1 / 80

Diğer protozoal enfeksiyonlar

Diğer protozoal enfeksiyonlar. Microspora. Ciliophora. Myxozoa. Ciliophora. Microspora. Myxozoa. Encephalitozoon cuniculi. Dünya'da yaygındır. Fare, rat, hamster, kobay, tavşan, karnivorlar, maymun, insanlarda.

jeb
Download Presentation

Diğer protozoal enfeksiyonlar

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Diğer protozoal enfeksiyonlar Microspora Ciliophora Myxozoa

  2. Ciliophora Microspora Myxozoa

  3. Encephalitozoon cuniculi • Dünya'da yaygındır. • Fare, rat, hamster, kobay, tavşan, karnivorlar, maymun, insanlarda. • Peritondaki makrofajlar başta olmak üzere beyin, böbrek, karaciğer, ve dalakta yerleşir. • Sporları 2.5 x 1.5 mikron, elipsoidal veya ovalimsidir.

  4. Yaşam çemberi • Enfeksiyon sindirim kanalıyla sporların alınmasıyla olur. • Parazitler ilk önce peritonda makrofajlar içinde çoğalır ve sporlar oluşur. Tekrarlanan sporogoni sonucu makrofajın sitoplazması sporlarla dolar . • Kronik devrede parazit beyin, böbrekler ve diğer organlarda da bulunur. • Sporlar idrarla dışarı çıkar. • Sporların ağız yoluyla alınmasından başka bazen intrauterin bulaşma da olabilmektedir. • Ayrıca laboratuar hayvanlarında enfekte beyin ve diğer organlardan veya periton sıvısından hazırlanan inokulumların değişik yollardan parenteral verilmesiyle de enfeksiyon gerçekleşmektedir.

  5. Patolojik ve klinik belirtiler Laboratuvar hayvanları ve kemiriciler: • Genellikle latent seyirlidir. Kortizon uygulamaları ve immun yetmezlik durumları enfeksiyon şiddetini arttırır. • Klinik tablo özellikle genç tavşanlarda gözlenir. • Hayvanlarda kondüsyon kaybı, bacaklarda koordinasyon bozukluğu, felç, kronik nefritis ve neonatal ölümler görülebilir. • Başlıca lezyonlar beyinde görülür. Fokal nekrozlar oluşur. Perivasküler lenfosit infiltrasyonu vardır. Böbreklerde de bu lezyonlar gözlenir. Karnivorlar: • Enfeksiyondan en fazla etkilenen karnivorlardır. Sinirsel bozukluklar; bacaklarda koordinasyon bozukluğu, apati, epileptik davranışlar, saldırganlık, körlük, bazen kuduz gibi belirtiler. • Patolojik olarak nonsuppuratif nefritis, ensefalitis.

  6. Teşhis • Canlı hayvanlarda değişik serolojik testler kullanılmaktadır. • Histopatolojide ilgili organlarda parazitleri görerek yapılır. Beyindeki parazitler Toxoplasma ile karışabilir. Boyamalar ile ayrımı yapılır. • Sporları gram (+) dir. Ön ucunda Periodic Asid-Schiff reaksiyonu ile pozitif sonuç veren bir granül bulunur. Diğer protozonlarda bu gözlenmez. Gomor’ın trichrom boyası Encephalitozoon cuniculi Makrofaj içinde, granüllü yapılar

  7. Tedavi-Kontrol • Oxytetracyclin • Dexamethason • Albendazole • Fenbendazole • Pyrimethamine • Tam etkili tedavisi olmadığı için hasta hayvanların sürüden elimine edilmesi önerilebilir. • Hayvanların bulunduğu ortamları dezenfekte amacı ile; formaldehit %1, etil alkol %70 ve lysol %2 kullanılır.

  8. Balantidium coli • Konakları; Domuz, insan, maymun, ratlarda. • Balantidiosis • Dünya’da yaygındır. • Kalın barsaklara yerleşir. • Makro ve mikronukleusları vardır. • Trofozoitleri 40-70 mikron,oval, etrafı ciliumlarla kaplı, • Kistleri 50-55 mikrondur. Trofozoit Cyst

  9. Yaşam Çemberi • Bulaşma kistlerin ağız yolu ile alınmasıyla olur. Trofozoitler ile bulaşma nadirdir. İshalli dışkılar ile trofozoitler atılır. Dış ortama dayanıksızdır. • Bağırsaklarda ekkistasyon olur ve serbest kalır. Kalın bağırsaklarda bağırsak içeriği ve florası, konak hücreleri ile beslenir. Konağın nişastadan zengin gıdalar yemesi parazitin büyümesini artırır. • Bağırsakta ikiye bölünerek ve eşeyli çoğalmasını yapar. Dışkıyla anüse yaklaşan parazitler kistlenir dışarı atılır. • Kistler domuz dışkısı içinde haftalarca canlı kalır. Ancak kuraklığa dayanıksızdır.

  10. Patogenez ve klinik belirtiler • Trofozoitler kalın barsaklara özelliklede sekuma yerleşir ve dışkıdaki karbonhidratlarla beslenir. • Bağırsaklarda hyaluronidaz enzimi salgılamak süratiyle bağırsakların mukoza ve submukozasına ( genellikle başka nedenlerle tahrip olmuş bölgelerden) girerek ülserlere neden olur. Lezyonlar genişlemeye ve diğer organlara yayılmaya meyilli değildir. • Bağırsakta oluşan ülserler ağız kısımları dar tabanı geniştir. Bazen bağırsak delinebilir ve parazitler karaciğere de gidebilir. • Klinik olarak ishal, kanlı ishal, kanlı-mukuslu diyare, karın ağrısı, mide bulantısı-kusma, kilo kaybı ve halsizlik.

  11. Balantidiosis, sekum ve kolonda patogenez, ülserler

  12. Teşhis • Klinik belirtiler • Bağırsak içeriği ve dışkı incelemesi. • Trofozoit (ishalli vakalarda) ve kistler görülerek kesin tanı konur. • Dışkının nativ muayenesi, folasyon yöntemi ile inceleme. • Lugol solüsyonu kullanılırsa kistler daha iyi görülür.

  13. Tedavi-Kontrol Tedavi: • Domuzlarda; • Metronidazole, Terramisin kullanılabilir. • İnsanlarda tedavi gereklidir. Bunun için; • Oxytetracycline, Chlortetracycline, Carbarsone. Kontrol: • Zoonotik parazitdir**. Domuzlardan insanlara geçen önemli zoonoz hastalıklarından biridir. • Bunun için temiz su kullanılması, hijyen kuralların uyulması,özellikle domuz mezbaha ve çiftliklerinde dikkatli olunmalı.

  14. Rickettsiales Takımı • Bu gruptaki türler prokaryotik canlılardır. • Ancak sistematikde Monera aleminde yer alırlar. • Anaplasma • Haemobartonella • Aegyptionella • Eperythrozoon • Ehrlichia • Ayrıca Bartonella, Grahamella cinsleri yer alır.

  15. Takım: Rickettsiales • Aile : Rickettsiaceae Cins: Ehrlichia • Aile : Bartonellaceae Cins : Bartoneıla Cins : Grahamella • Aile : Anaplasmataceae Cins : Anaplasma Cins : Aegyptianella Cins : Haemobartonella Cins : Eperythrozoon

  16. Anaplasma cinsi-Anaplasmosis Sığırlarda; • Anaplasma marginale** (patojen-yaygın ve önemli tür). • A. centrale Koyunlarda; • A. ovis • Ülkemizde görülmektedir. Dünya’da yaygındır. • Ixodid keneler ve sokucu sinekler vektörlük yapar. • Eritrositler içine yerleşirler.

  17. AnaplasmosisVektörleri ve bulaşması • Başlıca bulaşma Boophilus spp. (Transovarial) ve diğer bazı keneler, • Sokucu kan emici sinekler (Tabanidae,Stomoxys spp.) (mekanik vektör), • Arasıra intrauterin, enfekte aletlerle, peşpeşe ve sterilizasyona dikkat edilmeden yapılan operasyonlarla. • Hastalık (A.marginale enfeksiyonları) sığırlarda önemlidir.

  18. Morfoloji • Eritrositlerin içinde küçük (0.2-0.5 mikron), düzensiz, küresel cisimcikler şeklinde sitoplazmasız parazitlerdir. • Giemsa ile boyandığında koyu kırmızı veya kırmızı-mor renkte kromatin tanecikleri gibi görünür. • Anaplasma marginale’de %80-90'ı eritrositlerin kenarına doğru, A. centrale’de ise tam tersi merkezi olarak yerleşir.

  19. morfoloji • Elektron mikroskopta birden fazla (genellikle 4-8 arası) küçük cisimcikten oluştuğu görülür. • Bunlara başlangıç cisimcikleri (initial cisimcikler) denir. • Başlangıç cismi eritrosite girdikten sonra ikiye bölünerek çoğalır ve birden fazla cisimcikten oluşan daha büyük yapılar oluşur.

  20. Yaşam Çemberi • Parazit konağa girdikten sonra eritrosit duvarının invaginasyonu ile içeri girer. Eritrosit duvarından vakuol oluşur. Parazit bu vakuol içinde çoğalarak birden fazla başlangıç cisimciği oluşur. • Parazit, eritrosit membranında fazla tahribat yapmadan, proteinaz benzeri bir enzimi kullanarak serbest kalır. • Vektör kenenin kan emmesi ile parazitler keneye geçer. Boophilus cinsi keneler transovarial olarak bulaştırır. Kan emici sinekler ise mekanik vektörlük yaparlar. • Koyunlarda ise Rhipicephalus bursa ve R. evertsi vektörüdür.

  21. Tabanus spp. Vektör: Ixodid keneler Dermacentor spp.

  22. Epizootiyoloji • Babesiosis ve theileriosis epizootiyolojisine benzer, • Bulaşma mera keneleri ile olduğu için kene aktivasyonu ve yaygınlığı önemlidir. • Tabanus sp. ve Stomoxys spp. gibi sokucu sinekler taşıyıcılık yaptığı için bunların yayılışını etkileyen faktörler önemlidir. • Operasyonlar, asepsi antisepsi kuralları, • Latent enfekte sığır, koyun ve geyik gibi yabani taşıyıcılar enfeksiyonun kaynağını oluştururlar. • Hastalık 2 yaş üstü hayvanlarda promlem olur. • Kültür ırklarında ve endemik araziye dışardan giren hayvanlarda şiddetli seyreder. • Konkomitant bağışıklık (premünisyon) vardır.

  23. Klinik belirtiler • Hastalık perakut, akut, subakut ve kronik seyirlidir. • Latent enfeksiyonlar başka bir hastalığın stresi ile kırılarak klinik enfeksiyon nüksedebilir. • İnkubasyon süresi 15-36 gün sürer. • Deprasyon, iştahsızlık, halsizlik, dehidrasyon,konstipasyon, şiddetli anemi (hemolitik anemi), yüksek ateş, ikter, süt veriminin durması, gebelerde abort, aşırı salivasyon,solunumun çok hızlanması, sinirsel belirtiler görülür. • Endemik araziye giren saf ırk veya süt verimi yüksek hayvanlarda, tedavi edilmezse ölüm oranı %80'e kadar çıkabilir. • Ölüm nedeni genellikle anemiye bağlı hipoksidir. • Hastalığı atlatanlar parazitin taşıyıcısı olarak kalırlar.

  24. Nekropsi bulguları • Anemi, • Mukoz membranlarda ikter olabilir, • Dalak büyümüştür, • Safra kesesi doludur, • Epikardiyum ve perikardiyumda peteşiler, • Karaciğerde sarı veya kahverenkli beneklenmeler.

  25. Anaplasmosis-Bağışıklık-1 • Hem humoral ve hem de hücresel tiptedir. • Humoral bağışıklıkta antikorlar iki tiptedir. Bunlar spesifik antikorlar ve spesifık olmayan autohemagglutinin 'ler ve obsonin'lerdir. • Spesifik olmayan immun yanıt spesifik immun yanıtın çalışmasını bozar ve parazitin tamamen yok olmasını engeller. Böylece parazit düşük sayılarda canlılığını sürdürür ve konağın immun yanıtı ile parazit arasında bir denge kurulur (premünisyon, konkomitant bağışıklık). • Parazitin konağa girmesinden sonra hücresel immun yanıt klinik tablonun ortaya çıkmasıyla aynı zamanda oluşur. • Eğer hayvan bir kere tedavi edilir ve hastalığın akut devresini atlatırsa kuvvetli bir immun yanıt gelişir. Bu yanıt hayvanı bundan sonra klinik enfeksiyonlardan korur.

  26. Anaplasmosis-bağışıklık-2 • Antikorlar tek başına koruma sağlamamaktadır. Korunma hem humoral ve hem de hücresel bağışıklıkla sağlanır. Hücresel bağışıklık esas rolü oynar. • Daha önce immun hale gelen (aşılı veya hastalığı atlatmış) hayvanda etken duyarlı lenfositlerle karşılaşırsa, lenfositler derhal fagositik makrofajları uyararak enfekte eritrositlerin yok edilmesini sağlar. Burada antikorların opsonize edici etkisi enfekte eritrositlerin fagosite edilerek dolaşımdan uzaklaştırmasını kolaylaştırır. • Anaplasma marginale ile A. centrale arasında çapraz bağışıklık oluşur. A.centraleA.marginale’nin alt türüdür. Aşılamada bundan yararlanılır.

  27. Teşhis • Klinik belirtiler önemlidir. Hemoglobinüri görülmez. • Kesin tanı Giemsa yöntemiyle boyanmış kan frotisinde parazitleri görerek yapılır. Parazitler ateş başlamadan önce eritrositlerde çok az sayılarda bulunurlar. Ateşin yükselmesiyle birlikte parazitemi oranı yükselir (%50 lere). • Parazitlerin eritrositer formları (merkezi veya kenarda olması) tanıda dikkate alınmalıdır. • Serolojik testler; epidemiyolojik araştırmalarda kullanılabilir.

  28. Tedavi • Etiyolojik tedavi: • Tetrasiklinlerden: Oxytetracycline (5-10 mg/kg iv veya im), Chlortetracycline (1.5 mg/kg po), • Imidocarb dipropionate (1.2-2.4 mg/kg sc). • Destek tedavi: • Hipoksiyi engellemek için 4-6 litre kan nakli yapılır. Bu uygulama hayvan güçlü görünene kadar 48 saatte bir tekrarlanır. • Dehidre hayvanlara serum fizyolojik ve izotonik glikoz solüsyonları verilir. • Hayvanlar gölgelikli, serin yerlere alınır ve önünde sürekli olarak içme suyu bulundurulur.

  29. Anaplazmoziz-Korunma ve kontrol 1-Aşılama: • Anaplasma centrale (Syn. Anaplasma marginale centrale) ile aşılama: Bu parazit az patojendir. Çapraz bağışıklık nedeniyle Anaplasma marginale enfeksiyonu hafif seyretmektedir. • Önce Anaplasma centrale ile aşılama, sonra bağışıklığı kuvvetlendirmek için Anaplasma marginale inokulasyonu, • Düşük dozda Anaplasma marginale vererek aşılama, • Önce Anaplasma marginale ile aşılama sonra klinik tabloyu ilaçla kontrol etme, • Eritrosit stroması içeren ölü A. marginale aşısı • Yukarıdaki aşılamaların hepsi olumlu sonuçlar vermektedir. Ancak canlı aşılar hayvanları taşıyıcı yapmaktadır. Ölü aşıda ise oluşan antikorlar kolostrumla buzağıya geçtiğinde isoerythrolysis'e yol açmaktadır. • İnaktive edilmiş aşılar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. 2-Vektör kene ve sokucu sineklerle mücadele yapılır.

  30. Aegyptianella cinsi • Kanatlılarda; • Aegyptianella pullorum, • Aegyptianella moshkovskii • Parazitler eritrositlerin içine yerleşir. • Ayrıca kablumbağa ve yılanlarda da görülen türler vardır.

  31. Aegyptianella pullorum • Güney ve Kuzey Afrika' da,m Güney-Doğu Asya'da, Hindistan'da, Güney-Doğu Avrupa' da, Rusya' da görülmektedir. • Konakları tavuk, kaz, ördek, bindi, deneysel olarak güvercin, kanarya, bıldırcın. • Konaktaki gelişmesi sırasıyla başlangıç (initial) cisimleri, gelişme formları ve marjinal cisimlerden oluşur.

  32. Aegyptianella pullorum • Vektörü Argas persicus'tur. Kene kan emdikten 25 veya daha sonraki günlerde tükürük bezinde 0.3-0.5 mikron çapında cisimcikler oluşur. Bunlar omurgalı konak için enfektif formlardır.

  33. Aegyptianella pullorum • Parazitler; eritrositlerden başka, lenfosit, nötrofil, eozinofil, monosit ve Kuffer hücrelerinde yerleşirler. Ayrıca kan plasmasında serbest olarak da bulunabilir. • Şekli, Giemsa yöntemiyle boyanmış frotilerde vişne çürüğü renginde oval veya yuvarlak cisimcikler olarak görülürler. Genellikle 0.3-1 mikron büyüklükte oval veya küresel cisimler, bazen 4 mikrona ulaşan küresel cisimler olarak gözlenir. Büyük yuvarlak cisimlerin içinde sayıları 26'ya varan, çapları 0.3-0.5 mikron olan cisimcikler taşıdığı gözlenmiştir.

  34. Aegyptianella pullorumKlinik belirtiler • Genç hayvanlar çok etkilenir. • Parazitemi yaşla birlikte azalır. Bir günlük civcivlerin enfeksiyonunda parazitemi %60'a çıkabilirken bir yaşındaki hayvanda %1 ler düzeyindedir. • Enfeksiyon şiddeti parazitemiye bağlı olarak değişir. • Öldürücü enfeksiyonlar 4 haftalığa kadar olan hayvanlarda görülür. • Ayrıca yerli hayvanlar dışardan gelenlerden daha az etkilenir. • Klinik olarak; ateş, iştahsızlık, anemi, sarılık, halsizlik, zayıflama ve yeşilimsi ishal görülür. • İnkübasyon süresi 2 haftadır.

  35. Aegyptianella pullorumPatolojik bulgular • Nekropside anemi, dalağın büyümesi, böbreklerde dejenerasyon görülür. • İmmun yanıt oluşmasında en önemli organ dalaktır. Dalağı çıkarılan hayvanlarda lezyonlar daha ileri düzeyde gelişir. • Enfeksiyon sık sık aynı keneyle bulaştırılan Borrelia anserina enfeksiyonu ile birlikte görülür.

  36. Aegyptianella pullorumTanı-Tedavi-Kontrol Tanı: • Klinik bulgulara ve Giemsa yöntemiyle boyanmış kan frotilerinde parazitlerin görülmesiyle konur. Tedavi: • Oxytetracycline veya Chlortetracycline (25-50 mg/kg parenteral tek doz veya 15-30 mg/kg, po) etkilidir. Ayrıca Dithiosemicarbazone (en düşük 50 mg/kg dozda) etkili bulunmuştur. Kontrol: • Argasid kene mücadelesi yapılmalı.

  37. Haemobartonella cinsi • Eritrositlerin içine girmezler, eritrositlerin yüzeyinde oluşan derin çöküntülere yerleşirler. • Işık mikroskobunda iki ucu yuvarlak çomaklar, kokkuslar (coccus) veya nadiren halka halinde görülürler. Kokkuslar tek tek veya kümeler halinde veya zincirler halinde dizili olarak bulunurlar. • Giemsa yöntemiyle boyanmış frotilerde kırmızı veya kırmızı-mor renkte gözükürler. Büyüklüğü 0.7-3 X 0.1-0.5 mikron,

  38. Haemobartonella cinsi • Bulaşma: Genellikle artropodlar vektörlük yapar. Ayrıca enfekte kanın inokulasyonu ile de bulaşabilir. • Haemobartonella felis** ve H. canis* türleri patojendir. Diğer türler belirli şartlarda (dalak çıkarma gibi) patojen olmaktadır. • Haemobartonella enfeksiyonlarında immun yanıtın oluşmasında en önemli organ dalaktır. • Kedi, köpek, fare, rat, kobay, gerbil, değişik küçük kemiriciler, sığır, maymun, yarasa, kurbağa, kaplumbağa gibi çok çeşitli hayvanlarda görülmektedir. • Bunlardan kedilerde oldukça önemlidir.

  39. Haemobartonella felis • Kedilerde görülür. • Işık mikroskobunda büyüklüğü kokkuslar 0.1-0.8 mikron, halka formları 0.8-2 mikron çapında, çomaklar 0.9-1.5 mikron uzunlukta ve 0.2-0.5 mikron kalınlıktadır. • Bulaşma enfekte kanın oral yolla verilmesiyle olmaktadır. Bu yüzden doğal bulaşmanın kedilerin kavgaları sırasında birbirlerini kanatmaları sonra bu kanı yalamaları yoluyla olduğu düşünülmektedir. Vektör artropodların bulaşmadaki rolü tartışmalıdır??.

  40. Haemobartonellosis felis • “Kedilerin ilerleyici enfeksiyöz anemisi” olarak adlandırılır. • Enfeksiyon akut, subakut veya kronik seyredebilir. • Akut formda dalgalı ateş, ilerleyen hemolitik anemi görülür. • Bazen ölüm görülebilir. • Kronik olaylarda klinik tablo ara sıra nükseder. • İyileşen hayvanlar taşıyıcı kalır. • Hastalıktan en fazla yavru kediler etkilenir.

  41. Haemobartonella felisenfeksiyonları Tanı: • Klinik tablo şüphesi sonucu, kan frotisinde etkenleri görmekte yapılır. Tedavi: • Chloramphenicol (im), • Oxytetracycline (po), • Tetracycline-HCI (po)’den birisi 10-20 gün, günlük doz 100 mg/kg olup, bu günlük doz 3 veya 4'e bölünerek kullanılır. • Thioacertarsamide (iv) 1 mg / 10 kg, 3 gün sonra tekrarlanır. • Bu ilaçlar klinik durumda düzelme sağlar, paraziti yok etmez.

  42. Haemobartonella canis • Köpeklerde görülür. Işık mikroskobunda • büyüklüğü kokkuslar 0.25-1 mikron, halka formları 1-3 mikron arası çapta, çomaklar 3 mikron uzunluğu geçmez. Kokkus formları yaygın olarak, halka formları nadiren görülür. • RhipicephaIus sanguinesus vektörüdür.

  43. Haemobartonellosis canis • Apatojendir. Arasıra klinik belirtilere yol açar. • Klinik olarak anemi, zayıflama, iştahsızlık görülür. En fazla yavru köpekler etkilenir. • Klinik tablo ve kan frotisinde parazitleri görmekle tanı konulur. • Tedavide etkili bir ilaç?? Ancak geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılabilir.

  44. Haemobartonella muris • Ratlarda görülür. • Vektörleri; PoIypIax spinuIosa (rat bit)** XenopsyIIa cheopis (rat piresi)* • Normal olarak hayvanlarda herhangi bir klinik belirtiye yol açmaz. Ancak dalak çıkarılması veya immun sisteme zarar verilmesi durumunda patojen olur. • Klinik belirtiler olarak iştahsızlık, kilo kaybı, hafif ateş, solunum güçlüğü, şiddetli anemi, löykositozis, bazen hemoglobinüri görülür. • Mortalite oranı %30-80 arsında değişir.

  45. Eperythrozoon cinsi • Bu cinstekiler eritrositlerin yüzeyine yapışırlar, fakat içine girmezler. Parazitler aynı zamanda kan plazmasında da bulunur. Eritrosite gevşek olarak bağlanmıştır. Bu yüzden antikoagulantlı olarak alınan kan biraz çalkalanırsa bunlar eritrosit yüzeyinden ayrılırlar ve plazmaya geçerler. • Kan frotilerinde çoğunlukla halka veya kokkus biçiminde, seyrek olarak çomak şeklinde görülürler. • Giemsa yöntemiyle boyanmış kan frotilerinde parazitler soluk kırmızı, kırmızı-mor renklerde, 0.5-3 mikron.

  46. Eperythrozoon

  47. Eperythrozoon cinsi • Haemobartonella türleri ile karıştırılabilir. • Haemobartonella türlerinde çomak formları yaygındır. • Eperythrozoon türleri Haemobartonella türleri gibi eritrosit yüzeyinde çöküntüler oluşturarak içine girmezler. Bu yüzden eritrositle ilişkisi zayıftır ve kan plazmasında da sıklıkla görülürler. • Parazitin bulaşması bir çok türde artropod vektörlerle olur. Ayrıca enfekte kanın inokulasyonu ile de bulaşabilir. • Çok sayıda tür vardır. Ancak domuzlarda bulunan Eperythrozoon suis türü patojendir. • Türler; • E. suis, E. parvum, E. ovis, E. Wenyoni, E. coccoides.

  48. Eperythrozoon suis Eperythrozoon parvum • Her ikisi de domuzlarda bulunur. • E.suis büyük olup, halka formları 2-3 mikron çapta, • E.parvum daha küçük olup, genellikle 0.5-0.8 mikron çapındadır. • Vektörleri ve bulaşması; Haematopinus suis (domuz biti) ve parenteral inokulasyonlarla olmaktadır.

More Related