380 likes | 1.88k Views
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR. Zafer Zengin Özel Fatih Fen Lisesi Biyoloji Zümre Başkanı zaferzengin70@hotmail.com zaferzengin70@ g mail.com zaferzengin70@ yahoo .com. 1.Sağlığa Zararlı Alışkanlıklarla İlgili Kavramlar.
E N D
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR Zafer ZenginÖzel Fatih Fen LisesiBiyoloji Zümre Başkanızaferzengin70@hotmail.com zaferzengin70@gmail.com zaferzengin70@yahoo.com
1.Sağlığa Zararlı Alışkanlıklarla İlgili Kavramlar • İnsan sağlığına olumsuz etkileri olduğu hâlde vazgeçilemeyen alışkanlıklara sağlığa zararlı alışkanlıklar denir. Bu alışkanlıklar tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de sağlığı tehdit eden en büyük problemlerdendir. Sağlığa zararlı olan tütün, alkol ve uyuşturucu maddeler, kullanan kişilerde bağımlılık meydana getirmektedir. Bağımlılık, sağlığa zararlı maddelere karşı kişilerde oluşan alışkanlık ve tutkunluk durumudur. Bu maddeler, merkezî sinir sistemi ve ruhsal duruma etkileri nedeniyle kişilerde sürekli alma isteği ve vazgeçememe hâli meydana getirmektedir. İki tür bağımlılık vardır. • Psikolojik bağımlılık : Keyif verici maddeyi belirli aralıklarla alma isteği duyulmasına psikolojik bağımlılık denir. Kişi alışılan maddenin yokluğuna bağlı huzursuzluk duyar. Kişide sıkıntı, sinirlilik, dikkatsizlik ve çalışma isteksizliği meydana gelir. • Fiziksel bağımlılık : Merkezî sinir sistemi hücrelerinin normal görevlerini yapabilmeleri için alışılan maddeye sürekli ihtiyaç duyulmasına fiziksel bağımlılık denir.
Sigara Öldürür
2. Tütün ve Sigara Bağımlılığı • Tütün ve sigara bağımlılığı dünyada en yaygın olan zararlı alışkanlıktır. Kurutularak ince kıyılan tütünün, çok ince özel bir kağıda sarılmasına sigara denir . Tütün, sigara dışında pipo, puro, nargile hâlinde veya çiğnenerek de kullanılır. Sigaranın zevk almanın ötesinde ihtiyaç hâline gelmesine sigara alışkanlığı adı verilir. Günümüzde sigara özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşmaktadır. Tütün ve sigara kullanımına genellikle sosyal çevre sebep olmaktadır. Sigara kullanımına sebep olan etkenleri şöyle sıralayabiliriz: • - Sigara içen büyüklerine ve arkadaşlarına özenme, • - Arkadaş grubu içinde kendini kabul ettirme, ispatlama ve üstünlük sağlama duygusu, • - Üzüntü, yalnızlık ve çaresizlik duygularını giderme çabası, • - Kendi yetersizliklerini örtme ve aşağılık duygusunu giderme isteği, • - Yoğun iş temposundan kurtulma çabası, • - Ekonomik problemlerini unutma isteği, • - Reklâmlardan etkilenme.
Bu etkenler arasında özellikle reklamlar, sigarayı kendine güven, bağımsızlık ve arkadaşlarca kabul edilmenin bir anahtarı gibi sunarak gençlerin duyarlılığını sömürmektedir. Sigaraya özendirici reklâmlar, özellikle ergenlik döneminde çeşitli sorunlarla karşılaşan gençler üzerinde etkili olmaktadır. Çünkü, bu dönemdeki gençler sorunlarından sigaraya sığınarak kaçmak istemektedir. Bu alışkanlık gençlerin sağlığını bozarak problemleri artırmaktadır. Birçok ülkede bu sebeple sigara reklâmları yasaklanmıştır. • Sigara fiziksel bağımlılıktan çok psikolojik bağımlılığa sebep olmaktadır. Bağımlılığa, tütünün içindeki nikotin denilen madde yol açmaktadır. Nikotinin, merkezî sinir sistemine etki ederek fiziksel bağımlılığa da yol açtığı düşünülmektedir. Fakat sigaranın dudakta ve parmaklarda oluşturduğu dokunma hissi, solunum yolları ve akciğer dokusundaki uyarısı, sigara içmenin verdiği ruhsal doyum kişilerde güçlü bir psikolojik bağımlılık oluşturmaktadır. Bu yüzden yoksunluk durumunda sıkıntı, huzursuzluk, unutkanlık, sinirlilik, dikkat dağınıklığı gibi psikolojik belirtiler görülmektedir
a) Tütün ve Sigaranın Zararları • Tütün ve sigaranın içinde 4000 civarında zararlı madde vardır. Bunlar arasında nikotin, katran, karbonmonoksit, fenol benzen gibi birçok maddenin sağlığa zararlı olduğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmiştir. Bu maddelerin zararlarını şöyle özetleyebiliriz. • Nikotin : Merkezî sinir sistemini etkileyerek kalbin atım hızını ve kan basıncını artırır, cilt damarlarını ve toplardamarları daraltır. Solunum yollarını tahriş ederek bronşlarda daralmaya ve öksürüğe yol açar. Böbrek üstü bezlerinin hormon salgısı ile kandaki şeker ve yağ oranını artırır. • Katan : Solunum yolunun (bronşların) içindeki tüylü epitelin yapısını bozar, tüylerin hareketini durdurur. Böylece tozların ve yabancı cisimlerin balgamla birlikte dışarı atılmasını engeller. Kanser yapıcı (kanserojen) özelliği olan bir maddedir. • Karbonmonoksit : Alyuvarlardaki hemoglobine bağlanarak kanın oksijen taşıma kapasitesini düşürür. Vücudun oksijenlenmesi azaldığı için kalp atımı ve solunum sayısı artar. • Benzen : Kanserojen özelliği olan bir maddedir. • Sigara, içindeki zararlı maddeler sebebiyle vücuttaki birçok sistemi olumsuz etkilemektedir.
Bu etkileri şöyle açıklayabiliriz: • Solunum sistemi : Sigara, solunum yollarını tahriş edip daraltarak bronşit, astım gibi hastalıklara yol açar. Akciğer ve gırtlak kanserlerine sebep olur. Sigara içenlerde akciğer kanseri görülme oranı, içmeyenlere göre çok daha fazladır. Sigara, mevcut akciğer ve solunum yolu hastalıklarını ağırlaştırır. • Kalp ve dolaşım sistemi : Sigara kalbin atım hızını ve kan basıncını artırır. Damar çeperinin yapısını bozarak ve kandaki yağ miktarını artırarak damar sertliği oluşumunu kolaylaştırır. Damarlarda daralmalara yol açar. Bu sebeple kalbe giden kan ve oksijen miktarı azalır. Kalp krizi görülme oranı yükselir. Bacak damarlarındaki daralma sebebiyle kan akışı yavaşlar ve bacakta ağrılı kasılmalar olur. Buerger denilen bu hastalıkta, yeterli kanla beslenmeme sonucu ayakta yaralar ve ilerleyen durumlarda kangren meydana gelir. Kangren olan bölge sebebiyle bacak kesilir. Sigara içenlerde kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranı çok yüksektir. • Sindirim sistemi : Sigara, mide asidinin artmasına, mide mukozasının tahriş olmasına yol açar. Gastrit ve mide ülserinin önemli sebeplerindendir. Sigara dil, dudak ve yemek borusu kanserlerine sebep olur. • İnsan ömrü : Sigara içenlerin ortalama hayat süresi, içmeyenlerden kısadır. Yapılan istatistikler bunu açık olarak ortaya koymaktadır. Sigara kanser riskini artırmakta, çeşitli kalp ve akciğer hastalıklarına yol açmaktadır. Ayrıca sigara insan ömrünü kısaltarak yaşlanma olayını hızlandırır. Sigara içmek ömrü kısaltıcı etkileri sebebiyle ağır çekimli bir intihardır.
b) Pasif İçicilik • Sigara içmedikleri hâlde kişilerin, sigara içilen ortamda durmanın zararlı etkilerine maruz kalmasına pasif içicilik denir. Pasif içiciler en az sigara bağımlıları kadar ciddî zararlara uğramaktadır.Sigara içilirken duman iki yol izleyerek ortama karışır. Sigara dumanının büyük bir bölümü içicinin solunum yolundan akciğerlerine iner ve daha sonra ortama geri verilir. Bir kısım duman ise direkt olarak havaya karışır. Bu direkt olarak havaya karışan duman solunum yollarında süzülmemiş olduğundan bütün zararlı maddeleri içermektedir. Pasif içicilere en fazla zarar veren bu yan akım dumanıdır. Bu yüzden kapalı, havalandırılmayan ortamlarda sigara dumanına maruz kalan pasif içicilerde gözlerde kaşıntı, yanma ve kızarıklık, boğazda yanma, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtiler görülür. Sigaranın tüm zararlarına maruz kalan pasif içicilerde solunum sistemi, kalp ve damar hastalıkları ile kansere yakalanma oranı yükselmektedir. Özellikle küçük bebekler ve çocuklar pasif içicilikten en fazla zarar gören yaş gruplarıdır. Bu çocuklarda ileriki yıllarda bronşit, astım gibi akciğer hastalıkları görülme sıklığı artmaktadır. Pasif içici durumundaki çocukların daha sonraki yaşlarda sigara bağımlısı olma ihtimali artmaktadır.
Sigaranın zararlı etkilerinden korunmak için sigara içmemek ve sigara içilen kapalı ortamlarda bulunmamak gerekir. Ev, işyeri, toplantı salonu, otobüs gibi kapalı yerlerde sigara içilmemesi gerekir. Kişiler bu ortamlarda sigara içenleri uyararak kendi sağlıklarını korumalıdırlar. Hiç kimsenin, başkalarının hayatını tehlikeye sokmaya hakkı olmadığı bilinmelidir. Ülkemizde bu amaçla 4207 sayılı yasa çıkarılmıştır. Bu yasaya göre eğitim ve sağlık kurumları, toplum taşıt araçları, beşten fazla kişinin çalıştığı devlet daireleri ve işyerlerinde tütün ve tütün mamullerinin kullanımı yasaktır. Ayrıca sigara reklâmı yapılması ve 18 yaşından küçüklere sigara satışı yasaklanmıştır. Ancak tek başına konan yasaklarla bu probleme çözüm getirilemez. Önemli olan toplum bireylerinin eğitilerek kendi sağlıklarını koruma bilincine ulaştırılmalarıdır. Sigara konusunda okul ve işyerlerinde eğitim yapılması ve basın yayın organlarının bu konuya önem vermesi gerekir. • Sigara içme, kolay bırakılabilecek bir alışkanlıktır. Sigarayı bırakmak için kişinin kararlı davranması yeterlidir . Sigara bırakıldıktan sonra birkaç gün psikolojik yoksunluk durumu gelişebilir. Bu dönemde hobilerle uğraşmak, spor yapmak, sakız çiğnemek gibi yöntemler yararlı olur. Daha sonra ağız tadının düzelmesi, iştahın açılması, solunum zorluğunun azalması gibi olumlu sonuçlar kişileri mutlu edecektir.
3. ALKOL BAĞIMLILIĞI • Toplumda çok yaygın olan sağlığa zararlı bağımlılıklardan biri de alkollü içeceklerin kullanımıdır. Bu bağımlılık, kişileri olduğu kadar aileyi ve toplumu da ilgilendiren pek çok soruna sebep olmaktadır.Alkol, bünyesel ve psikolojik etkenlerin yanında kimyasal yapısı nedeniyle merkezî sinir sistemine yaptığı etkilerle bağımlılığa neden olur.Koma: Bazı hastalık, kaza ve zehirlenmelerde anlama, duyma ve hareket kabiliyetinin tamamen veya kısmen kaybolmasıyla beliren derin dalgınlık durumudur.
a) Alkolün Zararları • Alkolün Zararları dendiğinde, bunu en kısa ve öz olarak anlatmak istersek "İçki, bütün kötülüklerin anasıdır." ifadesi en doğru olanıdır. Çünkü Alkol, içen kişinin fiziksel sağlığını bozmasının yanında, ruhsal sağlığını da olumsuz yönde etkiler. Maddi olarak kayba uğratır. Ailesiyle ve sevdikleriyle sorunlar yaşamasına neden olur. Toplum yapısını ve huzurunu olumsuz etkiler. Suça teşvik eder ve suç oranını arttırır. Yani, alkolün zararları fiziksel ve ruhsal zararlar, topluma zararları, aileye etkisi, suç oranlarını arttırması, trafik kazaları gibi çok geniş bir açıdan ele alınabilir. Bu nedenle, "Bütün kötülüklerin anası" ifadesi oldukça yerindedir. • Alkol, insanın zihnini bulandıran ve sağlıklı düşünmesine engel olan bir maddedir. Yani, bir çeşit uyuşturucudur. Alkol alan kişi, alkollü iken sağlıklı düşünemez ve sağlıklı hareket edemez. Bu nedenle, alkol hem kullanan kişi için hem de çevresi için bir tehlikedir.
Bunun en açık örneği; • Ülkemizde; • Cinayetlerin %85 • Tecavüzlerin %50 • Şiddet Olaylarının %50 • Trafik Kazalarının %65 • Eşlerini Dövenlerin %70 • Akıl Hastalıklarının %60 • Sebebi ALKOL'dür!!! • Alkol, aynı zamanda vücut sağlığını da çok olumsuz olarak etkilemektedir. Erkeklerde iktidarsızlığa, kadınlarda ise adet bozukluğuna sebep olmakta, anne karnındaki bebeğin gelişimini de çok olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, vücudun tez zamanda yaşlanmasına ve erken bunamaya yol açan alkol pek çok hastalığın başlıca sebebidir. • Ayrıca, evliliklerin huzursuz oluşunun ve boşanmaların ilk sebebi de alkoldür. Kısacası alkol kişiye, aileye ve topluma ciddi zararlar vermektedir. Alkol sorunları unutmanın ya da çözmenin aracı değil, sorunların kaynağıdır. İşte alkollü içkilerin haram olmasının nedeni de budur. Allah, Kuran'da şöyle buyuruyor: • "Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. • Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?" Maide Suresi, 90-91
Alkol Bağımlılığı, Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi • Alkol Bağımlılığı Alkollü içkilere kişinin tutkunluk derecesinde bağlı olması durumuna alkolizm denir. Alkolizm sorunu olan kişi ise alkolik olarak tanımlanır. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir. Anne ve babasında alkolizm sorunu olan çocuklarda alkolizm görülme oranı, ebeveyni alkol kullanmayanlara göre, daha yüksektir. • Alkol içme nedenleri: Alkol alma nedenlerinin en önemlileri zevk almak, duyguları düzeltmek, stresle başa çıkmak, alkol içme tutkusu (craving, aşerme) ve alkolik yaşam tarzıdır. Alkoliğin içmek için her zaman bir nedeni vardır. Mutluluk, gerginlik, neşesizlik vb. İçme fırsatları sonsuzdur. Tatil, parti, doğum günü, arkadaş toplantısı gibi. Alkolizm ilerledikçe problemler artar, yalnız içmeye başlar, gizlice içer, şişeleri saklar, sorunu örtmeye çalışır. Pişmanlık, suçluluk duyar, bunu bastırmak için daha çok içer. Alkol aldıkça depresyon artar, depresyon arttıkça daha çok alkol alır. Uyku kalitesi bozulur, gece uyanır, panik nöbetleri artar. Ağrılar ve nefes darlığı artar, bunu bastırmak için daha fazla içer.
Alkolizmin fiziksel belirtileri: Kırmızı burun, avuç içi kızarıklık, gözün kornea tabakasında yağ halkası, elde tremor, sigara yanıkları, morartılar, el ve ayaklarda kısmi felçler. • Alkolizmin sosyal sonuçları: Boşanma, terk edilme, ev-iş sorunları, trafik kazaları, yasal sorunlar, cezaevi. • Alkolizmin bedensel sonuçları: Karaciğer sirozu (yoksul alkoliklerde), körlük, kardiyomiyopati (kalp büyümesi, zengin alkoliklerde), yüksek tansiyon, kas yıkımı, kan hastalıkları, pankreas iltihabı, zatürre, felçler ve beyincik hasarı sonucu denge kaybı. • Alkolizmin psikolojik sonuçları: Paranoya gibi akıl hastalıkları, depresyon, intihar, demans gibi hafıza kayıpları ve erken bunamalar. • Alkolizm tedavisi: Aşırı sarhoşluk halinde şok durumu ortaya çıkmazsa özel bir tedavi gerekmez, fakat kusturulması ve tedbiren hastaneye götürülmesi uygun olur. Eğer, şok ortaya çıkarsa hasta hemen hastaneye kaldırılmalıdır. • Müzmin yani kronik alkolizm ise durum her zaman ciddidir ve çeşitli usüllerle tedavi edilmelidir:1. İlaç tedavisi; ilaç, alkollü içkiyi kullanma halinde son derece kuvvetli etkiler meydana getirir. Bu şekilde alkolün kendisine yaramadığına inanan kişi alkolden soğur. İlacın tesirli olması için düzenli olarak her gün alınması gereklidir. İlaç tedavisinin mutlaka uygun bir klinikte ve yetkili doktor kontrolünde yapılması (en azından başlatılması) hayati ehemmiyeti haiz bir husus olduğu unutulmamalıdır.2. Alkolün pençesinden kurtulanların pek çok ülkede kurduğu alkoliklere yardım "Anonim Alkolikler" (AlcoholicsAnonymous) teşkilatı hem alkolden kurtulmada hem de alkole dönmeme savaşında kişilere yardım etmektedir. • 3. Psikoterapi (ruhsal tedavi)nin de tedavi edici nitelikte olduğu son zamanlarda kanıtlanmıştır.
4. MADDE BAĞIMLILIĞI • İnsanlarda sakinleştirici, keyif veren veya uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bırakıldığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere ve ilaçlara uyuşturucu madde adı verilir.Zararlı etkileri bilindiği halde uyşturucu maddelere karşı duyulan sürekli alma isteğinin engellenememesine uyuşturucu madde bağımlılığı denir. Uyuşturucu maddelerin bir kısmı tedavi amacıyla kullanılır.Bir kısmı isesadece keyif verici veya uyarıcıetkileri sebebiyle kullanılmaktadır.Tedeviamacıylakullanılan maddeler de doktor kontrolü dışında sakinleştirtici veya keyif verici etkileri sebebiyle kötü kullanılmakta ve bağımlılığa yol açmaktadır.Uyuşturucu maddeler yıllardır ruhsal duruma olumsuz etkileri olduğu bilinen maddelerdir.Günümüzde en gelişmiş ülkelerden geri kalmış ülkelere kadar çok yaygın olarak uyuşturucu madde kullanılmaktadır.Bazı ülkeler uyuşturucu madde kullanımı ve taşınmasına ağır cezalar uygulamaktadır. Bazı ülkelerde ise bu serbest bırakılmıştır.
A) Uyuşturucu Maddeler Ve Etkileri • Uyuşturucu olarak kullanılan birçok madde vardır. Bunların kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek değişik belirtilere yol açarlar. Uyuşturucu maddeleri ve özelliklerini aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz. Afyon, morfin, eroin grubu uyuşturucular:Bu grup uyuşturucular afyon bitkisinden elde edilir. Güçlü ağrı kesici özelikleri vardır. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etki yaparlar. Bu maddeler kullanıldığında sakinleşme, neşelenme meydana gelir. Kaygılar ve sıkıntılar kaybolur.Düşünme yeteneği azalır, irade zayıflar.Kişilik bozukluğu,ilgisizlik, ruhsal çöküntü meydana gelir.Kan basıncı düşer, nabız ve solunum sayısı azalır.Göz bebeklerinde küçülme, ağız kuruluğu, bulantı, kusma görülür. Çok kolay bağımlılık yapan maddelerdir. Yoksunluk durumunda burun akıntısı, titreme, terleme, kramplar, panik ve bilinç kaybı meydana gelir.
Bazı Uyuşturucu Madde Çeşitleri • Esrar:Hint kenevirinden elde edilen bir uyuşturucudur. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etki yapar. Özellikleri ve yoksunluk tablosu afyon ve türevlerine benzer. Kullanıldığında rahatlama ve uyuşukluk meydana getirir. Kişi bir rüya alemine dalar, halisinasyon görür. Uzun süre kullanıma bağlı olarak karakter kaybı ve akli durumda bozukluklar meydana getirir. Barbituratlar ve sakinleştiriciler:Barbituratlar, diazem benzeri sakinleştirici ilaçlar tıpta kullanılan maddelerdir. Bunların doktor kontrolü dışında kullanlması bağımlılığa yol açar. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etkisi olan bu maddeler kullanıldıklarında gevşeme, rahatlama ve uykuya eğilim meydana getirirler. Uzun süre kullanıldıklarında karaciğerde kanser, kan dokuda bozukluk meydana gelir. LSD, Meskalin, PCP:Bu grupta yer alan maddeler hayal gördürücü maddelerdir. Kullanıldıklarında önce neşe, sevinç ve tatlı hayaller görülmesine yol açarlar. Daha sonra endişe, panik, kusma, hafıza kaybı meydana getirirler.Şiddet eğilimine ve ruh hastalıklarına yol açarlar.
Kokain:Koka bitkisi yapraklarından elde edilen bir maddedir. Uyarıcı bir özelliği vardır. Kullanıldığında yalancı bir kuvvet hissi, konuşma isteğinde artma, cinsel uyarı yaratır. Daha sonra ruhsalçöküntü, halisinasyonlar, kalp ve solunum yetmezliği durumlarına yol açarlar. Amfetaminler:Uyarıcı özelliği olan ilaçlardır. Genellikle doping amacıyla kullanılırlar.Uykusuzluk, aşırı haretlilik ve halisinasyona yol açarlar. Karaciğer hasarına sebep olurlar. İnhalanlar:Solunum yoluyla çekilen uyuşturucu maddeler, solventerler(çözücüler), yapıştırıcılar gibi maddelere inhalanlar denir.Bu maddeler baş ağrısı, görme bulanıklığı, uyuşukluk meydana getirir. Kısa sürede karaciğer ve böbrek hasarı, bilinç kaybı, kemik iliğinde baskılanma sonucu kansızlık meydana getirirler.Bu maddelerin etkilerini bir bütün olarak ele alırsak;
FİZİKİ ETKİLERİ • Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde : Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir. Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar. Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) hallüsinasyon (vehim, hayal görme, işitme vs. ) lar, zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar. Sindirim Sisteminde: Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs. Karaciğer ve Böbreklerde: Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma,sertleşme (siroz)... Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar,ağır böbrek hastalıkları. Gözlerde: Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adele felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir. Solunum Sisteminde: nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır. Kan organlarında: Kan,insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır. Zehirlenme: Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekerrür ederse "Müzmin Zehirlenme" adını alır.
SOSYAL ve MADDİ ETKİLERİ • Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür. Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, hipisel (hayvani) bir hayata mahkum eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir. (Hip Kültür) Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus,iffet, şeref, haysiyet v.s.) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz. İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır. İç ve dış düşmanların en tahripkar silahı uyuşturucu ve uyuşturucu salgınlarının itici gücü olan uyuşturucu kültürü (hip kültür) dür. Cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir. Bunlar, ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır.
B) Uyuşturucu Bağımlılığının Tedavisi • Uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde önemli iki nokta vardır: • · Bağımlılının kendisinin tedavi olmaya ve bağımlılıktan kurtulmaya istekli olması. • · Bağımlılığın erken teşhis edilerek tedaviya başlanması. Uyuşturucu madde bağımlısı istekli ise tedavi şansı son derece yükselmektedir.Aksi halde zorlamayla kişileri bağımlılıktan kurtarmak mümkün değildir. Bağımlının kalıcı organ hasarları, ağır ruhsal problemler oluşmadan teşhis edilmesi tedaviyi kolaylaştırmaktadır.Erken teşhis edilemeyen vakalarda tedavi uzamakta ve iyileşme süreci gecikmektedir. Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi:Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi, tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilir. • · Tedavi aşmasında kişi bağımlı olduğu maddeden uzaklaştırılarak yoksunluk belirtileri ile savaşılır.Vücut organlarında meydana gelmiş hasarlar tedavi edilir. Bu safhada bağımlı hastanede gözlem altında tutulmalıdır.Yoksunluğa bağlı geçirdiği krizler son derece tehlikeli olabilir.Bu yüzden ölüme ve intihar girişimlerine sık rastlanır.Vücuttan toksit madde uzaklaştırılıp yoksunluk belirtileri kaybolduktan sonra ikinci aşamaya geçilir. • · Rehabilitasyon aşamasında kişilerin ruhsal problemleri çözümlenmeye çalışılır. Tekrar iş gücü kazandırılarak çalışabilecek ve topluma yararlı olacak hale getirilir.Sağlığa zararlı bu alışkanlıklar yerine olumlu hobiler kazanması sağlanır. Kötü arkadaş çevresinden uzaklaşmasına ve kendine destek olacak kişilerle bir arada olmasına çalışılır.Sağlığa zararlı alışkanlıkların tedavisi için hastanelerin psikiyatri bölümlerine veya bu konularla özel olarak ilgilenen gönüllü kuruluşlara baş vurmak gerekir. • · Sağlığa zararlı alışkanlıklardan korunmak, bu zararlı alışkanlıkların tedavisinden çok daha kolaydır.
Aileye Düşen Görevler • Uyuşturuculardan korunmada en büyük vazife aileye düşmektedir. Aile toplumun temel çekirdeğidir. En başta anne ve baba, çocuklara örnek olmalıdır. Çocuklar, her türlü sıkıntılarını ve problemlerini öncelikle anne ve babalarına açabilmelidirler. Problemlerin ilk defa aile büyüklerince değerlendirilmeleri şarttır. Bu konuda gençlerimizin dikkat edecekleri noktalara gelince;• Gerek sevgiyi ve mutluluğu muhakkak ki kendi yuvalarında aramalıdırlar.• Kötü arkadaş guruplarından uzak durmaları gerekir. Böyle kişiler davranışlarından, hareket ve sözlerinden anlaşılır.• Boş zamanları en iyi şekilde (okumak, kültürel ve diğer faydalı faaliyetlerde bulunmak gibi meşguliyetlerle) değerlendirmelidirler.• Yine gençlik dönemi ; halk arasında söylendiği şekliyle "delikanlılık" devresidir. Bu yaşlarda kişilik icabı, gelecek için her an problem oluşturabilecek hareketlere girilebilir, kararlarda isteksizlik olabilir. Gençler bu hususu daima göz önünde tutmalı büyüklerin uyarılarını dikkate almalıdırlar.Son olarak gençlerimizi uyuşturucunun içine çeken alt kültürden bahsetmek istiyorum. İçki uyuşturucu, kumar, şans oyunları, sapıklıklar, fuhuş evden kaçma gibi faaliyetlerin tümünü besleyen, ortaya çıkaran ortama "Uyuşturucu Kültürü" adını veriyoruz. Zararlı alışkanlıkların temelinde bu vardır ve bunu önlemek uyuşturucu kültürüyle mücadeleye bağlıdır. Bu kültürün filizlendiği birahane, pub, diskotek, kahvehane, kumarhane, meyhane ve benzeri yerlerden uzak durmalıdır. Bira ve "alkolsüz" denilen bira, alkolizm ve uyuşturucu batağının başlangıç basamağıdır.Yine milli manevi değerlerimiz, yüzyıllardan beri nesilden nesile intikal eden geleneklerimiz uyuşturucu kültürünün panzehiridir. Bu değerlere sarılmak zorundayız.