130 likes | 465 Views
RİSALE-İ NURDA MERHALELER. Risale-i Nurda merhaleler vardır. 1-)Şevk devresi. Ruhun hakikatları kapmasıyla olur. 2-) Muhabbet devresi. Bu devrede tehlike yoktur. Her nur talebesine manevi müzaheret (yardım) vardır.
E N D
Risale-i Nurda merhaleler vardır. 1-)Şevk devresi. Ruhun hakikatları kapmasıyla olur. 2-) Muhabbet devresi. Bu devrede tehlike yoktur. Her nur talebesine manevi müzaheret (yardım) vardır. İlk intikal devresinde manen hep müzaheret vardır. Tutuşma devresinden sonra şevk devresine giriliyor. Risale-i Nur kalbte mekan tutar. Evinde tavuk pişer, fakat o medresede çorbaya koşar. Evinde kuş tüyü yatak vardır, o dershanedeki kırpıntı yatağına gider. Müzaheret devam ederken kendimizi iyi yetiştirmemiz elzemdir.
30 yaşına doğru müzaheret kesiliyor. Artık kendi cehd ve gayretiyle ilerliyor.Ülfetle kırılarak zuhur eder. • Enaniyet ve sufli arzular çok olur. Bu devre sebat etmekle geçirilmelidir. • Gaye en az zayiatla bu dönemi atlatmaktır. Bu dönemde irtibat azalır. İçtimai meseleler aklını kurcalar. • Bu devreyi atlatmak, sebat, günahlardan çekinmek ve Risale-i Nurun kudsiyetine inançla, nurlarla meşguliyetle, devamla olur. • Allah, bizi dava-i Kur’aniyede Büyütsün..! Yürütsün..! Çürütsün..! Amin..!
3-)Sadakat devri. Arabistan’dan Kutbu Azam dahi davet etse, hürmet eder, fakat Risale-i Nura koşar.( köpek kadar sadık, kedi kadar sırnaşık) Avam-ı nasın imanını kurtarma vazifesini şevketkarane yükleneceğiz. Risale-i Nur ile ilgili her şeye sahip çıkacağız. “Bu dava benim, Sözleri ben yazdım,” anlayışına sahip çıkacağız. Risale-i Nur vazife-i fıtratım. Risale-i Nur gaye-i hilkatim. Risale-i Nur sebeb-i saadetim deyip, hizmet-i nuriyeyi, hayatımızın birinci vazifesi yapacağız. Fedainin feda edemiyeceği hiçbirşey yoktur. ÜSTAD, biz “muhabbet fedileriyiz” diyor. Öyleyse muhabbet için feda edemeyeceğimiz hiçbir şeyimiz olmamalı. Enaniyetimiz..! Hissiyatımız..! Haysiyetimiz..! v.s.
4-) Sıddıkiyet makamı... Niyet ve nazarla olur. Risale-i Nur’a makamsız hizmet eden, manevi makamatın en müntehası olan sıddikiyete vasıl olur. Bu ise tam mahviyetle olur. Mesele yalnız Risale-i Nur’daki hakikatleri ezberlemek, malümat sahibi olmak değil, Mesele o hakikatleri YAŞAYABİLMEKTİR. Bir alimin sohbeti yaralı bir kalbi tedavi eder, fakat bir arifin sohbeti, ölmüş kalbleri diriltir. Risale-i Nurun sohbeti, Sohbet-i Arifindir. Bir nur talebesini Makam-ı Sıddıkıyete götüren iki yol vardır. .Sadakat , .Fedakarlık.
BİR NUR TALEBESİNİN UYMASI GEREKEN PRENSİPLER .İktisada tam riayet et. .Nazar-ı dikkati kendine celbetme. .Hevesatına uymama. .Herkese açılma. Öyle hareket edeceksiniz ki, sair kardeşlerinizi kıskandırmayacaksınız. Kardeşlerimizin hatalarını , bir doktorun hastasını tedavi ettiği gibi tedaviye çalışacağız. İtina ile kavl-i leyin ile ikaz edeceğiz. Bazen lisan-ı hal, lisan-ı kalden üstündür, unutmayacağız. Bir tezgahtar, dükkanına gelen müşteriye iltifat ediyor. Gururu, enaniyeti terk ediyor. Dünyevi işlerde bu gerekiyorsa, Uhrev hizmetlerde, çok daha fazlası gerekir , unutmayacağız.Konuşmanın hammaddesi okumaktır. Tarih insanın idrakini, edebiyat nükte ve mizacını, matematik dikkatini, dini eserler fikir ve ruh zenginliğini arttırır.
NUR TALEBESİNİN ÖZELLİKLERİ Hastanın başında yaygaracı kadınlar gibi, ağlamak hüner değildir.Sessizce gidip doktor çağırmak hünerdir. İlaç yetiştirmek hünerdir. Muazzez Üstadımız, cemiyetteki hastalığın iman zafiyeti olduğu teşhisini koymuş. Biz de Kur’an eczanesinden Risale-i Nur ilaçlarını muhtaç gönüllere taşıyoruz. Diş melhemi göze sürülmez. Bir söz dermendır ama kimisine iyi gelir kimisine kötü gelir. Hakikatleri yerli yerinde kullanmalıyız. Bunun için faydalı olmalıyız, faydalı olamıyorsak zararlı olmamaıyız. Nur talebesi herkesin dostudur. Çünkü Risale-i Nur dersleriyle Allah’ı öğrenmeye ve öğretmeye çalışır. Allah (c.c.) da onları sever.Allah’ın muhabbeti sayesinde dünya ayakta durur.
Muhabbet kainatın sebeb-i vücudu, rabıtası, nuru ve hayatıdır. Allah’ın dünyada sevdikleri kaldığı müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Nur talebeleri, istikbalde İhsan-ı İlahi ile Kemal-i Şaşaa ile tezahür edecek olan islamiyet sefinesinin hizmetkarı olma emelindedirler. Bu asrın fırtınası Nuh (a.s.) ın zamanındaki fırtınadan daha tehlikelidir. Lillah için muhabbetin karşılığı sonsuzdur.. Saymakla bitmez. Her nur talebesi; takvası, şevkati ve duasıyla manen yağmur gibi olmalıdır. Rahmetin yağdığı topraklar cennete döner. Nur talebesinin vazifesi yağmur gibi gittiği yere; ihlas,muhabbet ve hakikat götürmek ve etrafı aydınlatmaktır.
NUR TALEBESİNİN GEREKENLERE DİKKAT ETMESİ Okuduğunu anlamak iki çeşittir 1. İbareyi anlamak 2. Hakikatini anlamak Uhuvet risalesini okuduğu halde döğüşen adam; ibareyi anlamıştır, hakikatini anlamamıştır. Çünkü hakikati anlayan adam kardeşiyle döğüşmez. Kardeşin seni tahkir ettiği halde sen ona muhabbet gösterebiliyorsan, işte o zaman sırrı uhuvvet tezahür etmiştir. Bir atomda nihayetsiz enerji vardır. Fakat bu atomun dış kabuğu parçalanmadan o enerji açığa çıkmaz. İnsanda da nihayetsiz muhabbet istidadı vardır.Fakat ene kabuğu parçalanmadan o muhabbet kalbe yerleşmez. Muhabbet Allah’ın isim ve sıfatlarından olmalıdır. Nefsin arzuları muhabbeti tatmin etmez.
Bu insanlar bu hale nasıl geldi.? Yavaş yavaş... • Bu kudsi hizmette durmak, yani fıtri vazifesi olan ibadeti ve dersleri terk etmek, düşmektir.Risale-i Nurun yolu sırrı ihlas ve kulluktur.Bu hakikatleri en başta iç dünyamızı mamur etmek için kullanacağız. • Bütün Peygamberlerin, Evliyaların, Kutupların yolu ihlas yoludur. • İhlasa mani olan önemli bir şey yoktur. İhlasa mani olan önemsiz şeyler vardır. Lüzumsuz, kederli, hodfuruşhane,sakil, riyakarane bazı hissiyat-ı süfliye. • Az değiliz. Az olduğumuza üzülmeyeceğiz. Çünkü kainat kuruldu kurulalı bu böyledir.Cemadat fazla nebatat az, Nebatat fazla hayvanat az,
Hayvanat fazla insanlar az, Kafirler fazla Müslimler az,Amiller fazla Veliler az,Veliler fazla Asfiyalar az,Asfiyalar fazla Peygamberler az. • Nefs-i emmare, yavaş yavaş, aldata aldata kendine uyduruyor. • Elli sene önce ölenler kabirden çıkıp şimdiki insanları görse, bunlar kafir der. • İhlas, kelimelerin ruh-u manevisidir İhlas olmadığı zaman kelimeler, eğitim mermisi gibi, hedefini bulsada, tesir etmez. İhlas olmayınca attığın fikir mermileri hedefi bulamıyor ve tesirsiz kalıyor. • Bir nur talebesinin manevi dengesi; onun samimi ve halis hizmetidir. Ne nispette hizmet edrsek o nispette dengedeyiz demektir.
Anlatılan hakikatin muhatabın kalbine yerleşmesinin iki sebebi vardır. • Zahiri sebeb, • Manevi sebeb • Manevi sebebte üç husus önemlidir. • A. İhlas : İvazsız, sırf Rıza-i İlahi için konuşmaktır. • B. Fena : Hakikatte fani olmak. • Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Önce nefsini tezkiye et ki; tezkiyeye vesile olasın.C. Salahat : Takva sahibi oldukça sözün müessiriyeti artar. Fakat takva azaldıkça lafızlar kalpten çıkmaz. Islatsa ıslatsa dili ıslatır. Kalpten gelmez. • Onun için manevi hayatın temiz ve tahir olması şarttır.
Bizim hizmetimizde ihtilafların çok önemli sebeplerinden birisi de ; DENKLİKTİR. Aynı seviyedeki kardeşler arasında ihtilaf olabilir. Bu durumda ikisinden birinin fedakarlık yapıp diğerine inkiyad etmesi lazımdır. Böyle yapan bir nur talebesini melekler bile alkışlar. Risale-i Nurun, yazılması, okunması ve dinlenilmesinde: Hem külli zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tahlil, hem kuvvetli iman dersi vardır. Ayrıca; hem gafletsiz huzur, hem kudsi hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar vardır.