1 / 36

DERS KİTAPLARI TASARIMININ GÖSTERGEBİLİMSEL AÇIDAN ÖĞRENME SÜRECİNE ETKİSİ

BÖLÜM I. DERS KİTAPLARI TASARIMININ GÖSTERGEBİLİMSEL AÇIDAN ÖĞRENME SÜRECİNE ETKİSİ. Kazım Artut / Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi ADANA kartut@cu.edu.tr. BU BÖLÜMÜN ÖZETİ.

laith-wynn
Download Presentation

DERS KİTAPLARI TASARIMININ GÖSTERGEBİLİMSEL AÇIDAN ÖĞRENME SÜRECİNE ETKİSİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BÖLÜM I DERS KİTAPLARI TASARIMININ GÖSTERGEBİLİMSEL AÇIDAN ÖĞRENME SÜRECİNE ETKİSİ Kazım Artut / Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi ADANA kartut@cu.edu.tr

  2. BU BÖLÜMÜN ÖZETİ Kitaplarda yer alan görseller, öğrencinin bilişsel, zihinsel,duygusal ve entelektüel gelişiminde son derece etkili olan araçlardır. Bu anlamda gelişim sürecinde etken olan “hayalgücü, görsel algı ve görsel düşünce” kavramlarına ilişkin kısa açıklamalara yer verilecektir. Ayrıca öğrenme ve görsel öğrenme, ders kitaplarının görsel öğrenmeye etkileri ve yararları,ders kitaplarında bilimsellik ilkesi ve kitapların tasarımında göstergebilimsel açıdan öğrenme sürecine olan etkisi tartışılacaktır.

  3. Hayalgücü / imge, görsel algı, görsel düşünce ve öğretim Hayal gücünü tetikleyen, geliştiren yollar çeşitlidir. Düşünmek ve hayal kurmak için uygun ortam ve zaman yaratılmalıdır. Farklı görüş ve düşünceler, öneriler dikkate alınmalı, değerlendirilmelidir. Çeşitli kültürel özellikler ve değerler, halk masalları, öyküler, mitolojik konular, resimler, posterler ve tüm görsel öğeler hayal gücünün gelişiminde önemli bir yer tutar. Ayrıca sözcüklerle oynamak, beyin fırtınası, sanat bulmacası oluşturmak gibi etkinlikler hayal gücünün yanı sıra zihinsel ve yaratıcı gücün gelişimine de olanak sağlayabilir. Hayal gücünün geliştirilmesi yaratıcılığı besler. Yaratıcılık, bireyleri özgür bağımsız ve girişimci yapar.

  4. İmgesel dönembilişsel gelişimin ikinci düzeyidir. Bu dönemde bilgi, imgelerle taşınmaktadır. Görsel bellek gelişmiştir. Ancak çocuğun kararları dile değil, duyu organları yoluyla edindiği duyusal etkilere dayalıdır. Çocuklar, algılarının tutsağıdır. Herhangi bir nesneyi, olayı, durumu nasıl algılarlarsa zihinlerinde o şekilde canlandırırlar. Çocuklar bu dönemde herhangi bir nesneyi, olayı, görmeden de resmedebilirler.

  5. Örneğin; çocuk, oturma odasını çizebilir; bir ev resmini görmeden de ev çizebilir. Bu dönem Piaget’nin işlem öncesi dönemine (2-7 yaş) karşılık gelmektedir. Gardner, bilginin imgelerle temsil edilmesine “Uzaysal zeka” adını vermektedir. Özellikle görsel sanatlar alanındaki kişilerde imgesel temsil süreçleri daha baskındır.

  6. Nesnelere, simgelere, insanlara ve olaylara verilen anlamlar ve önem dereceleri, geniş yaşantılar içinde oluşur. Bu anlamları, uyarıcının kendi değil, o uyarıcının kişinin yaşantı ve amaçlarıyla olan ilişkisi sağlar. Burada algı ve algılama biçimleri önem taşımaktadır. Algı,(perception)İnsanın anlık yaşantısı sırasında kazanılan duyusal bilgilerin (çevrede var olan olay ve etkilerin) beyin tarafından düzenlenip yorumlanma veya anlamlandırma sürecidir.

  7. Algısal gerçeklik ise, bilinç ve bilişsel muhakeme içerir; algı, görme, işitme, koku, tat, dokunma ve diğer vücut duyularıyla ilişkilidir. Algı sadece bir şeyler öğrenmenin yanı sıra bireyin çevre ile bağlantısını da kurar. Aynı zamanda algılanan şeyler nesnenin durumu, biçimi, konumu-düzeniyle ilgilidir. Bu algısal özelliklerin bireyin doğuştan veya geçmiş yaşantı ve deneyimlerden ileri geldiği kabul edilir.

  8. Psikologlar, çevreden gelen uyarılara tepki verildiğini belirtir. Ancak bu tepki, herkesle aynı derinlikte olmadığı gibi görme duyusuna dayalı algılar insanlarda gelişim düzeyleri, yaş ve cinsiyet açısından farklılıklar gösterebilir. Dolayısıyla görme duyusuna dayalı algıların her zaman objektif olduğu söylenemez. Çünkü Görmek, çaba gerektiren öğrenilebilir bir davranıştır.

  9. Doğadaki varlıklar, birbirleriyle olan farklılıklarından dolayı tanınır ve anlamlaşır. Örneğin bir ressamın görme becerisi tuval üzerine yaptığı şekillerle yeniden canlandırılır, anlamlandırılır. Her insanın görme biçimi farklıdır. Bir toplumda beğendiğimiz bir kişi hemen dikkatimizi çeker. Çünkü bizi ilgilendiren nedenlerden dolayı gözümüz ondan başkasını görmez (algıda seçicilik). Varlıkları algılama veya değerlendirme biçimi aynı zamanda insanın görme biçimine de bağlıdır.

  10. Görme olayının yalnızca objeleri mekanik olarak kaydeden bir duyu organı değildir. Matisse, görmenin yalnızca fiziki bir fonksiyon olmadığını düşünce gücü ile gördüğümüzü ifade ederken, görme olayının en önemli özelliğini işaret etmiştir Düşünme ise, doğrudan algılanan nesnelerle ilgilidir. Nesneler olmadığı zaman onların yerini imgeler alır. Görseller düşünmeye ve imge gücünün gelişimine neden olur.

  11. Arnheim (2007) göre; yardımcı görsel araçların kullanımı tek başına görsel düşünmeye yeterince elverişli bir durum yaratmaz. Yani fotoğraf, çizim ve modellerin sunumu konunun derinlikli bir biçimde kavranmasının garantisi değildir. Burada kullanılan sözcükler, sözel iletişim-konuşma ve yazılı açıklamalar önemlidir. Resimler ve filmler sadece görsel düşünmenin gereklerini karşılıyorsa amaca yardımcı olabilirler. Ama yine de görsel algılama sözlerin algılanmasından daha kolaydır ve üst düzeydedir.

  12. İnsanda görme yetisi, algılamada önemli rol oynar. Bu nedenle görsel algılama, sözlerin algılanmasından daha üst düzeydedir ve bu algılamalar kolayca akılda kalır. En zengin algı kaynağı görsel olandır. Çünkü görsel algı bireyin gördüğünü kavrama, fark etme ve ayırım yapabilme yeteneğidir.

  13. ÖĞRENME VE GÖRSEL ÖĞRENME DERS KİTAPLARININ GÖRSEL ÖĞRENMEYE ETKİLERİ Öğretme, özellikle okul, sınıf ortamında oluşturulan amaçlı etkinliklerin tümüne denir. Bir başka tanıma göre öğretme, “önceden saptanmış hedeflere en etkili biçimde ulaşmak üzere uygun yöntem, personel, araç ve gereç kullanma sürecidir.” Şeklinde tanımlanabilir.

  14. Martin Heidegger’e göre “öğretme, öğrenmeden daha zordur. Gerçek öğretmen, öğrenmeyi öğretmeden başka bir şey öğretmez”. Öğretme sürecinde tek ve mükemmel bir yöntem ve tekniğin olamayacağı bilinmelidir.

  15. Öğrenme insan beyninin kendisine çeşitli kanallardan ulaşan verileri yorumlama ve anlamlandırması olarak düşünülür. Bilişsel öğrenmeisebireyin zihinsel yapılarındaki değişme olarak ifade edilmektedir. Doğal olarak ders kitapları bireyin zihinsel değişme davranış değişikliğine neden olabilmekte, yeni davranışlar kazanılmasında etken olabilmektedir. Modern bilişsel öğrenme kuramları, öğrenenin kafasının içinde olup biten süreçleri, bu süreçlerin özelliklerini, fonksiyonlarını belirleyen ilkeleri, yasaları ortaya koymaya çalışmaktadırlar.

  16. Kitaplar, öğrenme sürecinde etkili olan önemli ders araçlarıdır. Bu anlamda öğrenmeye yönelik etkinliklerinin ve ders araçlarının öğrencinin öğrenme ihtiyacına ve hızına uygun, onu belli bir düzeyde zorlayacak, pedagojik gelişimine imkân sağlayacak bir biçimde tasarlanmasını, organize edilmesini esas almalıdır. Ders kitapları, bir ders için kullanılan ve o ders için süreç içinde gelişmesine, o dersin bilgi ve uygulamalarında rol oynayan temel araçlardır.

  17. Ders kitaplarının nitelikleri, eğitim ve öğretim uygulamalarının verimliliğinde etkili, belirleyici özellikler taşır. Öğrenmede geleneksel etkili bilgi kaynağı olan kitaplar, günümüzde öğrencilerin tek bilgi kaynağı olmaktan çıkmıştır. Hızla gelişen ve değişen kitle iletişim araçları, dolayısıyla bilgiye ulaşım neredeyse problem olmaktan çıkmıştır. Ancak asıl problem bilginin bilimsel ve kalıcı olup olmamasıdır.

  18. Yapılan araştırmalar günümüzde kitabın sınıf içindeki yerinin çok önemli olduğunu; öğretmenin bir çok etkinliği kitapla başlatıp kitapla sürdürdüğünü göstermektedir. Sınıfta kitabın öneminin bu kadar büyük olmasının getirdiği bazı avantajların yanında dezavantajları da vardır.

  19. Kitap dikkatli bir şekilde seçildiği, etkili bir şekilde kullanıldığı zaman kuşkusuz yararlıdır, ama sınıfta bütün etkinliklerin merkezi olduğu, öğretmenin kendisini geri planda bıraktığı durumlarda ise öğrencinin öğrenmesi açısından olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Ders kitaplarının sınıf ortamında kullanılabilecek daha başka görsel işitsel araçlarla karşılaştırıldığı zaman bir takım üstünlüklere sahip olduğu görülmektedir.

  20. Kişisel gelişim açısından ders kitaplarının öğretime olan katkısında aşağıdaki faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. • Alan bilgi ve becerinin gelişimi • Entelektüel-Kültürel gelişim. • Kendini ifade-gerçekleştirmeye yönelik gelişim. • Duygusal, zihinsel gelişim. • Yaratıcılık, estetik ifade ve eleştirel düşünme becerisinin gelişimi

  21. Ders kitapları kullanımının sağladığı yararlar. • Öğretimi kurgular, organize eder. Diğer görsel araç gereçlere göre kullanımı pratik ve daha ucuzdur. • Öğretimi belirli bir mantığa (hedeflenen amaç ve ilkelere) göre tasarlayarak güdülemeyi ve öğrenmeyi kolaylaştırır. • Öğrenmeyi bireyselleştirir. Belirli konularda herkesin anlayabileceği ortak bilgi kaynağı oluşturur. • Özellikle sanat kitapları diğer sanatsal görsel araç-gereçlerle birlikte eşgüdümlü olarak kullanıldığında öğretimi kolaylaştırabilir.

  22. Ders kitaplarında bilimsellik Eğitim sistemi içinde kullanılan ders kitaplarının mevcut durumuna ilişkin bazı belirlemeler ve görüşler vardır. Bu görüşler içinde en çok tartışılan konu, ders kitaplarının içeriği olmaktadır. Türkiye Bilimler Akademisi 2005’de hazırladığı bir raporda, ders kitaplarında bilimsel problemler yaşandığını, genel eğitim içinde sanatın marjinal kaldığını vurgulamaktadır.

  23. Genel anlamda kitap yazarlarından bilimsel bir dile hakim olmaları beklenir. Kitapların bilimsel anlatım dili, alanlara göre ifade, açıklama, üslup ve yaklaşım biçimleri farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca ders kitaplarının tümü bilimsel, belirli bir çerçevesi olan formel, sadece kabul görmüş düşüncelere dayalı bir nitelik taşımazlar. Özellikle sanat kitapların bu kategori içerisinde değerlendirilir.

  24. Ders kitabının “içeriğinin bilimsel” olmasından çok ders kitabının işlevi açısından “ders kitabının bilimsel nitelikli” olmasından söz etmemiz gerekir. Ders kitabının bilimsel nitelikli olmasını sağlayan etkenler; bilimsel tutumla ele alınması, gelişim ve öğrenme psikolojisine göre oluşturulması, biçimsel özelliklerin grafik, resim gibi sanat bilgileriyle, gelişim ve öğrenme bilgilerinin sonuçlarına göre düzenlenmesi, konu alanı ne olursa olsun anlatım dilinde dilbilim ve gelişim öğrenme ilkelerinin göz önünde tutulması, ders kitabı içinde yer alan her türlü bilginin kaynağının gösterilmesi gibi etkenler sayılabilir.

  25. Ders kitapları bilimsel ölçütlere göre tasarlanmalıdır Ders kitapları hangi disiplin alanına ait olursa olsun; eğer bir derste kullanım amacını taşıyorsa mutlaka bilimsel nitelikler taşıması gerekmektedir. Değişim ve gelişim sanatın kendine olan bir olgudur. Dolayısıyla eğitimde verimliliğin arttırılması, bu değişim ve gelişime paralel olarak bilimsel araştırma ve değerlere dayalı olarak planlanmalıdır.

  26. Ders kitaplarına bilimsel nitelik kazandıran temel noktaların başında ders kitabının genel içeriğinden ziyade içerikte kullanılan bilgilerin referans kaynağı, alana ilişkin uzmanlara ve bilim adamlarına dayanmalıdır. Ders kitaplarının hedef kitlesi (nitelik, yaş ve gelişim özelliklerine göre) önceden belirlenmelidir. Bilgiyi kime, niçin, nasıl ve hangi koşullarda sunulacağı önceden tasarlanmalı ve diğer disiplin alanlarından yararlanılmalıdır.

  27. Bir ders kitabının içeriğinin bilimsellik niteliği onun tasarım aşamasından itibaren başlar. Uyarıcı, motive edici görsel unsurlar, dilbilimsel açıdan anlatım-ifade özellikleri ve kullanılan tipografik özellikler son derece belirleyici olmaktadır.

  28. Ders kitaplarının yazılmasında program geliştirme ilkeleri göz ardı edilmemelidir. Kitapların fiziksel ve iç tasarımı estetik değerler taşımalıdır. Kitaplardaki bilgi ve görsel öğeler tasarım ilkelerine uygun olmalı, öğrenciyi merkeze alan ve onların bilişsel ve artistik gelişim düzeylerini esas almalıdır. Aşağıda bir ders kitabının bilimsel, estetik nitelikler göstermesi açısından yazar/yazarlarda bulunması gereken genel özellikler sorgulanmaktadır.

  29. Yazarın/yazarların ders kitabı içeriğinin ait olduğu bilim alanına ilişkin bilgi durumu, • Yazarın/yazarların gelişim ve öğrenme psikolojisiyle ilgili bilgi durumu, • Yazarın/yazarların anlatım biçimleriyle ilgili (dili kullanma, anlatımda basitlik, sadelik) bilgi durumu, • Yazarın/yazarların bilimsel bilgi yaklaşımı, sorgulama ve tartışma becerileri • Kitabın içinde kullanılan bilimsel bilgi, düşünce ya da yorumlarda kaynak gösterilmesi, biçiminde sıralanmaktadır.

  30. Ders kitapları tasarımının göstergebilimsel açıdan öğrenme sürecine etkisi Gösterge bir uyarıcıdır, göstergebilim ise gösterge dizgelerinin bilimi anlamına gelmektedir. Göstergebilim Cenevreli dil bilimci Ferdinand Saussure tarafından ortaya atılmıştır. İnsanların olguları-görsellerin nasıl incelenebileceğine ilişkin kaygıları ön plana çıkarma konusunda katkıları oldu. Örneğin insanlar seslerin dışındaki şeylere nasıl anlam verirler? Burada sorun, dünyada anlam taşıyan her şeyin/görselin çoğunlukla dil ile iç içe olmasıdır. Elimizde katışıksız, saf nesneler dizgesi yoktur. Sorun anlamlandırma sorunudur.

  31. Haritalar, grafikler, diagramlar ve ağlar, Bloom’un bilişsel alan aşamalarıyla ilişkilidir. Bu araçlar özellikle kavrama, uygulama, analiz ve sentez basamağındaki hedeflere ulaşılırken kullanılabilir ve önemli derecede katkı sağlayabilir. Bu görüş Novak ve Gowin (1998) tarafından da desteklenmektedir. Bu görsel uyarıcılar Asubel’in “sunuş yoluyla öğrenme” kuramı ile de örtüşmektedir.

  32. Özellikle grafik göstergeler bildirişim amacı taşısın veya taşımasın pratik iletişim ihtiyacından kaynaklanmıştır. İnsanlar arası iletişim; görsellikle başlamıştır. Evrensel nitelikler taşıyan görseller iletişim kurmanın en kısa ve etkili bir yoludur. Einstein bir problemi irdeledikten sonra sözlü ve matematiksel ifade etmek yerine daha çok uzamsal anlamda düşünmüş ve hayal etmiştir. Yazılı ve sözlü ifadelerinin kendi düşünme sürecinde önemli bir rol oynamadığını belirtmiştir.

  33. Birey, görerek, izleyerek, işiterek, dokunarak dış dünyayı, çevresini algılar. Bütün bu algısal etkenler zihninde birleştirip, analiz ederek sonuca senteze ulaşır. Hayal gücü, duygu, düşünce ve deneyimleriyle bir anlatım biçimi oluşturarak görselleştirir. Kitaplarda kullanılan resimsel öğeler tek başına bir konuyu irdeleyen ya da bir durumu sunan yalın, çizgi ve resimlerden ibaret değildir. Çizgi, grafik-tablo, fotoğraf, diagram, piktogram ve kullanılan figürlerin biçimsel özellikler ve kullanılan renkler bireyin duyu-algı dünyası ile bilişsel düşünme biçimiyle doğrudan bağlantısı vardır.

  34. Leonardo Vinci ve Darwin de benzer çalışma stratejisi geliştirmiştir. Desenler, şemalar, harita ve çizgisel tasarımları sıkça kullanmıştır. Her ikisinin de dahice zihinsel ve gözlem becerilerine sahip oldukları görülmektedir.

  35. Leonardo Vincinin “Mancınık Tasarımı”

  36. Sonuç olarak ders kitapları hangi disiplin alanına ait olursa olsun; eğer bir derste kullanım amacını taşıyorsa mutlaka bilimsel nitelikler taşıması gerekmektedir. Değişim ve gelişim bilimin ve sanatın kendinde olan bir olgudur. Dolayısıyla eğitimde verimliliğin arttırılmasında etken olan ders kitapları bu değişim ve gelişim ilkelerine dayalı olarak planlanmalıdır.

More Related