1 / 25

BURGAZ

BURGAZ. Sait Faik’in yaşadığı ada ve onun “Yağmurlu Hikâye” sinden tadımlık bir bölüm…. Fotoğraf, sunum ve diğer metinler: Ö y k ü c ü C a n Ö z o ğ u z. bir sonbahar günü, Bostancı iskelesinden sabah vapuruyla; dertlerini şehirde bırakıp bambaşka bir yere,

havyn
Download Presentation

BURGAZ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BURGAZ Sait Faik’in yaşadığı ada ve onun “Yağmurlu Hikâye” sinden tadımlık bir bölüm… Fotoğraf, sunum ve diğer metinler: Ö y k ü c ü C a n Ö z o ğ u z

  2. bir sonbahar günü, Bostancı iskelesinden sabah vapuruyla; dertlerini şehirde bırakıp bambaşka bir yere, beyaz köpükler içinde, yanında bisikletin ya da en azından yürüyüş ayakkabıların ayağında, sakin bir meydancıkta, kulağına fısıldanacak öyküleri dinlemeye gitmekten başka, yapacak daha iyi bir işin yoksa eğer, ne duruyorsun? Burgaz hemen oracıkta...

  3. demli çayın mutlaka bekliyordur seni ada vapurunda ve yüzyıllardır değişmeyen bazı şeylerin olması doğrusu pek iyi gelir insana…

  4. vapurdan inince sandalların yanından yürürsün,

  5. bisikletleri geçer geçmez bulursun onu orada;

  6. “Hişt hişt gel buraya,” diyecektir • ve sonra başlayacaktır anlatmaya: • Ben, iki insan ve bir hayvan düşünerek • yağmurun altında, Atikali’nin bilmediğim sokak- • larına sapıyorum. Bekçi düdükleri geliyor. Bir • evden deli gibi birisi fırlıyor. Üstüme çullanıyor. • Dostumu öldürdüm abi, diyor, sakla beni. • Paltomun cebini gösteriyorum. Dikişlerinden • yağmur girmiş, sabahki yediğim simidin • susamları kokan cebimi. Girip kayboluyor. • İsmin ne senin? diye sesleniyorum cebime: • Hidayet. • Neden öldürdün; Hidayet? • Seviyordum be abi!

  7. Nasıl seviyordun; Hidayet!

  8. Deli gibi be abi! Gün onunla ağarıyordu. Ben • susam helvası satarım abi gündüzleri. Cebin de • mis gibi simit kokuyor abi!

  9. Gün onunla ağarır; onunla kararırdı. Bir dakkam yoktu onu düşünmediğim. Abi, rüyada gibi yaşardım.

  10. Her laf gelip gider ona dayanırdı.

  11. İnsanlar bana bir laf söylerdi.

  12. O ne cevap verebilir, diye düşünürdüm.

  13. Bir şey alacak olsam o alır mıydı acaba? • derdim. Bir şey yesem içime sinmezdi. Biri • yol sorsa o gösterir miydi diye kafama • sormayınca ve içimde o, yol göstermeyince • aptal aptal bakardım. Bir güzel şey görsem ona göstermezsem, gösteremediğim için zevk almazdım güzel şeyden. • İsmi ne idi? • Pakize. • Sonra Hidayet?

  14. Sonra abi… Hava kararırdı. Susam • helvalarını kahveye bırakır,iki bardak şarap • içmeye koşardım. Afyon mu katardı pezevenk • meyhaneci nedir, içer içmez Pakize karşıma • dikiliverirdi capcanlı, ısıcacık.

  15. - Sahiden mi?

  16. Yok be yalancıktan, hulyadan be abi! Artık konuşur dururdum abi.

  17. - Sus, gelen var, Hidayet.

  18. Hidayet paltomun cebinde bir susam tanesi gibi büzüldü. Yağmur dinmişti. Ortalık bir parça ağarmış gibiydi.

  19. Hidayet cebimden seslendi: - Anlatayım mı ötesini abi?

  20. Anlatma, yeter bu kadarı. • Peki abi, sustum. Nasıl istersen abi. Ama • anlat beni Panco’ya emi? • Anlatırım Hidayet. • Ama ötesi daha kıyak abi. • - Ötesini ben uydururum Hidayet. Sen çık • cebimden. Palto da ıslandı. İkinizi birden • kaldıramıyorum, yoruldum. • Peki abi. • Cebimdeki susam pire oldu. Fatih Camii • avlusunun çitlenbik ağacının dibine doğru • fırladı gitti.

  21. Karanlıkta bir kıvılcım, kara bir kıvılcım gibi parladı.

  22. Bir oh çektim. Rahatlamıştım. Keyiflenmiştim. Panco’ya domuzuna bir hikâye anlatacaktım… * * *

  23. Sait Faik’in “Yağmurlu Hikâyesi”nin tadımlık bölümü burada son bulur…

  24. Dönüş yolunda, Kınalı’nın ardından batan güneşe, pamuk helva kıvamındaki buluta ve denizin sakin kıpırtılarına bakıp çayını yudumlarken, O hâlâ kulağına öyküler fısıldamaya devam edecektir. Sen ise ne halt etmeye dönüyorsun şehre bilemeyeceksindir.

  25. Foto safarilere dönüş: http://www.oykucu.net/foto-safari/foto-safari.html Ana sayfaya dönüş: http://www.oykucu.net/

More Related