisi Kanunu'nun 70. maddesinin 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar. • Değer Artışı Kazançlarında İstisna: • Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 2009 takvim yılı kazançlarına uygulanmak üzere, 7.600.-TL'sı gelir vergisinden müstesnadır.