50 likes | 225 Views
OBJEKTİF BİR GÖZLE KEMAH VE KEMAHLILAR
E N D
OBJEKTİF BİR GÖZLE KEMAH VE KEMAHLILAR Türkiye’de çok sık kullanılan bir “memleketim” kavramı vardır. Bu kavram insanın kendisinin veya ailesinin doğduğu Türkiye ilini ifade eder. İnsanların para kazanmak için doğdukları şehirlerden sanayinin geliştiği ve iş imkanlarının daha fazla olduğu büyük kentlere göç etmek zorunda kalmaları ile de pekişmiştir. İstanbul’da yaşayan biri olarak, bana da “memleket nere” diye sorulduğunda her ne kadar İstanbul’da doğmuş olsam da Sinopluyum derim. Çünkü annem, babam, anneannem, babaannem, dedelerim Sinop’ta doğmuşlardır ve bende kedimi Sinoplu olarak tanımlarım. Ancak kendimi bildim bileli “memleketim” kavramına mesafeli yaklaşırım.
İnsanların kendi “memleketlerinden” birileri ile evlenmelerini takıntı haline getirmelerini sakıncalı bulurum. Babaanneme arkadaşlarımdan bahsederim, babaannem “arkadaşın nereli?” diye sorardı ve bende Türkiyeli derdim. Gerçekten de arkadaşlarımın nereli olduklarını hiç sormazdım ve merak da etmezdim. Benim için hiç de önemli bir kıstas değildi. Barış Manco’nun çok sevdiğim bir şarkısı vardır şöyle der. “Hemşerim memleketin nire, bu dünya benim memleket”. Barış Manco bu şarkısı ile “memleket” takıntısını eleştirmiştir. Kardeş, dost, arkadaş veya eş olmak için aynı memleketli olma şartının olmadığını anlatmaya çalışmıştır. Tüm kalbimle kendisine katılıyorum. Ancak benim dünden bugüne düşüncelerimde bazı değişiklikler oldu. Bunun sebebini açıklayayım.
Ben Erzincan Kemahlı birisi ile evlenerek ailemdeki döngüyü kırdım. Ailem evlenme kararımı kendileri ile paylaştığımda kararımı saygı ile karşıladı. Ancak mesafelilerdi. Babamın yüzündeki endişeyi görebiliyordum. Farklı bir kültüre ben ve onlar adapte olabilecek miydik? Düşündüğümden çok daha kolay oldu. Eşimin başta ailesi olmak üzere tüm akrabalarının saygı ve sevgileri benim adaptasyonumu çok kolaylaştırdı ve bağlarım kuvvetlendikçe Kemahlı olmanın ortaya çıkardığı sinerjiyi görmeye başladım. Kayınpederimin Pazar günleri standart planları vardır. Mutlaka bir cenazeye ve bir düğüne katılır kendisine cenaze ve düğün sahibinin kim olduğunu sorduğumda “Kemahlı” der. İlk duyduğumda çok şaşırmıştım ve “Eğer Sinoplu olsa gitmez miydiniz?” diye sorduğumda bana “Sen gitmemi istersen tabiî ki onada giderim, acı ve sevinçlerini paylaşırım” demişti.
O zaman içindeki insan sevgisini “memleketim” den bağımsız olarak daha açık görebilmiştim ve bence ona bu bilinci kazandıran da kendi “memleketlerine” bu kadar çok sahip çıkmasıydı. Zaten kendisi ailesini ikinci plana atmak uğruna Kemahlı hemşerilerini bir arada tutmak için muazzam işler başarmış biridir. Kemah’a dört senelik evliliğimiz süresince bir defa gittim. Gördüğüm ilgi inanılmazdı. Bizi evlerinde misafir ettiler. Bizi memnun etmek için tüm imkanlarını kullandılar. İnsanların sancak kültürüyle büyüdüğü, coğrafyanın muazzam güzelliğiyle etkilediği bu samımı ilçeden gözlerimiz yaşlı ayrıldık. Sanki Sinop’a gitmişim ve babaannemle vedalaşıyordum. Artık “Memleket” kavramına bakış açım değişti. Dün bu kavramın ortadan kalkmasını düşünürken, bugün diyorum ki
Bir insanın dünyanın bir parçasını olduğunu anlaması, dünyaya sahip çıkabilmesi için önce aidiyet duygusunu “memleketim” kavramı ile geliştirmesi gerekiyor. “Memleket”ine sahip çıkarak, Türkiye’ye ve dünyaya sahip çıkmalı Kemahlılardan öğrenmeli. Meral Ünal